Türk’e Göre Türk Tarafından / AFŞAR ZEYBEKOĞLU
1 sayfadaki 1 sayfası
Türk’e Göre Türk Tarafından / AFŞAR ZEYBEKOĞLU
Türk siyasetinin 2002’den bu yana ağzından düşürmediği bir kelime varsa o da “çözüm”…
Özellikle etnik ırkçı ihanetin bir tüfek namlusuyla kafamıza dayadığı bir kelime bu…
İki düşman olması gereken etnik ırkçılık ve Türk hükümeti, bu efsunlu kelimenin etrafında oturmuş memleketin paylaşımı hakkında pazarlık ediyor.
“Çözüm” bir problemle ilgilidir. Problem, hayatın normal akışına mani olan, hayatın kendisini tehlikeye düşüren herhangi bir durum veya davranıştır. Herhangi bir problemin çözümü demek, etkilenen hayatın, varlığını tehlikeye düşüren veya akışına engel olan durum veya davranıştan kurtulması demektir.
Bu ne demektir? Bu, öncelikler bir durum veya davranışın, kimin için problem olduğunu anlamamız gerektiği anlamına gelir.
Bu da bir yakınlık ilgisidir. ABD’nin üretimindeki bir azalmanın küresel yansımalarla bizi de etkileyeceği ve mesela bundan dolayı aynı zamanda bizim de problemimiz/sorunumuz olduğu düşünülebilir. Oysa böyle bir düşüşün etkileri, düşüşten ilk etkilenecekler için daha büyük bir problemdir. Kendi ülkemizde enflasyon, yolsuzluk, kayırma, kamu maliyesi disiplinsizliği gibi konular dururken meselâ Güney Kore otomotiv sektöründeki farazi bir daralmayla ilgilenmeyiz.
Vatanımızda hayatın normal akışı ve emniyeti, adı Türk olan bir milletin egemenliği altında şekillenmiş adalet ve emniyet teşkilâtlarınca sağlanıyor mu? Şüphesiz evet!
Vatanımızda bir Kürt etnik ırkçılığı durumu ve davranışı mevcut.
Bu durum ve davranışın mevcudiyeti, Türkiye’de hayatın doğal akışını bozuyor ve hayatımızı tehlikeye düşürüyor mu? Şüphesiz evet!
O halde “sorun”, Türk Milleti için Kürt etnik ırkçılığının hem silahlı hem silahsız organlarıyla hayatımızın doğal akışına ve emniyetine kast etmesi demektir. Kürt etnik ırkçılığının varlığı normal ve kabul edilebilir olsaydı zaten ortada bir “sorun” olmayacaktı.
“Sorun”, Kürt etnik ırkçılığının, meşru ve tartışılamaz Türk egemenliğini reddetmesi ve kendi telâkkisine göre Türk Milleti’nin egemenlik şeklini, hayat tarzını, toplumsal düzenini, yani hayatının normal akışını düzenlemeye kalkmasıdır.
Oysa Kürt etnik ırkçılığı “sorunu” kendine göre tanımlayarak meşruiyet kazanmak istemekte. Kürt etnik ırkçılarının Türk egemenliğinden memnuniyetsizlikleri, devletini kendi egemenlik hakkına göre kurarak kendi hayat tarzını yaşamak iradesini savaşarak dünyaya göstermiş Türk Milleti için kabul edilebilir bir demokratik talep değildir. Bu açıkça Türk adına, varlığına ve devletine savaş ilânıdır. Zaten Kürt etnik ırkçıları demeçlerinin hepsinde ya “TECE” ile süregiden bir Kürt savaşından veya muhtemel bir yaygın iç savaş tehdidinden alenen bahsetmektedir.
Demek ki “sorunun” ne olduğu konusunda herhangi bir mutabakat yoktur.
Aslında siyasal İslâmcılık ile Kürt etnik ırkçıları, ortak bir sorun belirlemişlerdir ki o sorun da Türk’ün kendisidir.
Dolayısıyla her iki kamp da “çözüm” için öncelikle Türk adının bu topraklardan gerek silâhla (PKK) gerekse hukuken (AKP) kazınmasıdır. Türk adını, kendi varlıklarının devamı için tehdit olarak gören siyasal İslâmcılık ve Kürt etnik ırkçılığı “çözümden” bahsettiklerinde; aslında sadece bu sorunun çözüm yolu hakkında basit bir anlaşmazlıktan bahsediyorlar. Zaten etnik ırkçı terör yandaşı bir vekilin, “Çözüm için dümdüz bir yol var…” mealindeki beyanı da bunun delilidir.
“Çözüm”, problemin taraflarına göre değişir. Çünkü problem her taraf için değişiktir. Bundan dolayı “herkes için” bir çözüm vaat ediyorsanız, problemi herkes için belirleyecek bir ortaklıktan bahsediyorsunuz demektir ki bu Türkiye Cumhuriyeti için Türk Milleti mensubiyetidir. “Savaş” bu ortaklığın reddi, tanınmaması ve ileri safhada ortadan kaldırılması için problem belirleyiciyle ölümüne mücadele etmek anlamına gelir.
Türk Milleti, kendi egemenliğine karşı silahlanmış insanlarla hiçbir ortak “çözüm” geliştiremez. Çözümü, Türk adının resmen reddinde gören insanlar “sorunun” ta kendisidirler ve Türk Milleti için “çözüm” o insanların etkisizleştirilmesidir. Problem belirleyiciliğini düşmanına teslim edenler barışı, zorbaların insafına terk etmiş demektir.
Özellikle etnik ırkçı ihanetin bir tüfek namlusuyla kafamıza dayadığı bir kelime bu…
İki düşman olması gereken etnik ırkçılık ve Türk hükümeti, bu efsunlu kelimenin etrafında oturmuş memleketin paylaşımı hakkında pazarlık ediyor.
“Çözüm” bir problemle ilgilidir. Problem, hayatın normal akışına mani olan, hayatın kendisini tehlikeye düşüren herhangi bir durum veya davranıştır. Herhangi bir problemin çözümü demek, etkilenen hayatın, varlığını tehlikeye düşüren veya akışına engel olan durum veya davranıştan kurtulması demektir.
Bu ne demektir? Bu, öncelikler bir durum veya davranışın, kimin için problem olduğunu anlamamız gerektiği anlamına gelir.
Bu da bir yakınlık ilgisidir. ABD’nin üretimindeki bir azalmanın küresel yansımalarla bizi de etkileyeceği ve mesela bundan dolayı aynı zamanda bizim de problemimiz/sorunumuz olduğu düşünülebilir. Oysa böyle bir düşüşün etkileri, düşüşten ilk etkilenecekler için daha büyük bir problemdir. Kendi ülkemizde enflasyon, yolsuzluk, kayırma, kamu maliyesi disiplinsizliği gibi konular dururken meselâ Güney Kore otomotiv sektöründeki farazi bir daralmayla ilgilenmeyiz.
Vatanımızda hayatın normal akışı ve emniyeti, adı Türk olan bir milletin egemenliği altında şekillenmiş adalet ve emniyet teşkilâtlarınca sağlanıyor mu? Şüphesiz evet!
Vatanımızda bir Kürt etnik ırkçılığı durumu ve davranışı mevcut.
Bu durum ve davranışın mevcudiyeti, Türkiye’de hayatın doğal akışını bozuyor ve hayatımızı tehlikeye düşürüyor mu? Şüphesiz evet!
O halde “sorun”, Türk Milleti için Kürt etnik ırkçılığının hem silahlı hem silahsız organlarıyla hayatımızın doğal akışına ve emniyetine kast etmesi demektir. Kürt etnik ırkçılığının varlığı normal ve kabul edilebilir olsaydı zaten ortada bir “sorun” olmayacaktı.
“Sorun”, Kürt etnik ırkçılığının, meşru ve tartışılamaz Türk egemenliğini reddetmesi ve kendi telâkkisine göre Türk Milleti’nin egemenlik şeklini, hayat tarzını, toplumsal düzenini, yani hayatının normal akışını düzenlemeye kalkmasıdır.
Oysa Kürt etnik ırkçılığı “sorunu” kendine göre tanımlayarak meşruiyet kazanmak istemekte. Kürt etnik ırkçılarının Türk egemenliğinden memnuniyetsizlikleri, devletini kendi egemenlik hakkına göre kurarak kendi hayat tarzını yaşamak iradesini savaşarak dünyaya göstermiş Türk Milleti için kabul edilebilir bir demokratik talep değildir. Bu açıkça Türk adına, varlığına ve devletine savaş ilânıdır. Zaten Kürt etnik ırkçıları demeçlerinin hepsinde ya “TECE” ile süregiden bir Kürt savaşından veya muhtemel bir yaygın iç savaş tehdidinden alenen bahsetmektedir.
Demek ki “sorunun” ne olduğu konusunda herhangi bir mutabakat yoktur.
Aslında siyasal İslâmcılık ile Kürt etnik ırkçıları, ortak bir sorun belirlemişlerdir ki o sorun da Türk’ün kendisidir.
Dolayısıyla her iki kamp da “çözüm” için öncelikle Türk adının bu topraklardan gerek silâhla (PKK) gerekse hukuken (AKP) kazınmasıdır. Türk adını, kendi varlıklarının devamı için tehdit olarak gören siyasal İslâmcılık ve Kürt etnik ırkçılığı “çözümden” bahsettiklerinde; aslında sadece bu sorunun çözüm yolu hakkında basit bir anlaşmazlıktan bahsediyorlar. Zaten etnik ırkçı terör yandaşı bir vekilin, “Çözüm için dümdüz bir yol var…” mealindeki beyanı da bunun delilidir.
“Çözüm”, problemin taraflarına göre değişir. Çünkü problem her taraf için değişiktir. Bundan dolayı “herkes için” bir çözüm vaat ediyorsanız, problemi herkes için belirleyecek bir ortaklıktan bahsediyorsunuz demektir ki bu Türkiye Cumhuriyeti için Türk Milleti mensubiyetidir. “Savaş” bu ortaklığın reddi, tanınmaması ve ileri safhada ortadan kaldırılması için problem belirleyiciyle ölümüne mücadele etmek anlamına gelir.
Türk Milleti, kendi egemenliğine karşı silahlanmış insanlarla hiçbir ortak “çözüm” geliştiremez. Çözümü, Türk adının resmen reddinde gören insanlar “sorunun” ta kendisidirler ve Türk Milleti için “çözüm” o insanların etkisizleştirilmesidir. Problem belirleyiciliğini düşmanına teslim edenler barışı, zorbaların insafına terk etmiş demektir.
En son İlteriş Kağan tarafından Ptsi 25 Ağus. 2014 - 4:56 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: Türk’e Göre Türk Tarafından / AFŞAR ZEYBEKOĞLU
Türkiye'de yapay olarak, kürtlerin ve siyasal islamcıların çıkardığı sorunun temellerine inilmiş güzel bir yazıdır. Artık Türk Milleti'nin uyuduğu uykudan uyanması ve gerçekleri görmesi lazımdır. Türk Milli Benliği dönüştürülerek yok edilmiştir. Yapılacak Anayasa ile birlikte Türk adı ve sanı ortadan kaldırılınca hedeflerine ulaşmış olacaklardır.U nutmayalım Türk'ün güneşi batıyor! Bilinçaltı esir edilmiş insanlarımız ise uyumaya devam ediyor. Bence en vahimi bu durumdur...
Similar topics
» Türk “kavramını daha çok Bizans'lıların Türk'lere hakaret ettiği sahne
» Timur Davletov - Kadim Türk Tarihi, Türk İnancı, Türk Kültürü
» Türk ülkesinde Türk fakir Türk kimsesiz
» TÜRK LÜĞÜ, TÜRK OLMAYI SAVUNABİLMEKTEN YORULDUK.
» Diyarbakır...dört Türk devletine başkentlik yapmış kadim Türk şehridir
» Timur Davletov - Kadim Türk Tarihi, Türk İnancı, Türk Kültürü
» Türk ülkesinde Türk fakir Türk kimsesiz
» TÜRK LÜĞÜ, TÜRK OLMAYI SAVUNABİLMEKTEN YORULDUK.
» Diyarbakır...dört Türk devletine başkentlik yapmış kadim Türk şehridir
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz