BBP’NİN GÖZÜ AYDIN
1 sayfadaki 1 sayfası
BBP’NİN GÖZÜ AYDIN
PKK İLE MÜZAKERE BAŞLADI, BBP’NİN GÖZÜ AYDIN
“AKP anayasasına” Türk Milliyetçileri hangi gerekçelerle karşı çıkmışsa o gerekçelerin haklılığı referandumun hemen sonrasında ortaya çıkmıştır.
Artık İmralı ile Başbakanlıkta ve TBMM’nde görüşülmektedirler. PKK ile mücadele dönemini bitirip resmen müzakere dönemini başlattıklarını artık gizlemeye bile gerek görmüyorlar.
Yandaş medyanın referandum öncesindeki “eski ülkücü sevdası” bir anda bitmiş, manşetlerini ve ekranlarını cömertçe açtıkları “eski ülkücülere muhabbet” anında kesilmiştir. Tabiri caizse bir kâğıt mendil gibi, kullanılıp atılmışlardır.
“12 Eylül ile hesaplaşma havucu” bazıları için çok cazip geldiyse de, umarım “PKK açılımının önünü açmak” için verdikleri katkılar “eski ülkücülerin” vicdanını kanatıyordur. Ülkücü vicdanları kaldıysa tabi.
Hiç kimse “biz referanduma evet demenin böyle bir sonuç doğuracağını tahmin etmiyorduk” mazereti sığınamaz.
Türkiye’nin varlığı ve birliği düşüncesinin yegane temsilcisi olan MHP, bu referandumda AKP’nin asıl hedefinin “PKK açılımının önünü açmak ve bölünmenin önündeki engelleri kaldırmak” olduğu konusunda herkesi uyarmıştı.
Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın “Bu Anayasa, bir ilk adımdır, açılımların önünü açacaktır. Asıl değişikliği 2011’de yapacağız.” İtirafı da bu arkadaşlarımızı(!) uyandırmaya yetmedi.
Şu anda PKK ile mücadele dönemini bitirip müzakere dönemini resmen başlattılar. Bunun vebali sadece AKP’nin değildir. Başta BBP olmak üzere Türk Milliyetçisi ve ülkücü olduklarını iddia eden ve “AKP anayasasına evet diyerek PKK müzakeresine kuluçkalık yapan herkes” bu vebale ortaktır.
“Havuç” misali sundukları “12 Eylül ile hesaplaşma” teranesi belki bazı kişilere cazip gelmiş olabilir ama referandumda evet çıkması için AKP’den fazla çabalayan BBP’ye ne demeli?
Önce BBP’yi kısaca özetleyelim.
2006 yılına kadar Türk Milliyetçiliği, Ülkücülük, Bozkurt gibi bize ait kavramlara hiçbir yayın organlarında olumlu anlamda rastlamadık. 2006 yılından sonra bir ara “hatırladılar”, Muhsin Başkan sonrası yine unutmuşlardı. Referandum sürecinde ise cemaat ve yandaş medyada bol bol ülkücülükten dem vurdular.
İşin doğrusu BBP’yi nitelik olarak da nicelik olarak da çok dikkate aldığım için bu yazıda muhatap alıyor değilim. BBP nicelik olarak zaten bitik bir oluşumdu, Muhsin başkan sonrası nitelik olarak da bitmiş bir oluşum haline geldi.
Üç-beş vekillik sözüne memleketi satmaları bir yana, cemaatin kendilerine söz verdiği “MHP’yi bitirip ülkücü tabanı BBP’ye yönlendirme” projesini de zaten hiçbir ülkücü yutmayacağına göre, onlara tavsiyem, nitelik ve nicelik olarak zaten bitmiş siyasi oluşumlarını derhal fes edip AKP’ye katılmalarıdır.
Belki böylece PKK taleplerini müzakere masasında kendilerine de bir koltuk verilir, kimbilir?
BBP’nin şu anda, İstanbul’u işgal eden İngilizlere, işgalci gözüyle değil “müttefik” gözüyle bakan ve limanlarda düşmanı çiçeklerle karşılayanlardan farkı yoktur.
İşin bu tarafı kendilerini ilgilendirir ama sağda solda “biz de ülkücüyüz, biz de Türk Milliyetçisiyiz” diyerek yalan söylemeleri ve aldatılmaya müsait bazı saf kardeşlerimizi AKP’ye koltuk değneği yapmaları karşısında biz de elbette susacak değiliz.
Türk Milliyetçiliği ve Ülkücülük her şeyden önce “Türk Milleti’nin hürriyeti ve birliği, Türkiye’nin mevcudiyeti ve bekası” fikrine sahip olmayı gerektirir.
“PKK ile müzakere masasına oturan, PKK açılımının önünü açan, ülkeyi felakete sürükleyen AKP’yi” destekleyen ve onun hazırladığı “BÖLÜNMEYE ZEMİN HAZIRLAMA ANAYASASINA” evet diyen bir oluşumun, bırakın milliyetçiliği, düşmanlıktan gayrı Türk Milleti ile ne alakası olabilir?
\"\"\"\"\"çu’nun vekillik sevdasıyla ve Destici’nin ticari ilişkilerini öne çıkartarak BBP’yi AKP’nin koltuk değneği yapmasına sanırım partideki “mili vicdan ve haysiyet sahibi kişiler” dur diyecektir. Geçmişte aynı ufka baktığımız bazı arkadaşlarımızın hala bu vicdana ve haysiyete sahip olduklarını biliyorum ama neden hala “PKK açılımına BBP desteği” konusunda ses çıkartmadıklarını anlayamıyorum.
Yoksa Cemaat tıpkı \"\"\"\"\"çu ve Destici’yi müjdelediği gibi, onları da mı “cennetle müjdeledi”?
Hocaefendinin ipine değil Allah’ın ipine sarılın diyeceğim ama, Türklük gurur ve şuuru, İslam Ahlak ve Fazileti olmayanların bu farkı anlayacağını hiç sanmıyorum.
“AKP anayasasına” Türk Milliyetçileri hangi gerekçelerle karşı çıkmışsa o gerekçelerin haklılığı referandumun hemen sonrasında ortaya çıkmıştır.
Artık İmralı ile Başbakanlıkta ve TBMM’nde görüşülmektedirler. PKK ile mücadele dönemini bitirip resmen müzakere dönemini başlattıklarını artık gizlemeye bile gerek görmüyorlar.
Yandaş medyanın referandum öncesindeki “eski ülkücü sevdası” bir anda bitmiş, manşetlerini ve ekranlarını cömertçe açtıkları “eski ülkücülere muhabbet” anında kesilmiştir. Tabiri caizse bir kâğıt mendil gibi, kullanılıp atılmışlardır.
“12 Eylül ile hesaplaşma havucu” bazıları için çok cazip geldiyse de, umarım “PKK açılımının önünü açmak” için verdikleri katkılar “eski ülkücülerin” vicdanını kanatıyordur. Ülkücü vicdanları kaldıysa tabi.
Hiç kimse “biz referanduma evet demenin böyle bir sonuç doğuracağını tahmin etmiyorduk” mazereti sığınamaz.
Türkiye’nin varlığı ve birliği düşüncesinin yegane temsilcisi olan MHP, bu referandumda AKP’nin asıl hedefinin “PKK açılımının önünü açmak ve bölünmenin önündeki engelleri kaldırmak” olduğu konusunda herkesi uyarmıştı.
Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın “Bu Anayasa, bir ilk adımdır, açılımların önünü açacaktır. Asıl değişikliği 2011’de yapacağız.” İtirafı da bu arkadaşlarımızı(!) uyandırmaya yetmedi.
Şu anda PKK ile mücadele dönemini bitirip müzakere dönemini resmen başlattılar. Bunun vebali sadece AKP’nin değildir. Başta BBP olmak üzere Türk Milliyetçisi ve ülkücü olduklarını iddia eden ve “AKP anayasasına evet diyerek PKK müzakeresine kuluçkalık yapan herkes” bu vebale ortaktır.
“Havuç” misali sundukları “12 Eylül ile hesaplaşma” teranesi belki bazı kişilere cazip gelmiş olabilir ama referandumda evet çıkması için AKP’den fazla çabalayan BBP’ye ne demeli?
Önce BBP’yi kısaca özetleyelim.
2006 yılına kadar Türk Milliyetçiliği, Ülkücülük, Bozkurt gibi bize ait kavramlara hiçbir yayın organlarında olumlu anlamda rastlamadık. 2006 yılından sonra bir ara “hatırladılar”, Muhsin Başkan sonrası yine unutmuşlardı. Referandum sürecinde ise cemaat ve yandaş medyada bol bol ülkücülükten dem vurdular.
İşin doğrusu BBP’yi nitelik olarak da nicelik olarak da çok dikkate aldığım için bu yazıda muhatap alıyor değilim. BBP nicelik olarak zaten bitik bir oluşumdu, Muhsin başkan sonrası nitelik olarak da bitmiş bir oluşum haline geldi.
Üç-beş vekillik sözüne memleketi satmaları bir yana, cemaatin kendilerine söz verdiği “MHP’yi bitirip ülkücü tabanı BBP’ye yönlendirme” projesini de zaten hiçbir ülkücü yutmayacağına göre, onlara tavsiyem, nitelik ve nicelik olarak zaten bitmiş siyasi oluşumlarını derhal fes edip AKP’ye katılmalarıdır.
Belki böylece PKK taleplerini müzakere masasında kendilerine de bir koltuk verilir, kimbilir?
BBP’nin şu anda, İstanbul’u işgal eden İngilizlere, işgalci gözüyle değil “müttefik” gözüyle bakan ve limanlarda düşmanı çiçeklerle karşılayanlardan farkı yoktur.
İşin bu tarafı kendilerini ilgilendirir ama sağda solda “biz de ülkücüyüz, biz de Türk Milliyetçisiyiz” diyerek yalan söylemeleri ve aldatılmaya müsait bazı saf kardeşlerimizi AKP’ye koltuk değneği yapmaları karşısında biz de elbette susacak değiliz.
Türk Milliyetçiliği ve Ülkücülük her şeyden önce “Türk Milleti’nin hürriyeti ve birliği, Türkiye’nin mevcudiyeti ve bekası” fikrine sahip olmayı gerektirir.
“PKK ile müzakere masasına oturan, PKK açılımının önünü açan, ülkeyi felakete sürükleyen AKP’yi” destekleyen ve onun hazırladığı “BÖLÜNMEYE ZEMİN HAZIRLAMA ANAYASASINA” evet diyen bir oluşumun, bırakın milliyetçiliği, düşmanlıktan gayrı Türk Milleti ile ne alakası olabilir?
\"\"\"\"\"çu’nun vekillik sevdasıyla ve Destici’nin ticari ilişkilerini öne çıkartarak BBP’yi AKP’nin koltuk değneği yapmasına sanırım partideki “mili vicdan ve haysiyet sahibi kişiler” dur diyecektir. Geçmişte aynı ufka baktığımız bazı arkadaşlarımızın hala bu vicdana ve haysiyete sahip olduklarını biliyorum ama neden hala “PKK açılımına BBP desteği” konusunda ses çıkartmadıklarını anlayamıyorum.
Yoksa Cemaat tıpkı \"\"\"\"\"çu ve Destici’yi müjdelediği gibi, onları da mı “cennetle müjdeledi”?
Hocaefendinin ipine değil Allah’ın ipine sarılın diyeceğim ama, Türklük gurur ve şuuru, İslam Ahlak ve Fazileti olmayanların bu farkı anlayacağını hiç sanmıyorum.
Similar topics
» Tarihin çektiği fotoğrafta, gözü kapalı çıkanlar!
» Vatandaşın Osmanlı Tarihi; “Osmanlılar Türk Düşmanıydı!” iddiasındaki
» Xocalı faciəsi şahidlərin gözü ilə.
» Binlerce kişinin gözü önünde infaz
» DİREKLERDE BAYRAKLAR.. GÖZÜ YAŞLI ANNELER
» Vatandaşın Osmanlı Tarihi; “Osmanlılar Türk Düşmanıydı!” iddiasındaki
» Xocalı faciəsi şahidlərin gözü ilə.
» Binlerce kişinin gözü önünde infaz
» DİREKLERDE BAYRAKLAR.. GÖZÜ YAŞLI ANNELER
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz