Aleviler “Türk’üz” Dedikçe Rahatsız Oluyorlar
1 sayfadaki 1 sayfası
Aleviler “Türk’üz” Dedikçe Rahatsız Oluyorlar
Dersim üzerinden ortaya konan “Alevilere Atatürk’ü tartıştırma” stratejisini izlerken sık sık andığım bir isim; Cemal Şener.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz ve Alevilerin medyada, bilim dünyasında bir ses, bir tavır olarak ortaya çıkmasında büyük pay sahibi olan Şener, “Bir aile içinde bile anne, baba, çocuklar arasında siyasi-felsefi farklılıklar olması doğal. Bin çeşit dernekler, vakıflar kurulmuş oralarda siyasallaşmış olanlar, siyasi nedenlerle Atatürk’e karşı çıkan, keko siyasal düşüncesinin etkisinde kalmış olanlar da vardır ama tabanda Atatürk Alevilerin çoğunluğunun ortak paydasıdır” demişti son konuşmamızda.
Ona göre Atatürk’le ilgili olarak yürütülen kara propaganda hiçbir dönemde “Alevilerin kendilerini Atatürk’le, laiklikle, cumhuriyetle özdeşleştirmelerine gölge düşürmemişti” .
Alevileri hedef alan psikolojik operasyonlar konusunda çok netti düşünceleri:
“Aleviler kendi Türklüklerini ifade ettikçe, birileri rahatsız oluyor…”
Geçmişte Türkleri nasıl “Alevi-Sünni” diye bölmeye çalıştılarsa, şimdi de Alevileri de kendi içlerinde “az Alevi-çok Alevi” , “Sağcı Alevi- Solcu Alevi” gibi bölmeye uğraştıklarını savunuyordu Şener. Çünkü bölünürlerse daha kolay olacaktı yönetilmeleri!
“Tarihten gelen bir tasarruf” vardı Şener’e kalırsa:
“Türklerin de birleşmesini istemezler.”
***
Ya Atatürk? Neye karşılık geliyordu acaba Alevilerin dünyasında?
Bütün hikayeyi iki paragrafta özetlemişti Şener o günlerde:
“Alevilerle Atatürk’ü bir araya getiren Osmanlı’nın son dönemi. Atatürk milli kurtuluş savaşına giriştiğinde, Aleviler karşılarında iki şey görüyorlar; ya işgal kuvvetleriyle işbirliği yapıp duruma razı olacaklar ya da işgale karşı olan yurtseverlerin yanında yer alacaklar. Nitekim daha önce Jön Türk hareketi, İttihat Terakki’nin son dönemleri ve Meşrutiyet hareketlerinde Alevi aydınları o mecrada yer almışlardı. Kurtuluş savaşında da Namık Kemal, Ziya Paşa geleneğinin devamı olarak Mustafa Kemal’in yanında yer aldılar. Cephelerde savaştılar. Devleti kurmaya yardımcı olmaya çalıştılar.
Aleviler açısından Atatürk sadece bir Osmanlı komutanı değil. Alevileri insan sayan, inançlarını küçümsemeyen yaptığı çalışmalarla da inancının, Türk kültüründen geldiğini, Şamanlıktan geldiğini, Orta Asya’dan, Ahmet Yesevi’den, Hacı Bektaş’tan geldiğini meşru gören, İslam içindeki tartışmalarda, -Nutuk’ta da var-, Emevilerden yana değil, Ehl-i Beyt’ten yana tavır alan biri olduğu için Aleviler topyekun Atatürk’ün yanında yer almışlar ve Cumhuriyet’in başarılı olması için bütün güçlerini birleştirmişlerdir.”
Herkesin konuşup, Alevilerin manidar bir suskunluğa gömüldüğü şu günlerde konunun asıl muhataplarının düşüncelerini göz ardı etmek olmaz değil mi…
Selcen Taşçı
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz ve Alevilerin medyada, bilim dünyasında bir ses, bir tavır olarak ortaya çıkmasında büyük pay sahibi olan Şener, “Bir aile içinde bile anne, baba, çocuklar arasında siyasi-felsefi farklılıklar olması doğal. Bin çeşit dernekler, vakıflar kurulmuş oralarda siyasallaşmış olanlar, siyasi nedenlerle Atatürk’e karşı çıkan, keko siyasal düşüncesinin etkisinde kalmış olanlar da vardır ama tabanda Atatürk Alevilerin çoğunluğunun ortak paydasıdır” demişti son konuşmamızda.
Ona göre Atatürk’le ilgili olarak yürütülen kara propaganda hiçbir dönemde “Alevilerin kendilerini Atatürk’le, laiklikle, cumhuriyetle özdeşleştirmelerine gölge düşürmemişti” .
Alevileri hedef alan psikolojik operasyonlar konusunda çok netti düşünceleri:
“Aleviler kendi Türklüklerini ifade ettikçe, birileri rahatsız oluyor…”
Geçmişte Türkleri nasıl “Alevi-Sünni” diye bölmeye çalıştılarsa, şimdi de Alevileri de kendi içlerinde “az Alevi-çok Alevi” , “Sağcı Alevi- Solcu Alevi” gibi bölmeye uğraştıklarını savunuyordu Şener. Çünkü bölünürlerse daha kolay olacaktı yönetilmeleri!
“Tarihten gelen bir tasarruf” vardı Şener’e kalırsa:
“Türklerin de birleşmesini istemezler.”
***
Ya Atatürk? Neye karşılık geliyordu acaba Alevilerin dünyasında?
Bütün hikayeyi iki paragrafta özetlemişti Şener o günlerde:
“Alevilerle Atatürk’ü bir araya getiren Osmanlı’nın son dönemi. Atatürk milli kurtuluş savaşına giriştiğinde, Aleviler karşılarında iki şey görüyorlar; ya işgal kuvvetleriyle işbirliği yapıp duruma razı olacaklar ya da işgale karşı olan yurtseverlerin yanında yer alacaklar. Nitekim daha önce Jön Türk hareketi, İttihat Terakki’nin son dönemleri ve Meşrutiyet hareketlerinde Alevi aydınları o mecrada yer almışlardı. Kurtuluş savaşında da Namık Kemal, Ziya Paşa geleneğinin devamı olarak Mustafa Kemal’in yanında yer aldılar. Cephelerde savaştılar. Devleti kurmaya yardımcı olmaya çalıştılar.
Aleviler açısından Atatürk sadece bir Osmanlı komutanı değil. Alevileri insan sayan, inançlarını küçümsemeyen yaptığı çalışmalarla da inancının, Türk kültüründen geldiğini, Şamanlıktan geldiğini, Orta Asya’dan, Ahmet Yesevi’den, Hacı Bektaş’tan geldiğini meşru gören, İslam içindeki tartışmalarda, -Nutuk’ta da var-, Emevilerden yana değil, Ehl-i Beyt’ten yana tavır alan biri olduğu için Aleviler topyekun Atatürk’ün yanında yer almışlar ve Cumhuriyet’in başarılı olması için bütün güçlerini birleştirmişlerdir.”
Herkesin konuşup, Alevilerin manidar bir suskunluğa gömüldüğü şu günlerde konunun asıl muhataplarının düşüncelerini göz ardı etmek olmaz değil mi…
Selcen Taşçı
Similar topics
» Türk'ten kim ve neden rahatsız?
» 2’nci Ordu neden rahatsız?.. Ahmet Takan
» ‘Hayır’ pankartı Aydın Valisi’ni rahatsız etti!
» Türk ülkesinde Türk fakir Türk kimsesiz
» "Asil kan" dan kim rahatsız olur?
» 2’nci Ordu neden rahatsız?.. Ahmet Takan
» ‘Hayır’ pankartı Aydın Valisi’ni rahatsız etti!
» Türk ülkesinde Türk fakir Türk kimsesiz
» "Asil kan" dan kim rahatsız olur?
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz