Biz Bozkurt'uz!
1 sayfadaki 1 sayfası
Biz Bozkurt'uz!
Devir kötü değil, sen koyunsun!
Toplum
olarak her konuda adaletsiz noktalara geldik. Ne eğitim sistemimizden,
ne sanat camiasından, ne politikadan ne de ticaret alanından adil
sonuçlar çıkmıyor artık. Çünkü herkes kendi derdinde, ötekini düşünmeden
yaşıyor. Bayramı tatlılara saldırmak için bekleyen ve dini bahane
edenler, “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir” hadisinden
gelen ilkeyi takmıyor bile.
Bu milleti Kurt
iken koyun yapan gafillere lânet olsun. Millet, her koyun kendi
bacağından asılır, deyip de şahsi yükselişler peşine düşerken, koyunluğu
kabul ettiğinin farkında bile değil. Kurtlar birlik kurarsa kimseye
esir olmazlar; koyunlarınsa sayılarının bir önemi yoktur; aksine fazla
olmaları iştahı arttırır ve kapılan gider!
Bizde
toplumsal dayanışma duygusu yeniden canlandırılıncaya kadar köreldi.
Devir kötü devir diye düşünmek ve söylemek büyük ve çözüm getirici bir
olay değildir. Artık küçük çocuklar bile bunun farkında. Sorunların
farkında olmak güzel de, mesele çözüm bulmaktadır. Başka türlü bu devir
elbette iyi bir devir olmayacak.
***
Milletimiz
için gösteriş, tarihin her döneminde zararlı oldu. Gösteriş merakı,
toplumun kaynaklarının gereksiz yere ve erken tüketir. 3 kişilik bir
aile, ne kadar zengin olursa olsun, 2 katlı bir ev aldığı zaman bu
apaçık israf olur. Her odaya 2-3 vazo vb. şeyler de koymak hiçbir şey
kazandırmaz. Kişi başına 3 dolap dolusu kıyafet düşmesi, adeta “ayakkabı
arşivi”ne sahip olmak da bir anlam içermez.
Böyle bir gösterişin tek tanımı kroluktur. Gösterişin her türlüsü de “bütçe”ye bakmaksızın kroluktur.
***
Milletleri
üstün kılan şeyin gösteriş olduğunu düşünerek, gereksiz yere milyon
dolarlar harcayan bir devlet adamı gaflet halindedir. Devletten milyon
dolar seçim yardımı alan partiler, seçimlerde faaliyet göstermeyi yandaş
işadamlarıyla da halledebilir. İşe bakın ki, bugün engelli vatandaşlar
için altyapı hazırlamakta kullanılması gereken paralar, vatandaşların
inanmadığı, yalan vaatlerle dolu seçim broşürlerine ve afişlerine
gidiyor.
Yazık değil mi bu millete?
***
Hala
yapılması gereken bir sürü okul, çeşme, köprü, hastane var. Nice yollar
yapmamız, nice evsizi ev sahibi yapmamız gerekirken; sırf demokrasinin
gereği diyerek partilere milyonlarca dolar aktarmak vicdansızlıktır. Bu
milletin tek bir açını doyurmak, entrikanın ve faydasızlığın kol gezdiği
partilere yardım etmekten daha önemlidir.
Bir de, zaten demokrasinin hangi gereği bu millete faydalı olmuştur ki?
***
Türk
milleti esasında ne çok zengin ne de çok fakirdi. Sonradan çok zengin
ve çok fakir kesim yaratıldı. Çok zengin kesimler, yabancı işadamlarıyla
dolu vakıflara köle oldular ve bugün TÜSİAD’ın talepleri ortadadır. Çok
fakirler de cehaletin esiri oldular. Gerçekte birbirleriyle çok fark
olan bu iki kesim, temelde ortak bir yöne sahip: Türklüğü yozlaştırma
konusunda doğal veya bilerek zarar verme!
***
Türkçülüğün
“duygu”ya dayalı yönlerinden biri olan toplumsal dayanışma, Türkçülerin
çok kez “milli sıkıntı” çekmesine neden olmuştur. Türkler büyük
sıkıntılarla boğuşurken biraz olsun gülmek, Türkçüler için adeta haram
olmuştur. Bir Türkçü olarak söylüyorum, ömrümün birkaç güzel anında
bile, aynı kanı taşıdığım insanların yaşadığı sıkıntıları düşününce
buruk anlar yaşamışımdır. Zira Türkçülüğüm olgunlaşmaya başladığından
beridir, en masum gülmeleri bile çoğunlukla bir kenara bıraktım.
Tabi,
her samimi Türkçü de öyle yaptı. Bunu samimiyetle ispatlamak için,
Atsız Atanın “Bütün Türk Gençliğine” adlı şiirini okutmak yetmez mi?
***
İnançlı
olmak, aynı kanı ve kültürü taşıdığın insanlara sevgi ve saygı duymak,
bir Türk’ün en temel görevlerinden biridir. Her türlü sorunun
aşılacağına ilk önce inanmak gerekir. Türk için imkânsız olmadığından,
diğer milletlerin aksine Türkler imkânsızı ister.
İnsanların
olumsuz düşüncelerini bahane ederek, ben bırakıyorum, demek son derece
aciz bir harekettir. Son nefesimizde dahi Türklüğü düşünmeyecek olursak,
yaşamımız boyunca yürüttüğümüz davayı geçersiz sayacağız. Bunu bilerek
yaşamak, fedakârlık yapmak ve düşmana karşı atılmak gerek.
***
Kafasında
ilimle gezen, cebinde parayla gezip kafasını soytarılıkla doldurandan
daha kutludur. Süslü ve hayli ağır kokan kimyasal güzelliklerin ve
yakışıklılıkların hiçbir önemi yoktur. Gecesini-gündüzünü milleti için
yaşayan bir Türk, idarede başa geçirilmeli ve omuzlar üstünde taşınarak
desteklenmelidir.
Güçlü olmak istiyorsan
şerefinle yaşa; taviz vermeden yükselmeye bak. Milletin sevgisiyle bir
yere gelen güçlü ölür; şerefinden taviz verip koltuğa oturan da, 40 yıl
tavize müsaade edip yükseldiğinde, geldiği noktada aslında kukla
olduğunu öğrenir.
Koyunluğu ve kuklalığı bırakın artık. Biz Bozkurt’uz!
[/font][/color][/font][/color][/font][/color][/font][/color]
Toplum
olarak her konuda adaletsiz noktalara geldik. Ne eğitim sistemimizden,
ne sanat camiasından, ne politikadan ne de ticaret alanından adil
sonuçlar çıkmıyor artık. Çünkü herkes kendi derdinde, ötekini düşünmeden
yaşıyor. Bayramı tatlılara saldırmak için bekleyen ve dini bahane
edenler, “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir” hadisinden
gelen ilkeyi takmıyor bile.
Bu milleti Kurt
iken koyun yapan gafillere lânet olsun. Millet, her koyun kendi
bacağından asılır, deyip de şahsi yükselişler peşine düşerken, koyunluğu
kabul ettiğinin farkında bile değil. Kurtlar birlik kurarsa kimseye
esir olmazlar; koyunlarınsa sayılarının bir önemi yoktur; aksine fazla
olmaları iştahı arttırır ve kapılan gider!
Bizde
toplumsal dayanışma duygusu yeniden canlandırılıncaya kadar köreldi.
Devir kötü devir diye düşünmek ve söylemek büyük ve çözüm getirici bir
olay değildir. Artık küçük çocuklar bile bunun farkında. Sorunların
farkında olmak güzel de, mesele çözüm bulmaktadır. Başka türlü bu devir
elbette iyi bir devir olmayacak.
***
Milletimiz
için gösteriş, tarihin her döneminde zararlı oldu. Gösteriş merakı,
toplumun kaynaklarının gereksiz yere ve erken tüketir. 3 kişilik bir
aile, ne kadar zengin olursa olsun, 2 katlı bir ev aldığı zaman bu
apaçık israf olur. Her odaya 2-3 vazo vb. şeyler de koymak hiçbir şey
kazandırmaz. Kişi başına 3 dolap dolusu kıyafet düşmesi, adeta “ayakkabı
arşivi”ne sahip olmak da bir anlam içermez.
Böyle bir gösterişin tek tanımı kroluktur. Gösterişin her türlüsü de “bütçe”ye bakmaksızın kroluktur.
***
Milletleri
üstün kılan şeyin gösteriş olduğunu düşünerek, gereksiz yere milyon
dolarlar harcayan bir devlet adamı gaflet halindedir. Devletten milyon
dolar seçim yardımı alan partiler, seçimlerde faaliyet göstermeyi yandaş
işadamlarıyla da halledebilir. İşe bakın ki, bugün engelli vatandaşlar
için altyapı hazırlamakta kullanılması gereken paralar, vatandaşların
inanmadığı, yalan vaatlerle dolu seçim broşürlerine ve afişlerine
gidiyor.
Yazık değil mi bu millete?
***
Hala
yapılması gereken bir sürü okul, çeşme, köprü, hastane var. Nice yollar
yapmamız, nice evsizi ev sahibi yapmamız gerekirken; sırf demokrasinin
gereği diyerek partilere milyonlarca dolar aktarmak vicdansızlıktır. Bu
milletin tek bir açını doyurmak, entrikanın ve faydasızlığın kol gezdiği
partilere yardım etmekten daha önemlidir.
Bir de, zaten demokrasinin hangi gereği bu millete faydalı olmuştur ki?
***
Türk
milleti esasında ne çok zengin ne de çok fakirdi. Sonradan çok zengin
ve çok fakir kesim yaratıldı. Çok zengin kesimler, yabancı işadamlarıyla
dolu vakıflara köle oldular ve bugün TÜSİAD’ın talepleri ortadadır. Çok
fakirler de cehaletin esiri oldular. Gerçekte birbirleriyle çok fark
olan bu iki kesim, temelde ortak bir yöne sahip: Türklüğü yozlaştırma
konusunda doğal veya bilerek zarar verme!
***
Türkçülüğün
“duygu”ya dayalı yönlerinden biri olan toplumsal dayanışma, Türkçülerin
çok kez “milli sıkıntı” çekmesine neden olmuştur. Türkler büyük
sıkıntılarla boğuşurken biraz olsun gülmek, Türkçüler için adeta haram
olmuştur. Bir Türkçü olarak söylüyorum, ömrümün birkaç güzel anında
bile, aynı kanı taşıdığım insanların yaşadığı sıkıntıları düşününce
buruk anlar yaşamışımdır. Zira Türkçülüğüm olgunlaşmaya başladığından
beridir, en masum gülmeleri bile çoğunlukla bir kenara bıraktım.
Tabi,
her samimi Türkçü de öyle yaptı. Bunu samimiyetle ispatlamak için,
Atsız Atanın “Bütün Türk Gençliğine” adlı şiirini okutmak yetmez mi?
***
İnançlı
olmak, aynı kanı ve kültürü taşıdığın insanlara sevgi ve saygı duymak,
bir Türk’ün en temel görevlerinden biridir. Her türlü sorunun
aşılacağına ilk önce inanmak gerekir. Türk için imkânsız olmadığından,
diğer milletlerin aksine Türkler imkânsızı ister.
İnsanların
olumsuz düşüncelerini bahane ederek, ben bırakıyorum, demek son derece
aciz bir harekettir. Son nefesimizde dahi Türklüğü düşünmeyecek olursak,
yaşamımız boyunca yürüttüğümüz davayı geçersiz sayacağız. Bunu bilerek
yaşamak, fedakârlık yapmak ve düşmana karşı atılmak gerek.
***
Kafasında
ilimle gezen, cebinde parayla gezip kafasını soytarılıkla doldurandan
daha kutludur. Süslü ve hayli ağır kokan kimyasal güzelliklerin ve
yakışıklılıkların hiçbir önemi yoktur. Gecesini-gündüzünü milleti için
yaşayan bir Türk, idarede başa geçirilmeli ve omuzlar üstünde taşınarak
desteklenmelidir.
Güçlü olmak istiyorsan
şerefinle yaşa; taviz vermeden yükselmeye bak. Milletin sevgisiyle bir
yere gelen güçlü ölür; şerefinden taviz verip koltuğa oturan da, 40 yıl
tavize müsaade edip yükseldiğinde, geldiği noktada aslında kukla
olduğunu öğrenir.
Koyunluğu ve kuklalığı bırakın artık. Biz Bozkurt’uz!
[/font][/color][/font][/color][/font][/color][/font][/color]
erzurumlu25- .::Tengri::.
-
Yaş : 45
Cinsiyet :
Nerden : Erzurum
Lakap : Vatan delisi
Doğum Tarihi : 22/04/79
İletiler: : 757
Üyelik Tarihi : 29/12/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz