çeçenistan milli davalarımız
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Turan Coğrafyası :: Türk Devletleri
1 sayfadaki 1 sayfası
çeçenistan milli davalarımız
Çeçenistan ve Coğrafi konumu:
Sovyetler Birliği döneminde Çeçen-İnguş Otonom Cumhuriyeti, (9 Kasım 1991’de bağımsızlkığını ilan ederek Çeçenistan Cumhuriyeti) adını alan bu ülke, 5 Aralık 1936 tarihinde kurulmuştur. Ancak II. Dünya Savaşında Çeçenler ve İnguşlar, Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesi ile sürgün edilerek Cumhuriyet ortadan kaldırılmış, 9 Ocak 1957’de yeniden kurulmasına izin verilmiştir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kuzeyde Rusya Federasyonu’nun Stavropol Eyaleti (kray), kuzeydoğu ve doğuda Dağıstan Özerk Cumhuriyet, güneyde Gürcistan Cumhuriyeti ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 19.300 km2, nüfusu bugün itibariyle 1.300.000 civarındadır. Sınırları içinde 3 şehir ve 3 şehir tipinde yerleşim merkezi vardır. Başkenti Grozni (eski adı Sunjkhala, yeni adı Caharkale’dir)’dir
Kuzey Kafkasya’’nın güneydoğu bölümünde bulunan Çeçenistan Cumhuriyeti, Kafkas Sıradağlarının kuzey etekleriyle Terek Düzlüğü’nün (Nogay Stepi) güney kesimini kaplamaktadır. Güney sınırlarında bulunan Tebulos-Mta Dağının yüksekliği 4.494 metredir. Bu dağ kil şistleriyle, porfirit ve diyabaz intruzyonlarından oluşmuşturç Terek Dağları ile Terek Irmağı üzerinde Tereküstü Düzlüğü uzanır. Cumhuriyetin kuzey bölümü Terek Düzlüğü içindedir.
Yer altı servetleri bakımından Çeçenistan Cumhuriyeti oldukça zengindir. Petrol ve yer altı gazlarına hemen hemen her yerde rastlanır. Maden suyu kaynakları çoktur. Yapı gereçleri (kireç taşı, marn, alçı, kuvars kumu, kil) de boldur.
İklim bakımından Çeçenistan Cumhuriyeti büyük bir değişiklik gösterir. Kuzey bölümünde kara iklimi hakimdir. Yazlar sıcak olup uzun surer. (Temmuz ayı sıcaklık ortalaması 25,5 C, Ocak ayı ortalaması ise –4 C). Kışlar ılık olup fazla kar yağmaz. Yeşillik süresi (vegetation) 233 gündür. Yıllık yağış tutarı 600-700 mm, yeşillik süresi 220-224 gündür.
Akarsuları Cumhuriyeti doğu-batı doğrultusunda kesen Terek Irmağı havzasına bağlıdır. Ayrıca Terek’in büyük bir kolu olan Sunja anılabilir. Sunja birçok kolların birleşmesinden meydana gelir. En büyük kolları buzul sularıyla beslenen Assa ve Argun Irmaklarıdır. Irmaklar önemli hidroenerjiye sahiptir. Akarsulardan sulama işlerinde de faydalanılır. Düzlüklerde ve dağlarda göller vardır. En büyük gölü ülkenin güneydoğu ucundaki Kezenoyam’dır.
Terek Düzlüğünde verimli topraklar yanında kunluklar da vardır. Terek ve Sunja ırmakları çernozyomla kaplıdır. Çeçen düzlüğünde çerezyomla örtülü yerlerden başka, vadilerde alüvyonlara da rastlanmaktadır.
Bitki örtüsü bu toprak durumuna bağlıdır. Terek düzlüğünün güney kesimi ekime elverişlidir. Kuzey kesimi ise kumlu bir yarı çöl konumundadır. Terek vadisinde çayır bitkileri hakimdir. Terek düzlüğü ekim yapmaya da elverişlidir. Dağlık bölgelerde 1600-2000 metre arasında geniş yapraklı ormanlar (ak gürgen gibi) yer alır. 1600-2000 metre den sonra ise alp çayırları yetişir.
Dağ ormanlarında yaşayan hayvanlar arasında boz ayı, kurt, tilki, yaban domuzu, Kafkas orman kedisi vardır. Kuşlar arasında sülün ve bıldırcın önemli yer tutar. Terek düzlüğünde kemirgenler (tavşan, tarla faresi ve sürüngenler yaygındır. Bunlardan başka çakal, karsak gibi hayvanlara da rastlanır.
Çeçenistanın büyük şehirleri Grazni (Caharkale, Gudermes, Malgobek’tir. Özellikler bağımsızlık ilanından sonar Rus nüfusunda azalma olmuştur. Çeçenistan eski Sovyetlerin en eski ve en büyük petrol bölgelerinden biridir. Bu bakımdan petrol endüstrisi gelişmiştir. Bundan başka, enerji kaynakları da işletilmektedir. Kimya, makine, maden ve besin endüstrisi de anılmaya değer.
I - Çeçenler Kimdir?
Çeçen, İnguş ve Tuşların oluşturduğu dil grubu Weynah (veya Nakh) adıyla bilinir. Weynah ve Dağıstan dilleri de Kuzey-doğu Kafkas Dil ailesi’ni oluşturur. Çeçencenin diğer Kafkas dilleri ile ilişkisi aşağıda tabloda özetlenmiştir. Kuzey Kafkasya halklarının çoğunluğu müslümandır (Sünni). Kuzey Kafkas Halkları (Abazalar, Adığeler, Weynahlar, Dağıstanlılar, bu bölgede yüzyıllardır aynı kültür ve tarihi paylaşarak yaşayan asetinler ve daha sonar bu bölgeye gelip yerleşmiş Karaçaylılar ve Malkarlılar) çok yakın tarihsel kültürel ve akrabalık bağlaruyla birbirine bağlıdırlar. 19. yüzyıl ortalarında Çarlık Rusyası’nın uyguladığı sürgün politikası sonucu bu halkların önemli bir kesimi Osmanlı İmparatorluğun’da iskan edilmiştir. Günümüz Türkiyesinde 6 milyon Kuzey Kafkasyalının yaşadığı tahmin edilmektedir. Türkiyede Çerkes kavramı, genellikle bütün Kuzey Kafkasyalıları kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
- Kuzey Kafkas Dilleri
* Kuzey Batı Kafkas Dil Grubu (abasgo-Kerket Grubu)
Abhaz – Abaza
Adığe
Ubıkh
* Kuzey-Doğu Kafkas Dil Grubu
Weynah (Nakh) : Çeçen, İnguş, Tuş
Dağıstan : Avar, Lezgi, Dargi, Lakh, Tabasaran, vb.
- Güney Kafkas (Kartvel) Dilleri
Gürcü
Svan
Zan (Mingrel, Laz)
II. Çeçenlerin kısa tarihi
Bugünkü Çeçenistan ülkesinde, özellikle Kezenoy gölü ve halhulav nehri çevresinde Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir. Ülkenin çeşitli yerlerinde M.Ö. III. Bin yıllarına ait mezarlar bulunmuştur. Arkeolojik verilere gore bu dönemde tarım, çömlek yapımı ve maden işlemeciliği bölgede gelişmişti.
Nohçi genel adıyla Çeçenlerden bahsede ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 4-3. yüzyıllardaki Ermeni, Gürcü ve Roma-yunana kayıtlarıdır. M.S. 1. yüzyılda Alan Kavimler Birliğine katılan Çeçenler, zamanla orta ve kuzey-doğu Kafkasya’da çoğalmışlardır.
Çeçenlerin Müslümanlık ile ilk tanışması 8. yüzyıl başlarında Arap-Hazar savaşları dönemindedir. Bu savaşlar sırasında Ememvi orduları Çeçenistan’a da akınlar yapmışlardır.
10-12. yüzyıllarda Gürcü Karallığı aracılığıyla Hristiyanlık Çeçenistan’a sokulmak istenmişse de bu din hiçbir zaman Çeçenler arasında yaygınlaşmamıştır. 16-18. yüzyıllarda Dağıstan’daki müslümanların etkisiyle Çeçenistan’da İslam Dini yaygınlaşarak egemen din haline gelmiştir. Nakşibendi ve Kadiriye tarikatları 19. yüzyılda bölgede yaygınlaşmıştır.
13 ve 14. yüzyıllarda Moğol saldırıları karşısında Çeçenler Kafkas Dağlarına çekilerek bağımsızlıklarını korumuşlardır. Bu dönemde Çeçenler kendilerine özgübir kale mimarisi geliştirmişlerdir. “Savaş Kulesi” olarak tanımlanan bu mimari örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır.
1556 yılında Rusya’nın Astrahan’I işgal etmesinden sonar Çeçenistan-Rusya ilişkileri başlamıştır. Rus birlikleri 1587’de Terek nehrine ulaşmış ve 1590’ da Sunja nehri üzerinde ilk Rus kalesi kurulmuştur. Ancak 1783 yılına kadar Rusya’nın Çeçenistan’da fazla ilerlemediği görülmektedir. Fakat 1782-1784 yıllarında Güney ve Kuzey Kafkasya’yı birbirine bağlayan Daryal Geçidi’nin ele geçirilmesi ve bu geçitteki Gürgistan Askeri Yolu’nun açılması, 1784’te Vladikavkaz kentinin kurulması ve 1801’de Gürcistan’I ilhak eden Rusya’nın (güneyde) Transkafkasya’da egemenliğini pekiştirmesinden sonar saldırılar artmıştır. 1783-1824 yıllarında Çarlık, sistemli bir şekilde müstahkem hatlar kurarak ilerlemiştir. Bu dönemde (1818’de kurulan Graozni gibi) Kuzey Kafkas kentleri, Rus müstahkem hatlarının oluşturan kaleler halinde kurulmuş, birer askeri ve ticari merkez olarak gelişmiştir.
Rusyanın ilerlemesine karşı çok şiddetli direnişler yapılmıştır. 1783-1793 yılları arasında Şeyh Mansur’un 1810’larda İmam Hadis’in ve 1820’lerde Taymi Biybolat’ın önderliğinde işgale karşı önemli ve etkili direnişler gerçekleştirilmiştir. Fakat 1810’da İnguşistan bölgesi Rusya’nın kontroluna geçmiş ve İnguşların bir kesimi General Yemelov tarafından kuzeydeki ovalık bölgelere iskan edilmiştir.
Çeçenistan’ın direnişinde en öenemli ve kritik dönem, 1829-1859 yıllarındaki İmamlar Dönemi olarakta bilinen dönemdir. Dağıstan’da Gazi Muhammed’in (1829-32) imamlığı ile başlayan bu dönem, İmam Hamzat (1832-34) ve Şeyh Şamil (1834-59) imamlıkları ile devam etmiştir. Bu dönemde Rusya’nın işgaline karşı gerçekleştirilen örgütlü direniş sonucu sayıca çok üstün konumdaki Rus ordusuna karşı bağımsızlık yıllarca korunabilmiştir. İşgale karşı gösterilen kararlı direniş sonucu Rus ordusu sürekli takviye edilmiş, 1860’larda mevcudu 3000’e yükselmiştir. Ancak 1859’da Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonradır ki Çeçenistan’daki direniş büyük ölçüde tasfşye edilebilmiştir. (Çeçenistan’ın düşmesinden sonar Rus ordusu Kuzey-batı Kafkasya’daki operasyonlarını yoğunlaştırmıştır. Kuzey-batı Kafkasya halklarının –Adığeler, Abazalar ve Ubıkhlar- çoğunluğunu ve Çeçen-İnguş halklarını önemli bir kesimi yurtlarından sürgün edilerek Osmanlı topraklarında iskan edilmiştir.)
Çeçenistan işgal edildikten sonar Rusya’nın uyguladığı kolonizasyon politikasına karşı sürekli ayaklanmalar şeklinde direnilmiştir. 1860-61’de Naib Duev Uma ve Kadı Ataev Atabiy önderliğindeki ayaklanma kanla bastırılmıştır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı’nda Şeyh Şamil’in Naiblerinden Simsirir Ali Bek önderliğinde başlayan büyük ayaklanma Çeçenistan’ın hemen tamamını etkilemiş ve güçlükle bastırılabilmiştir. Bu ayaklanmadan sonar Abrek olarak bilinen halk kahramanları direnişi sürdürmüşlerdir. Bu kahramanların en ünlüsü 1913’te öldürülen Abrek Zelimhan’dır.
Rusya Çeçenistan’da tam bir kolonizasyon politikası izlemiş, Çeçen halkının ekonomik ve kültürel gelişimini engellemeye çalışmıştır.. Grozni şehrine Çeçenlerin girmesi bile yasaklanırken, halk tarıma elverişli olmayan dağlık bölgelere doğru yerleşmeye zorlanmış, ovalık kesimlere Kazaklar iskan edilmiştir. Bu politikalar sonucu 1910’larda bir Kazak ailesi başına düşen toprak miktarı ortalam 15 hektar olurken, bir Çeçen ailesine sadece 3.3 hektar toprak kalmıştır.
Şubat 1917’de Rusya’da monarşinin yıkılması ve Ekim 1917’de Baolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi üzerine Kuzay Kafkasya’da bağımsızlık hareketleri güçlendi ve 11 Mayıs 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ilan edildi. (Bu dçnemde General İsmail Berkok komutasındaki Osmanlı ordusu yardım amacıyla Dağıstan’a kadar gelmesine rağmen Mondros Mütarekesi ile geri çekilmek zorunda kaldı.) Fakat Kuzey-batı Kafkasya’da güçlü olan çarlık rejimi tekrar kurmayı hedefleyen ve “bir bölünmez Rusya” sloganı ile hareket eden General Denikin komutasındaki ordular saldırıya geçti. Şubat 1919’da çarlık yanlısı ordular Çeçenistan’ı işgal etti. Beyaz ordularına karşı Eylül 1919’da Şeyh Uzun Hacı’nın liderliğinde bvaşlayan ayaklanma Şubat 1920’de başarıyla sonuçlandır. Fakat bu kez de Mart 1920’de Bolşevikler Çeçenistan’da yönetime geldi. 1920-21 ve 1930-32’deki anti-bolşevik ayaklanmalar başarısızlılla sonuçlandı.
Bolşeviklerin bütün Kuzey Kafkasya’da iktidara gelmesinden sonar Çeçen-İnguş, Osetya, Khabardey, Balkar ve Karaçay bölgelerini kapsayan Sovyet Dağlı cumhuriyeti 20 Ocak 1920’de kuruldu. 30 Kasım 1922’de bu Cumhuriyetten ayrılarak Çeçen Özerk Bölgesi (11105 km2) 7 Temmuz 1924’te İnguş Özerk Bölgesi (3200 km2) oluşturuldu. Bu iki bölge 15 Ocak 1934’te Çeçen-İnguş Özerk Bölgesi adıyla birleştirildi. 5 aralık 1936’da Yeni Sovyet anayasası uyarınca özerk bölgenin statüsü Özerk Cumhuriyet’e yükseltildi.
İkinci Dünya Savaşı Çeçen-İnguş halkı için yeni bir acı döneminin başlangıcıdır. 1941-42 yıllarında Alman birlikleri Grozni petrol bölgesini ele geçirmek için askeri harekata başladı. (Bu dönemde Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan’dan sonraki en büyük petrol üretim bölgesi Çeçenistan’dı.) 1942 sonbaharında alman Birlikleri Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin bazı batı bölgelerini işgal etmelerine karşın, Grozni’ye giremedi ve Stalingrad yenilgisinden sonar hızla bütün Kuzey Kafkasya’yı terk etti. Buna karşın 23 Şubat 1944’te Moskova’nın aldığı bir kararla Çeçen-İngış, Karaçay ve Balkar halklarının Kuzey Kafkasya’dan Kazakistan ve Orta Asya’ya sürgün edilmesi kararlaştırıldı. 25 Haziran 1946’da Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti lağvedildi. Çok kısa sürede olumsuz koşollarda gerçekleştirilen bu sürgün sonucu yüzbinlerce Çeçen yollarda ve yeni yerleşim bölgelerinde yokluk, yoksulluk ve hastalıktan öldü. Şimdi hayatta kalabilen Çeçen yaşlılarının hepsi bu sürgünü bizzat yaşamış, orta yaş kuşağıda sürgünde doğmuştur. Bu nedenle 1944 yılında gerçekleştirilen ve Çeçen-İnguş Cumhuriyeti dışında Dağıstan ve Gürcistan’da yaşayan Çeçenleri de kapsayan bu facianın etkileri hala sürmektedir.
Çeçenlerin anayurtlarına dönmek istek ve teşebbüsleri sürgünden hemen sonar başladı. Yasak olamasına karşın pek çok insane evine """"" mücadelesini sürdürdü. Ancak 1954'te Stalin’in ölümünden sonar Çeçenlerin anayutlarına """"" hakkı tanındı. 9 Ocak 1957’de Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yeniden kuruldu. Fakat yukarıda tablo 2. de görrüldüğü gibi 1959’da bile Çeçenlerin ancak % 58’I Çeçenistana dönebilmişti. Sürgünün yolaçtığı tahribat, tablo 2.’deki nüfus arış oranlarında açıkça görülebilmektedir. Örneğin sürgün sonrası 1959-1970 döneminde sadece on yıl içerisinde Çeçen nüfusu % 50 artmıştır. Fakat sürgünün yaşandığı 1939-1959 arasındaki yirmi yıllık dönemde nüfusta hemen hiçbir artış yoktur. (1939-59 arasındaki nüfus artışı 1959-1970 dönemindeki kadar olsaydı 1970’de sadece Çeçenlerin nüfusu yaklaşık 1.300.000 olacaktı.) 1957’de Çeçen-İnguş Ö.S.S.C.’nin kurulmasından sonar Çeçen halkı sürgünün açtığı yaraları iyileştirmek için zorlu bir mücadele verdi.
III. Bağımsızlığa Doğru
1980’lerin sonlarında izlenen glastnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikaları ile Sovyetler Birliği hızlı bir çözülme sürecine girdi. Değişik Cumhuriyetlerde kurulan halk cepheleri bağımsızlık yönündeki talepleri dile getirdiler. Başta Baltık Cumhuriyetleri olmak üzere SSCB.’ni meydana getiren birlik cumhuriyetleri sırayla egemenlik ve bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. 1990 yılında Federasyon’nun kendisi de dahil olmak üzere hemen her özerk ve birlik cumhuriyeti egemenliğini ilan etmişti.
Çeçenistan’da toplumsal muhalefet Çeçen Ulusal Kongresi adı altında örgütlendi. 23-285 Kasım 1990’da toplanan Çeçen Ulusal Kongresi başkanlığı erken emekli edilmiş General Cohar Dudayev’I seçti. Kongrede üç aşamalı (1. Bağımsızlık, 2. Federasyon, 3.Kafkas Halkları Konfederasyonu) bir faaliyet programı benimsendi. Kongrenin baskıları sonucu Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yüksek meclisi 27 Kasım 1990’da egemenliğini ilan etti. Egemenlik Çeçen-İnguş toprakları üzerinde tüm hak ve yetkinin Çeçen-İnguş Cumhuriyetinde olduğu ve bu hak ve yetkilerin istenildiği biçimde kullanılabileceği anlamına geliyordu.
19 Ağustos 1991’de Gorbaçov’a karşı darbe girişimi olayların gelişimini hızlandırdı. Çeçen Ulusal Kongresi derhal darbeye karşı çıktığını belirtti ve darbeyi destekleyen yöneticilerin görevden alınmasını istedi. Bu arada darbeye karşı çıkan Rusya Federasyonu Parlemento Başkanı Boris Yeltsin Rusya Federasyonu içindeki özerk cumhuriyetlerin egemenlik yolundaki çabalarınıdestekliyordu. Örneğin Tataristan konusunda bir açıklama yapan Yeltsin “ne kadar istiyorsanız o kadar egemen olabilirsinz” diyerek egemenlik haklarının sınırı sadece o halkın kendisinin belirleyebileceğini açıkça belirtmişti. Yeltsin ayrıca cumhuriyetler ve federasyon arasındaki ilişkilerin yeniden belirlenmesi gerektiğinide savunuyordu.
Ağustos darbesine karşı mevcut yönetimin etkin bir şekilde karşı çıkmamasını eleştiren Çeçen Ulusal Kongresi kisa sürede başkanlık ve meclis seçimlerinin yapılması gerektiğini savundu. 15 Eylül’de oluşturulan Hüseyin ahmedov başkanlığındaki geçici yönetime iki ay içinde seçimleri yapmak üzere yürütme yetkileri devredildi. Uluslar arası insane hakları komitesinin gözetiminde 27 Ekim 1991’de yapılan seçimlerde Cohar Dudayev devlet başkanlığına seçildi. 1 Kasım 1991’de yeni Meclis Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişmeler üzerine Moskova 7 Kasım’da Çeçenistan’da olağanüstü hal ilan etti ve ertesi gün başkent Grazni’ye askeri birlikler gönderdi. Fakat halkın yoğun tepkisi sonucu bu birlikler geri çekilmek zorunda kalındı… Aralık 1994’e kadar.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sovyetler Birliği döneminde Çeçen-İnguş Otonom Cumhuriyeti, (9 Kasım 1991’de bağımsızlkığını ilan ederek Çeçenistan Cumhuriyeti) adını alan bu ülke, 5 Aralık 1936 tarihinde kurulmuştur. Ancak II. Dünya Savaşında Çeçenler ve İnguşlar, Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesi ile sürgün edilerek Cumhuriyet ortadan kaldırılmış, 9 Ocak 1957’de yeniden kurulmasına izin verilmiştir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kuzeyde Rusya Federasyonu’nun Stavropol Eyaleti (kray), kuzeydoğu ve doğuda Dağıstan Özerk Cumhuriyet, güneyde Gürcistan Cumhuriyeti ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 19.300 km2, nüfusu bugün itibariyle 1.300.000 civarındadır. Sınırları içinde 3 şehir ve 3 şehir tipinde yerleşim merkezi vardır. Başkenti Grozni (eski adı Sunjkhala, yeni adı Caharkale’dir)’dir
Kuzey Kafkasya’’nın güneydoğu bölümünde bulunan Çeçenistan Cumhuriyeti, Kafkas Sıradağlarının kuzey etekleriyle Terek Düzlüğü’nün (Nogay Stepi) güney kesimini kaplamaktadır. Güney sınırlarında bulunan Tebulos-Mta Dağının yüksekliği 4.494 metredir. Bu dağ kil şistleriyle, porfirit ve diyabaz intruzyonlarından oluşmuşturç Terek Dağları ile Terek Irmağı üzerinde Tereküstü Düzlüğü uzanır. Cumhuriyetin kuzey bölümü Terek Düzlüğü içindedir.
Yer altı servetleri bakımından Çeçenistan Cumhuriyeti oldukça zengindir. Petrol ve yer altı gazlarına hemen hemen her yerde rastlanır. Maden suyu kaynakları çoktur. Yapı gereçleri (kireç taşı, marn, alçı, kuvars kumu, kil) de boldur.
İklim bakımından Çeçenistan Cumhuriyeti büyük bir değişiklik gösterir. Kuzey bölümünde kara iklimi hakimdir. Yazlar sıcak olup uzun surer. (Temmuz ayı sıcaklık ortalaması 25,5 C, Ocak ayı ortalaması ise –4 C). Kışlar ılık olup fazla kar yağmaz. Yeşillik süresi (vegetation) 233 gündür. Yıllık yağış tutarı 600-700 mm, yeşillik süresi 220-224 gündür.
Akarsuları Cumhuriyeti doğu-batı doğrultusunda kesen Terek Irmağı havzasına bağlıdır. Ayrıca Terek’in büyük bir kolu olan Sunja anılabilir. Sunja birçok kolların birleşmesinden meydana gelir. En büyük kolları buzul sularıyla beslenen Assa ve Argun Irmaklarıdır. Irmaklar önemli hidroenerjiye sahiptir. Akarsulardan sulama işlerinde de faydalanılır. Düzlüklerde ve dağlarda göller vardır. En büyük gölü ülkenin güneydoğu ucundaki Kezenoyam’dır.
Terek Düzlüğünde verimli topraklar yanında kunluklar da vardır. Terek ve Sunja ırmakları çernozyomla kaplıdır. Çeçen düzlüğünde çerezyomla örtülü yerlerden başka, vadilerde alüvyonlara da rastlanmaktadır.
Bitki örtüsü bu toprak durumuna bağlıdır. Terek düzlüğünün güney kesimi ekime elverişlidir. Kuzey kesimi ise kumlu bir yarı çöl konumundadır. Terek vadisinde çayır bitkileri hakimdir. Terek düzlüğü ekim yapmaya da elverişlidir. Dağlık bölgelerde 1600-2000 metre arasında geniş yapraklı ormanlar (ak gürgen gibi) yer alır. 1600-2000 metre den sonra ise alp çayırları yetişir.
Dağ ormanlarında yaşayan hayvanlar arasında boz ayı, kurt, tilki, yaban domuzu, Kafkas orman kedisi vardır. Kuşlar arasında sülün ve bıldırcın önemli yer tutar. Terek düzlüğünde kemirgenler (tavşan, tarla faresi ve sürüngenler yaygındır. Bunlardan başka çakal, karsak gibi hayvanlara da rastlanır.
Çeçenistanın büyük şehirleri Grazni (Caharkale, Gudermes, Malgobek’tir. Özellikler bağımsızlık ilanından sonar Rus nüfusunda azalma olmuştur. Çeçenistan eski Sovyetlerin en eski ve en büyük petrol bölgelerinden biridir. Bu bakımdan petrol endüstrisi gelişmiştir. Bundan başka, enerji kaynakları da işletilmektedir. Kimya, makine, maden ve besin endüstrisi de anılmaya değer.
I - Çeçenler Kimdir?
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Cevher Dudayev ve Başbuğ
Çeçenler Kuzey Kafkasya’nın yerli (otokhton) halklarından olup Kuzey-Doğu Kafkasya’da Çeçenistan’da yaşarlar. Kendilerine Nohçi diyen Çeçenler komşuları tarafından Miçikis (Kumukça), Burtel (Avarca), Şeşen (Kabardeyce) gibi isimlerle anılırlar. Çeçenler, İnguş ve Tuşlarla birlikte Weynah halkını oluştururlar. İnguşlar kendilerine Ğalğay demektedir. (weynah halkının üçüncü kolunu oluşturan Tuşlar, nüfusça çok küçük bir topluluktur ve genellikle Kafkasların güney kesiminde yaşarlar.) Cevher Dudayev ve Başbuğ
Çeçen, İnguş ve Tuşların oluşturduğu dil grubu Weynah (veya Nakh) adıyla bilinir. Weynah ve Dağıstan dilleri de Kuzey-doğu Kafkas Dil ailesi’ni oluşturur. Çeçencenin diğer Kafkas dilleri ile ilişkisi aşağıda tabloda özetlenmiştir. Kuzey Kafkasya halklarının çoğunluğu müslümandır (Sünni). Kuzey Kafkas Halkları (Abazalar, Adığeler, Weynahlar, Dağıstanlılar, bu bölgede yüzyıllardır aynı kültür ve tarihi paylaşarak yaşayan asetinler ve daha sonar bu bölgeye gelip yerleşmiş Karaçaylılar ve Malkarlılar) çok yakın tarihsel kültürel ve akrabalık bağlaruyla birbirine bağlıdırlar. 19. yüzyıl ortalarında Çarlık Rusyası’nın uyguladığı sürgün politikası sonucu bu halkların önemli bir kesimi Osmanlı İmparatorluğun’da iskan edilmiştir. Günümüz Türkiyesinde 6 milyon Kuzey Kafkasyalının yaşadığı tahmin edilmektedir. Türkiyede Çerkes kavramı, genellikle bütün Kuzey Kafkasyalıları kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
- Kuzey Kafkas Dilleri
* Kuzey Batı Kafkas Dil Grubu (abasgo-Kerket Grubu)
Abhaz – Abaza
Adığe
Ubıkh
* Kuzey-Doğu Kafkas Dil Grubu
Weynah (Nakh) : Çeçen, İnguş, Tuş
Dağıstan : Avar, Lezgi, Dargi, Lakh, Tabasaran, vb.
- Güney Kafkas (Kartvel) Dilleri
Gürcü
Svan
Zan (Mingrel, Laz)
II. Çeçenlerin kısa tarihi
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bugünkü Çeçenistan ülkesinde, özellikle Kezenoy gölü ve halhulav nehri çevresinde Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir. Ülkenin çeşitli yerlerinde M.Ö. III. Bin yıllarına ait mezarlar bulunmuştur. Arkeolojik verilere gore bu dönemde tarım, çömlek yapımı ve maden işlemeciliği bölgede gelişmişti.
Nohçi genel adıyla Çeçenlerden bahsede ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 4-3. yüzyıllardaki Ermeni, Gürcü ve Roma-yunana kayıtlarıdır. M.S. 1. yüzyılda Alan Kavimler Birliğine katılan Çeçenler, zamanla orta ve kuzey-doğu Kafkasya’da çoğalmışlardır.
Çeçenlerin Müslümanlık ile ilk tanışması 8. yüzyıl başlarında Arap-Hazar savaşları dönemindedir. Bu savaşlar sırasında Ememvi orduları Çeçenistan’a da akınlar yapmışlardır.
10-12. yüzyıllarda Gürcü Karallığı aracılığıyla Hristiyanlık Çeçenistan’a sokulmak istenmişse de bu din hiçbir zaman Çeçenler arasında yaygınlaşmamıştır. 16-18. yüzyıllarda Dağıstan’daki müslümanların etkisiyle Çeçenistan’da İslam Dini yaygınlaşarak egemen din haline gelmiştir. Nakşibendi ve Kadiriye tarikatları 19. yüzyılda bölgede yaygınlaşmıştır.
13 ve 14. yüzyıllarda Moğol saldırıları karşısında Çeçenler Kafkas Dağlarına çekilerek bağımsızlıklarını korumuşlardır. Bu dönemde Çeçenler kendilerine özgübir kale mimarisi geliştirmişlerdir. “Savaş Kulesi” olarak tanımlanan bu mimari örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır.
1556 yılında Rusya’nın Astrahan’I işgal etmesinden sonar Çeçenistan-Rusya ilişkileri başlamıştır. Rus birlikleri 1587’de Terek nehrine ulaşmış ve 1590’ da Sunja nehri üzerinde ilk Rus kalesi kurulmuştur. Ancak 1783 yılına kadar Rusya’nın Çeçenistan’da fazla ilerlemediği görülmektedir. Fakat 1782-1784 yıllarında Güney ve Kuzey Kafkasya’yı birbirine bağlayan Daryal Geçidi’nin ele geçirilmesi ve bu geçitteki Gürgistan Askeri Yolu’nun açılması, 1784’te Vladikavkaz kentinin kurulması ve 1801’de Gürcistan’I ilhak eden Rusya’nın (güneyde) Transkafkasya’da egemenliğini pekiştirmesinden sonar saldırılar artmıştır. 1783-1824 yıllarında Çarlık, sistemli bir şekilde müstahkem hatlar kurarak ilerlemiştir. Bu dönemde (1818’de kurulan Graozni gibi) Kuzey Kafkas kentleri, Rus müstahkem hatlarının oluşturan kaleler halinde kurulmuş, birer askeri ve ticari merkez olarak gelişmiştir.
Rusyanın ilerlemesine karşı çok şiddetli direnişler yapılmıştır. 1783-1793 yılları arasında Şeyh Mansur’un 1810’larda İmam Hadis’in ve 1820’lerde Taymi Biybolat’ın önderliğinde işgale karşı önemli ve etkili direnişler gerçekleştirilmiştir. Fakat 1810’da İnguşistan bölgesi Rusya’nın kontroluna geçmiş ve İnguşların bir kesimi General Yemelov tarafından kuzeydeki ovalık bölgelere iskan edilmiştir.
Çeçenistan’ın direnişinde en öenemli ve kritik dönem, 1829-1859 yıllarındaki İmamlar Dönemi olarakta bilinen dönemdir. Dağıstan’da Gazi Muhammed’in (1829-32) imamlığı ile başlayan bu dönem, İmam Hamzat (1832-34) ve Şeyh Şamil (1834-59) imamlıkları ile devam etmiştir. Bu dönemde Rusya’nın işgaline karşı gerçekleştirilen örgütlü direniş sonucu sayıca çok üstün konumdaki Rus ordusuna karşı bağımsızlık yıllarca korunabilmiştir. İşgale karşı gösterilen kararlı direniş sonucu Rus ordusu sürekli takviye edilmiş, 1860’larda mevcudu 3000’e yükselmiştir. Ancak 1859’da Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonradır ki Çeçenistan’daki direniş büyük ölçüde tasfşye edilebilmiştir. (Çeçenistan’ın düşmesinden sonar Rus ordusu Kuzey-batı Kafkasya’daki operasyonlarını yoğunlaştırmıştır. Kuzey-batı Kafkasya halklarının –Adığeler, Abazalar ve Ubıkhlar- çoğunluğunu ve Çeçen-İnguş halklarını önemli bir kesimi yurtlarından sürgün edilerek Osmanlı topraklarında iskan edilmiştir.)
Çeçenistan işgal edildikten sonar Rusya’nın uyguladığı kolonizasyon politikasına karşı sürekli ayaklanmalar şeklinde direnilmiştir. 1860-61’de Naib Duev Uma ve Kadı Ataev Atabiy önderliğindeki ayaklanma kanla bastırılmıştır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı’nda Şeyh Şamil’in Naiblerinden Simsirir Ali Bek önderliğinde başlayan büyük ayaklanma Çeçenistan’ın hemen tamamını etkilemiş ve güçlükle bastırılabilmiştir. Bu ayaklanmadan sonar Abrek olarak bilinen halk kahramanları direnişi sürdürmüşlerdir. Bu kahramanların en ünlüsü 1913’te öldürülen Abrek Zelimhan’dır.
Rusya Çeçenistan’da tam bir kolonizasyon politikası izlemiş, Çeçen halkının ekonomik ve kültürel gelişimini engellemeye çalışmıştır.. Grozni şehrine Çeçenlerin girmesi bile yasaklanırken, halk tarıma elverişli olmayan dağlık bölgelere doğru yerleşmeye zorlanmış, ovalık kesimlere Kazaklar iskan edilmiştir. Bu politikalar sonucu 1910’larda bir Kazak ailesi başına düşen toprak miktarı ortalam 15 hektar olurken, bir Çeçen ailesine sadece 3.3 hektar toprak kalmıştır.
Şubat 1917’de Rusya’da monarşinin yıkılması ve Ekim 1917’de Baolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi üzerine Kuzay Kafkasya’da bağımsızlık hareketleri güçlendi ve 11 Mayıs 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ilan edildi. (Bu dçnemde General İsmail Berkok komutasındaki Osmanlı ordusu yardım amacıyla Dağıstan’a kadar gelmesine rağmen Mondros Mütarekesi ile geri çekilmek zorunda kaldı.) Fakat Kuzey-batı Kafkasya’da güçlü olan çarlık rejimi tekrar kurmayı hedefleyen ve “bir bölünmez Rusya” sloganı ile hareket eden General Denikin komutasındaki ordular saldırıya geçti. Şubat 1919’da çarlık yanlısı ordular Çeçenistan’ı işgal etti. Beyaz ordularına karşı Eylül 1919’da Şeyh Uzun Hacı’nın liderliğinde bvaşlayan ayaklanma Şubat 1920’de başarıyla sonuçlandır. Fakat bu kez de Mart 1920’de Bolşevikler Çeçenistan’da yönetime geldi. 1920-21 ve 1930-32’deki anti-bolşevik ayaklanmalar başarısızlılla sonuçlandı.
Bolşeviklerin bütün Kuzey Kafkasya’da iktidara gelmesinden sonar Çeçen-İnguş, Osetya, Khabardey, Balkar ve Karaçay bölgelerini kapsayan Sovyet Dağlı cumhuriyeti 20 Ocak 1920’de kuruldu. 30 Kasım 1922’de bu Cumhuriyetten ayrılarak Çeçen Özerk Bölgesi (11105 km2) 7 Temmuz 1924’te İnguş Özerk Bölgesi (3200 km2) oluşturuldu. Bu iki bölge 15 Ocak 1934’te Çeçen-İnguş Özerk Bölgesi adıyla birleştirildi. 5 aralık 1936’da Yeni Sovyet anayasası uyarınca özerk bölgenin statüsü Özerk Cumhuriyet’e yükseltildi.
İkinci Dünya Savaşı Çeçen-İnguş halkı için yeni bir acı döneminin başlangıcıdır. 1941-42 yıllarında Alman birlikleri Grozni petrol bölgesini ele geçirmek için askeri harekata başladı. (Bu dönemde Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan’dan sonraki en büyük petrol üretim bölgesi Çeçenistan’dı.) 1942 sonbaharında alman Birlikleri Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin bazı batı bölgelerini işgal etmelerine karşın, Grozni’ye giremedi ve Stalingrad yenilgisinden sonar hızla bütün Kuzey Kafkasya’yı terk etti. Buna karşın 23 Şubat 1944’te Moskova’nın aldığı bir kararla Çeçen-İngış, Karaçay ve Balkar halklarının Kuzey Kafkasya’dan Kazakistan ve Orta Asya’ya sürgün edilmesi kararlaştırıldı. 25 Haziran 1946’da Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti lağvedildi. Çok kısa sürede olumsuz koşollarda gerçekleştirilen bu sürgün sonucu yüzbinlerce Çeçen yollarda ve yeni yerleşim bölgelerinde yokluk, yoksulluk ve hastalıktan öldü. Şimdi hayatta kalabilen Çeçen yaşlılarının hepsi bu sürgünü bizzat yaşamış, orta yaş kuşağıda sürgünde doğmuştur. Bu nedenle 1944 yılında gerçekleştirilen ve Çeçen-İnguş Cumhuriyeti dışında Dağıstan ve Gürcistan’da yaşayan Çeçenleri de kapsayan bu facianın etkileri hala sürmektedir.
Çeçenlerin anayurtlarına dönmek istek ve teşebbüsleri sürgünden hemen sonar başladı. Yasak olamasına karşın pek çok insane evine """"" mücadelesini sürdürdü. Ancak 1954'te Stalin’in ölümünden sonar Çeçenlerin anayutlarına """"" hakkı tanındı. 9 Ocak 1957’de Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yeniden kuruldu. Fakat yukarıda tablo 2. de görrüldüğü gibi 1959’da bile Çeçenlerin ancak % 58’I Çeçenistana dönebilmişti. Sürgünün yolaçtığı tahribat, tablo 2.’deki nüfus arış oranlarında açıkça görülebilmektedir. Örneğin sürgün sonrası 1959-1970 döneminde sadece on yıl içerisinde Çeçen nüfusu % 50 artmıştır. Fakat sürgünün yaşandığı 1939-1959 arasındaki yirmi yıllık dönemde nüfusta hemen hiçbir artış yoktur. (1939-59 arasındaki nüfus artışı 1959-1970 dönemindeki kadar olsaydı 1970’de sadece Çeçenlerin nüfusu yaklaşık 1.300.000 olacaktı.) 1957’de Çeçen-İnguş Ö.S.S.C.’nin kurulmasından sonar Çeçen halkı sürgünün açtığı yaraları iyileştirmek için zorlu bir mücadele verdi.
III. Bağımsızlığa Doğru
1980’lerin sonlarında izlenen glastnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikaları ile Sovyetler Birliği hızlı bir çözülme sürecine girdi. Değişik Cumhuriyetlerde kurulan halk cepheleri bağımsızlık yönündeki talepleri dile getirdiler. Başta Baltık Cumhuriyetleri olmak üzere SSCB.’ni meydana getiren birlik cumhuriyetleri sırayla egemenlik ve bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. 1990 yılında Federasyon’nun kendisi de dahil olmak üzere hemen her özerk ve birlik cumhuriyeti egemenliğini ilan etmişti.
Çeçenistan’da toplumsal muhalefet Çeçen Ulusal Kongresi adı altında örgütlendi. 23-285 Kasım 1990’da toplanan Çeçen Ulusal Kongresi başkanlığı erken emekli edilmiş General Cohar Dudayev’I seçti. Kongrede üç aşamalı (1. Bağımsızlık, 2. Federasyon, 3.Kafkas Halkları Konfederasyonu) bir faaliyet programı benimsendi. Kongrenin baskıları sonucu Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yüksek meclisi 27 Kasım 1990’da egemenliğini ilan etti. Egemenlik Çeçen-İnguş toprakları üzerinde tüm hak ve yetkinin Çeçen-İnguş Cumhuriyetinde olduğu ve bu hak ve yetkilerin istenildiği biçimde kullanılabileceği anlamına geliyordu.
19 Ağustos 1991’de Gorbaçov’a karşı darbe girişimi olayların gelişimini hızlandırdı. Çeçen Ulusal Kongresi derhal darbeye karşı çıktığını belirtti ve darbeyi destekleyen yöneticilerin görevden alınmasını istedi. Bu arada darbeye karşı çıkan Rusya Federasyonu Parlemento Başkanı Boris Yeltsin Rusya Federasyonu içindeki özerk cumhuriyetlerin egemenlik yolundaki çabalarınıdestekliyordu. Örneğin Tataristan konusunda bir açıklama yapan Yeltsin “ne kadar istiyorsanız o kadar egemen olabilirsinz” diyerek egemenlik haklarının sınırı sadece o halkın kendisinin belirleyebileceğini açıkça belirtmişti. Yeltsin ayrıca cumhuriyetler ve federasyon arasındaki ilişkilerin yeniden belirlenmesi gerektiğinide savunuyordu.
Ağustos darbesine karşı mevcut yönetimin etkin bir şekilde karşı çıkmamasını eleştiren Çeçen Ulusal Kongresi kisa sürede başkanlık ve meclis seçimlerinin yapılması gerektiğini savundu. 15 Eylül’de oluşturulan Hüseyin ahmedov başkanlığındaki geçici yönetime iki ay içinde seçimleri yapmak üzere yürütme yetkileri devredildi. Uluslar arası insane hakları komitesinin gözetiminde 27 Ekim 1991’de yapılan seçimlerde Cohar Dudayev devlet başkanlığına seçildi. 1 Kasım 1991’de yeni Meclis Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişmeler üzerine Moskova 7 Kasım’da Çeçenistan’da olağanüstü hal ilan etti ve ertesi gün başkent Grazni’ye askeri birlikler gönderdi. Fakat halkın yoğun tepkisi sonucu bu birlikler geri çekilmek zorunda kalındı… Aralık 1994’e kadar.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Similar topics
» Kıbrıs milli davalarımız
» Kırım milli davalarımız
» Batı trakya milli davalarımız
» Doğu türkistan milli davalarımız
» Dağlık karabağ milli davalarımız
» Kırım milli davalarımız
» Batı trakya milli davalarımız
» Doğu türkistan milli davalarımız
» Dağlık karabağ milli davalarımız
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Turan Coğrafyası :: Türk Devletleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz