3 Mayıs Türkçüler Günü ve Anlaşılamayan Türkçülük

[erzurumlu25]

3 Mayıs 1944'te Türkçüler bir direniş ve diriliş örneği göstererek dostu düşmanı alenen ilân etmiştir. Bizlerde bugün dostumuzu düşmanımızı net bir şekilde görebilmekteyiz. Dilimize, tarihimize yapılan hakaretler, atılan çamurlar ne kadar ayyuka çıkmış olursa olsun derin bir uykuda bulunanlarımız da az değildir. Türk olmanın şuurlarımıza işlediği gururun ve duruşumuza kattığı vakar, omuzlarımıza yüklediği sorumlulukları yerine getirebilmek için bizlere güç vermektedir. Yol göstericilerimizin işaret ettiği kutlu ülkümüze varana kadar düşmanlarımızla her alanda mücadelemizi devam ettirirken "uyuyanlarımızı" uyandırmakta öncelikli görevimizdir. Bu yazı da aslında tam olarak buna hizmet etmek için yazılmaktadır. Düşmanlarımız bertaraf edildiğinde, uyuyanlarımız uyandırıldığında muhakkak ki ülkümüze bir adım daha yaklaşacağız. Fakat dikkatimizi başka bir yönde toplamakta fayda var: Özünde bu davanın uğrunda mücadele eden fakat kendi söylemlerinin hâricinde hiçbir öneriyi kabul etmeyen uç topluluklar bulunmakta. Bu davayı ümmetçiliğe mâl etmek isteyenler ne kadar gaflet içerisindeyse hiçbir tarihi vesikaya dayanmadan ve Türk toplulukları içerisinde etkisini yürütememiş şamanizme mâl etmek isteyenler de o derece gaflettedir. Bu iki topluluk nefretlerini birbirleri üzerinden besleyerek hizmet ettiklerini sandıkları Türklüğü ya da İslamiyeti ikisinin de düşmanları karşısında küçük düşürmektedir. Özellikle internetin kullanımının kolay hâl alması, kaynak araştırmaktan yoksun câhillerin atışma alanı olmuştur.


Türklük, bilimsel araştırmaların hâricinde antropolojik ırk kavramına karşı çıkar. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu konuda Atatürk'ün de emriyle başta Prof. Afet İnan olmak üzere önde gelen antropologlara incelemeler yaptırmıştır. Özünde milletimiz bunun faydasını da görmüştür. Fakat bu anlatmak istediğimiz meramdan şimdilik uzak ve ayrıntıdır. Türkçülere "kafatasçı" yaftalamaları yapanların dayandıkları en büyük kaynak Nihâl Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'ın yazdığı kitaptaki kinâyeyi anlamayarak bunun üzerine yaptıkları dar kafalı yorumlardır. Bunu Türklüğün ve Türkçülüğün aleyhinde kullanmaya çalışma küçüklüğünden bir türlü vazgeçemeyen "internet bilginleri" en sonunda Yağmur Atsız'ı bile bıktırmış ve bunun üzerine bir açıklama yaptırmışlardır. Yağmur Atsız'ın o yazısında anlatmak istediği ama okuma özürlü olan Moskof düzenbazlarının anlamadığı nokta tam olarak şudur: Atsız, kendisine karşı sürekli olarak "kafatasçı" karalamalarına binaen evine misafirliğe gelen kimi dostlarının uyduruktan bir pergelle kafataslarını ölçer sonra şu kadar Türksün diyerek muzırlık yapar. Sonrasında misafirinin aldığı duruma göre basarmış kahkahayı. Zaten kafatası ölçmenin Türkçülükle alakadar olmadığını çeşitli makalelerinde de dile getirmiştir.

Moskof düzenbazlarının bu deli saçması uydurmalarına inanan sözüm ona İslamcı milliyetçilerimiz "Türkçülük" kelimesinden bile ürkmüşler, Türkçülüğün Türk milliyetçiliği olduğunu idrak edememişlerdir. Halbuki biraz kaynak karıştırarak ya da Atsız'ın yakın arkadaşlarını (Prof. Yılmaz Öztuna, Yavuz Bülent Bâkiler gibi) dinlemiş olsalardı bu eğilmez bükülmez dava adamına saygıdan başka hiçbir şey duymazlardı. Kabul etmek gerekir ki Atsız'ın bir makalesi burada İslamiyeti yaralayacak derecede ağırdır fakat bir polemikten türediğine inandığımız o makalenin bir sinir harbi içinde yazıldığını unutmamakta fayda var. Deli saçmalarına inananlar sadece İslamcı milliyetçiler mi? Kendisine uçta bir yer arayanlar da "evet kafatasçıyız" diyerek piyasada gezmekte. İçerisinde bulunan genç arkadaşlarımıza fazla bir şey demiyoruz zamanla gerçeği görecekleri muhtemeldir. Fakat öyleleri var ki bile bile, gözümüzün içine bakarak zehir gibi yalanlarını ortalığa saçmaktan imtina etmiyorlar. Atsızcılar, EzenTürkçüler, Arabın Putunu Yıkıyoruz adlı serseri topluluklar Türkçülüğün düsturunu İslamiyete saldırı zannedecek kadar körlerdir. Söylemleri içerisinde İslamiyete isnat ettikleri karalamaların aynısını PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın "manifesto" serisi kitaplarında bulacaklardır.

Özetle; bizim Türkçülüğümüz, Hz.Muhammed'in "kişi kavmini/ırkını sevmekle suçlanamaz" hadisine dayanarak kimseyi yaratılışça kendimizden aşağı görmemeye dayanan bir Türkçülüktür. Allah'ın ırkımıza bahşettiği üstün özellikleri kullanarak İslamiyetin sancağını 1000 yıldır tutan bir ırkın evlatlarıyız. İslamiyete ağır küfür edenler bilmelidirler ki Arapların %60'ının müslüman olduğu bir dünyada Türkler'in %95'i müslümandır. Türklüğe hizmetin İslamiyete hizmet olduğunu aklımızdan çıkarmadan kutlu davamıza yürürken yılmayıp İslamiyete hizmetin Türklüğe hizmet olduğunu da aklımızdan çıkarmayacağız.

3 Mayıs'ın yıl dönümü vesilesi ile dile getirdiğimiz bu görüşlerin faydalı olmasını diliyoruz.

Tanrı Türk'ü Korusun.

Uluğ Türkistan