TÜRK’Ü TÜRKSÜZLEŞTİRME DÜŞÜNCESİ

[GökBörü]

TÜRK’Ü TÜRKSÜZLEŞTİRME DÜŞÜNCESİ

Ulus, ortak tarih, ortak dil ve ortak yaşayış biçimine sahip olan bireylerden oluşan topluluğa denir. Ulusları ayakta tutan, ulusların varlıklarının en büyük dayanakları; dil, ulusal bilinç ve tarih sevgisidir.

Türk milleti de var olduğu günden bu güne gelebilmesini bu üç unsura borçludur.
Günümüzde dil ve tarih bilinci yozlaştırılıp, milli bir düşünce yapısı ise tahrip edilmektedir.

Kasıtlı bir şekilde yürütülen Türk’ü Türksüzleştirme projesi doruk noktasına gelmiştir. Bu yozlaştırma projesinin ise en önemli ayağını medya organları çekmektedir. Yazılı ve görsel basında Türk insanına her gün ülkesine düşman, kültüründen uzak, ahlaki ve milli değerlere karşıt programlar izletilmektedir. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz milli bellekten uzak, küreselleşme masalı adı altında Türklükten uzaklaştırılmakta; tarihinden güç alan değil tarihinden utanan bir kuşak olarak yetiştirilmektedir. Oysaki başbuğumuz Mustafa Kemal

ATATÜRK: “ Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri eğitimin sınırı ne olursa olsun ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.” sözünü söyleyerek konunun önemini belirtiyordu. Peki bugün Türk gençleri, Türk geleneklerine düşman olanlarla mücadele ediyor mu? Yoksa Türk gençliği kendi geleneklerine bile yabancı mı bırakıldı?
Türkçeyi, birer orman kaçkını gibi kullanan şarkıcılar, İngilizce sözcükler kullanarak adam olacaklarını zanneden zavallı sunucular, Arapça özentisi içerisindeki kimliksiz varlıklar, basın-yayın organlarını ele geçirmişken Türk çocuğunu bu kumpastan kim, nasıl kurtaracak?

Sözleri dillerde ezber olması gerekenler düşünce özürlü şarkıcılar mı olmalı yoksa Türkçeyi bir ırmağın yatağındaki akışı gibi duru ve düzgün kullanan Yusuf Has Hacip mi, Yusuf Akçura mı, İsmail Gaspıralı mı olmalı?

Türkülerine, tarihine, geleneklerine duyarsız bir gençlik yetişiyor dostlar. Bu ihanet çemberini ters yüz etmek için bilinçli olmak zorundayız. Sözde keko devletinin bayraklarıyla şarkı söyleyen şarkıcılardan, şehit haberini aldığında programlarını kesmeyenlerden, olsun canım her iki taraftan da ölen oluyor diyenlerden, mozaik bir ülkeyiz kardeşiz diyip ülkeyi peşkeş çekenlerden, on iki havarinin simgeleştirildiği yıldızlı bayrağı ay yıldızlı bayrağımızdan kutsal sayanlardan,

Türk demekten utanan ancak ermeniyim demekten gurur duyanlardan, şehitler toprağa verilirken evlendirme programlarında şarlatanlık yapanlardan, Atatürk’ ün ülkesinde devrimlerimize dil uzatanlardan, bozkurtlar diyarında çakallık yapanlardan hesap sorulmayacak mı ?

Tüm bu ihanet projelerine karşın, çocuklarımızı birer Kürşad, birer Oğuz Kağan, birer Olcay Hatun olarak yetiştirmek boynumuzun borcudur. Zincir vurulamayan, köleleştirilemeyen bu yüce millet, tarihi boyunca esir alınamamışsa yine mutlak mücadelesi sayesinde Türk’ü Türksüzleştirme projesini damarlarındaki asil kanın verdiği güç sayesinde alt edecektir. Göğün çökmesi ve yerin delinmesi ancak Türk’ün Türklüğünü unutması sonucunda gerçekleşebilir.

Gün, ihaneti ve hainleri iyi tanıyıp mutlak mücadele etme günüdür. Önderimiz Atatürk : “Gidip Toros Dağlarına bakınız. Eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir ocak tütüyorsa ,şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez.” sözüyle Türk’ ün tek başına bile büyük bir güç olduğunu dile getirmiştir. Tarihimizden aldığımız güç bizlere; Türk ulusunun bugün içinden geçmekte olduğu karanlık günlerden er ya da geç çıkacağı umudunu ve bu kutlu hedef için mücadele azmini vermektedir.

ÖMER ÜNAL
http://turkcutoplumcu.blogspot.com/2012/06/turku-turksuzlestirme-dusuncesi.html