Osmanlı’yı Nasıl Anlatalım?
1 sayfadaki 1 sayfası
Osmanlı’yı Nasıl Anlatalım?
“Muhteşem Yüzyıl” adlı dizinin ilk bölümünün yayınlanmasından bu yana bakanlar, milletvekilleri, tarihçiler, köşe yazarları… Herkes konuştu.
Kimileri eksik buldu, kimileri “Böyle tarih mi olur” dedi. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Selma Aliye Kavaf da, herhalde harem görüntülerinden rahatsız olmuş ki “Osmanlı’yı böyle anlatmak doğru değil” demiş…
Peki, nasıl anlatalım?
Son yılların modası Atatürk’ün kadınları hakkında roman yazmak, belgesel yapmak, film çekmekti. Ellerinde yalnızca iki isim olduğu için kaynağın kuruması uzun sürmedi. Sıra Osmanlı tarihindeki kadınlara geldi…
Geldi de Latife Hanım ile Atatürk’ü aynı yatakta gösteren, “Mustafa ağabey” diyen Fikriye Hanım’ın elini aşkla tutan Atatürk karakterine ses etmeyen muhafazakârlar, söz konusu Kanuni olunca gazete manşetlerini şikâyet sözleriyle süsledi.
Öncelikle şunu hatırlatmak gerekiyor: Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin senaryo danışmanlığını muhafazakâr kesimin yeni gözdelerinden tarihçi Erhan Afyoncu yapıyor. Koza grubunun Bugün gazetesinde yazıları yayınlanan, tatile çıkarsa haremlik – selamlık usulü açılan otellerde konaklamayı tercih edeceğini söyleyen Erhan Afyoncu… Yani ziyadesiyle muhafazakâr bir isim…
Harem konularına temkinli yaklaşıyor ama diğer Osmanlıcılar gibi bütün padişahları sofu, kadınlarla ilişkisi olmayan birileri imiş gibi göstermiyor.
Ben tarihçi değilim ama mantıklı düşündüğümde azıcık tarih kitabı okuduğumda haydi onu geçtim Topkapı Sarayı’nı gezdiğimde dahi Osmanlı’da Harem denilen yerin olduğunu, bu Harem’in içinde kadınların olduğunu anlayabilirim. Yani Sultan Abdülmecid’in, İkinci Mahmud’un, Üçüncü Osman’ın yahut Üçüncü Murad’ın o kadar çocuğu tek kadından yapmadığını biraz düşünürsem idrak edebilirim.
Yeniden Muhteşem Yüzyıl’a dönersek…
Konusunu ve sonunu az çok bildiğimiz bir dizi izliyoruz. Dizinin ilerleyen günlerinde o küçük şehzade öldürülecek, Alexandra’nın adı Hürrem olacak… Titanik batacak.
Yani dizinin, eğer devlet izin verir de sonu gelirse, sonunun ne olacağını biliyoruz.
Lakin tarihi olaylara yaptığı yorumları takip etmek adına izlemek gereklidir.
Dinci basına demeç vermeyi görev sayanlara bakmayın, aslında birçok tarihçi bu diziyi beğendi ve diğer bölümlerinin de görülmesi gerektiğini söylüyor.
“Kutsalıma dokunmayın ha” zihniyetiyle konuşan ve Mason Beşinci Murad dâhil bütün padişahları sofu zannedenlere şu soruyu sormak gerekir:
Bu dizinin danışmanlığını muhafazakâr Erhan Afyoncu değil de haremde padişahın yatağın neresinden girdiğini dahi anlatan İlber Ortaylı yapsaydı, muhafazakâr kesimin hali nice olurdu?
Hayatımda Devşirmelerden nefret etmişimdir
Kimileri eksik buldu, kimileri “Böyle tarih mi olur” dedi. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Selma Aliye Kavaf da, herhalde harem görüntülerinden rahatsız olmuş ki “Osmanlı’yı böyle anlatmak doğru değil” demiş…
Peki, nasıl anlatalım?
Son yılların modası Atatürk’ün kadınları hakkında roman yazmak, belgesel yapmak, film çekmekti. Ellerinde yalnızca iki isim olduğu için kaynağın kuruması uzun sürmedi. Sıra Osmanlı tarihindeki kadınlara geldi…
Geldi de Latife Hanım ile Atatürk’ü aynı yatakta gösteren, “Mustafa ağabey” diyen Fikriye Hanım’ın elini aşkla tutan Atatürk karakterine ses etmeyen muhafazakârlar, söz konusu Kanuni olunca gazete manşetlerini şikâyet sözleriyle süsledi.
Öncelikle şunu hatırlatmak gerekiyor: Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin senaryo danışmanlığını muhafazakâr kesimin yeni gözdelerinden tarihçi Erhan Afyoncu yapıyor. Koza grubunun Bugün gazetesinde yazıları yayınlanan, tatile çıkarsa haremlik – selamlık usulü açılan otellerde konaklamayı tercih edeceğini söyleyen Erhan Afyoncu… Yani ziyadesiyle muhafazakâr bir isim…
Harem konularına temkinli yaklaşıyor ama diğer Osmanlıcılar gibi bütün padişahları sofu, kadınlarla ilişkisi olmayan birileri imiş gibi göstermiyor.
Ben tarihçi değilim ama mantıklı düşündüğümde azıcık tarih kitabı okuduğumda haydi onu geçtim Topkapı Sarayı’nı gezdiğimde dahi Osmanlı’da Harem denilen yerin olduğunu, bu Harem’in içinde kadınların olduğunu anlayabilirim. Yani Sultan Abdülmecid’in, İkinci Mahmud’un, Üçüncü Osman’ın yahut Üçüncü Murad’ın o kadar çocuğu tek kadından yapmadığını biraz düşünürsem idrak edebilirim.
Yeniden Muhteşem Yüzyıl’a dönersek…
Konusunu ve sonunu az çok bildiğimiz bir dizi izliyoruz. Dizinin ilerleyen günlerinde o küçük şehzade öldürülecek, Alexandra’nın adı Hürrem olacak… Titanik batacak.
Yani dizinin, eğer devlet izin verir de sonu gelirse, sonunun ne olacağını biliyoruz.
Lakin tarihi olaylara yaptığı yorumları takip etmek adına izlemek gereklidir.
Dinci basına demeç vermeyi görev sayanlara bakmayın, aslında birçok tarihçi bu diziyi beğendi ve diğer bölümlerinin de görülmesi gerektiğini söylüyor.
“Kutsalıma dokunmayın ha” zihniyetiyle konuşan ve Mason Beşinci Murad dâhil bütün padişahları sofu zannedenlere şu soruyu sormak gerekir:
Bu dizinin danışmanlığını muhafazakâr Erhan Afyoncu değil de haremde padişahın yatağın neresinden girdiğini dahi anlatan İlber Ortaylı yapsaydı, muhafazakâr kesimin hali nice olurdu?
Hayatımda Devşirmelerden nefret etmişimdir
Similar topics
» Vatandaşın Osmanlı Tarihi; “Osmanlılar Türk Düşmanıydı!” iddiasındaki
» Endonezya nasıl bölündü? Polonya’ya nasıl girildi?
» Gelen vuruyor giden vuruyor... Dışişleri bekliyor!..
» BOP Eşbaşkanını BOP Nasıl Ağlattı?(!)..
» ABD:İLETŞİMİ NASIL KARARTIYOR?
» Endonezya nasıl bölündü? Polonya’ya nasıl girildi?
» Gelen vuruyor giden vuruyor... Dışişleri bekliyor!..
» BOP Eşbaşkanını BOP Nasıl Ağlattı?(!)..
» ABD:İLETŞİMİ NASIL KARARTIYOR?
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz