Alman profesörden Türkiye yorumu: Altın çağlarını yaşayamıyor, parası değer kaybediyor
1 sayfadaki 1 sayfası
Alman profesörden Türkiye yorumu: Altın çağlarını yaşayamıyor, parası değer kaybediyor
Alman ekonomi profesörü Henrik Müller, Türkiye'ye yönelik Spiegelonline’a yaptığı açıklamasında “Türkiye altın çağlarını yaşayabilirdi ama bunun yerine enflasyon, rüşvet ve kötü yönetim hakim. Türkiye örneğinde otoriterliğin büyük imkanları olan bir ülkeye nasıl hasar verdiğini görüyoruz." dedi.
Alman ekonomi profesörü ve yazar Henrik Müller, Spiegelonline’da yayımlanan makalesinde Türkiye’nin sahip olduğu demografik imkanlarla gelişme ve büyümeye en uygun şartlara sahip olduğu dönemleri, otokratik yönetim anlayışı ile heba ettiğini yazdı. Müller, Türkiye’nin refahı Batı Avrupa düzeylerine çıkarabilecek genç bir nüfusa sahip olduğunu belirterek bu imkanın kuzey yarımkürede hemen hiçbir ülkede bulunmadığını ifade etti.
Türkiye’nin demografik imkanlarının 2000’li yıllarda oluşmaya başladığını belirten Müller, bu yıllarda Türkiye’nin çalışma kabiliyetine sahip nüfusunun hızlı bir şekilde arttığını ve geçtiğimiz yıllarda ulaşabileceği en yüksek nokta olan, genel nüfusun yüzde 68’ine ulaştığını söyledi. Bu oranın aşağı yukarı 2040 yılına kadar süreceğine dikkat çeken Müller içinde Almanya’nın da bulunduğu diğer Avrupa ülkelerinin hızla yaşlanırken, Türkiye’nin bu genç nüfusla kendi ekonomik mucizesini gerçekleştirmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
İKİNCİ 10 YIL, KAYIP BİR 10 YIL
Erdoğan yönetiminin ilk on yılında OECDE ülkeleri ile olan refah farkını yarıya kadar indirmeyi başardığını belirten Müller, Türkiye’nin o yıllarda Batı eksenli bir yol izlediğini, kapılarını açtığını ve kendisine büyük hedefler koyduğunu ifade ederek, ancak aradaki mesafeyi kapatma hızının artık azaldığını ve durduğunu dile getirdi. Müller, Erdoğan hükümetinin ikinci on yıllının kayıp bir on yıl olduğunu ve Türkiye’nin sahip olduğu imkanların çok gerisinde kaldığını iddia etti.
Erdoğan’ın Avrupa’nın güç merkezi haline gelip, bütün yatırımları ülkesine çekerek AB ile yakınlaşmak yerine kendine has bir dış politika uyguladığını belirten Müller, Erdoğan’ın Batı’yla arasına mesafe koymak, bölgesel büyük güç olma politikaları ve Putinle sınırları belli olmayan ilişkiler tesis ettiğini söyledi. İç politik reformların ilerleyemediğine dikkat çeken Müller, Erdoğan’ın tüm bu adımlarla hiçbir makul gerekçe yokken makro ekonomik bir felakete sebebiyet verdiğini söyledi.
TÜM GÖSTERGELERDE ALT SIRALARDA
Türkiye’nin tüm yapısal göstergelerde Avrupa’nın diğer ülkelerinin gerisinde kaldığına dikkat çeken yazar, piyasalardaki yaraların artık kabuk bağladığını, kadın çalışanların oranının düşük olduğunu ve eğitim sisteminin zayıf olduğunu dile getirdi. OECD raporlarında bu aksaklıkların nedenlerinin yazıldığını belertin Müller, Şubat ayında yaşanan depremin de kurumların ne kadar zayıf olduğunu gösterdiğini yazdı.
Erdoğan sisteminin yalnızca rüşvet göstergelerinde üs sırada olduğunu dile getiren Müller, Transparency İnternational isimli örgütün listelemesine göre Türkiye’nin rüşvet sıralamasında Kolombiya ve Meksika arasında yer aldığını yazdı. Rüşvetin sadece muhataplarını mağdur etmediğine dikkat çeken Müller rüşvet nedeniyle Türkiye’ye modern teknolojiler getirebilecek yabancı yatırımcıların da uzak kaldığını belirtti. Müller, Türkiye’nin yabancı yatırımcılar OECD kıyaslamalarında da alt sırada olduğunun altını çizdi.
Türkiye’nin altın çağlarını yaşamak yerine Erdoğan yönetiminde parasının hızla değer kaybettiği bir dönem yaşadığına dikkat çeken Müller, yüzde 80’lere varan enflasyonun adeta bir fakirleşme programın olduğunu belirterek, orta sınıfın her gün alım güçlerinin nasıl düştüğünü izlemek zorunda kaldıklarını söyledi.
OTORİTERLİĞİN KALICI HASARI
Müller’e göre Türkiye aslında büyük imkanlara sahip bir ülkeyken popülizm ve otoriterlikle nasıl kalıcı hasarlar alınabileceğine dair bir örnek. Vatandaşların refahını düşünen başarılı bir hükümet dönemi, sadece gücünü geliştirmeye çalışan bir klik ekonomisine dönüştü. Üniversiteler, Merkez Bankası ve medya gibi bağımsız kurumlar etkisizleştirildi. Özgürlükler kısıtlandı, yapıcı ve yaratıcı teknolojik gelişmeler frenlendi, Toplumun kendi hatalarını telafi edeceği öz eleştiri imkanların yok ediliyor. Ülkenin ve parasının istikrarı belirsizleşti.
Alman ekonomi profesörü ve yazar Henrik Müller, Spiegelonline’da yayımlanan makalesinde Türkiye’nin sahip olduğu demografik imkanlarla gelişme ve büyümeye en uygun şartlara sahip olduğu dönemleri, otokratik yönetim anlayışı ile heba ettiğini yazdı. Müller, Türkiye’nin refahı Batı Avrupa düzeylerine çıkarabilecek genç bir nüfusa sahip olduğunu belirterek bu imkanın kuzey yarımkürede hemen hiçbir ülkede bulunmadığını ifade etti.
Türkiye’nin demografik imkanlarının 2000’li yıllarda oluşmaya başladığını belirten Müller, bu yıllarda Türkiye’nin çalışma kabiliyetine sahip nüfusunun hızlı bir şekilde arttığını ve geçtiğimiz yıllarda ulaşabileceği en yüksek nokta olan, genel nüfusun yüzde 68’ine ulaştığını söyledi. Bu oranın aşağı yukarı 2040 yılına kadar süreceğine dikkat çeken Müller içinde Almanya’nın da bulunduğu diğer Avrupa ülkelerinin hızla yaşlanırken, Türkiye’nin bu genç nüfusla kendi ekonomik mucizesini gerçekleştirmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
İKİNCİ 10 YIL, KAYIP BİR 10 YIL
Erdoğan yönetiminin ilk on yılında OECDE ülkeleri ile olan refah farkını yarıya kadar indirmeyi başardığını belirten Müller, Türkiye’nin o yıllarda Batı eksenli bir yol izlediğini, kapılarını açtığını ve kendisine büyük hedefler koyduğunu ifade ederek, ancak aradaki mesafeyi kapatma hızının artık azaldığını ve durduğunu dile getirdi. Müller, Erdoğan hükümetinin ikinci on yıllının kayıp bir on yıl olduğunu ve Türkiye’nin sahip olduğu imkanların çok gerisinde kaldığını iddia etti.
Erdoğan’ın Avrupa’nın güç merkezi haline gelip, bütün yatırımları ülkesine çekerek AB ile yakınlaşmak yerine kendine has bir dış politika uyguladığını belirten Müller, Erdoğan’ın Batı’yla arasına mesafe koymak, bölgesel büyük güç olma politikaları ve Putinle sınırları belli olmayan ilişkiler tesis ettiğini söyledi. İç politik reformların ilerleyemediğine dikkat çeken Müller, Erdoğan’ın tüm bu adımlarla hiçbir makul gerekçe yokken makro ekonomik bir felakete sebebiyet verdiğini söyledi.
TÜM GÖSTERGELERDE ALT SIRALARDA
Türkiye’nin tüm yapısal göstergelerde Avrupa’nın diğer ülkelerinin gerisinde kaldığına dikkat çeken yazar, piyasalardaki yaraların artık kabuk bağladığını, kadın çalışanların oranının düşük olduğunu ve eğitim sisteminin zayıf olduğunu dile getirdi. OECD raporlarında bu aksaklıkların nedenlerinin yazıldığını belertin Müller, Şubat ayında yaşanan depremin de kurumların ne kadar zayıf olduğunu gösterdiğini yazdı.
Erdoğan sisteminin yalnızca rüşvet göstergelerinde üs sırada olduğunu dile getiren Müller, Transparency İnternational isimli örgütün listelemesine göre Türkiye’nin rüşvet sıralamasında Kolombiya ve Meksika arasında yer aldığını yazdı. Rüşvetin sadece muhataplarını mağdur etmediğine dikkat çeken Müller rüşvet nedeniyle Türkiye’ye modern teknolojiler getirebilecek yabancı yatırımcıların da uzak kaldığını belirtti. Müller, Türkiye’nin yabancı yatırımcılar OECD kıyaslamalarında da alt sırada olduğunun altını çizdi.
Türkiye’nin altın çağlarını yaşamak yerine Erdoğan yönetiminde parasının hızla değer kaybettiği bir dönem yaşadığına dikkat çeken Müller, yüzde 80’lere varan enflasyonun adeta bir fakirleşme programın olduğunu belirterek, orta sınıfın her gün alım güçlerinin nasıl düştüğünü izlemek zorunda kaldıklarını söyledi.
OTORİTERLİĞİN KALICI HASARI
Müller’e göre Türkiye aslında büyük imkanlara sahip bir ülkeyken popülizm ve otoriterlikle nasıl kalıcı hasarlar alınabileceğine dair bir örnek. Vatandaşların refahını düşünen başarılı bir hükümet dönemi, sadece gücünü geliştirmeye çalışan bir klik ekonomisine dönüştü. Üniversiteler, Merkez Bankası ve medya gibi bağımsız kurumlar etkisizleştirildi. Özgürlükler kısıtlandı, yapıcı ve yaratıcı teknolojik gelişmeler frenlendi, Toplumun kendi hatalarını telafi edeceği öz eleştiri imkanların yok ediliyor. Ülkenin ve parasının istikrarı belirsizleşti.
Burakın Doları Euroyu
[size=150]Mart Ayında 1 Aylığına Gürcistana gittim Türkiye'nin ne denli batak olgunu Dıışarı çıktığımda anladım > 100 Gürcistan Larisi eşittir > 762 TL[/size]
Adamınların 75 TL'si Yani 75 Lari - Bizim Pula çevrilmiş TLmiz ile 562 TL yapmakta.
Düşünsene Bizim 75 TL'miz Gürcüde 562 Lari Yaptığını. Yada 100 TL'nin Avrupada 2 Bin 100 euro yaptığını. Bu ülkeyi idare edenler Utanmadan hala meydanlarda konuşuyorsa Bu Halkın ne denli OT olmasından kaynaklı.
Bizim 300 Birim Paramız köy kadar gurcistanin 40 larisi etmekte yani bildiğiniz 40 Birimi. Gürcüler G.tü ile gülmekte bize
100 birim paramızın karşılığı > 13 Lari Yani Gürcülerin kendi parası ile 13 Lirası >koyucu OTlar sayesinde
Orjinal LM İle Camel Yellow iki paket sigara 10 Lari. Yani Paketi 5 Birim 4 Paket Sigaraya Verdim Para 20 Birim - 100 Birim Paralarına 20 Paket Bu sigaradan Alınmkata Kendi para birimi ile sudan ucuz. Bizim ahali sağlam duzulmekte
Gürcistanın 8 TLsi bu para 8 Lari ile birçok şey almaktasin örneğin 8 ekmek yada bir paket sigara ile bir damacana su almaktasin. Türkiyede kendi para birimin ile 8 TL ye ne alırsın 3 birini alırsın.
Gürcistan LPG - 95 Kuruş
- TL Pula Çevrildi
1 Bulgar Levası eşittir > 11 TL
1 Azerbaycan Manatı eşittir > 12 TL
1 Gürcistan Larisi eşittir > 8 TL
1 Rumen Leyi eşittir > 4 TL
Adamınların 75 TL'si Yani 75 Lari - Bizim Pula çevrilmiş TLmiz ile 562 TL yapmakta.
Düşünsene Bizim 75 TL'miz Gürcüde 562 Lari Yaptığını. Yada 100 TL'nin Avrupada 2 Bin 100 euro yaptığını. Bu ülkeyi idare edenler Utanmadan hala meydanlarda konuşuyorsa Bu Halkın ne denli OT olmasından kaynaklı.
Bizim 300 Birim Paramız köy kadar gurcistanin 40 larisi etmekte yani bildiğiniz 40 Birimi. Gürcüler G.tü ile gülmekte bize
100 birim paramızın karşılığı > 13 Lari Yani Gürcülerin kendi parası ile 13 Lirası >koyucu OTlar sayesinde
Orjinal LM İle Camel Yellow iki paket sigara 10 Lari. Yani Paketi 5 Birim 4 Paket Sigaraya Verdim Para 20 Birim - 100 Birim Paralarına 20 Paket Bu sigaradan Alınmkata Kendi para birimi ile sudan ucuz. Bizim ahali sağlam duzulmekte
Gürcistanın 8 TLsi bu para 8 Lari ile birçok şey almaktasin örneğin 8 ekmek yada bir paket sigara ile bir damacana su almaktasin. Türkiyede kendi para birimin ile 8 TL ye ne alırsın 3 birini alırsın.
Gürcistan LPG - 95 Kuruş
- TL Pula Çevrildi
1 Bulgar Levası eşittir > 11 TL
1 Azerbaycan Manatı eşittir > 12 TL
1 Gürcistan Larisi eşittir > 8 TL
1 Rumen Leyi eşittir > 4 TL
Similar topics
» Türkiye Evlatlarını Kaybediyor / Necdet SEVİNÇ
» Türkiye İran’a tonlarca altın sattı !
» Bedelli parası vermedi diye babasını dövdü!
» Türk Lirası 4 kat değer kaybetti
» AKP işsizin parası peşin aldı, 15 yıl taksitle geri ödeyecek
» Türkiye İran’a tonlarca altın sattı !
» Bedelli parası vermedi diye babasını dövdü!
» Türk Lirası 4 kat değer kaybetti
» AKP işsizin parası peşin aldı, 15 yıl taksitle geri ödeyecek
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz