Çift Dilli Eğitim ve AB'nin İkiyüzlülüğü!

[İlteriş Kağan]

Asırlarca yok edemediği bir milletin gelip kendisine sarılmasından ve her dediğini yapmasından ötürü en şanslı toplum, Avrupa toplumu olsa gerektir. Üyelerinin tamamına yakını bize karşı olumlu görüş beslemeyen Avrupa Birliği, içimizdeki yabancı hayranlarını da kullanarak, güya iyiliğimizi istiyormuş gibi çeşitli yenilikler istemekte ve gerçekte gelişimimizi engellemektedir.

Soy ve kültür açısından “modern” soykırım tekniklerine imza atan Avrupa, kendisini özgürlüğün ve eşitliğin savunucusu gibi göstermektedir. Gerçeklerin farklı olduğunu AB yandaşları bile bilmektedir. Birliğe girmeye talip olan devletlerden akıl almaz kültürel taviz isteklerinde bulunan AB, gerçekte ne özgürlüğün ne de eşitliğin savunucusudur.

Yabancı isimleri bile kendi dillerinde eriten, işgal ettikleri toplumlarda bırakın kültürü ve dili, yol durumunu bile kendine göre düzenleyen Avrupa toplumunun özgürlükle alakası olabilir mi?

Müdahale eder etmez Kosova’da Türkçeyi yasaklayan Avrupalıların, Türkiye’de yaşayan azınlıkların haklarını koruyormuş gibi yaparak onları kullanmak istemesi yeni bir politika değildir. Geçmişte de sadece Avrupa değil, Rusya, Fransa, Amerika gibi ülkeler de Türkiye’de vakıflar kurarak azınlıkları Türk devletine karşı kışkırtmak istemiş ve kışkırtma işinde başarılı da olmuştur.


Batı toplumları Ortadoğu’da üstünlüğü ele aldığından beridir dip dibe yaşayan toplumlar da, aynı kanı taşıyan toplumlar da birbirine düşmüştür. Bunu, bahsettiğim üzere “melek” görünümlü “şeytan” dolu vakıfları aracılığı ile yapmıştır. Doğal olarak da Ortadoğu bölgesine huzur değil, kaos gelmiş; batı dünyası burada hala da varlığını sürdüren şirketler kurmuş ve zenginleşmiştir. Zenginliğinin bu kadar uzun sürmesini de belki Amerika ile birlikte kurduğu “domino taşları” düzenine borçludur. İşte bugün Arap dünyasında çıkan isyanların açıklaması da budur.


Türkler “sağlam” duvarlar yapmayı ve bunların yıkılmamasını amaçlarken Avrupa ve Amerika, güçlendikleri bölgede domino taşlarını hakim kılmış ve istedikleri anda bir dokunuşla bu düzeni bozmuş, yeni piyonlarını da aynı düzenle sahaya sürmüştür.

Tarihi bütün örnekler ve kanıtlar Avrupalıların ikiyüzlülüğünü ortaya koyarken, Türk toplumunun içinden bazı kesimlerin AB yandaşlığını anlamak mümkün değildir. Kendini bu millete ait hissetmeyenlerin AB istemesini doğal karşılıyoruz. Neticede onlar, Ermenilere sınır kapıları açılmak istendiğinde de şehirlerindeki komşu Türklere karşı, Ermeniler ile ticaretin gelişmesini savunmuşlardı.


Kendi ülkelerinde tek dil uygulamasına büyük önem veren ve aksini isteyenlere sert tepkiler gösteren Avrupa, Türkiye’de çift dilli eğitimi destekliyor. Bunu ikiyüzlülük değil de iyi niyetli bir girişim olarak algılayan kişilerin de Pollyanna’nın kötü birer örnekleri olduğu da kesindir.

Amerikanın NATO üzerinden ülkemizi denetlemek istemesi ile Avrupa’nın demokrasi aracılığı ile denetlemek istemesi aynı durumdur. Her şeyi; otu, böceği bile demokrasiye bağlayabilecek kadar bu ilkel düzene güvenen Avrupa, Türkiye’de çift dilli eğitim olmamasını demokrasiye bağlıyor. Bizim “Milli” (!) eğitim bakanımız da, Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü bilmiyormuş gibi buna destek veriyor.


Gerçi bu çok milli (!) anlayışa sahip bakanın andımıza karşı çıktığını da her Türk evladı hatırlıyor. Atatürk’ün gösterdiği hedefe yürüme, uygarlığımızı yüceltme andımızdan rahatsız olan birinin, bu topluma ne kadar bağlı olduğu tartışılır. Ermeniler Türk topraklarına göz diken antlarını çocuklarına okuturken, bizim başkalarının topraklarına göz dikmeyen andımıza karşı olmak, apaçık bir gaflettir.

AB; bizim iyiliğimizi istemeyen, ikiyüzlü, sahtekâr bir birliktir. 30.000 insanın katilini astırmazken 17.000 kişinin hesabını sordurmak isteyen Türk düşmanlarının ittifakıdır. AB bize düşmandır!

Bu milleti “din” üzerinden kandıranlara yandaşlık edenler, iş karşıt görüşlülere geldiği zaman din savunucusu kesiliyor. Karşıt görüşlüleri din düşmanlığı ile suçlayarak kendilerini mazlum göstermeye çalışıyor. Aynı şekilde mevcut idare zihniyeti de asırlardır sadece ırki değil dini açıdan da büyük oranda ayrı olduğumuz AB’yi istiyor ve camilere kısıtlama getirenlerin isteği ile kilise onarıyor!

Şimdi, AB’nin amaçlarını gözden geçirelim;



- Türkiye’de Kürtlere soykırım yapıldığını iddia ediliyorlar. Kendileri, kısırlaştırma ile soykırım yapıyorlar.

- Türk yurdunda çift dilli eğitim isterken, işgal ettikleri ülkelerde bile kendi dillerini “zorla” dayatıyorlar.

- Avrupa’nın göz bebeği İngiltere’ye bakın. Koskoca Hindistan’a girip İngilizceyi dayattı. Yetmedi; topraklarında güneş batmazken parlamentosunda bir tane gayrı İngiliz yoktu!

- Azınlıkların adları da Avrupa toplumlarında, toplumun diline göre düzenlenir. “Ömer” adı, “Oumar” olur!

- Terör meselesinde her zaman terör örgütünün yanında olmuşlardır. 90’lı yıllardaki açık beyanları bunun ispatıdır.

AB’nin ikiyüzlülükleri saymakla bitmez. Bu birlik, en az Amerika kadar zarar vermiştir. Amerika, para için işgaller yürütürken, Avrupa kültürel sömürgeciliğe hız vermiş ve bu konuda uzmanlaşmıştır.

Milletin iyiliğini değil cebinin doluluğunu düşünenlerin birliğini istemiyoruz!



“Avrupa Birliğinin ekonomik pastasına talibiz” diyerek milleti uyutmaya çalışanların da, önce yüzlerine yapıştırılmış pastaları temizlemesi gerekmektedir.


Milletimiz artık bazı gerçeklerin farkına varmalı ve din üzerinden “ticaret” yapanların, İslam ve Türk düşmanlığı bariz Avrupa Birliğine nasıl köle olduklarını anlamalıdır. Bize, bizden başka yol yoktur. Milli şuurumuzu açık tutalım ve milli birliğimizi yaratarak şanlı zaferlerimize kaldığımız yerden devam edelim.

Bu kadar büyük bir medeniyetimiz varken yabancı medeniyetlere hayranlık duymak on binlerce yıllık tarihimize ihanettir.