Orkunda Türkçülük
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Türkçülük ve Turancılık Hakkında Her Şey
1 sayfadaki 1 sayfası
Orkunda Türkçülük
Ortalık Asya’da Ceykun, Seykun, Orkun adını taşıyan ırmaklar akar. Kunlar 400 Yüzyıl Avrasya’yı yönetmiş olan Türklerdir. Sonradan adlarına Hunlar denmişse de yanlıştır. Yakın dönemlerin Türkçülerinden aynı zamanda Türk Bilimci olan N. Atsız çıkardığı derginin adını önce Orhun koymuş ama sonra gerçeği öğrenerek Orkun yapmıştır. Kun sözünün eski söylenişini “Kung” olması gerektiğini düşünüyorum. Gerçekte bu Türklere çok büyük koyun sürüleri beslemelerinden ötürü Koyunlular anlamında Kunglular deniliyor, olabilir. Nitekim sonraki dönemlerde Akkoyunlular, Karakoyunlular gibi Türk Devletleri oluşmuştur. Koyun sözü kimi Türkçelerde Koy şeklinde de söylenir.
Seykun ve Ceykun büyük ve hem taşıdıkları su hem de uzunlukları itibariyle çok büyük ırmaklardır. Orkun ise daha küçük bir sudur. Ancak onun çevresinde kurulan anıtlardan günümüze kadar gelen dikili taşlardaki yazılar Orkun’u büyüklüğünden daha önemli bir yere taşımıştır. Orkun yazıları Türk tarihinin en önemli belgileri arasındadır.
Orkun yazılarında, tarih vardır, tarih felsefesi vardır, çok keskin bir Türklük ve Türkçülük bilinci vardır. 1400 yıl önce büyük atalarımızın yazdırdığı bu yazılar bugün de içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamızı ve geleceğimizi kurtarmamızı sağlayacak öğütlerle doludur.
Kültigin, Bilge Kağan’ın kardeşidir ve Göktürklere büyük hizmet yapmış Başkomutandır. Kültigin anıtının Çince bölümünün çevirisinde şöyle tanımlanır. “Kültigin Kutlu Kağan’ın ikinci oğlu ve şimdi Kağan olan Bilge Kağan’ın küçük kardeşidir. O, içlerinde sevgi ve kardeşlik duygusuyla hareket etmiş kardeşinin askeri amaçlarının gerçekleşmesi için onunla birlikte çalışmış ve bu yüzden başarılı olmuştur. Türk Devleti, Kuzeyde Tarbakatay sınırlarına Batıda ise Tumet topraklarına kadar uzandı. Kültigin, Göktanrının buyruklarına uygun yaşardı.”
Göktanrı buyrukları “insanlara, canlılara, cansızlara, iyilik yapmak, kötülük yapmamak, kötülük yapanlarla savaşmak ve erdemli yaşamaktır.”
Kültigin adına dikilen yazılı taşta, Kağanların görevi şöyle anlatılıyor: “Tanrı buyurduğu için, kut’um olduğu için, Kağan oldum. Aç, yoksul halkı doyurdum; yoksul halkı zenginleştirdim; az halkın çoğalmasını sağladım.
Göktürklerin güneyinde, Çinlileşmiş Tabgaç Türk Hanedanının yönetiminde büyük bir devlet vardır. Bu devlet gittikçe sınırlarını genişleten ve Göktürk ülkesine de göz koyan bir siyaset içindedir. Çağdaş emperyalizm uygulamalarının bir benzeri o dönemde Çin tarafından uygulanmaktadır. Çinliler, Türklere kendi kültürlerini aşılamak ve bu kültürün gerektirdiği yaşama biçimi için gerekli olan malları satmak; böylece Türkleri içten ele geçirmek peşindedirler. Bakınız buna karşı Bilge Kağan kardeşi Kültigin için yazdırdığı taşta neler söylüyor: “Çin Milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp milletleri öylece yanına yaklaştırırmış. Sonra kötü düşüncelerini gerçekleştirirmiş. İyi, bilgili ve cesur kişilerin ülkelerinde yükselmelerine izin vermezmiş. Beğenmediği kişilerin boyu, milleti, akrabası içinde bile barınmamasını sağlarmış. Türk Milleti, tatlı söze yumuşak ipek kumaşa aldanıp çok çok çöktün. Uzakta kalırsan kötü mal verir, yakında olursan iyi mal verir diyen yalancılara aldandın.”
Orkun yazılarında Türklerin Türk adını bırakıp Çin adını almaları, giyimlerinde ve yaşamalarında Çinlileri taklit etmelerinin sonucunun yıkım getirdiği anlatılır.
Peki atalarımız bize ne anlatıyor? Orkun yazılarından hangi dersi çıkarmalıyız?
Türklüğümüze sımsıkı sarılmalı, Türk töresinden ayrılmamalı ve ürettiklerimizi kullanmalı, kullanacaklarımızı üretmeliyiz. Böyle yaparsak atalarımız bize şöyle seslenir:
TÜRK, OĞUZ, BEYLERİ, MİLLET, DİNLE: ÜSTTE GÖK BASMASA ALTTA YER DELİNMESE YANİ DÜNYANIN SON GÜNÜ GELMESE SENİN DEVLETİNİ, ÜLKENİ, TÖRENİ KİMSE BOZAMAZ
Namık Kemal Zeybek
Seykun ve Ceykun büyük ve hem taşıdıkları su hem de uzunlukları itibariyle çok büyük ırmaklardır. Orkun ise daha küçük bir sudur. Ancak onun çevresinde kurulan anıtlardan günümüze kadar gelen dikili taşlardaki yazılar Orkun’u büyüklüğünden daha önemli bir yere taşımıştır. Orkun yazıları Türk tarihinin en önemli belgileri arasındadır.
Orkun yazılarında, tarih vardır, tarih felsefesi vardır, çok keskin bir Türklük ve Türkçülük bilinci vardır. 1400 yıl önce büyük atalarımızın yazdırdığı bu yazılar bugün de içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamızı ve geleceğimizi kurtarmamızı sağlayacak öğütlerle doludur.
Kültigin, Bilge Kağan’ın kardeşidir ve Göktürklere büyük hizmet yapmış Başkomutandır. Kültigin anıtının Çince bölümünün çevirisinde şöyle tanımlanır. “Kültigin Kutlu Kağan’ın ikinci oğlu ve şimdi Kağan olan Bilge Kağan’ın küçük kardeşidir. O, içlerinde sevgi ve kardeşlik duygusuyla hareket etmiş kardeşinin askeri amaçlarının gerçekleşmesi için onunla birlikte çalışmış ve bu yüzden başarılı olmuştur. Türk Devleti, Kuzeyde Tarbakatay sınırlarına Batıda ise Tumet topraklarına kadar uzandı. Kültigin, Göktanrının buyruklarına uygun yaşardı.”
Göktanrı buyrukları “insanlara, canlılara, cansızlara, iyilik yapmak, kötülük yapmamak, kötülük yapanlarla savaşmak ve erdemli yaşamaktır.”
Kültigin adına dikilen yazılı taşta, Kağanların görevi şöyle anlatılıyor: “Tanrı buyurduğu için, kut’um olduğu için, Kağan oldum. Aç, yoksul halkı doyurdum; yoksul halkı zenginleştirdim; az halkın çoğalmasını sağladım.
Göktürklerin güneyinde, Çinlileşmiş Tabgaç Türk Hanedanının yönetiminde büyük bir devlet vardır. Bu devlet gittikçe sınırlarını genişleten ve Göktürk ülkesine de göz koyan bir siyaset içindedir. Çağdaş emperyalizm uygulamalarının bir benzeri o dönemde Çin tarafından uygulanmaktadır. Çinliler, Türklere kendi kültürlerini aşılamak ve bu kültürün gerektirdiği yaşama biçimi için gerekli olan malları satmak; böylece Türkleri içten ele geçirmek peşindedirler. Bakınız buna karşı Bilge Kağan kardeşi Kültigin için yazdırdığı taşta neler söylüyor: “Çin Milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp milletleri öylece yanına yaklaştırırmış. Sonra kötü düşüncelerini gerçekleştirirmiş. İyi, bilgili ve cesur kişilerin ülkelerinde yükselmelerine izin vermezmiş. Beğenmediği kişilerin boyu, milleti, akrabası içinde bile barınmamasını sağlarmış. Türk Milleti, tatlı söze yumuşak ipek kumaşa aldanıp çok çok çöktün. Uzakta kalırsan kötü mal verir, yakında olursan iyi mal verir diyen yalancılara aldandın.”
Orkun yazılarında Türklerin Türk adını bırakıp Çin adını almaları, giyimlerinde ve yaşamalarında Çinlileri taklit etmelerinin sonucunun yıkım getirdiği anlatılır.
Peki atalarımız bize ne anlatıyor? Orkun yazılarından hangi dersi çıkarmalıyız?
Türklüğümüze sımsıkı sarılmalı, Türk töresinden ayrılmamalı ve ürettiklerimizi kullanmalı, kullanacaklarımızı üretmeliyiz. Böyle yaparsak atalarımız bize şöyle seslenir:
TÜRK, OĞUZ, BEYLERİ, MİLLET, DİNLE: ÜSTTE GÖK BASMASA ALTTA YER DELİNMESE YANİ DÜNYANIN SON GÜNÜ GELMESE SENİN DEVLETİNİ, ÜLKENİ, TÖRENİ KİMSE BOZAMAZ
Namık Kemal Zeybek
Similar topics
» Türkçülük nedir , Türkçülük Hakkında
» Türkçülük Nedir?
» Türkçülük ve Din
» Türkçülük bir ilaçtır
» Tarihi Maddecilik ve Toplumcu Ülkücülük
» Türkçülük Nedir?
» Türkçülük ve Din
» Türkçülük bir ilaçtır
» Tarihi Maddecilik ve Toplumcu Ülkücülük
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Türkçülük ve Turancılık Hakkında Her Şey
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz