“Gelişmekte olan ülke” ifadesi sizi yanıltmasın.

[İlteriş Kağan]

“Gelişmekte olan ülke” ifadesi sizi yanıltmasın. Türkiye’nin de dahil olduğu bu grupta gelişmiş ülkelerin haricindeki geri kalan tüm dünya ülkeleri yer almaktadır. Bakın gelişmekte olan ülke nasıl tanımlanıyor:

“Ekonomik ve coğrafi bir terim olarak gelişmiş ülkelerden bir kademe geride yer alan ve dünyanın çoğu ülkesinin değerlendirildiği kategoridir.

Gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre daha düşük bir yaşam standardı, tam olarak gelişmemiş bir sanayi alt yapısı ve görece daha düşük insani gelişim endeksi mevcuttur.”

Türkiye artık bu kriterin bile dışında yer almak üzere. Çünkü çoğunuzun sandığının aksine yol, köprü, konut, AVM, vs. yaparak, kısacası ülkenin üzerine beton dökerek gelişme sağlanamıyor. Bunun için yapmanız gereken çok daha başka şeyler var ve bunların hiçbiri Türkiye’de yok.

1. Dünya artık bilişim çağına girdi, bu çağda beton döken değil teknolojiye, bilişime yatırım yapan kazanıyor.

2. Bilişim çağını yakalamak demek kişi başına düşen akıllı telefon sayısını artırmak demek değil. Bu akıllı telefonları yapacak, programlar yazacak, yeni teknolojiler geliştirecek insanları yetiştirmek demek.
Dünya üzerinde yaptığı sarayla, yolla, köprüyle, havaalanıyla geliştiğini iddia eden, gelişen bir ülke yok.
Türkiye’nin geleceğe dair hiçbir yatırımı, planlaması, projesi yok.
Parasını veririm Japon, Alman, Amerikalı yapar demekten başka düşüncesi yok.
Orta gelir tuzağına saplanıp kaldı Türkiye, sadece Samsung bile Türkiye’den fazla para kazanıyor.

Demokrasi, insan hakları, özgürlük, vb. konularda ise en dibi görmeye çok yakınız, bunlar olmadan gelişmeden bahsetmek imkansız.Bunlar gittiğinde eğer elinde hala dış dünyaya satabileceğin bir şeyler yoksa batacaksın. Bütün bunları başarmanın yolu eğitim. Teknolojiye değer verme, yatırım yapma ve insan geliştirme, eee? Sadece inşaatlarla övünen, binalara bakıp bakıp hayran olan bir güruh ile yakalayacağın başarı bu kadar, buna başarı denirse.

Zaten rezaleti anlamak için ülkenin ekonomisine bakmaya gerek yok sokağa çık elinde tespih le sigarayla millete ne bakıyon la diye gezen 3-30'luk ayakçı takımları sana ülkenin Şuanki durmunu Özeti..

Bu soytarılar 21'nci yüzyılda işlenmiş Sigara almaya güçü yetmeyip sarma tütüne düşmüş ve Daha önce 100 Dolar yada çeyrek Altın günlerine girerken Bugün Kuyumcuların önünden geçemez hale gelmiş gerizekalı bir kitle. Bunların her biri ay sonunu zar zor getiren 3-30'luk ayakçı takımı aptallar.

Farkında mısınız ne diksiyon nede zihniyet var nede cümle kurabiliyorlar Her zamanki gibi cahillik akıyor Adam hem mumnunum diyor, hem de konuşursam içeri atarlar diyor.. Bu cahillik çok garip bir hastalık.
Bu kadar cahil zeka seviyesi düşük insan varken bizden birşey olmaz cebinde para yokken kendi ceplerini dolduranları savunmak hangi zeka seviyesi anlamak mumkun değil - Ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz bunlar.

“Ağzı laf yapan bir şarlatanla yarım akıllı bir toplum birbirleri için yaratılmışlardır! Bu ikisi bir seçimde bir araya geldiklerinde büyük bir felaket olur: Şarlatan iktidara gelir!” Tek adam rejimleri eski çağlara aittir; bunlar soytarılık ve keyfiyet içerirler! 21. Yüzyılda sadece ahmak ve soytarı milletler böyle üçüncü sınıf rezil rejimlere izin verirler! “Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!”

“Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir.”

- Friedrich Nietzsche