¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler

Aşağa gitmek

Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Empty Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 5 Ocak 2011 - 3:55

1949 SONRASI DİRENİŞLER

Doğu Türkistan halkı, 1949’dan sonra Çin işgaline karşı çeşitli pasif ve aktif direniş yollarını günümüze dek uzanan bir süreç içerisinde kullanmıştır. Komünist rejimin sınıfsız, ayrımcılığın olmadığı bir toplum yaratma adına halkın milliyet, din ve kültürüne yönelik uyguladığı insanlık dışı baskı ve şiddet karşısında halk, yaşayışından, inanışlarından ve kimliğinden ödün vermemiş, bütün varlıklarını ve birçok haklarını, hatta hayatlarını bu uğurda yitirmiştir.

Doğu Türkistan halkı ana diline, alfabesine, geleneklerine, göreneklerine halen bağlıdır ve bunları yaşatmak için büyük bir mücadele vermektedir; çünkü yeni nesillerin bunları öğrenebileceği hiçbir resmi kurum olmadığı gibi, aile içinde milli ve dini unsurların aktarımı da devletin sıkı kontrolü altındadır. Özellikle resmi eğitim kurumlarına son yıllarda geniş çapta getirilen yasak ve sansürler nedeniyle kültürleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldiğinden Uygur halkı her türlü karşı mücadeleyi sürdürmektedir.

1940’lı yıllardan sonra Çin istilasına karşı direnen ve bir dönem Altay valiliği yapmış olan Osman Batur, Türkistan Maliye Bakanlığı yapmış olan Canım Han, Vasıl Kadı, Oraz Bey, Doğu Türkistan Genel Valisi Mesut Sabri, Davut Kadı gibi şahsiyetler, bütün imkansızlıklara rağmen Çin karşısında direnme gücü göstermişlerdir. Çin’in türlü tehditleri karşısında Doğu Türkistan, her nesil yeni kahramanlar çıkarmıştır. İli’de Abdulgafur Sabri, Gani Bahadır ve Fatih Müslümoğlu, Hoten’de ise Nuri Bey ve Rozi Muhammed Bey, önde gelen isimlerdendir. Birçoğu daha sonra yakalanmış, idam edilmiş ya da kaçmak zorunda kalmışsa da sergiledikleri mücadele örnekleriyle tarihte önemli isimler olarak yerlerini almışlardır.



1949 ile 1951 yılları arasında cereyan eden ayaklanmalar, herhangi bir uluslararası destek bulamadığından hüsranla sonuçlanmıştır. Yakalanan ayaklanma liderleri, günlerce sokaklarda dolaştırılmış, halkın önünde infaz edilmiş ve ibret olması için cesetleri günlerce açıkta bırakılmıştır. Bu liderlerin infazlarından en çok ses getireni Osman Batur’un infazıdır. Çin yönetimi tarafından vatan haini ilan edilen Batur’un yakalanışı günlerce Urumçi Radyosu’ndan duyurulmuş, kendisi günlerce sokaklarda dolaştırılmış ve infaz emri, bizzat Burhan Şehidi tarafından radyoda naklen verilmiştir.
Çin yönetimi, yakaladığı liderlere işlemedikleri suçları isnat etmekten de çekinmemiştir. Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin gibi “hain” ilan edilen kişilerin de Doğu Türkistan sınırları içine sokulmaması yönünde kesin emirler vermiştir.



Özellikle 1953 sonrasında Doğu Türkistan’da pek çok direniş sergilendiği bilinmektedir. Ancak düzenlenen ayaklanmaların hepsi, Çin ordusu tarafından oldukça kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Komünist Çin Ordularının Komutanı olarak Doğu Türkistan’ı işgal eden ve “Doğu Türkistan celladı” olarak bilinen General Vang Cin, “devrim aleyhtarı unsurları yok etmek” sloganıyla 250 binden fazla dindar zat ve aydını tutuklayarak çeşitli işkencelerle öldürtmüştür.

1954 ve 1955 yıllarında Hoten şehrinde büyük çapta ayaklanmalar meydana gelmiştir. 26 Temmuz 1955 tarihinde Milli Halk Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada Doğu Türkistan Valisi Seyfeddin Azizi, “karşı koyma hareketlerinin ve isyanların bastırılması zaruretine inandığını” söylemiş ve “1954 yılında Kaşgar’dan 400 km uzakta bulunan Hoten şehrinde ihtilal teşebbüsünde bulunulduğunu” belirtmiştir.
1956 yılında devam eden bu hareketler, 1957 yılında bütün Doğu Türkistan’a yayılmış durumdaydı. Din adamları başta olmak üzere Müslüman aydınlar, Çinli yöneticilerin yalanlarını ve aldatmacalarını geniş halk kitlelerine ifşa etmişlerdir. Bunun üzerine Doğu Türkistan’ın diktatörü General Vang En Mav, 150 binden fazla din adamını ve çeşitli aydınları “yerli milliyetçi” ve “sağcı” suçlamaları ile tutuklatmış, bunların hepsini işkencelerle öldürtmüştür. Nitekim 1957 yılının Eylül ayında Seyfeddin Azizi yine bir konuşmasında şöyle demiştir: “Sosyalizme geçmiş olduğumuz şu sıralarda milli ekalliyetler, bilhassa münevverler arasında mahalli milliyetçilik hareketleri kuvvetlenmektedir. Geçen senelerden beri Çinlilere karşı koyma hareketi ve Çinlilere yabancı gözüyle bakma gibi davranışlar, yerli milletlerin ve münevverlerin arasında çok yayıldı. Bazı aşırı milliyetçiler, Çinlileri Sincan’dan kovup çıkarmaya uğraşıyorlar. Onlara göre Çinliler Sincan’a felaket getirmişlerdir. Bazı bozguncular Çinlilere bir ”kolonist devlet” gözüyle bakmaktadırlar.”


Direniş hareketleri 1958 yılında da yayılarak devam etmiştir. Bu direnişlerin öncülerinin çoğunluğunu aydın insanların, yazarların ve din adamlarının oluşturmasının esas sebeplerinden birisi, bazı yüksekokullarda ve konferanslarda Uygur lehçesi yerine Çince kullanılmaya başlanmasıdır. Fakat bu direnişlerin bedeli, direnenler için her zamanki gibi çok ağır olmuş; insanlar zindanlara konmuş, işkencelerle öldürülmüş, Türk öğrenciler ve dekanlar okullardan atılmışlardır.

1960’lı yılların başlarında gerçekleşen ayaklanmalarsa öncekilerden biraz farklı olarak Rusya’nın kışkırtmasıyla ve teşvikiyle gerçekleşmiş ayaklanmalardır. Şöyle ki, bu tarihlerde Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da olup biten bütün huzursuzluklardan Rusya’yı sorumlu tutmaktaydı. Bu nedenle Doğu Türkistan’daki Rus elçiliklerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Ruslar da bunun karşılığında Doğu Türkistan’daki teknisyenlerini geri çekmeye başlamıştır. Ne var ki, Rusya, bölge ile olan ilişkisini tamamen kesmek istememekteydi. Doğu Türkistan halkının durumunu, yaşadığı baskıları da çok iyi bildiği için insanları Batı Türkistan’a iltica etmeye veya ayaklanmaya teşvik etmekteydi. Neticede 1962 yılında, dokuz siyasi yeraltı teşkilatı siyasi harekatı başlatmıştır. İli ve Göçek bölgelerinde gösteriler düzenlenmişse de Çin askerleri, göstericilerin üzerine ateş açarak bu gösterileri kanlı bir şekilde bastırmıştır. Ancak buna karşılık, Çin bir takım tavizler vermek durumunda kalmıştır. Söz gelimi işçi ve köylülere verilen yiyecek miktarını artırmıştır. Fakat bir milyondan fazla Müslüman Türk de Kazakistan’a ilticaya mecbur bırakılmıştır.

1965-1966 yıllarında yapılan ayaklanmalar sırasında Çin ordusu tarafından binlerce Türk öldürülmüş, Endonezya Ibrasi gazetesine göre sadece 1966 yılı Aralık ayı içerisinde Doğu Türkistan’da 75 bin Müslüman şehit edilmiştir. Bu katliam, Ramazan ayının hemen öncesinde gerçekleştirilmiştir. 1966 yılının kurban bayramında da halk, bayram namazı kılmak için Kaşgar’ın en büyük camisinin önünde toplanmış ancak komünist makamlar camiyi açmama konusunda ısrar etmiş ve halkı dağıtmaya çalışmışlar; fakat, kapının kilidini kırmaya çalışan halk ile askerler arasında çatışmalar başlamıştır. Ve bu ayaklanma bir anda bütün Doğu Türkistan’a yayılmıştır.

1967-68 yılları arasındaysa Müslüman Türk halkı tarafından kurulan 300’den fazla silahlı teşkilatın mensupları tutuklanarak kurşuna dizilmiştir.
1969 yılında Ahunoğlu (Ahunov) Mecit liderliğindeki bir silahlı teşkilatın ayaklanma hazırlığında olduğunun haber alınması üzerine teşkilat kanlı bir şekilde ortadan kaldırılmıştır.
1970 yılında Eyalet Hükümet Başkan Yardımcısı Eminoğlu’nun (Eminov) da içinde bulunduğu “gizli bir siyasi partinin” 23 binden fazla üyesi ayaklanma arifesinde bastırılmıştır. Merkezi Çin Yönetimi, Doğu Türkistan’daki ilçelerin Çinli yetkililerine idam cezası yetkisi vermiştir. Bunun sonucunda Eminoğlu başta olmak üzere lider kadro idam edilmiş; binlerce genç aydın öldürülmüş veya çalışma kamplarına sürülmüştür.
1981 yılında Urumçi şehrinde ilk defa demokratik bir mücadele patlak vermiştir. İşçiler başta olmak üzere bütün toplumsal katmanlardan oluşan kitleler, Çinliler tarafından bir suikast sonucu öldürülen Abdulhamit Mesut’un kanlı cesedini sokaklarda gezdirerek açık şekilde “İnsani haklarımızı canımız pahasına da olsa koruyacağız”, “Kana kan cana can” gibi sloganlar atarak Eyalet Komünist Partisi Merkezi önünde gösteri yapmıştır. Özgürlük isteyenleri, hakkını arayanları ve demokrasi yanlılarını sindirme yoluna giden komünist yönetim, Çin Anayasası’nda belirtilen gösteri yapma hürriyetini çiğneyerek, açık şekilde bu gösteriye müdahale etmemekle beraber katılanları tespit etmiş ve gizli şekilde hepsini tutuklayıp cezalandırmıştır.
1985 yılının Aralık ayında 10 bine yakın Müslüman Türk öğrenci, Urumçi Üniversitesi’nde dersleri bir hafta süre ile boykot ederek sokaklarda gösteri yapmışlardır. Daha sonra Çin’in Pekin, Nancing ve Şanghay gibi büyük şehirlerindeki üniversiteli Türk öğrenciler de eylemleri desteklemek için bulundukları yerlerde gösteriler düzenlemişlerdir. Gösterilerin amacı, yönetimden Doğu Türkistan’daki atom denemelerinin durdurulması, Çinli göçmen akınına son verilmesi, demokratik seçme ve seçilme hakkının tanınması, Doğu Türkistanlı Müslüman Türklerin insani ve milli haklarının iadesi gibi yasal taleplerde bulunmaktı. Gelişmeler karşısında Çin idaresi, diyalog yolu ile bazı vaatlerde bulunmaya mecbur kalmıştır. Ancak çok kısa bir süre sonra öğrenciler okulsuz, diplomasız ve işsiz bırakılmıştır. Bazı öğrenci liderleri –her zamanki gibi- gizlice tutuklanmıştır.
1989 yılında Urumçi’de Müslümanlar İslamiyet’e yapılan hakaret ve saldırıların durdurulması ve demokratik haklarının verilmesini talep ederek gösteriler yapmışlardır. 1990 yılının Nisan ayı başlarında Kaşgar’ın Barın kasabasında Çin işgal yönetimine karşı silahlı bir ayaklanma patlak vermiştir. Doğu Türkistan İslam Partisi’nin mücahitleri cihat ilan ederek Çin askerlerine karşı savaşmıştır. Bunların büyük bir bölümü çarpışmalarda şehit olmuş; binlerce Müslüman Türk tutuklanmıştır. Barın Ayaklanması olarak isimlendirilen bu olay Çin hükümetini derinden sarsmıştır.
1992 yılının Aralık ayında dünyanın dört bir yanından gelen Doğu Türkistanlı Muhacirlerinin Temsilcileri Sosyal ve Kültürel Kuruluşlarının başkanları ile ileri gelenleri İstanbul’da bir araya gelerek üç gün süren “Doğu Türkistan Milli Kurultayı”nı düzenlemişlerdir. Doğu Türkistan Müslümanlarının temsilcileri, Doğu Türkistan halkının fiziki ve kültürel varlığını, milli kimliğini imhayı hedef alan uygulamaların insanlığa, dünya barışına ve milletlerarası dostluk ve işbirliği ilkesine karşı işlenmekte olan ağır bir insanlık suçu olduğunu bütün dünyaya ilan etmişlerdir. Milli Kurultay ayrıca, Doğu Türkistan’ın yeniden bağımsız bir devlet olarak doğuşu için gerekli politikaları tespit ve kabul etmiştir. Ancak, özellikle 90’lı yılların ortalarından itibaren mücadele tarzının yavaş yavaş biçim değiştirdiği görülecektir.
16 Mart 1992 tarihinde mücahitler, Kargalık ilçesinin Hindistan sınır bölgesinde Çin işgal ordusu ile silahlı çatışmaya girişmişler ve yakalanarak şehit edilmişlerdir. Aynı yıl, Kuçar ve Kumul bölgelerinde köprüler ve demiryolları patlatılarak havaya uçurulmuştur.

1993 yılında Kaşgar, Hoten ve Kumul gibi bölgelerde onlarca patlama ve sabotaj olayları meydana gelmiştir.
11 Ağustos 1993 tarihinde Kaşgar’da Çin işgal ordusuna mensup beş subay vurularak öldürülmüştür. Bu olayların akabinde Alimcan adlı Uygur genci işgalci Çinlilerce şehit edilmiştir.

18 Temmuz 1994’te Aksu şehir merkezinde hükümete ait üç bina aynı anda havaya uçurulmuştur.
7 Temmuz 1995 tarihinde Hoten şehir merkezinde 10 binden fazla Müslüman Türk Cuma namazından sonra tutuklanan cami imam hatibinin salıverilmesi isteği ile gösteri düzenlemiştir. Gösteriye katılan kalabalık, Vilayet Komünist Partisi ile Emniyet Müdürlüğü binalarına saldırmıştır.

27 Eylül 1995’te Kaşgar şehrinde binlerce insan, haksız yere açık Halk Mahkemesi’nce idama mahkum edilen Müslüman Türk gençlerinin cezalarının indirilmesi isteği ile gösteriler yapmış ve Çin işgal güçleri ile çatışmaya girmişlerdir.
3 Nisan 1996 tarihinde Hoten vilayetine bağlı Çirye ilçesinde zorunlu kürtaj politikası yoluyla Müslüman Türklerin nüfusunun azaltılması ile görevli sözde Planlı Doğum Kontrol İdaresi binası ateşe verilmiştir. Urumçi ve Kaşgar gibi büyük şehirlerde mücahitler, Çin İşgal Kuvvetleri ile silahlı çatışmaya girişmiş ve onlarca işgalci asker öldürülmüştür. Kaşgar şehrindeki tarihi Eyidgah Camii’nin imam hatibi “vatan haini ve işbirlikçi” Harun bıçaklanarak ağır yaralanmıştır. Kaşgar, Aksu ve Hoten vilayetlerinden silahlı mücahit timleri, Taklamakan’daki Çin nükleer tesislerine saldırılar düzenlemiştir.

Doğu Türkistan direniş tarihinin en son ve belki de en çarpıcı olayı, Gulca Ayaklanması olarak isimlendirilmektedir. 5 Şubat 1997 tarihinde, Kadir Gecesi münasebetiyle ibadetlerini yerine getiren bir grup kadın ve çocuğun tutuklanmasının ardından mahalle halkının, tutuklananların serbest bırakılmasını istemesine rağmen birkaç tutuklunun öldürülmesi, adeta dinamiti ateşleyen kıvılcım rolünü oynamıştır. Olaylar bir anda ayaklanmaya dönüşmüş ve ayaklanmalar kısa sürede geniş bir alana yayılmıştır. Çatışmalar sonucunda Çin işgal ordusuna mensup 200’den fazla asker öldürülürken tutuklanan 300’den fazla Müslüman Türk genci de, üzerlerine soğuk su sıkılarak -30oC soğukta bekletilmiş ve dondurularak vahşi bir şekilde öldürülmüştür. Bu olaylarda üç binden fazla Müslüman genç tutuklanmıştır. Yaklaşık 1600 kişiden de halen haber alınamamıştır. Bunların Çinli işgalciler tarafından gizlice öldürülmesinden endişe edilmektedir. Ayaklanmanın üzerinden sekiz yıl geçmesine rağmen, Doğu Türkistan halkı üzerindeki tesiri halen çok tazedir ve ayaklanmada ölen şehitler, birer kahraman olarak yad edilmektedir.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Turkey10
Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Gencat10
Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Pro1010
Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler 290407


Doğu Türkistan'da 1949 Sonrası Direnişler Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz