¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e

Aşağa gitmek

Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Empty Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Ptsi 8 Haz. 2009 - 10:39

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Yavuz’dan sonra Mısır’a giden Padişah Sultan Abdülaziz’in Resulullah’a yolladığı mektubun satır araları...

Yavuz'dan sonra Mısır'a giden Padişah Sultan Abdülaziz'in Rasulullah'a yolladığı mektubun satır aralarını irdeleyen yazar Fatih Bayhan, kullanılan dile dikkat çekiyor. İşte o yazı...
Osmanlı Sultanları'nın manevi veçheleri üzerine söylenecek çok söz var. Yavuz'un Sina Çölünde attan indiğine, “Rasulullah önümüzde yürürken biz atın sırtında nasıl giderim” bir tarihi hatıradır. Özellikle Yavuz'dan sonra Belde-i Mukaddes'ten gelen emenatlere, her yıl Mekke ve Medine'ye gönderilen surre alaylarına gösterilen hürmet ve tazim gerçekten insanı etkiliyor.

Bunların çoğundan bir şekilde haberdarız ama Osmanlı Sultanlarının Avrupa'ya, Almanya, Avusturya ve Macaristan'a seyahatlerde bulunan, Yavuz'dan sonra Mısır'a giden Padişah Sultan Abdülaziz'in Rasulullah'a bir mektup yazdığından çoğumuzun haberi yoktu…

Doğrusu Avrupa'yla ilişkilere çok önem veren, resim, güzel sanatlar, müzik ve askeri alandaki değişim adımlarıyla dikkati çeken Sultan Aziz'in son derece sadakat kokan böyle bir mektubu kaleme almış olması da şaşırtıcıdır.
Evet, mektup Rasulullah'ın maneviyatına ithafen yazılmış.

Oldukça hürmet, ta'zim ve ağdalı bir dili olan bu mektupta Sultan Abdülaziz'in manevi cephesi açıkça görülüyor.
Mektubun içeriğine değinmeden Kutsal emanetlerle ilgili bazı detaylar vermek doğru olacak sanıyorum…

***

Yavuz'un Doğu Seferinden sonra Osmanlı'nın “hizmetine” geçen Kutsal belde Mekke ve Medine, o günden 1920'li yıllara kadar Osmanlı'nın; bakım, onarım ve hizmeti altındaydı. Her yıl düzenli olarak İstanbul'dan özel bir alay yola çıkar, Kabe'nin örtüsü, anahtarı bu alayla beraber Mekke'ye kadar kervanla giderdi. Yol güzergahında uğradığı her beldede büyük törenler düzenlenir, şehrin ileri gelenleri bu töreni organize ederdi.
Osmanlı Padişahları için Surre Alayı göndermek, karşılamak ayrı bir önem taşırdı. Bu görev her yıl Hac mevsiminden önce hiç aksatılmadı.

Kutsal emanetlerin İstanbul'a nakli ise Medine'nin işgalinden sonra Fahrettin Paşa'nın eliyle olmuştur. Bir kısmı zaten o zamanda Topkapı'da bulunan emanetler, Medine'nin işgalinden sonra tümüyle İstanbul'a nakledilmiştir.
Ancak burada önemli bir ayrıntıyı sizinle paylaşmama izin veriniz.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

İngiliz donanması İstanbul'a girdiğinde, İstanbul sokaklarında İngiliz bayrakları, askerleri görünmeye başlayınca Sultan Reşad'ın talimatıyla Kutsal emanetlerin güvenli bölge olarak Konya'ya nakli kararlaştırılıyor. Hazırlıklar başlıyor ama kimse hazırlığı gönüllü yapmıyor, çünkü kimsenin İstanbul'u terk etmek gibi bir niyeti yok. Sultan Reşad'a, durum arz ediliyor ve, “Sultanım, Kutsal emanetler İstanbul'un evsahipliğindedir. Bu emanetler İstanbul'un muhafızıdır. Uygun görürseniz İstanbul'dan başka bir yere nakletmeyelim” diye ikna ediliyor. Sultan Reşad bu açıklama üzerine Konya'ya nakilden vazgeçiyor ve kendiside İstanbul'da kalıyor…

Bu yaklaşımda gösteriyor ki Osmanlı'nın kutsal emanetler konusundaki hassasiyeti oldukça üst noktadadır.

***

Gelelim Sultan Abdülaziz'in Resulullah'a yazdığı o mektuba…

Mektubun orijinal hali bugün Topkapı Sarayındadır. Muhtemelen Fahrettin Paşa'nın emanetleri İstanbul'a naklettiği o listede bu mektup da yer almıştır. Sultan'ın kendi kaleminden, gönlünden düşen kelimelerle yazdığı her satırından belli olan o mektup bugün Hırka-i Saadet'te bulunuyor.

Mektupta Hazreti peygambere ümmet, Mekke ve Medine'ye hadim (hizmetçi) olmak şerefine kavuştuğunu belirten Sultan Aziz, mektubuna Besmele ve Salat-u selamla başlıyor. Kendi eliyle hazırladığı zarfı iki yerinden kırmızı mum ile mühürleyip adeta “özel”leştirmiş.

Mektup o kadar nazik bir dille kaleme alınmış ki Osmanlıca'nın leziz ve mütevazi üslubu tümüyle yansımıştır. Giriş bölüm salat, selam ve hamdle başlayan mektup, bu sözlerle size mektup yazmak suretinde bulunan "ben günahkarı bağışlayın” diye devam ediyor.

Sultan'ın Kendisini tarif eden cümleleri mektuptan aktarmama izin verin: “İşbu mücrim-ü asi ve her bir karı asi Abdulaziz Han bin Mahmud Han Gazi ümmetini nezd-i risaletpenahinizde cürm-i isyani hesab olunacağını munkır ve mu'terif olarak der-i merhamet medarınıza arzuhal-i pür melal takdimine cür'et eyledim…” Bu nasıl bir hürmet, nasıl bir tazimdir…

Diyor ki Sultan Aziz, “Ben ki Mahmud han oğlu; günahkar, isyankar Abdulazizim. O hesap gününde ümmetinizi koruyup, gözettiğiniz o günde merhametinize sığınmayı arz etme cüretinde bulunuyorum efendim…” Ve mektubuna aynı hürmet ve af dileyen, günahkar bir kul ruhuyla devam ediyor Sultan Aziz, üzerindeki bütün emanetlerin gereğini layıkıyla yerine getirmek, Allah ve kul haklarını eda etmek, Müslümanların kendi idaresinde olan mallarını israfa düşmeden yerli yerinde sarf etmek, gizli ve açık bütün düşmanlar üzerine galip gelmek, bütün mü'minler ile birlikte sıhhat ve afiyet içinde, rıza-i ilahiyyeye muvafık ömür sürmek, mahşer günü arz yıkılmadan ilk girenler ile birlikte cennete girmek için Rasulullah (sav)'in şefaatine sığınıyor.

Ve günahkar ve mücrim haliyle böyle bir mektubu kaleme almaya cüret ettiği için tekrar tekrar özür diliyor ve; “Ene'l abdul müznibüd daif el muhtacu ila fuyuzatı meliki'l latif el muncı ve'lmunteci ila ra'feti'r rauf. El müsemma bi Abdulaziz Han ibni'l Gazi Mahmud Han sellmehu'l meliku'l Mennan…” diye sona erdiriyor…

***

Müminlerin hizmetkarı, sorumlusu, halifesinden, Müminlerin Emiri, Rasulullah'a yazılan bu mektup baştan sonra bir sadakat, samimiyet ve iltifat kokusu yayıyor. O koku hala Topkapı'da her okunduğunda Sultan Aziz'in hürmetine ve mütevaziliğine şahadet ediyor.

Not: Hafta sonları istiyorum ki tarihi olayları değerlendiren yazılar yazayım. Güncel mevzular günü kurtarsa da tarih her anı kuşatıyor…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Turkey10
Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Gencat10
Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Pro1010
Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e 290407


Sultan Abdulaziz'den Hz.Peygamber'e Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz