Ümit Özdağ: “2011’deki anayasa değişikliğinde ‘Türklük’ tanımı anayasadan çıkarılacak”
1 sayfadaki 1 sayfası
Ümit Özdağ: “2011’deki anayasa değişikliğinde ‘Türklük’ tanımı anayasadan çıkarılacak”
Kanal Türk Televizyonu’nda yayınlanan, Sami Dadağlıoğlu’nun sunduğu “Ters Cephe” programında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türbanı biz çözeriz” ve “Genel af” sözleri ile “Demokratik özerklik” gibi Türkiye’nin gündemindeki konular 21. Yy. Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Taraf Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ümit Zileli ve Sabah Gazetesi Yazarı Mustafa Akyol tarafından değerlendirildi.
http://www.haberiniz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=18034:uemit-oezda-2011deki-anayasa-deiikliinde-tuerkluek-tanm-anayasadan-ckarlacak&catid=147:spor&Itemid=172
Ümit Zileli, Türkiye gündeminin en yoğun maddesinin Hanefi Avcı’nın “Haliçteki Simonlar Devlet ve Cemaat” kitabı olduğunu ve bunun mutlaka tartışılması gerektiğini söyleyerek “önümüzdeki hafta bu konuyu tartışalım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun “Türbanı biz çözeriz” dedikten sonra Sencer Soyata’nın bu konuda bir röportaj verdiğini, bu konuyu AKP dışında her partinin çözebileceğini ama AKP’nin çok fazla istismar ettiği ve mağduru oynadığı bu konuyu çözemeyeceğini anlattı. Bu konuda CHP ve MHP’nin gerekeni yapabileceğini, üniversiteye örtünün üstüne peruk takarak girdiklerini ve bunun komik olduğunu hizmet alanların her alanda serbest olması gerektiğini ama kamuda hizmet verenlerin kurallara uyması gerektiğini savundu.
Mustafa Akyol, CHP’nin seçim kapıya gelince bu konuları hatırladığını, sonra unutup gittiğini söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesinin özgürlük meselesi olduğunu açıklaması gerektiğini savundu. 2007’de bu konuda yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığını, bir insanın haklarının başkalarının hissiyatına göre belirlenemeyeceğini söyledi.
Ümit Özdağ, Bu sorunu 2007’de MHP ve AKP’nin çözmüş olduğunu ama CHP’nin o zaman buna uymadığını, uysa bitmiş olacağını söyleyerek hizmet alan bir insanın posta haneye gitmesi ile üniversiteye girmesi arasında fark olmadığını anlattı. Kimsenin başkasının özgürlüklerine karışmaması gerektiğini, CHP’nin bu konuda farklı bir düzenleme mi getireceğini bekleyerek görmek gerektiğini, CHP’nin tavrının seçim öncesi bir vaat olmadığını, CHP tabanında mütedeyyin kişiler olduğunu, marjinal laikçilerin CHP^ye oy kaybettirdiğini savundu.
Rasim Ozan Kütahyalı, 411 kişinin oyuyla TBMM’de bu konuyla ilgili çıkan başörtüsü yasasını AYM’ne CHP’nin götürdüğünü ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da imzası olduğunu söyleyerek, Kılıçdaroğlu bu konuda samimi ise MHP ve AKP ile uzlaşarak bu konuyu çözebileceğini, CHP tabanında bu partiye oy veren başörtülüler olduğunu savundu. Türkiye’de en çok mağdur olan kesimin başörtülü kadınlar olduğunu, hemşire ve müstahdem olurken, doktor ve öğretmen olamadıklarını ifade etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuyu istismar etmeden samimi olarak açıklaması gerektiğini anlattı.
Ümit Zileli, kamusal alanda hizmet verenlerin kıyafet yönetmeliğine uyması ama hizmet alanlara da kimsenin karışmaması gerektiğini söyledi. Baskı yaratacak simgeleri kimsenin kullanamayacağını ifade etti.
Ümit Özdağ, türbanlı öğrencilerin üniversitede öğrenim görebilmeleri konusunda herkesin mutabık olduğunu, terör örgütü üyesi olmaktan yargılanırken milletvekili olunabildiğine göre başörtülü de milletvekili olunabilmesi gerektiğini, milletvekilinin kamusal alanda hizmet veren biri olmadığını anlattı. Türkiye’nin sorunlarını peyder pey çözmeyi öğrendiğini söyleyen Özdağ, devlet memuru konusunun sosyolojik bir sürece bağlı olduğunu, zamanla problemlerin çözüleceğini ifade etti. Türkiye’nin şu andaki konusunun bu olmadığını da ifade eden Özdağ, demokratik kültür çerçevesinde herkesin birbirine saygılı olması gerektiğini anlattı.
Genel af konusunda Kılıçdaroğlu’nun geldiği çizginin çok yanlış ve tehlikeli olduğunu, genel af ve Öcalan’la görüşmenin tabii olduğunu savunmasının büyük tepki alacağını anlatan Özdağ, Tunceli’de yirmi bin kişi karşısında dolduruşa geliyor ve bunu söylüyorsa bunun da sağlıklı bir liderlik olmadığını ifade etti. Bu söylemin devam etmesi halinde %32, 33’lere çıkmış olan CHP oylarının % 20’nin altına inebileceğini, Kılıçdaroğlu’nun bu söylemleri ile yakaladığı olumlu havayı dağıttığını anlattı. Ege, Karadeniz ve Orta Anadolu’da CHP’ye dönen oyların Öcalan ve PKK’lılar affedilsin diye dönmediğini, bu söylemlerine devam ederse CHP’nin hızla oy kaybedeceğini açıkladı.
Mustafa Akyol, Kılıçdaroğlu’nun “AKP’nin elindeki kozları birer birer alacağız” dediği için o ne derse hemen o konuya yaklaştığını, bunun arkasında duracak diye seçmeninin isteği dışında söyleme girerek yanlış yaptığını, Türk halkının çoğunluğunun karşı olduğu müzakere yolunun açılması gerektiğini, askeri yöntemin çözüm olmadığının görüldüğünü söyledi.
Ümit Zileli, Kılıçdaroğlu’nun genel aftan neyi kastettiğini çok açık bir şekilde söylemesi gerektiğini, lider olarak buna mecbur olduğunu, genel affın Öcalan’a kadar uzanacağının çok açık olduğunu anlattı. Genel af sözünü kim söylerse söylesin aynı şekilde açıklanması gerektiğini söyleyen Zileli, Adalet Bakanı ve Başbakan’ın Öcalan’la görüşme konusunda söylediklerinin garip olduğunu, siyasi iradenin haberi olmadan görüşme yapılamayacağını ileri sürdü. Öcalan’ın avukatları vasıtasıyla yaptığı açıklamada kendisiyle görüşülmüş olduğunun anlaşıldığını ve bundan önce 4 defa aldatıldığını, bir kez daha anlaşmayı kabul ettiğini söyleyerek 5 maddelik bir paket sunduğunu anlattı. Zileli, “bütün kepazelik açılımdan çıktı” dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı, PKK ile Ergenekon’un birbirinden beslendiğini, bu yüzden PKK’nın “evet” diyecekleri etkilemeye, istikrarsızlık yaratmaya çalıştığını iddia etti. Federalizmin üniter devlete göre daha iyi bir idare sistemi olduğunu ileri sürdü. Federalizmin bölünme değil, çözüm biçimi olduğunu ve AKP ile CHP’nin bu konuda anlaşmaları gerektiğini savundu. Genel af konusunun sakat bir görüş olduğunu, CHP ile MHP’nin ulusal birliği sağlayamayacağını, Kılıçdaroğlu’nun doğru adımlar attığını savundu.
Ümit Özdağ, Öcalan’ın talep ettiklerini, """""’nin elde etmesi için Irak’ın iki savaş yaşadığını, on yıl ambargoya maruz kaldığını ve işgal edildiğini anlatarak Öcalan’ın mahkûm olduğu halde bağımsız devlete geçiş olarak demokratik özgürlük talep ettiğini ifade etti. “Eskiden de görüşülüyordu, yeni bir şey değil” diyenlerin ya meseleyi bilmediklerini ya da halkı yanılttıklarını söyleyen Özdağ, 1999’dan itibaren Öcalan’la görüşenlerin ona bazı dayatmalar için görüştüklerini, bugünkü anlamda görüşmelerin 2009 yılında başladığını, AKP iktidarının ilk 5 yılında böyle bir görüşme olmadığını, 2009 yılında açılım nedeniyle DTP ile görüşülürken, Öcalan’ın “Benimle görüşeceksiniz” dediğini ve bunun için terörü tırmandırarak hükümeti sıkıştırdığını anlattı. Öcalan’ın KCK’nın güçlü olduğu yerlerde yönetimi ele alması, olmazsa binlerce kişinin öleceği gibi tehditler savurduğunu, bu ortamda Öcalan’la görüşüldüğünü, aynı paralelde KCK ile de görüşüldüğünü, Öcalan’ın doğrudan muhatap olarak karar mercii haline geldiğini, politik üstünlük sağladığını anlattı. Hükümetin başından beri açılımı açık yapmadığını bu yüzden bazı noktaların bilinmediğini ifade eden Özdağ, 2011’de yeni bir anayasa geleceğini; 1, 2, 3 ve 4. maddeler ile 66. maddelere dokunulacağından şüpheli olduğunu, bunu Ayşenur Bahçekapılı’nın “Türklük” tanımının değiştirileceğini söylemesinden anlamanın mümkün olduğunu anlattı. Bir müzakere sürecinin olduğunu, AKP’nin DTP devre dışı kaldığında dosyayı kapatmış olması halinde bütün bunların olmamış olacağını izah etti.
Rasim Ozan Kütahyalı, 2011’de yapılacak anayasanın özgürlükçü, demokratik bir anayasa olacağını, TC vatandaşlarının her bakımdan eşit olacaklarını, herkesin ana dili ile eğitim yapabileceğini ve egemen grup olmayacağını ileri sürdü.
Ümit Özdağ, Soros’!un Açık Toplum Vakfı’nın yaptığı araştırmada Türkiye’de % 90’lık mutabakat olduğunu, % 10’luk azınlığın arkasına silahlı bir örgütü alarak kendi isteklerini dayattığını, buna da demokratik hak dediklerini, Türk devletinin karakterini üniter yapıdan etnik federasyon haline getirmeye çalıştıklarını, “Türkiye milleti” denemeyeceğini anlattı.
http://www.haberiniz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=18034:uemit-oezda-2011deki-anayasa-deiikliinde-tuerkluek-tanm-anayasadan-ckarlacak&catid=147:spor&Itemid=172
Ümit Zileli, Türkiye gündeminin en yoğun maddesinin Hanefi Avcı’nın “Haliçteki Simonlar Devlet ve Cemaat” kitabı olduğunu ve bunun mutlaka tartışılması gerektiğini söyleyerek “önümüzdeki hafta bu konuyu tartışalım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun “Türbanı biz çözeriz” dedikten sonra Sencer Soyata’nın bu konuda bir röportaj verdiğini, bu konuyu AKP dışında her partinin çözebileceğini ama AKP’nin çok fazla istismar ettiği ve mağduru oynadığı bu konuyu çözemeyeceğini anlattı. Bu konuda CHP ve MHP’nin gerekeni yapabileceğini, üniversiteye örtünün üstüne peruk takarak girdiklerini ve bunun komik olduğunu hizmet alanların her alanda serbest olması gerektiğini ama kamuda hizmet verenlerin kurallara uyması gerektiğini savundu.
Mustafa Akyol, CHP’nin seçim kapıya gelince bu konuları hatırladığını, sonra unutup gittiğini söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesinin özgürlük meselesi olduğunu açıklaması gerektiğini savundu. 2007’de bu konuda yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığını, bir insanın haklarının başkalarının hissiyatına göre belirlenemeyeceğini söyledi.
Ümit Özdağ, Bu sorunu 2007’de MHP ve AKP’nin çözmüş olduğunu ama CHP’nin o zaman buna uymadığını, uysa bitmiş olacağını söyleyerek hizmet alan bir insanın posta haneye gitmesi ile üniversiteye girmesi arasında fark olmadığını anlattı. Kimsenin başkasının özgürlüklerine karışmaması gerektiğini, CHP’nin bu konuda farklı bir düzenleme mi getireceğini bekleyerek görmek gerektiğini, CHP’nin tavrının seçim öncesi bir vaat olmadığını, CHP tabanında mütedeyyin kişiler olduğunu, marjinal laikçilerin CHP^ye oy kaybettirdiğini savundu.
Rasim Ozan Kütahyalı, 411 kişinin oyuyla TBMM’de bu konuyla ilgili çıkan başörtüsü yasasını AYM’ne CHP’nin götürdüğünü ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da imzası olduğunu söyleyerek, Kılıçdaroğlu bu konuda samimi ise MHP ve AKP ile uzlaşarak bu konuyu çözebileceğini, CHP tabanında bu partiye oy veren başörtülüler olduğunu savundu. Türkiye’de en çok mağdur olan kesimin başörtülü kadınlar olduğunu, hemşire ve müstahdem olurken, doktor ve öğretmen olamadıklarını ifade etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuyu istismar etmeden samimi olarak açıklaması gerektiğini anlattı.
Ümit Zileli, kamusal alanda hizmet verenlerin kıyafet yönetmeliğine uyması ama hizmet alanlara da kimsenin karışmaması gerektiğini söyledi. Baskı yaratacak simgeleri kimsenin kullanamayacağını ifade etti.
Ümit Özdağ, türbanlı öğrencilerin üniversitede öğrenim görebilmeleri konusunda herkesin mutabık olduğunu, terör örgütü üyesi olmaktan yargılanırken milletvekili olunabildiğine göre başörtülü de milletvekili olunabilmesi gerektiğini, milletvekilinin kamusal alanda hizmet veren biri olmadığını anlattı. Türkiye’nin sorunlarını peyder pey çözmeyi öğrendiğini söyleyen Özdağ, devlet memuru konusunun sosyolojik bir sürece bağlı olduğunu, zamanla problemlerin çözüleceğini ifade etti. Türkiye’nin şu andaki konusunun bu olmadığını da ifade eden Özdağ, demokratik kültür çerçevesinde herkesin birbirine saygılı olması gerektiğini anlattı.
Genel af konusunda Kılıçdaroğlu’nun geldiği çizginin çok yanlış ve tehlikeli olduğunu, genel af ve Öcalan’la görüşmenin tabii olduğunu savunmasının büyük tepki alacağını anlatan Özdağ, Tunceli’de yirmi bin kişi karşısında dolduruşa geliyor ve bunu söylüyorsa bunun da sağlıklı bir liderlik olmadığını ifade etti. Bu söylemin devam etmesi halinde %32, 33’lere çıkmış olan CHP oylarının % 20’nin altına inebileceğini, Kılıçdaroğlu’nun bu söylemleri ile yakaladığı olumlu havayı dağıttığını anlattı. Ege, Karadeniz ve Orta Anadolu’da CHP’ye dönen oyların Öcalan ve PKK’lılar affedilsin diye dönmediğini, bu söylemlerine devam ederse CHP’nin hızla oy kaybedeceğini açıkladı.
Mustafa Akyol, Kılıçdaroğlu’nun “AKP’nin elindeki kozları birer birer alacağız” dediği için o ne derse hemen o konuya yaklaştığını, bunun arkasında duracak diye seçmeninin isteği dışında söyleme girerek yanlış yaptığını, Türk halkının çoğunluğunun karşı olduğu müzakere yolunun açılması gerektiğini, askeri yöntemin çözüm olmadığının görüldüğünü söyledi.
Ümit Zileli, Kılıçdaroğlu’nun genel aftan neyi kastettiğini çok açık bir şekilde söylemesi gerektiğini, lider olarak buna mecbur olduğunu, genel affın Öcalan’a kadar uzanacağının çok açık olduğunu anlattı. Genel af sözünü kim söylerse söylesin aynı şekilde açıklanması gerektiğini söyleyen Zileli, Adalet Bakanı ve Başbakan’ın Öcalan’la görüşme konusunda söylediklerinin garip olduğunu, siyasi iradenin haberi olmadan görüşme yapılamayacağını ileri sürdü. Öcalan’ın avukatları vasıtasıyla yaptığı açıklamada kendisiyle görüşülmüş olduğunun anlaşıldığını ve bundan önce 4 defa aldatıldığını, bir kez daha anlaşmayı kabul ettiğini söyleyerek 5 maddelik bir paket sunduğunu anlattı. Zileli, “bütün kepazelik açılımdan çıktı” dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı, PKK ile Ergenekon’un birbirinden beslendiğini, bu yüzden PKK’nın “evet” diyecekleri etkilemeye, istikrarsızlık yaratmaya çalıştığını iddia etti. Federalizmin üniter devlete göre daha iyi bir idare sistemi olduğunu ileri sürdü. Federalizmin bölünme değil, çözüm biçimi olduğunu ve AKP ile CHP’nin bu konuda anlaşmaları gerektiğini savundu. Genel af konusunun sakat bir görüş olduğunu, CHP ile MHP’nin ulusal birliği sağlayamayacağını, Kılıçdaroğlu’nun doğru adımlar attığını savundu.
Ümit Özdağ, Öcalan’ın talep ettiklerini, """""’nin elde etmesi için Irak’ın iki savaş yaşadığını, on yıl ambargoya maruz kaldığını ve işgal edildiğini anlatarak Öcalan’ın mahkûm olduğu halde bağımsız devlete geçiş olarak demokratik özgürlük talep ettiğini ifade etti. “Eskiden de görüşülüyordu, yeni bir şey değil” diyenlerin ya meseleyi bilmediklerini ya da halkı yanılttıklarını söyleyen Özdağ, 1999’dan itibaren Öcalan’la görüşenlerin ona bazı dayatmalar için görüştüklerini, bugünkü anlamda görüşmelerin 2009 yılında başladığını, AKP iktidarının ilk 5 yılında böyle bir görüşme olmadığını, 2009 yılında açılım nedeniyle DTP ile görüşülürken, Öcalan’ın “Benimle görüşeceksiniz” dediğini ve bunun için terörü tırmandırarak hükümeti sıkıştırdığını anlattı. Öcalan’ın KCK’nın güçlü olduğu yerlerde yönetimi ele alması, olmazsa binlerce kişinin öleceği gibi tehditler savurduğunu, bu ortamda Öcalan’la görüşüldüğünü, aynı paralelde KCK ile de görüşüldüğünü, Öcalan’ın doğrudan muhatap olarak karar mercii haline geldiğini, politik üstünlük sağladığını anlattı. Hükümetin başından beri açılımı açık yapmadığını bu yüzden bazı noktaların bilinmediğini ifade eden Özdağ, 2011’de yeni bir anayasa geleceğini; 1, 2, 3 ve 4. maddeler ile 66. maddelere dokunulacağından şüpheli olduğunu, bunu Ayşenur Bahçekapılı’nın “Türklük” tanımının değiştirileceğini söylemesinden anlamanın mümkün olduğunu anlattı. Bir müzakere sürecinin olduğunu, AKP’nin DTP devre dışı kaldığında dosyayı kapatmış olması halinde bütün bunların olmamış olacağını izah etti.
Rasim Ozan Kütahyalı, 2011’de yapılacak anayasanın özgürlükçü, demokratik bir anayasa olacağını, TC vatandaşlarının her bakımdan eşit olacaklarını, herkesin ana dili ile eğitim yapabileceğini ve egemen grup olmayacağını ileri sürdü.
Ümit Özdağ, Soros’!un Açık Toplum Vakfı’nın yaptığı araştırmada Türkiye’de % 90’lık mutabakat olduğunu, % 10’luk azınlığın arkasına silahlı bir örgütü alarak kendi isteklerini dayattığını, buna da demokratik hak dediklerini, Türk devletinin karakterini üniter yapıdan etnik federasyon haline getirmeye çalıştıklarını, “Türkiye milleti” denemeyeceğini anlattı.
Similar topics
» Ümit Özdağ / AKP-PKK ittifakının Sonuçları
» Türklüğün Himalayası Atatürk : Ümit Özdağ
» Ümit Özdağ: “Öcalan’la görüşüldü ve anlaşma yapıldı
» ”Özerk” anayasa İngiliz dayatmasıdır!
» Ümit Özdağ: “Dersim” ahlaksızlığını tarih ibretle kaydedecek
» Türklüğün Himalayası Atatürk : Ümit Özdağ
» Ümit Özdağ: “Öcalan’la görüşüldü ve anlaşma yapıldı
» ”Özerk” anayasa İngiliz dayatmasıdır!
» Ümit Özdağ: “Dersim” ahlaksızlığını tarih ibretle kaydedecek
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz