¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Günümüzün Mandacıları -1

Aşağa gitmek

Günümüzün Mandacıları -1 Empty Günümüzün Mandacıları -1

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 4 Şub. 2020 - 5:19

Mustafa Kemal Atatürk özgürlükçü bir kişiliğe sahipti. T.C.’ni tam bağımsızlık ilkesi üzerine kurdu, ölünceye kadar da Cumhuriyetimizi böyle yönetti. “İstiklâli tam/tam bağımsızlık” Atatürk’ün en meşhur slogan ve ilkelerinden birisidir. Atatürk’e göre “İstiklali tam”, ekonomiden eğitime, askerlikten siyasete varıncaya kadar her alanı kapsar ve kapsamalıdır.
Günümüzün Mandacıları -1 Yusuf110
Atatürk’ten sonra en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü ve çevresi, T.C.’ni tam bağımsız yönetemediler; Atatürk döneminde başlatılan “milli harp sanayi, milli sanayi, milli eğitim, milli tarım, milli ulaşım” gibi alanlarda bizi Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelere bağımlı hale getirdiler, tam bağımsızlığımızı kaybettik. Bunu, İnönü ve benzeri kişilerin yetişme tarzları ve kişiliklerinde aramak gerekir.* Herkes bir Atatürk olamaz. Bu başlıkta Atatürk’ten sonra ABD-AB’ye yamanan, Türkiye’yi mandalaştırmaya çalışanların bazılarından söz edeceğim.

Ömer Fevzi Mardin:
 
Amerika’da Protestan-Evangelist inançlı, Pansilvanya doğumlu, Frank Buchman (1878-1961) adında birisi var.  Buchman: “Dinleri birleştirmek” (Dinlerarası diyalog) için 1950’lerde Kore’ye gidip gelmiştir. 1950’lerde Buchman’ı rehber edinen, Arûsî tarikatının şeyhliğini yapan, deniz Binbaşılığından emekli Ömer Fevzi Mardin adında bir Türk var. Ömer Fevzi Mardin: “Tüm insanlığın ve dinlerin kurtarıcısı Amerika’dır. Allah Amerika’yı bunun için seçmiştir” der, bizi Amerika’ya bağlamak ister. Ömer Fevzi Mardin, “İslamiyet ve Ehlikitap Ailesi” adıyla yazdığı bildiride Dinlerarası Diyaloğu savunur. O yıllarda Münir Ertegün (Eski ABD Büyükelçisi), Rauf Orbay, Fevzi Çakmak gibi kişiler Ömer Fevzi Mardin’e mürit olurlar.[1]
 
 
Saidi Nursi:
 
Bugüne kadar Türkiye’den birçok Amerikancı çıktı. Bunlardan birisi de Saidi Nursidir. Şu iddia Saidi Nursi’nin: “Amerika gibi din lehinde ciddi çalışan muazzam bir devleti kendine hakiki dost yapmak, iman ve İslamiyet’le olabilir.”[2] Saidi Nursi sıradan birisi olarak Amerikancılık yapsaydı, ciddiye almazdık. “Bir Kuran âlimi, bir Üstat, bir Müfessir,  bir Mehdi” edasıyla çıktı, arkasına yüz binlerce insanı topladı. Yani Türkiye’deki Amerikancıların çoğalmasını sağladı. Saidi Nursi’nin Türkiye’deki etkisini anlatmak için bir örnek vereyim. Diyanet İşleri Başkanlığı bir süre önce Saidi Nursi’nin bir kitabını yayınladı, O’nu “din bilgini” ilan etti. Çağdaş Türkiye’nin bir kurumu olan Diyanet bunu yaparsa, politikanın cambazları ve halk kitleleri ne yapmazlar?
 
Fethullah Gülen:
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başka Amerikancısı Fethullah Gülendir. Gülen Amerika’da Nevval Sevindi ve İsmail Ünal ile yaptığı bir söyleşide der ki: “A.B.D.’nin egemenliğinin zayıflamasından endişe duyulmalıdır.” Gülen, 21 Mart 1999’da Amerika’ya giderken pilot Necmi Ekici’ye: “Kaptan, bu dünyanın amiral gemisi ABD'dir” diyor.
 
Gülen, Amerikancı olmaktan öte bir Amerikan mandacısı, iyi bir CIA ajanı, tescilli bir terör örgütü başkanıdır. Gülen’in, Aktardığım iki sözünden öte, yıllardır T.C. devletinin tüm kurum ve kuruluşlarına sızdığını, devletimizi içerden kuşattığını, CIA ajanları ile birlikte ortaklık kurarak kanlı bir ihtilale kalkıştığını, yüzlerce yurttaşımızın ölümüne sebep olduğunu hatırlarsak; bir katil olduğunu söyleriz. ABD’nin Pansilvanya Eyaletinde büyükçe bir binaya yerleşti, Amerikan ajanlığını oradan sürdürmeye başladı. Frank Buchman Amerika’nın Pensilvanya eyaletinde doğup büyümüştü. Gülen Pensilvanya’da oturuyor. Buradan bir anlam çıkarmak mümkün mü, bu bir tesadüf müdür, yoksa Pensilvanya’nın ABD için ayrı bir önemi mi var, düşünülebilir.
 
Fethullah Gülen’in CIA ajanı olduğuna dair çok sayıda bilgi, belge ve yayın var. Ben burada o yayınlardan sadece birinin bilgilerinden söz edeceğim. Amerikan istihbaratçısı Wayne Matsen, Gülen’in CİA tarafından kullanıldığını, yeşil kartını CIA’nın sağladığını, bu yeşil kart ile Amerika’da kalma imkânı bulduğunu söyler. Amerika’nın eski FBI danışmanı Paul L. Williams, CIA’nın Gülen’i koruduğunu ve finanse ettiğini bile itiraf eder.[3]
 
Fethullah Gülen de Frank Buchman, Ömer Fevzi Mardin, Saidi Nursi gibi “Dinlerarası Diyalog” tezini savunur. Zaten gençliğinde Saidi Nursi’nin kitaplarını okumuş, Saidi Nursi’den etkilenmiştir. Gülen, “Allah rızası ve hizmet” ayağıyla yurttaşlarımızın dini duygularını istismar ederek güçlenmiş, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere birçok kamu kurumuna sızmış, kamu görevlilerini “Diyalokçu” yapmıştır. Gülen bu başarısını, 1970’li yıllardan beri Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan olmuş kişileri aldatmasına, bazı siyasilerin bilgisizliklerine, kimilerinin iktidara gelmek yahut siyasi ömrünü uzatmak adına kendisiyle işbirliği yapmalarına borçludur. Gülen “Ergenekon-Balyoz Kumpaslarıyla” Türkiye’nin Atatürkçü ve aydın General, akademisyen, siyasetçi yurtsever kadrolarını hapse attırtmıştır. Amacı Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmekti. Gerçi Türkiye’de, T.C. ve Atatürk’e düşman olan yalnız Gülen değildir; Türkiye’yi son 20 yıldır yöneten siyasi kadroların önde gelenleri ile diğer bazı yöneticilerde de Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı vardır. Bunlar, daha düne kadar Gülen’in örgütü ile birdiler.

DEVAM EDECEK
 
* Bu alanda ciddi olarak yazılmış çalışmalardan birisi Prof. Dr. Çetin Yetkin’in “Karşı Devrim 1945-1950” adındaki kitabıdır
[1] Cengiz Özakıncı Türkiye’nin Siyasi İntiharı Yeni Osmanlı Tuzağı, s. 102-119
[2] Bediüzzaman Saidi Nursi, Emirdağ Lahikası. S. 816
[3] Yılmaz Polat, ABD’nin Özel Din Görevlisi, s. 26-27
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Günümüzün Mandacıları -1 Turkey10
Günümüzün Mandacıları -1 Gencat10
Günümüzün Mandacıları -1 Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Günümüzün Mandacıları -1 Pro1010
Günümüzün Mandacıları -1 290407


Günümüzün Mandacıları -1 Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Günümüzün Mandacıları -1 Empty Günümüzün Mandacıları -2

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 4 Şub. 2020 - 5:21

Türkiye’de Amerikancılık yapanlar yalnız “din-tarikat-cemaat” öncüleri değildir, birçok siyasiler de Amerikancıdır. Örneğin Recep Tayip Erdoğan, Abdullah, Gül, Ahmet Davutoğlu gibi kişiler de Amerikan

Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül:
Türkiye’de Amerikancılık yapanlar yalnız “din-tarikat-cemaat” öncüleri değildir, birçok siyasiler de Amerikancıdır. Örneğin Recep Tayip Erdoğan, Abdullah, Gül, Ahmet Davutoğlu gibi kişiler de Amerikancılık yapmışlardır. Erdoğan daha milletvekili bile olmadan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden 282 gün önce, AKP Genel Başkanı olarak Amerika’ya gider, Amerika’da söz sahibi olan, CIA’de önemli görevler yapan Graham Füller, Morton Abramowitz, Henri Barkey, Richard Perle gibi kişilerle görüşür. Erdoğan 3 Kasım 2002 den sonra Amerika’ya ikinci bir ziyaret daha yapıyor. Bu kez W. Bush, Paul Wolfowitz, Manc Grosman gibi üst düzey kişilerle görüşüyor.*
Günümüzün Mandacıları -1 Yusuf410
Dünyanın en zengin ve ileri sanayi ülkelerinin oluşturduğu G-8’in 2004 toplantısı 9 Haziran’da ABD’nin Georgia Eyaleti’nde, See Islan’da Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) toplantısı yapılır. Adı daha sonra Genişletilmiş Ortadoğu Projesi olarak değiştirilen bu toplantıya İran, Suriye, S. Arabistan, Ürdün, Lübnan, Mısır, Türkiye gibi ülkeler de davet edilirler. Ama Türkiye hariç, bu İslam ülkelerinden hiç birisi o toplantıya katılmaz. Toplantıya Türkiye’yi temsil etmek üzere Erdoğan katılır. Toplantıda Türkiye BOP’un merkezindedir, bazı AKP’liler “Erdoğan BOB’ta eşbaşkan oldu” diye övünmeye başlarlar.[1]
 
Başta Amerika olmak üzere Batı’lı ülkelerin yer altı ve yerüstü kaynakları tükenmektedir. Ortadoğu ülkeleri yer altı ve yer üstü zenginliklere sahiptir. Başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’daki bazı devletler güçlenmektedir. Ulus devletlerin güçlenmesi Batı’nın sömürgeciliğine engeldir. Bu ve benzeri nedenlerle Ortadoğu ülkelerinin harita ve yöneticileri değiştirilmeli ki, Batı’lıların geleceği güvence altına alınsın. Bu amaçla ABD, BOP formülünü kurdu. Bu formüle göre Recep Erdoğan BOP’a yapılacak, Erdoğan aracılığıyla Ortadoğu’ya yerleşilecek.
 
Bu süreçte ABD’nin Dışişleri eski Bakanlarından Condoleezza Rice, bakanlığı döneminde bir makale yazar. 7 Ağustos 2003 günü The Washington Post Gazetesi’deki makaleye göre BOP, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 22 İslam ülkesinde uygulanacaktır. Makalesinin sonunda Rice: “Bölge halkının daha özgür ve daha fırsat dolu (!?) şartlarda, Amerika ve dünya halkının daha güvenli ortamlarda yaşamaları için çalışacağız” der.

Bu arada Amerika, Saddam Hüseyin’in bazı icraatlarını bahane ederek Irak’ı işgal etmeye, Türkiye’nin Güneydoğusu’na yerleştireceği 60 bin kadar bir ABD ordusu ile BOP’u uygulamaya çalışmaktadır. Recep Erdoğan ve Abdullah Gül, “Amerika askerlerinin Türkiye’ye konuşlanmasını temin için” TBMM’den yetki isterler, ama başarılı olamazlar. CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey, 1 Mart 2003 tezkeresinin T.B.M.M.’de reddedilmesinden sonra, 26 Mart 2003 günü Utah Üniversitesi’nde: “Felaket İle Flört: Türkiye, Irak ve ABD” konulu bir konferans verir. Berkey konuşmada, 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesinde TSK’ni sorumlu tutar: “AKP lideriyle anlaşarak Türk Ordusu’nu çok sıkı bir kafese kapattık” der.
 
Abdullah Gül Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Recep Tayip Erdoğan Başbakanı olarak Amerika’nın politikaları doğrultusunda beyanatlar vermeyi, adımlar atmayı sürdürürler. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan ikiye bir “BOP Eşbaşkanı” olduğunu, “Diyarbakır’ın bir Merkez olacağını” söyledi. Erdoğan, BOP Eşbaşkanı olduğunu çok yerde söylemiştir. Haftalık Aydınlık Dergisi’nin 15 Nisan 2007 gün ve 1030 sayısı ile 23 Mart 2008 gün ve 1079 sayısında konu ile ilgili çok bilgi var.
 
Komşumuz Suriye’nin toprakları yıllardır ABD askerlerinin işgali altındadır. ABD yıllardır Suriye’deki PKK ve PYD gibi terör örgütlerine silah veriyor. Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşları Suriye yönetimi ile birlik olup ABD’ni başarısız kılma yerine Suriye yönetimini zora sokuyor. Sonuç Amerika ve İsrail’in işine yarıyor. Eğer Türkiye Suriyeliler konusunda Amerika’nın yanında olmasaydı, ABD bölgede bu kadar kan dökemezdi. Tam burada size bir bilgi vereyim.
 
Zamanın ABD Başkanı Barak Obama 24 Ekim 2012 günü CBS Televizyonu’nda yaptığı bir konuşmada diyor ki: “Yaptığımız her şeyi Suriye’deki gelişmelere elbette büyük ilgi gösteren İsrail’le, bölgedeki ortaklarımızla istişare ederek ve bu konuda büyük ilgisi olan TÜRKİYE’le koordine ederek yapıyoruz.”  
Bir haber: Obama’dan Erdoğan’a Arap Baharı teşekkürü-SOL 21.09.2011-12: 23
 
“Dün gece Nevyork’ta gerçekleşen Obama-Erdoğan görüşmesinde Suriye’ye yaptırım kararı çıktı. Obama Arap Baharı ile ilgili desteğinden ötürü Erdoğan’a teşekkür etti.”
Bir başka haber: 8 Sütun, 10.01.2012 Salı 16.09
 
Başbakan Erdoğan, Norveç Başbakanı ile birlikte gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında Amerika’ya dedi ki: “Demokrasi oturmadan Irak’tan çekilmeyin.”
 
Erdoğan 4 Kasım 2002 günü ABD Savunma Bakan Vekili Dr. Paul Wolfowitz’e bir mektup gönderir. 17 Ocak 2004 günü Star Gazetesi’nde Hayrullah Mahmut’un köşesinde yayınlanan ve bugüne kadar yalanlanmayan o mektupta Erdoğan şunları yazıyor:
 
“Değerli Dr. Wolfowitz,
 
Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırmak isterim.
 
Seçim sonuçlarının bizim genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmi konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.
 
Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7…
 
Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.
 
Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
 
Samimiyetle SİZİN OLAN,
Recep Tayyip Erdoğan
Genel Başkan”[2]
 
Ben bu mektubu yorumlamayacağım. Yorumunu siz kendiniz yapın.
 
Star Gazetesi 19 Temmuz 2011 günü şu haberi yayınladı: “Kaddafi’yi bitiren darbeyi İstanbul toplantısı indirdi. 21 ülkenin Dışişleri Bakanı ve Uluslararası Kurumun Genel Sekreteri Libya’da tek temsilci olarak Muhaliflerin Konseyini kabul ettiklerini açıkladı.”
 
Haber7.com: 21 Mart.2011.00.35 “ABD’yi Libya’da Türkiye Temsil edecek. ABD televizyonu kanalı CNN’in haberine göre, Türkiye Libya’da ABD’nin “koruyucu gücü” olarak görev yapacak…”
 
Vatan İnternet: 23.03.2011 “Türkiye, ABD’nin çıkarlarını korumada hami devlet olacak. Ankara-ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Libya’da ABD’nin çıkarlarını koruması için Türkiye’nin hami devlet olacağını söyledi.”
 
Hatırlatma: NATO (Amerika ve Batı ülkeleri) Libya’yı havadan ve denizden vururken, Türk savaş uçakları ve gemilerinin NATO’nun muharip güçlerini koruduğunu, savaş komuta merkezinin İzmir olduğunu hatırlayalım.
 
Vatan Gazetesi 24 Mayıs 2003 günü Abdullah Gül ile ilgili bir haber yayınladı. Habere göre Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Milliyet’ten Sedat Sertoğlu’na: Onunla (ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell) 2 sayfa 9 maddelik gizli bir anlaşma yaptığını söyledi. Sonradan basına sızan o anlaşmanın maddeleri şunlar:
 
Türk birlikleri Irak’tan çekilecekler, Türkiye PKK’ya yapacağı askeri harekâtları önceden ABD’ye bildirecek, Türkiye ABD’nin İran ve diğer Ortadoğu ülkelerine uygulayacağı harekât için ABD’ye kolaylık sağlayacak, Türk ordusunun asker sayısı ABD’nin uygun gördüğü sayıya indirilecek, Türkiye Irak’ın kuzeyinde kurulacak Kürdistan’ı tanıyacak, Türkiye Abdullah Öcalan vb üst düzey PKK’lılar için af çıkaracak, Türkiye Kamu Reformu Yasasını çıkaracak, Kıbrıs’ta Denktaş devre dışı bırakılacak, Türkiye Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirecek.
Bakınız: http://www.guncelmeydan.com/pano/abdullah-gul-un-2-sayfa-9-maddelik-gizli-anlaşmasi-t17959- (22.11.2019)
 
T 24 12 Eylül 1013 günü “gizil” anlaşmayı haber olarak verdikten sonra başka detaylar verdi. Irak’ta yaralanan ABD askerlerinin Türk hastanelerinde tedavisi, Türkiye’deki bazı arama-kurtarma varlıklarının Irak’a yeniden intikali, ABD güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı gibi.
 
16.7.2007 günkü gazetelerden bazıları Abdullah Gül’ün, 11 Eylül’den sonra ABD’nin Ortadoğu ülkelerine yaptığı askeri harekât için: “ABD KESİNLİKLE DOĞRU YOLDA” dedi.
 
Milliyet Gazetesi’nin 16 Mayıs 2006 günü verdiği habere göre Abdullah Gül: “Dünya barışı için son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını barışa feda etmişlerdir” dedi.
 
14.09.2019 GÜNLÜ Yeniçağ Gazetesi’nden: Bir haber daha: ABD Dışişleri Bakanlığının üç numaralı ismi Nicholas Burns İstanbul ve Ankara’yı kapsayacak gezisine çıkmadan önce Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine ilişkin mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan için dedi ki: “GÜVENİLİR İSİMLER. BİZE VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTTULAR.”  (Ayrıca Washington kaynaklı bir haber 15.09.2007)
 
Bir soru: Gül ve Erdoğan hangi sözleri verdiler, yerine getirdikleri sözler neler?

DEVAM EDECEK
 
* Bu görüşmeler ve daha fazla bilgi için Turan Yavuz’un ÇUVALLAYAN İTTİFAK adındaki kitabına bakılabilir.
[1] Merdan Yanardağ, Bir ABD Projesi Olarak AKP, s. 51-56
[2]Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası Haçlı İrtica, s. 43-44
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Günümüzün Mandacıları -1 Turkey10
Günümüzün Mandacıları -1 Gencat10
Günümüzün Mandacıları -1 Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Günümüzün Mandacıları -1 Pro1010
Günümüzün Mandacıları -1 290407


Günümüzün Mandacıları -1 Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Günümüzün Mandacıları -1 Empty Günümüzün Mandacıları -3

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 4 Şub. 2020 - 5:23

Türkiye’de, Atatürk’ten sonra başlayan Amerikan mandacılığı hiç kesilmeden sürmüş, günümüzde de sürmektedir.

Ahmet Davutoğlu:
Biraz da eski Dışışleri Bakanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan söz edelim. Davutoğlu, 2010 yılı Kasım ayında Dışişleri Bakını sıfatıyla Washington Post gazetesi yazarı Jackson Diehl ile bir görüşme yapıyor. Davutoğlu, Dıehl’e, Türkiye’nin eski Osmanlı ülkeleri üzerindeki liderliğini yeniden kurmak hayalini açıklıyor. Davutoğlu diyor ki:
Günümüzün Mandacıları -1 Yusuf111
“İngiltere sömürgeleriyle bir milletler topluluğu halindedir. Türkiye neden eski Osmanlı topraklarında, Balkanlar’da, Ortadoğu ve Asya’da yeniden liderlik kurmasın? Osmanlı’dan kalan mirasımız var. Yeni Osmanlı diyorlar. Evet, Yeni Osmanlıyız…”
 
Davutoğlu 15 Mart 2013 günü Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde, “Büyük Restorasyon: Küreselleşmeye Yeni Anlayışımız” konulu bir konferans veriyor. Konferansında çok dillilik ve çok kültürlülüğün güzelliklerini anlatıyor, Osmanlı hayranlığını dile getiriyor.
 
Yurt Gazetesi’nin 13.06.2013 günü verdiği bilgiye göre Davutoğlu: “Çözüm süreci fetret devrini yok edecek. Fetret yok edildiğinde ayağımızdaki prangalardan biri kalkacak” diyor, çözüm sürecini “hücre yenilenmesi” olarak açıklıyor.
 
19 Eylül 2011 tarihli Aydınlık Gazetesi’nin haberine göre Ahmet Davutoğlu CNN Türk’te, Arap Baharı hakkında konuşma yaparken: “Bölgede olanlara sadece Ilımlı İslam’ın yayılması ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinden bakılmasının naif olacağını” söylüyor.
 
ABD ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham E. Fuller Türkiye ve Arap Baharı adında bir kitap yayınlıyor. Prof. Dr. Mustafa Acar’ın türcüme ettiği kitapta bakınız Füller neler yazıyor:
 
“Dünyanın başındaki büyük felaketlerden biri, ulus devlet ve milliyetçilik şeklindeki Avrupa’nın zehirli armağanıdır.. Son tahlilde, bir hilafetten bahsetmek gerçekten de İslami birlikten bahsetmenin bir yoludur.. Şayet Batı hilafetten bu kadar korkuyorsa, bu fikir o kadar da kötü olamaz.. Türkiye geçmişteki ümmetin muhafızı rolünün farkındalığıyla hareket etmektedir. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun işaret ettiği gibi.. Türkiye’yi bölüp egemenliğini zayıflatma emelleri taşıdığına dair derin bir kuşkuya kapılmakla suçlarlar. Oysa Sevr kompleksi ulusal bir fanteziden ibaret değildir, gerçek bir tecrübeye dayanmaktadır.. Halifeliğin ilgasından bu yana Müslüman dünya Sünni İslam’ın sözcülüğünü yapacak bir tek otoriteden mahrumdur.. Osmanlılar dini kurumları güçlü bir şekilde desteklemiş ve bunları devlet ve toplum menfaatleri doğrultusunda kullanmıştır. Buna karılık Kemalist devlet, katı laikçi ideolojik yaklaşımı nedeniyle, din işlerinde dinin toplumdaki rolü ve gücünü zayıflatmaya ve onun bağımsız güç zeminini ortadan kaldırmaya dönük düzenlemeler yapmıştır.. Davutoğlu’nun önermesi esasen Atatürk’ün ölümünden beri süregelen Türkiye’nin kendi dış politikalarının bütün seyrine doğrudan meydan okumadır...”[1]
 
Dikkat edersek burada Ahmet Davutoğlu ile Graham Füller aynı tezi savunuyor.
 
Burada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım 2019 günü yaptığı: “Osmanlı’da okuma yazma oranı yüzde elliden fazla idi, Cumhuriyet’in harf devrimi ile okur-yazar oranımız düştü..” konuşmasını da hatırlayalım.
 
1999’da Amerikan vatandaşı olduğunu gizleyerek Refah Partisi’nden Milletvekili seçilen, ancak işlediği kabahatten dolayı milletvekilliğini düşürülen çifte kimlikli, şu anda Erdoğan tarafından Türkiye’nin Malezya Büyükelçiliği’ne atanan Merve Kavakçıdan da söz edelim.
 
Amerika’daki Türk lobileri Türkiye lehine yapacakları çalışmalarda Merve Kavakçı ve babasından destek istedikleri halde Kavakçılar Türk lobilerine hiç destek vermedikleri gibi Merve Kavakçı her fırsatta Türkiye aleyhine konuşmalar yapmış, Virginia Eyaleti’nde Türkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunmuş, PKK ve Rumların Türkiye karşıtı gösterilerine katılmış, Cynthia Mekiney gibi Türkiye aleyhtarı milletvekillerini desteklemiş, “Ilımlı İslam” teorisyeni Graham Füller ile birlikte konferanslar vermiştir.[2]

İlahiyatçılarda Amerika-Avrupa Mandacılığı:
 
Tefsir Profesörü Dr. Suat Yıldırım 8 Aralık 2003’te Aksiyon dergisindeki yazısında şunu yazdı:
 
“Müslüman ve Hıristiyan ümmetlerinin, Hz. İsa’nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek, hem kendilerini hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri, hepimizin ideali olmalıdır.”
 
Dünün fetvacılarından Halil Gönenç, İSLAM dergisinin 1990 Ekim sayısında, Irak-Kuveyt-ABD arasındaki savaş ile ilgili sorulan sorulara şu cevapları verdi:
 
“Halkı Müslüman bir ülke yönetimi başka bir Müslüman ülkenin işgal tehdidini öne sürerek gayrimüslim bir ülkeden yardım isteyebilir mi? Bilindiği gibi Irak Kuveyt’i insafsızca işgal ve ilhak etti. Büyük bir şekilde zulmetmekte. İslam’a göre böyle bir durum olursa elbette zayıf olan bir kimse Müslüman olmayan bir devletten ya da kimseden yardım isteyebilir…” Türkiye’nin Amerikan yanında yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? “..Mazluma yardım etmek ve zalimin zulmünü önlemek için Müslüman bir devletin gayrimüslim bir devletle hareket etmesinde dini bir sakınca yoktur…”
 
Zamanımızın İslam hukukçusu Prof. Dr. Hayreddin Karaman 08.11.2012 günü Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde, Amerikan seçimlerini ve Obama’yı değerlendiriyor. ABD ve BİZ başlıklı yazısını şu cümleyle tamamlıyor: “Kültürümüzde bir söz vardır: “Gayret bizden, Tevfik (başarı lutfu) Allah’tandır” deriz ABD Başkanı başka dinden, ama bizimle ortak bir değere sahip olduğu anlaşılıyor. Bizim siyasilerimize de bu değeri hatırlatıyorum...”
 
Hatay’da açılışını Erdoğan’ın yaptığı, Hatay Valiliği, Hatay Müftülüğü ve Evrensel Değerleri Koruma Derneği’nin düzenlediği Medeniyetler buluşmasına: Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos, Türk Musevileri Hahambaşı Rav İzak Haleva, Türkiye Ermenileri Patriği 2. Mesrob, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu katıldılar. Katılımcıların arkasındaki kompozisyona bakınız! HATAY ilimizin ilk A harfi altı köşeli SİYON yıldızı, T harfi Hıristiyan haçı olarak düzenlenmiş. 11 Mayıs 2008 tarihli bu utanç tablosunun takdirini siz yapın.
 
İngiltere’de yayınlanan “Telegraph” gazetesinin muhabiri Damien Mcelroy, 2004 yılının Aralık ayında Konya’ya gelir. Alaeddin Camisi’nin imamı Muzaffer Geçgel ve TİMAV (Türkiye İmam-Hatipler Vakfı) başkanı (Konya müftü yardımcılığından emekli) Mehmet Emin Parlaktürk ile görüşmeler yapar. Konuşmaların bir bölümü 19.12.2019 günü Telegraph gazetesinde yayınlanır. İşte bazı alıntılar: İmam Geçgel: Türkiye’deki Müslümanların katı laiklik ve Atatürkçülük yüzünden dini özgürlüklere sahip olamadıklarını, din adamlarının rahat konuşamadıklarını, AB’ye girersek inanç ve konuşma hürriyetine erişebileceğimizi, Mehmet Emin Parlaktürk ise Tek umudumuzun, Avrupa’nın getireceği olağanüstü baskı olduğunu söyler.
 
Bu haber TİMAV’ın internet sitesinde yayınlandı. Sitede bir de resim var. Resimde bir cami minaresi, yanında bir AB bayrağı var. 12 yıldızlı AB bayrağı minareyi sarmış. Şu sözlere ve resme bakın; Konya İmam-Hatip ve Yüksek İslam Enstitüsü mezunu din görevlileri Konya’da, İslam mabedini Hıristiyanlığın 12 havarisini temsil eden bir bayrakla kapatıyorlar ve diyorlar ki:
‘Ey Batı! Baskı altındayız. Yaşayamıyoruz. Senden başka umudum kalmadı. Türkiye’ye olağanüstü baskı yap! Bizi kurtar!...’
 
Âleme ibret, yarınlara ışık olsun diye o resmi buraya koyuyorum.
 
Anlattıklarımın adresi:
 
http://news.telegraph.co.uk/news/main.jhtml=/news/2004/12/19/wturk19.ml
Turkey’s İmams predıct more freedom of worship –thanks to the EU  By Damien McElroy in Konya (Filed: 19/12/2004)
 
Atatürk’ten sonraki Amerikan mandacılığına bir örnek daha vereyim.
 
Önceleri Atatürkçü, sonraları Amerikancı ve İslamcı olan Necip Fazıl Kısakürek 17 Temmuz 1959 günlü Büyük Doğu dergisinde şunları yazar:
 
“Amerikan politikasını korumakla mükellefiz…Amerikan siyasetini tutmak biricik doğru yol….Amerika’dan nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalı. Yoksa bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasında mütalaa ettiği kadından ileri geçemeyiz. Dış siyasetimizde Amerikan siyaseti ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını kendimize tecezzi etmez bir siyaset vahidine göre ayarlamakta büyük ve her işe hâkim bir mana gizlidir.” [3]
 
Bu başlığı özel olarak değerlendirmek istiyorum:
 

    Türkiye’de, Atatürk’ten sonra başlayan Amerikan mandacılığı hiç kesilmeden sürmüş, günümüzde de sürmektedir.
    Türkiye’deki Amerikan mandacılığı çokça Milliyetçilik, Allah, İslam gibi milli ve manevi değerlere bohçalanarak yapılmış; Müslümanlar ustalıklı bir biçimde avlanmışlardır.
    “Ilımlı İslam, Dinlerarası Diyalog” gibi şeytanlıklarla Müslümanların inancı bozulmuş, Diyanet ve İlahiyat Fakülteleri bu şeytanlıklara karşı durmamışlar, kendileri bile bu şeytanlıkların uşağı olmuşlardır.
    Günümüzün bazı siyasi mandacıları bazen Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlıklarından, bazen de makam-mevki hesaplarından dolayı, kendilerini ve Türkiye’yi bilerek Amerikan’ın mandasına sokmuşlardır. Böyleleri yollarının yanlış olduğunu gördüler ama işleri zor. Çünkü böyleleri değişik açı ve yerlerinden bağımlılar; kurtulmak isteyince tehlikeli düşüşler mukadderdir.
    Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı bu çıkmazdan ancak: Mandacıların kendi vicdanlarıyla geri çekilmeleri, TAM BAĞIMSIZLIKÇI VE KAPSAMLI BİR MİLLİ BİRLİK HAREKETİ İLE kurtulabilir.
    Şimdiye kadar “solcu, sosyal demokrat, devrimci” denen kişi ve kuruluşlar bizi aldatmış iseler de; “sağcı, dindar, milliyetçi” denen kişi ve kesimler bizi çok daha fazla aldatmışlar ve satmışlardır. Artık bizim laf ve slogana göre değil; kişi ve kuruluşların davranışlarına göre hareket etme zorunluluğumuz var.
    Hatay ilimizin A harfini altı köşeli SİYON yıldızına, T harfini haçlıların ÇARMIH’ına dönüştürerek önünde İmam-Hatipli ve İslam ilahiyatçısı olarak konuşma yapmak, minarelerimizi 12 havari ile kuşattıktan sonra Batılılara tek umudumuz sizsiniz demek; dehşet verici bir ihanettir. Türkiye’deki Müslümanlar bu ihaneti bozmadan mutlu olamazlar.

[1] Graham Füller, Türkiye ve Arap Baharı s. 74, 75, 76, 102, 155, 158, 176
[2] Yılmaz Polat, Cıa’nın Muteber Adamı s. 25-27
[3] Cengiz Özakıncı a.g.e. s. 155. Necip Fazıldan naklen
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Günümüzün Mandacıları -1 Turkey10
Günümüzün Mandacıları -1 Gencat10
Günümüzün Mandacıları -1 Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Günümüzün Mandacıları -1 Pro1010
Günümüzün Mandacıları -1 290407


Günümüzün Mandacıları -1 Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz