ARNAVUTLUK GERÇEĞİ 2

[İlteriş Kağan]

Latin Amerikalı yazar Garcia Marqüz'ün ifadesiyle bütün bunlar önceden haber verilmiş bir ölümün vakayinamesidir. Balkanlarda Osmanlı'ya ve daha doğrusu İslam'a: kin besleyen Türk ve İslam karşıtı bir ideolojiden bahsetmeliyiz. Bu Türk ve İslam karşıtı ideoloji Edward Sait’in tasvir ettiği siyasi oryantalizmi kullanarak Kosova'nın Sırpların, İstanbul'un ise Yunanlıların Kudüs'ü olduğu efsanelerini üretmiştir. Bu Bizanslı oryantalistlerin hangi kültür ve entelektüel birikime sahip oldukları pek önemli değildir. Akademisyen, yazar, misyoner, tarihçi veya siyaset adamı bütün bunların hepsi kendi disiplinleri içinde Müslüman karşıtı düşünce ve faaliyetleri yaymaya çalışıyorlar. Bunun için de pek çok şeyi kullanmaktan çekinmiyorlar. Amerikalı yazar Norman Cigar'ın Balkanlardaki Müslümanların Katledilmesinin Haklı Gösterilmesinde Sırp Oryantalistlerin Rolü adlı eserinde belirttiği gibi Sırp oryantalistlerin ana mesajları Müslümanların sürekli ve öldürücü bir tehdit oluşturdukları iddiasıydı.3Bu kitapta Soykırıma Giden Yol kısmında şu başlıkları buluyoruz: Yabancı Olarak Müslümanlar, Geçmişe Ait Bir Kalıntı: İslam, İslam ve Şiddet, Müslümanlar: Hain Olarak bütün bu başlıklar Sırpların ideolojik zemini nasıl hazırladıklarına işaret etmektedir.
Müslümanların azınlıkta olduğu milletlerde Müslüman karşıtı bir siyasetin/ideolojinin oluşması beklenebilir. Ancak işin tuhafı Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu Arnavutluk'ta böyle bir düşüncenin oluşması ve resmi olarak kabul edilmesidir. Kosovalı büyük ilim adamı Hasan Kalesi'ye göre Arnavutlar Osmanlı Devleti'nde 42 sadrazam, onlarca alaybeyi, beylerbeyi, sancakbeyi gibi devlet adamı ve bütün İslam kültürünü etkisi altına almış yazar, şair, mimar, sanatçı, bilim ve kültür adamı vs. çıkarmıştır4. İstanbul Üniversitesinin ilk rektörü, Şemseddin Sami ve İstiklal Marşı'nın şairi Mehmed Akif Ersoy Arnavut kökenli Osmanlılara örnek olarak verilebilir.
Geleneksel olarak Türkiye'ye kardeş bilinen Arnavutluk'ta Anadolu'dan gelen
birini tanımlayan Anadollak sözü komünizm idaresi boyunca kötü-olumsuz bir anlam
kazanmaya başlamış ve kaba fikir ve davranışlara sahip kültürsüz, eğitimsiz, gerici
gibi manalarda kullanılmıştır5. Arnavutlarda milli kimlik oluşumu Osmanlı ve Türkleri
kötüleyerek inşa edilmeye çalışıldı. Şu satırlar da bu söylediklerimizi açıklıyor:
Yunanistan ve Sırbistan gibi komşularımızın milliyetçiliğiyle bir kıyaslama yaparsak
Arnavut milliyetçiliğinin daha farklı tarihi şartlarda doğduğu görülecektir. Sırp ve
Yunan milliyetçiliğinin aksine Arnavut milliyetçiliği Türk boyunduruğundan
kurtulmak gibi bir ihtiyaçtan değil 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin hızla çözülmeye
başlamasıyla birlikte Arnavut topraklarını Slav ve Yunanlılardan koruma ve
Türk/Müslüman kimliğinden kopma ihtiyacından doğmuştur. Arnavut milliyetçiliği
işte bu çerçeve üzerinde kurulmuştur.






Arnavut Rönesans’ı olarak bilinenlerin ortaya çıkardığı ve Arnavut milliyetçiliği
romantiğini besleyen "ana efsaneler 1-9. Yüzyıl Avrupa romantiğine benzemektedir. Bu
efsaneler Arnavut halkının özel olduğu efsanesiyle Arnavut gururunu yüceltmektedir.
Arnavut milliyetçiliğinin romantik mitolojisi İskender Bey ve dönemidir. İskender Bey
ilk olarak Katolik kilisesi tarafından Hıristiyanlığın Süvarisi olarak efsaneleştirildi. Bu
mit aynı zamanda Batı dünyasından destek almak için de oluşturulmuştu.6 Şimdi de
Arnavutluk'u Türk işgalinden kurtaran milli bir kahraman olarak
efsaneleştirilmektedir. Osmanlı dönemine tekabül eden beş asırlık tarih ise kapkara bir
dönem olarak gösterilmektedir.
Komünist dönem Arnavutluk'ta çok sıkı bir şekilde uygulandı, din ve ibadetler yasaklandı. İslâm ve Hıristiyanlık her iki din de o dönemde yasaklıydı. Fakat bu yasaktan Müslümanlar daha fâzla zarar gördü: Fikir ve müessese olarak dinin ortadan kaldırıldığı ve yasaklandığı bir ortamda Arnavutluk'a Avrupa medeniyetinin entelektüel ürünlerinin girmesi hiç durmadı. İçeriği bakımından en ateist romanlarda, şiirlerde resim, tiyatro ve sinema filmlerinde bütün kültürel referanslar Hıristiyan Avrupa kültürü üzerine kurulmuştu. Bütün bu ürünlerde Hıristiyanlığın benimsenmesi veya reddedilmesi önemli değildir önemli olan bir şekilde hatırlatılması ve unutulmaması idi.7

DEVAM EDECEK.....