Zengin kız-fakir erkek hikayesi anlatmıyoruz

[İlteriş Kağan]

Es Es Dizisi ATV'nin Çekimleri ve konusu Eskişehirde geçen yeni gençlik dizisi


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Pis işlere bulaşan bir sokak serserisinin öyküsünü anlatan ‘ES-ES’ adlı dizide, bu genci bataklıktan kurtarmaya çalışan öğretmeni oynayan Erdal Beşikçioğlu: Alt metni güçlü, dolu bir hikayesi var.
atv ekranlarında bu akşam bir sokak serserisinin varolma sürecini anlatan, hikayesi Eskişehir’de geçen ‘ES-ES’ adlı bir dizi başlıyor. ‘Uras’ adındaki bu genci Ahmet Rıfat Şungar’ın canlandırdığı, pavyon şarkıcısı annesini Derya Alabora’nın oynadığı dizide usta oyuncu Erdal Beşikçioğlu da genci pis işlerden uzaklaştırmaya çalışan fakülte hocası rolünde… Geçen yıl ‘Vali’ filminde rol alan, son olarak da TRT’de yayınlanan ‘Ayrılık’ dizisinde Çeçen direnişçiyi canlandıran Beşikçioğlu, yeni dizisi için, “Bu yıl siyasi söylemlerden uzak, gençlerle birlikte kafamı dinleyebileceğim bir iş olsun istedim” dedi. ‘ES-ES’in boş bir hikayesi olmadığını da vurgulayan Beşikçioğlu, reytingler hakkında ise “Ben tablomu yaparım ve sunarım, gerisi beni ilgilendirmez” diye konuştu.

FİKRİMİ ÖZGÜRCE SÖYLEMELİYİM
‘ES-ES’in hangi yönü sizi cezbetti?
‘Vali’ projesi ve ‘Ayrılık’ dizisi, siyasi alt yapısı olan işlerdi. ‘Ayrılık’ devlet kanalında yayınlandığı için, sıklıkla sansüre uğruyordu ve bu durum can sıkıcı olmuştu. O yüzden içinde siyasi altyapısı olmayan, sivri söylemleri olmayan bir dizide, gençlerle birlikte biraz daha kafa dinlemek ve sakince bir iş yapmak için bu projeyi kabul ettim.
Denetleniyor olmak bir oyuncu olarak sizi çok mu rahatsız ediyor?
Söylemek istediğinizi söyleyemeyince hevesiniz kırılıyor! Doğal olarak da o işle ilgili heyecanınız kayboluyor. Ben, fikrimi özgürce söylemek istiyorum.
Bu dizide nasıl bir role büründünüz?
Eskişehir’deki Işık adındaki bir üniversitede, mimarlık fakültesinde ders veren, sanat tarihiyle ilgilenen bir hocayı oynuyorum. Gençlerin bilinçlenme sürecinde onların yanında olan, idealist bir öğretmen…
Gençlerle çalışıyor olmak sizin için bir şans olsa gerek…
Benim için öyle! Onların enerjilerinden ve heyecanlarından çokca nasipleniyorum. Gençlerle çalışmak çok daha keyifli… Onların enerjileriyle hayata devam etmeyi seviyorum. Çünkü onlar kendilerini sorgularken, bana da kendimi sorgulatıyorlar. Bu da hoşuma gidiyor.
TECRÜBELERİMİ AKTARIYORUM
Gençlerle nasıl bir çalışma içindesiniz? Eminim sizin deneyimlerinizden de faydalanıyorlardır! Öğretme kavramı bende farklı! “Öğreteceğim” diye üzerlerine gitmiyorum. Birtakım malzemeler sunuyorum, faydalanırlarsa faydalanırlar! Bu onların öğrenme kapasiteleriyle de alakalı aslında. Ben sadece tecrübelerimi aktarıyorum.
‘Hayata 1-0 yenik başlayanların hikayesi’ sloganıyla yola çıkan dizide neler anlatılıyor peki?
Dizinin dramaturjik altyapısı çok güçlü. Klasik zengin kız-fakir erkek hikayesi olarak özetleyebileceğimiz bir dizi değil. Altı boş bir hikaye değil! Genç bir bireyin varolabilme öyküsünü anlatıyoruz. Kenar mahallede hırsızlık ve uyuşturucu işleriyle uğraşan ama kafası çalışan bir genç var. Daha sonra bir adam çıkıyor ve çocuğa bu işleri bırakmasını öğütlüyor. Onu yönlendiren ve prototip olarak seçtiği karakterlerden biri de benim. Öte yandan çocuğun hayatını yönlendirmeye çalışan başkaları da var. Mesela ağabeyi pis işlerle uğraşmasını istiyor. Annesi de pavyonda çalışıyor.
AHMET RIFAT’A DİKKAT EDİN, ÇOK BAŞARILI!
Ekipten biraz bahseder misiniz?
Biz burada hem deneyimli hem de genç oyuncularla çok güzel bir iş çıkartıyoruz. Mesela Ahmet Rıfat Şungar, genç kuşağın önemli oyuncularından biri olacak. Ayrıca Derya (Alabora) Hanım’la karşılıklı oynamak kadar büyük keyif olabilir mi? Bir futbol takımı bile karşısındaki takım iyi olduğu zaman çok daha güzel oynuyor ve seyri zevkli bir maç çıkıyor ortaya.
Reytingler sizi ne derece ilgilendiriyor?
Hiç! Oyuncular tablolarını boyar ve izleyici karşısına çıkartırlar. Oyuncular için onlar paha biçilmezdir. Dizinin devam edip etmemesi oyuncuyu ilgilendirmez, o sadece tablosunu yapar. Hem dizinin yayından kalkacağını düşünmek bizim işimiz değil, yapımcının işi. Ben oynamaktan keyif alıyorum, bu hobim. Hobimden para kazanıyorum, daha güzeli yok!
Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?
Fotoğraf makinesiyle sağda solda takılan bir muhabir olabilirdim! Nerede bela var oraya giderdim herhalde!
TV, SAHNEYİ DESTEKLEYEN BİR REKLAM ARACI
‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ oyunundaki rolünüzle Baykal Saran Tiyatro Ödülü’nü aldınız. Oyun devam edecek mi?
Oyun üçüncü sezonuna girecek. Birkaç hafta İstanbul’da oynayacağız sonra Ankara’da devam edeceğiz.
Tiyatro, sizin için sinema ve televizyondan önce mi geliyor?
Evet! Ben tiyatroda bir dünya kurmak istiyorum. O dünyaya seyirciyi de katmak istiyorum. Tiyatrodan para kazanılmıyor ama tiyatro bizim hastalığımız ve vazgeçemeyiz.
Son yıllarda dizilerin, tiyatroya seyirci çekme açısından büyük katkısı oldu…
Bu normal. İzleyici bizi dizide gördükten sonra “Gidelim bir de canlı görelim” diyor. TV, sinema ve sahneyi destekleyen bir reklam aracı. O insanları TV başından kaldırabilmek önemli.
Sinema projeniz var mı?
Evet. Semih Kaplanoğlu’nun ‘Süt’, ‘Yumurta’ ve ‘Bal’ üçlemesinin son filmi ‘Bal’da oynayacağım. Ama Giresun’u sel aldı nasıl olacak bilmiyorum!