ATSIZ BEĞ’İN ÖLÜMÜNÜN 40. YILINDA AKLA GELENLER
1 sayfadaki 1 sayfası
ATSIZ BEĞ’İN ÖLÜMÜNÜN 40. YILINDA AKLA GELENLER
Büyük devlet ve fikir adamları halkın gönlünde her zaman sevgiyle yaşadıkları için büyüktürler. Onlar için resmî olarak herhangi bir anma törenine veya hâtıralarını canlı tutma çabalarına bile gerek yoktur. Çünkü milletin içinden çıkan ve millet tarafından bağırlarına basılan bu insanların unutulmasına imkân yoktur.
Son zamanlarda, Türkiye’de hepimizin şahit olduğu bazı konularda pek çok yanlış yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de; bir zamanlar bu ülkeyi başka bir devletin siyasî hâkimiyetine sokmak için gizliden veya açıktan çalışmış bazı insanların, maalesef devletin birtakım organları ve şahıslarınca himâye edildikleri, hatta millî kahramanlar seviyesine çıkarılmaya çalışıldıklarını görmekteyiz. Herkes çok iyi biliyor ki, millî kahraman olmak o kadar kolay değildir. Aslında burada millete ve devlete ihanet etmiş insanları ön plâna çıkararak kendilerine birtakım çevrelerden menfaat temin etmeye gayret eden kişiler ucuz kahramanlık yapıyorlar. Uç noktalardaki söz veya hareketleriyle, bu insanlar kendilerinin popülaritelerini artırmak istiyorlar. Hoş son zamanlarda, demokrasiydi, insan haklarıydı ve Avrupa Birliği’ne girme gibi bazı izafî sebeplerden dolayı önüne gelen herkes devletin ve ülkenin millî bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, toplumun gelenekleriyle, göreneklerine ve her şeyden öte Türkiye Cumhuriyeti’nin aslî unsuruna ağıza alınmayacak lâflar ve hakaretlerde bulunmaktadırlar.
Her devletin yer aldığı bölge ve sosyal şartlara bağlı olarak çıkarmış olduğu yasalar ve temel ilkeler vardır. Hiçbir ülkenin millî yapısı bir başkasıyla kıyaslanamaz. İşte bunları göz önünde bulunduran ülkeler, ayakta durabilmek için bu şartların çiğnenmesine, kurulu sosyal düzen ve millî birlik konusunda fazla oynanmasına müsaade etmez. Zaten bir devletin temel taşlarını yerinden oynatmaya kalktığınız takdirde, derhal yıkılacağı şüphesizdir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin millî bütünlüğünü tehdit eden pek çok söylemle karşı karşıya kalmaktayız. Bunlardan birisi de, mozaik zorlamasının ardından, federasyon teranelerinin zikredilmesidir. Yıllardır üzerinde ısrarla durulmasına rağmen, Türk milleti mozaikliği kabul etmedi. Şimdi de Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik problemler ve sosyal buhranlardan dolayı özellikle Batı’dan da destekli Türkiye’nin bir federe cumhuriyet olması yolunda telkinlerde bulunuluyor.
Çok şükür ki şimdilik Türkiye’nın dışarıdaki ve içerideki düşmanları Alevî Türklerle, Sünnî Türkleri karşı karşıya getiremediler. Bu hususta büyük bir gayretkeşlik içerisinde oldukları hâlde, Türk milleti tarihte yaşamış olduğu birtakım hâdiselerin farkında olduğundan bu oyuna gelmiyor. Ancak bugün yüzlerce yıldır beraber yaşayıp, hemhâl olduğumuz bir grup vatandaşımızı bizden ayırarak veya onların ayrı bir millet statüsünde değerlendirilip, federe bir cumhuriyet kurmaları yolunda kandırılarak ileride başımıza yeni belâların açılabileceğini göz önünde bulundurup, hazırlıklı olmalıyız.
Bizim dilimiz döndüğü kadar yukarıda işaret ettiğimiz bu meseleleri, büyük Atatürk daha Cumhuriyet kurulurken görmüş ve ona göre tedbirler almıştı. İşte Mustafa Kemal bunun için büyüktür. Geleceği görebilmiştir. Cumhuriyetin temelini bu yüzden çok sıkı ilkelerle ördü. Ama her zaman olduğu gibi onun ölümünden hemen sonra bir gaflet uykusuna daldık. Onun bize yapmamız yolunda tavsiyelerde bulunduğu şeyleri yapmamaya, binbir güçlükle kurduğumuz bu Cumhuriyeti sanki sözleşmişcesine kendi ellerimizle sallamaya başladık. Ölümünün 40. yılında saygı ile andığımız Nihâl Atsız da Türk Devleti’nin başına gelebilecek tehlikeleri önceden görmüş, buna bağlı olarak devlet adamlarını ve aydınları uyarmaya çalışmış ve bunları yaparken de Türkiye’nin ve Türklerin düşmanı pek çok çevreden eziyet ve cefa görmüştür. Bu yüzden Atsız Beğ de büyüktür.
Türk dünyasının günümüzdeki tartışılmasız manevî önderi Atatürk nereye giderseniz gidin bilinir ve sevilir. Şehirdeki insanından, dağdaki çobana kadar herkesin gönlünde karşılıksız bir Atatürk sevgisi vardır. Çünkü bu samimî ve saf insanlar bilirler ki, Atatürk sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk dünyasının iyiliğini istemiş ve bunun için çalışmıştır. O, aynı zamanda aydın bir önderdir.
Büyük insanlar çok sık dünyaya gelmez. Onları millet ve tarih yaratır. Bugün Atsız Beğ de Türk tarihindeki yerini aldığı gibi, yüce Türk milletinin gönlünde taht kurmuştur. Karşılıksız olarak sevdiği, onun uğrunda yaşayıp öldüğü milleti de onu karşılıksız olarak bağrına basmıştır. Yıllar geçecek, asırlar dönecek Atatürk, Atsız ve Elçibeğ gibi insanlar asla unutulmayacaklar.Ama sahte kahramanları ve ideolojik aktörleri Türk milleti hatırlamayacak bile.
Saadettin GÖMEÇ
Son zamanlarda, Türkiye’de hepimizin şahit olduğu bazı konularda pek çok yanlış yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de; bir zamanlar bu ülkeyi başka bir devletin siyasî hâkimiyetine sokmak için gizliden veya açıktan çalışmış bazı insanların, maalesef devletin birtakım organları ve şahıslarınca himâye edildikleri, hatta millî kahramanlar seviyesine çıkarılmaya çalışıldıklarını görmekteyiz. Herkes çok iyi biliyor ki, millî kahraman olmak o kadar kolay değildir. Aslında burada millete ve devlete ihanet etmiş insanları ön plâna çıkararak kendilerine birtakım çevrelerden menfaat temin etmeye gayret eden kişiler ucuz kahramanlık yapıyorlar. Uç noktalardaki söz veya hareketleriyle, bu insanlar kendilerinin popülaritelerini artırmak istiyorlar. Hoş son zamanlarda, demokrasiydi, insan haklarıydı ve Avrupa Birliği’ne girme gibi bazı izafî sebeplerden dolayı önüne gelen herkes devletin ve ülkenin millî bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, toplumun gelenekleriyle, göreneklerine ve her şeyden öte Türkiye Cumhuriyeti’nin aslî unsuruna ağıza alınmayacak lâflar ve hakaretlerde bulunmaktadırlar.
Her devletin yer aldığı bölge ve sosyal şartlara bağlı olarak çıkarmış olduğu yasalar ve temel ilkeler vardır. Hiçbir ülkenin millî yapısı bir başkasıyla kıyaslanamaz. İşte bunları göz önünde bulunduran ülkeler, ayakta durabilmek için bu şartların çiğnenmesine, kurulu sosyal düzen ve millî birlik konusunda fazla oynanmasına müsaade etmez. Zaten bir devletin temel taşlarını yerinden oynatmaya kalktığınız takdirde, derhal yıkılacağı şüphesizdir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin millî bütünlüğünü tehdit eden pek çok söylemle karşı karşıya kalmaktayız. Bunlardan birisi de, mozaik zorlamasının ardından, federasyon teranelerinin zikredilmesidir. Yıllardır üzerinde ısrarla durulmasına rağmen, Türk milleti mozaikliği kabul etmedi. Şimdi de Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik problemler ve sosyal buhranlardan dolayı özellikle Batı’dan da destekli Türkiye’nin bir federe cumhuriyet olması yolunda telkinlerde bulunuluyor.
Çok şükür ki şimdilik Türkiye’nın dışarıdaki ve içerideki düşmanları Alevî Türklerle, Sünnî Türkleri karşı karşıya getiremediler. Bu hususta büyük bir gayretkeşlik içerisinde oldukları hâlde, Türk milleti tarihte yaşamış olduğu birtakım hâdiselerin farkında olduğundan bu oyuna gelmiyor. Ancak bugün yüzlerce yıldır beraber yaşayıp, hemhâl olduğumuz bir grup vatandaşımızı bizden ayırarak veya onların ayrı bir millet statüsünde değerlendirilip, federe bir cumhuriyet kurmaları yolunda kandırılarak ileride başımıza yeni belâların açılabileceğini göz önünde bulundurup, hazırlıklı olmalıyız.
Bizim dilimiz döndüğü kadar yukarıda işaret ettiğimiz bu meseleleri, büyük Atatürk daha Cumhuriyet kurulurken görmüş ve ona göre tedbirler almıştı. İşte Mustafa Kemal bunun için büyüktür. Geleceği görebilmiştir. Cumhuriyetin temelini bu yüzden çok sıkı ilkelerle ördü. Ama her zaman olduğu gibi onun ölümünden hemen sonra bir gaflet uykusuna daldık. Onun bize yapmamız yolunda tavsiyelerde bulunduğu şeyleri yapmamaya, binbir güçlükle kurduğumuz bu Cumhuriyeti sanki sözleşmişcesine kendi ellerimizle sallamaya başladık. Ölümünün 40. yılında saygı ile andığımız Nihâl Atsız da Türk Devleti’nin başına gelebilecek tehlikeleri önceden görmüş, buna bağlı olarak devlet adamlarını ve aydınları uyarmaya çalışmış ve bunları yaparken de Türkiye’nin ve Türklerin düşmanı pek çok çevreden eziyet ve cefa görmüştür. Bu yüzden Atsız Beğ de büyüktür.
Türk dünyasının günümüzdeki tartışılmasız manevî önderi Atatürk nereye giderseniz gidin bilinir ve sevilir. Şehirdeki insanından, dağdaki çobana kadar herkesin gönlünde karşılıksız bir Atatürk sevgisi vardır. Çünkü bu samimî ve saf insanlar bilirler ki, Atatürk sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk dünyasının iyiliğini istemiş ve bunun için çalışmıştır. O, aynı zamanda aydın bir önderdir.
Büyük insanlar çok sık dünyaya gelmez. Onları millet ve tarih yaratır. Bugün Atsız Beğ de Türk tarihindeki yerini aldığı gibi, yüce Türk milletinin gönlünde taht kurmuştur. Karşılıksız olarak sevdiği, onun uğrunda yaşayıp öldüğü milleti de onu karşılıksız olarak bağrına basmıştır. Yıllar geçecek, asırlar dönecek Atatürk, Atsız ve Elçibeğ gibi insanlar asla unutulmayacaklar.Ama sahte kahramanları ve ideolojik aktörleri Türk milleti hatırlamayacak bile.
Saadettin GÖMEÇ
Similar topics
» Nihal Atsız
» Atsız Beğ'in Cenazesinden
» Atsız ve Atatürk
» MİLLİ AHLAK /Hüseyin Nihâl ATSIZ, Atsız Mecmua 1931, 6. Sayı, 121/122
» Kimdir bu Atsız?
» Atsız Beğ'in Cenazesinden
» Atsız ve Atatürk
» MİLLİ AHLAK /Hüseyin Nihâl ATSIZ, Atsız Mecmua 1931, 6. Sayı, 121/122
» Kimdir bu Atsız?
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz