Açık mektup.1

[TRABZON61]

‘’Ben hep açık yazar açık konuşurum. Sayın Devlet Bahçeli’ye açık mektup.’’</B>

57. Hükümet döneminde almış olduğunuz acemi kararlarınız yüzünden bakın bugün Türkiye ne duruma geldi. Türkiye’nin resmi kanalı TRT’den 24 saat Türkçe dışında bölücü vatan hayinlerinin yıllardır istediği lehçelerde yayın yapılacak. Şimdilik bununla bir kaç yıl susarlar ve 10 - 15 yıl sonra ''o'' tv lerden ''o'' lehçeleri öğrenenler inadına Türkçemizi konuşmayacaklar ve herfırsatta kucaklarına oturdukları akıl aldıkları AB mahkemesine başvuracaklar ve Türkiye’nin Federasyon olması için yani açıkcası bölünmesi için resmen taleplerde bulunacaklar.

İşte bu durumlara Türkiye’yi düşüren başta 57. Hükümet dolayısı ile sizsiniz sayın Devlet Bahçeli. Yapamadığınızı o oturduğunuz koltuğun hakkını veremediğinizi birtürlü anlayamadınız sayın Bahçeli. Bukadar inat olmayın azıcık erdemlik gösterin ve kabul edin: ”Ben bu işi beceremiyorum” deyin ve birkez olsun MHP’nin ve Ülkücü’lerin lehine karar alın.

İş olsun diye kunuşup Ülkücüler sokaklara inmeyecek deyip meydanları bebek katilleri bölücü hayinlere terkeden yine sizsiniz. Rametle andığımız Başbuğ’muzdan yadigar kalan: “Erciyes Zafer Kurultay”ımızı fes edip yalanla dolanla olmadık dolaplarla kaldırmaya çalışan sizsiniz sayın Bahçeli. Kırk yıllık Milliyetçiliğin yeni tarifini yapan yine sizsiniz. “Ülkücü değil, bana yoldaş lazım” diyen Ülkü Ocak’larımızı kapatan üç buçuk yılda Ecevit’ten çok şey öğrendim diyen bu anlamsız kararları peşi peşine sıralayan yine sizsiniz sayın Bahçeli.

Siz mükemmel Ülkücü arayıp Ülkücüleri ve hatta benim bile ocaklardan kaydımın silinmesine sebeb olurken T.B.M.M.de el sıkıp yer verdikleriniz . ‘’VUKAATSIZ KÜRT, KÜRT DEĞİLDİR” diyerek suç işleyenlere asker polis taşlayanlara ve hatta yollara mayın döşeyenlere zeytin ormanı uzatıyor, bunları görmezden gelemezsiniz Türkiye yay gibi gerildi nerdeyse, ok gibi fırlayacak bunları tartın sayın Bahçeli.

Yapamadığınız MHP’nin Genel Başkanlığını bir türlü beceremediğiniz halde bu ağırlığı kaldıramadığınızı hiç kabul etmeyip kongirede karşınıza aday olarak çıkacak Ülkücünün kaydını bile sildirip partiden ihraç eden yine sizsiniz sayın Bahçeli. Ben bırakıyordum deyip beni bıraktırmadılar diye piyes oynayan tiyatro yapan yine sizsiniz sayın Bahçeli. Siz ve sizler Türkiye’yi öyle bir yol ayrımına getirdinizki azıcık aklı kuş kadar beyni olan görüyor Türkiye olarak nereye sürüklendiğimizi sayın Bahçeli?

70 tane vekille meclise dolduk haydi bir ikisini saymayalım onlar Allah’ın rahmetine kavuştular. Peki sizler ne yapıyorsunuz seçim öncesi meydanlarda PKK uzantıları meclisten dışarı diyordunuz. ‘’Açık konuşuyorum’’ başkalarından hiç farkımız olmadan oy kurnazlığı yapıp olmadık yerlerde kovboylara özenircesine ipler atıp haydi as diye en az sizin kadar suçlu olan sayın Erdoğan’a yüklenerek pozlar veren yine sizdiniz sayın Bahçeli! Eğer ''o'' melun zamanında asılacaksa bunu biz yapmalıydık şimdi assanızda bir anlamı kalmadı sayın Bahçeli.

“Tavır koyup kanlı elleri biz sıkmayız” diyeceğiniz yerde bölücü hayinlere yer gösterip beşlik simit gibi kırıştınız. Renk kattıklarından bahsedip oları sevindirip Ülkücüleri üzdünüz, Şehitlerimizin kemiklerini sızlattınız. Bizleri şehit’lerimizin yakınlarını ve Aziz Gazilerimizi tarifi imkansız acılara garg ettiniz bunu siz yaptınız sayın Bahçeli!

“Gel yol yakınken Türkiye çaresizlikten iyice kangıran olmadan iç savaş çıkmadan, bırak ''o'' makamı mal mülk, para pul nedersen ne istersen al senin olsun verelim ve çekil oradan. Hareketi kongireye götür kongirede sonrası hak ederek seçilerek gelecek olan bir Ülkücüye Genel Başkanlık görevini devret sayın Bahçeli.”

“Şeytanda Allah’ın huzurunda bu inat yüzünden kovuldu çok büyük alimdi meleklere namaz kıldıran en bilgili hoca idi fakat kibir ve nefsi yüzünden söylendiği halde itaatsızlığı yüzünden Cennetten kovulan ''o'' oldu, siz bunları benden daha iyi biliyorsunuz. Gelin 2003 teki bırakıyorum diye almış olduğunuz ''o'' kararınızı harekete geçirin ve bir kez olsun 11 yıldır MHP’nin ve Ülkücü hareketin işine yarayacak kararı alın ve MHP Genel Başkanlığından istifa edin.

Aha geldik gidiyoruz helebir şehitlerimizi düşün hesap gününüdüşün gazilerimizi düşün onların karşısına nasıl varacağız sayın Bahçeli!

Pekii tek suçlu benmiyim Türkiye’nin bu durumda olmasına tek sebeb olan benmiyim derseniz haşa.

AKP ve sayın Erdoğan’ın Cumhur Başkanı sayın Gül’ün yaptıkları hiç unutulacak türden değildir.

Fakat MHP nin başında siz olduğunuz için onlar hep şanslılar onlar herzaman maça 1-0 önde çıkıyorlar çünkü siz Galatasaray onlarda Fenerbahçe gibi sizi herzaman ve heryerde yeniyorlar ve budurumda kaybeden Ülkücü Hareket ve Türkiye Türk Milleti oluyor, onun için siz bu işi Allah’ın rızası için bırakın.

Gelin bir kez olsun devletin ve milletin sizden beklediği cevapı verin ve ''o'' makamı tavrınızdan dolayı yapamadığınız için erdemlik edip ben bırakıyorum deyin ve Türk düşmanları din düşmaları Allah düşmanları nın karşısına dağ gibi bir Ülkücünün çıkması için yardımcı olun. Hem sizde yoruldunuz çekilin ve artık dinlenin sayın Bahçeli.

Aah ah vallahi yazacak çok sözüm var. Karga idim siz beni bülbül ettiniz. Siz hepsini geçin; Tek Yüce Allah’ın rızası için Türk Milletinin birliği bütünlüğü için Türk devletinin selameti için Ülkücü hareketi kongireye götürün ve küskünleri tekrar harekete kazandırın birkez olsun siz size yakışanı sizden beklenen hareketi yapın sayın Bahçeli.

Siz bunları yapın sizi ömrünüzün sonuna kadar yalnız bırakmayacak bir dostunuz olacağıma and içiyorum.

‘’Hatalarda insanlar içindir, hatasız kul olmaz, yeterki hatamızdan yol yakınken dönmesini bilelim !”

Herzaman ve heryerde davasının adamı, adam olmayanlara asla ve asla adamlık etmeyen malum

Uyumayan birisi...Bekir Akoğul

[TRABZON61]

GÖNÜLLERİ BİRLEŞTİREN MEKTUBUNA BAKIŞIM ..!
(2. açık mektup)



Muhterem gönüldaşlarım can ülküdaşlarım.

M.H.P’mizin kuruluşunun 40. yılı olması münasebeti ile sayın Devlet Bahçeli tarafından tüm ülkücüleri kucaklayan çok anlamlı bir mektup yazıldığını duydum ve okudum.

Bu mektubun kaleme alınmasındaki asıl maksadın küsmüş veya küstürülmüş ihraç edilmiş veya kendi insiyatifinde teşkilatlardan bir şekilde çekilmiş ülkücüleri tekrar kucaklamak ve harekete kazandırmak onlara; Ülkücü olduklarını Türk olduklarını Bozkurt olduklarını tekrar hatırlatmak olduğuna inanmıştım.

Bu mektubu yazmakla Genel merkezimizdeki yöneticilerimizin 12 yıldır bilerek veya bilmeyerek yapmış oldukları, irili ufaklı bazı hataları geçte olsa onlarda anlardır diye düşündüm. Türkiye’yi sahipsiz ve çaresiz zanneden hayinlerin vatanımızda kol gezdikleri adeta cirit attıkları şu günlerde gemiyi kurtarmak için ve yapılan bunca yanlışlara artık bir son verme adına dümene geçen, MİLLİYETÇİ HAREKETİN Genel başkanı böyle anlamlı bir mektubu küstürdüklerine partiden ihraç ettiklerine ve herne sebeble olursa olsun; ‘Ocaklara dahi gelmeyenlere’’ Ocaklarımızdan kaydı silinip ihraç ettiklerine göndermek için kaleme almış olduğuna inandım; Mektubu ilk okuduğumda nasıl sevindiğimi yüreğimin ülküde birlik adına harekette beraberlik adına Türkiye’ye sahip çıkma adına nasıl çarptığını inanın sizlere anlatamam.

Hatta genel başkan sonunda kendisine yakışanı yaptı evet; Bazı hataları oldu fakat olsun. Hatalar,da insanlar için Türkiye bu durumdayken artık hiç birimizin geriye dönüp eskilere bakmamamız gerektiğini düşündüm. En azından artık sayın Bahçeli’de ipe un serip, armudun sapı, üzümün çöpü deme yerine; harekete az-çok hizmeti dokunmuş ülkücüleri tekrar kucaklar ve bu sebeble, ülkücü harekete LİDERLİK YOLUNDA ÇOK BÜYÜK ADIMLAR ATAR diye düşündüm.

Tekrar söylüyorum; ‘’Her ne niyetle olursa olsun 40. Yılımız münasebeti ile kaleme alınan mektubu düşünenlerden yazılması için en ufak çaba harcayanlardan ve zere miktarı’da olsa iyi niyetle katkısı olanlardan Allah razı olsun’’ dedikten sonrada malesef mektubun asıl varması gereken yüreklerede ulaşmış olmadığının üzüntüsünüde yaşadığımın altını kalın bir çizgi ile çiziyorum.


Böyle bir fırsat kırk yılda bir gelir, bu bakımdan böyle bir fırsatı başta siyasilerimiz ve M.H.P yöneticilerimizin çok iyi değerlendirmeleri gerekirdi tam kavrayıp değerlendirmeleri gerekirken, malesef tam manası ile algılayıp tam kavrayamadıklarına inanıyorum. Hareket adına ülküde birlik adına Türkiye’mizin birliği bütünlüğü adına derinden üzüntü duyduğumuda bir daha söylemeden geçemeyeceğim.

Belki bazılarına göre yine ‘’Öküz altında buzağı arıyor olabiliriz’’ fakat; Yazdıklarımız iyi okunup Allah rızası için halis niyetle yazıldığı gibi iyi niyetle okunup anlamak istediğinde niyetimizin ne kadar halis ve berrak olduğunun ortaya çıkacak olduğunada tüm kalbimle inanıyorum.

Böyle bir fırsat ülkücülere 40 yılda bir gelir. Zira ikinci bir kırk yılı ne ihraç edenler ne beğenmeyip gidenler, ve ne içten nede dıştan Türkiye’ye köpekçe saldıranlar'la birlikte menfaat ve çıkarı için küskünlüğü sürdürmekte direnen, taraflı tarafsız bütün soytarılarda göremeyecekler.

Allah biliyor fakat; ‘’öyle zannediyorumki’’ şu ahir zamanda yaşayan bizler en azından dörtte üçümüz kesinlikle 2. Kırkıncı yılımızı göremeyeceğiz. Madem hepimiz biliyoruz 2. Kırkıncı yılımızı yani 80.Şenliklerimizi göremeyeceğimizi o zaman yüreklerimizde neden kin ve nefret yetiştiriyoruz.?

Herşeyi bir başkasından bekleyip çalışanları hep eleştirip karşıdakilerin kafalarındaki çöpü görüp büyüterek anlatma yerine kendi gözümüzdeki merteği ne zaman göreceğiz ?

Kin, nefret, kibir, hakir ve hor görme, küçük görme, adamdan saymama yerine yüreklerimizde sevgi - saygı vefa fidanları yeşertsek ne olur bu anlamsız düşmanlık niye.?

Mesela başta genel Başkan sayın Devlet Bahçeli birileri bana neder demeyip ‘’sadece Allah’ın rızasını düşünüp ''o'' mektubun peşinden birde samimi açıklama yapsaydı’’ ve güzel niyetini perçinleme adına yazmış olduğum şu cümleleri ekleseydi ne kaybederdi.?

Deseydiki;

Gönüldaşlarım bilerek veya bilmeyerek aramızda kırgınlıklar olmuş olabilir; hatta bu kırgınlıklar benden veya sizlerden olmuşta olabilir. Bu bakımdan benim hakkım geçmiş olan ülküdaşlarıma haklarımı helal ediyorum; Anamın ak sütü gibi bende hakları olduklarına inandığım tüm ülküdaşlarımdan, gönüldaşlarımdan Gazilerimizden ve aziz Şehitlerimizin geride kalanlarından helallik diliyorum diyerek; Sözlerine devam etseydi 40. Yılımız münasebeti ile bilakis tarafımdan gönderilmiş olan ''Mektup'' elinize geçmemiş veya size ulaşmamış olabilir, bu hiç önemli değildir. Bu açık davetimiz tüm yürekleredir deseydi; ‘’Hani adaylık için ülkücü olma şartı aramıyorlarya burada,da aramayıp hatta bırakın ülkücü olmayı yüreğinde azda olsa M.H.P sevgisi Türkiye sevgisi Allah ve vatan sevgisi adına en ufak bir kıvılcım taşıyan tüm kardeşlerim şenliğimize davetlidir’’.

Deyip;

Başbuğ’suz M.H.P’mizin kuruluşunun kırkıncı yılını boynumuz bükük yetim gibi kutlayacağız. Bu günümüzde bir birimize tutunmak kucaklaşmak yalnızlığımızı kimsesizliğimizi unutmak ve omuz omuza sıkı sıkı tutunup dik durarak Türkiye’mize sahip çıkmak adına sizleri tek tek M.H.P’mize yani hepimizin yuvası olan BABA OCAĞIMIZA davet ediyorum. !

Deseydi.

Yazmış oldukları ‘’O’’ mektubun peşinden birde böyle bir samimi açıklama yapsaydı ve yine peşine hiç birisini diğerinden ayırmadan. Bazı önde gelen dava adamlarına, Ülkücü harekete emeği geçenlere ve hatta ömrünü Türk İslam ülküsü ilel ebet yaşamalıdır diye; Sürgün geçiren ülkücüleri tek tek aramış olsaydı, onlarında kırgın gönüllerini bizzat almış olsaydı. M.H.P genel başkanımız sayın Devlet Bahçeli küçülürmü yoksa gönüllerde ve Allahın huzurunda yücelir ve ‘’LİDERLİK’’ yolunda çok büyük bir adımmı atmış olurdu .?

Şunun şurasında seçimlere iki ay kaldı. Bazı çatlak ağızların bu mektup seçim yatırımından başka birşey değildir diklerinede inanmak istemiyorum. Fakat; Bu mektubu yazmalarındaki maksatları oy içinse oy Allah rızası içinse Allah’ın rızası sayın Bahçeli böyle bir adım atsaydı bu inceliği yapsaydı gönülleri bürüyüp yüreklere girseydi nasıl olurdu.? İnsan ayırmadan adam kayırmadan, taraflı tarafsız tek tek Allah rızası için herkeze soruyorum; ‘’Genel başkan sayın Devlet Bahçeli’nin ve M.H.P’nin karşısında hangi güç durabilirdi.?’’

Diğer taraftanda bu mesajı alanlar pis nefislerini ayaklarının altına alıp, aynı samimiyeti gösterip kim nederse desin bu işte Allah’ın rızası var diyerek; ‘’Bu saatten sonra ecim cicim demeden Ankara’nın yolunu tutup böyle bir liderin etrafını bürümek için koşsaydı.’’ Bizim önümüzde hangi parti hangi bölücü ve hangi Ermenici geçinen hayinler durabilirdi.?

Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı olduğunu inkar edip T.B.M.M. maaş alarak dokunulmamazlık zırhına bürünüp birileri istiyor diye, biz pkk’ya terörist diyemeyiz diye, yandaşlarına yaranmak adına, hangi yaban domuzu açıklama yapma cesareti gösterebilirdi..?

Aaah. Ah.. Ah ulan ah. Vallahi bir birimize çokta uzak değiliz, azıcık anlayış azıcık sevgi ve toprağın altını düşünüp; Vatanın bekası için insanca 1 dakika düşünmek hepimize yetecektir.

Ey Bekir zaten beklemedin; Eğer ummuş beklemişsem namerdim. Varsın bana davetiye göndermesinler. Hatta beni adamdan bile saymasınlar razıyım. Benim için hiç önemi yoktur. Benim için Allah’ın rızası herşeyin üstündedir. Bunun içinde kısmet olursa ölmezsem 7-8 Şubat’ta Ankara'da olacağım. Ülkücü harekette birlik adına Türkiye’yi AKP’den ve meclisi dolduran hayin bölücülerden temizleme adına ve en önemlisi Türk evladı olarak kendime vazife bilip Ankara’da olacağım.

Varsın isterlerse bizi şenliğin olacağı salona sokmasınlar. Genel merkezimize koymasınlar hiç önemi yoktur.

Ülküdaşım, gönüldaşım herşeyi karşıdan bekleme yerine, karşılıklı anlayış adına bir erdemlikte bizim gösterme zamanımız hala gelmedimi.? Genel merkez böyle bir mektup yazmış ‘’O’’ şenliğe varanın bir yüzü varıpta içeri koymayanların iki yüzü kara olsun.

Hareket olarak üstümüze serpilmiş ölü toprağını silkeleyip ''YA ALLAH BİSMİLLAH'' deyip 7-8 Şubat’ta Ankara’da buluşalım.

Var mısın...?


Varım diyen; Gönüller asıl şimdi selam sizlere.


Uyumayan birisi... Bekir Akoğul