Kültür Bakanlığı ve Hasan Tahsin
1 sayfadaki 1 sayfası
Kültür Bakanlığı ve Hasan Tahsin
Ülkücü sanatçı Ahmet Şafakın,www.istanbul2023.com adlı haber sitesindeki yazısı
Kültür Bakanlığı ve Hasan Tahsin
TüRKİYE yetmişli yılların başında Kültür Bakanlığını kurduğu zamandan bu yana milli kültürden yavaş yavaş uzaklaşmıştır, iddiasında bulunsam yanıtınız ne olur?
Merhum Muarrem Ergin’in bir söyleşide belirttiği gibi, Kültür Bakanının uğraş alanı genelde turizm olmuştur. Turizm döviz beklentisi için yapılan tiyatrodan ibarettir. Kültür ise sosyal hayatta yaşanan ve yaşatılan değerler, varlıklar bütünüdür.
Milli Kültürü halk yaratır. Ama gelecek kuşaklara devlet ulaştırır. Bu Ziya Gökalp’in ilmi bir vasiyeti gibidir. Türk halk biliminin kurucusu Ziya Gökalp, aydınların halka gitmesini, oradan alacakları değerleri esere dönüştürerek halkla paylaşmalarını öngörür. Böylece yerel kültür, ulusal kültüre dönüşür. Cumhuriyetten sonra aydının görevini devlet yapar. Bugün Türkiye’de TRT’nin türkü repertuarı varsa bu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Sivas’ın güzel yürekli, idealist evladı Muzaffer Sarısözen’le başlattığı bu aydın hareketi sayesinde vardır.
*
HALK, köy sosyal yapısından şehir sosyal yapısına doğru geçtikçe endüstriyel ilişkinin ortasına düşer. Şehir karmaşık bir mekandır. Aynı zamanda evrensel kültürün de kapısını oluşturur. Şehirden kültür değil kural çıkar.
Devlet bu durumu seyretmez; var olanı yaşatma, güncel hayata uyarlama ve milli kültürü milli sembollerle ayakta tutma yolunda yumuşak müdahalelerde bulunur.
Bugün devlet ilk defa, aydınların bu yabancılaşmasını teşvik eder konumdadır. Bugün devlet kendini inkar eder bir hamleyle kozmopolitizmi, dünya vatandaşlığını vitrine çıkartmakta, tarihi kökleri anımsıtan sembolleri reddetmektedir.
örnek mi?
Hasan Tahsin!
Hasan Tahsin, 15 Mayıs 1919’da Yunan öncü müfrezesine ilk kurşunu sıkmış ve Yunan emperyalizmine ilk büyük tokadı İzmir’in Konak Meydanında vurmuş olan bir kahramandır. Sorbon’da hukuk eğitimi alan, 1912’de Balkanları İngiliz sömürgeciliği adına Osmanlı’dan ayırmaya çalışan MI Teşkilatı üyesi Boxton’u cezalandıran bir milli fedaidir. Hukuk ve Beşer Gazetesini çıkararak halkı işgale karşı bilinçlendirmeye çalışır; yani milli bir aydındır.
*
HASAN Tahsin’i yeni nesil tanır mı? Bilinmez. çünkü Konak Meydanı’ndaki heykelinden başka onu gündemde tutacak bir hatırası yoktur. Heykelini de genellikle Körfezin yorgun güvercinleri ziyaret etmektedir.
Bundan bir süre önce “Biz ölsek bile emperyalistlerle ruhumuz savaşacaktır” diyen Hasan Tahsin gibi bir fedakar Türk’ün heykelden başka hatırası olsun istedik. Onun ve dolayısıyla Türk milletinin bağımsızlık ülküsünü anlatan bir film yapalım hevesine düştük. Türk sinemasının değerli yönetmenlerinin beğenisinden geçen bir senaryo hazırlandı; Kültür Bakanlığı Sinema Destek Fonu’na başvuruldu. Kültür Bakanlığı böylesine güçlü bir projenin yanında olmalıydı, olacaktı. çünkü Kültür Bakanlığının kuruluş amacı Türk gençliğinin milli kültür ekseninde gelişmesine katkı sağlamaktı.
Olmadı; İlk Kurşun isimli sinema projesi reddedildi.
Hasan Tahsin’in şerefli hikayesi, desteğe layık bulunmadı.
Biz reddin gerekçesi üzerine kafa yorarken, Sayın Bakanın Troya Medeniyetini temsilen çanakkale’ye Hektor heykeli dikeceğinden söz ediliyordu.
Demek ki, kardeşi Paris’in hovardalığı üzerine çıkan bir savaşta Truva’yı savunurken ölen Hektor, vatan, millet, hürriyet aşkıyla anadan, yardan, serden geçen bir Türk evladından, son kurşununa kadar Yunanla çarpıştıktan sonra ruhunu teslim eden gazeteci Hasan Tahsin’den daha milli (!) bulunmuştur.
Evet ne demiştik? Biz geleneksel kaynaklarımızı şehir kültürüne taşıyıp milli kültürü besleyemedik, değil mi? Troya’nın maktul kumandanı Hektor’un kimliği yeni kuşaklar için uygun bir milli tip olabilir mi?
Olabilir tabi. Buna da Troya açılımı der kenara geçeriz.
Ahmet ŞAFAK
Kültür Bakanlığı ve Hasan Tahsin
TüRKİYE yetmişli yılların başında Kültür Bakanlığını kurduğu zamandan bu yana milli kültürden yavaş yavaş uzaklaşmıştır, iddiasında bulunsam yanıtınız ne olur?
Merhum Muarrem Ergin’in bir söyleşide belirttiği gibi, Kültür Bakanının uğraş alanı genelde turizm olmuştur. Turizm döviz beklentisi için yapılan tiyatrodan ibarettir. Kültür ise sosyal hayatta yaşanan ve yaşatılan değerler, varlıklar bütünüdür.
Milli Kültürü halk yaratır. Ama gelecek kuşaklara devlet ulaştırır. Bu Ziya Gökalp’in ilmi bir vasiyeti gibidir. Türk halk biliminin kurucusu Ziya Gökalp, aydınların halka gitmesini, oradan alacakları değerleri esere dönüştürerek halkla paylaşmalarını öngörür. Böylece yerel kültür, ulusal kültüre dönüşür. Cumhuriyetten sonra aydının görevini devlet yapar. Bugün Türkiye’de TRT’nin türkü repertuarı varsa bu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Sivas’ın güzel yürekli, idealist evladı Muzaffer Sarısözen’le başlattığı bu aydın hareketi sayesinde vardır.
*
HALK, köy sosyal yapısından şehir sosyal yapısına doğru geçtikçe endüstriyel ilişkinin ortasına düşer. Şehir karmaşık bir mekandır. Aynı zamanda evrensel kültürün de kapısını oluşturur. Şehirden kültür değil kural çıkar.
Devlet bu durumu seyretmez; var olanı yaşatma, güncel hayata uyarlama ve milli kültürü milli sembollerle ayakta tutma yolunda yumuşak müdahalelerde bulunur.
Bugün devlet ilk defa, aydınların bu yabancılaşmasını teşvik eder konumdadır. Bugün devlet kendini inkar eder bir hamleyle kozmopolitizmi, dünya vatandaşlığını vitrine çıkartmakta, tarihi kökleri anımsıtan sembolleri reddetmektedir.
örnek mi?
Hasan Tahsin!
Hasan Tahsin, 15 Mayıs 1919’da Yunan öncü müfrezesine ilk kurşunu sıkmış ve Yunan emperyalizmine ilk büyük tokadı İzmir’in Konak Meydanında vurmuş olan bir kahramandır. Sorbon’da hukuk eğitimi alan, 1912’de Balkanları İngiliz sömürgeciliği adına Osmanlı’dan ayırmaya çalışan MI Teşkilatı üyesi Boxton’u cezalandıran bir milli fedaidir. Hukuk ve Beşer Gazetesini çıkararak halkı işgale karşı bilinçlendirmeye çalışır; yani milli bir aydındır.
*
HASAN Tahsin’i yeni nesil tanır mı? Bilinmez. çünkü Konak Meydanı’ndaki heykelinden başka onu gündemde tutacak bir hatırası yoktur. Heykelini de genellikle Körfezin yorgun güvercinleri ziyaret etmektedir.
Bundan bir süre önce “Biz ölsek bile emperyalistlerle ruhumuz savaşacaktır” diyen Hasan Tahsin gibi bir fedakar Türk’ün heykelden başka hatırası olsun istedik. Onun ve dolayısıyla Türk milletinin bağımsızlık ülküsünü anlatan bir film yapalım hevesine düştük. Türk sinemasının değerli yönetmenlerinin beğenisinden geçen bir senaryo hazırlandı; Kültür Bakanlığı Sinema Destek Fonu’na başvuruldu. Kültür Bakanlığı böylesine güçlü bir projenin yanında olmalıydı, olacaktı. çünkü Kültür Bakanlığının kuruluş amacı Türk gençliğinin milli kültür ekseninde gelişmesine katkı sağlamaktı.
Olmadı; İlk Kurşun isimli sinema projesi reddedildi.
Hasan Tahsin’in şerefli hikayesi, desteğe layık bulunmadı.
Biz reddin gerekçesi üzerine kafa yorarken, Sayın Bakanın Troya Medeniyetini temsilen çanakkale’ye Hektor heykeli dikeceğinden söz ediliyordu.
Demek ki, kardeşi Paris’in hovardalığı üzerine çıkan bir savaşta Truva’yı savunurken ölen Hektor, vatan, millet, hürriyet aşkıyla anadan, yardan, serden geçen bir Türk evladından, son kurşununa kadar Yunanla çarpıştıktan sonra ruhunu teslim eden gazeteci Hasan Tahsin’den daha milli (!) bulunmuştur.
Evet ne demiştik? Biz geleneksel kaynaklarımızı şehir kültürüne taşıyıp milli kültürü besleyemedik, değil mi? Troya’nın maktul kumandanı Hektor’un kimliği yeni kuşaklar için uygun bir milli tip olabilir mi?
Olabilir tabi. Buna da Troya açılımı der kenara geçeriz.
Ahmet ŞAFAK
Similar topics
» AKP’li Belediye, İçişleri Bakanlığı’nın onayıyla
» Tarihin ölüler defteri... Hasan DEMİR
» KPSS'deki soru bakanlığı harekete geçirdi
» Hasan Mutlucan-Kahramanlık Türküleri
» Milli eğitim bakanlığı önündeki, ''BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKanıtı yıkılıyor.
» Tarihin ölüler defteri... Hasan DEMİR
» KPSS'deki soru bakanlığı harekete geçirdi
» Hasan Mutlucan-Kahramanlık Türküleri
» Milli eğitim bakanlığı önündeki, ''BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKanıtı yıkılıyor.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz