AKP'NİN HİLELİ YÖNLENDİRMELERİ VE YALAN PROPAGANDALARI

tarafından **TRABZON61** Perş. 2 Eyl. 2010 - 3:57

12 Eylül 2010 referandum tarihi AKP iktidarının ölüm-kalım savaşı halini aldığı için, AKP kazanan olmak için devlet imkânlarını seferber etti. Beslediği ve beslendiği cemaatleri harekete geçirdi, her türlü siyasi yalanı, iftirayı ve hileli yönlendirmeyi akıl almaz bir şekilde medya üzerinden servis ediyor.

AKP referandum propagandasını "12 Eylül 1980 darbesinin hesabını soracağız." ve "MHP, CHP ve BDP aynı safta 'Hayır' diyor." şeklinde iki ana başlık üzerinden yürütmektedir. Tabi inanan ve inandığına başkalarını inandırmaya çalışanlar da var�

AKP'nin bu iki ana başlıkta yaptığı propaganda da yalandır ve kendi hedefine ulaşabilmek için kitleleri etkilemek adına onları malzeme yapmaktadır.

1982 referandumunda mevcut Anayasa'ya "Evet" oyu veren, yapılan darbeyi öve öve bitiremeyenler ve Kenan Evren'le zihniyet uyumu yaşayanlar, onunla açılışta, köşkte, düğünde, hastanede buluşanların tamamı şimdi ne olduysa çıldırmış gibi "12 Eylül darbesinden hesap soracağız." diye ortalığı inletiyor. Sakin olun be kardeşim, kendinizi niye bu kadar komik duruma düşürüyorsunuz.

Hepiniz darbe ürünü, cunta doğması, e-muhtıra beslemesi adamlarsınız. Siz kim, darbelerden hesap sormak kim?

Böyle bir hesaplaşma olmayacağı gram beyni olanlar anlamaktadır. ABD'nin "Bizim Çocuklar" sahiplenmesinin muhatabı olan Kenan Evren zaten ömrünü tamamlamak üzere. Kendisi, bu Anayasa değişikliği ile birlikte ABD'nin kapısında "Bu adamı (RTE) delikten süpürmeyin. Kullanın." diye yalvaracak kadar ABD'ye sadakatle bağlı olan ve ABD'nin projelerinde taşeronluk ve "Eşbakanlık" yapan AKP'yi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı güçlendirme amacından başka bir amaç taşımamaktadır�

Kenan Evren ile Recep Tayyip Erdoğan arasında hiçbir fark yoktur. Kenan Evren Ülkücülere işkence yaptırmış, Ülküdaşlarımızı astırmıştır. Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde imkân olsa aynısını yaptıracak kadar Ülkücülere kin ve nefret duyan birisidir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda Vatan Gazetesi'nde 'Bozkurt İşareti Yaptım Diye Dövdüler' başlıklı bir haber çıkmıştı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yoldan geçerken Ayhan Özgür isimli bir vatandaş ona "Bozkurt" işareti yaptı diye, korumalar bu Ülkücüyü öldüresiye dövmüşlerdi. Ülkücüyü dövdürecek zihniyeti etrafındaki korumalara kadar bulaştıran Recep Tayyip Erdoğan, katıksız bir Ülkücü düşmanıdır. Başbakanın kendisini eleştiren bir çocuğu da seçim otobüsüne aldırıp, boğazını sıkacak kadar da demokrat(!) biri olduğu basına yansımıştı. Yani bu değişiklik ne özgürlük, ne demokrasi getirmektedir. Bu değişiklik yalnızca yargıyı ele geçirmiş AKP'nin diktatörlüğünü kurmak için bir hedefe ulaşma girişimidir.

Bu propagandaların etkisini akıllılar ve ahmaklar arasındaki mücadele belirleyecektir.

BDP, AKP'NİN SİYASİ YAVRUSUDUR

Bir ana, bir baba evladına asla kıyamaz. Evlat mizah dergilerindeki "Hain Evlat Ökkeş" gibi olsa da� AKP ve BDP arasındaki ilişki böyle bir şeydir. ABD, AKP, \"\"\"\"\" ve \"\"\"\"\" nasıl bir aile üyesiyse, BDP (PKK) de bu ailenin bir mensubudur. Şimdi bu ailenin Türkiye kanadında olan AKP ve BDP referandumda çok iyi bir siyasi oyun oynuyorlar. Yapılacak referandum öncesi AKP, kendi yalan propagandalarına BDP'yi konu mankeni olarak kullanıyor. BDP "Hayır" demek yerine "Boykot" kararı aldığını söylüyor. AKP de bunu "Bakın MHP, CHP, BDP aynı safta bize karşı birleştiler." diye siyasi malzeme olarak cılkını çıkartana kadar propagandaya dönüştürüyor. Allah akıl ve fikir vermiş ama kapasitesi kullanmaya yetmeyen kişiler de bu yalana aldanmaktadır.

BDP'nin hiçbir mensubu Anayasa Değişikliğine karşı çıkmıyor, sadece bu değişiklik içinde "Bize daha fazla taviz verin, özerkliği ve federasyonu tanıyın, Öcalan'ı affedin." talebinde bulunuyorlar.

BDP'nin anayasa değişikliğinden bir rahatsızlığı yok. Sadece PKK adına daha somut taleplerde bulunuyorlar.

Mesela BDP Muş Milletvekili Mehmet Nuri Yaman'ın "Partimiz, referandum için boykot kararı aldığı için sandık başına gitmiyorum. Ama eğer sandık başına gitmiş olsam, 'Hayır' oyu vermezdim. Vicdanım böyle bir şeye elvermezdi. Dolayısıyla, 'Evet' oyu verirdim." şeklindeki ifadesi ve yine BDP Disiplin Kurulu Başkanı Nurettin Yılmaz'ın "Sandığa gitmiyoruz. Şayet gitmiş olsaydık, elbette 12 Eylül ürünü Anayasa'yı değiştirmek için 'Evet' derdik." sözleri BDP'nin durumunu özetliyor.

AKP bugüne kadar siyasi yavrusunun birçok talebini yerine getirerek onu şımartmıştır. Habur sınır kapısında PKK'lılara yaptırılan gövde gösterisi AKP-BDP işbirliği ile yapılmış büyük bir ihanet sahnesidir. Bu bile ailenin birbirine bağlılığını göstermiştir. BDP "Hayır" vereceğiz açıklaması yapmadı.12 Eylül 2010 tarihine kadar AKP'den istediği tavizleri alarak her an "Evet" diyebilir. Boykot kararı, BDP'nin tavrının askıdaki halidir ve resmen AKP'nin Bakın MHP, CHP, BDP aynı safta bize karşı birleştiler." propagandasına destek verebilmek için yapmaktadır.

BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk'un "Biz AKP'yle, Başbakan Erdoğan'la, temsilcileri ile kurmaylarıyla tahmin ettiğinizin ötesinde görüşmeler yaptık. Referandum paketi öncesinde de bize söylenen şuydu; 'Biz sizinle asla aynı karede görünmeyeceğiz. Bize destek verebilirsiniz ama gizli destek vereceksiniz.' demişlerdi. Buyurun kendilerine sorun böyle olmadığını iddia etsinler." şeklindeki hala yalanlanmayan sözlerini de beyninizi odaklayarak düşünürseniz, haklılığımızı anlamış olursunuz.

AKP ve BDP'nin bu siyasi işbirliğine kimse aldanmamalıdır. BDP, PKK'ya hizmet edebilmek için, her zaman için AKP'yi tercih edecektir. MHP'nin yanında durmak, bölücülüğün nefes borusunu parçalamak, AKP'nin yanında durmak ise nefes üstüne nefes almak demektir.

O yüzden bu oyunlar karşısında yalpalayan herkese diyoruz ki: Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare mağlubiyettir

AKP ve BDP'nin oyunları, Türkiye'yi mağlup etme; MHP'nin mücadelesi de Türkiye'ye zafer kazandırma adınadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin haykırışları, uyarıları hep bunun içindir.