Yeni Şafak yazarının Deniz Feneri isyanı
1 sayfadaki 1 sayfası
Yeni Şafak yazarının Deniz Feneri isyanı
Şavşat'taki tepkilere Yeni Şafak'tan tepki: İyilik ve insanlık adına, şu Deniz Feneri Derneği'ni artık kapatın!..
Geçtiğimiz hafta Artvin Şavşat'taki selzedelere yardım için kente giden Deniz Feneri derneği üyeleri protesto şoku yaşadı.
Son yaşanan bu olayın ardından Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna isyan etti: Yeter artık kapatın şu derneği..
ADIMIZ ÇIKMIŞ DOKUZA İNMEZ SEKİZE
Bekledim ki, bir kardeşimiz şu mevzua el atsın da, “farz-ı kifaye” hesabı, vebalden kurtulalım! Ne hikmetse şu saate kadar yazan çizen çıkmadı.
İş başa düştü!.. “Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize” limanına demir atsak da, mecburen bigane kalmayacağız. Gelgelelim “mevzu” gerçekten de netameli: Artvin Şavşat'taki selzedelere yardım etmek için yola çıkan Deniz Feneri Derneği görevlileri muhtelif sataşmalara maruz kalmış geçen hafta.
İLK KEZ BİR YARDIM DERNEĞİ PROTESTO EDİLİYOR
Dikkat isterim: İlk kez bir yardım derneği, yardım eli uzattığı insanlar tarafından protesto ediliyor! Nerden baksanız bir acayip hal… Meramımı açıklamadan evvel biraz daha tafsilat verelim: Şavşat Kaymakamlığı önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik bir grup hakaretamiz sloganlarla protesto etmiş dernek görevlilerini. Hatta spreyle “defolun” falan yazmışlar dernek aracına. Dernek yetkilileri ne yapmış peki? Ne yapacaklar; “Yardım ve iyilik karşıtı bu insanları, 'iyilik ve insanlık' adına kınıyoruz…” falan demişler.
KAPATIN ŞU DENİZ FENERİ DERNEĞİ'Nİ
İyi, güzel söylemişler; mamafih, benzer şeyleri korkarım ben de onlar için söylemek makamındayım. Yani… “İyilik ve insanlık adına, şu Deniz Feneri Derneği'ni artık kapatın!..” demek istiyorum.
Üstelik “Bir süredir asılsız iddialar ve gerçek dışı söylemlerle miting alanlarından, televizyonlardan ve gazete sütunlarından halkı bu denli yanlış yönlendiren ve bu olayın yaşanmasına sebep olan kişileri kınıyoruz…” şeklindeki tepkilerine hak verdiğim halde!
KİM HAKLI KİM HAKSIZDAN ÇIKTI MESELE
Ne ki, kimin haklı, kimin haksız olmaklığından çoktan çıkmış bir mesele bu. Ona bakarsanız, adı malum tezvirata bulaştırılmaya çalışılan, (mesela) Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Karaman'ın infak parasına, kul hakkı yemenin bu en müstekreh haline tenezzül edeceğine herkes inansa, ben inanmam.
BU SAATEN SONRA DURUM DEĞİŞMEZ
Gelgelelim “Şüyu'u vuku'undan beter!” diye de bir deyim var. Dolayısıyla, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemez. Çünkü hiçbir şey olmamışsa da, imaj bakımından “dava” kaybedilmiştir. Mezkur “açıklama” da bunun teyidi zaten. Demem o ki; sabah akşam, Almanya Deniz Feneri'yle alakamız yok dense de, bu saatten sonra durum değişmez…
Yardımlaşma faaliyetleri nihayetinde “gönül” işidir; veren el için de, alan el için de. İşin içine herhangi bir şekilde “gönülsüzlük” girmişse, kimseye “hayır” gelmez o işten. Kardeşin kardeşe yardım etmediği bu çağda, illaki yardım edeceğim diye tutturmak “fitneye” neden olur sadece. Diğer yardım kuruluşlarını töhmet altında bırakmanın yanı sıra, olmadık şeyler getirir insanın aklına.
ADINI DEĞİŞTİRİN BARİ
Sizden yardım istemeyen, dahası, aracınıza saldıran insanlara niçin, “Ne haliniz varsa görün!..” demiyorsunuz? Babalar evlatlarının “nankörlüğüne” tahammül edemezken, hiç tanımadığınız insanların “nankörlüğüne” niçin tahammül ediyorsunuz? Bu nasıl yardım aşkıdır Allah aşkına?! Nasıl bir takvadır ki bu, gördüğünüz muamelenin etkisiyle pire için yorgan yakacağınıza, yollara “yorgan” döşeyip “yardıma” koşuyorsunuz?
Biz alıştık; yardım yapmadan yaşayamayız diyorsanız, diğer yardım derneklerine katılmayı niçin düşünmüyorsunuz? Yok, dernek bizim olacak, biz yöneteceğiz diyecekseniz; o zaman derneğinizin adını değiştirin bari. Bunları söylüyorum diye de, fakire gönül koymayın.
DENİZ FENERİ YÜZÜNDEN YEDİĞİMİZ KÜFÜRLERİN HADDİ HESABI YOK
Kitabın ortasından konuşmuş, kalbinizi istemeden de olsa kırmış olabilirim. Yazık ki yazık, Ahmet Taşgetiren yumuşaklığında veya Fehmi Koru kuşatıcılığında bir “üslubumuz” yok! Lakin hatırımız olsun.
Zira… Deniz Feneri Derneği yüzünden yediğimiz küfürlerin haddi hesabı yok. Ergenekon hakkında her yazdığımızda, “Deniz Fener'ini de yazsana…” yollu sitemlerin ardından gelen küfürlerin bini bir para!
Gerçi aşktan, ölümden, ayrılıktan bahsetsek de durum pek değişmiyor. Ne alakası varsa, “Niçin Deniz Fener'ini yazmıyorsun?..” diyerekten başlıyorlar saydırmaya. Tamam, bu küfürbaz şebekleri iplemeyelim, ama, siz de suyu yokuşa akıtmaya çalışmayın.
Geçtiğimiz hafta Artvin Şavşat'taki selzedelere yardım için kente giden Deniz Feneri derneği üyeleri protesto şoku yaşadı.
Son yaşanan bu olayın ardından Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna isyan etti: Yeter artık kapatın şu derneği..
ADIMIZ ÇIKMIŞ DOKUZA İNMEZ SEKİZE
Bekledim ki, bir kardeşimiz şu mevzua el atsın da, “farz-ı kifaye” hesabı, vebalden kurtulalım! Ne hikmetse şu saate kadar yazan çizen çıkmadı.
İş başa düştü!.. “Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize” limanına demir atsak da, mecburen bigane kalmayacağız. Gelgelelim “mevzu” gerçekten de netameli: Artvin Şavşat'taki selzedelere yardım etmek için yola çıkan Deniz Feneri Derneği görevlileri muhtelif sataşmalara maruz kalmış geçen hafta.
İLK KEZ BİR YARDIM DERNEĞİ PROTESTO EDİLİYOR
Dikkat isterim: İlk kez bir yardım derneği, yardım eli uzattığı insanlar tarafından protesto ediliyor! Nerden baksanız bir acayip hal… Meramımı açıklamadan evvel biraz daha tafsilat verelim: Şavşat Kaymakamlığı önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik bir grup hakaretamiz sloganlarla protesto etmiş dernek görevlilerini. Hatta spreyle “defolun” falan yazmışlar dernek aracına. Dernek yetkilileri ne yapmış peki? Ne yapacaklar; “Yardım ve iyilik karşıtı bu insanları, 'iyilik ve insanlık' adına kınıyoruz…” falan demişler.
KAPATIN ŞU DENİZ FENERİ DERNEĞİ'Nİ
İyi, güzel söylemişler; mamafih, benzer şeyleri korkarım ben de onlar için söylemek makamındayım. Yani… “İyilik ve insanlık adına, şu Deniz Feneri Derneği'ni artık kapatın!..” demek istiyorum.
Üstelik “Bir süredir asılsız iddialar ve gerçek dışı söylemlerle miting alanlarından, televizyonlardan ve gazete sütunlarından halkı bu denli yanlış yönlendiren ve bu olayın yaşanmasına sebep olan kişileri kınıyoruz…” şeklindeki tepkilerine hak verdiğim halde!
KİM HAKLI KİM HAKSIZDAN ÇIKTI MESELE
Ne ki, kimin haklı, kimin haksız olmaklığından çoktan çıkmış bir mesele bu. Ona bakarsanız, adı malum tezvirata bulaştırılmaya çalışılan, (mesela) Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Karaman'ın infak parasına, kul hakkı yemenin bu en müstekreh haline tenezzül edeceğine herkes inansa, ben inanmam.
BU SAATEN SONRA DURUM DEĞİŞMEZ
Gelgelelim “Şüyu'u vuku'undan beter!” diye de bir deyim var. Dolayısıyla, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemez. Çünkü hiçbir şey olmamışsa da, imaj bakımından “dava” kaybedilmiştir. Mezkur “açıklama” da bunun teyidi zaten. Demem o ki; sabah akşam, Almanya Deniz Feneri'yle alakamız yok dense de, bu saatten sonra durum değişmez…
Yardımlaşma faaliyetleri nihayetinde “gönül” işidir; veren el için de, alan el için de. İşin içine herhangi bir şekilde “gönülsüzlük” girmişse, kimseye “hayır” gelmez o işten. Kardeşin kardeşe yardım etmediği bu çağda, illaki yardım edeceğim diye tutturmak “fitneye” neden olur sadece. Diğer yardım kuruluşlarını töhmet altında bırakmanın yanı sıra, olmadık şeyler getirir insanın aklına.
ADINI DEĞİŞTİRİN BARİ
Sizden yardım istemeyen, dahası, aracınıza saldıran insanlara niçin, “Ne haliniz varsa görün!..” demiyorsunuz? Babalar evlatlarının “nankörlüğüne” tahammül edemezken, hiç tanımadığınız insanların “nankörlüğüne” niçin tahammül ediyorsunuz? Bu nasıl yardım aşkıdır Allah aşkına?! Nasıl bir takvadır ki bu, gördüğünüz muamelenin etkisiyle pire için yorgan yakacağınıza, yollara “yorgan” döşeyip “yardıma” koşuyorsunuz?
Biz alıştık; yardım yapmadan yaşayamayız diyorsanız, diğer yardım derneklerine katılmayı niçin düşünmüyorsunuz? Yok, dernek bizim olacak, biz yöneteceğiz diyecekseniz; o zaman derneğinizin adını değiştirin bari. Bunları söylüyorum diye de, fakire gönül koymayın.
DENİZ FENERİ YÜZÜNDEN YEDİĞİMİZ KÜFÜRLERİN HADDİ HESABI YOK
Kitabın ortasından konuşmuş, kalbinizi istemeden de olsa kırmış olabilirim. Yazık ki yazık, Ahmet Taşgetiren yumuşaklığında veya Fehmi Koru kuşatıcılığında bir “üslubumuz” yok! Lakin hatırımız olsun.
Zira… Deniz Feneri Derneği yüzünden yediğimiz küfürlerin haddi hesabı yok. Ergenekon hakkında her yazdığımızda, “Deniz Fener'ini de yazsana…” yollu sitemlerin ardından gelen küfürlerin bini bir para!
Gerçi aşktan, ölümden, ayrılıktan bahsetsek de durum pek değişmiyor. Ne alakası varsa, “Niçin Deniz Fener'ini yazmıyorsun?..” diyerekten başlıyorlar saydırmaya. Tamam, bu küfürbaz şebekleri iplemeyelim, ama, siz de suyu yokuşa akıtmaya çalışmayın.
Similar topics
» Deniz Feneri'nde şok Yeni gözaltılar
» Deniz Feneri'nde ilginç bağlantılar
» Deniz Feneri ve Bağımsız Yargı
» Deniz Feneri'nde Yine Skandal!
» TARAF yazarının 'dinsiz' yazısı
» Deniz Feneri'nde ilginç bağlantılar
» Deniz Feneri ve Bağımsız Yargı
» Deniz Feneri'nde Yine Skandal!
» TARAF yazarının 'dinsiz' yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz