ŞU TÜRK BASINININ-MEDYASININ HALİNE BAKIN!..

[İlteriş Kağan]

Askeri Savcı’nın ve Genel Kurmay Başkanı’nın açıklamalarına göre AKP’yi ve Fethullah’ı bitirme planı-belgesi fos çıktı. Şimdi merak edilen şey; Bu belge üzerinden TSK’ne hakarete varacak derecede saldıranlar bundan sonra ne yapacak, nasıl hesap verecekler ? Esas mesele bu..
Sevgili okuyucular,
Türk basının-medyasının çirkin yüzünü yazmadan önce genel olarak BASININ-MEDYANIN görevlerinin ne olduğunu kısaca bir analiz yapmak gerekiyor ki, bundan sonra Türk basının-medyasının çirkin yüzü rahatlıkla görülebilin ve anlaşılır. Hatta Türk basının gerçekten “ 4. Kuvvet “ olup olmadığı da tartışılır.
Düşünürlere göre,Demokrasinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün en etkili ve vazgeçilmez aracı BASIN yani bugünkü dille MEDYA oluyor. Çünkü demokratik toplumlarda basın, kamu yararını ilgilendiren konularda haber ve bilgi veren, toplumu aydınlatan bir araç. Diğer bir tarifi de halkın sesi, kulağı ve yol göstericisi.
Atatürk’te basına büyük önem veren bir devlet adamı ve halk önderiydi. Basının bir ülke için ne kadar önemli olduğunu şöyle ifade etmişti;
" Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir."

Düşünürlerin ve Atatürk’ün ifade ettiği basın ile bugünkü Türk basına şöyle bir baktığımızda, arada dağlar kadar bir fark olduğunu görmekteyiz. Çünkü bugünkü Türk basını ne düşünürlerin ne de Atatürk’ün ifade ve tarif ettiği basınla hiçbir ilgisi yok.
Demokratik ülkelerde basın aynı zamanda Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra “Dördüncü Kuvvet” olarak görülür. Ama Türk basınını bugün 4. Kuvvet olarak kabullenmek, görmek büyük bir saflık olur
4. Kuvvet olarak tarif edilen basın, siyasi iktidarlar ile halk arasında bir köprüdür. Ülkedeki olumlu-olumsuz olayları halka yansıtır. Ülke sorunlarının doğru bir şekilde çözümüne katkı sağlar. Gazeteci-Yazar ve aynı zamanda edebiyatçı olan Ahmet Kabaklı hocamızda basını bize şöyle tarif ederdi;
“ Basın, halk adına iktidarların faaliyetlerini, çalışmalarını kontrol eden bir müfettiş, halk ile iktidar arasında da bir elçidir.”
Sonra demokratik ülkelerde siyasi partiler nasıl vazgeçilmez kurumlar ise basın’da bu vaz geçilmez kurumların arasında yer alır. Ancak basının toplum adına üstlendiği görevler nedeniyle tarafsız olması, her türlü çıkardan uzak durması da zorunludur.
Bunu yapmadığı zaman 4. Kuvvet olma gücünü, saygınlığını, inanırlığını kaybeder ve bir takım güçlerin kuklası, borazancısı, dalkavuğu olarak görülür. Böyle bir basının var olduğu ülkelerde de demokrasiden, düşünce-ifade özgürlüğünden ve insan haklarından söz etmek mümkün değildir.

Şimdi tekrar düşünün, bugünkü Türk basını gerçekten görevini yapıyor, halkın dertlerini, sorunlarını dile getiriyor, iktidarların yanlışlıklarını ortaya çıkarıyor mu ?.
BASININ AB ÜYELİĞİNDE ISRARCILIĞININ NEDENİ

Biliyorsunuz Türk basını AB üyeliği konusunda tüm olumsuzluklara rağmen ısrarcı bir tutum sergiliyor. Her ne kadar AB, üyelik konusunda Türkiye’nin önüne onur kırıcı bir şekilde sürdüğü şartlara karşı çıkanlar oluyorsa da bunlar azınlıkta kalıyor. Türk basının AB üyeliğindeki ısrarcı tutumunu en iyi şekilde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler uzmanı Taylan Koç açıklıyor.
Koç bir panelde yaptığı konuşmada, Türk basının AB konusunda neden ısrarcı olduğunun nedenlerini şöyle açıklıyor.
“ AB en genel anlamda ileri kapitalist ülkelerin meydana getirdiği bir oluşum olduğundan, esas itibariyle sermayenin ve tekellerin lehine işleyen bir süreç oluşturacaktır. ”
Türkiye’nin önüne onur kırıcı şartlar ileri sürmesine rağmen AB üyeliğinde ısrarcı olan basının çoğunlukla holdinglerin hakimiyetinde olduğunu için AB sürecinin sermaye gruplarına yarar sağlayacak olması nedeniyle AB ile ilgili olumlu haberler yaptığını ve toplumun bakış açısını bu şekilde belirlediğini söyleyen Koç, “ Basın AB konusunu kendi amaçları doğrultusunda değerlendirmektedir ” dedi.
Bugün çok sayıda basın organının ( gazete, dergi, televizyon kanalı, radyo gibi) var olduğu ülkemizde, her gün farklı düşünceler tartışılmakta, eleştiriler yapılmakta ama bunlar genelde ülke ve millet yararına değil, hizmetkârı oldukları güçler yararına olmakta..

Örneğin, Türk basının bir bölümü demokrasi, uygarlık ve laiklik karşıtı gruplara, bir bölümü ülkemiz üzerinde sinsi düşünceleri olan Haçlı zihniyetli batılılara hizmet etmekte. Diğer bir bölümü ise holding sahibi patronlarının çıkarlarına hizmet etmekte.
Böyle bir basının var olduğu bir ülkede kim ne derse desin, ne sorunlar halledilir, ne de ülkenin üzerindeki dolaşan tehlikeli kara bulutlar yok edilir. Esas görevinden uzaklaşan Türk basını aslında kontroluna girdiği, beslendiği iç ve dış güçlere hizmet yarışında. Ülkeyi parçalamak, rejimi ortadan kaldırmak isteyen güçlerle mücadele diye bir şey yok. Halk ise tamamen unutulmuş durumda.Yazıp, çizdikleri tek şey; mahkeme safhasında olan Ergenekon soruşturmaları ve AKP’yi ve Fethullah’ı bitirme planı diye paçavra Taraf gazetesi tarafından yayınlanan, Genel Kurmay Başkanı’nın ifadesi ile kağıt parçası üzerinde tartışarak, Türk Silahlı Kuvvetlerini eleştirmek, AKP ve Fethullah’a sempatizan kazandırmak.

Gazetelerde okumuş, televizyon haberlerinden öğrenmişsinizdir; Askeri Savcılık, Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin Genelkurmay Başkanlığında hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığını açıkladı.

Askeri Savcı ayrıca “Aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza bloğunda Albay Dursun Çiçek'in isminin üzerinde yer alan imzanın, şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu ve bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadı. Ayrıca soruşturma konusu olay ve Albay Çiçek ile ilgili itiraz yolu açık olmak üzere kavuşturmaya yer olmadığına da karar verildi” dedi.

Bu belge tamamen fotokopi olduğu için Albay’ın imzası da böyle bir planın altına monte edilerek fotokopi yoluyla çoğaltılabilinir.
.......

Şimdi eğri oturup doğru düşünelim; Demokrasinin vazgeçilmez kurumların biri ve halkın sesi, kulağı ve yine halkın aydınlanma-bilgilenme aracı olan bugünkü Türk basını gerçekten halkı her şeyden haberdar ediyor, aydınlatıyor, her geçen gün artan soygunları, cinayetleri, hainlikleri ortaya çıkarıyor mu?!.
Bu sorulara “ Evet “ diyecek adamın ben alnını karışlarım.
Millet nazarında artık Türk basını-medyası bitti. Yaptığı iş, sadece beslendiği güçlere ve siyasal iktidarlara hizmet etmek.. Ülkenin içinde bulunduğu sorunlar, ülkeyi bekleyen tehlikeler umurlarında değil..
Askeri Savcı’nın ve Genel Kurmay Başkanı’nın açıklamalarına göre, AKP’yi ve Fethullah’ı bitirme planı-belgesi fos çıktı. Şimdi merak edilen şey; Bu belge üzerinden TSK’ne hakarete varacak derecede saldıranlar bundan sonra ne yapacak, nasıl hesap verecekler ? Esas mesele bu..

[b]Hulusi ŞENEL

..........................................
SEVDİĞİM SÖZCÜK
“ Temiz akıl sahipleri, öğüt alır ve düşünür “[/b]