¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP

Aşağa gitmek

BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Empty BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 10 Kas. 2010 - 7:09

AFFET BİZİ ATAM!




Aziz Atam!

Gençliğe Hitabe’de “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir… Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!” diyerek vazifelendirdiğiniz Türk Gençliği’nin bir ferdi olarak Hakk’a yürüyüşünüzün 72’inci yılında Sizi özlemle, minnetle ve şükranla anıyor Aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyorum. Lakin sizin Türk gençliğini onurlandırarak verdiğiniz büyük vazife karşısında vazifemi yerine getiremediğimden dolayı size karşı mahcup durumda kaldığımı da belirtmek isterim.

Çünkü Vatan topraklarımız iç ve dış mihraklar tarafından kuşatılıp Türk Devleti’nin ve Türk Milleti’nin yeryüzünden silinip, tarihin tozlu sayfalarında kalması hesaplanırken sizin önderliğinizde başlatılan Kurtuluş Mücadelesi ile iç ve dış mihraklar bozguna uğratıp bertaraf ederek kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi muasır medeniyet seviyesine ulaştıramadık. Sizin gösterdiğiniz hedefe ulaşamayan gençliğin bir ferdi olarak elbette benimde hatam yok değildir. İşte bu nedenle sizden ve silah arkadaşlarınızdan özür diliyor, affınıza sığınıyorum.

Aziz Atam!

Biz Türk Gençliği’ne hedef olarak gösterdiğiniz muasır medeniyet seviyesine ulaşamamanın yanında Milli devlet anlayışınızı da koruyamıyoruz. Siz Cihan Devleti Osmanlı’nın devamında da“kurucu millet” olarak devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olanların tamamını (gayri Müslimler – azınlıklar hariç) “Türk Milleti” olarak tarif etmeye devam ederken bugün bizler “36 etnik unsura”parçalanmasına karşı koyamadık. Hem de Cumhuriyeti ilanınızın üzerinden seksen küsur sene geçmesine rağmen. Bu da yetmezmiş gibi“Türk Dili Türkçemize” verdiğiniz önemi bilmemize rağmen hem zamanla “ecnebice kelimeleri” dilimize katarak hem de bilimsel manada dil olarak tarif edemeyeceğimiz “Arapça, Farsça, Osmanlıca ve Türkçeden karma bir dil” yaratılmasına da göz yumduk. Ve bu karma dilin alfabesini bile bazı devlet üniversiteleri aracılığıyla oluşturarak hem devlet üniversitelerinde bölüm, enstitü açılmasına hem de devletin resmi yayın organlarından da yayın yapılmasına müsaade ederek sizin emanetinize yeterli duyarlılığı da gösteremedik.

Aziz Atam!

Kurtuluş Savaşı sonrası “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin!” diyen Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşımızın korunmasına da gerekli duyarlılığı göstermeyerek en sonunda bu yıl Milli Eğitim Şurâsı tarafından okullarda İstiklal Marşımız ile Andımızın okunması zorunluluğunun kaldırılmasına da seyirci kaldık. Sizin vazifelendirdiğiniz Türk gençliğinin yanında iktidar haricindeki tüm siyasi partilerde bizden farksız bir tutum sergilemeyerek onlarda seyirci kalmayı yeğlediler.

Aziz Atam!

Sizin döneminizde Kürtçü ve Ermenici isyan çıkartanların torunları bugün bizim karşımıza etnik bölücü terör örgütü olarak çıktılar. Yine o dönemde nasıl iç ve dış mihraklar desteklediyse bugün teknolojinin ve iletişim kaynaklarının ilerlemesi ile onun on misli fazlasıyla destekliyorlar. Hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni milli ve üniter devletten uzaklaştırıp “iki milletli – iki dilli – iki bayraklı bir devlet” yaratmaya çalışıyorlar. En sonunda AB dayatması ile vatan hainlerine idamın bile kaldırılıp müebbede bile çevrilmesine sesimiz yetmedi. İşte bu amaçla sizin “Ne Mutlu Türküm Diyene!”sözünüzün dağlarda yazılı olmasından rahatsızlık duyup iktidar tarafından dağlardan silinmesini bile sağladılar. Dağlardan silinmesini bile yeterli görmeyen etnik bölücülerle iç ve dış mihraklar “Türküm!”ile başlayıp “Varlığım, Türk Varlığına armağan olsun! Ne mutlu Türküm diyene!” ile biten Andımızın her sabah okullarda çocuklarımızın ağzından tek yürek okunmasından bile rahatsızlık duyup kaldırılması için Vatan topraklarımızda mitingler yaptılar. Ve sonunda Milli Eğitim Şurâsı üyelerinin bazıları bu sese kulak vermesi neticesinde sizin Hakk’a yürüyüşünüzün 72’inci yılında kaldırıldı.

Aziz Atam!

Siz “…Aydınların vazifeleri gayet büyüktür. Hiçbir millet yoktur ki ahlâk esaslarına dayanmadan yükselsin. Aydınlarımız, vatan ve millet fikirlerini vermekle beraber rakip milletlere karşı mevcudiyetin muhafazası için lâzım olan hususları temin ederlerse vazifelerini daha geniş şekilde yapmış olurlar…”demeniz karşısında biz aydınlığı öyle insanlara yakıştırdık ki aklınız hayaliniz durur. Genç – ihtiyar, polis – asker – sivil, kadın – erkek – çocuk demeden yaklaşık otuz beş bin insanımızın katledilmesi emrini veren teröristbaşını kastederek “apo’yu paşa yapalım!” diyenin bile“aydın” ilan edildiği bir Türkiye yaratılmasına seyirci kaldık. Hatta buda yetmezmiş gibi “Türkler bir buçuk milyon Ermeni’yi kesti, otuz bin kürdü öldürdü…” diyen Nobel Edebiyat Ödüllü Orhan Pamuk denen zatın kitapları ile Elif Şafak denen zatın “Baba ve \"\"\"\"\"”kitabını başucumuza koyduk. Sizin Nutuklarınızın yer aldığı kitap ise evlerimizin kapısından içeri girdiyse bile kitabın kapağını açıp birkaç satır dahi okumadık.

Aziz Atam!

Sizin ülkenin teminatı olarak gördüğünüz gençlik olarak bunlara seyirci kalıp izlemekle yetindik yetinmesine. Lakin bizler “…Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye çok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur…” sözünüzü dinleyip Avrupalara, Amerikalara ve dünyanın her tarafına genç gönderdik. İlimi ve bilimi öğrenmek için. Amma kendi öz kültürümüzü, geleneğimizi, örfümüzü kaldırıp oralardan tek getirdiğimiz batının örfü, geleneği, kültürü... Bilim, ilim ve sanata gelince kendini yetiştirenlerin büyük bir kısmı yurda dönmüyor. İşte bu konuda da sizleri yanlış anlamış olmalıyız ki sözünüzü yerine getiremedik.

Aziz Atam!

Kurtuluş Savaşı sonrasında sanayileşmeye ve tarıma verdiğiniz önem ortada iken bizler bugün dönemin kıt imkânları ile yapılan birçok fabrikasını “özelleştirme” denilen bir plan dâhilinde bir kısmını yabancılara bir kısmını da yerli zenginlerimize değerinin altındaki fiyatlara sattık. Tarıma gerekli önemi vermeyerek çiftçilerimizi günün ekonomik koşulları altında ezerek topraklarımızın bir kısmında tarım yapılamaz hale getirdik. Çiftçimiz ekip kaldırdığı mahsulünden para kazanamayınca tarım ülkesi olmaktan çıktık. Yerli tohum yerine İsrail’in, Amerika’nın ve Avrupa’nın tohumunu tercih ederek hormonlu meyve ve sebzeyi üretip milletimize yedirdik. Hayvancılığı da tarımdan beter ettik. Bugün ülkenin ihtiyacı olan et ürünlerini kendi hayvanlarımızdan karşılayamamakla karşı karşıya kaldığımızdan yurtdışından canlı büyükbaş hayvan alımını gerçekleştiriyoruz. Anlayacağınız tarımı da sanayiyi de, hayvancılığı da bitirdik.

Aziz Atam!

Yatırım yapmak için veya memurun işçinin maaşını ödemek için herhangi bir ekonomik sıkıntı duymaya başladığımızda kredi veren dış kuruluşların kapısını çaldık. Senelerdir aldığımız dış borçlar ve krediler sayesinde biriken borçlarımızı bir türlü tamamen ödeyip kapatamadık. Hatta bu yetmezmiş gibi her tarafı özelleştirdik gene de o borçları tüketemedik. Ve sizin “ Borç alarak yaşamaya alışmış milletler önce ahlaklarını sonra haysiyetlerini ve en son bağımsızlıklarını kayıp ederler…” sözünüze de hiç kulak vermedik. IMF ile Dünya Bankası’nın kapısını her fırsatta çaldık. Bu da yetmezmiş gibi Haçlı birliği olarak kabul edeceğimiz Avrupa Birliği’ne girebilmek için AB kapısında yıllardır bekleyip AB’nin her türlü dayatmasına boyun eğiyoruz. Ve bu kapsamda kendi öz toprağımız Kıbrıs’taki asker varlığımızdan dolayı işgalci olarak tanıtıldık.

Aziz Atam!

Anlayacağınız hiçbir konuda sizin lafınızı dinlemeyip, kendi bildiğimizi okuduk. Durum böyle olunca da sizin emanetlerinize anca bu kadar sahip çıkabildik ve çıkabiliyoruz. Eğitimden tutun her alanda milli projeler üretip ülkemizi yükseltemedik. Affet Atam! Biliyorum şimdi hayata bir daha gelmeniz mümkün olsa “Bu ülkeyi bu hale getirin diye mi ben size emanet ettim?” derdiniz herhalde… Sizi de ebedi mekânınızda rahat ettiremiyoruz. Lakin bunun tek suçlusu ne benim ne benim gibi düşünen gençleriniz. Bunun suçlusu sizin Hakk’a yürüyüşünüzün ardından emanetlerinizi koruyamayan bizleriz…

Aziz Atam!

Keşke sizin bize hedef olarak gösterdiğiniz muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir Türkiye’den yazabilseydim. Özür dileyerek, affınıza sığınıyorum. Hakk’a yürüyüşünüzün 72’inci yılında Sizi özlemle, minnetle ve şükranla anıyor Aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyorum. Affedin bizi!


10 KASIM 2010

Reyhan İŞERİ

Terör Uzmanı – Siyaset Bilimci

BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Ba%25C5%259Fl%25C4%25B1ks%25C4%25B1z-1xcxz%2B
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Turkey10
BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Gencat10
BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Pro1010
BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP 290407


BAŞBUĞ ATATÜRK'E MEKTUP Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz