Sahte Atatürkçülükten Sahte İslamcılığa
1 sayfadaki 1 sayfası
Sahte Atatürkçülükten Sahte İslamcılığa
Kutsal değerleri kullananların çok çiğnediğine tarih hep tanıklık etmiştir. Oysa değerler reklam aracı değil hayatımızı şekillendiren kurallar manzumesidir.
Değerlet toplumların yumuşak karınlarıdır. İstismar edilmeye, kötü niyetle kullanılmaya başlanınca değerler toplumları uyutma araçlarına, da dönüşebilirler.
Tarihte çıkar grupları ve siyasi hareketler bunu hep yapmıştır. Vladimir Lenin, Adolf Hitler ve daha birçok lideri örnek gösterebiliriz. Günümüzde de başta küresel güçler olmak üzere ülkemizdeki siyasi hareketler ve çıkar grupları toplumsal değerli amaçları doğrultusunda halkı uyutma aracı olarak kullanmaya devam etmektedirler. Son örneği, 28 Şubat sürecinin jakobenleri ve tek sermayesi bunlara tepki olan AKP iktidarıdır.
AKP iktidarı mazlum, muhafazakâr insanların yıllarca üvey evlat muamelesi gördüğünü dile getirerek iktidar oldu. İddiasında haklılık payı da yok değildi. Yıllarca seküler jakobenciler Türk milletinin değerlerine savaş açarak yeniden bir millet tasarlama çabasına girdiler.
Genç kızları örtüsünden dolayı okullardan attılar, terapi odalarında ikna yöntemleri adı altında psikolojik baskıyla karşı karşıya bıraktılar. Çocukların okuduğu İmam Hatip liselerini öcü olarak gördüler. 28 Şubat süreci ile zulmü kat be kat artırdılar. İnsanların alışveriş yaptıkları marketler bile fişlendi. Şehit Mehmetçiğin annesi, eşi başörtülü olduğu için törenlere alınmadığı günleri de bu millet gözyaşları içinde seyretti. Devrin Genel Kurmay Başkanı 28 Şubat süreci bin yıl devam eder diyerek psikolojik baskının boyutunu gözler önüne seriyordu.
O dönemin kutsal değerleri Atatürkçülük ve devrimleri olarak kutsanmıştı. Atatürkçülük adı altında her türlü rantın, haksızlığın, zulmün ötekileştirmenin ve hukuksuzluğun kamuflajı Atatürkçülük olmuştu. Yandaş rektörler, yargıçlar, köşe yazarları birer derebeyi olarak topluma talimatlar yağdırıyordu.
Okullarda Mili güvenlik dersine giren emekli askerler ders öğretmeninden çok insanları fişlemekle görevli Politbüro üyelerini andırıyordu. Millet iradesiyle gelen iktidara Milli Güvenlik kurulunda her türlü hakaret, aşağılama ve baskıyla halkın nezdinde küçük düşürme ve istifa etmesi için baskılarını yoğunlaştırdı. Sonuçta hükümet istifa etti. Ondan sonra toplum mühendisleri devreye girmeye başladı.
Bin yıl devam edecek dedikleri zulüm politikası dört yıl sonra toplumsal infial ile çöplüğe gömüldü. Velhasıl zulüm hiçbir zaman baki olmayacağı gibi seküler jakobencilerin zulmü de halkın kahır çoğunluğunun oyu ile tarihin çöplüğüne gömüldü.
Seküler jakobencilerin zulme uğramış milletimiz yeni bir dönem, yeni bir düzene ihtiyaç duyuyordu. Devlet ile millet arasında örülen duvarların yıkılmasını, devletin milletin devleti olmasını yani “milli devlet” olmasını arzuluyordu.
Millet tercihini kullanırken yıllarca jakobencilerin baskısına uğramış, yıların kin nefret ve intikam duygularıyla yetişmiş toplumsal değerleri içselleştirememiş sadece devlet düşmanlığı sermayesi olan zihniyeti iktidara getireceğini tahmin etmedi edemezdi de. Yaşananların adı yağmurdan kaçarken doluya, kasırgaya yakalanmak olduğunu ne yazık ki milletimiz tam anlayamadı.
Toplumsal olaylarda irade yerini anlık etkiye karşı tepkiye bıraktığı zaman akıl değil duygular devreye girmeye başlar. Nitekim halk bıktığı jakobenci zulümden kurtulmak için tepki olarak ortaya çıkan AKP zihniyetine yöneldi.
Aslında böylesi oyunlar Türk siyasi tarihinde normal yollarla siyaset yapmak isteyen MHP gibi siyasi partilerinde olaylarla hiç ilişkisi olmadığı halde siyaset yapmasını, topluma yönelmesini imkânsız kıldı. Toplum için ak ve kara gibi renkler vardı.
AKP zihniyeti büyük bir başarının, çalışmanın vaadin sonunda değil 28 Şubat sürecine tepki olarak ortaya çıkan bir akım olarak Türk siyasi tarihine geçti.
AKP iktidarı ile yeni bir sınıf ortaya çıkmaya başlamıştı. Muhafazakar değerlerin bayraktarlığını yaptığını iddia eden ama yılarca pastadan pay kaptırmayan TÜSİAD gibi cumhuriyetle adeta özdeş federasyonların pastasını kapmak için dini değerleri kamuflaj olarak kullanmaya başladılar. Ekonomide muhafazakâr oluşumlar rakiplerini ekarte etmek için bütün yolları mubah görmeye başladı.
Hukukta cumhuriyet değerini savunanlar, farklı gruplara inançlara mensup yargıçlara cemaat ile birlikte AKP iktidarı savaş açtı. Bu mücadele bütün kurumlarda bürokrasiyi tarumar edercesine devam etti ve etmeye devam ediyor. Bütün bunlar yapılırken gerekçe 28 Şubat sürecinin savunucularının iddiasıyla tıpa tıp aynıdır. “Biz ve ötekiler” İbretlik süreç ve ibretlik benzerlikler…
Dini fetvalarla yolsuzluğu meşrulaştıran, şehirleşemeden şımaran yeni muhafazakâr sınıf, lümpenciliğin sıkıntılarını da dini istismara devam ederek varlığını devam ettirmeye çalışıyor.
Velhasıl dün Atatürkçülük adına millette savaş açan Sahte Atatürkçülerin, bütün değerleri yerle bir ede zihniyeti, yerini din adına ortaya çıktığını savunan sahte İslamcılara ve zulmüne bırakmıştır. Değişen sahte Atatürkçülük yerine sahte İslamcılığın ikame edilmiş olmasıdır.
Abdullah Alagöz
Değerlet toplumların yumuşak karınlarıdır. İstismar edilmeye, kötü niyetle kullanılmaya başlanınca değerler toplumları uyutma araçlarına, da dönüşebilirler.
Tarihte çıkar grupları ve siyasi hareketler bunu hep yapmıştır. Vladimir Lenin, Adolf Hitler ve daha birçok lideri örnek gösterebiliriz. Günümüzde de başta küresel güçler olmak üzere ülkemizdeki siyasi hareketler ve çıkar grupları toplumsal değerli amaçları doğrultusunda halkı uyutma aracı olarak kullanmaya devam etmektedirler. Son örneği, 28 Şubat sürecinin jakobenleri ve tek sermayesi bunlara tepki olan AKP iktidarıdır.
AKP iktidarı mazlum, muhafazakâr insanların yıllarca üvey evlat muamelesi gördüğünü dile getirerek iktidar oldu. İddiasında haklılık payı da yok değildi. Yıllarca seküler jakobenciler Türk milletinin değerlerine savaş açarak yeniden bir millet tasarlama çabasına girdiler.
Genç kızları örtüsünden dolayı okullardan attılar, terapi odalarında ikna yöntemleri adı altında psikolojik baskıyla karşı karşıya bıraktılar. Çocukların okuduğu İmam Hatip liselerini öcü olarak gördüler. 28 Şubat süreci ile zulmü kat be kat artırdılar. İnsanların alışveriş yaptıkları marketler bile fişlendi. Şehit Mehmetçiğin annesi, eşi başörtülü olduğu için törenlere alınmadığı günleri de bu millet gözyaşları içinde seyretti. Devrin Genel Kurmay Başkanı 28 Şubat süreci bin yıl devam eder diyerek psikolojik baskının boyutunu gözler önüne seriyordu.
O dönemin kutsal değerleri Atatürkçülük ve devrimleri olarak kutsanmıştı. Atatürkçülük adı altında her türlü rantın, haksızlığın, zulmün ötekileştirmenin ve hukuksuzluğun kamuflajı Atatürkçülük olmuştu. Yandaş rektörler, yargıçlar, köşe yazarları birer derebeyi olarak topluma talimatlar yağdırıyordu.
Okullarda Mili güvenlik dersine giren emekli askerler ders öğretmeninden çok insanları fişlemekle görevli Politbüro üyelerini andırıyordu. Millet iradesiyle gelen iktidara Milli Güvenlik kurulunda her türlü hakaret, aşağılama ve baskıyla halkın nezdinde küçük düşürme ve istifa etmesi için baskılarını yoğunlaştırdı. Sonuçta hükümet istifa etti. Ondan sonra toplum mühendisleri devreye girmeye başladı.
Bin yıl devam edecek dedikleri zulüm politikası dört yıl sonra toplumsal infial ile çöplüğe gömüldü. Velhasıl zulüm hiçbir zaman baki olmayacağı gibi seküler jakobencilerin zulmü de halkın kahır çoğunluğunun oyu ile tarihin çöplüğüne gömüldü.
Seküler jakobencilerin zulme uğramış milletimiz yeni bir dönem, yeni bir düzene ihtiyaç duyuyordu. Devlet ile millet arasında örülen duvarların yıkılmasını, devletin milletin devleti olmasını yani “milli devlet” olmasını arzuluyordu.
Millet tercihini kullanırken yıllarca jakobencilerin baskısına uğramış, yıların kin nefret ve intikam duygularıyla yetişmiş toplumsal değerleri içselleştirememiş sadece devlet düşmanlığı sermayesi olan zihniyeti iktidara getireceğini tahmin etmedi edemezdi de. Yaşananların adı yağmurdan kaçarken doluya, kasırgaya yakalanmak olduğunu ne yazık ki milletimiz tam anlayamadı.
Toplumsal olaylarda irade yerini anlık etkiye karşı tepkiye bıraktığı zaman akıl değil duygular devreye girmeye başlar. Nitekim halk bıktığı jakobenci zulümden kurtulmak için tepki olarak ortaya çıkan AKP zihniyetine yöneldi.
Aslında böylesi oyunlar Türk siyasi tarihinde normal yollarla siyaset yapmak isteyen MHP gibi siyasi partilerinde olaylarla hiç ilişkisi olmadığı halde siyaset yapmasını, topluma yönelmesini imkânsız kıldı. Toplum için ak ve kara gibi renkler vardı.
AKP zihniyeti büyük bir başarının, çalışmanın vaadin sonunda değil 28 Şubat sürecine tepki olarak ortaya çıkan bir akım olarak Türk siyasi tarihine geçti.
AKP iktidarı ile yeni bir sınıf ortaya çıkmaya başlamıştı. Muhafazakar değerlerin bayraktarlığını yaptığını iddia eden ama yılarca pastadan pay kaptırmayan TÜSİAD gibi cumhuriyetle adeta özdeş federasyonların pastasını kapmak için dini değerleri kamuflaj olarak kullanmaya başladılar. Ekonomide muhafazakâr oluşumlar rakiplerini ekarte etmek için bütün yolları mubah görmeye başladı.
Hukukta cumhuriyet değerini savunanlar, farklı gruplara inançlara mensup yargıçlara cemaat ile birlikte AKP iktidarı savaş açtı. Bu mücadele bütün kurumlarda bürokrasiyi tarumar edercesine devam etti ve etmeye devam ediyor. Bütün bunlar yapılırken gerekçe 28 Şubat sürecinin savunucularının iddiasıyla tıpa tıp aynıdır. “Biz ve ötekiler” İbretlik süreç ve ibretlik benzerlikler…
Dini fetvalarla yolsuzluğu meşrulaştıran, şehirleşemeden şımaran yeni muhafazakâr sınıf, lümpenciliğin sıkıntılarını da dini istismara devam ederek varlığını devam ettirmeye çalışıyor.
Velhasıl dün Atatürkçülük adına millette savaş açan Sahte Atatürkçülerin, bütün değerleri yerle bir ede zihniyeti, yerini din adına ortaya çıktığını savunan sahte İslamcılara ve zulmüne bırakmıştır. Değişen sahte Atatürkçülük yerine sahte İslamcılığın ikame edilmiş olmasıdır.
Abdullah Alagöz
Similar topics
» Sahte Türkçüler sahte Milliyetçilere Dikkat
» Türkçülükten İslamcılığa: MHP’nin tarihi
» Sahte YouTube can yakıyor!
» Hepsi sahte çıktı
» Afyon'da sahte para operasyonu
» Türkçülükten İslamcılığa: MHP’nin tarihi
» Sahte YouTube can yakıyor!
» Hepsi sahte çıktı
» Afyon'da sahte para operasyonu
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz