¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI

Aşağa gitmek

YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Empty YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI

Mesaj tarafından TRABZON61 Salı 10 Mayıs 2016 - 2:51

ANAYASADAN TÜRKLÜĞÜ ÇIKARMAK YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI

Prof. Dr. Nurullah Çetin
***********************
Yürürlükteki 1982 tarihli Anayasa'mızın 66. maddesine göre, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." tanımı yapılmıştır. Ancak 23 Ağustos 2013 tarihinde AKP, bunu beğenmeyerek şöyle bir vatandaşlık tanımı getirdi: “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” Bu tanımı yeni anayasa yaparak anayasal düzeyde yerleştirmek istiyorlar. Böylelikle Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşlarımızın ortak millet adı olan “Türk milleti” ifadesini silmek niyetindeler. Bunun yerine devlete bağlı soyut ve ne idüğü belirsiz bir vatandaş tanımı getiriyorlar. Milletin adı ne denildiğinde henüz verebilecekleri bir cevap yok. “Türkiyeli”, “Anadolu milleti” gibi kavramlar üzerinde uğraşıyorlar ama önerdikleri net bir millet adı yok. Tek dertleri milletin adı “Türk milleti” olmasın da ne olursa olsun. Bu millî kimliği yok edip kozmopolit, anlamsız, soyut bir kalabalık üretme ve tabii Türklüğü silme kaygısına dayalı enternasyonalist, (beynelmilelci, uluslararasıcı) bir tavırdır.


Böylesine bir enternasyonalizm düşüncesi yeni değildir. Tanzimat’tan bugüne kadar Türklüğe karşı alerjisi olanlar, Türklerle görülecek hesabı olanlar hep bu enternasyonalizm fikrine sığınmışlar, Türklüğü oradan yok etmeye çalışmışlardır.


Daha önce Ömer Seyfettin, 1918 yılında yazdığı Ashab-ı Kehfimiz adlı büyük hikâyesinde o dönem aydınlarının garip düşünüşlerini biraz mizahî, biraz ciddi bir üslupla eleştirmişti. Burada Osmanlıcılık fikriyle Türk kimliğini silme çalışmaları anlatılır. “Türk milleti” ifadesini silmek için güya her ırktan ve dinden insanı kurdukları “Osmanlı Kaynaşma Kulübü” içinde eritirler ve “Osmanlı” diye ucube bir millet yaratmaya çalışırlar.

Balkan savaşları olmuş. Osmanlılığı kabul etmeyen Sırp, Bulgar, Yunan, Makedon gibi topluluklar, biz Osmanlı değiliz; Bulgarız, Yunanız, Sırbız diye ayrılmışlar. Hatta Arnavutlar bile biz Osmanlı değil, Arnavuduz tavrıyla ayrılıkçılıklarını ortaya koymuşlar. Buna rağmen bazı enternasyonalist, kozmopolit Türk aydınları, hâlâ Osmanlılık fikrinde ısrar etmişler. İşte bu şartlarda bile kurgu ürünü (sunî, yapma) bir “Osmanlı milleti” tasavvur ve projesinin ne kadar saçma bir şey olduğunu göstermek üzere Ömer Seyfettin, “Ashab-ı Kehfimiz” adlı bu bir büyük hikâyeyi yazmış.
Türk’ün adını ve millî kimliğini silip yerine ne idüğü belirsiz bir enternasyonalizm koyma işi eskiden beri hep uğraşılan bir kumpastır. Komünistler, liberaller, siyasi ümmetçiler ve Türk düşmanı etnikçiler bu kumpası her zaman kurmaya ve işletmeye çalıştılar.

Nitekim Nihal Atsız da Z Vitamini adlı romanında bu konuyu mizahi bir üslupla ele alıyor. Atsız, bu romanında İsmet İnönü döneminin “Türk milleti” yerine kozmopolit anlamda bir “beşeriyet” (hümanizma, insanlık) peşine düşmesini eleştirir. Bugünkü AKP’nin bir fantazisi olan Türkiyelilik, Osmanlıcılık ya da Anadoluluk kumpasının o zamanki karşılığı hümanizm ya da beşeriyettir. Bu roman, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu dergisinde 1959 yılında yayınlandı. Necip Fazıl’ı üstad olarak gören AKP şeflerinin bunu dikkate alarak özenle okumaları ve yeni anayasa safsatasından vazgeçmeleri gerekiyor.
Nihal Atsız, bu romanında İsmet İnönü döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurumlarından Türk adının, kimliğinin ve kültürünün nasıl tasfiye edilmek istendiğini sembolik, mizahi bir kurgu ve üslupla anlatır. Zira Atatürk, Türk devletini Türk millî kimliğine göre kurmuş ve işletmiştir. İsmet İnönü ise Eski Yunan, Latin, Roma medeniyetlerine dayanarak bu kimliği büyük ölçüde silmeye ve yerine hümanizm, insancıllık gibi bir zihniyeti hâkim kılmaya çalışmıştı.

Nihal Atsız’ın Z Vitamini romanını okuyunca yazarın şimdi AKP’nin yeni anayasa ile yapmak istediği değişikliğin o zaman da var olduğunu ifade etmek istediğini görürüz.
Bugün Türklerin görevi, millî kimliğimizin ve adımızın anayasal düzeyde korunmasını sağlamaktır. Anayasa’mızın devletin ülkesi ve milleti bakımından tek egemenlik alanından oluştuğunu gösteren 3. Maddesi; egemenlik hakkının Türk Milleti’ne ait olduğunu gösteren 6. Maddesi; bireyin siyasî bakımdan “Türk vatandaşı” olduğunu gösteren 66. Maddesi hükümlerinin kararlı biçimde korunması gerekmektedir.


Nihal Atsız’ın romanında anlatılanlar şunlar:


Türk, Türkiye, Millî Kelimelerinin Yok Edilmesi


İsmet İnönü döneminde, sonra Turgut Özal, bugün de AKP döneminde Türklüğü silme, Türklüğü millet adı değil de küçük bir etnik grup ve ırkçılık olarak görme, milletimizin Türk adını yok edip başka bir isim bulma çabalarının izlerini kaç zaman önce bu romanda açıkça görüyoruz. Nitekim Atsız’ın romanında Ahmet Emin Yalman İnönü’ye şöyle der:
“Aziz Beşerî Şef! Ulu insanlık önderim! İnsanoğlunun kemale ermesi hayali, sizin çağınızda ve sayenizde gerçek olacaktır. Artık siz bir Beşerî Şefsiniz! Beşerî Şefin saltanat ettiği, yani idare ettiği bir ülkeye Türkiye demek biraz irticaî bir düşünce gibime geliyor. Türk nedir? Beşeriyet içinde küçük bir parça… Sonra acaba Türk var mıdır? Türk kalmış mıdır? Vaktiyle bir Türk ırkı varmış. Fakat zamanla bu ırk ötekine berikine saldırarak ve başka ırklarla karışarak yok olup gitmiş. Beşeriyetin bir parçasına Türk demek, Türk ırkçılığı yapmak ve Faşizmi hortlatmaktır ki buna ne Amerika, ne İngiltere, ne İsrail, ne Rusya, ne de diğer devletler razı olamazlar. Zaten insanların bir kökten geldiğini en eski ve en yüksek kitap olan Tevrat yazmıyor mu? Memleketimize Türkiye demek, Rum, Ermeni, Yahudi, Zenci ve başka köklerden gelen yurttaşlarımızı incitir, millî birliği bozar. Onun için bu ismin değiştirilerek Beşeristan denilmesini teklif ediyorum!” (s.90)

“Bakanlar Kurulu, devletin adının “Beşeristan” olmasına oy birliği ile karar verdi.” (s.100)

Devlet kurumlarından “Türk” adı ve “millî” kelimesi çıkarılıyor, onun yerine enternasyonalist bir ifade olan “beşerî” (hümanist, insancıl) kelimesi konuyor. Yani güya Türklük, Türk milliyetçiliği ve millî kelimeleri kötü, ırkçı ve geri kelimeler, bunun yerine hümanizm, insanlık, soyut anlamda dünya insanlık kardeşliği yerleştirilmeye çalışılıyor. İnönü’nün ünvanı olan “Millî Şef” yerine “Beşerî şef”, ülkemizin adı olan “Türkiye” yerine “Beşeristan”, “Millet Meclisi” yerine “Beşerî Meclis” konur.

Beşerî Şefin etrafındaki bütün bakanlar ve çalışma arkadaşları ya Türk değildir ya da Türklükten utanıp çıkmış salt beşer (insan) olmuş mankurtlardır. Etrafındaki adamları İsmet İnönü’ye şöyle derler:
“Siz yalnız vatanımızın değil, bütün insanlığın şefisiniz. Bunun içindir ki artık size Millî Şef değil, Beşerî şef denmesi lazımdır. Çünkü millî olmak geri bir şeydir. Halbuki siz o kadar ilerisiniz ki sizden daha ileri olmanın imkânı da ihtimali de yoktur.” (s.89)


“Aferin Kâzımım’ İşte Cumhuriyetin feyzi… Cumhuriyet potasında insanları kaynatarak Beşeristan vatanperveri yetiştiriyoruz. Bizim gibi vatanperverlik kazanını kaynatan başka bir devlet var mı?” (s.128)

“Türk Değilim, Hümanistim” Tavrı

Türklükten kaçma, Türklüğü reddetme, dışlama tavrı, “Türk değilim, evrensel manada insanım, hümanistim” kozmopolitizmi Atatürk’ten sonraki dönemlerde hep var oldu. Bugün AKP döneminde bu tavır zirveye çıktı. Nihal Atsız, romanında bu tavrı mizahî bir kurguyla şöyle alaya alır:


Türklüğü reddedip bütün insanlık kardeşliğini sağlamak için Beşerî Şef kendisine bütün ırkların kanının şırınga edilmesini emreder. Ona her ırkın kanı şırınga edilir, ama Özbek, Kırgız, Türkmen, Kazak, Başkurt, Tatar gibi Türk boylarının kanları şırınga edilmez ve bunlar insanlık ailesinden sayılmaz. Böylece Türk olmaktan çıkıyor, soyut anlamda bir insan sentezi oluyor. Başbakan şöyle der:
“Aziz Beşerî Şefimiz, insanlığı birbirine kaynaştırmak bakımından eşsiz bir hamlenin eşiğinde bulunuyorlar. Kendisi bütün beşeriyetin şefi, özü, özeti ve âdeta bu kainatın sebebi ve hikmeti olduklarından, kanında beşeriyetin her ırkının kanından bulunmasını sağlamak için sizi memur ettiler.(……) 2001 yılının 1 Ocak günü, akşama doğru bütün ülkelerden gelen kanlar Çankaya köşkünün laboratuarında toplanmış ve Sağlık Bakanı Doktor Pevlaki ile Sağlık Şurasının ileri gelen üyeleri Beşerî Şefe iğne yapmak üzere hazırlanmışlardı.(…) Her kandan bir milimetre küp verilecekti. Başbakan yardımcısı Ahmet Emin Yalman atıldı:

-Tabii ilkönce asil İsrail kanının verilmesini arzu buyurursunuz aziz şefim. (….) Sonra sırasıyla Yunan, İsrail, İngiliz, Amerikan, Fransız, Ermeni, Çin, Arap, Bulgar, Sırp, Romen, Hotanto, Pigme kanları ve diğer birçok kanlar verildi. Beşerî Şef büyük bir medenî cesaretle güzel nükteler yaparak bu kanları kendi kanına karıştırıyordu. (….)Kuzum Pavlaki! Bu kalan tüplerde hangi kanlar var?
-Aziz Şefim! Bunlar Özbek, Kırgız, Türkmen, Kazak, Başkurt ve Tatar kanlarıdır.

Bu cevap Beşerî Şefi Çıldırttı:

-Ne bu mendebur vahşî kanlarını hangi cüretle benim asil kanıma karıştırmak istiyorsunuz? Bunlar Turan kanları değil mi? Beşeristan’ın bu barbarlarla ne ilişiği var? Çabuk bu kanları yok edin!...”(s.111-114)

Batılı Devletlerin Beğenisini Kazanma Çabası

Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ten sonraki dönemlerden bugüne kadarki süreçte hükûmetler büyük ölçüde yerli, millî ve istiklalci olmaktan çıktı, Batı dünyasının güdümüne girmeye başladı ve her icraatlarında Batının beğenisini kazanma tavrına girdiler. Bugün Ermeni meselesinde atalarımızı suçlu görüp özür dileme, Ayasofya’yı kilise yapma, Avrupa Birliğine şirin görünme ve onların her dediğini yapma tavırlarının da yeni olmadığını bu romandan anlıyoruz. Nitekim Atsız’ın romanında Ahmet Emin Yalman yine şöyle der:


“Mademki Beşeristan olacağız, beşerin her şubesi bu büyük devrimden faydalanmalıdır. Doğu illerimizde bir Ermeni yurdu kurarak bu sevimli milleti sevindirmek ve Ayasofya müzesini de Patrik Hazretlerine vererek yeniden Bizans kilisesi yapmak bütün dünyanın ve Hristiyanlık âleminin sevgisini üzerimize toplayacaktır.” (s.91)

Millî Türk Eğitimini Millî Olmaktan Çıkarma


Yine İsmet İnönü dönemiyle başlayıp Turgut Özal’la, AKP ile devam eden bir millî kimlik aşınması da eğitimimizi millî olmaktan çıkarılmasıdır. Bunlar, millî eğitim sistemimizdeki Türk millî motiflerini, değer ve sembollerini yok edip güya evrensel, hümanist, kozmopolit, Batılıların hoşuna gidecek soyut bir yapıya dönüştürmeye çalıştılar. Bu konu, İsmet İnönü döneminde de gündemde imiş ve Atsız’ın romanında ele alınmış. Nitekim romanda Falih Rıfkı Atay Millî Eğitimi millî olmaktan çıkarmaya çalışır. Şöyle der:

“Millî kelimesi irticaî (gerici) bir anlam taşıdığından bundan böyle Millî Eğitim yerine Beşerî Eğitim tamlamasını kullanacağız. Okullardaki tarih öğretimini de yeni esaslara göre ayarlayarak milletler arasına kin sokan tarih kısımlarını kaldıracağız, ilmî gerçekleri asla feda etmeden bunu başarmak elimizdedir. Mesela şimdiye kadar tarih kitaplarında ballandıra ballandıra anlatılan Malazgirt Savaşını kısaca Osmanlı sultanı Kılıç Arslan’la Bizans İmparatoru meşhur filozof Diyojen’in düşmanlık şeklinde başlayan, fakat dostlukla biten siyasi bir münasebeti olarak yazdıracağız. İstanbul’un alınmasını ise Fatih Sultan Selim’in Bizans medeniyetini kabul ederek Türk ve Rum milletlerini tek idare altında birleştirmesi şeklinde göstereceğiz. Yoksa İstanbul’un kuşatılması, kanlı savaşlar, ölümler anlatılırsa işin tadı kaçar. Yirmi Birinci Yüzyılın huzuruna bir istila hareketini överek çıkamayız. Zaten Fatih Sultan Selim, İstanbul’u aldığı zaman yirmi yaşımda bir çocuktu. Ben yirmi yaşında iken sokağa çıkamazdım. Çocukta akıl olur mu? Herhalde İstanbul’u da böyle bir çocukluk anında almıştır. Onun için tarihi yeni baştan yazmak, bundan beşerî hadiselere yer vermek, bilhassa ecdadımız Hititlerin kanunlarını, eski Yunan ve Roma medeniyetlerini, Cumhuriyeti, 1961 hareketini etraflı olarak göstereceğiz.” (s.92)

İsimler Üzerinden Millî Türk Kimliğini Silmek

Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve milletinden Türk millî kimlik değerlerini ve sembollerini silme çalışmalarının bir boyutu da kişi, kurum, nesne ve yer isimlerini Türkçe olmaktan çıkarmaktır. Atsız’ın romanında Millî Savunma Bakanı Kazım Özalp şöyle der:

“Ordumuz moral ve personel bakımından da bir harikadır. Turan, Deniz, Kaya, Yıldırım, Yavuz, Atila, Cengiz, Mete gibi mürteci ve faşist isimler taşıyan subayları emekliye sevkettik.”(s.96)
Ayrıca Türk kimliğinin bir göstergesi olan şahıs isimleri siliniyor, yerine her vatandaşa bir numara veriliyor. Böylece Türk kimliği yok edilmiş, yerine kozmopolit anlamda bir insanlık, beşeriyet kimliği kazanılmış oluyor.

Atsız’ın romanında Başbakan Yardımcısı Ahmet Emin Yalman şöyle der:

“İşler zorlaşmasın diye her asır için numaraların birden başlayarak sıralanmasını, asırlar içinde ayrı bir numara belirtilmesini yerinde buluyorum. Mesela Birinci Yüzyılda doğmuş olan 12 numaralı şahıs için 1/12 denir. Böylelikle ikinci yüzyılda doğmuş olan 12 numaralıdan ayrılmış olur. Asırlar da soyadı yerine geçer.” (s.116)

Türk Bayrağına Karşı Tavır Alma

Türk devletinin millî sembollerinden biri Türk bayrağıdır. Türk milletinin varlığından rahatsız olanlar aynı zamanda Türk bayrağı üzerinde de itibarsızlaştırma, değiştirip dönüştürme çalışmaları içinde olmuşlardır. Atsız’ın romanında bu mesele, İçişleri Bakanı Karabet Öztürk’ün ağzından şöyle verilir:

“Aziz Şefim! Yirmi birinci yüzyıla her bakımdan çok ileri, çok medenî ve çok beşerî bir çehre ile girmeliyiz. Bayrağımızın kan renginde olması yüksek beşerî ülkülerle bağdaşan bir şey değildir. Bunu toz pembesi veya kıznazı rengine sokmak ne kadar ileri olduğumuzu bütün cihana ispat edecektir. Bir de ben bir tek yıldızı yeter bulmuyorum. Amerika’nın 49 yıldızı olsun da bizim neden bir tane yıldızımız bulunsun? Onlardan daha talihli olduğumuzu belirtmek için bayrağımıza 149 tane parlak sarı yıldız konulmasını ve irtica alameti olan ayın da kaldırılmasını teklif ediyorum.” (s.101)
TRABZON61
TRABZON61
.::Otağ Yetkilisi::.


.::Otağ Yetkilisi::.


YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Turkey10
YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Gencat10
YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Pro10
Yaş Yaş : 39
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Trabzon
Lakap Lakap : ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/11/84
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Çanakkale´ye yürüyüş
İletiler: İletiler: : 1325
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 12/04/09
YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Pro1010
YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI 910
YA DA NİHAL ATSIZ’IN Z VİTAMİNİ ROMANI Ile10

https://www.teknoloji-gunlugu.com/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz