Türklüğe GENOM Saldırısı

[İlteriş Kağan]

ABD’nin kontrolündeki GENOM projesi Tavrat’ın emri

Sayın Hayati Bice’ye gelen mektupta; yapılan DNA araştırmasında, milletlerin olmadığı sonucuna geliyoruz. Binlerce yılda yoğrulmuşTürklük bilinci, Allah’(c.c.)ın Kuran’da belirttiği ‘insanları kavim kavim yarattığı’ gerçeği, ‘Eupedia’ ve ‘National Geographic’e göre geçersiz.



Gelen mektupta diyor ki ‘ben Tük’üm’ diyemezsiniz. Tabi tabii, ABD’nin kontrolündeki GENOM projesi Tavrat’ın emri, mutlaka doğrudur. Hele projeyi yürüten sponsor IBM ise 0 doğrudur. Onlar parayı ve bilimi, Yahudiliğin tesisi için değil insanlık için kullanır.

Bilimsel cevap istiyorsanız, Tevrat’ı kafalarına göre değiştirmiş ve insanlığı kendilerine hizmet eden 2. Sınıf vatandaş olarak gören Yahudilerin kontrolündeki çalışmanın bilimselliğinin ispatı nerede diyorum.

Türk bilim adamları, bilimsel çalışma yapamadığından batıdan önlerine gelen neticelere razı oluyor. Şüphe nerede kaldı? Genine bakarak milletlerin olmadığı neticesine varırsak, yarında kan grubuna göre millet oluştururlar. Murat Mirza Bey, Türk olmadığına inanmış galiba. Proje amacına ulaşmış böylelikle.

Anayasanın değişemez maddeleri, Türk, Vatan kelimeleri ile uğraşmak yerine GENOM silâhı ile milyonların gönlünü hedeflemek daha kolay. ‘Ey Türk Milleti! Genleriniz incelendi, siz Türk falan değilsiniz.’ Tamam; Türk değilsek, Türkiye’ye, vatana da gerek kalmıyor. Acaba Yahudi var mı? Gerçi Dünya ‘Yahudiler ve diğerleri’ diye ikiye ayrıldığına göre, bunu sormakla Tevrat’a karşı çıkmış oluyorum. Affola!

Yahudiler, insanların kendilerine hizmet etmek için yaratıldığına inanır dedim ya. Freud, Darwin, Karl Marx, Durkheim Yahudi. Kuyuya attıkları taşları çıkarmak, milyonlarca insanın canına mal oldu. Bilimi çarpıtarak, insanlığı kaosa sürüklemek genlerine işlemiş bunların.

***

Finler Önceden Barbarmış

Bahsi geçen araştırma da Finlerden bahsediyor. Lâkin, bunun için gen taramasına gerek yok. Finlerle bir süre birlikte idim. Avrupada, evlerine hatta okullarına ayakkabı ile girmeyen tek toplum. Misafir şekeri veriyorlar hâlâ.

Davranışları Türklere benziyor. Dönüşte İsveç’e uğradım. Bir mağazada Finler için şunu söyledi İsveçli: ‘Finlerde sizin gibi Türk ama kabul etmezler. Hatta eski başkentlerinin adı da Turku.’

Asya’dan göçle Avrupaya ulaşan Finlerin üzerine, Vatikan’ın emri ile İsveç krallığı kâbus gibi çökmüş 10. Yüzyılda. Yüzyıllar boyunca önce İsveç sonra Rusya’nın sömürgesi olmuşlar. Destanları Kalevala’da, at üstünde bir Finli ve yanında bozkurt var.

Bu onları Türk yapar mı, bilmem. Fakat kanım ısındı. Birkaç ay önce, Hunları araştırırken, Finlerin Hun İmparatorluğunda yaşadığını gördüm. Yabancı bir boy olarak mı, Türk olarak mı yine bilmiyorum. O dönemki adları hâlâ kullanıyor Fin toplumu. “Hannu, Attila..gibi..”

Hunlar Avrupada öyle büyük baskı altında ki ‘karışmışız, Türk değiliz’ diyorlar. Avrupadaki Türk düşmanlığı düşünülürse, yüzyıllar boyunca dillerini, kültürlerini korumaları bile büyük başarı.

Zorla Hırsitiyan edildiklerinin resmedildiği Turku katedralinde, bir Fin ‘Hıristiyan olmadan önceki dininiz neydi?’ sorusuna şu cevabı verdi. ‘Barbardık’ her halde.

Finlerin kilise ile ilgileri, turizm amacında daha çok. Finli bir mimarın yaptığı kaya kiliseyi, Helsinki’ye gelen turistleri mutlaka götürüyorlar.

Tanıştığım Finler, bizler gibi sıcakkanlı, güvenilir, dürüst. Türkiye’nin bir an önce kendisini toplaması ve ‘Türklerin kutup yıldızı’ mertebesine tekrar çıkması gerek.

Netice: Gen taraması denilerek, bizi şüpheye düşüremezler. Psikolojik saldırılarını yüzlerine çarpıyorum. Kimliğimizi, Yahudi Amerikan firmasından öğrenecek değiliz.

***

Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı Yemini

“Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun veki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk Milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım.

Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi, canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını biliyorum.

Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ant içerim.”

NEVAL KAVCAR