Sağlık Bakanlığı Vatandaşları Neden Fişliyor?Net-2 tartışmaları büyüyo
1 sayfadaki 1 sayfası
Sağlık Bakanlığı Vatandaşları Neden Fişliyor?Net-2 tartışmaları büyüyo
Hekimler Sağlık Bakanlığı'nın yeni programıyla kişisel bilgilerin tek bir merkezde toplanmasına karşı kampanya başlattı
Sağlık Bakanlığı’nca tüm sağlık verilerinin kayıt altına alınabilmesi için yurt genelindeki kamu ve özel sağlık kuruluşlarında devreye sokulması planlanan Sağlık-Net 2 programına karşı hekimler atağa geçti. Yıl başı itibariyle devreye girmesi planlanan sistem alt yapı eksikliği nedeniyle Nisan ayına ertelendi. hekimlerin amacı ise uygulamayı başlamadan iptal ettirmek.
Kişisel verilerin tek bir elektronik sistemde toplanmasını amaçlayan programa karşı Türk Tabibler Birliği 2013′ün ilk Özel Hekimlik Çalıştayı’nda konuyu masaya yatırdı. Çalıştayda hukuki olarak karşı atağa geçilmesi kararlaştırdı.
Programla; sigara alışkanlıklarından kronik rahatsızlık bilgilerine, cinsel verilerinden psikanaliz bilgilerine kadar hastaların tüm mahremi bilgileri tek çatı altında toplanacak.
Uzmanlara göre bir ilaç firmasının ya da istihbarat örgütünün milyon dolarlar harcayıp elde edemeyeceği bilgiler, resmi olarak tek merkezde toplanacak. Geçtiğimiz günlerde Yüksek Öğretim Kurumu’nun internet sisteminin hacklenmesi olayını hatırlatan uzmanlar ‘güvenlik’ riskine dikkat çekiyor. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın, Türkiye’de özel sektörle en ‘içli dışlı’ olan bakanlıklardan birisi olması kaygıları artırıyor.
Tedavi öncesi hastalara imzalatılan bilgi formunda şu soruların yanıtları isteniyor.
Halihazırda Danıştay’da TTB tarafından açılan iptal davası bulunurken Diş hekimleri ve jinekologlarda hukuki sürece dahil olmuş durumda.
Konuya ilişkin bir hukuki tepki de Hasta Hakları Derneği’nden geldi. “Konu anayasaya da ters özel hayatın gizliliğine yönelik müdahale Kanun hükmünde kararname ile yapılamaz” diyen Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği (HAYAD) Başkan Yardımcısı
Başkanı Ümit Erdem’e göre verilerin TSK, Mit ve Üniversiteler gibi diğer kurumlarla paylaşabilmesi ihtimali vatandaşları korkutuyor.
Kendisi de bir hukukçu olan HAYAD Başkan Yardımcısı Ümit Erdem: “Kişisel sağlık verisinin paylaşılması, Sağlık verilerinin paylaşımında, veriyi talep eden sadece “amaca uygun” olan verileri elde edebilmelidir.” dedi.
Verinin paylaşılması durumunda, bu işlemin vatandaşa verebileceği muhtemel zararlarında dikkate alınması gerektiğini belirten Erdem “Veri paylaşımı konusunda teknik altyapının yeterli olması ve belirlenen paylaşım yönteminin uygulanabilir olması gereklidir. Her türlü Sağlık Verisi Kişiye Özeldir, mutlak mahremiyeti, gizliliği ve güvenliği sağlanmalıdır. Bilgi İşlem Hizmeti veren kurum kişisel sağlık verilerini kendi adına saklayamaz, değiştiremez ve 3. Şahıslarla paylaşamaz. Ayrıca bu verilerin güvenliğini sağlamakla kurumla birlikte sorumludur. Bu paylaşmama sorumluluğu süresizdir. Kişisel Sağlık Verisi ancak Hukuken İzin Verilen İstisnai hallerde paylaşılabilir. Kişisel Sağlık Verilerini alan kişi ve kurumların bu verilerin gizliliğini ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü mevzuatla düzenlenmelidir. Sağlık Bakanlığı tarafından Kişisel sağlık verilerini ilgilendiren diğer ilgili kurumlar (MİT, SGK vb.) mevzuatları incelenerek gerekiyor ise sağlık verilerinin korunması amaçlı olarak gerekli değişiklik çalışmaları için ayrı bir çalışma yapılmalıdır” dedi.
İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Dr. Murat Ersoy’da mevcut durumda bu bilgilerin verilmemesini ancak hasta bilgilerinin kişisel bilgilerden arındırılarak (anonimleştirilerek) verilebileceğinin kararını aldıklarını belirtirken, İstanbul Barosu adına katılan Av. Halide Savaş konunun hukuka aykırılığına ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmadığına vurgu yaptı.
TJOD adına katılan Prof. Dr. Ateş Karateke bu uygulamayı özellikle serbest çalışma hakkına ve bu şekilde çalışan hekimlere yeni bir dayatma olarak değerlendirdiklerini, dernek olarak konuyu yargıya taşıyarak dava açtıklarını belirtti.
Türkiye Psikiyatri Derneği temsilcisi Prof. Dr.A.Tamer Aker, son dönemde kendi alanlarındaki hastaların suç işleme potansiyelleri nedeniyle özellikle şizofren, psikotik bozukluğu ve madde bağımlılığı olan hastaların polise bildirilmesinin zorunlu tutulduğunu, bunun da hasta mahremiyeti ve hekimin sır saklama zorunluluğu ilkelerini ihlal ettiğini belirtti. Ayrıca bu konuda Sağlık Bakanlığı’na dernek olarak yazılı başvuruda bulunmalarına rağmen gelen yanıtın tatmin edici olmadığını, 663 sayılı KHK’nin 47. maddesinin kendilerine kanuni dayanak olarak gösterildiğini ifade etti.
Sağlık Bakanlığı’nca tüm sağlık verilerinin kayıt altına alınabilmesi için yurt genelindeki kamu ve özel sağlık kuruluşlarında devreye sokulması planlanan Sağlık-Net 2 programına karşı hekimler atağa geçti. Yıl başı itibariyle devreye girmesi planlanan sistem alt yapı eksikliği nedeniyle Nisan ayına ertelendi. hekimlerin amacı ise uygulamayı başlamadan iptal ettirmek.
Programla; sigara alışkanlıklarından kronik rahatsızlık bilgilerine, cinsel verilerinden psikanaliz bilgilerine kadar hastaların tüm mahremi bilgileri tek çatı altında toplanacak.
Uzmanlara göre bir ilaç firmasının ya da istihbarat örgütünün milyon dolarlar harcayıp elde edemeyeceği bilgiler, resmi olarak tek merkezde toplanacak. Geçtiğimiz günlerde Yüksek Öğretim Kurumu’nun internet sisteminin hacklenmesi olayını hatırlatan uzmanlar ‘güvenlik’ riskine dikkat çekiyor. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın, Türkiye’de özel sektörle en ‘içli dışlı’ olan bakanlıklardan birisi olması kaygıları artırıyor.
Tedavi öncesi hastalara imzalatılan bilgi formunda şu soruların yanıtları isteniyor.
Başkanı Ümit Erdem’e göre verilerin TSK, Mit ve Üniversiteler gibi diğer kurumlarla paylaşabilmesi ihtimali vatandaşları korkutuyor.
Kendisi de bir hukukçu olan HAYAD Başkan Yardımcısı Ümit Erdem: “Kişisel sağlık verisinin paylaşılması, Sağlık verilerinin paylaşımında, veriyi talep eden sadece “amaca uygun” olan verileri elde edebilmelidir.” dedi.
TJOD adına katılan Prof. Dr. Ateş Karateke bu uygulamayı özellikle serbest çalışma hakkına ve bu şekilde çalışan hekimlere yeni bir dayatma olarak değerlendirdiklerini, dernek olarak konuyu yargıya taşıyarak dava açtıklarını belirtti.
Türkiye Psikiyatri Derneği temsilcisi Prof. Dr.A.Tamer Aker, son dönemde kendi alanlarındaki hastaların suç işleme potansiyelleri nedeniyle özellikle şizofren, psikotik bozukluğu ve madde bağımlılığı olan hastaların polise bildirilmesinin zorunlu tutulduğunu, bunun da hasta mahremiyeti ve hekimin sır saklama zorunluluğu ilkelerini ihlal ettiğini belirtti. Ayrıca bu konuda Sağlık Bakanlığı’na dernek olarak yazılı başvuruda bulunmalarına rağmen gelen yanıtın tatmin edici olmadığını, 663 sayılı KHK’nin 47. maddesinin kendilerine kanuni dayanak olarak gösterildiğini ifade etti.
Similar topics
» Türkler neden cahil? Bilim neden gelişmiyor Türkiye'de?
» Milli savunma bakanliği belgesi başbakan'i yalanliyor
» AKP’li Belediye, İçişleri Bakanlığı’nın onayıyla
» Milli eğitim bakanlığı önündeki, ''BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKanıtı yıkılıyor.
» Sağlık çalışanlarına müjde!
» Milli savunma bakanliği belgesi başbakan'i yalanliyor
» AKP’li Belediye, İçişleri Bakanlığı’nın onayıyla
» Milli eğitim bakanlığı önündeki, ''BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKanıtı yıkılıyor.
» Sağlık çalışanlarına müjde!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz