¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun

Aşağa gitmek

Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Empty Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 9 Kas. 2010 - 22:47

Ülkemizdeki ilk “Komünist Parti” Atatürk’ün talimatıyla kuruldu. “Danışıklı TKP” olarakta adlandırılan bu sahte TKP’nin adı o dönemde Türkiye Komünist Fırkası’ydı. Atatürk’ün kurdurduğu bu sahte TKP aslında tek kelimeyle ifade etmek gerekirse Lenin ve Bolşevik Parti’sinin önderliğinde Sovyetler Birliği’nde 1917 yılında gerçekleşen Ekim devriminin Anadolu'ya etkilerini önlemek için 18 Eylül 1920’de Ankara’da Yeşil Ordu’dan beklenen işlevi yerine getirmek daha doğrusu ülkede gelişen Komünist hareketi denetim altına almak ve önünü kesmek amacıyla Atatürk’ün talimatları doğrultusunda kuruldu.

Sahte TKP’nin kurucuları arasında ise Atatürk’ün yakın silah arkadaşları olan Tevfik Rüştü (Aras), Mahmut Esat (Bozkurt), Yunus Nadi (Abalıoğlı), Kılıç Ali, Hakkı Behiç (Bayiç), İhsan (Eryavuz), Refik (Koraltan), Eyüp Sabri (Akgöl) ve Süreyya (Yiğit) bulunuyordu. Ama sahte TKP’nin görünmeyen tarafında ise İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak ve Ali Fuat Cebesoy varlardı.…

Atatürk’ün sahte TKP’yi kurdurmasıyla ilgili olarak Atatürk’ün Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa’ya gönderdiği 31 Ekim 1920 tarihli telgrafı aktaralım.

Atatürk şöyle diyor bu telgrafta; “Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya’da bile uygulama yeteneği hakkında doğru ve açık görüşler ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber dahilden ve hariçten muhtelif maksatlarla, bu cereyanın memleketimiz içine gelmekte olduğu ve buna karşı makul tedbir alınamadığı takdirde, milletin pek ziyade muhtaç olduğu birlik ve sükuneti ihlal edici hallerin çıkması imkan dahilinde görülmüştür. En makul ve tabii tedbir olarak aklı başında arkadaşlardan, hükümetin malumatı altında bir Türkiye Komünist Fırkası teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memlekette bu fikre yönelik bütün cereyanları elde edilen netice ile faydalı kılmak mümkün olabilir .”

Görüldüğü gibi Atatürk’ün sahte TKP’yi kurdurmasının amacı, Komünistliği ülkemiz için bir tehlike görmesine ve Komünistliğe karşı tedbir aldırmasına dayanıyor. Zaten Atatürk gerek söylevlerinde ve gerekse demeçlerindede şunları hep vurguluyor;

"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali memleketimizin ictimai seraiti dini ve milli ananelerinin kuvveti Rusya’daki Komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyid eder bir mahiyettedir. Binaenaleyh bizim Ruslarla olan münasebet ve muhadenetimiz ancak iki müstakil devletin ittihad ve ittifak esaslarıyla alakalıdır."

Yani Atatürk’ün demek istediği şu aslında. Rusya’daki Komünizm Türkiye’ye uygulanamaz. Fakat Ruslarla o dönemdeki ilişkiler Rusya’yla Türkiye’nin anlaşmalarına dayanıyor. Anlaşmaların temel noktası ise Rusya’nın Türkiye’ye içeride Cumhuriyet devrimini tam anlamıyla yerleştirmesi ve dışarıdada emperyalizme karşı savaşması için Rusya’dan maddi manevi destek alması. Atatürk’ün elbette sahte TKP’yi kurdurmasının amacı sadece bunlar değil.Komünizm akımlarına kendini kaptırmış kanadının Meclis içinde oluşturduğu “ Halk zümresi ” nin bir çekim merkezi haline gelmesine engel olmak gibi bir fonksiyonuda vardı sahte TKP’nin. ”Halk Zümresi”,Yeşil Ordu”nun devamı niteliğinde olduğu için önce “Yeşil Ordu”ya değinelim biz öncelikle;


“…Yeşil ordu cemiyeti, 1920 yılında Anadolu'da kurulmuş siyasi askeri örgüt.
.
Yeşil Ordu Cemiyeti gerçekte 1920 Mayıs ayında ortaya çıkmıştır. O sıralarSovyetlerle yapılması zorunlu işbirliğine elverişli bir ortam hazırlanması amacıyla, kurulmuştur. Bu cemiyetin genel merkez üyeleri: Şeyh Servet (Akdağ), Dr. Adnan (Adıvar), Hakkı Behiç, Yunus Nadi 'dir.

Görüldüğü gibi Yeşil Ordu Sovyetlerle yapılması zorunlu işbirliğine elverişli bir ortam hazırlanması amacıyla kurulmuş bir örgüttür. Yeşil Ordu’nun ve sahte TKP’nin kurulmasına ilişkin olarak Atatürk’ün gerçekten çok ilginç olan şu sözlerini aktarmadan geçmeyelim. Ki lütfen çok dikkatli okunsun;

"Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimize de girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birliği ve sükunu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. En makul tedbir olarak aklı başında arkadaşlardan hükümetin malumatı tahtında bir Türkiye Komünist Fırkası teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memlekette bu fikre müteallik bütün cereyanları bir noktaya icra etmek mümkün olabilir."

Atatürk görüldüğü gibi kesinlikle ama kesinlikle Komünizm’in ülkemize girmesinin taraftarı değil ne içerden yani Türk Komünistleri tarafından, ne de Sovyetler Birliği’nde bulunan 3. Komünist Enternasyonal tarafından.
Bu yüzden sahte TKP’yi kurduruyor. Amacı ise ülkemizde ne kadar Komünist hareket varsa hepsinide sahte TKP içinde eritmek. Yani “Bizde Komünist Partisi’yiz. Gelin bizde birleşelim ve devrimi gerçekleştirelim” diyerek diğer Komünist hareketlerin gelişmesine set çekmekti…

Şimdi artık “ Halk Zümresi “ne değinebiliriz;
“…HALK ZÜMRESİ, (Halk Grubu adıyla da anılır), Birinci TBMM’de Yeşilordu’nun devamı niteliğindeki muhalif grup. Haziran 1920’de örgütlendi ve Eylül başında Yeşilordu Genel Sekreteri Nâzım Bey’i (Ali Nâzım Resmor) Dahiliye Vekili seçtirerek varlığını ortaya koydu. 8 Eylül 1920’de “Anadolu’da Yeni Gün” gazetesinde siyasî programını yayımladı. Nâzım Bey’in ifadesine göre, bu programı Yunus Nadi yazdı. Programda; Batı emperyalizmine son verilmesi, emeğin gücü, insanseverliğin, Tanrı’nın vahiyleriyle ve İslamiyet’in ilkeleriyle uyumlu olduğu ortaya konmaya çalışıldı. Türdeş bir yapı göstermeyen Halk Zümresi, o dönem yoğunlaşan Anayasa tartışmalarında “meslekî temsil” görüşünü savundu. Zümre’nin programında dile getirilen kimi düşünceler Halkçılık Programı aracılığıyla hükûmete maledildikten sonra kurulan Resmî Türkiye Komünist Fırkası (TKF) aracılığıyla örgütsel bütünlüğü parçalandı. Bir grup Halk Zümresi üyesi ve Çerkez Ethem yandaşları Resmî TKF’ye girerken, Tokat Milletvekili Nâzım Bey’in başını çektiği 10-15 kişilik bir milletvekili grubu, 1920 başlarında Eskişehir ve Ankara dolaylarında etkinlik gösteren TKF çevresinde toplandılar. 7 Aralık 1920’de yasal olarak kurulan Türkiye Halk İştirakiyûn Fırkası’nda (THİF) ise Halk Zümresi üyelerinden Tokat Milletvekili Nâzım (geçici başkan), Bursa Milletvekili Şeyh Servet, Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Şükrü kurucu olarak yer aldı. Fakat kuruluşundan iki ay sonra Çerkez Ethem’i desteklediği iddiasıyla Salih Hacıoğlu, Ziynettullah Nuşirevan gibi Meclis’te yer almayan THİF yöneticileri tutuklandı. Meclis’te yer alanlar ise, dokunulmazlıkları kaldırılarak diğer yöneticilerle birlikte İstiklâl Mahkemelerinde yargılandılar. Yargılamayı, Halk Zümresi’nin bir grup üyesinin katıldığı Resmî TKF üyesi yargıçlar yürüttü ve THİF’nin Meclis’te yer almayan yöneticileri ağır hapis cezalarına çarptırıldı; Tokat Milletvekili Nâzım Bey de 15 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. Bursa Milletvekili Şeyh Servet Efendi ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Şükrü ise, sorumlu olmadıklarına karar verilerek beraat etti (Mayıs 1921)…”


Şimdi sizlere burada küçük bir ayrıntıyı hatırlatalım. Gerek sahte TKP’nin içinde, gerek Yeşil Ordu’nun ve gerekse de Halk Zümresi’nin içerisinde hiç değişmeyen Yunus Nadi ve Hakkı Behiç isimleri dikkatinizi çektimi hiç? Bu her iki isimde diğer isimlerle beraber Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarıdır. Yine her üç hareketinde ülkemizde Komünizm’in önünü kesmek için kuruldukları dikkatinizi çektimi hiç?...


Şimdi sizlere gerçektende son derece ilginç bir belge aktaracağım Sahte TKP’nin,Yeşil Ordu’nun ve Halk Zümresi’nin JOKERİ ve aynı zamanda İDEOLOĞU Yunus Nadi Bey 18 ve 19 Kasım 1922 günleri arasında bir Sovyet yetkilisiyle bir mülakat yapıyor ve şunları anlatıyor;

... Biz saltanatı kaldırdık. Hilâfetin kaldırılması, yakın geleceğin işidir. Şimdi yapılan, yeni halife seçimi, mücadelemizin gerektirdiği taktik manevradır. Biz Cumhuriyet'i, Devlet temellerine dayalı olarak kurmaktayız. Daha fazlasını bizden talep etmeye hakkınız yoktur; çünkü Sosyalizm 'in Anadolu 'da mümkün olmadığını anlamanız gerekir...-
...Bizim İngiltere ile ilişkilerimizi bilmeniz gerekir. İngiltere 'de herhangi bir bakan değişikliği, bu ilişkilerin iyileşmesine neden olamaz: İngiltere ile mücadele, ölüm kalım mücadelesidir. Bu konuda tam barış mümkün değildir...''
...Fransa, bizim açımızdan Batı Emperyalizmi'nin bir temsilcisidir ve dolayısıyla bizim düşmanımızdır: bu zamanlarda, o da, her konuda İngiltere 'yi izlemektedir
'...Yönetimin başında, fiili olarak, yaklaşık otuz kişilik bir grup vardır. Bu grup Rusya 'yla en dostane ilişkilerin gerekliliğine derinden inanmıştır...''

Ve Atatürk 1927 de bakın neler diyor:

Nutuk’ta Türkiye Büyük Millet Meclis’inin açılışından söz ederken "Bizim milli siyasetimiz…İnsanlara, özel duygu ve bağlantılarını unutturup, onların kardeşlik ve tam eşitlik içinde birleştirme, insani bir devlet kurma teorisinin de kendisine özgü koşulları vardır…Bizim ülkemiz için açık ve uygulanabilir gördüğümüz meslek-i siyasi, milli siyasettir" der…

Yani Atatürk Sosyalizm’in adını her ne kadar vermesede burada sadece 1927 yılında değil 1920’li yıllarda sahte TKP’yi kurdururkende Sosyalizm’in koşullarının varolmadığı için ülkede milli siyaseti uygulamıştır. Ama bu Atatürk’ün eğer koşullar varolsaydı Sosyalizm’i uygulayacağı anlamında anlaşılmamalıdır. Zaten Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından 1920 yılında deyim yerindeyse daha ayağının tozunu silmeden TBMM’de şunları söylemiyormuydu;

“ Türk milletini diğer uygar milletlerden ayıran birçok özellik açısından, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik gelişmesinin, büyük bir olasılıkla, - Ki lütfen çok dikkat edilerek okunsun – sosyalizm yoluna sapmaksızın KAPİTALİST OLMAYAN BİR YÖNDEN İLERLEYECEĞİNİ…” belirtiyordu.

Yani Atatürk’e göre ülkemizin toplumsal, siyasal, ekonomik ve politik gelişmesinin sosyalizm yoluna sapılmaksızın kapitalist olmayan bir yönden ilerleyecekti. Burada bir belirsizlik göze çarpabilir. Sosyalizm yoluna sapılmadan yani sosyalizme gitmeden kapitalist olmayan bir yönden ilerlemek nasıl oluyor acaba? Yani ne Sosyalizm yoluna sapılacak ne de Kapitalist olmayan bir yönde ilerlenecek. Peki Kapitalist olmayan bir yön ne Atatürk’e göre? Kapitalizm olmadığı kesin ama Sosyalizm olmadığıda kesin. Atatürk’e göre ne Sosyalizm yoluna sapılacak, ne de Kapitalist olmayan bir yönde ilerlenecek. 3. bir yolmu var acaba Atatürk’ün kafasında, varsa bu yol ne? Görüldüğü gibi Atatürk ne Sosyalizm’i ne de Kapitalizm’i savunmuş, ikisinin de dışında olan bir Milli Siyaset i anlatmıştır.

Atatürk'ün bu fikrini bilen sahte TKP’nin Hakkı Behiç imzalı beyannamesinde yani bildirisinde şöyle denilmesi tesadüf değildir ; “ Komünizm düşman ulus tanımaz, düşman fikir tanır. Düşman adı da içte kapitalizm, dışta Emperyalizmdir. İnkılap herşeyden önce evrim ve gelişme demektir. İhtilal evrim yollarının en sonuncusudur ve olağanüstü bir yoldur. Ancak inkılapçı hareketlere karşı inatla kapılarını kapayan uluslarda, baskıya uğrayan fikrin patlayışıdır. T.K.F. memleketimizi inkılap fikirlerine karşı doğaya aykırı bir baskı altında bulundurmamak emeliyle kurulmuştur”…

Sahte TKP’nin her ne kadar belirli bir eylemi ve pratik faaliyeti olmasada bu sahte TKP’nin belirgin bir siyasal görüşünün olmadığı anlamına gelmiyordu elbette kısacası. Sahte TKP’nin siyasal görüşü vardı tabii ki. Parti üyeleri zaten sık sık, Sovyetler Birliği’ndeki Bolşevik ilkelerinin Türkiye’ye uygulanamayacağını vurguluyorlardı konuşmalarında. Yani bir Sovyetler Birliği Bolşevizm’i ve Türk Komünizm’i ayrımına gidiyorlardı. Ama sahte TKP’nin savunduğu bu Komünizm ne Marks’ın, ne Engels’in, ne Lenin’in ve ne de diğer komünist önderlerin savundukları Komünizm anlayışlarıyla örtüşen bir Komünizm anlayışı değildi. Sahte TKP’nin savunduğu Komünizm anlayışına göre Türkiye’deki devrim Sovyetler Birliği’ndeki gibi kanlı bir iç devrim gibi olmayacaktı. Yani sahte TKP’ye göre Türkiye devriminin olması için Bolşevik devrimi gibi kanlı bir iç devrime gerek yoktu.


Şimdi sizlere bir belge aktaracağım.
. Bu belge 22.01.1921 günü TBMM Gizli Celse Zabıtları’ndan alınmıştır. Lütfen çok ama çok dikkatli okuyun;
TBMM Gizli Celse Zabıtları, Devre: 1 , İçtima 1, Tarih: 22.01.1921.i, 31, C:3 Sayfa 334

"-Efendiler, iki türlü önlem olabilirdi. Birisi doğrudan doğruya komünizm diyenin kafasını kırmak; diğeri Rusya'dan gelen her adamı derhal denizden gelmiş ise vapurdan çıkarmamak, karadan gelmiş ise sınırın dışına atmak gibi zorlayıcı, şiddetli, kırıcı önlem kullanmak.. Bu önlemleri almak, iki noktadan yarasız görülmüştür. Birincisi, iyi ilişkilerde bulunmayı gerekli saydığınız Rusya Cumhuriyeti tümüyle komünisttir. Eğer böyle zorlayıcı önlem uygularsak, o halde kayıtsız koşulsuz Ruslar'la ilişkide bulunmamak gerekir. Oysa biz, birçok siyasal düşünce ile birçok neden ve etkenden dolayı Ruslar'la temas ve ilişkide bulunmak ve görüşmek istedik ve istiyoruz ve isteyeceğiz. O halde uygulayacağımız önlemlerde dostluğunu istediğimiz bir ulusun, bir hükümetin ilkelerini tahkir etmemek zorundayız. İşte bunun içindir ki zorlayıcı önlem kullanmak istemedik. İkinci noktadan da zorlayıcı önlem kullanmayı yararlı görmedik: Bildiğiniz gibi düşünce akımlarına karşı, düşünceye dayanamayan kuvvetle karşılık vermek, o akımı yok etmedikten başka, herhangi bir kişiyle, herhangi bir insanla konuşulduğu zaman onun herhangi bir düşüncesini kuvvet zoru ile reddederseniz, o ısrar eder. Israr ettikçe kendi kendini aldatmakta daha çok ileri gidebilir. Bundan dolayı ,düşünce akımları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez. Tersine takviye edilir. Buna karşın en etkili çare düşünce akımına karşı düşünceyi oluşturmak, düşünceye düşünce ile karşılık vermektir. Bundan dolayı, komünizmin memleket için, milletimiz için, dinimiz için, kabul edilemez olduğunu anlatmak, yani kamuoyunu aydınlatmak en yararlı çare görülmüştür...

Sadece şunu belirtelim Atatürk kısaca şunu diyor; “Rusya’dan maddi manevi desteğini almak için görüşmeliyiz ama Bolşevizm’in ve Komünizm’in kabul edilemez olduğunuda halka anlatmalıyız
Atatürk’ün bu yaklaşımı ülkesi için ,milleti için son derece pragmatist yani çıkarcı bir yaklaşımdı denebilir günümüzde de uluslar arası siyaset bu değilmidir?

Son olarak şunu tekrar tekrar vurgulamaktan vazgeçmeyelim. Gerek “Yeşil Ordu”da, gerek “Halk Zümresi”nde ve gerekse sahte TKP’de İslami Sosyalizm’in savunulmasının tek nedeni vardır o da Komünizm’i önlemek. İşte bu yüzden Atatürk Rusya’yla maddi manevi ilişki kurmak istiyor ama Komünizm’i istemiyor. İşte bu yüzden ne Bolşevizm’i ne de Komünizm’i istiyor. İşte bu yüzden sahte TKP’yi kurduruyor.
Atatürk' ün bu konuda izlediği taktik Komünizm’in ülkemize bırakın kapıyı bacadan bile evet bacadan bile girmesine izin vermemektir…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Turkey10
Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Gencat10
Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Pro1010
Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun 290407


Bakın Atatürk Komünist Partisini Niçin Kurmuştur. Buyurun Okuyun Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz