“Yeni-Osmanlı” Projesi Bir Amerikan Senaryosudur

[GökBörü]

AKP kontrolündeki Türk dış siyasetinin yönünün nereye kaydığı uzun süredir Batı gazetelerinin hemen çoğunun tartışma konusu. Bu tartışma WikiLeaks belgelerindeki bir ifade ile daha da hız kazandı. Türkiye’de 2004 yıllarında yaşayan bir Amerikalı diplomat belgelerde, Ahmet Davutoğlu’nun “Yeni-Osmanlı” fantezilerini açıklamakta idi. Bir Amerikalı diplomatın AKP’nin bir think tank örgütünün toplantısına katıldığı ve bu toplantıda Avrupa’da İslam’ın yayılmasında Türkiye’nin rolünün tartışıldığı ve bu toplantıdaki çoğunluğun 1683 Viyana kuşatmasındaki yenilginin öcünün alınması gerekliliğini dile getirdikleri de ifade ediliyordu.
Batı’da bu ifadelerin altında Türkiye’nin güvenilir bir NATO müttefiki mi olduğu yoksa İslamcı bir ajandasının olup İran’la bir partnerliğe mi soyunduğunu tartışmaya başlandı.Tartışmalar devam ederken 2009 sonlarında Davutoğlu, Saray Bosna’da Türkiye’nin dış politikasını anlattığı bir konuşma yaptı. Balkanların, Kafkasya’nın ve Ortadoğu’nun Osmanlı kontrolü altında olduğu dönemlerde daha iyi durumda olduğunu ifade etti. Bu konuşmanın ardından Doğu Avrupa ülkeleri de bu konuşmanın ardındaki gerçeği merak etmeye başladı ve tartışmanın tarafı oldu.



Bilindiği üzere Mısır’ın Fransa tarafından işgali öncesi Ortadoğu Osmanlı İmparatorluğu ve Pers İmparatorluğunun kontrolü altında idi. Batı henüz kontrolü bölgede sağlayamamıştı. Son iki yüz yıldır Ortadoğu, Amerikan güçleri tarafından taşınan Anglo-Fransız hegemonya kontrolünde. Bugün Amerika’nın bölgede etkisini kaybettiği gözleniyor. Türkiye ve İran’ın tekrar dominant güç olması ile Ortadoğu iki yüz yıl önceki güç dengelerine dönebilir mi sorusu önemli bir ayrıntı. Türkiye’nin Ortadoğu’da İran’a karşı bir güç olma kurgusunun başlatılması ise Amerika’nın bölgede etkisini kaybetmesi ile başlayan çok daha önemli bir süreç.

Türkiye’nin Ortadoğu politikasında birçok yorumcunun atladığı önemli bir değişme daha var. 2006 dan beri Müslüman Kardeşler örgütü, büyük bir uluslar arası konferansta toplanmak istemektedir. Müslüman kardeşler bu toplantılar için ne Katar’a ne de Suudi Arabistan’a gitmiştir. Bilindiği üzere Müslüman Kardeşlerin toplantıları Türkiye’ye taşınmıştır. Yine bilindiği üzere 2006’da Türkiye Hamas’a ilk kez ev sahipliği yapmıştır ve Hamas’ın Şam’daki siyasi büro şefi Halit Meşal’i kabul etmiştir. 2011 yılı içinde Suriyeli muhaliflerle birlikte Suriye Müslüman Kardeşler örgütü Antalya’da toplantı yapmışlardır. Görüldüğü üzere Türkiye Ortadoğu’da eski rejimleri yıkan veya yıkmaya çalışan partilere ev sahipliği yapmaktadır. Eski rejimlerin yıkılması ile veya yıkılması sürecinde ortaya çıkan tek programlı yapılanma Müslüman Kardeşler örgütüdür. Müslüman Kardeşler örgütünün yeni Ortadoğu’yu şekillendirme operasyonundaki tarihi nosyonu dikkate değerdir.

Yandaş medyanın kendisi de batı gazeteleri de sayfa sayfa Türkiye’nin batıdan koptuğu analizlerini yaparken Davutoğlu bu tartışmalara bir kez dahi cevap vermemiştir. İşte tüm bu tartışmalar son sürat devam ederken dış dünyaya ve iç dinamiklere karşı verilen görüntünün tam tersi bir gelişme olmuştur. Türkiye Esat sonrası bir Ortadoğu’da pozisyon belirleyen Batı’ya, zemin hazırlayan en ciddi, en önemli projeyi kabul etmiştir. Türkiye NATO’nun erken uyarı veren radar sistemlerini kendi coğrafyasına yerleştirmeyi kabul etmiştir. Türkiye bu hareketi ile Batının ve İsrail’in müttefiki olduğunun altını imzalamıştır. Bu gelişme ile Batı dünyası hazdan doruğa çıkarken Türkiye ajandadaki rolüne uygun olarak İsrail ile restleşme kurgularına hız kazandırmıştır.
AKP’nin iktidara taşınması ile hız kazanan Amerika’nın Ortadoğu politikalarının analizini yapmak elbette çok önemli. Tüm bu analizleri yapmak için Türk insanının sosyolojik yapısını bilmek de çok önemli. Amerika’lı bir diplomatın “Yeni-Osmanlı” fantezilerinin konuşulduğu bir AKP toplantısından aldığı bilgileri aktarması tabii ki doğal bir kurgu. Oysa Yeni Osmanlı kurgusuna inanmaya hazır kendi gerçeğinden haberi olmayan tutarsız bir kitlenin bu toplantıya katılması ve büyük laflar etmesi bizler için şaşırtıcı değil. Zaten AKP’nin üstünde oturduğu halk kurgusu da Türkiye’nin sosyolojik yapısını ve gerçeğini analiz edemeyecek kitlelerden müteşekkil. Şimdi hep birlikte bir ülke düşünelim.

Üç yüz milyar dolar dış borcu olan Türkiye’yi düşünelim. Sanayisi, tarım sektörü yok edilmiş, enerjisi hemen tamamen dışa bağımlı bir Türkiye bu. Askeri darmadağın olmuş, kendi silah ve mühimmatını üretemeyen, bir Türkiye. Askeri üst kademesinin çoğunluğu hapse tıkılmış bir Türkiye. Kalan askeri üst kademenin kontrolünü ise NATO’nun yaptığı bir Türkiye. Bırakın Osmanlı hakimiyetini kurmayı, kendi varlığını tehdit eden PKK mücadelesindeki sınırı dahi NATO’nun belirlediği bir Türkiye. Ve bu tablonun hemen yanı başına yerleştirilmiş üç kıtaya hakim olma projesi. Yani “Yeni-Osmanlı” projesi. Biz bu projeye olsa olsa Ortadoğu’da İran’a karşı Amerika’nın bir maşa programı diyebiliriz.

Ali Rıza Üçer

http://tarafsizhaber.blogspot.com/2012/02/yeni-osmanl-projesi-bir-amerikan.html

BOP'cu Osmanlıcılar'ın maskesi