Ayvaz Gökdemir’in Dilinden Erol Güngör
1 sayfadaki 1 sayfası
Ayvaz Gökdemir’in Dilinden Erol Güngör
İnsan bir sevdiğini, dostunu, yakınını kaybedince, Hamid'ane bir teessürle zaman dursun, dünya dönmesin ister; yasına, kederine kâinat ortak olsun ister. Fakat zaman durmaz, dünya döner; kâinat ve hayat, doğumu ve ölümü, kederi ve süruru, düğün şenliği ile cenaze merasimini bir arada koynunda taşıyarak, her şeyin dışında ve bir bakıma her şeye bigane, mutad akışına devam eder gider.
Değerli ve sevgili dostum, ağabeyim Prof. Dr. Erol Güngör Bey'in inanılmaz ölümü karşısında da aynı teessürü duyduk. Dostları, sevenleri için «daha şu kadar önce, şurada...» diye anlatılıp hayıflanılacak ve bir ölümü inanılmaz kılacak o kadar çok ve canlı hatırası vardı ki... Ne diyelim? Takdir-i ilahi karşısında aciziz. Allah kendisine gani gani rahmet eylesin, geride bıraktıklarına sabır ve tahammül gücü versin.
Artık Erol Güngör de aziz vatanın bağrında, bu toprakları Türk, Müslüman ve Müslüman Türk'e vatan yapan şehitler, gaziler, âşıklar, âlimler ve erenler safındadır. Artik o mübarek ehl-i iman ve ehl-i irfan kafilesinin içinde bizim neslimizin de bir bayraktarı, bir meş'ale kaldıranı var. Toprağına Erol Güngör de karıştığı için vatan, gözümüzde bugün biraz daha değerli ve mukaddestir...
Yaşarken, hamdolsun kadri kıymeti bilindi; ebedi yolculuğuna gönülden dualar, fatihalar, tekbir ve tahlillerle, bir cemaat-i kübra teşkil eden dostlarının omuzlarında uğurlandı. Hatırası ve eserleri yaşıyor. Onu fikir ve eserleriyle kıymetlendirmek, rahmetlinin de ruhunu şad edecek, elimizdeki en kıymetli ve teselli verici imkândır.
Hissi yakınlıklarımızın dostluk ve arkadaşlığın dışında, Erol Güngör’ü değerli kılan ne idi? Şüphesiz bu dünyada her fert bir tanedir, tek nüshadır; ama o, yed-i Kudret'in i'tinali ve hususi bir terkibi idi. Bu terkibin görünen kısmında efendiliği, terbiyesi, nezaketi, yaşça kendisinden büyük olsun, küçük olsun tanıştığı herkeste saygı uyandıran mesafeli, ağırbaşlı, şahsiyetli; daima kendi kendisine ve inandığı, benimsediği ölçülere sadık ve mutabık sağlam karakteri yer alır. Tekellüften, merasimden hoşlanmayan, samimi ve gösterişsiz, fakat asla laubali olmayan vakur bir insandı. Bu saygıdeğer şahsiyet, üç büyük sütun üzerinde yükselirdi: İslam imanı, Türklük sevgisi ve şuuru, sağlam bir İlim formasyonu. Onu, gerek üniversitedeki merasimde, gerekse mezarı başında, Türklüğün en sağlam kan ve iman damarından geldiğine işaretle «Ahi Evran toprağından» tevcihi ile takdim eden değerli konuşmacılar gerçekten isabet etmişlerdir. Hem tefekkür, hem his ve duyuş olarak derin ve samimi bir şekilde Müslüman’dı. Kanı ile kültürü ile duygusu, düşüncesi ve tefekkürü ile Türk’tü, Türk milliyetçisi idi. Her iki unsurun en güzel imtizacı olarak Osmanlı’yı çok iyi bilirdi, Osmanlı'ya hayrandı; daha doğrusu o bir Osmanlı idi. Şahsiyetindeki rahatlık, ufkundaki genişlik, hadiseleri ve insanları değerlendirmesindeki isabet, biraz da Osmanlı oluşundandı. Aydınlarımızın ve bilginlerimizin pek çoğunda görülen içtimai aşağılık kompleksinden onda bir zerre bile yoktu. Büyük bir milletin ferdi, büyük bir medeniyet ve irfanın varisi olduğunu, en şuurlu bir şekilde bilmenin emniyet ve vakarı içinde idi. Milli zaaf, kusur ve noksanlarımızı teşhis ve ifade ederken de rahat ve komplekssizdi. Rahmetli Mümtaz Turhan’ın yetiştirdiği birinci sınıf bir âlimdi. Mesleğinde zaafı yoktu. Mesleki ve ilmi noksanını, safsata, şarlatanlık, siyaset ve ideoloji bezirgânlığı ile perdelemeye muhtaç zavallılara gülerdi ve onları kat'iyyen ciddiye almazdı. Şahsiyetinden ve ilminden son derece emin olduğu için, rektörlüğü dolayısıyla kesafet kazanan ahmakça hücumlar, birbirinin tekrarı hayâsız isnatlar karşısında kayıtsızdı; tekzibe bile şahsen tenezzülsüzdü.
Milliyetçilik, Müslümanlık, Osmanlılık, ilim, ahlaki bir şahsiyet, sağlam bir karakter... İşte Erol Güngör, sahasında bu unsurların ideal bir terkibini temsil eden adamdı. Bu sebeple, tek değilse bile, «ender nüsha» bir Türk münevveri idi. Teker teker bu vasıflara sahip kimseler vardır; hatta bunların her birinde Erol Güngör'den daha ileri olanlar da bulunabilir; ama bulunmaz olan, bunların onda tecelli ve tezahür eden terkibidir. Vatanın dört bucağından en seçkin Türk münevverlerini, en tabii şekilde, yaşlı gözler, gamlı bakışlar, eğik başlarla tabutu ve mezarı başında toplayan sır da bu terkibin ağırlığında ve büyüklüğündedir. Onun cenaze merasimi de şahsiyet terkibinin açık bir ifadesi olmuştur.
Ocak dergisinin, vefatı dolayısıyla rahmetli Prof. Mümtaz Turhan için çıkartılan özel sayısında (Ocak 1969), Mümtaz Hoca'nın Erol Güngör’ü nasıl hayrü’I halef olarak gördüğünü, ona haklı olarak ne kadar güvendiğini, bizzat ağzından işitmiş biri olarak nakletmiştim. Şimdi bütün genç bilginleri ve bilgin namzetlerini «Erol Güngör terkibi»ni devam ettirmek, onun hayırlı takipçisi ve devamı olmak gibi şerefli ve büyük bir vazife bekliyor. Türk milleti kanıyla, imanıyla, şuuru, tefekkürü, ilmi ve heyecanıyla kendinden olan isimleri her devirde baş tacı etmesini bilmiş ve hatıralarını kalbinde en büyük sevgi ve saygılarla yaşatmıştır. Erol Güngör, bunların ebediyete irtikal eden sonuncu örneği idi. Onun meşalesi sönmemeli, izi kapanmamalı...
Ayvaz Gökdemir
Değerli ve sevgili dostum, ağabeyim Prof. Dr. Erol Güngör Bey'in inanılmaz ölümü karşısında da aynı teessürü duyduk. Dostları, sevenleri için «daha şu kadar önce, şurada...» diye anlatılıp hayıflanılacak ve bir ölümü inanılmaz kılacak o kadar çok ve canlı hatırası vardı ki... Ne diyelim? Takdir-i ilahi karşısında aciziz. Allah kendisine gani gani rahmet eylesin, geride bıraktıklarına sabır ve tahammül gücü versin.
Artık Erol Güngör de aziz vatanın bağrında, bu toprakları Türk, Müslüman ve Müslüman Türk'e vatan yapan şehitler, gaziler, âşıklar, âlimler ve erenler safındadır. Artik o mübarek ehl-i iman ve ehl-i irfan kafilesinin içinde bizim neslimizin de bir bayraktarı, bir meş'ale kaldıranı var. Toprağına Erol Güngör de karıştığı için vatan, gözümüzde bugün biraz daha değerli ve mukaddestir...
Yaşarken, hamdolsun kadri kıymeti bilindi; ebedi yolculuğuna gönülden dualar, fatihalar, tekbir ve tahlillerle, bir cemaat-i kübra teşkil eden dostlarının omuzlarında uğurlandı. Hatırası ve eserleri yaşıyor. Onu fikir ve eserleriyle kıymetlendirmek, rahmetlinin de ruhunu şad edecek, elimizdeki en kıymetli ve teselli verici imkândır.
Hissi yakınlıklarımızın dostluk ve arkadaşlığın dışında, Erol Güngör’ü değerli kılan ne idi? Şüphesiz bu dünyada her fert bir tanedir, tek nüshadır; ama o, yed-i Kudret'in i'tinali ve hususi bir terkibi idi. Bu terkibin görünen kısmında efendiliği, terbiyesi, nezaketi, yaşça kendisinden büyük olsun, küçük olsun tanıştığı herkeste saygı uyandıran mesafeli, ağırbaşlı, şahsiyetli; daima kendi kendisine ve inandığı, benimsediği ölçülere sadık ve mutabık sağlam karakteri yer alır. Tekellüften, merasimden hoşlanmayan, samimi ve gösterişsiz, fakat asla laubali olmayan vakur bir insandı. Bu saygıdeğer şahsiyet, üç büyük sütun üzerinde yükselirdi: İslam imanı, Türklük sevgisi ve şuuru, sağlam bir İlim formasyonu. Onu, gerek üniversitedeki merasimde, gerekse mezarı başında, Türklüğün en sağlam kan ve iman damarından geldiğine işaretle «Ahi Evran toprağından» tevcihi ile takdim eden değerli konuşmacılar gerçekten isabet etmişlerdir. Hem tefekkür, hem his ve duyuş olarak derin ve samimi bir şekilde Müslüman’dı. Kanı ile kültürü ile duygusu, düşüncesi ve tefekkürü ile Türk’tü, Türk milliyetçisi idi. Her iki unsurun en güzel imtizacı olarak Osmanlı’yı çok iyi bilirdi, Osmanlı'ya hayrandı; daha doğrusu o bir Osmanlı idi. Şahsiyetindeki rahatlık, ufkundaki genişlik, hadiseleri ve insanları değerlendirmesindeki isabet, biraz da Osmanlı oluşundandı. Aydınlarımızın ve bilginlerimizin pek çoğunda görülen içtimai aşağılık kompleksinden onda bir zerre bile yoktu. Büyük bir milletin ferdi, büyük bir medeniyet ve irfanın varisi olduğunu, en şuurlu bir şekilde bilmenin emniyet ve vakarı içinde idi. Milli zaaf, kusur ve noksanlarımızı teşhis ve ifade ederken de rahat ve komplekssizdi. Rahmetli Mümtaz Turhan’ın yetiştirdiği birinci sınıf bir âlimdi. Mesleğinde zaafı yoktu. Mesleki ve ilmi noksanını, safsata, şarlatanlık, siyaset ve ideoloji bezirgânlığı ile perdelemeye muhtaç zavallılara gülerdi ve onları kat'iyyen ciddiye almazdı. Şahsiyetinden ve ilminden son derece emin olduğu için, rektörlüğü dolayısıyla kesafet kazanan ahmakça hücumlar, birbirinin tekrarı hayâsız isnatlar karşısında kayıtsızdı; tekzibe bile şahsen tenezzülsüzdü.
Milliyetçilik, Müslümanlık, Osmanlılık, ilim, ahlaki bir şahsiyet, sağlam bir karakter... İşte Erol Güngör, sahasında bu unsurların ideal bir terkibini temsil eden adamdı. Bu sebeple, tek değilse bile, «ender nüsha» bir Türk münevveri idi. Teker teker bu vasıflara sahip kimseler vardır; hatta bunların her birinde Erol Güngör'den daha ileri olanlar da bulunabilir; ama bulunmaz olan, bunların onda tecelli ve tezahür eden terkibidir. Vatanın dört bucağından en seçkin Türk münevverlerini, en tabii şekilde, yaşlı gözler, gamlı bakışlar, eğik başlarla tabutu ve mezarı başında toplayan sır da bu terkibin ağırlığında ve büyüklüğündedir. Onun cenaze merasimi de şahsiyet terkibinin açık bir ifadesi olmuştur.
Ocak dergisinin, vefatı dolayısıyla rahmetli Prof. Mümtaz Turhan için çıkartılan özel sayısında (Ocak 1969), Mümtaz Hoca'nın Erol Güngör’ü nasıl hayrü’I halef olarak gördüğünü, ona haklı olarak ne kadar güvendiğini, bizzat ağzından işitmiş biri olarak nakletmiştim. Şimdi bütün genç bilginleri ve bilgin namzetlerini «Erol Güngör terkibi»ni devam ettirmek, onun hayırlı takipçisi ve devamı olmak gibi şerefli ve büyük bir vazife bekliyor. Türk milleti kanıyla, imanıyla, şuuru, tefekkürü, ilmi ve heyecanıyla kendinden olan isimleri her devirde baş tacı etmesini bilmiş ve hatıralarını kalbinde en büyük sevgi ve saygılarla yaşatmıştır. Erol Güngör, bunların ebediyete irtikal eden sonuncu örneği idi. Onun meşalesi sönmemeli, izi kapanmamalı...
Ayvaz Gökdemir
Similar topics
» Asya'dan Anadolu ve Amerika'ya
» Ali Güngör Yandaş Medyanın (Referandum'daki) Ahlaksızlığını Yazdı
» Er Kişi (Aydil Erol)
» “OBA makarna yemiyor, Esra Erol’u seyretmiyoruz”
» Ali Güngör Yandaş Medyanın (Referandum'daki) Ahlaksızlığını Yazdı
» Er Kişi (Aydil Erol)
» “OBA makarna yemiyor, Esra Erol’u seyretmiyoruz”
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz