¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Altay Türkleri

Aşağa gitmek

Altay Türkleri Empty Altay Türkleri

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Cuma 3 Şub. 2012 - 1:39

Kazakistan bozkırları, Moğolistan’ın yarı çorak toprakları ve Sibirya dağ ormanlarının kavuştuğu bölgedelerde yaşamaktadırlar.Altay Türkleri, Altay Dağları çevresinde yaşayan Türklere, Ruslar tarafından Altaylı adı verilmiştir. Altaylı kavramı, birbirine çok yakın birçok alt boydan oluşan bir üst kimlik gibidir. Çoğunluğu Sibirya’daki Rusya'ya bağlı Altay Cumhuriyeti ve Altay Kray’da yaşar. Tuva ve Moğolistan’da yaşayan Altaylar da vardır. Altaylar; Teleutlar, Telengitler, Kara Tatarlar, Oyratlar gibi farklı boylara ayrılır.

Altay Türkleri, İÖ 2. binyıldan başlayarak metal işlemede usta olarak bilinir. Altay halkı Ruslarla ilk kez 18. yüzyılda karşılaştılar. Çarlık döneminde Altay, Oyrot olarak adlandırıldı ve daha sonra bu addan hareketle Oyrot Özerk Bölgesi kuruldu.

Altay halkı, yarı göçebe bir halktı. Hayvancılık ve avcılık yaşamlarının önemli bir parçasıydı. Bu halkın çoğunluğu Rusların etkisiyle yerleşik yaşama geçti. Altayların bir kısmı geleneksel inançları olan Şamanizme bağlıyken bir kısmı Ortodoks’tur. 1904 yılında, Rus yayılmacılığına tepki olarak Ak Ceng veya Burhanizm denilen bir dinsel hareket de gelişmiştir. Altay halkı için Tibet Budizmi ve Şamanizm önemli inançlardır. Altaylar, Altay Cumhuriyeti’nde tapınaklar bulunmadığı için hacca Tuva Cumhuriyeti veya Moğolistan’a gitmektedirler. Nüfusları 100 bin dolaylarındadır.

Coğrafi ve Ekonomik Yapı

Dağlık Altay Özerk Cumhuriyeti; Kazakistan bozkırları, Moğolistan ’ın yarı çorak toprakları ve Sibirya dağ ormanlarının kavuştuğu bölgede yer almaktadır . Altay dağları, Rusya’nın Tibet’i sayılabilecek nitelikte olup, eşsiz doğal ve kültürel zenginliğe sahiptir. Ülke, Kazakistan ve Moğolistan dışında Rusya Federasyonu içinde yer alan Tuva ve Hakas Cumhuriyetleri, Altay Kray (Altay Bölgesi) ve Kemerova Oblastı ve Çin-Uygur (Şin-Can) Özerk bölgesi ile sınır komşusudur.

İklim bakımından karasal iklime sahip olan Altay’da yaz mevsimi kısa süreli ve sıcak geçer. Soğuk ve yer yer dondurucu geçen uzun bir kış mevsimi vardır. Yıllık ortalama sıcaklık +1˚C- / -6,7˚C arasında değişir. Kışları -31˚C’ ye kadar ısı düşebilmektedir. Yıllık yağış miktarı ise 100-1000 m3 arasında değişir. Bol yağış alan bölgede bitki örtüsü Türkiye’nin Karadeniz kıyılarıyla benzerlik gösterir.

Dağlık ve tepelik bir görüntüye sahip olan Dağlık Altay ülkesi, sıra dağlarla çevrili olup, bölgede bu dağları birbirinden ayıran dar ve derin nehir vadileri bulunmaktadır. Dağlardan Üç Sümer (Beluha) dağı 4206 m’lik zirvesiyle Sibirya’nın en yüksek noktasıdır.

Dağlık Altay’da çok önemli miktarda doğal su kaynakları vardır. Sayısı yirmi binden fazla olan nehir ve derelerin uzunluğu 60.000 km’ den fazladır. 7.000 civarındaki gölün kapsadığı alan ise 700 km²’yi aşmaktadır.
En uzun nehirleri olan Kadın (Katun) ve Biy (Biya) birleşerek, Sibirya’nın en uzun nehri Ob’u oluştururlar. En büyük göl olan Altın Köl (Teletskoye)’ün kapsadığı alan 230.8 km² ve derinliği ise 325 m’yi bulmaktadır.

Altay bölgesi dağ gölleriyle ve buzullarıyla birlikte büyük miktarda ve kaliteli içme suyu rezervlerine sahiptir. Kullanılabilir yer altı suyu ise günlük 22 milyon m³’ tür. Ayrıca ülkede bulunan doğal mineral su kaynakları şifa verici niteliktedir.

Ülke, coğrafî olarak on bölgeye ayrılmaktadır. En geniş topraklara sahip olan bölge Koş-Agaş’tır. Nüfus olarak en kalabalık bölge ise Mayma’dır.

Yaşam Tarzı

Altay Özerk Cumhuriyeti’ndeki halkın çoğunluğu şehir merkezlerinde, Altay Türklerinin çoğunluğu ise köylerde ve kırsal kesimde oturmaktadır. Geçim kaynakları arasında en başta tarım ve hayvancılık gelmektedir. Ülkede at, koyun, geyik besiciliği yapılmakta; yılda 27 ton et, 75 ton süt, 23 tondan fazla geyik boynuzu, 13 milyon yumurta ve yaklaşık 700 ton bal, 1000 ton peynir üretimi gerçekleştirilmektedir (Modorov, 2001). Kadın, Biy nehirleri ve Altın göl, Aya göl gibi gölleri ile Altay ülkesi; rafting, kayak, dağcılık ve orman yürüyüşü gibi sporlar için bulunmaz bir yerdir. Bölge doğal güzellikleri sebebiyle özellikle Rusya Federasyonu içlerinden gelen yerli turistlerin ilgisini çekmektedir. Böylelikle son yıllarda turizm de önemli geçim kaynakları arasında yerini almıştır.

Kaynak kişilerden elde edilen bilgilere göre 1990’lı yıllarda büyük ekonomik kriz yaşayan Rusya’nın durumu Altay ülkesine de yansımıştır. Derleme sırasında, insanların birkaç yıldır maaş ve emeklilik ücreti alamadıkları, çoğunun işsiz olduğu ve bu durumun yöre halkını ümitsizliğe, depresyona ve alkolizme ittiği, Altay Türklerinin bu durumdan fazlasıyla etkilendiği gözlemlenmiştir.

Yöre halkı hayatlarını çoğunlukla tarlalarına ekip diktikleri ve hayvanlarından elde ettikleri ürünlerle hayatını idame ettirmektedir. Hangi sosyal statüden, hangi meslek grubundan olursa olsun bu şartlar hemen herkes için geçerlidir. Bu yönüyle şehir hayatı, ekonomik açıdan büyük ölçüde kırsala bağımlıdır.

Siyasi ve Etno-Demografik Yapı

Altaylar, geçmişte Hun, Uygur, Kırgız, Kara Kıtay ve Naymanların hüküm sürdüğü bir bölgedir (Modorov, 2001; Samayev, 1992). Çağlar boyunca bir Türk yurdu olmayı sürdürebilen Altay, 15. yüzyılın sonlarından 18. yüzyılın ortalarına kadar Batı Moğollarından Cungar (Oyrot) hanlığının hâkimiyetinde yaşamıştır. 1756 yılından sonra ilk olarak Kuzey Altaylılar daha sonra da Güney Altaylılar Rus hâkimiyetine girmiştir. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren -bilhassa 1861 yılından sonra- yoğun bir Rus akınına uğrayan bölgede Ruslar, 1919 yılında kontrolü tamamen ele geçirmişler, bu tarihten sonra göçle bölgeye yerleşen Rus nüfusu ezici bir çoğunluğa ulaşmıştır.

1922 yılında SSCB’ye bağlı olarak Oyrot Otonom Bölgesi kurulmuş, 1948 yılında Oyrot adı değiştirilerek “Gorno-Altaysk” (Dağlık Altay) adı verilmiştir. Rusya Federasyonu’na bağlı Dağlık Altay Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti, Gorno-Altaysk şehridir. Eski adıyla Ulalu (1948’e kadar Oyrot-Tura) olan bu şehirde toplam ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri yaşamaktadır (Samayev, 1992).

1992 yılının Mayıs ayında “Gorno-Altayskiy Respublika (Dağlık Altay Özerk Cumhuriyeti) adıyla Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet olarak statüsü belirlenmiştir. Ülkenin yönetimi 41 üyesi olan “El-Kurultay” adındaki meclis tarafından yürütülür. Anayasası 1997 yılında kabul edilmiştir. Devlet başkanı ise halkın katıldığı seçimle belirlenmektedir. Ülkede Altay Türkçesi ve Rusça resmî dillerdir (Modorov, 2001; Devlet; 1989: 213).

Dağlık Altay Özerk Cumhuriyeti’nin etnik profilinin %58’sini Ruslar, % 34’ini Altaylılar ve %6’ini Kazaklar oluşturmaktadır. % 1 oranda da Ukrayn, Alman ve diğer halklar yaşamaktadır. Ruslar, yoğun olarak Mayma, Turaçak, Şebalın, Üst-Koksa aymaklarında ve Gorno-Altaysk şehrinde oturmaktadırlar. Tuba, Çalkandı, Kumandı, Telengit, Altay kişi ve seyrek olarak Teleütlerden oluşan “Altaylılar” ise genel olarak, Ulağan, Üst-Kan, Ongüday bölgelerinde, Kazaklar ise Koş-Ağaç bölgesinde meskundurlar.

Altay Türkleri; güney ve kuzey olmak üzere iki gruba ayrılır. Kuzey Altaylılar Ural tipine, Güney Altaylılar ise Orta Asya ya da Güney Sibirya tipine girmektedirler.

Sibirya’ya ve Altay bölgesine önce misyonerler ve bilim adamlarıyla giren Ruslar, 19. yüzyılda bölgede kesin hâkimiyeti elde etmiş ve Altay ülkesi kitleler halinde Rus köylülerin göçüne uğramıştır (Yoloğlu, 2002/44: 649). Altaylılar, özellikle, tarıma elverişli bölgelerde sayıca artan Rusların aralarında kalarak kendi topraklarında azınlık durumuna düşmüşler ve doğal bir şekilde kültürel başkalaşma sürecine girmişlerdir. II. Dünya Savaşı’ında ve sonrasında birçok Altaylı hayatını kaybetmiş, önemli bir kısmı da Rusların getirdiği salgın hastalık sonucu ölmüştür. Yani Rus nüfusu hızla artarken Altay nüfusu daha da azalmıştır (Somuncuoğlu, 2000: 141-142). Misyonerlik faaliyetleri Rusların bölgeye yerleşmesinden kısa bir süre sonra Altayda yoğun bir Hristiyanlaştırma faaliyeti başlamış, zaten demografik ve kültürel açıdan Rus baskınına uğrayan Altay Türkleri, ayrıca Ortodoks misyonerlerin yoğun baskısına maruz kalmıştır. Âdeta zor kullanılarak din değiştirmeye mecbur bırakılan Altaylılar Hristiyanlaşmış, bunun sonucu olarak bir kısmı Ruslaşmıştır. Yerli halkı Hristiyanlaştırma çabaları bugün de devam etmektedir. Fakat bugün misyonerlik görevini Ruslardan ziyade Koreliler devralmış gözükmektedir.

Altay bölgesine ve Altay Türklerinin sayısına bugünün penceresinden baktığımızda geçmişten farklı bir durum yoktur. 16. yüzyıldan beri devam eden Hristiyanlaştırma süreci farklı bir boyut kazanmıştır. O zamanla bugün arasında tek fark, şimdiki misyonerlerin işinin daha kolay olduğudur. Çünkü bugünün Altay Türkleri din, dil ve millî kimlik açısından geçmişte derin darbeler almış bir halktır. Bütün bu şartlar, Altay bölgesinde 16. yüzyılın sonlarından 21. yüzyılın başlarına kadar etno-demografik yapının homojenliğini yüzyıllar boyunca tahrip etmiş ve onları aslından uzaklaştırmıştır.

Altay Türklerinin Tarihi

Güney Sibirya bölgesinde Dağlık Altay Cumhuriyetinde yaşayan, aralarında bir takım diyalektik farklılıklar olan Tuba Kişi (Tuva/Tuma/Yış Kiji), Çalkandu Kişi (Şalkandu/Kuu Kiji), Kumandı Kişi (Kubandı, Kuvantı) Altay Kişi, Teleüt ve Telengit boylarının ortak edebî dili “Altay (Oyrot) Türkçesi” olarak adlandırılmaktadır.

Altay Türkleri; Altay kişi, Telengit, Teleüt, Çalkandı, Kumandı ve Tuba boylarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bir Türk topluluğudur. Bugün, yoğun olarak Rusya Federasyonunun içindeki Dağlık Altay Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar. Ayrıca dağınık olarak Altayski Kray (Altay Bölgesi) içinde yer alan Novosibirsk, Barnaul, Biysk şehirlerinde ve Kemerova Oblastında da Altay Türkleri ikamet etmektedir. 2002-2003 yıllarına ait istatistik verilerine göre Altay Özerk Cumhuriyeti’nin nüfusu 205.000’dir. Bu sayının yaklaşık 60.000’ini Altay Türkleri oluşturmaktadır.

1917 Ekim İhtilâlinden önce Altay dağlarında yaşayan Altay Türkleri; Altay kişi, Telengit, Teles, Teleüt, Kumandı, Çalkandı şeklinde boy adlarına göre anılmışlardır. Rus literatüründe “Altaylılar” olarak tanımlanan bu grubun, 17.-18. yüzyıl kayıtlarında “Ak Kalmuklar, Sınır Kalmukları, Dağ Kalmukları” şeklinde adlandırıldıkları da bilinmektedir. Genel olarak güney ve kuzey şeklinde iki gruba ayrılan Altaylıların, fiziksel özellikleri dikkate alındığında güneydekilerin “Kalmuk”, kuzeydekilerin ise “Tatar” olarak isimlendirildiğinden de bahsedilmektedir(Potapov, 1964: 305).

İlmî literatürde Altay Türkleri öteden beri hem ağız özellikleri hem de boy farklılıkları bakımından altı grup halinde (Kuzey grubu: Çalkandı, Kumandı, Tuba Güney grubu: Altay Kişi, Telengit, Teleüt) incelenmiştir. Güney Altaylıların hepsinin asıl adının Telengit olduğu ve Sovyet döneminde “Altay, Telengit ve Teleüt” olmak üzere üç gruba bölündükleri ifade edilir (Radloff 1994: 2).

Farklı görüşler ileri sürülse de Altay Türkleri, bugün, konuyla ilgili kaynaklarda hem boy hem de ağız bakımından altı gruba ayrılmaktadır (Baskakov, 1947:221-222; Caferoğlu, 1988: 7):

Altay Kişiler: Eskiden “Oyrot” olarak tanınan bu boy Onguday, Şebalin, Üst-Kan, Mayma, Üst-Koksa bölgelerinde ve Katun, Ursul, Sema, Pesçanaya, Çarış, Mayma nehirlerinin kenarlarında yaşar. Mayma ırmağı kenarında oturanlar “Mayma Kişi” diye de bilinir. Altay Kişiler, Altay Türklerinin sayıca en kalabalık boyudur ve kendilerini “Altay Kişi” şeklinde adlandırırlar.

Telengitler: Telengit boyu; Ulagan, Koş-Agaş, Çoluşman, Çuy, Argut ve Başkaus bölgelerinde yaşamaktadır. Çuy ırmağı havzasında yaşayanlar kendilerini “Çuy kişi” olarak da adlandırır. Telengitler, Ruslar tarafından 18. yüzyılda “Uranhay, Uranhay Kalmukları” olarak adlandırılmakla birlikte 1856 yılına kadar hem Ruslara hem de Çinlilere vergi ödedikleri için “iki vergi verenler” anlamına gelen Rusça “Dvoedantsı” adıyla da bilinirler. Telengitlerin bir kısmı “Tölös” adını alırlar.

Teleütler: Bu Altaylı Türk boyu, Dağlık Altay Cumhuriyeti içinde, Şebalin (Mıytu ve Çerga köylerinde) ve Mayma rayonlarında az sayıda, Altay Kray’a bağlı Çumışsk’ta ve yoğun olarak Kemerova Oblastı Belovsk ilçesinin Küçük ve Büyük Bayat ırmakları havzalarındaki Çoluhoy, Şardu, B. Ulus köylerinde yaşamaktadır. Ruslar tarafından “Ak Kalmuklar” adıyla da anılmışlardır.

Çalkandılar: Lebed nehri ve onun kolu olan Baygol çayı boyunda (Kurmaç, Baygol, Suranaş, Küçük Çibeşen ve İtkuç yerleşim yerlerinde) otururlar. Kıyısında yaşadıkları ırmağın adından dolayı (Lebed “kuğu”) Kuu-kişi diye de tanınan Türk boyu, kendilerini Çalkandu Kişi, Şalkandu Kişi, Şakşılu Kişi şeklinde adlandırır.

Kumandılar: Kumandılar, Dağlık Altay Cumhuriyeti içinde yoğun olarak Biy nehri boylarında, Turaçak rayonunda Lebed nehrinin ağzından Balıksu’ya kadar olan alanda yer alan Şunarak, Surbaşevo köylerinde, Lebed ırmağı ağzının yukarı bölümünde yer alan Sankin ve Tondoşka yurtlarında, cumhuriyet dışında ise, Altay Kray’da yer alan, Solton (Koobiya, Urtay, Peşper) ve Starobardinsk aymaklarında (Koja-bajı, Narlık, Akkül, Çegenig, Kurlek köyleri) oturmaktadır (Baskakov,1947:222; Çumakayeva, 2003: 141). Ayrıca Kumandıların önemli bir kısmı yine Dağlık Altay Cumhuriyeti dışındaki Biysk şehrinde yaşamaktadır. Kumandılar, Yukarı Kumandı (Örö Kumandı) ve Aşağı Kumandı (Aldına Kumandı) olmak üzere iki kola ayrılmaktadır (Devlet, 1997:34).

Tubalar: Çuy (Salganda, Inırgı, Tuşkenek köyleri) ve Turaçak (Kebezen, Artıbaş köyleri) rayonlarında, Kadın ve Biy nehirlerinin ortasında, Uymen, Pıja, Büyük ve Küçük İşa, Sarı ve Kara Kokşa nehirleri boylarında yaşarlar. Ruslar tarafından “Çernevıh (kara) Tatar” diye adlandırılan Tubalar, kendilerini Tuba Kişi, Yış Kişi şeklinde tanımlarlar (Devlet, 1989: 35).

Araştırmalarda, Altay bölgesi, Türklerin ata yurdu olarak kabul edilmekte ve bugünkü Dağlık Altay Cumhuriyeti’nin Eski Türk Kağanlığının hâkimiyeti altında olan bölgelerden biri olduğu belirtilmektedir (Potapov, (1956)1964: 306-309; Samayev, 1992). Türklerin en eski tarihî buluntularından sayılan Pazırık kurganları ve bazı Göktürk yazılı bengütaşları da Altay Özerk Cumhuriyeti’nin sınırları içinde yer almaktadır. Dağlık Altay bölgesi sadece Türklüğün değil insanlığın da yaşadığı en eski yerleşim bölgelerinden biridir. Öyle ki, Dağlık Altay Cumhuriyeti’nin başşehri Gorno- Altaysk’da, Ulalu nehrinin kıyısında 1-1,5 milyon yıl önce bu bölgede yaşayan insanlara ait mezarlar bulunmuştur. M.Ö. II ve III. çağın başında Altay’a geldikleri ve Altay’da yaşayan halkların çoğuna hükmettikleri belirtilen Hunlar, daha sonraki “Telelerin” de ataları olarak gösterilmiştir (Samayev,1992).

M.Ö. 7. ve 8. yüzyılda Dağlık Altay’da mongoloid görünüşlü, Avrupaî, melez insanlar yaşamıştı. Onların kültürü Moğollardan Karadeniz’e kadar yayılan toplulukların kültürüne benziyordu. İskitlerin bazıları da Altay’a son zamanlarda gelen topluluklarla karıştılar (Samayev, 1992).

Daha sonra, Cengiz Han’ın gittikçe genişleyen topraklarına dahil olan Altay bölgesi, 14. asrın sonunda Moğol devleti parçalanınca bağımsız bir yer mahiyeti kazanmıştı. Ancak, 18. yüzyıla girerken, Altay’a Ruslar ve Oyrotlar (Cungarlar) girdi. Bu sırada, Altaylıların çoğu Oyrot Hanlığına tâbi oldu. Bir kısmı ise Rus Çarlığına (kalan) vergi ödedi. Geri kalan bir kısım Altaylı ise, ikisine de (Rus, Oyrot) vergi verdi. 1756-1758 yıllarında Çin-Mançur Devleti Oyrot Hanlığını dağıttı. Altaylıların büyük bir bölümü kendi rızasıyla Rus Çarlığına tâbi oldu. 1864-1865 yıllarında Altaylıların Çin’e bağlı kalan kısmı da Rus Çarlığının idaresi altına girdi. Böylece Altay Türkleri bütünüyle Rus hâkimiyetine girmiş oldu (Samayev,1992).

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Altay Türkleri Turkey10
Altay Türkleri Gencat10
Altay Türkleri Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Altay Türkleri Pro1010
Altay Türkleri 290407


Altay Türkleri Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz