¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur"

Aşağa gitmek

"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Empty "Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur"

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 29 Mayıs 2013 - 5:10

Türkler' in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu' dur. Türkler' in daha eskiden de devletler kurduklarını biliyoruz ama Hun Devleti çok geniş bir saha üzerinde başka milletleri de idaresi altına alan büyük bir devlet olduğu için, ona imparatorluk adını veriyoruz. Hun İmparatorluğu Hun Türkleri tarafından M.Ö 220 yılında kuruldu. Hunlar bugünkü Moğolistan bölgesinde kuruldu. Hunlar bugünkü Moğalistan bölgesinde, yani Çin' in kuzey-batısında yaşıyorlardı. Bu bölgede hakimiyet kurdukları ve genişlemeye başladıkları için Çinliler onları büyük bir tehlike sayıyorlardı. Gerçekten Hunlar, askerlikteki üstünlükleri sayesinde Çin ordularını devamlı bozguna uğratıyorlardı.

Bu yüzden Çin Devleti, Hun saldırılarını önleyebilmek için Hun-Çin sınırı boyunca büyük bir duvar örmeye başladı. Çin Seddi veya Büyük Çin Duvarı denen savunma hattı işte böyle ortaya çıkmıştır. (M.Ö.214). Sonraları Ming Hanedanı zamanında yenilenen bu büyük duvarın bazı kısımları çok sağlam bir şekilde günümüze kadar ayakta kalmıştır. İlk büyük Hun hükümdarı Teoman Yabgu' dur (M.Ö. 220). O zamanlarda Türk hükümdarlarına "Yabgu" deniyordu. Teoman Yabgu birbirinden ayrı yaşayan Türk boylarını birleştirerek ilk Türk birliğini gerçekleştirmişti. Bu çağda Türkler' in askeri üstünlüklerinde süvarilerin pek önemli bir yeri vardı. Çinliler atla çekilen savaş arabaları kullanıyorlardı ama süvari orduları yoktu.

Türk atlıları çok sür'atli hareket kaabiliyetine sahip oldukları için Çin birliklerini istedikleri yerde çeviriyorlar, düşman olunca da çabucak çekiliyorlardı. Onlara ummadıkları anda birdenbire hücum ediyorlardı. Çinliler bu yüzden ordularını Hunlar gibi donatmak zorunda kaldılar; askerlerini Hunlar gibi giydirdiler. Ama ne çin Duvarı, ne Çin orduları, Hunlar' ın Çin içlerine kadar girmelerini engelleyebildi. Teoman Yabgu' dan sonra Hun tahtına oğlu Mete Yabgu geçti. Mete zamanında Hun İmparatorluğu' nun toprakları Japon Denizi' nden Hazar Denizi' ne kadar uzanıyordu. Bu topraklarda çeşitli Türk kavimlerinin yanısıra öbür Altaylı kavimler de yaşıyorlardı. Mete devri, Hun İmparatorluğu' nun en parlak devridir. (M.Ö.209-174)

Hunlar zamanında Çinliler medeniyet bakımından çok ileri bir durumdaydılar. Hem nüfusları ve orduları çok kalabalık, hem medeniyetleri parlak olduğu halde Hunlar' la başbaşa çıkamadılar. Bu da gösteriyor ki, Hun başarısının sebebi yalnızca askeri güç değildi. Gerçekten Hunlar teşkilatçılık ve idare bakımından çok gelişmişlerdi. O sırada Çin' in ayrı ayrı prenslikler halinde bulunmasından da faydalanarak, Kuzey Çin' de sık sık iktidari ele alıyorlardı. Fakat Çinliler' in şehir hayatına kapılan sınır boyu Türkleri yavaş yavaş Çinlileşiyor. Çinli prenseslerle evlenen Hun hükümdarlarının saraylarında Çin adet ve gelenekleri yerleşiyordu.

Mete' den sonra gelen Yabgular zamanında Çinliler' le ilşkiler arttı. Özellikle evlenme yoluyla Türk ve Çin hükümdar aileleri arasında yakınlıklar doğdu. Bu yakınlıklar ise Hunlar' ın iç işleri bakımından birçok karışıklıklara yol açtı. Yine de Hun İmparatorluğu Milattan Önce Birinci Yüzyılda ise Türk beyleri arasında taht kavgaları bildiğine arttı. Çinliler de bu kavgalardan faydalanarak, Türkler' i zayıflatmayı bildiler. Ancak Çinliler' in Hohanşu dedikleri Yabgu devrinde devlet eski gücünü biraz olsun toparlayabildi.

Milattan onraki ilk yüzyılda Hun İmparatorluğu Doğu ve Batı Hunları olmak üzere iki ayrı devlete bölündüler. Bunlara Güney ve Kuzey Hunları da denir. Milattan sonra üçüncü yüzyılın başlarında (220) başka bir Türk kavmi olan Siyenpi' ler Hunlar' la iktidar mücadelesine giriştiler. Sonunda Moğollar' ın ve bazı Türk boylarının da yardımıyla Hunlar' ın Hunlar' ın hakimiyetine son verdiler. Büyük Hun İmparatorluğu tarihte bilinen eski imparatorlukların en büyüğü idi. Hun hükümdarlarından Mete, Hohanşu ve Çiçi Yabgular, dahi denecek kadar büyük birer kumandan ve devlet adamı idiler. Bu büyük şahsiyetler hakkında Çin tarihlerinde verilen bilgiler, en büyük düşmanlarının bile onlara hayran kaldıklarını gösterir.

Batı Hun Devleti

Siyenpiler ile yaptıkları savaşları (220) kaybettikten ve Asya' daki Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Hunlar' ın bir kısmı Dinyeper Nehri ile Aral Gölü doğusu arasındaki bölgeye yerleştiler ve Dördüncü Yüzyıl' ın ortalarına kadar orada yaşadılar. Bu tarihten itibaren Batı' ya akın etmeye başladılar. Hunlar' ın yurtlarını niçin bırakıp göçettikleri iyice bilinmiyor, herhalde geçim şartlarının bozulması onları bu işe zorladı. Hakanları Balamır' ın idaresinde Volga' dan Batı' ya doğru ilermeye başladılar. O tarihlerde Kuzey Karadeniz' den Macaristan' a kadar olan yerlerde Cermen asıllı kavimler oturuyorlardı. Hunlar önce bunlardan Doğu Gotları' na hücum edip dağıttılar. (374), arkasından Batı Gotları' nı mağlup ederek dağıttılar. (374) arkasından Batı Gotları' nı mağlub ederek onların ülkesine girdiler (375).

Doğu' dan Batı' ya doğru uzanan Hun akınının yerinden-yurdundan ettiği biçok kavimler böylece Batı' ya itilerek Roma İmparatorluğu topraklarını altüst ettiler. Kuzey Karadeniz' den İspanya' ya kadar her taraf allak-bullak oldu. Avrupa' nın etnik manzarasını değiştiren bu büyük hadiseye tarihte "Kavimler Göçü" denir. Dördüncü Yüzyıl' ın sonunda Hunlar Batı' da Tuna' yı geçerek Balkanlar' a indiler, Doğu' da da Kafkaslar' dan Anadolu' ya girdiler. Bu ikinci akıncı kolu Güney Anadolu' dan Suriye' nin Akdeniz kıyılarına ve Kudüs' e kadar yıldırım hızıyla ilerledi. Sonbaharda aynı yoldan Azerbaycan' a döndü. Roma İmparatorluğu bu akından o kadar şaşırmıştı ki, her tarafta Hunlar hakkında akıl-almaz hikayeler anlatılıyordu.

Batı' da ise balamı' ın oğlu Ildız' ın komutasindaki Hun süvari birlikleri Bizans İmparatorluğu' nu barışa zorladı, Batı Roma İmparatorluğu ise kendi ülkesini talan eden barbar kavimler (gotlar, Vandallar, Burgondlar, Saksonlar ilh.) karşısında Hunlar' la anlaşma yoluna gitti. Ildız' dan sonra Hun tahtına geçen Karaton ve Rua zamanlarında Hunlar Bizans' ı yıllık vergiye bağladılar, Batı Romayı da barbar kavimlerin ve Bizans' ı istila tehditlerine karşı korudular. Hun gücü bir masal gibi bütün Avrupa' yı adeta büyülemiş ve korkutmuştu. Bu korkunun izlerini Batı milletlerinin hafızalarında hala bulabiliyoruz.

Hun İmparatorluğu Rua' nın 434' de ölmesi üzerine devletin başına Atilla geçti. Atilla, Rua' nın kardeşlerinden Muncuk' un oğlu idi. Amcaları Aybars ve Oktar İmparatorluğun sağ ve sol kanat hanları idi. Atilla kardeşi Bleda ile birlikte hükümdar oldu, ama asıl idare ve kudret Atilla' nın elindeydi. Atilla' nın hükümdarlık devri Hun İmparatorluğu' nun altın çağıdır. O tarihte Hunlar Volga Nehri' nin doğusundan bugünkü Fransa' ya kadar olan bölgeye hakim olmuşlardı. İdareleri altında çeşitli Türk boyları da dahil olmak üzere tam kırk beş kavim yaşıyordu ki, bunların çoğu şimdiki Avrupa milletlerinin dedeleridir.

Bütün dünyada Atilla' nın karşısına çıkacak hiçbir kuvvet yoktu. Hun hakimiyeti Manş Denizi' ne kadar ulaşmıştı. Bizans kendisini devamlı baskı altında tutup vergiye bağlayan bu kuvvetten kurtulmak için Hunlar arasına nifak sokma yolunu denedi. Çeşitli sebeplerden Atilla idaresiyle uzlaşmayan Hun beylerini Bizans' a davet ediyor, onları yüksek makamlara geçiriyor, Atilla' ya karşı kendilerine yardım vadediyordu. Atilla nihayet Bizans' ı ortadan kaldırmak üzere harekete geçip ordularıyla Trakya' ya girdiği sırada meşhur Roma kumandanı ve konsulü Aetiüs araya girdi ve kendi oğlunu Atilla' ya rehin vererek Bizans' ın barışı koruyacağına kefil oldu. Bu seferden yedi yıl sonra Bizans artık Hunlar' a bağlı bir devlet haline gelmişti: Her yıl ödedikleri yıllık vergiyi üç katına çıkaracak ve bir defaya mahsus olmak üzere altı bin libre altın ödeyeceklerdi.

Atilla 451 yılında Batı Roma İmparatorluğu topraklarının bşr kısmı üzerinde hak iddia ederek (Roma prensesi ile nişanlıydı), harekete geçti. Romalılar o zaman Hunlar' ın kovaladığı diğer Barbar kavimlerden de topladıkları kuvvetlerle iki yüz bin kişilik bir ordu kurup Paris yakınlarında Atilla' nın karşısına durdular. Atilla' nın ordusunda da Hunlar' ın yanısıra başka kavimlerden yüzbine yakın asker vardı. Orleans yakınında bütün bir gün yapılan bir savaşta her iki taraf on binlerce kayıp verdiği halde kimin yendiği belli olmadı, ama gece olunca Romalılar ve müttefikleri savaş alanından çekildiler.

Atilla onları o sırada takip etmedi, geri dönüp ordusuna çekidüzen verdikten sonra Roma'ya doğru yürüdü. Po Ovası' na geldi. Roma' da halk korku ve panik içindeydi. Senato, ne pahasına olursa olsun barış yapılmasından yanaydı. Barış teklifini yapacak hey' etin başında papa vardı: Papa, hıristiyan dünyasını kurtarmak üzere bizzat Atilla' nın huzuruna çıktı ve Roma' nın kendisine boyun eğdiğini bildirdi. Bunun üzerine barış yapıldı. Atilla 452 yılında 60 yaşında iken şüpheli bir şekilde öldü. Yerine sırasıyla oğulları İlek, Dengizik ve irnek, Hun Hakanı oldular. Bu sonuncular önceki Hun hakanları gibi başarılı olamadı. 470 yılında Batı Hun İmparatorluğu artık dağılmıştı.

GÖKTÜRKLER

Göktürkler' in boy beği olan Uluğ Yabgu' nun Bumin ve İstemi adlarındaki iki oğlu, Apan Kağanı Onabay Kağan' a isyan ettiler ve devleti onun elinden aldılar. Bumin Kağan devletin Doğu bölgesine, İstemi de Batı bölgesine kağan oldular. Türk devlet geleneğine göre Doğu' da oturanlar Batı' da oturanlara üstün olur; Batı' ya hakim olanlar Doğu' daki hükümdara bağlı bulunurlardı. Bu yüzden Bumin "Büyük Kağan" oldu. Fakat sonları Doğu Kağanlığı zayıflayınca, Batı Kağanları onları zamanla dinlemez olmuşlardı.

Doğu Göktürkleri siyasi bakımdan hep Çin' le karşı karşıya geldiler. Çin' le sık sık savaş yapıyorlar, sonra arası uzun sürmeyen barış dönemleri geliyordu. Göktürk Kağanları da daha önceki Türk hükümdarları gibi zaman zaman Çinli prenseslerle evleniyorlardı. Bu arada kendi kızlarını da Çin sarayına gelin ettikleri oluyordu. Göktürkler' in ilk devirlerinde Çin' deki imparator ailesi Türk Tabgaç asılllı Wei Hanedanı idi. Doğu Göktürk Devleti' nin başına Bumin Kağan' dan sonra kısa bir zaman İstemi Kağan geçmiş, sonra devlet Bumin' in oğulları yoluyla devam etmiştir. Bumin' den sonraki ilk kağan, onun oğlu Kara Kağan' dır. Sonra sırasıyla Mukan Kağan, Tapo Kağan, Bağa İşbara Kağan, Çur Bağa Kağan, Tulan Kağan, Bilge Tardu Kağan, Türe Kağan, Şipi Kağan, Çuluk Kağan ve Kara Kağan Göktürk tahtına oturdular. Kara Kağan zamanında (630) Çinliler büyük ordularla Göktürk ülkesine saldırdılar; yapılan savaşlardan birinde Kara Kağan esir düştü ve Türkler Çin hakimiyetini tanımak zorunda kaldılar.

Böylece doğu Göktürk devleti sona ermiş oluyordu. Fakat Çin eline esir düşen Türk prensleri hiçbir zaman esareti kabul etmediler ve her fırsatta başkaldırdılar. Bu isyanların hepsi de kanlı bir şekilde bastırılıyor, Çinliler isyanla ilgili herkesi öldürüyorlardı. Bu isyanların en önemlisi, meşhur Kür Şad İhtilali' dir.

Kür Şad, doğu Göktürk kağanlarından Çuluk Kağan' ın küçük oğlu idi. Çuluk Kağan ölünce yerine kardeşi, yani Kür Şad' ın amcası Kara Kağan geçmişti. Çuluk Kağan' ın ikinci karısı İçing Katun adında bir Çin prensesi idi. Bu kadın Çuluk Kağan' ı zehirleyerek öldürmüştü. Eski Türkler' de büyük kardeş ölünce onun dul karısını küçük kardeşi aldığı için, Kara Kağan bu Çinli kadınla evlendi. İçing' in maksadı kendi ailesini Çin tahtına geçirmek için Göktürkler' i Çin üzerine savaşa sokmaktı. Devletin çok buhranlı bir döneminde Çin' le yapılan savaş onbinlerce Türk' ün Çin eline esir düşmesiyle sonuçlandı. Kür Şad da bu esirler arasındaydı. Türkler Çin' in kendi ülkelerine oturttuğu kukla bir hükümdar olan Sırba Kağan' ı tanımadılar ve bütün ümidlerini Kür Şad' a bağladılar.

Kür Şad 639 yılında, yani esaretten dokuz yıl sonra Çin' in başkentinde seçme Türk savaşçılarından otuz dokuz kişi ile birlikte bir ihtilal komitesi kurdu. Kendisiyle kırk kişi olan bu komite Çin İmparatoru' nu esir ederek kaçıracak, bu siyasi kargaşalıktan faydalanan bütün esir Türkler' de ayaklanacak, sonra İmparator' un hayatı karşılığı Türk bağımsızlığının tanınması istenecekti. İmparator' un geceleri kılık değiştirerek gezdiği söyleniyordu. Kırk Türk bir gece harekete geçmek üzere karar aldılar.

Fakat o gece, İmparator sarayından çıkmadı. Kür Şad gecikilirse hareketin duyulacağından ve pek çok masum Türk' ün öldürüleceğinden endişe ettiği için ihtilali ertelemedi. Adamlarıyla birlikte İmparator' u yakalamak üzere saraya hücum etti. Çin muhafız kuvvetleriyle kırk Türk arasında şiddetli bir çarpışma başladı. Ok ve kılıçla pek çok düşmanı yere seren Türkler, sayıları gitgide kabaran Çin birlikleri tarafından sıkıştırılınca, Kür Şad Çin sarayının ahırlarını basarak oradaki seçme atları aldı ve sağ kalan Türk ihtilalcileri göktürk ülkesine doğru at sürdüler. Vey Irmağı kıyısına geldikleri zaman müthiş bir fırtına çıkmış ve sel köprüleri yıkıp götürmüştü. Irmak kenarında Çin ordusuyla savaşa tutuşan Kür Şad ve arkadaşları son oklarını da attıktan sonra kılıçlarıyla düşman sürüsüne daldılar. Sonunda birer birer hepsi de ecelin şerbetini içerek dünyadan göçtüler.

Kür Şad ve arkadaşları kanlarıyla bir destan yazdılar. Bu destan bin beş yüz yıl sonra onların torunları olan bizler tarafından hala heyecanla okunuyor. Çünkü bu kırk yiğit Türk Milleti' nin kalbinde sönmez bir istiklal ateşi yakmış oluyorlardı. Onlardan sonra bu ateşle yanan Türkler her fırsatta baş kaldırdılar. Birkaç defa daha başarısız ihtilal teşebbüsünden sonra, nihayet 682 yılında Kutluğ Şad, etrafına topladığı Türkler' le istiklalini ilan etti ve İlteriş Kutluk Kağan adıyla doğu Göktürk tahtına oturdu. Kutluğ Kağan dağılmış boylarını yeniden topladı (Bu yüzden "İl-teriş" adı vermişti) ve devleti eski gücüne kavuşturdu. O, daha önceki birçok Türk Kağanı gibi, Çinli bir prensesle değil, bir türk kızıyla evlenmişti. eşi İlbilge Katun (Hatun) ona her işinde yardımcı oldu. Kutlu Kağan' ın iki oğlu oldu ki, Bilge Han ve Kül Tigin adlarında ki bu Türk prensleri bizim tarihimizde pek seçkin bir yer işgal eder.

Kutluğ ölünce yerine kardeşi Kapgan Han, Kağan oldu. 22 yıl kağanlık yaptıktan sonra öldürülen Kapgan Kağan' ın yerine sırasıyle oğulları İnal Bögü Han, İni Han ve yoluğ Tigin kağan oldular. Fakat bu üçü de başarısız kaldılar ve bir yıl içinde arka arkaya öldürüldüler. Bunun üzerine İlteriş Kutluğ Kağan' ın oğulları Bilge Han ve Kül Tigin birleşerek ülkeyi kargaşalıktan kurtardılar. Bilge Han kağan oldu, küçük kardeşi Kül Tigin de başkumandan olarak ordunun başına geçti. Böylece Türk tarihinde ilk defa iki kardeş devlet idaresinde birlikte hareket etmiş ve hiçbir kıskançlık duymadan birbirlerine yardım etmiş oluyorlardı.

Kapgan Han' ın son yıllarında devlet hem Çin tehditi altında kalmış, hem de birçok Türk boyları Göktürk idaresine isyan etmişlerdi. Bilge Kağan ile Kül Tigin bütün bu tehlike ve tehditleri ortadan kaldırdılar, başkaldıran herkese boyun eğdirdiler. Bilge Kağan "Ülkenin, milletin ve devletin birliği" için ne gerektiyse yaptı. Türk beyleri esaret yıllarında görmüşlerdi ki, ne zaman Türk boyları birlik olsa Çin onlara harac veriyor, ama ne zaman aralarında iktidar kavgası başlasa zayıflayan devletin üzerine yürüyor. Bu yüzden babaları İlteriş Kutluğ Kağan gibi, oğulları da hiçbir ayrılıkçı, bölücü harekete fırsat vermediler. Devlete isyan eden kabileleri gerektiğinde en şiddetli bir şekilde itaat altına aldılar.

Bir de şuna çok dikkat ediyorlardı. Yazın yaylalarda, kışın ise kışlalarda otururlar, her zaman tabiatla kucak kucağa hareketli bir hayat yaşarlardı. Çinliler' in büyük şehirleri vardı, daha çok ticaretle uğraşıyorlardı. Bir Türk Çin şehrine gelince oradaki eğlence hayatına kapılıyor, çarşı-pazarda satılan renkli ve ipekli kumaşlara hayran kalıyordu. Çinliler bunu fırsat bilerek Türkler' i içki, kadın ve mal vermek suretiyle kandırıp, onları Türk hayatından uzaklaştırıyorlardı. İşte Bile Kağan bütün Türkler' i bu tehlikeye karşı uyardı. Yabancı ülkelerle ticaret yapılmasını uygun görüyor, ama Türkler' in kendi vatanlarını bırakıp oralarda oturmalarını hiç istemiyordu.

Göktürk orduları başkumandanı Kül tigin 731 yılında isyancı dokuz Oğuz Türkleri' ne karşı yaptığı bir savaşta öldü. Ağabeyi Bilge Kağan ve vezir Bilge Tonyukuk ona büyük bir cenaze merasimi düzenlediler. Göktürk Devleti bu çağda o kadar tanınan ve saygı uyandıran bir devlet ki, bütün komşu ve uzak ülkeler cenaze merasimine temsilciler gönderdiler. Çin İmparatoru kendi taş yontucuları gönderdi ve kül Tigin anıtının yazılıp dikilmesine yardımcı oldu. Bilge Kağan ondan üç yıl sonra öldü. Ona da bütün ülke krallarının göderdikleri temsilcilerin bulunduğu pek büyük bir cenaze merasimi düzenlendi. Hatırası için Kül Tigin Anıtı' nın yanına bir anıt dikildi. Burada onun ağzından Türk Milleti' nin bir tarihi ve bu tarihten alınması gerekli dersler anlatılmaktadır. Kül Tigin' in, Bilge Kağan' ın ve büyük Göktürk veziri Bilge Tonyukuk' un hatıraları için dikilen anıtlara Orkun abideleri veya Orkun Kitabeleri denir. Bunlar Baykal gölü' ne dökülen orkun Nehri' nin doğu kıyısı yakınlarında dilimiştir.

orkun Abideleri Türk Milleti' nin binlerce yıllık tarihi boyunca meydana getirdiği eserlerin en başta gelenleridir; dünyada başka hiçbir milletin tarihinde bu derece ebedi hakikatleri bu kadar yüksek bir edebiyat diliyle ortaya koyan eser bulunmaz. Orada Türk tarihinin ve Türk Milleti' nin özü, taşlara kazılmıştır. Öyle ki, Türk' ün bütün tarihi kaybolsa, sadece Orkun Abideleri' ne bakarak bu milletin yüksek medeniyetini, devlet kurucu dehasını, ahlak ve faziletini, askeri kahramanlığını, devlet ve kanun anlayışını öğrenmek mümkündür. Bilge Kağan' dan sonra Göktğrk tahtına oğulları İcen türk Bilge Kağan ve Tengri Bilge Kutlug Kağan oturdular. Sonra hep küçük yaşta prensler Kağan olup bunların zamanında devlet idaresi ya annelerinin ya başkalarının eline geçtiği için devlet zayıfladı ve nihayet 745 yılında dokuz oğuzlar (Uygurlar), Göktürk ailesinin hakimiyetine son vererek onların yerine geçtiler.

Büyük göktürk İmparatorluğu' nun Doğu ve Batı olmak üzere iki kolu vardı. doğu Kağanlığı Batıdakine üstün olmakla birlikte doğu Kağanı Kimin türe Kağan' ın ölümünden (609) sonra Batı Kağanları artık Doğuyu tanımayıp müstakil olmuşlardı. Batı Kağanları Bumin Kağan' ın kardeşi İstemi Kağan' ın soyundan gelirler. Batı göktürkleri bir taraftan Çin, bir taraftan iran, Bizans ve Arap dünyası ile temas halindeydiler. İstemi' den sonra batı tahtına Bilge Tardu Kağan, sonra sıra ile Apa Kağan, İnal Kağan, Çulo Kağan, Şeku Kağan, Tung Yabgu Kağan, Bağatur sepi Kağan geçtiler. 631 tarihinde Batı Göktürk tahtı Bumin Kağan' ın oğullarına geçti. 742' de Batı Kağanlığı Türgiş hanedanının eline geçti.

UYGURLAR

Uygurlar, Büyük Hunlar' ın torunlarıdır. Bunlar Selenga Irmağı etrafında yaşıyorlardı. Erkin denen Uygur beyleri Göktürk Devleti' ne bağlı iken Göktürk Devleti 630' da Çin hakimiyetine girince Uygurlar bağımsız bir devlet oldular ve beyleri İlteber adını aldı. 646 yılında Uygur Kağanlığı kuruldu, fakat ikinci Göktürk Devleti' nin meşhur kağanı Kapgan bunları yeniden devlete bağladı. Uygurlar nihayet 745 yılında Göktürk Devleti' nin içine düştüğü kargaşalıktan faydalanarak, beyleri Kutlug Bilge Kül' ün idaresinde bu devleti ortadan kaldırdılar. Kutlug Bilge, Uygur Kağanı oldu.

Uygurlar bir taraftan dağınık Türk kabilelerini kendi idareleri altında toplarken bir yandan Çin üzerindeki baskıları artırdılar. 751 yılında, yani Uygur Kağanlığı' nın ilk yıllarında büyük çin ordusu Talas Meydan Savaş' ından Karluk ve Araplar' a mağlub olmuş, böylece Çin' in kuvveti büyük ölçüde kırılmıştı. Türkler artık Çin' in iç işlerine karışıyorlardı. kutlug Bilge' den sonra Moyunçur, sonra da onun oğlu Bögü Kağan Uygur tahtına oturdular. Uygur Devleti' nin en parlak çağı Bögü Kağan' ın yirmi yıllık hükümdarlık devridir.

779' da Bögü' nün yerine Tung Bağa Tarkan, arkasından Külüg Bilge ve Kutlug Bilge kağan oldular. Son büyük hakan Külüg Bilge 833' de öldürüldükten sonra, devlette iç kargaşalıklar çıktı. Uygur federasyonu içindeki en güçlü Türk uruklarından Kırgızlar gitgide kuvvetlenerek onlara rakip oluyorlardı. Bu arada Uygurları' ı kuvveten düşüren başka birşey daha vardı. Vaktiyle Bögü Kağan tibet seferinden dönerken oradan Mani Dini rahipleri getirmiş, bunlar vasıtasıyla Uygurlar' ı Mani Dini' ne sokmuştu. Türkler' in hareketli ve savaşçı tabiatına aykırı düşen, onları temel gıdaları olan etten bile uzaklaştıran bu din, memlekette genel bir uyuşukluk yarattı. Sonunda Kırgızlar 840 yılında Uygur başkentine girerek, Uygur Hakanı dahil, halktan pekçok kimseyi kılıçtan geçirdiler. Böylece Uygur Devleti son buldu.

Uygurlar bu mağlubiyetten kendilerini kurtarıp toparlayacak bir varlık gösteremediler. Bir kısmı Kuzey Çin tarafına (Kansu bölgesine), bir kısmı da bugün kü Doğu Türkistan (Turfan ve Kaşgar) tarafına göç ettiler. Oralarda birer kağanlık kurdularsa da bunların fazla bir siyasi ve askeri başarısı görülmedi. Ancak Doğu Türkistan' daki Uygur Devleti, Doğu-Batı ticaret yolları üzerinde bulunduğu için iktisadi bakımdan çok gelişti. Onuncu Yüzyıl başından Onüçüncü Yüzyıl başındaki Cengiz istilasına kadar Uygur Devleti' nde san' at ve edebiyat çok gelişti. İslamdan önceki Türk tarihinde medeniyet eserleri bakımından en zengin dönem bu Uygur çağı olduğu için, Türkiye Cumhuriyeti zamanında bazı kimseler "medeniyet" kelimesi yerine Uygur adının yanlış bir şekli olan "Uygar" sözünden "Uygarlık" diye bir kelime uydumuşlardır. Bugün bazılarının "medeniyet" yerine kullandığı "uygarlık" sözünün aslı budur.

KAYNAK: Tarihte Türkler-Prof.Dr.Erol Güngör
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Turkey10
"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Gencat10
"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Pro1010
"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" 290407


"Türkler'in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu'dur" Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz