¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı

Aşağa gitmek

Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Empty Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı

Mesaj tarafından TRABZON61 C.tesi 1 Ağus. 2009 - 10:47

50 yıl önce bugün, Başbakanı Menderes,adı AET olan AB'ye giriş başvurumuzu müjdelemişti. İşte 50 yılın analizi!


Bugün 31 Temmuz 2009. Tam 50 yıl önce dönemin Başbakanı Adnan Menderes o zaman AET olan AB'ye giriş başvurumuzu müjdelemişti. İşte 50 yılın değerlendirmesi;

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecinin istenilen hızda ve yoğunlukta ilerlemediğini belirterek, ''İçinde bulunduğumuz müzakere sürecinin rayından çıkmamasına ve başka bir deyişle ülkemize özgü 'sui generis'(kendine özgü) bir süreç haline dönüşmemesine çalışmalıyız'' dedi.

Türkiye'nin 31 Temmuz 1959'da AET'ye yaptığı ortaklık başvurusunun bugün 50. yılı olması dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Haluk Kabaalioğlu, Türkiye'nin, AB ile resmi ilişkileri en eskiye giden aday ülke olduğunu söyledi.

31 Temmuz 1959'da AET'ye yapılan ortaklık başvurusunun Yunanistan'ın 15 Temmuz 1959 tarihinde yaptığı başvuruyu izlediğini ve 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması'nın imzalanmasına yol açıldığını hatırlatan Kabaalioğlu, ''Bu süreç 1970'lerin siyasi çalkantıları, askeri darbeler, demokrasiye geçişin sancıları ve 24 Ocak kararları ile ekonomide liberalizasyon dönemini geçirmiştir. Zamanın hükümeti ve dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun büyük bir uzak görüşlülük örneği sergileyerek temellerini attığı AB süreci Türkiye için önemini korumaktadır'' dedi.

Kabaalioğlu, Türkiye'nin ortaklık başvurusunu yaptığı tarihteki koşulları ile bugünkü koşullarının birbirinden çok farklı olduğunu, Türkiye'nin o zamanki konumuna göre birçok alanda çok daha ileriye gittiğini vurguladı.

Türk sanayisinin gümrük birliği ile rekabet gücünü artırdığının görüldüğünü, Türkiye'nin AB'nin altıncı büyük dış ticaret partneri ve yedinci büyük ekonomisi olduğunu ifade eden Kabaalioğlu, ''Türkiye 1959'da toplam 353 milyon 799 bin dolar ihracat yapan bir ülke iken günümüzde bu oran 132,2 milyar doları bulmuştur. Avrupa pazarında beyaz eşya talebinin yaklaşık yüzde 30'unu, televizyonların ise yaklaşık yarısını Türkiye karşılamaktadır. Aynı şekilde Türk girişimcisi, AB başta olmak üzere Asya, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında mallarını satmakta yatırım yapmaktadır'' diye konuştu.

Kabaalioğlu, ancak Türkiye'nin Gümrük Birliği (GB) sonrası olası şoklara ve uyum sürecinin maliyetine katkıda bulunacak AB fonlarını Yunanistan'ın engellemesi nedeniyle alamadığını belirtti.

''TAM ÜYELİK ŞART''

Gümrük birliğinin ancak tam üyelik ile sonuçlandırılırsa anlamlı bir entegrasyon biçimi olduğunu söyleyen Kabaalioğlu, ''Bugün tam üye olmadan AB ile gümrük birliği içinde olan San Marino ve Andora gibi ülkeler dışında bir tek Türkiye vardır. Tam üyeliğin yakın zamanda gerçekleştirilmesi, gümrük birliğinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için şarttır. Aksi takdirde Türkiye'nin karar mekanizmasında yer almadığı bir birlik içinde olması olumsuz sonuçlar doğurmaktadır'' dedi.

1999'da Helsinki Zirvesinde AB'ye aday olarak ilan edilmesinin ardından Türkiye'nin eşi görülmemiş bir reform süreci gerçekleştirdiğini vurgulayan Kabaalioğlu, anayasa ve yasaların AB normları ve standartları çerçevesinden revize edildiğini, bu çerçevede ölüm cezasının kaldırılmasından, özgürlüklerin genişletilmesine, kültürel hakların tanınmasından kadının statüsünün iyileştirilmesine kadar birçok alanda önemli yasal reformlar gerçekleştirildiğini anlattı.

Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, ''Bu reform ve demokratikleşme hamlesinde AB'nin itici gücü ve AB hedefinin etkisi yadsınamaz. Aynı şekilde gümrük birliği de rekabet kanunu gibi çağdaş piyasa ekonomisinin kurallarını getiren birçok yeni yasanın kabul edilmesine yol açmıştı'' dedi.

''SÜRECİN BU ŞEKİLDE İLERLEMESİ HALKTA BIKKINLIĞA NEDEN OLMAKTADIR''

Reformlar doğrultusunda Türkiye'nin AB üyeliği için belirlenen Kopenhag kriterlerinin siyasi koşullarını yerine getirdiğinin kabul edildiğini ve 3 Ekim 2005 itibarıyla Hırvatistan ile birlikte Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin başlatıldığını anımsatan Kabaalioğlu şunları kaydetti:

''Ne yazık ki, müzakere süreci istenen hızda ve yoğunlukta ilerlememektedir. Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs'ın meşru temsilcisi olarak AB'ye kabul edilmesi Türkiye ile müzakere sürecini de olumsuz etkilemiş ve AB'nin Türkiye'den liman ve hava alanlarını Güney Kıbrıs'a açması talebi, müzakerelerin 8 başlıkta kesintiye uğramasına neden olmuştur. Müzakerelerin açılması öncesindeki AB desteği ile bugünkü ortamı karşılaştırırsak önemli bir düşüş gözlemlemekteyiz. AB sürecinin bu şekilde ilerlemesi farklı nedenlerden kaynaklansa da sonuçta halkta bir bıkkınlığa ve güvensizliğe neden olmaktadır.''

Bugün gelinen aşamada, 50 yıl öncesine dayanan bu ilk adımın önemli kazanımlara yol açtığını söyleyebileceklerini ancak, 50 yıl sonrasında bugün hala nihai hedefe ulaşamadıklarını belirten Kabaalioğlu, ''Tam üyelik henüz gerçekleşmedi ama yine de bu hedefe eskiden olduğundan çok daha yakınız'' dedi.

Kabaalioğlu, Türkiye'nin gelişmesi ve modernleşmesi, AB ile birçok alanda kurduğu yakın işbirliği ve hızla kalkınan dinamik Türkiye'nin AB'ye katabileceği değerlerin AB üyeliği için iyimser olmalarını sağladığını vurgulayarak, ''Şu an için sorunlar aşılamayacak gibi gözükse de aslında her iki tarafta da siyasi irade olduğu sürece sorunların çözümü mümkün olacaktır'' şeklinde konuştu.

Son dönemde küresel kriz nedeniyle Türkiye'de büyümenin düştüğünü, bu koşullarda AB üyeliği sürecinin ilerlemesinin her zamankinden büyük bir önem arz ettiğini ifade eden Kabaalioğlu, Türkiye'nin istikrarı, ekonomik kalkınması, yabancı sermaye akışı gibi temel gerekler açısından AB üyeliği perspektifinin Türkiye'nin ilerlemesine yardımcı olduğunu ve önemli bir itici güç sağladığını belirtti.

''AB SÜRECİ TOPLUMSAL BİR SEFERBERLİK GEREKTİRİR''

AB sürecinin toplumsal bir seferberlik gerektirdiğini vurgulayan Kabaalioğlu, bunun hükümetin yanında, muhalefet partilerinin, devlet kurumlarının ve sivil toplumun da desteği ile ilerleyebilecek bir süreç olduğunu söyledi. Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu şunları kaydetti:

''Bu nedenle tüm kurum ve kuruluşlarıyla Türkiye'nin bu hedefin gereklerini yerine getirmesi ve sürecin takipçisi olması büyük önem taşımaktadır. Müzakere sürecini ve AB'nin Türkiye için önemini iyi değerlendirmek ve gerekli sonuçları çıkarmak büyük önem taşımaktadır. İçinde bulunduğumuz müzakere sürecinin rayından çıkmamasına ve başka bir deyişle ülkemize özgü 'sui generis' bir süreç haline dönüşmemesine çalışmalıyız.

İçinden geçmekte olduğumuz koşullarda ekonomik operatörlere büyük görevler düşmektedir. AB ile ilişkilerimizin siyasi yönden taşıdığı önem bir yana, bu ilişkinin en önemli gerekçelerinden birinin ekonomik alanda olduğunu biliyoruz. Son yıllarda bu gerekçeyi biraz ihmal eder olduk. Bu gerekçeleri tekrar tekrar gözden geçirmeliyiz.''
TRABZON61
TRABZON61
.::Otağ Yetkilisi::.


.::Otağ Yetkilisi::.


Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Turkey10
Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Gencat10
Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Pro10
Yaş Yaş : 39
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Trabzon
Lakap Lakap : ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤ ¤ۣۜ..¤
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/11/84
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Çanakkale´ye yürüyüş
İletiler: İletiler: : 1325
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 12/04/09
Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Pro1010
Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı 910
Türkiye'nin AB macerası 50 yaşına bastı Ile10

https://www.teknoloji-gunlugu.com/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz