Özdil Haklı, Herşeye Müstehakız!

[İlteriş Kağan]

Bu millete bir şeyler oluyor.

“Çalsın” noktasına gelmişsek...

Hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk, yobazlık, diktatörlük ve bölücülükte kanun kural tanımayanlar darbe mağduru ilan ediliyorsa...

40 bin millet evladının katiliyle demokratikleşme pazarlığı yapılıyorsa...

Bir terslik var bu işte!

Mantar gibi türeyen kilise evlere sesi çıkarmayıp Alevi’nin Cemevi’ni ibadethane görmeyen fetvacı siyasetçiyi dindar-muhafazakâr bellemişsek...

Kendi oyuyla seçtiği siyasetçiye peygamberlik ve halifelik yakıştıran, tanrılaştıran, annesi gibi koktuğunu söyleyen Müslümanlar türemişse...

Kefeni “siyaset bezi”, Kur’an kurslarını “arka bahçe”, cemaatleri “oy sandığı”, şıhları “kanaat önderi”, vakfı “yandaş rant havuzu” yapanlar Müslümansa...

Bize her şey müstehaktır!

Vallahi Yılmaz Özdil haklı, haklılığı da Bay Tayyip’in öfkesinden belli!

“Edep”, “ahlâk”, “terbiye”, “şeref” kelimelerinin bu kadar bayağılaştığı bir devirde...

Koskoca kadınlar, birinin “g...nün kılı olacak” kadar akıl tutulmasındaysa...

“Montaj-dublaj”la perdeli ve “Youtube’a hapsedilmiş”, fotoğraf, ses, görüntü ve telefon kayıtlarıyla gerçek, milyar dolarlık hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluğu “paralel darbe masalı” ile 3 ayda unutturanlara yüzde 43 oy veren bu millete bir görünecek var demektir.

Ağrı’da Bay Tayyip’e, “Başbakanım annem gibi kokuyorsun. Onun gibi içten ve pazarlıksız seviyorsun” pankartı açıp evine davet eden kadınlar türemişse...

Can güvenliğimiz emanet olanlara “canımız kurban olsun” diyorsak...

İkbal uğruna “analar ağlamasın” yalanıyla çocukları dağa kaldırılan, yolları kapatılan, makineleri, arabaları yakılan, karakolları yıkılan, askerleri kaçırılan milletin anası ağlarken...

“Lider ülke” maskeli memlekette kadınlarımız sokaklarda patır patır öldürülüp çocuklar ağlatılırken...

Kuraklıkta susuzluk ve elektriksizlikle karşı karşıya kalan hükümet, sel basınca yatırım yerine “afet” ve “fıtrat”a sığınıyorsa...

Dedikodusu bile panik yaratan deprem için toplanan paralar duble yollara saçılıp “medeniyet”ten bahsediliyorsa...

Halkın malları “havuza katılanlar”a ihale edilip paylar yatak odalarında ve ayakkabı kutularında saklanıyorsa...

“Millet” olmadan “ümmet”e soyunulmuşsa...

“Haşhaşi”, “virüs”, “alim müsveddesi”, “beddua lobisi” dedikleri için devlet adına Atatürksüz para basılıp tedavüle sokuluyorsa...

“Durmak yok, devam” dedikleri bu “yol”da bir sakatlık var!

Saraylarda yaşayıp helikopterlerden inilmiyor ama Hz. Ömer’liğe soyunup mahkeme ve AYM kararlarına saygı duyulmuyorsa...

“Oğullar”ı tutuklayan müdürler ihraç edilip atanan özel hâkim, savcı, müdürler tahliye ederken, danışıklı döğüş “kumpas”la subaylarımız içeride tutuluyorsa...

AKP’nin “fakir kömür torbaları” için maden ocağında 307 canı asgari ücrete kurban ediyorsak...

Soma’daki Esra’ya değil, Mısır’daki Esma için gözyaşı döküyorsak...

Taziyeye geldikleri Soma’da “acıyı tekmeleyip tokatlayanlar”ı Kınık’ta törenle karşılayarak afiyetle birlikte pide-ayran yiyorsak...

“Tasmalanmış medya” ile beyni yıkanan millete bütün rezaletlere rağmen AKP’nin oyunun yüzde 53’e çıktığı söylenebiliyorsa...

Ve hâlâ 77 milyonluk “cumhur”un başına ya Padişah hazretleri ya da Çankaya noteri dayatılıyorsa...

Başımıza bir gelecek var demektir!

Ne buyurulmuştu: “Toplumlar lâyık olduklarınca yönetilirler!”

Bu çürümüşlükte Özdil haklı, her şeye müstehakız!

MUSTAFA ÖNDER

[İlteriş Kağan]

Yandaş kanalda salya sümük dinî hikâyeler anlatmak kolay...

Seçim gelince AKP adaylığını gündeme sokmak kolay...

Din kisvesinde AKP reklamı yapmak kolay...

İnsanların manevî dünyasına Allah ile hükmetmek kolay...

O profesör cüppenden de mi utanmadın o açıklamayı yaparken?

Dicle Üniversitesi’ne kapağı atmışsın, arada kürsüye uğrayabiliyor musun?

Kanal A’da 5 yıl program, radyolarda program, ATV’de program...

Ne Flash TV kaldı, ne Star, Ramazan’da ekran ekran geziyor, sahurdan ballanıyorsun.

Show’un 20 binlik teklifini reddetmişsin.

DİB’deki Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanlığı da fena değil!

“Kur’an bir gün gelecek yeryüzünden kaldırılacaktır” dediğinde irkilmiştik be hoca!

“Dövme haramdır ancak dövmesi olan insanın namaz kılmasında sakınca yoktur” açıklaman da kafa karıştırmıştı!

Hani toplumun yüzde 99’u Müslüman idi bu memleketin? “Toplumun Müslümanlaşmasından rahatsız olanlar tarafından tehdit ediliyorum” ne demek?

Şimdi stadyumlarda vaaz ediyorsun. Nasıl, kaça gidiyorsun bilmem hoca?

Otellerin olduğundan bahsediyorlar...

Hac’da vefat eden rahmetli babana “söz”ün böyle mi idi?

Sen bilim adamı olamazsın, hele ilahiyatçı hiç olamazsın!

Hatta “Allah dostu” da değilsin...

Sabah’ta demiştin ki, “Başbakan'ımız beni davet ederek onurlandırdı. Ben sadece dini hizmetimin devam etmesini istediğim için beni mazur görmesini istedim. Bize düşen, ‘taraf olmamak’tır. Herkese açık biriyim; ayrım yapmam. Görüşlerim de siyaset üstü görüşlerdir.”

“Özel sevgin” olan Padişahının “ötekiler”e söylediği gibi “sarığını çıkar siyaset yap” bay molla!

Din simsarı bir gazeteye verdiğin röportajla, statlarda gönüllerini kazandığın milyonlara ikiyüzlülüğün ortaya çıktı!

Aklı başında bir ilahiyatçı, “Bay Tayyip’in ‘ümmet’ için bir fırsat” olduğunu söyler mi?

Akıl sahibi bir bilim adamı dini siyasete alet eder mi?

Ona peygamber diyorlar, halife diyorlar, tanrılaştıran bile var, razı mısın yani?

Sen de tarikat-cemaat zincirinin bir halkasısın belli ki!

“Nakşibendi Özal”dan söz etmek, “sivil bir cumhurbaşkanı olarak halkın imanını paylaştığını” söylemek kime çanak tutmak hoca?

“Başörtüsü” edebiyatını iyi kullanıyorsun ama üstü Şişhane, altı memişhane görüntüleri dine nasıl sığdırdığını açıklamıyorsun.

Bay Tayyip’i “özel olarak” çok seviyormuşsun. O, “İslâm ümmeti için bir fırsattır. Ümmet de bunun farkında. Türkler, yurtdışına çıktığında artık itibar görüyor” diye de cilalamışsın!

Annesinin mevlidinde basın önünde Kur’an okuyan bir Başbakan olmak halkı kandırmak değil mi usta?

Ya şu rüşvet, yolsuzluk işlerini ne edeceğiz? Ya şu acılı Soma’lılara attıkları tekme ve tokatları nereye koyacağız? Sence de hepsi montaj-dublaj mı hoca? Hz. Ömer gibi “Fırat’ın kenarında kaybolan koyundan” bahsedenlerin Kürtçülerden kaçırılan çocukları getirmelerini istemesini ne edeceğiz muhterem?

Müslüman; elinden, dilinden, belinden emin olunan değil miydi?

Sana baksak, Kur’an kurslarını, İmam-Hatipleri, İlahiyat Fakültelerini o açtı sanacağız, ayıp yahu!

Padişahın gibi F tipine ve medyasına bindirmişsin.

Madem siyaset yapacaksın, AKP’nin sinsice propagandasına soyundun, dedikleri gibi sarığı çıkar, kürsüyü boşalt, statlarda şova ve arada AKP’ye sürpriz ziyaretle halkı yönlendirmeye devam et!

Haa, şu vatana hançer gibi saplanan Kürtçü sürüsü için bir iki kelamın var mı acaba?

BURDA YAZMAKTA SAYFANIN ENALTINDA http://www.hepedesign.com/clients.php
Buda otelin adresi http://www.ayasultanhotel.com/ayasultan-hotel-hakkinda.html