TÜRKÇÜ BÜYÜKLERİNE ATILAN İFTİRALAR – 1

Osmanlı dağılma döneminde ortaya çıkan fikirlerden biri de Türkçülüktür. Osmanlı aydınları, imparatorluğu kaybetmemek ve değişen aynı zamanda gelişen dünyada ayakta durmak için fikirler üretmişlerdir. Bunlardan İslamcılık ve Osmanlıcık hükmünü kaybetmiş, Türkçülük yaşayarak günümüze kadar gelmiştir.

Türkçülük; hem Osmanlı’yı unutmamak, hem bin yıldır bu topraklarda yaşayan Türk milletinin varlığını korumak, hem de İslam’ı yaşatmak için doğmuştur. Türkçülük, Ziya Gökalp’ın dediği gibi “Türk milletini yükseltmek” demektir.

Türkçülük, yeni cumhuriyetin kurulmasına yardımcı olmuş, birçok konuda düşüncelerini aktararak eyleme dönüştürülmesini sağlamıştır. Türkçülük fikrinin babası Ziya Gökalp, aynı zamanda Başbuğ Atatürk’ün de “fikir babası” olmuştur.

Bu topraklardaki tek yerli fikir Türkçülüktür. Türk milliyetçiliği, toplumun ihtiyacı olarak meydana gelse de “içgüdüsel” bir fikirdir. Yani bu fikir doğuştan gelen, genetik bir durumdur. Bir kardeşin diğer kardeşini sevmesi gibi bir milletin de diğer kardeş toplulukları sevmesi gayet normal bir olaydır. Türk milliyetçiliği; hiçbir milletin milliyetçiliğine benzemediği gibi o milletin milliyetçileri ile de dostta değildir.

Türk milliyetçiliğini anlatmak bir yana dursun; biz bu fikrin yaratıcılarına ve dava adamlarına atılan iftiralardan bahsedeceğiz. Ziya Gökalp, bunların başında geliyor. “Türkçülüğün Babası” diye rahmetle andığımız Ziya Gökalp’a hem yaşadığı dönemlerde, hem de günümüzde hemen hemen aynı iftiralar atılmıştır.

Bu iftiraları atanlar ya “Türk milliyetçiliğin” düşmanı ya da “bilgisizlikten” dolayı böyle saçmalıklar türetiyor… Ziya Gökalp’ın hayatını ve eserlerini az da olsa inceleyenler; bu ucuz iftiralara ve karalama kampanyalarına itibar etmeyecektir.

Ziya Gökalp [1] Diyarbakır’ın Çermik ilçesi’nde dünyaya gelmiştir. Çermik, asırlar öncesinden Türk yurdu olmuş bir yerleşim yeridir. Artuklu Beyliği döneminden kalma birçok tarihi eser mevcuttur. Bunlardan başlıcaları; Haburman Köprüsü, Abdullah Paşa Medresesi ve Çermik Hamamı’dır. Türkmenlerin yoğun yaşadığı bu ilçe dünyaya gelen Gökalp’a “??” iftirası atılıyor (!) Diyarbakır, yaklaşık bin yıldır bir Türk ilidir. Bugünde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir parçasıdır. Bu şehirde Kürtlerin yoğun bulunması hiçbir Türk’ün yaşamadığını mı gösterir? Diyarbakır’da bir Türk çocuğu dünyaya gelemez mi? Bugün Diyarbakır’da yaşayan veya orada doğmuş Türkler hangi mantıkla ?? kabul edilebilir? Cahillik ötesi bir yaklaşımdır…

Gökalp’ın babası Osmanlı Devleti’nde Evrak Memurluğu yapan Mehmet Tevfik Efendi(1851–1890), annesi Zeliha Hanım’dır. (1856–1923) Gökalp, yazdığı dergilerde[2] bu konuyla ilgili defalarca açıklama yapmıştır. Baba tarafında “Türk” ırkına mensup olduğunu fakat bir sosyolog olarak “soydan” ziyade insanların eğitimine önem verdiğini belirtmiştir.[3] “Sosyolojik çalışmalarımdan öğrendim ki milliyet, eğitime dayalıdır.”

Bugün olduğu gibi geçmişte de “Türk milliyetçiliğinin” düşmanları vardı. Bunlar, hiçbir işe yaramayan, oturdukları yerden iftira atmak ile görevli zavallı mahlûklardır. İstanbul İşgali sırasında Malta’da sürgünde bulunan Ziya Gökalp, bir Fransız Gazetesi’nde “Ziya Gökalp ??’tür buna rağmen Türkçülük ile uğraşmaktadır.” haberini görür. Bu sözün sahibi ise zihinsel özürlü “Ali Kemal’dir.” Habere cevap niteliğinde [1] “Ali Kemal’e” isimli bir şiir yazmıştır.

“Türklük, hem mefkûrem hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hadimine ‘Türk değil’ diyen
Soyca Türk olsa ‘piçtir’ Türk değil! “

Gökalp’a “ırki” kavram üzerinden atılan iftiraların yanında bir de “dini” yönde karalama çalışmaları da vardır. Türk milletinin, gönlünden ve aklından çıkarmak istedikleri bu şahsiyeti; ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklardır. Bunlardan birincisi Gökalp’ın “Yahudi” oluşudur. İnanın bu kadar komik iftiralara cevap vermek bizi üzse de o küçük beyinlere tekrar açıklayalım. Yahudi oluşunu nereden çıkarmışlar biliyor musunuz? Ünlü sosyolog Emile Durkheim’dan… Gökalp’ın, bilimsel çalışmalarında birkaç konuda Durkheim’dan faydalanması onun Yahudi olması için yeterli bir sebepmiş(!) Her bilim insanın, diğer bilim insanlarından faydalanması kadar doğal bir şey olamaz. Ama bu iftirayı atanlar, sadece şu konudan Yahudi olduğu kanısına varabilecek kadar deha beyine sahipler(!)

Gökalp’a “Yahudi” olduğuna dair atılan iftiralar pek önemsenmeyince bu sefer “Dinsiz-Ateist” olduğu iddia edildi. İşin garip tarafı atılan bu iddianın hiçbir belgesi, kaynağı veya gerekçesi yok. Sadece bir laf, dedikodu… Yani sırf karalamak niyeti üzerine söylendiği o kadar açık… Çünkü bu durumla ilgili ortada hiçbir durum yok! Nereden öğrendiler acaba dinsiz olduğunu ya da Gökalp ne zaman söyledi ateist olduğunu?

Tanımadıkları insan hakkında nasıl böyle bir sonuca varıyorlar? Kalbini mi yarıp bakıyorlar inanıp, inanmadığına? Bu iftiraları atan sözde Müslümanlar(!) acaba İslam dininde “Müslüman’a kafir “ demenin ne demek olduğunu biliyor mu?

[2] ”Müslüman’a sövmek fısktır. Onunla çarpışmak ise küfürdür.”

[3] “Herhangi bir kimse, din kardeşine “Ey kafir!” derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner.”

İftiraların aksine Gökalp, samimi bir dindar Müslüman’dır. İslam Tarihi araştırmalarını “ İslam Mecmuası” isimli dergide yayınlamıştır. 1918 yılında ise “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” eserini çıkarmış İslam dini hakkında görüşlerini çokça belirtmiştir.

Bunlardan bazılarını paylaşmak istiyorum :

[1] “Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Avrupa medeniyetindenim.”

[2] “Öyle ise, her birinin etki alanlarının sınırlarını belirleyerek bu üç gayenin üçünü de kabul etmeliyiz; daha doğrusu bunların bir ihtiyacın üç ayrı noktadan görünüş biçimleri olduğunu anlayarak Çağdaş bir İslâm Türklüğü yaratmalıyız.”

[3] “Gelenek, birleştirici ve toplumsal uyumu sağladığı için Türk’ün tarihi ile dinin özünü birbirleri ile kaynaştırarak bir Türk-İslam Tarih felsefesi meydana getirebilir.”

[4] “Yüzyılın fenlerini ve felsefesini, teknoloji ve metodunu, milli ve dini geleneklerimize açıkladığımız şekilde aşılar ve birbirlerini kaynaştırarak Çağdaş bir Türk-İslam medeniyeti meydana gelecektir.”

[5] “Biz Türkler, çağımız medeniyetin akıl ve bilimiyle donanmış olduğumuz halde, bir Türk-İslâm kültürü yaratmaya çalışmalıyız.”

[6] “ Bir Türk babası, çocuğunun Türkçe konuşmamasını, Türkçe okuyup yazmamasını, Türk tarihini bilmemesini, İslam tarihi konusunda bilgisiz kalmasını asla kabul edemez. Her baba çocuğunun Türk ve Müslüman olarak büyümesini istediği gibi çağdaş bir insan olarak yetişmesini de arzu eder.”

[1] “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” Ziya Gökalp Sayfa:7 Tuna Yayınları Baskı 2009

[2] “ Küçük Mecmua Dergisi” Yıl:1 Sayı:29 25 Aralık 1922

[3] “The Social and Political Thought of Ziya Gökalp” Taha Parla Sayfa:10 Baskı 1980
[4] “Ali Kemal’e” Şiiri Kastamonu Açıksöz Gazetesi 20 Nisan 1921

[5] Müslim 1/325

[6] Müslim 1/319

[7] “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” Ziya Gökalp Sayfa:13 Tuna Yayınları Baskı 2009

[8] “Üç Cereyan Makalesi” Ziya Gökalp

[9] “Anane ve Kaide Makalesi” Ziya Gökalp

[10] “Anane ve Kaide Makalesi” Ziya Gökalp

[11] “Anane ve Kaide Makalesi” Ziya Gökalp

[12] “Terbiye Makalesi” Ziya Gökalp