¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler

Aşağa gitmek

Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Empty Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler

Mesaj tarafından erzurumlu25 Paz 22 Ağus. 2010 - 8:42

Komünizmin nasıl bir hastalık olduğunu anlatmak için yapılmış bir çalışma.

--------------------------------------------------------------------------------





Bütün malların ortak kullanılmasını amaçlayan ve özel mülkiyete karşı olan bir fikir akımıdır komünizm. Ve bu fikir akımı her zaman sınıfsız toplumu amaçlar. Komünizm fikrine mensup olanlara ise komünist denir. Peki dünyayı Şirinler adlı çizgi *seyirlikle bir gören bu komünistler, ortaya çıkardıkları bu fikirle ve sağladıkları rejimle dünyada neler yaptı ? Buyrun bakalım:

- İlkel Komünizm (Komünizmin ilk çıktığı yerler)

Komünizm, Rusya'da çıkmadan önce 16.yüzyıllarda batıda da vardı. İlk komünal devlet yönetiminin Paris Komün olduğu da iddia edilir. Platon'un yazdığı Devlet adlı ütopya incelemesinin de komünizm fikrine yakın olduğunu bazı *moskof yanlısı köşe yazılarında ve kitaplarda bulabilirsiniz. Hatta Kolomb'tan önce Amerika kıtasında gelişmemiş(!) Kızılderili kabilelerin de komünizmle yönetildiği söylenmektedir. Peki asıl doğduğu yer batı olan bu fikir, neden savunucuları tarafından batıya karşı bir silah olarak kullanılır ? Tabanında açıkça hümanizm görülen bu siyasi devlet rejimi, batının neden lanetleyicisidir ? Bunlar ilk çelişkiler. Gelelim diğer dönemlerdeki komünizm hakimiyeletine.

- Anarşist Diye Sıfatlandırılan Komünizm

Anarşizm, 14.yüzyılda red isteğinden doğan, her türlü otoriteye karşı bir öğretidir. Anarşist komünizm ise bu öğretinin kominist koludur. Ayrıca bu anarşist komünizm, komünizmin ikinci aşaması olan ve Marx'ın fikir babası bilimsel sosyalizmle de çelişmektedir. Anarşist komünizm öğretisinin önde gelenlerinden Pruodhon 1851'deki yazı ve konuşmalarında, kilise, devlet, toprak ve parada kısacası her şeyde otoriteyi reddediyordu. İstediği ise sadece özgürlüktü. İnsanların kimseye hesap vermediği, yaşamını sağlayan devlete bağımlı değil de kendi hür iradesine bağlı olarak yaşamasını istiyordu. Kısacası aklıyla diğer canlılardan ayrılan insanın hayvandan farkı kalmayacaktı bu öğretiyle. Aşırı özgürlük gibi saçma bir isteği olan bu öğreti, ortaya çıktığı her yerde ise içsavaşlara neden olmuştur. İspanya ve Ukrayna içsavaşları buna örnektir. Kısacası bu köhne öğreti, insanları devlete, düzene ve otoriteye karşı kışkırtmaktan ileri gidemedi.

Bu öğretiye Türkiye'de de karşılaşılmaktadır. Türk soyunun genlerine hiç uymayan bu hastalıklı öğreti, Türkiye'de genelde azınlık psikolojisindeki milletlerde görülmektedir. Kürt halkının bağımsızlığı düşüncesi buna örnek verilebilir.
Peki Türkiye'de ne gibi sonuçlar doğurdu bu öğreti ?!

- 300 Milyar dolar maddi para, -Güneydoğu'yu geliştiren GAP'ın maliyeti bile 32 Milyar dolardır.-
- Binlerce güvenlik personelinin şehit olması ve bir o kadar da babasız kalan çocuk,
- 4 milyon civarı istihdam geriliği,
- Binlerce sivil insan hayatını kaybetmesi,(kadın ve çocuk)
- Görev başında şehit edilen yüzlerce kamu personeli,(öğretmen, doktor vb.)
- Suriye ve Irak sınırlarından kaçak getirilen muhtelif ihtiyaç malzemeleri ve uyuşturucu kaçakçılığı.

- Marksizm-Leninizm Komünizmi

Komünizmi savunan akımlar arasında en yaygınıdır. Marksizm-Leninizm öğretisine göre ilk önce *proletarya rejimi başlatılarak *burjuvazi yıkılacak ve komünizmin hazırlayıcısı olan sosyalizm aşamasına geçilecek. Sosyalizmde bir süre sınıf ayrılıkları devam edecektir. Bu süre zarfında komünizm tabanları iyice oluşturulacak ve devlet denen olgu kaldırılacaktır. Lenin ve Marksizm'in düşünceleri bu yöndedir.

Vladimir Lenin, bu düşünceleri uygulayabilmek için 1.Dünya Savaşı sırasında İsviçre'den Rusya'ya döner ve Çar yönetimini istifa etmeleri için tehdit eder. İstifa etmeyen Çar yönetimine karşı ayaklanmayı başlatır ve 1917 Şubat'ında Bolşevik Devrimi gerçekleştirilir. Şubat devriminin ardından Rusya'da geçici bir hükümet kurulur. Bu hükümeti de yıkmak için önce Rusya Komünist Partisini(RKP) ardından da Sovyetler Birliği Komünist Partisi(SBKP) kurar ve geçici hükümeti yıkarak Rusya devlet yönetimine kendi adamlarını yerleştirir. Komünist hükümetin kurulması ise Rusya'da içsavaşlara neden olmuştur. Komünist rejime karşı olan gelenekçiler, Troçki tarafından yönetilen Kızıl Ordu tarafından acımasızca katledilmiş, Rusya Komünist hükümeti sırf karşıt görüşlü olduğu için kendi ülkesinin insanını anti-hümanist duygularla yok etmiştir. Gelenekçiler tarafından kurulan Beyaz Ordu ise çok az bir kitle tarafından destek gördüğü için ve lojistik destek sağlanamadığı için Rus komünist hükümetinin Kızıl Ordusu karşısında pek fazla direnememiştir. Ayrıca içsavaş nedeniyle Kızıl Ordu tarafından kontrol altında tutulan bölgelerde ise, masum halkın mallarına el konulduğu, karşı koyanlara ise şiddet uygulandığı bilinmektedir.

Lenin hükümeti, gelenekçilere ve Beyaz Ordu'ya üstünlük sağlaması üzerine, komünizm rejiminin batıya yayılmasını da planlıyordu. Bunun için ilk hedef ise Polonya idi. Bağımsızlığını yeni kazanan Polonya Cumhuriyeti 18.yüzyılda Rusya tarafından ilhak edilen doğu topraklarını yeniden almaya başlamıştı. Bu durum Lenin ve hükümeti için çok güzel bir bahane olabilirdi. Almanya'daki Spartaküs Birliği'nin yükselişe geçmesi, Avrupa'yı Kızıl Ordu'nun süngüsüyle yoklamak için güzel bir nedendi. Bu yüzden Polonya da bir sıçrama tahtası olarak kullanılabilinirdi. Ancak Polonya ordusuyla karşı karşıya gelen Kızıl Ordu yenilgiye uğramıştı ve Lenin'in tüm hayalleri suya düşmüştü.

Kısacası Lenin, lanet püskürdüğü emperyalizmden farkının olmadığını burada açıkça ortaya koyuyordu. Özel mülkiyete karşı olup ortak mülkiyet anlayışını hedefleyen, sınıfsız bir toplum oluşturmaya çalışan ve aşırı özgürlükçü Leninizm(ya da komünizm) burada Amerikan emperyalizminden farkının olmadığını kanıtlıyordu. Ve hala dünyada emperyalizm ve komünizm, birbirine zıt iki kavram olarak görülmektedir. Aslında ikisinin de birbirinden tek farkı, kaynağı oldukları ülkelerin farklı olmasıdır.

- Stalinizm

Lenin'in ölümünden sonra Stalin dönemi ise komünizmin vahşet yüzünü tamamiyle ortaya koymaktadır. Stalin, hayatın yönünü belirleyen baskıcı bir komünist hükümeti kurdu. Kendisine karşı çıkanlara kesinlikle taviz vermedi. Hatta Troçki'yi kendisini eleştirmesi üzerine partiden ihraç ederek sürgüne gönderdi. Toplumda sınıflaşma giderek arttı ve memurlar arası rantçılık yaygınlaştı. Komünizm, asıl vahşet yüzünü ise özerk bölgelerde yaşayan azınlık Türklere karşı gösterdi. Buna Kırım soykırımını örnek verebiliriz.

İkinci dünya savaşının Kırım Türkleri üzerindeki acı etkisi azımsanamayacak kadar fazladır. Stalin, azınlık milletleri sürgüne göndererek hayalindeki sosyalizm rejimine ulaşmayı hedefliyordu. Kırım Türklerinin Almanlarla işbirliğini iddaa ederek Kırım Türk'ü soydaşlarımızın topyekün sürgün edilmesine dair bir karar alır. 18 Mayıs 1944 gecesi bu karar Kırım Türklerine iletilir ve soydaşlarımızdan 15 dakika içerisinde evlerinden hiçbir eşyayı almaksızın bulunulan bölgenin merkezinde toplanılması istenir. Yurtlarından çıkmamak için direnen soydaşlarımız acımasızca dipçik darbeleriyle öldürülür, hayatta kalanlar ise adeta hayvanlara yapılan muameleyle karşı karşıya kalarak boş vagonlara bindirilir. 2 ay süren bu yolculuk sırasında çok sayıda soydaşımız açlık, susuzluk ve havasızlık nedeniyle hayatını kaybeder. Hayatını kaybedenlerin cesetlerinin gömülmesine ve dışarı atılmasına izin verilmeyerek içerde çürümesine göz yumulur. Ural, Sibirya, Kazakistan, Özbekistan gibi bölgelere sürgün edilen Kırım Türk'ü soydaşlarımız, vardıkları yerlerde kötü şartlar nedeniyle ilk 6 ay içerisinde sıtma, verem gibi hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeder, hayatta kalanların ise eğitim görmelerine, kendi dilleriyle konuşmalarına ve kültürlerini korumalarına izin verilmez. Bu ağır ve sert kurallara uymayanlar ise 25 yıl mahkumiyete tabi tutulurdu.

Stalin hükümeti bütün Kırım Türklerini ayrı yerlere sürmesine ve aralarındaki direnişi kırmaya çalışmasına rağmen, soydaşlarımız yine de benliklerini korumayı başarmıştır.

Sürgünün ardından Kırım'ın Arabat bölgesinde nüfusu 150 olan bir Kırım Türk'ü köyü unutulduğu farkedilince, Hitler'den farkı kalmayan Stalin bir emir vererek "24 saat içinde işlerinin bitirilmesini" istemiştir. 24 saatlik süre zarfında ise kadın, çocuk, yaşlı kimse kalmayacak şekilde tüm köy halkı küçük bir tekneye bindirilerek Karadeniz'e salınmış, tekne birkaç mil gittikten sonra ise batırılarak Karadeniz soydaşlarımıza mezar olmuştur.

Kırım Türkleri gibi Karaçaylı Türk soydaşlarımız da sürgün edilmiştir. Stalin, sadece Türkleri katletmekle kalmamış Çeçenleri de katletmiştir. Stalin'in Türklere olduğu gibi Türk olmayan Çeçenlere karşı tavrı da aynı olmuştur.

Tarihte olduğu gibi halen de devam eden katliamlara en çok hangi milliyetin maruz kaldığı net olarak görülmektedir. İnsanların eşitliğine ve halkların kardeşliğine dayanan Rus sosyalizm fikri, ne yazık ki bunu sadece Slav soyu için geçerli saymaktadır.

- Maoculuk (Maoizm) ve Şimdiki Çin Komünizmi

Stakinizmin, Leninizmden uzak olduğunu iddaa eden bazı Lenin taraftarları, Stalin'in ölümü ardından Stalinizmin Leninizmden uzaklaştığını ifşa etti. Bunu da tüm dünyaya gösteren Lenin taraftarları Çin ve Sovyet komünizmi arasındaki farkları iyice arttırmış oldu. Çin ile Sovyet arasında gerginlikler yaşanmaya başlandı. Bunun üzerine ise komünizmin diğer bir kolu olarak Maoizm Çin'de ortaya çıktı. Çin Komünist Partisi(ÇKP) başkanı aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mao ise, halkların kardeşliği çizgisinden ayrılarak kafasına göre akım yaratmaya başladı. Mao, Çin'de bir eşitlik yaratmak için bazı sosyo-ekonomik projeler geliştirdi; fakat başarılı olamadı. Kendi ülkesinin halkı tarafından da milyonlarca Çinlinin ölümüne neden olması nedeniyle birçok kez eleştirildi. Şu an ise Maoizmden uzak bir komünizm yönetimiyle yönetilen Çin, Stalin'in Kırım Türk'ü soydaşlarımıza yaptığını, Sincan Özerk Bölgesindeki(Türkistan) Urumçi'de yaşayan Uygur Türk'ü soydaşlarımıza yapmaktadır. Adına nüfus politikası diyen kızıl komünist Çin, 5 Temmuz 2009'da başlattığı soykırım girişimlerine aralıklarla devam etmektedir.

Burda da özel mülkiyete karşı olup ortak mülkiyeti hedefleyen, özgürlükçü, halkların kardeşliği çizgisindeki Çin komünizmi, yine Türkleri katletmektedir. Bu da gösteriyor ki Rusların sadece Slav soyuna geçerli saydığı sosyalizm, Çin'de de Çinlilere geçerli. Kısacası nerde olursa olsun, sosyalizm denen hastalık asla Türk'e göre olmayacaktır.

- Türkiye'de Komünizm

Komünizmin tüm bu gerçek yüzüne rağmen Türkiye'de birtakım toplum hala kızıl komünizm politikasının savunuculuğunu yapmaktadır. Üstelik Anarşist Komünizm'in Türkiye'de eylem örneği olan Bağımsız \"\"\"\"\" ve Kürtçü düşünceye de Halkların Kardeşliği sözleriyle doğrudan olmasa da gizli bir şekilde destek vermektedirler.

Komünizm, Osmanlı zamanında bazı kesimlerce benimsense de bir türlü taraftar yoğunluğu oluşturamamıştır. 1.Dünya Savaşı sırasında ise, Çarlık Rusya döneminde Ruslar'a esir düşen, Bolşevik İhtilali'nin ardından da serbest kalarak Türkiye'ye gelen Mustafa Suphi tarafından Türkiye Komünist Partisi(TKP) kurularak komünizmin yayılması amaçlanmıştır. Mustafa Suphi'nin Atatürk'e yardım için geldiğini belirtmesi üzerine Ankara'ya davet edilmiştir. Atatürk, dışardan gelen yardımların kabul edileceğini belirttiği için de Mustafa Suphi'nin Azerbaycan'da kurduğu komünist silahlı örgütleri savaşa katılmıştır. Sadece savaşa katılmalarına karşılık TKP'yi kurmalarında bir sakınca görmeyen Atatürk'ün, TKP'yi doğrudan kurdurttuğu da koca bir yalandır !

Bazı moskof savunucuları tarafından Atatürk komünist gibi gösterilmeye çalışılıyor. Atatürk'ün komünizmi bir tehlike olarak görmesini de "Biz ne bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız." sözünden anlayabiliriz.

Atatürk'ün ardından ise ülke içinde gizli komünist teşkilatları artmış ve devlet yönetiminde gizli bir komünizm savunuculuğu oluşmuştur. Büyük Türk bilginlerinden Hüseyin Nihal Atsız, bunu defalarca ülke yönetiminde sözde(!) Türkçü ve vatanperver geçinen yöneticilere bildirmesine rağmen hiçbir önlem alınmamış ve bu yöneticiler devletteki mevkii ve makamlarını kullanarak komünizme her türlü hizmeti etmekten kaçınmamıştır. Bu hizmetlerden birisi de, emperyalizmin Rus kaynaklısı olan komünizme karşı olup Türk birliğini isteyenlere karşı yürütülen anti Türkçülük-Turancılıktır. Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na Atsız'ın yazdığı ikinci açık mektuptan hemen sonra devlet yönetimi tarafından başlatılan bu anti Türkçülük-Turancılık politikası, Rus komünizmi karşıtlarının tabutluklarda işkence görmesine bile neden olmuştur. O dönemde devlet yönetimindekilerin anti Türkçü-Turancı politikası izlemeleri: Türk birliğinin, Rusya'nın Orta Asya'daki Türkler üzerindeki hakimiyetini sona erdireceği korkusuyla yaptıkları söylenebilir.

1915 - 1960 dönemine kadar komünizmin Türkiye'deki etkileri bunlardır. Ve bu süreç içinde Türkiye'de kendisini güçlendiren komünizm, 1960 ve 1980'lerde ise varlığını daha da güçlendirerek Afganistan kamplarında adlarına gerilla dediği gençleri yetiştirerek Türkiye'ye göndermiştir. Bu gençlerin amacı ise, ne bağımsız bir Türkiye yaratmak ne de ülkeye özgürlük getirmek. Amaçları: Amerikan emperyalizminin Rus kaynaklısı komünizme hizmet ederek, olası bir Türk birliğini engellemek ve Türkiye'deki komünizmi güçlendirmektir. Şu an, bu Rus yanlısı gençlere, vatansever(!) ve hatta Atatürkçü diyecek kadar şuursuz bir gençlik yetişmektedir. Komünizmin gerçek yüzünü göremeyen Türk gençliği, Şirinler adlı çizgi seyirlikle ve Rus yanlısı fikir kitaplarıyla Türklüğü inkar edebilecek şekilde yetiştirilmekte ve komünizmin bir hastalıktan ibaret olduğunu görememektedir. Komünizmin milliyeti reddetmesi ve hümanizm tabanlı olması, Türk gencini atasından ve büyük tarihinden uzaklaştırmakta ve her geçen gün onları moskoflaştırmaktadır.

Kısacası komünizm, Türk milletini bataklığa sürükleyebilecek, Türk milliyetini yok edebilecek, değişik fikirleri yavanlaştırdığı gibi aynı zamanda dünyayı faşistten ve komünistten mürekkep iki *öbek olarak gören hastalıklı bir fikirdir.


Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin !



*Seyirlik: Öz Türkçede film, sinema, video ...
*Moskof: Acımasız Rus
*Proleterya: Emekçi işçi sınıfı
*Burjuvazi: Toplumdaki soylu sınıf
*Öbek: Öz Türkçede grup


Halil İbrahim Koç
24 Temmuz 2010
erzurumlu25
erzurumlu25
.::Tengri::.


.::Tengri::.


Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Turkey10
Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Gencat10
Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Pro10
Yaş Yaş : 45
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Erzurum
Lakap Lakap : Vatan delisi
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 22/04/79
İletiler: İletiler: : 757
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 29/12/09
Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Pro1010
Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler 910
Kızıl Komünizm Şarlatanları ve Şirinler Ile10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz