TALKAN ve CURCAN KATLİAMLARI ÜZERİNE
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Türklere Yönelik Soykırımlar ve İnsanlık Suçları
1 sayfadaki 1 sayfası
TALKAN ve CURCAN KATLİAMLARI ÜZERİNE
Son zamanlarda birçok yerde görüyorum;
"Türkler kılıç ile Müslüman oldu, Türkler'i kılıçlayan da Müslümanlar'dı, araplar Türkler'i katlederken Kur'an'dan emir aldılar, bunu bile bile bir Türk nasıl Müslüman olabilir, nasıl İslâm'ı seçer?..." diyenleri.
Bu kişiler bu dediklerini Taberi ve Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'nın kitaplarında yazan Talkan ve Curcan katliamlarını da örnek gösterip;
Emeviler'den İslâm Âlimlerinin "Zalim" diye tanımladığı ve Kâbe'yi bile iktidar için taşa tutan Haccac ve dönemin valilerinden Kuteybe'nin birçok Türk'ü Müslüman olsunlar(!) diye kılıçtan geçirip asimile ettiklerini ve bunu da ayette yazdığı üzere İslâm adına yaptıklarını söyleyip sanki "İslâm Türk'ü öldürün" diye emir vermiş diyerek Türk Genci'nin kafasını karıştırıyorlar....
Bu kişiler söylediklerini(iftiralarını) Kur'an-ı Kerim'in Tevbe suresi 5. ayeti'ne ve Bakara Suresi'nin 191. ayetine dayandırıyorlar...
Ayetler'in meâli aynen şöyle;
"O haram olan aylar çıktımı artık o bir müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, habsedin ve bütün geçid başlarını tutun, eğer tevbe ederler ve namaz kılıb zekâtı verirlerse sebillerini tahliye edin, çünkü Allah gafur, rahîmdir."
Tevbe Suresi 5. Ayet (Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
"Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram'ın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir."
Bakara Suresi 191. ayet(Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
Bu iki ayeti de örnek gösterip,
"Bakın işte İslam inanmayanları öldürün diye emir veriyor, Haccac ile Kuteybe'de bu ayetten dolayı birçok Türk'ü kadın-çoluk-çocuk demeden katletmiştir" sonucunu çıkartıyorlar.
Sonra da, "Türkler kılıçla Müslüman olmuştur, artık baskıyı üzerinizden atın, özünüze dönün, sizin dininiz İslâm olamaz, arabın diniyle ne işiniz var?" diyorlar.
Şimdi öncelikle Allah'ın(c.c) "inanmayanları öldürün" emrinin olup olmadığını hep beraber inceleyelim.
Yukarıda Tevbe Suresi'nin 5. ayeti'nin ve Bakara Suresi'nin 191. ayet'inin meâlini verdim.
Bu meâle baktınız mı, sanki İslam inanmayanları durup dururken öldürün diyor mesajı ortaya çıkıyor.
Şimdi öyle miymiş yoksa öyle değil miymiş, bu ayetlerin hemen bir önceki ayetlerine bakıp beraber görelim.
Şimdi Tevbe Suresi 4. ayetin ve Bakara Suresi 190. ayetin meallerini yazıyorum,
"Ancak antlaşma yaptığınız müşriklerden daha sonra antlaşmalarında hiçbir eksiklik yapmamış ve aleyhinizde hiçbir kimseye arka çıkmamış olanlar başka. Bunlarla yaptığınız antlaşmayı süresine kadar tamamen yerine getirin. Allah, her halde sakınanları sever."
Tevbe Suresi 4. Ayet (Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
"Size savaş açanlarla siz de Allah yolunda çarpışın; fakat haksız taarruz etmeyin. Çünkü Allah, haksız taarruz edenleri sevmez."
Bakara Suresi 190. ayet(Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
Şimdi bu iki ayetin mealine de bakılırsa, Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın (c.c) Müslümanlar'a;
1- Anlaşma yapılan,
2- Kendilerine savaş açmayan müşriklere hiçbir surette dokunulmaması gerektiği ancak bir anlaşma yapılmış ve bu anlaşma müşrikler tarafından bozulmuşsa ve dâhi müşrikler savaş açmışsa karşı atağa geçilmesi ve o müşriklerin, inanmayanların öldürülmesi gerektiği görülmektedir.
Bu iftirayı yapan güruhlar özellikle İslam'a sataşmak ve Müslüman Türkler'in aklını karıştırmak için işte bu iki ayeti yazıp, "İslâm inanmayanları öldürün diye emir veriyor" diyerek, tarihte münafık emevi arapların Müslüman olmayan Türkler'e yaptığı katliamı İslam'a mal etmek istiyorlar.
Gördük ki; İslam'ın böyle bir emri yoktur!
Gelelim şimdi Talkan ve Curcan katliamlarına...
Bu katliamlar olmuştur, bahsettiğim iki münafık emevi arap kadın-çoluk-çocuk demeden Türkler'i katletmişlerdir (gerçi sonrasında atam Hülagü Han, bunlardan öcümüzü de almıştır.) lâkin Türkler bu katliâmlardan sonra asimile olup Müslüman olmamışlardır.
Kaldı ki bu katliamların olmasının sebebi o zamanki bir iki münafığın iktidar kavgasından başka bir şey değildir...
Manevi hiçbir yönü yoktur...
Yukarıda yazdığım tarzda söylemleri olan kişiler tarihi araştırmadan kendi kafalarından yorumlar yapan İslâm düşmanlarıdır...
Bunlardan bazıları ayetlerin meâllerini bile değiştirip, güyâ Rabbimiz'in İslâm'ı yaymak için Müslüman olmayanları öldürün diye bir emri olduğunu ileri sürmektedirler.
Kütüb-i Sitte müelliflerinden Ebu Davud ( doğumu. M. 825 ) Sünen_i Ebu Davud isimli eserinde (Sünen-i Ebi Davud ve Tercemesi, tercüme İbrahim KOÇAŞLI cilt 5, sayfa 107 İst.1983) nakl ettiği;
Peygamber Efendimizin;
"Habeşliler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın. Hele Türkler size dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız."
ve
"Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin. Çünkü ümmetimin mülkünü ve Allah’ın onlara olan bol ihsanını onun elinden ilk alan Kan tura oğulları olacaktır.(Ümmetimin idaresi Türklerin eline geçecektir.)” (Camius-Sağir/ Süyuti : UTRÜK( Türkler) maddesi, Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri cilt 4, sayfa 1719)
meâllerindeki hadislerine rağmen Türkleri öldüren ve katliam yapanların Müslümanlığa hizmet ettiğini söylemek iftira değil midir?
Bahsedilen katliâmları Müslümanlar'ın Türkler'i öldürmesi diye göstermek günâh değil midir?
Tarihteki bir iktidar kavgasını İslâm'a alet etmek şerefsizlik değil midir?
Ve ne gariptir ki; İslâm(!) adına bu katliamları yapan kişi, bütün İslâm Alimleri'nin "Zalim" diye adlandırdığı, iktidar uğruna Kâbe'yi bile taşa tutan Haccac'ı Zalim'dir...
Bu iki münafık bu katliamları yapmış mıdır?
Yapmıştır.
Neden yapmıştır?
Daha fazla vergi almak ve iktidarlarını sağlamlaştırmak için.
Bu katliamlarda çoluk-çocuk, yaşlı-kadın demeden Türkler öldürülmüş müdür?
Evet katledilmiştir.
Peki bu katliam sonrasında "korkan" Türkler toplu hâlde İslam'a geçmiş midir?
Hayır hiçbir kaynakta böyle bir İslam'a toplu geçiş yoktur!
Şimdi gelelim Türklerin nasıl Müslüman olduğuna...
Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes'in neslindendir.
Türkleri İslamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, Tevhid inancı olmuştur. Allah'ın(c.c) birliği inancı Türkler’de çok yaygın olan bir inançtı. Din adamlarını huzuruna çağıran Mengü Kağan, "biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun emri ile öldüğümüze inanıyoruz" demişti. (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s.15)
Türklerde Allah'ın(c.c) birliği inancı "Kök Tengri" (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti. Türkler’in inançları ile İslâm inancı arasındaki benzerlik sadece bununla sınırlı değildi.
İslamiyet öncesi Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere inanırlar ve kurban keserlerdi. Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı. (İ. Hami Danışmend, Türk Irkı Neden Müslüman Oldu, s.17)
Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinde İslam öncesi Türklerin inançları ile İslamiyet arasındaki büyük benzerlikler önemli rol oynamıştır. Bu benzerlikleri kavradıkça İslamiyete her geçen gün yakınlık duyan Türkler, Emevi Valisi'nin Horasan'da İslamiyeti yaymak için cami ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir. Bu yakınlaşma süreci Arap Müslümanlarla Türklerin ortak düşmanları olan Çinlilere karşı omuz omuza mücadele etmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır.
Dünya Tarihinin Dönüm Noktası
Türkler’in İslam dini ve Müslüman Araplarla tanışmasına vesile olan "Talas Savaşı"ndan Çin Ordusu karşısında zorlanan Müslümanların yardımına Türk süvarileri yetişmiştir. Savaşı izleyen Karluk beyinin emriyle savaş alanına giren Türk süvarileri karşısında neye uğradıklarını şaşıran Çinliler Talas Savaşı’nda yenilgiye uğramışlardır. Bu savaşın ardından İslamiyet Maveraünnehr’de kalıcı hale gelmiş ve Türkler de uzun zaman Çin tehlikesinden kurtulmuşlardır.
Bölgeye adım atan Müslüman Araplar, Türklerin yüksek ahlaklarını, idarecilik ve savaştaki üstün meziyetlerini yakından tanıma imkanı bulmuşlardır. Bu savaş sonucunda, Türklerin Müslüman Arapları, Arapların da Türkleri tanımasına neden olan "Talas Savaşı" dünya tarihi için bir dönüm noktası olmuştur.
Abbasiler ve Emeviler çekişirken Türklerde Çinlilerle savaştaydı . Abbasiler Türklerin ne kadar iyi bir savaşçı olduklarını biliyordu.
Bu yüzden Karluklara bir teklif yolladı;
Ordularına Türk asker katma teklifi ..
Bu teklif bir nevi 2 devletin ordularını birleştirmesi demekti. Ordular birleştirildi . Abbasiler Köktürklere Evlerini açmışlardı . Onlara iyi bakmışlardı. Karluklarda onların bu temiz yaşamlarından, Birbirlerine karşı güzel davranışlarından etkilenmişlerdi .
Türklerle ve abbasiler birlik olup önce Emevileri sonra talas savaşında çinlileri yenmişti.
Bu gelişmeler sonrasında karluklar abbasilere iyice ısınmış onların böyle uyumunun nedeninin İslam dini olduğunu anlamışlardır ve İslamiyete katılan ilk Türk toplumu olmuşlardır.
Talas Savaşı’nın ardından kitleler halinde İslam dinine geçen Türkler, iddia edilenlerin aksine hiçbir zorlama ile karşılaşmamışlardır:
"Türkler, İslamiyeti samimi olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul edince, tarihlerinin yeni bir devresine ayak basmış oluyorlardı… "
(Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.47)
Yılmaz Hoca'ya ekleme yapar isek;
Türklerin Müslümanlığa geçisi özellikle de Karahanlı döneminde Satuk Buğra Han Kara Hakan Abdülkerîm Bazir'in (921-955) Müslüman olmasıyla onunla birlikte tebâsı da Müslüman olmaya başlamıştır. 960 yılında ise İbnü'l Esir'in El-Kâmil fi't-Tarih'ine göre 200 bin çadırlık bir Türk topluluğu İslâmiyet'e girmiştir.
Bu süreçte Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin ayetleri Türkçeye tercüme etmesi'nin payının da büyük olduğunu unutmayalım! ...ki Müslümanlığı avrupanın ortasına kadar götüren Alp Erenler; Ahmet Yesevi Hazretlerinin öğrencileri ve bu öğrencilerin öğrencileridir.
Bakınız arkadaşlar;
Türkler kılıçla asimile olup Müslüman oldu demek bizzatihi Türkler'e iftiradır, Türk'ü "korkak" göstermektir.
Türk Tarihi'nde Türk'ü kılıca geçirip de bir şey yaptırabilen var mıdır?
Türk "kılıçtan" korkan bir kavim, bir ırk olsaydı nasıl olurda birçok milletin tarihinden kat be kat fazla Türk Tarihi'nde savaş olurdu?
Türk "kılıçtan" korkup da, inanç gibi önemli bir olgusunu değiştirecek bir karakterde olsa, tarihteki o zaferleri nasıl kazanabilirdi?
Türk "kılıçtan" ve "zorlamadan" korkup da boyun eğecek bir yapıda olsaydı, Türk dünya tarihindeki "dik duruşu" ile tanınabilir miydi?
Lütfen iyi düşünün.
Şimdi diyeceksiniz ki bu yazıyı neden yazdın?
Bu yazıyı; gün geçtikçe Talkan ve Curcan'dan dolayı ortaya atılan fitnenin yayıldığını gördüğüm için yazıyorum...
1- Kur'an ayetlerini eksik ve yalan paylaşıp Milletin kafası karıştırıldığı,
2- Türk'e "korkak" yaftası vurulduğu için bu yazıyı yazıyorum.
Dileyen dilediğine inanmak,
Dileyen de dilediği yerden almakta özgür;
Tabii iftira etmeden...
Selâm ile...
Murat ÇALIK
Not: Fotoğraftaki Zekeriya Kitapçı Hocam'ın Kitabını paylaşmamın sebebi ise; Bu akılsızların çoğunlukla bu kitabı referans almalarıdır.
Evet Zekeriya Hoca Taberi"den birçok alıntılar yaparak Talkan ve Curcan'ı anlatmıştır lâkin, bu katliamı yapan Haccac'dan da bahsetmiştir...
Nedense bunlar sadece katliâmı ele alıp, katliâmı yapanın münafık olduğundan bahsetmezler...
Ayrıca bu katliamların İslâmı yaymak adına yapıldığını söyleyenlere sormak gerekmez mi;
Zekeriya Hoca'nın bile yararlandığı Taberi'nin hangi sayfasında;
"Bu katliamlardan sonra şu miktarda Türk Müslüman olmuştur" ibaresi vardır?
"Türkler kılıç ile Müslüman oldu, Türkler'i kılıçlayan da Müslümanlar'dı, araplar Türkler'i katlederken Kur'an'dan emir aldılar, bunu bile bile bir Türk nasıl Müslüman olabilir, nasıl İslâm'ı seçer?..." diyenleri.
Bu kişiler bu dediklerini Taberi ve Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı'nın kitaplarında yazan Talkan ve Curcan katliamlarını da örnek gösterip;
Emeviler'den İslâm Âlimlerinin "Zalim" diye tanımladığı ve Kâbe'yi bile iktidar için taşa tutan Haccac ve dönemin valilerinden Kuteybe'nin birçok Türk'ü Müslüman olsunlar(!) diye kılıçtan geçirip asimile ettiklerini ve bunu da ayette yazdığı üzere İslâm adına yaptıklarını söyleyip sanki "İslâm Türk'ü öldürün" diye emir vermiş diyerek Türk Genci'nin kafasını karıştırıyorlar....
Bu kişiler söylediklerini(iftiralarını) Kur'an-ı Kerim'in Tevbe suresi 5. ayeti'ne ve Bakara Suresi'nin 191. ayetine dayandırıyorlar...
Ayetler'in meâli aynen şöyle;
"O haram olan aylar çıktımı artık o bir müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, habsedin ve bütün geçid başlarını tutun, eğer tevbe ederler ve namaz kılıb zekâtı verirlerse sebillerini tahliye edin, çünkü Allah gafur, rahîmdir."
Tevbe Suresi 5. Ayet (Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
"Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram'ın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir."
Bakara Suresi 191. ayet(Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
Bu iki ayeti de örnek gösterip,
"Bakın işte İslam inanmayanları öldürün diye emir veriyor, Haccac ile Kuteybe'de bu ayetten dolayı birçok Türk'ü kadın-çoluk-çocuk demeden katletmiştir" sonucunu çıkartıyorlar.
Sonra da, "Türkler kılıçla Müslüman olmuştur, artık baskıyı üzerinizden atın, özünüze dönün, sizin dininiz İslâm olamaz, arabın diniyle ne işiniz var?" diyorlar.
Şimdi öncelikle Allah'ın(c.c) "inanmayanları öldürün" emrinin olup olmadığını hep beraber inceleyelim.
Yukarıda Tevbe Suresi'nin 5. ayeti'nin ve Bakara Suresi'nin 191. ayet'inin meâlini verdim.
Bu meâle baktınız mı, sanki İslam inanmayanları durup dururken öldürün diyor mesajı ortaya çıkıyor.
Şimdi öyle miymiş yoksa öyle değil miymiş, bu ayetlerin hemen bir önceki ayetlerine bakıp beraber görelim.
Şimdi Tevbe Suresi 4. ayetin ve Bakara Suresi 190. ayetin meallerini yazıyorum,
"Ancak antlaşma yaptığınız müşriklerden daha sonra antlaşmalarında hiçbir eksiklik yapmamış ve aleyhinizde hiçbir kimseye arka çıkmamış olanlar başka. Bunlarla yaptığınız antlaşmayı süresine kadar tamamen yerine getirin. Allah, her halde sakınanları sever."
Tevbe Suresi 4. Ayet (Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
"Size savaş açanlarla siz de Allah yolunda çarpışın; fakat haksız taarruz etmeyin. Çünkü Allah, haksız taarruz edenleri sevmez."
Bakara Suresi 190. ayet(Elmalılı Hamdi Yazır Meâli'nden)
Şimdi bu iki ayetin mealine de bakılırsa, Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın (c.c) Müslümanlar'a;
1- Anlaşma yapılan,
2- Kendilerine savaş açmayan müşriklere hiçbir surette dokunulmaması gerektiği ancak bir anlaşma yapılmış ve bu anlaşma müşrikler tarafından bozulmuşsa ve dâhi müşrikler savaş açmışsa karşı atağa geçilmesi ve o müşriklerin, inanmayanların öldürülmesi gerektiği görülmektedir.
Bu iftirayı yapan güruhlar özellikle İslam'a sataşmak ve Müslüman Türkler'in aklını karıştırmak için işte bu iki ayeti yazıp, "İslâm inanmayanları öldürün diye emir veriyor" diyerek, tarihte münafık emevi arapların Müslüman olmayan Türkler'e yaptığı katliamı İslam'a mal etmek istiyorlar.
Gördük ki; İslam'ın böyle bir emri yoktur!
Gelelim şimdi Talkan ve Curcan katliamlarına...
Bu katliamlar olmuştur, bahsettiğim iki münafık emevi arap kadın-çoluk-çocuk demeden Türkler'i katletmişlerdir (gerçi sonrasında atam Hülagü Han, bunlardan öcümüzü de almıştır.) lâkin Türkler bu katliâmlardan sonra asimile olup Müslüman olmamışlardır.
Kaldı ki bu katliamların olmasının sebebi o zamanki bir iki münafığın iktidar kavgasından başka bir şey değildir...
Manevi hiçbir yönü yoktur...
Yukarıda yazdığım tarzda söylemleri olan kişiler tarihi araştırmadan kendi kafalarından yorumlar yapan İslâm düşmanlarıdır...
Bunlardan bazıları ayetlerin meâllerini bile değiştirip, güyâ Rabbimiz'in İslâm'ı yaymak için Müslüman olmayanları öldürün diye bir emri olduğunu ileri sürmektedirler.
Kütüb-i Sitte müelliflerinden Ebu Davud ( doğumu. M. 825 ) Sünen_i Ebu Davud isimli eserinde (Sünen-i Ebi Davud ve Tercemesi, tercüme İbrahim KOÇAŞLI cilt 5, sayfa 107 İst.1983) nakl ettiği;
Peygamber Efendimizin;
"Habeşliler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın. Hele Türkler size dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız."
ve
"Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin. Çünkü ümmetimin mülkünü ve Allah’ın onlara olan bol ihsanını onun elinden ilk alan Kan tura oğulları olacaktır.(Ümmetimin idaresi Türklerin eline geçecektir.)” (Camius-Sağir/ Süyuti : UTRÜK( Türkler) maddesi, Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri cilt 4, sayfa 1719)
meâllerindeki hadislerine rağmen Türkleri öldüren ve katliam yapanların Müslümanlığa hizmet ettiğini söylemek iftira değil midir?
Bahsedilen katliâmları Müslümanlar'ın Türkler'i öldürmesi diye göstermek günâh değil midir?
Tarihteki bir iktidar kavgasını İslâm'a alet etmek şerefsizlik değil midir?
Ve ne gariptir ki; İslâm(!) adına bu katliamları yapan kişi, bütün İslâm Alimleri'nin "Zalim" diye adlandırdığı, iktidar uğruna Kâbe'yi bile taşa tutan Haccac'ı Zalim'dir...
Bu iki münafık bu katliamları yapmış mıdır?
Yapmıştır.
Neden yapmıştır?
Daha fazla vergi almak ve iktidarlarını sağlamlaştırmak için.
Bu katliamlarda çoluk-çocuk, yaşlı-kadın demeden Türkler öldürülmüş müdür?
Evet katledilmiştir.
Peki bu katliam sonrasında "korkan" Türkler toplu hâlde İslam'a geçmiş midir?
Hayır hiçbir kaynakta böyle bir İslam'a toplu geçiş yoktur!
Şimdi gelelim Türklerin nasıl Müslüman olduğuna...
Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes'in neslindendir.
Türkleri İslamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, Tevhid inancı olmuştur. Allah'ın(c.c) birliği inancı Türkler’de çok yaygın olan bir inançtı. Din adamlarını huzuruna çağıran Mengü Kağan, "biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun emri ile öldüğümüze inanıyoruz" demişti. (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s.15)
Türklerde Allah'ın(c.c) birliği inancı "Kök Tengri" (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti. Türkler’in inançları ile İslâm inancı arasındaki benzerlik sadece bununla sınırlı değildi.
İslamiyet öncesi Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere inanırlar ve kurban keserlerdi. Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı. (İ. Hami Danışmend, Türk Irkı Neden Müslüman Oldu, s.17)
Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinde İslam öncesi Türklerin inançları ile İslamiyet arasındaki büyük benzerlikler önemli rol oynamıştır. Bu benzerlikleri kavradıkça İslamiyete her geçen gün yakınlık duyan Türkler, Emevi Valisi'nin Horasan'da İslamiyeti yaymak için cami ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir. Bu yakınlaşma süreci Arap Müslümanlarla Türklerin ortak düşmanları olan Çinlilere karşı omuz omuza mücadele etmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır.
Dünya Tarihinin Dönüm Noktası
Türkler’in İslam dini ve Müslüman Araplarla tanışmasına vesile olan "Talas Savaşı"ndan Çin Ordusu karşısında zorlanan Müslümanların yardımına Türk süvarileri yetişmiştir. Savaşı izleyen Karluk beyinin emriyle savaş alanına giren Türk süvarileri karşısında neye uğradıklarını şaşıran Çinliler Talas Savaşı’nda yenilgiye uğramışlardır. Bu savaşın ardından İslamiyet Maveraünnehr’de kalıcı hale gelmiş ve Türkler de uzun zaman Çin tehlikesinden kurtulmuşlardır.
Bölgeye adım atan Müslüman Araplar, Türklerin yüksek ahlaklarını, idarecilik ve savaştaki üstün meziyetlerini yakından tanıma imkanı bulmuşlardır. Bu savaş sonucunda, Türklerin Müslüman Arapları, Arapların da Türkleri tanımasına neden olan "Talas Savaşı" dünya tarihi için bir dönüm noktası olmuştur.
Abbasiler ve Emeviler çekişirken Türklerde Çinlilerle savaştaydı . Abbasiler Türklerin ne kadar iyi bir savaşçı olduklarını biliyordu.
Bu yüzden Karluklara bir teklif yolladı;
Ordularına Türk asker katma teklifi ..
Bu teklif bir nevi 2 devletin ordularını birleştirmesi demekti. Ordular birleştirildi . Abbasiler Köktürklere Evlerini açmışlardı . Onlara iyi bakmışlardı. Karluklarda onların bu temiz yaşamlarından, Birbirlerine karşı güzel davranışlarından etkilenmişlerdi .
Türklerle ve abbasiler birlik olup önce Emevileri sonra talas savaşında çinlileri yenmişti.
Bu gelişmeler sonrasında karluklar abbasilere iyice ısınmış onların böyle uyumunun nedeninin İslam dini olduğunu anlamışlardır ve İslamiyete katılan ilk Türk toplumu olmuşlardır.
Talas Savaşı’nın ardından kitleler halinde İslam dinine geçen Türkler, iddia edilenlerin aksine hiçbir zorlama ile karşılaşmamışlardır:
"Türkler, İslamiyeti samimi olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul edince, tarihlerinin yeni bir devresine ayak basmış oluyorlardı… "
(Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.47)
Yılmaz Hoca'ya ekleme yapar isek;
Türklerin Müslümanlığa geçisi özellikle de Karahanlı döneminde Satuk Buğra Han Kara Hakan Abdülkerîm Bazir'in (921-955) Müslüman olmasıyla onunla birlikte tebâsı da Müslüman olmaya başlamıştır. 960 yılında ise İbnü'l Esir'in El-Kâmil fi't-Tarih'ine göre 200 bin çadırlık bir Türk topluluğu İslâmiyet'e girmiştir.
Bu süreçte Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin ayetleri Türkçeye tercüme etmesi'nin payının da büyük olduğunu unutmayalım! ...ki Müslümanlığı avrupanın ortasına kadar götüren Alp Erenler; Ahmet Yesevi Hazretlerinin öğrencileri ve bu öğrencilerin öğrencileridir.
Bakınız arkadaşlar;
Türkler kılıçla asimile olup Müslüman oldu demek bizzatihi Türkler'e iftiradır, Türk'ü "korkak" göstermektir.
Türk Tarihi'nde Türk'ü kılıca geçirip de bir şey yaptırabilen var mıdır?
Türk "kılıçtan" korkan bir kavim, bir ırk olsaydı nasıl olurda birçok milletin tarihinden kat be kat fazla Türk Tarihi'nde savaş olurdu?
Türk "kılıçtan" korkup da, inanç gibi önemli bir olgusunu değiştirecek bir karakterde olsa, tarihteki o zaferleri nasıl kazanabilirdi?
Türk "kılıçtan" ve "zorlamadan" korkup da boyun eğecek bir yapıda olsaydı, Türk dünya tarihindeki "dik duruşu" ile tanınabilir miydi?
Lütfen iyi düşünün.
Şimdi diyeceksiniz ki bu yazıyı neden yazdın?
Bu yazıyı; gün geçtikçe Talkan ve Curcan'dan dolayı ortaya atılan fitnenin yayıldığını gördüğüm için yazıyorum...
1- Kur'an ayetlerini eksik ve yalan paylaşıp Milletin kafası karıştırıldığı,
2- Türk'e "korkak" yaftası vurulduğu için bu yazıyı yazıyorum.
Dileyen dilediğine inanmak,
Dileyen de dilediği yerden almakta özgür;
Tabii iftira etmeden...
Selâm ile...
Murat ÇALIK
Not: Fotoğraftaki Zekeriya Kitapçı Hocam'ın Kitabını paylaşmamın sebebi ise; Bu akılsızların çoğunlukla bu kitabı referans almalarıdır.
Evet Zekeriya Hoca Taberi"den birçok alıntılar yaparak Talkan ve Curcan'ı anlatmıştır lâkin, bu katliamı yapan Haccac'dan da bahsetmiştir...
Nedense bunlar sadece katliâmı ele alıp, katliâmı yapanın münafık olduğundan bahsetmezler...
Ayrıca bu katliamların İslâmı yaymak adına yapıldığını söyleyenlere sormak gerekmez mi;
Zekeriya Hoca'nın bile yararlandığı Taberi'nin hangi sayfasında;
"Bu katliamlardan sonra şu miktarda Türk Müslüman olmuştur" ibaresi vardır?
Similar topics
» Arap Ordularının Türk Katliamı (Talkan ve Curcan Katliamları)
» Türkler nasıl müslüman oldu,TALKAN,CURCAN katliamı
» Türkistan’da Ermeni Katliamları
» Dış Politikamız Üzerine
» Sakal Üzerine...
» Türkler nasıl müslüman oldu,TALKAN,CURCAN katliamı
» Türkistan’da Ermeni Katliamları
» Dış Politikamız Üzerine
» Sakal Üzerine...
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Türklere Yönelik Soykırımlar ve İnsanlık Suçları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz