Preveze Savaşı
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Preveze Savaşı
Preveze Savaşı, 27 Eylül 1538 yılında Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ile Andrea Doria komutasındaki Haçlı Donanması arasında meydana gelmiş, Arta Körfezindeki Preveze Kalesi kıyılarında Osmanlı ile Haçlılar arasında yaşanan bu savaşta Barbaros Hayrettin Paşanın zaferiyle sonuçlanmıştır.
Osmanlının midilli seferleri döneminde Fatih Sultan Mehmet’in Sipahilerinden olan Yakup Ağa’nın oğlu olan ve Deniz Ticaretiyle uğraşan Barbaros Hayrettin Paşa, genç yaşta Rodos Şövalyelerine esir düşüp ellerinden kurlunca Tüccar değil Korsan olmaya karar vermiş, kardeşi ve arkadaşlarını yanına alarak Akdenizin korkulu rüyası olmuştu. Bir Osmanlı vatandaşı olarak Saltanattan bağımsız olarak giriştiği bu eylemler, 1516 yılında Bizansın ticaret gemilerinden elde ettiği yüklü bir ganimeti Piri Reis himayesinde Yavuz Sultan Selim’e gönderip Osmanlıya bağlılığını bildirmesi ve sonrasında Cezayirde İspanyollara karşı savaşıp Yavuz Sultan Selim tarafından Cezayirin Beylerbeyi olarak atanıp Osmanlı kumandanı olmasıyla sonuçlanmıştır.
Barbaros Hayrettin Paşanın Cezayiri ele geçirmesinden bir yıl sonra, Cenevizliler Andrea Doria komutasında Şenşel’e saldırdılar. Bu savaş Barbaros Hayrettin Paşa ile Andrea Doria’nın ilk karşılaşması oldu. Barbaros Hayrettin Paşa, bu savaşta galip gelerek hem Cezayirin emniyetini sağlamış hem de Andrea Doria’nın Akdemiz hakimiyetini sona erdirmiş oldu (1526).
Barbaros Hayrettin Paşa ile Andrea Doria’nın ikinci karşılaşması Kanuni Sultan Süleyman Döneminde gerçekleşti. Kanuni Almanya seferine çıkmak üzereyken Andrea Doria komutasındaki haçlı donanması Mora yarım adasına saldırıya geçmişti. Bu saldırı Kanuniyi zor durumda bıraktı. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Hızır Reis’i huzuruna çağırarak kendisine Hayrettin ünvanını vererek Kaptanı Derya ilan etti. O güne kadar “Hızır Reis” iken Kanuni Tarafından Hayrettin Ünvanı verilerek “Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa” olmuştu (1533).
Barbaros Hayrettin Paşa, Kaptanı Derya Ünvanıyla ilk emrini alıp Akdenize açıldı. 1534 yılında başladığı Akdeniz seferiyle İtalya kıyılarına seferler düzenleyip Tunusu ele geçirdi. Akdenizin Türk Gölü haline gelmesinden korkan Haçlı donanması Andrea Doria’yı tekrar Hayrettin Paşanın üzerine sefere çıkarttı. Donanması yeterli olmayan Hayrettin Paşa, geri çekilerek İstanbula döndü. 1536 da tekrar Akdeniz seferine çıktığında bu kez çok daha güçlü bir donanmaya sahipti. Yine İtalya sahillerinden başladığı taarruzla ege denizine hakim oldu ve Venedik Adalarını Osmanlı topraklarına kattı.
Barbaros Hayrettin Paşanın Akdeniz üzerindeki etkisi ve sıcak suların Osmanlı Hakimiyeti altına girmesi üzerine İspanya, Portekiz, Venedik, Ceneviz ve Malta Papalığın önderliğinde bir araya gelerek büyük bir haçlı donanması oluşturdular ve başına da Andrea Doria’yı getirdiler. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa’ya yeni bir donanma hazırlamasını emretti ancak hazırlıklarını henüz tamamlayamayan Hayrettin Paşa, Mısır’dan yola çıkan hazinenin muhafazası için 40 kadar gemiyle koruma görevi yapmak üzere denize açılmak zorunda kaldı. Andrea Doria’da, Mısırdan yola çıkacak gemiye saldırmak için 40 kadar gemiyle Girit adası civarında pusuya yatmıştı. Barbaros Hayrettin Paşanın koruma görevine geleceğini haberini alınca geri çekildi.
Hayrettin Paşa, Mısır’dan gelen hazinenin koruma görevini tamamladıktan hazırlıkların bitmesini beklemeyip Akdeniz seferini hemen başlattı. Önce Şira, Patnos ve Naksos adalarını zaptetti. Bu adaların zaptedilirken hazırlıkları devam eden 90 gemi daha tamamlanarak donanmaya katılmıştı. Mısırda görevli bulunan Salih Reis komutasındaki 20 gemi daha katılınca donanmadaki gemi sayısı 150’yi bulmuştu. Hayrettin Paşa, önce Girit adasındaki kalelere taarruz edip yüklü ganimetler elde etti. Bu ganimetlerle birlikte asker ve kürekçi takviyesi yaparak Donanmasını güçlendirdi. Osmanlı Donanması Ege ve Akdeniz adalarını zapt ederken Haçlı Donanması koylardan ve körfezlerden çıkmıyor, irili ufaklı donanmaları bir araya getirerek muazzam bir deniz ordusu meydana getiriyorlardı.
Artık iki Donanmada hazır durumdaydı. İlk hamleyi Haçlı Donanmasının başında bulunan Andrea Doria yaparak Osmanlıya tabi bulunan Mora yarım adasındaki Preveze kalesini kuşatma altına aldı. Kuşatma haberini alan Hayrettin Paşa, 20 gemisiyle birlikte Turgut Reis’i öncü kuvvet olarak gönderdi. Turgut Reisin görevi Haçlı Donanmasının ileri deniz karakollarını tespit edip dönmekti. Öncü filo Haçlı Donanmasının Zanta suları civarında 40 gemilik bir kuvvetin konuşlu bulunduğu haberini getirdi. Zanta’daki ileri savunma filosuda artık Osmanlı Donanmasının yaklaştığını öğrenmişti. Andrea Doria, muhasarayı kaldırıp Preveze Kalesini terk ederek donanmasını topladı ve savunma yapmak amacıyla Kuzeye çekildi. Hayrettin Paşa, önce Kefalonya adasını bombarduman altına aldı, sonrasında Mora’ya ulaşarak Preveze Kalesini onardı. Artık taraflar yerlerini almıştı. Hayrettin Paşa ne yapacağını biliyordu. Preveze kalesinde bulunuyordu ve Savunma yapacaktı. Ancak Haçlı Donanması, hem gemi hem asker bakımından onlarca kaç güçlü olmasına karşın nasıl saldıracağına bir türlü karar veremiyordu.
Haçlı Donanması, Koflu koyunda toplanarak saldırıyı nasıl gerçekleştireceklerine karar vermeye çalışıyorlardı. Saldırının Karadanmı yoksa Denizdenmi yapılacağına karar verilemiyordu. Zira kara savaşında avantaj Preveze Kalesinde konuşlanmış olduğu için Hayrettin Paşadaydı. Preveze Kalesi, Deniz savaşı söz konusu olduğunda, kara savaşında olduğu kadar büyük bir avantaj değildi. Uzun tartışmalar sonucunda Andrea Doria’nın teklifi kabul edilerek taarruzun denizden yapılmasına karar verildi.
Osmanlı Donanmasında 162’si Kadırga, 140’ı Barça olmak üzere 302 gemiden oluşuyordu. Bu gemiler hem Rüzgarla hem Kürekle kullanılabiliyordu ve oldukça seriydi. Gemilerde toplam 2500 top ve 60.000 asker bulunuyordu. Osmanlı Donanması ise irili ufaklı 122 barça’dan oluşuyordu. Gemilerde bulunan ve menzili dolayısıyla kullanılabilir olan topların sayısı sadece 166 adetti. Gemilerde bulunan asker sayısı ise yeni çeri ve sipahilerle birlikte toplamda sadece 20.000 idi. Kıyaslayacak olursak Haçlı Donanması asker sayısı olarak 3 kat, gemi sayısı olarak 2,5 kat, top sayısı olarak 15 kat daha güçlüydü.
Hayrettin Paşa, Haçlı Donanması gelmeden önce kumandanlarıyla görüşerek savunmayı nasıl yapacaklarına karar vermeye başladılar. Akceom burnu asker çıkartılması için çok uygun bir noktaydı. Kumandanlarından Sinan Reis ve Sancak Beyleri bu bölgeye olası bir çıkarmaya karşı hazır bulunmak gerektiğini belirtse de Hayrettin Paşa lüzum görmemişti ancak Sinan Reisin ve Sancak Beylerinin ısrarları üzerine ikna olarak bu bölgeye az miktarda da olsa asker konuşlandırdı. Bu karar beklide savaşın seyrini değiştirebilecek çok önemli bir hamle niteliği taşıyordu. Zira Haçlı Donanması buraya keşif birliği göndermiş ve çıkarma yapmayı düşünmüştü. Akceomda bulunan az sayıda askerin Keşif birliklerini tüfek atışlarıyla uzaklaştırmasıyla bu stratejik nokta kullanılamaz duruma getirilmişti.
27 Eylül sabahı iki büyük donanma Preveze önünde karşı karşıya geldiler. Osmanlı donanmasının başında Barbaros Hayrettin Paşa, sağ istikametinde Salih Reis, sol istikametinde Seydi Ali Reis, arka cephesinde de Turgut Reis, Murat Reis, Sadık Reis ve Güzelce Reis bulunuyordu. Haçlı ordusu pek çok milletten oluşmuş bir güçtü. Donanmanın başında Andrea Doria, Venedikli Marco Grimari ve Papalık donanma Komutanı Vicent Capallo bulunuyordu.
Barbaros Hayrettin Paşa, her gemiye sadece üçer top yerleştirip gemileri hilal şeklinde muharebe pozisyonuna getirdi. Amacı sayıca üstün olan düşman kuvvetlerinin atış gücünü bölmek ve kendilerine yaklaşmasını engellemekti. Andrea Doria’nın savaş düzeninde ise Venedik ve Papa’ya ait filolar önden ilerleyecek, Ceneviz ve İspanyol filoları onları arkadan destekleyecekti. Savaş top atışlarıyla başladığında hava sisli ve rüzgar Haçlı Donanmasının arkasındaydı. Bu sebeple Osmanlı donanması ufku göremiyor ve ilerleyemiyor, Haçlı donanması ise rüzgarın desteğiyle hızlı hareket ederek sisin Osmanlı Donanması üzerinde yoğunlaşmasıyla atış üstünlüğü elde ediyordu. Haçlı Donanması Rüzgar ve Sisin desteğini alınca hızlı sonuç almak için ileri uçlara kadar ilerledi. Artık menzil kısalmıştı ve daha isabetli atışlarla daha hızlı sonuç alınabilecekti. Ancak rüzgar yön değiştirip Osmanlı Donanmasının arkasına geçince sis bu kez Haçlı Donanmasının üzerinde yoğunlaştı. Kendilerini bir anda sis bulutunun içerisinde ve Osmanlı donanmasının hemen önünde bulmuşlardı. Hayrettin Paşa, 40 gemilik bir filo ile Haçlı Donanmasına orta cepheden saldırarak nişan ve hizalarını bozdu ve düşman donanmayı iki cepheye böldü. Haçlı Donanması, bu beklenmedik taarruz neticesinde hedef düzeni bozulup ağır hasarlar alınca geri çekilmek zorunda kaldı. Aldığı ilk hasardan sonra Koflu adasına dönen Haçlı Donanması, savaş düzenlerini değiştirerek tekrar saldırıya hazırlandılar.
Bu kez üç saf halinde yatay olarak taarruza giriştiler. Donanmanın ilk safında en güçlü savaş gemileri olan Kalyonlar ve Karakalar, ikinci safında Kadırgalar, üçüncü safında ise küçük gemiler bulunuyordu. Bu düzende hızlı sonuç almak için tasarlanmıştı. Zira tüm savaş gücü topyekün taarruza geçecek, hamleler tek seferde yapılacaktı. Haçlı Donanmasının çekilmesiyle hareket alanı genişleyen Osmanlı Donanması artık daha rahat hareket edebiliyordu. Haçlı Donanmasının ilk safında yer alan Venedik Kalyonları Osmanlı Donanmasının kendisine çok yaklaşması ve yoğun ateş altına girmesiyle arkasında bulunan Andrea Doria’nın gemilerinden yardım istedi. Ancak yardım gelse bile Osmanlı Donanmasına çok yaklaştığı için inisiyatifini kaybetmişti. Barbaros Hayrettin, bizzat hareket ederek Venedik Kaptanının bulunduğu gemiyi kuşattı. Onlarca gemiyi batırıp 29 gemiyi ele geçirdi ve üçbin Haçlı askerini esir aldı. Andrea Doria, ağır güçlerinin kısa süre içerisinde vurulup bir çoğununda sağlam halde Osmanlı Donanması tarafından ele geçirildiğini görünce zor durumda olan müttefiklerine bile yardım etmeden geri çekilerek Kofu adasına doğru kaçmaya başladı.
Preveze Savaşını kazanan Hayrettin Paşa, onlarca gemiyi batırmış, 29 gemiyi sağlam halde ele geçirmiş, binlerce Haçlı askerini öldürmüş, üçbin haçlı askerinide esir almıştı. Buna karşın hiçbir gemisi batmamış, 400 şehit vermişti.
Preveze Deniş Savaşı'nı mucizevi bir mücadeleyle kazanan Barbaros Hayrettin Paşa, Andrea Doria’yı yakalamak üzere yola çıktı. Önce Koflu Adasına sonra da Avlonya’ya gitti ancak kışın yaklaşması sebebiyle geri dönerek Preveze’yi Turgut Reis’e emanet edip İstanbula döndü. Kanuni Sultan Süleyman, Boğdan seferinin dönüşünde Preveze Zaferinin haberini almış, bu zaferi fetihnameler ile ülkesine duyurmuştur.
Preveze Deniz Savaşı Zaferinden sonra Akdeniz tam anlamıyla bir Türk gölü haline gelmiştir.
Osmanlının midilli seferleri döneminde Fatih Sultan Mehmet’in Sipahilerinden olan Yakup Ağa’nın oğlu olan ve Deniz Ticaretiyle uğraşan Barbaros Hayrettin Paşa, genç yaşta Rodos Şövalyelerine esir düşüp ellerinden kurlunca Tüccar değil Korsan olmaya karar vermiş, kardeşi ve arkadaşlarını yanına alarak Akdenizin korkulu rüyası olmuştu. Bir Osmanlı vatandaşı olarak Saltanattan bağımsız olarak giriştiği bu eylemler, 1516 yılında Bizansın ticaret gemilerinden elde ettiği yüklü bir ganimeti Piri Reis himayesinde Yavuz Sultan Selim’e gönderip Osmanlıya bağlılığını bildirmesi ve sonrasında Cezayirde İspanyollara karşı savaşıp Yavuz Sultan Selim tarafından Cezayirin Beylerbeyi olarak atanıp Osmanlı kumandanı olmasıyla sonuçlanmıştır.
Barbaros Hayrettin Paşanın Cezayiri ele geçirmesinden bir yıl sonra, Cenevizliler Andrea Doria komutasında Şenşel’e saldırdılar. Bu savaş Barbaros Hayrettin Paşa ile Andrea Doria’nın ilk karşılaşması oldu. Barbaros Hayrettin Paşa, bu savaşta galip gelerek hem Cezayirin emniyetini sağlamış hem de Andrea Doria’nın Akdemiz hakimiyetini sona erdirmiş oldu (1526).
Barbaros Hayrettin Paşa ile Andrea Doria’nın ikinci karşılaşması Kanuni Sultan Süleyman Döneminde gerçekleşti. Kanuni Almanya seferine çıkmak üzereyken Andrea Doria komutasındaki haçlı donanması Mora yarım adasına saldırıya geçmişti. Bu saldırı Kanuniyi zor durumda bıraktı. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Hızır Reis’i huzuruna çağırarak kendisine Hayrettin ünvanını vererek Kaptanı Derya ilan etti. O güne kadar “Hızır Reis” iken Kanuni Tarafından Hayrettin Ünvanı verilerek “Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa” olmuştu (1533).
Barbaros Hayrettin Paşa, Kaptanı Derya Ünvanıyla ilk emrini alıp Akdenize açıldı. 1534 yılında başladığı Akdeniz seferiyle İtalya kıyılarına seferler düzenleyip Tunusu ele geçirdi. Akdenizin Türk Gölü haline gelmesinden korkan Haçlı donanması Andrea Doria’yı tekrar Hayrettin Paşanın üzerine sefere çıkarttı. Donanması yeterli olmayan Hayrettin Paşa, geri çekilerek İstanbula döndü. 1536 da tekrar Akdeniz seferine çıktığında bu kez çok daha güçlü bir donanmaya sahipti. Yine İtalya sahillerinden başladığı taarruzla ege denizine hakim oldu ve Venedik Adalarını Osmanlı topraklarına kattı.
Barbaros Hayrettin Paşanın Akdeniz üzerindeki etkisi ve sıcak suların Osmanlı Hakimiyeti altına girmesi üzerine İspanya, Portekiz, Venedik, Ceneviz ve Malta Papalığın önderliğinde bir araya gelerek büyük bir haçlı donanması oluşturdular ve başına da Andrea Doria’yı getirdiler. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa’ya yeni bir donanma hazırlamasını emretti ancak hazırlıklarını henüz tamamlayamayan Hayrettin Paşa, Mısır’dan yola çıkan hazinenin muhafazası için 40 kadar gemiyle koruma görevi yapmak üzere denize açılmak zorunda kaldı. Andrea Doria’da, Mısırdan yola çıkacak gemiye saldırmak için 40 kadar gemiyle Girit adası civarında pusuya yatmıştı. Barbaros Hayrettin Paşanın koruma görevine geleceğini haberini alınca geri çekildi.
Hayrettin Paşa, Mısır’dan gelen hazinenin koruma görevini tamamladıktan hazırlıkların bitmesini beklemeyip Akdeniz seferini hemen başlattı. Önce Şira, Patnos ve Naksos adalarını zaptetti. Bu adaların zaptedilirken hazırlıkları devam eden 90 gemi daha tamamlanarak donanmaya katılmıştı. Mısırda görevli bulunan Salih Reis komutasındaki 20 gemi daha katılınca donanmadaki gemi sayısı 150’yi bulmuştu. Hayrettin Paşa, önce Girit adasındaki kalelere taarruz edip yüklü ganimetler elde etti. Bu ganimetlerle birlikte asker ve kürekçi takviyesi yaparak Donanmasını güçlendirdi. Osmanlı Donanması Ege ve Akdeniz adalarını zapt ederken Haçlı Donanması koylardan ve körfezlerden çıkmıyor, irili ufaklı donanmaları bir araya getirerek muazzam bir deniz ordusu meydana getiriyorlardı.
Artık iki Donanmada hazır durumdaydı. İlk hamleyi Haçlı Donanmasının başında bulunan Andrea Doria yaparak Osmanlıya tabi bulunan Mora yarım adasındaki Preveze kalesini kuşatma altına aldı. Kuşatma haberini alan Hayrettin Paşa, 20 gemisiyle birlikte Turgut Reis’i öncü kuvvet olarak gönderdi. Turgut Reisin görevi Haçlı Donanmasının ileri deniz karakollarını tespit edip dönmekti. Öncü filo Haçlı Donanmasının Zanta suları civarında 40 gemilik bir kuvvetin konuşlu bulunduğu haberini getirdi. Zanta’daki ileri savunma filosuda artık Osmanlı Donanmasının yaklaştığını öğrenmişti. Andrea Doria, muhasarayı kaldırıp Preveze Kalesini terk ederek donanmasını topladı ve savunma yapmak amacıyla Kuzeye çekildi. Hayrettin Paşa, önce Kefalonya adasını bombarduman altına aldı, sonrasında Mora’ya ulaşarak Preveze Kalesini onardı. Artık taraflar yerlerini almıştı. Hayrettin Paşa ne yapacağını biliyordu. Preveze kalesinde bulunuyordu ve Savunma yapacaktı. Ancak Haçlı Donanması, hem gemi hem asker bakımından onlarca kaç güçlü olmasına karşın nasıl saldıracağına bir türlü karar veremiyordu.
Haçlı Donanması, Koflu koyunda toplanarak saldırıyı nasıl gerçekleştireceklerine karar vermeye çalışıyorlardı. Saldırının Karadanmı yoksa Denizdenmi yapılacağına karar verilemiyordu. Zira kara savaşında avantaj Preveze Kalesinde konuşlanmış olduğu için Hayrettin Paşadaydı. Preveze Kalesi, Deniz savaşı söz konusu olduğunda, kara savaşında olduğu kadar büyük bir avantaj değildi. Uzun tartışmalar sonucunda Andrea Doria’nın teklifi kabul edilerek taarruzun denizden yapılmasına karar verildi.
Osmanlı Donanmasında 162’si Kadırga, 140’ı Barça olmak üzere 302 gemiden oluşuyordu. Bu gemiler hem Rüzgarla hem Kürekle kullanılabiliyordu ve oldukça seriydi. Gemilerde toplam 2500 top ve 60.000 asker bulunuyordu. Osmanlı Donanması ise irili ufaklı 122 barça’dan oluşuyordu. Gemilerde bulunan ve menzili dolayısıyla kullanılabilir olan topların sayısı sadece 166 adetti. Gemilerde bulunan asker sayısı ise yeni çeri ve sipahilerle birlikte toplamda sadece 20.000 idi. Kıyaslayacak olursak Haçlı Donanması asker sayısı olarak 3 kat, gemi sayısı olarak 2,5 kat, top sayısı olarak 15 kat daha güçlüydü.
Hayrettin Paşa, Haçlı Donanması gelmeden önce kumandanlarıyla görüşerek savunmayı nasıl yapacaklarına karar vermeye başladılar. Akceom burnu asker çıkartılması için çok uygun bir noktaydı. Kumandanlarından Sinan Reis ve Sancak Beyleri bu bölgeye olası bir çıkarmaya karşı hazır bulunmak gerektiğini belirtse de Hayrettin Paşa lüzum görmemişti ancak Sinan Reisin ve Sancak Beylerinin ısrarları üzerine ikna olarak bu bölgeye az miktarda da olsa asker konuşlandırdı. Bu karar beklide savaşın seyrini değiştirebilecek çok önemli bir hamle niteliği taşıyordu. Zira Haçlı Donanması buraya keşif birliği göndermiş ve çıkarma yapmayı düşünmüştü. Akceomda bulunan az sayıda askerin Keşif birliklerini tüfek atışlarıyla uzaklaştırmasıyla bu stratejik nokta kullanılamaz duruma getirilmişti.
27 Eylül sabahı iki büyük donanma Preveze önünde karşı karşıya geldiler. Osmanlı donanmasının başında Barbaros Hayrettin Paşa, sağ istikametinde Salih Reis, sol istikametinde Seydi Ali Reis, arka cephesinde de Turgut Reis, Murat Reis, Sadık Reis ve Güzelce Reis bulunuyordu. Haçlı ordusu pek çok milletten oluşmuş bir güçtü. Donanmanın başında Andrea Doria, Venedikli Marco Grimari ve Papalık donanma Komutanı Vicent Capallo bulunuyordu.
Barbaros Hayrettin Paşa, her gemiye sadece üçer top yerleştirip gemileri hilal şeklinde muharebe pozisyonuna getirdi. Amacı sayıca üstün olan düşman kuvvetlerinin atış gücünü bölmek ve kendilerine yaklaşmasını engellemekti. Andrea Doria’nın savaş düzeninde ise Venedik ve Papa’ya ait filolar önden ilerleyecek, Ceneviz ve İspanyol filoları onları arkadan destekleyecekti. Savaş top atışlarıyla başladığında hava sisli ve rüzgar Haçlı Donanmasının arkasındaydı. Bu sebeple Osmanlı donanması ufku göremiyor ve ilerleyemiyor, Haçlı donanması ise rüzgarın desteğiyle hızlı hareket ederek sisin Osmanlı Donanması üzerinde yoğunlaşmasıyla atış üstünlüğü elde ediyordu. Haçlı Donanması Rüzgar ve Sisin desteğini alınca hızlı sonuç almak için ileri uçlara kadar ilerledi. Artık menzil kısalmıştı ve daha isabetli atışlarla daha hızlı sonuç alınabilecekti. Ancak rüzgar yön değiştirip Osmanlı Donanmasının arkasına geçince sis bu kez Haçlı Donanmasının üzerinde yoğunlaştı. Kendilerini bir anda sis bulutunun içerisinde ve Osmanlı donanmasının hemen önünde bulmuşlardı. Hayrettin Paşa, 40 gemilik bir filo ile Haçlı Donanmasına orta cepheden saldırarak nişan ve hizalarını bozdu ve düşman donanmayı iki cepheye böldü. Haçlı Donanması, bu beklenmedik taarruz neticesinde hedef düzeni bozulup ağır hasarlar alınca geri çekilmek zorunda kaldı. Aldığı ilk hasardan sonra Koflu adasına dönen Haçlı Donanması, savaş düzenlerini değiştirerek tekrar saldırıya hazırlandılar.
Bu kez üç saf halinde yatay olarak taarruza giriştiler. Donanmanın ilk safında en güçlü savaş gemileri olan Kalyonlar ve Karakalar, ikinci safında Kadırgalar, üçüncü safında ise küçük gemiler bulunuyordu. Bu düzende hızlı sonuç almak için tasarlanmıştı. Zira tüm savaş gücü topyekün taarruza geçecek, hamleler tek seferde yapılacaktı. Haçlı Donanmasının çekilmesiyle hareket alanı genişleyen Osmanlı Donanması artık daha rahat hareket edebiliyordu. Haçlı Donanmasının ilk safında yer alan Venedik Kalyonları Osmanlı Donanmasının kendisine çok yaklaşması ve yoğun ateş altına girmesiyle arkasında bulunan Andrea Doria’nın gemilerinden yardım istedi. Ancak yardım gelse bile Osmanlı Donanmasına çok yaklaştığı için inisiyatifini kaybetmişti. Barbaros Hayrettin, bizzat hareket ederek Venedik Kaptanının bulunduğu gemiyi kuşattı. Onlarca gemiyi batırıp 29 gemiyi ele geçirdi ve üçbin Haçlı askerini esir aldı. Andrea Doria, ağır güçlerinin kısa süre içerisinde vurulup bir çoğununda sağlam halde Osmanlı Donanması tarafından ele geçirildiğini görünce zor durumda olan müttefiklerine bile yardım etmeden geri çekilerek Kofu adasına doğru kaçmaya başladı.
Preveze Savaşını kazanan Hayrettin Paşa, onlarca gemiyi batırmış, 29 gemiyi sağlam halde ele geçirmiş, binlerce Haçlı askerini öldürmüş, üçbin haçlı askerinide esir almıştı. Buna karşın hiçbir gemisi batmamış, 400 şehit vermişti.
Preveze Deniş Savaşı'nı mucizevi bir mücadeleyle kazanan Barbaros Hayrettin Paşa, Andrea Doria’yı yakalamak üzere yola çıktı. Önce Koflu Adasına sonra da Avlonya’ya gitti ancak kışın yaklaşması sebebiyle geri dönerek Preveze’yi Turgut Reis’e emanet edip İstanbula döndü. Kanuni Sultan Süleyman, Boğdan seferinin dönüşünde Preveze Zaferinin haberini almış, bu zaferi fetihnameler ile ülkesine duyurmuştur.
Preveze Deniz Savaşı Zaferinden sonra Akdeniz tam anlamıyla bir Türk gölü haline gelmiştir.
erzurumlu25- .::Tengri::.
-
Yaş : 45
Cinsiyet :
Nerden : Erzurum
Lakap : Vatan delisi
Doğum Tarihi : 22/04/79
İletiler: : 757
Üyelik Tarihi : 29/12/09
Similar topics
» Preveze Deniz Zaferi'nin yıl dönümü
» Malazgirt Savaşı
» Kırım Savaşı
» Dandanakan Savaşı
» Pers İmparatorluğu-Ak Hunlar Savaşı
» Malazgirt Savaşı
» Kırım Savaşı
» Dandanakan Savaşı
» Pers İmparatorluğu-Ak Hunlar Savaşı
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz