¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dede Korkut Destanları

Aşağa gitmek

ok Dede Korkut Destanları

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:37

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Bence her TÜRK’ün okuması gereken ve üstadların bile “Bütün Türk edebiyatını bir tarafa, Dede Korkut’un anlattıklarını bir tarafa koysanız Dede Korkut ağır basar”. diyerek övdüğü, TÜRK yaşayış, kültür, inanç… değerlerini ortaya koyan şanlı destanlarımızı sizlere sunuyorum.

Uşun Koca Oğlu Segrek Destanı
Basatın Tepegözü Öldürdüğü Destanı
Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı
Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı
Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı
Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanı
İç Oğuza Dış Oğuz Asi Olup Beyreğin Öldüğü Destanı
Salur Kazan Esir Olup Oğlu Uruz’un Çıkardığı Destan



En son İlteriş Kağan tarafından C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:55 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok (Uşun Koca Oğlu Segrek Destanı)

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:38

OĞUZ zamanında Usun Koca derler bir kişi var idi, ömründe iki oğlu var idi. Büyük oğlunun adı Eğrek idi. Cesur, deli, güzel yiğit idi. Bayındır Han’ın sohbetine ne zaman istese getirdi. Beyler beyi olan Kazan’ın divanında buna hiç kapı baca yoklu. Beyleri çiğneyip Kazan’ın önünde otururdu.



Kimseye iltifat eylemezdi. Meğer hanım gene bir gün beyleri çiğneyip oturunca. Ters Uzamış derlerdi Oğuz’da bir yiğit var idi, der: Bre Usun Koca oğlu bu oturan beyler her biri oturduğu yeri kılıcı ile, ekmeği ile almıştır, bre sen baş mı kestin kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak mı donattın dedi. Egrek der: Bre Ters Uzamış baş kesip kan dökmek hüner midir dedi. Der: Evet hünerdir ya! Ters Uzamış’ın sözü Egreğe tesir etti. Kalktı Kazan Bey’den akın diledi. Akın verdi. İlan etti, akıncı toplandı. Üç yüz mızraklı yiğit bunun yanına cem oldu. Meyhanede beş gün yeme içme oldu.



Ondan sonra Şirögüven kenarından Gökçe Deniz’e kadar olan memleketleri yağmaladı. Sayısız ganimet alındı. Yolu Alınca Kalesine uğramıştı. Kara Tekür orada bir koru yaptırmıştı. Uçanlardan kaz, tavuk, yürüyenlerden geyik, tavşan bu avluya doldurup Oğuz yiğitlerine bunu tuzak yapmıştı. Usun Koca oğlunun yolu bu koruya uğradı. Korunun kapısını ufattılar. Yabanî geyik, kaz, tavuk kestiler, yediler içtiler. Atlarının eyerlerini aldılar, giyimlerini çıkardılar. Meğer Kara Tekür’ün casusu var idi, bunları gördü, gelip der: Bre Oğuz’dan bir bölük atlı geldi, korunun kapısını ufattılar, atlarının eyerlerini alıp giyimlerini çıkardılar, bre ne duruyorsunuz dedi.




Altı yüz kara elbiseli kafir bunların üzerine saldırdılar. Yiğitleri öldürdüler. Eğreği tuttular. Alınca Kalesinde zindana attılar. Kara kara dağlardan haber aştı, kanlı kanlı sulardan haber geçti, kudretli Oğuz ellerine haber vardı. Usun Koca‘nın ak otağı önünde feryat koptu. Kaza benzer kızı gelini ak çıkarıp kara giydi. Usun Koca oğul oğul diye akça yüzlü anası ile ağlaştılar sızlaştılar. Her kemikli gelişir, kaburgalı büyür. Meğer hanım, Usun Koca’nın küçük oğlu Segrek iyi, cesur, alp, deli yiğit oldu. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Bir gün yolu bir düğün derneğe uğradı. Kondular, yemek içmek ettiler. Segrek sarhoş oldu. Dışarı ayak yoluna çıktı. Gördü ki öksüz oğlan bir çocukla kavga ediyor. Bre noldunuz diye bir tokat birine, bir tokat birine vurdu. Eski dutun biti, öksüz oğlanın dili acı olur. Biri der: Bre bizim öksüzlüğümüz yetmez mi, bize niye vuruyorsun, hünerin var ise kardeşin Alınca Kalesi’nde esirdir, var onu kurtar dedi. Segrek dedi: Bre kardeşimin adı nedir?



Dedi: Egrek’tir. şimdi Egreğe Segrek yakışır, kardeşim sağ imiş kaygılanmam, kardeşsiz Oğuz’da durmam, karanlıklı gözümün aydını kardeş diye ağladı.



İçeri sohbete girdi müsaade istedi, beyler hoşça kalın dedi. Atını çektiler bindi. Koşturdu anasının evine geldi. Alından indi anasının ağzını aradı. Segrek burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Kalkıp ana yerimden doğruldum
Yelesi kara cins atıma sıçrayıp bindim
Çapraz yatan Ala Dağ eteğine vardım
Kudretli Oğuz ellerinde düğün dernek varmış oraya vardım
Yemek içmek arasında
Ak boz atlı bir haberci geldi
Çok zamanmış Egrek derler bir yiğit esirmiş
Kadir Tanrı yol vermiş çıkıp gelmiş
Büyük Küçük kalmadı o yiğide karşı gitti
Ana ben de varayım mı ne dersin



dedi. Anası burada söylemiş görelim hanım ne söylemiş :



Der:

Ağzın için öleyim oğul
Dilin için öleyim oğul
Karşı yatan kara dağın
Yıkılmıştı yüceldi ahir
Akıntılı güzel suyun
Çekilmişti çağladı ahir
Koca ağaçta dal budağın
Kurumuştu filizlenip yeşerdi ahir
Kudretli Oğuz beyleri izine varsa sen var
O yiğide yetiştiğinde
Ak boz atın üzerindin yere in
El bağlayıp o yiğide selam ver
Elini öpüp boynunu kucakla
Kara dağımın yükseği kardeş de
Ne duruyorsun oğul hoştur



dedi. Oğlan anasına söylemiş, görelim ne söylemiş:



Der:



Ana ağzın kurusun
Ana dilin çürüsün
Benim de kardeşim varmış kaygılansam olmaz
Kardeşsiz Oğuzda dursam olmaz
Ana hakkı Tanrı hakkı olmasaydı
Kara çelik öz kılıcımı çekeydim
Birdenbire güzel başını keseydim
Alca kanını yer yüzüne dökeydim
Ana zalim ana



dedi. Babası der: Yanlış haberdir oğul, kaçan giden senin ağabeyin değil, başkasıdır, ak sakallı ben babanı ağlatma, ihtiyarcık olmuş ananı sızlatma dedi. Oğlan burada söylemiş :



Der:



Üç yüz altmış altı alp ava binse
Kanlı geyik üzerine kavga kopsa
Kardeşli yiğitler kalkar kopar olur
Kardeşsiz zavallı yiğit ensesine yumruk dokunsa
Ağlayarak dört yanına bakar olur
Ela gözden acı yaşını döker olur
Ela gözlü oğlunuzu görünceye kadar
Bey baba hatun ana esen kalın



dedi. Baba ana yanlış haberdir, gitme oğul dediler. Oğlan der: Beni yolumdan ayırmayın, ağabeyimin tutulduğu kaleye varmayınca, ağabeyimin ölüsünü dirisini bilmeyince, öldü ise kanını almayınca Oğuz eline gelmem yok dedi.



Baba ana ağlaşıp Kazan’a adam gönderdiler. Oğlan kardeşini andı gider, bize ne öğüt verirsin dediler. Kazan der: Ayağına at kösteğini vurun dedi. Yavuklusu vardı, acele düğün dernek ettiler. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdiler.Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Oğlanı gelin odasına koydular. Kız île ikisi bir döşeğe çıktılar. Oğlan kılıcını çıkardı kız ile kendi arasına koydu. Kız der: Kılıcını gider yiğit, murat ver murat al, sarılalım dedi. Oğlan der: Bre kavat kızı, ben kılıcıma doğranayım, okuma sancılayım, oğlum doğmasın, doğarsa on yaşına varmasın, ağabeyimin yüzünü görmeyince, ölmüş ise kanını almayınca bu gelin odasına girersem dedi.



Ayağa kalktı. Tavladan bir koç at çıkardı eyerledi. Giyimini giydi. Diz bağı, kol bağı bağladı. Der: Kız sen beni bir yıl bekle, bir yılda gelmezsem iki yıl bekle, iki yılda gelmezsem üç yıl bekle, gelmezsem o vakit benim öldüğümü bilesin, aygır atımı boğazlayıp aşımı ver, gözün kimi tutarsa, gönlün kimi severse ona var dedi. Kız burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Yiğidim ben seni bir yıl bekleyeyim
Bir yılda gelmezsen iki yıl bekleyeyim
İki yılda gelmezsen üç dört yıl bekleyeyim
Dört yılda gelmezsen beş yıl altı yıl bekleyeyim
Altı yol ayrımına çadır dikeyim
Gelenden gidenden haber sorayım
Hayır haber getirene at elbise vereyim
Kaftanlar giydireyim
Şer haber getirenin başını keseyim
Erkek sineği üzerime kondurmayayım
Murat ver murat al öyle git yiğidim



dedi. Oğlan der: kavat kızı ağabeyimin başına and içmişim, dönmem yok dedi.



Kız der: Ayağı uğursuz gelin diyeceklerine hayasız gelin desinler, kayın babama, kayınanama söyleyeyim dedi. Söylemiş :



Babamdan daha iyi kayın baba
Anamdan daha iyi kayın ana
Develerinin erkeği ürktü gider
Deveciler önünü kesti döndüremez
Kara koç aygırın ürktü gider
At çobanları önünü kesti döndüremez
Ağıllarının koçları ürktü gider
Çoban önünü kesti döndüremez
Ela gözlü oğlun kardeşini andı gider
Akça yüzlü gelinin döndüremez
Size malum olsun



dedi. Baba ana ah ettiler. Yerlerinden kalktılar oğul gitme diyerek, gördüler çare olmadı. Elbette o ağabeyimin tutulduğu kaleye varmayınca edemem dedi. Babası anası sür oğul, uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin geleceğin var ise dediler.





Babasının anasının elini öptü, kara koç atına sıçrayıp bindi. Geceyi gündüze kattı, at sürdü. Üç gün geceli gündüzlü at koşturdu. Dereşam’ın kenarından geçti. O kardeşinin tutulduğu koruya geldi. Gördü kî at çobanı kafirler kısrak güdüyorlar. Kılıç çekip altı kafir tepeledi. Davul çalıp kısrakları ürküttü getirip o koruya soktu. Geceyi gündüze katmış, üç gün geceli gündüzlü at koşturmuş yiğit, karanlıklı gözlerini uyku bürümüş yiğit atının yularını bileğine bağladı, yattı uyudu. Meğer kafirin casusu var idi.



Gelip Tekür’e der: Oğuz’dan bir deli yiğit geldi, at çobanlarını öldürdü, kısrakları ürküttü getirip koruya soktu. Tekür der: Silahlı altmış adam seçin, varsınlar, tutup getirsinler dedi. Altmış silahlı adam seçtiler. Vardılar ansızın altmış demir giyimli kafir oğlanın üzerine geldiler. Giyim hışırtısından, at kıpırdamasından. Meğer yiğit aygır binerdi. Hanım at kulağı tetikte olur, çökerek oğlanı uyandırdı. Oğlan gördü ki bir alay atlı geliyor. Sıçradı Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi. Atına bindi, kara elbiseli kafire kılıç vurdu, bastı kaleye tıktı. Yine uykusunu yenemeyip yerine varıp yattı uyudu. Gene atının yularını bileğine geçirdi. Kafirler, sağ olanları, kaçarak Tekür’e’ geldiler.



Tekür der: Tu yüz kerre : Altmış kişi bir oğlanı tutamadınız dedi. Bu sefer yüz kafir oğlanın üzerine geldiler. Aygır yine oğlanı uyandırdı. Gördü kafirler saf bağlamış geliyorlar. Oğlan kalktı atına bindi. Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, kafire kılıç çaldı, bastı kaleye tıktı. Atını döndürdü, gene konaklama yerine geldi. Uykusunu yenemedi, tekrar yattı uyudu. Atının yularını yine bileğine geçirdi. Bu sefer at oğlanın bileğinden boşandı kaçtı, Kafirler yine Tekür’e geldiler. Tekür der: Bu defa üç yüz varın dedi.



Kafirler der: Varmayız, kökümüzü keser, hepîmizi öldürür dediler. Tekür der: Ya nasıl eylemek gerek, varın o esir yiğidi çıkarın getirin, tekmeleyenin karnını boynuzlayan yırtar, at verin giyini verin dedi. Geldiler Egreğe dediler: Yiğit sana Tekür himmet eyledi, surda bir deli yiğit yolcunun yola gidenin, çobanın çoluğun ekmeğini alıyor, tut o deliyi oldur, seni bırakı verelim var git dediler. Pekala dedi. Egreği zindandan çıkardılar. Saçını sakalını tıraş ettiler. Bir at, bir kılıç verdiler. Üç yüz kafiri ona arkadaşlığa verdiler. Oğlanın üzerine geldiler. Üç yüz kafir açıkta durdular.



Egrek der: Gelin varalım dedi, tutalım. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Kafirler der: Tekür’den buyruk sana oldu, sen var dediler.



Egrek der: İşte uyuyor, gelin varalım dedi. Kafirler der: Ay ne uyumak, koltuğunun altından bakar, kalkar bize geniş ovayı dar gösterir dediler. Der: Şimdi ben varayım, elini ayağını bağlayayım, sonra siz gelirsiniz dedi. Sıçradı kafirler arasından çıktı. At şurup bu yiğidin üzerine geldi. Atından indi, yularını bir daha iliştirdi. Baktı gördü ki ayın on dördüne benzer bir güzel ela gözlü genç yiğit boncuk boncuk terlemiş uyuyor, gelenden gidenden haberi yok. Dolandı başı ucuna geldi.



Gördü ki belinde kopuzu var. Çıkarıp eline aldı söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Kalkıp yerinden doğrulan yiğit
Yelesi kara cins atına sıçrayıp binen
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşan
Akıntılı güzel suyu delip geçen
Gurbete gelen yatar mı olur
Benim gibi pazusundan ak ellerini bağlatarak
Domuz damında yatar mı olur
Ak sakallı babasını ak bürçekli anasını
Ağlatarak sızlatır mı olur
Niye yatırıyorsun yiğit
Gafil olma güzel başını kaldır yiğit
Ela gözünü aç yiğit
Kadirin verdiği tatlı canını uyku bürümüş yiğit
Pazusundan kollarını bağlatma
Ak sakallı babanı ihtiyarcık ananı ağlatma
Ne yiğitsin kudretli Oğuz dinden gelen yiğit
Yaradan hakkı için kalkı ver
Dört yanını kafir sardı belli bil



dedi. Oğlan sıçradı kalktı. Kılıcının sapına yapıştı ki bunu vursun. Gördü ki elinde kopuz var. Der: Bre kafir Dedem Korkut kopuzu hürmetine çalmadım dedî, eğer elinde kopuz olmasaydı ağabeyimin başı için seni iki parça kılardım dedi. Çekti kopuzu elinden aldı. Oğlan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Sabah erken yerimden kalktığım kardeş için
Ak boz atlar yormuşum kardeş için
Kalenizde esir var mıdır kafir söyle bana
Kara başım kurban olsun kafir sana



dedi. Büyük kardeşi Egrek burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Ağzın için öleyim kardeş
Dilin için öleyim kardeş
Memleketini doğum yerini sorar olsam neresidir
Karanlık gece içinde, yolu kaybetsen ümidin nedir
Büyük sancak tutan hanınız kim
Kavga günü önden at tepen alpınız kim
Yiğit senin baban kim
Alp erin erden adım saklaması ayıp olur
Adın nedir yiğit



dedi. Bir daha söylemiş, der:



Develerimi güdünce devecim misin
Kara koçumu güdünce at çobanım mısın
Ağıllarımı güdünce çobanım mısın
Kulağımda çınlayan naibim misin
Beşikte koyup gittiğim kardeşçiğim misin
Yiğit söyle bana
Kara başım kurban olsun bugün sana



dedi. Segrek burada büyük kardeşine söyledi, der:



Karanlık gece içinde yolu kaybetsem ümidim
Büyük sancak tutan hanımız Bayındır Han
Savaş günü önden at tepen alpımız Salur Kazan
Babamın adını sorarsan Uşun Koca
Benim adımı sorar olsan Şegrek
Kardeşim var imiş adı Egrek



dedi. Bir daha söyledi, der:



Develerini güdünce devecinim
Kara koçunu güdünce at çobanınım
Beşikte koyup gittiğin kardeşinim



dedi. Büyük kardeşi Egrek burada söylemiş, görelim hanım nasıl söylemiş:



Der:



Ağzın için öleyim kardeş
Dilin için öleyim kardeş
Er mi oldun yiğit mi oldun kardeş
Gurbete kardeşini aramağa sen mi geldin kardeş



dedi. İki kardeş kucaklaşa kucaklaşa görüştüler. Egrek küçük kardeşinin boynunu öptü. Segrek de ağabeyisinin elini öptü. Karşı yakadan kafirler bakışıyorlar. Derler: Güreştiler galiba, belki bizimki yener dediler. Gördüler ki kucaklaştılar, görüştüler, cins atlara biniştiler. Kara elbiseli kafire at sürdüler, kılıç yürüttüler. Kafiri bastılar öldürdüler, kaleye döktüler. Gelip yine o koruya girdiler kısrakları dışarı çıkardılar. Davul çalıp kısrakları önlerine kattılar. Dereşam suyunu at tepip geçtiler.



Geceyi gündüze kattılar, Oğuz’un hudut boyuna yetiştiler. Kanlı kafir elinden kardeşçiğini çekip aldı. Ak sakallı babasına müjdeci gönderde babam bana karşı gelsin dedi. Uşun Koca’ya haberci geldi. Müjde, gözün aydın, oğulların ikisi beraber sağ esen geldi dediler. Koca işitip şad oldu. Gümbür gümbür davullar çalındı. Altın tunç borular öttürüldü. O gün alaca büyük otağlar dikildi. Artan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kesildi. Koca Bey oğullarına karşı geldi. Attan indi, oğlanları ile kucaklaşa kucaklaşa görüştü. İyi misiniz, esen misiniz oğullar dedi. Gölgeliği altınlıca odasına geldiler. Eğlence, yemek içmek oldu. Büyük oğlana da güzel gelin getirdi. İki kardeş birbirine sağdıç oldular. Gelin odalarına koşturup indiler, murada maksuda eriştiler.



Dedem Korkut gelip destan söyledi, deyiş dedi. Evvel ahir uzun yaşın ucu ölüm. Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Günahınızı Muhammet Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın. Amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Basatın Tepegözü Öldürdüğü Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:39

MEĞER hanım bir gün Oğuz otururken üstüne düşman geldi. Gece içinde ürktü göçtü. Kaçıp giderken Aruz Koca’nın oğlancığı düşmüş. Bir aslan bulup götürmüş, beslemiş. Oğuz yine zamanla gelip yurduna kondu.



Oğuz Han’ın at çobanı gelip haber getirdi, der: Hanım sazdan bir aslan çıkıyor, at vuruyor, sallana sallana yürüyüşü adam gibi, at basarak kan sömürüyor. Aruz der: Hanım, ürktüğümüz zaman düşen benim oğlancığımdır belki dedi. Beyler bindiler, aslan yatağı üzerine geldiler. Aslanı kaldırıp oğlanı tuttular. Aruz oğlanı alıp evine getirdi. Şenlik yaptılar, yeme içme oldu. Amma oğlanı ne kadar getirdilerse durmadı, geri aslan yatağına vardı. Tekrar tutup getirdiler.



Dedem Korkut geldi, der: Oğlanım sen insansın, hayvanla arkadaş olma, gel güzel ata bin, güzel yiğitlerle at sür, at koştur dedi. Büyük kardeşinin adı Kıyan Selçuk’tur, senin adın Başat olsun, adını ben verdim, yaşını Allah versin dedi. Oğuz bir gün yaylaya göçtü. Aruz’un bir çobanı var idi. Adına Konur Koca Sarı Çoban derlerdî. Oğuz’un önünce bundan evvel kimse göçmezdi. Uzun Pınar denmekle meşhur bir pınar var idi. O pınara periler konmuştu. Ansızın koyun ürktü. Çoban erkeçe kızdı, ileri vardı. Gördü ki peri kızları kanat kanada bağlamışlar, uçuyorlar. Çoban, keçesini üzerine attı, peri kızının birini tuttu. Tamah edip derhal temasta bulundu. Koyun ürkmeğe başladı. Çoban koyunun önüne koştu. Peri kızı kanat vurup uçtu, der: Çoban yıl tamam olunca, bende emanetin var, gel al dedi. Amma Oğuz’un başına felaket getirdin dedi.



Çobanın içine korku düştü. Amma, kızın derdinden, benzi sarardı. Zamanla Oğuz yine yaylaya göçtü. Çoban gene bu pınara geldi. Gene koyun ürktü. Çoban ileri vardı. Gördü ki bir kütle yatıyor, parıl parıl parlıyor. Peri kızı geldi, der: Çoban emanetini gel al, amma Oğuz’un başına felaket getirdin dedi. Çoban bu kütleyi görünce dehşete düştü. Geri döndü, sapan taşına tuttu. Vurdukça büyüdü. Çoban kütleyi bıraktı kaçtı. Koyun ardına düştü. Meğer o sırada Bayındır Han beylerle gezinti için ata binmişlerdi. Bu pınarın üzerine geldiler. Gördüler ki bir alamet şey yatıyor, başı kıçı belirsiz. Etrafına toplandılar. İndi bir yiğit bunu tepti. Teptikçe büyüdü. Bir kaç yiğit daha indiler teptiler. Teptiklerince büyüdü. Aruz Koca da inip tekmeledi. Mahmuzu dokundu, bu kütle yarıldı. İçinden bir oğlan çıktı, gövdesi adam, tepesinde bir gözü var. Aruz aldı bu oğlanı eteğine sardı.



Der: Hanım bunu bana verin, oğlum Başat ile besleyeyim dedi. Bayındır Han senin olsun dedi. Aruz Tepegözü aldı evine getirdi. Buyurdu, bir dadı geldi. Memesini ağzına verdi. Bîr emdi, olanca sütünü aldı. İki emdi kanını aldı, üç emdi canını aldı. Bir kaç dadı getirdiler, helak etti. Gördüler olmuyor, sütle besleyelim dediler. Günde bir kazan süt yetmiyordu. Beslediler büyüdü, gezer oldu, oğlancıklar ile oynar oldu. Oğlancıkların kiminin burnunu, kiminin kulağını yemeğe başladı. Hasılı, halkın bunun yüzünden çok canı yandı, aciz kaldılar. Aruza şikayet edip ağlaştılar. Aruz Tepegözü dövdü, sövdü, men etti, o dinlemedi. Nihayet evinden kovdu. Tepegözsün peri anası gelip oğlunun parmağına bir yüzük geçirdi, oğul sana ok batmasın, tenini kılıç kesmesin dedi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Tepegöz Oğuz’dan çıktı, bir yüce dağ vardı. Yol kesti, adam aldı, büyük harami oldu. Üzerine bir kaç adam gönderdiler, ok attılar batmadı, kılıç vurdular kesmedi, mızrak sapladılar işlemedi. Çoban çoluk kalmadı hep yedi. Oğuz’dan dahi adam yemeğe başladı. Oğuz toplanıp üzerine vardı. Tepegöz görüp kızdı, bir ağacı yerinden kopardı, atıp elli altmış adam helak eyledi. Alplar başı Kazan’a darbe vurdu. dünya basma dar oldu. Kazan’ın kardeşi Karo Göne Tepegöz’ün elinde perişan oldu. Düzen oğlu Alp Rüstem şehit oldu. Uşun Koca oğlu gibi pehlivan elinde şehit oldu. Zayıf canından iki kardeşi Tepegöz’ün elinde helak oldu. Demir giyimli Mamak elinde helak oldu. Bıyığı kanlı Bügdüz Emen, elinde perişan oldu. Ak sakallı Aruz Koca’ya kan kusturdu. Oğlu Kıyan Selçuk’un ödü patladı. Oğuz Tepegöz’e kar etmedi, ürktü kaçtı. Tepegöz çevirip önünü kesti. Oğuz’u bırakmadı, geri yerine kondurdu.





Velhasıl Oğuz yedi kerre ürktü, Tepegöz önünü kesip yedi kerre yerine getirdi. Oğuz Tepegöz’ün elinde tam perişan oldu. Vardılar Dede Korkut’u çağırdılar, onunla konuştular, gelin kesim keselim dediler. Dedem Korkut’u Tepegöz’e gönderdiler. Geldi selam verdi, der: Oğul Tepegöz, Oğuz elinde perişan oldu, bunaldı, ayağının toprağına beni attılar, sana haraç verelim, derler dedi. Tepegöz der: Günde altmış adam verin yemeğe dedi. Dede Korkut der: Bu şekilde sen adam bırakmaz tüketirsin dedi, amma günde iki adam île beş yüz koyun verelim dedi. Dede Korkut böyle söyleyince Tepegöz der: Pekala öyle olsun, evet hem bana iki adam verin yemeğimi benim pişirsin, ben yiyeyim dedi.



Dede Korkut döndü, Oğuz’a geldi. Der: Yünlü Koca ile Yapağılı Koca’yı Tepegöz’e verin yemeğini pişirsin dedi ve hem günde iki adam ile beş yüz koyun istedi dedi. Bunlar da razı oldu.



Dört oğlu olan birini verdi, üçü kaldı Üç olan birini verip ikisi kaldı. Kapak Kan derler bir adam var idi. İki oğlu var idi. Bir oğlunu verip biri kalmıştı. Tekrar sıra dönüp dolaşıp ona gelmişti. Anası feryat edip ağladı, figan etti. Meğer hanım, Aruz oğlu Basat gazaya gitmişti, o sırada geldi. Yaşlı kadıncağız der: Basat şimdi akından geldi, varayım, belki bana bir esir verir, oğlancığımı kurtarırım dedi.



Basat altınlı gölgeliğini dikip otururken gördüler ki bir hatun kişi geliyor. Geldi içeri Basat‘a girdi selam verdi, ağladı, der:



Avucuna sığmayan karaçalı oğlu
İri teke boynuzundan katı yaylı
İç Oğuzda Dış Oğuzda adı belli
Aruz oğlu hanım Başat bana medet



dedi. Basat der: Ne istiyorsun? Yaşlı kadıncağız der: Yalancı dünya yüzünde bir er ortaya çıktı, otlağında Oğuz elini kondurmadı, kara çelik öz kılıçlar kesilecek kılını kesmedi, kargı mızrak oynatanlar saplayamadı, kayın oku atanlar kar etmedi, alplar başı Kazan’a bir darbe vurdu, kardeşi Kara Cöne elinde perişan oldu, bıyığı kanlı Bügdüz Emen elinde perişan oldu, ak sakallı baban Aruz’a kan kusturdu, meydan üzerinde kardeşin Kıyan Selçuk ödü patladı can verdi, kudretli Oğuz beylerinin de kimisini perişan edip kimisini şehit eyledi, yedi defa Oğuz’u yerinden sürdü, haraç dedi kesti, günde iki adam beş yüz koyun istedi. Yünlü Koca ile Yapağılı Koca’yı ona hizmetkar verdiler, dört oğlu olan birini verdi, üçü olan birini verdi, ikisi olan birini verdi, iki oğlancığım var idi, birini verdim biri kaldı, döndü sıra tekrar bana geldi, onu da istiyorlar, hanım bana medet dedi. Basanın karanlıklı gözleri yaşla doldu. Kardeşi için söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Der:



Kenar yerde dikilmiş otağlarını
O zalim yıktırdı demek kardeş
Koşucu olan atlarını tavlasından
O zalim seçtirdi demek kardeş
Cins cins develerini katarından
O zalim ayırdı demek kardeş
Şöleninde kestiğin koyununu
O zalim kesti demek kardeş
Güvencimle getirdiğim gelinciğini
O zalim senden ayırdı demek kardeş
Ak sakallı babamı oğul diye ağlattın demek kardeş
Akçe yüzlü anamı sızlattın demek kardeş
Karşı yatan kara dağımın yükseği kardeş
Akıntılı güzel suyumun taşkını kardeş
Güçlü belimin kuvveti kardeş
Karanlıklı gözlerimin aydını kardeş
Kardeşimden ayrıldım



diye çok ağladı, feryat figan kıldı.



O hatun kişiye bir esir verdi, var oğlunu kurtar dedi. Hatun aldı, oğlunun yerine verdi. Hem oğlun geldi diye Aruz’a müjdeledi. Aruz sevindi, kudretli Oğuz beyleri ile Basata karşı geldi. Basat babasının elini öptü, ağlaştılar bağrıştılar. Anasının evine geldi. Anası karşı geldi, oğlancığını bağrına bastı. Basat anasının elini öptü, görüştüler ağlaştılar. Oğuz beyleri toplandı. Yemeler içmeler oldu.



Basat der: Beyler kardeş uğruna Tepegöz île buluşacağım, ne buyurursunuz dedi. Kazan Bey burada söylemiş, görelim hanım nasıl söylemiş:Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Kara ejderha oldu Tepegöz
Gök yüzünde çevirdim yenemedim Basat
Kara kaplan oldu Tepegöz
Kara kara dağlarda çevirdim yenemedim Basat
Kükremiş aslan oldu Tepegöz
Kalın sazlarda çevirdim yenemedim Basat
Er olsan bey olsan da bre
Ben Kazan gibi olmayasın Basat



dedi.



Ak sakallı babam ağlatma
Ak bürçekli ananı sızlatma



Basat der: Elbette varırım. Kazan der: Sen bilirsin. Babası ağladı, der: Oğul ocağımı sahipsiz koyma, kerem eyle, varma dedi. Baaat der: Yok ak sakallı aziz baba varırım dedi, dinlemedi. Okluğundan bir tutam ok çıkardı beline soktu, kılıcını omzundan çaprazlama kuşandı, yayını koluna taktı, eteklerini kıvırdı, babasının anasının elini öptü, helalleşti, hoşça kalın dedi.



Tepegözün bulunduğu Salahana Koyasına geldi. Gördü Tepegöz güneşe karşı yatıyor. Çekti belinden bir oç çıkardı. Tepegöz’ün sırtına bir ok vurdu. Ok geçmedi, parçalandı. Bir daha attı. O da parça parça oldu. Tepegöz ihtiyarlara dedi: Bu yerin sineği bizi usandırdı dedi. Basat bir daha attı. O da parçalandı. Bir parçası Tepegöz’ün önüne düştü. Tepegöz sıçradı baktı. Basat’ı gördü, elini yarıldı, yedi yerden kapı açıldı. Birinden dışarı çıktı. Tepegöz künbede elini soktu, öyle kaçtı ki künbet altüst oldu. Tepegöz der: Oğlan kurtuldun mu? Basat der: Tanrım kurtardı dedi. Tepegöz der: Sana ölüm yokmuş, şu mağarayı gördün mü?



Basat der: Gördüm. Der: Orda iki kılıç var, biri kınlı biri kınsız, o kınsız keser benim basımı, var getir, benim basımı keş dedi. Basat mağara kapısına vardı. Gördü bir kınsız kılıç durmaz iner çıkar. Basat der: Ben buna hemen tedbirsizce yapışmayayım deyip kendi kılıcını çıkardı tuttu, iki parçaya böldü. Vardı bir ağaç getirdi kılıca tuttu, onu da iki parça eyledi. Sonra yayını eline aldı, ok ile o kılıcın asıldığı zinciri vurdu. Kılıç yere düştü gömüldü. Kendi kılıcını kınına soktu. Sapından o kılıcı sımsıkı tuttu. Geldi, der: Bre Tepegöz nicesin dedi. Tepegöz der: Bre oğlan daha ölmedin mi? Basat der: Tanrım kurtardı. Tepegöz der: Sana ölüm yokmuş dedi. Çağırıp Tepegöz söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Gözüm gözüm yalnız gözüm
Sen yalnız göz ile
Ben Oğuzu kırıp geçirmiştim
Ela gözden ayırdın yiğit beni
Tatlı candan ayırsın Kadir seni
Öyle ki ben çekerim göz acısını
Hiç bir yiğide vermesin kadir Tanrı göz acısını



dedi. Tepegöz gene der:



Memleketten doğum yerinden yiğit yerin neresidir
Karanlık gece içinde yolu kaybetsen ümidin nedir
Büyük sancak tutan hanınız kim
Savaş günü önden at tepen alpınız kim
Ak sakallı babanın adı nedir
Alp erenin erden adını saklaması ayıp olur
Adın nedir yiğit söyle bana



dedi. Basat Tepegözce söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Memleketten doğum yerinden yerim güney
Karanlık gece içinde yolu kaybetsem ümidim Allah Tek.
Büyük sancak tutan hanımız Bayındır Han
Savaş günü önden at tepen alpımız Ulaş oğlu Salur Kazan
Babamın adını sorar olsan koca ağaç
Anamın adını dersen kükremiş aslan
Benim adımı sorarsan Aruz oğlu Basattır



dedi. Tepegöz der: Şimdi kardeşiz, kıyma bana dedi.



Basat der:



Bre kavat ak sakallı babamı ağlatmışsın
İhtiyarcık ak bürçekli anamı sızlatmışsın
Kardeşim Kıyanı öldürmüşsün
Akça yüzlü yengemi dul eylemişsin
Ela gözlü bebeklerini öksüz koymuşsun
Bırakır mıyım seni
Kara çelik öz kılıcımı çekmeyince
Tepeli börklü başını kesmeyince
Alca kanını yer yüzüne dökmeyince
Kardeşim Kayanın kanını almayınca
Bırakmam



dedi. Tepegöz de burada söylemiş, der:



Kalkıp yerimden doğrulayım derdim
Kudretli Oğuz beyleriyle ahdimi bozayım derdim
Yeniden doğanını öldüreyim derdim
Bir defa adam etine doyayım derdim
Kudretli Oğuz beyleri üzerime toplanıp gelsin derdim
Kaçıp Salahana Kayasına gireyim derdim
Ağır mancınığı taşla atayım derdim
İnip taş başıma düşerek öleyim derdim
Ela gözden ayırdın yiğit beni
Tatlı candan ayırsın Kadir seni



dedi. Tepegöz bir daha söylemiş der:



Ak sakallı yaşlıları çok ağlatmışım
Ak sakalının bedduası tutmuş olacak gözüm seni
Ak bürçekli ihtiyarcıkları çok ağlatmışım
Gözünün yaşı tutmuş olacak gözüm seni
Bıyıcığı kararmış yiğitcikleri çok yemişim
Yiğitlikleri tutmuş olacak gözüm seni
Elceğizi kınalı kızcağızları çok yemişim
Bedduaları tutmuş olacak gözüm seni
Öyle ki çekerim ben göz acısını
Hiç bir yiğide vermesin kadir Tanrı göz acısını
Gözüm gözüm ey gözüm yalnız gözüm



dedi. Basat kızıp yerinden kalkıverdi. Erkek deve gibi Tepegöz’ü dizi üzerine çökertti. Tepegöz’ün kendi kılıcı ile boynunu vurdu. Deldi, yay kirişini taktı. Sürüye sürüye mağara kapısına geldi. Yünlü Koca ile Yapağılı Koca’yı Oğuz’a müjdeci gönderdi.



Ak boz atlara binerek koşturdular. Kudretli Oğuz ellerine haber geldi. At ağızlı Aruz Koca evine dört nala geldi, anasına Basat’ın sevinç haberini verdi,müjde, oğlun Tepegöz’ü tepeledi dedi.



Kudretli Oğuz beyleri yetiştiler. Salahana Kayasına geldiler. Tepegöz’ün başını ortaya getirdiler. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyleyi verdi Hem Basat’a dua verdi:



Kara dağa seslendiğinde cevap versin
Kanlı kanlı sulardan geçit versin



dedi. Erlikle kardeşinin kanını aldın, kudretli Oğuz beylerini yükten kurtardın, kadir Allah yüzünü ak etsin Basat dedi. Ölürn vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:39

KAM Gön oğlu HAn Bayındır yerinden kalkmıştı. Kara yerin üzerine ak otağını dikmişti. Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. İç Oğuz, Dış Oğuz beyleri sohbete toplanmıştı. Yeme içme idi.



Kazılık Koca derlerdi bir kişi var idi. Bayındır Han’ın veziri idi. Şarabın keskini başına çıktı. Kaba dizi üzerine çöktü. Bayındır Han’dan akın diledi. Bayındır Han izin verdi. Nereye istersen git dedi. Kazılık Koca iş görmüş, işe yarar odamdı. İşe yarar yaşlılarını yanına topladı, teçhizat ve levazımı île yola girdi. Çok dağlar, dere tepe geçti. Günlerden bir gün Düzmürd Kalesi’ne geldi. Karadeniz kenarında idi.



Ona erişip kondular. O kalenin bir tekürü var idi. Adına Arşın oğlu Direk Tekür derlerdi. O kafirin altmış arşın boyu var idi. Altmış batman gürz vururdu, çok kuvvetli yay çekerdi. Kazılık Koca kaleye yetişir yetişmez cenge başladı. Sonra o tekür kaleden dışarı çıktı, meydana girdi, er diledi. Kazılık Koca onu görür görmez yel gibi yetişti, tutkal gibi yapıştı. Kafirin ensesine bir kılıç vurdu, zerre kadar kestiremedi. Sıra kafire geldi. O altmış batman gürz ile Kazılık Koca’ya tepeden aşağı tutup çaldı. Yalan dünya başına dar oldu düdük gibi kan fışkırdı. Kazılık Koca’yı yakolayıp tutup kaleye koydular.



Yiğitleri durmayıp kaçtılar. Kazılık Koca tam on altı yıl kalede esir oldu. Sonra Emen derlerdi bir kişi altı kerre varıp kaleyi alamadı. Meğer hanım, Kazılık Koca esir olduğu vakit bir oğlancığı var idi. Bir yaşında idi. On beş yaşına girdi, yiğit oldu. Babasını öldü biliyordu. Yasak eylemişlerdi, esir olduğunu oğlandan saklıyorlardı. O oğlanın adına Yigenek derlerdi. Günlerden bir gün Yigenek oturup beyler ile sohbet ederken, Kara Göne oğlu Budak ile uyuşamadı. Birbirine söz atıştılar.



Budak der: Burada boş laf edip ne yapıyorsun, mademki er diliyorsun, varıp babanı kurtarsana, on altı yıldır esirdir dedi. Yigenek bu haberi işitince yüreği oynadı, kara bağrı sarsıldı. Kalktı.



Bayındır Han’ın huzuruna vardı, yere yüz koydu, der:



Sabah erken sapa yerde dikilince ak otağa
Atlas ile yapılınca mavi gölgelikli
Tavla tavla çekilince yiğit atlı
Çağınp yardım isteyince bol çavuşla
Çalkandığında yağ dökülen bol nimetli
Darda kalmış yiğidin arkası
Zavallının biçarenin ümidi
Türkistanın direği
Yırtıcı kuşun yavrusu
Amıt suyunun aslanı
Karacuğun kaplanı
Devletli han medet







Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları
Bana asker ver, beni babamın esir olduğu kaleye gönder dedi.


Bayındır Han buyurdu, yirmi dört sancak beyi gelsin dedi. Önce Demirpakı Derbendinde bey olan, kargı mızrak ucunda er böğürten, hasıma yetiştiğinde kimsin diye sormayan Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar seninle beraber varsın dedi. Aygır Gözler Suyu’ndan at yüzdüren, elli yedi kalenin kilidini alan Eylik Koca oğlu Dülek Evren beraber varsın dedi. Çift burçtan kayın oku durmadan geçen Yağrıncı oğlu Kalmış seninle beraber varsın. Üç kerre düşman görmese kan ağlayan Toğsun oğlu Rüstem beraber varsın dedi. Ejderhalar ağzından adam alan Deli Evren beraber varsın. Yer yüzünün bir uçundan bir ucuna yetişeyim diyen Soğan Sarı beraber varsın. Sayılmakla Oğuz erenleri tükense olmaz.



Bayındır Han yirmi dört kahraman sancak beyini Yigeneğe arkadaşlığa verdi. Beyler toplanıp hazırlıklarını yaptılar. Meğer o gece Yigenek rüya gördü. Rüyasını arkadaşlarına söyledi, görelim hanım ne söyledi:



Der: Beyler birdenbire kara başım, gözüm uykuda iken rüya gördü. Ela gözümü açıp dünya gördüm.



Ak boz atlar koşturan alplar gördüm. Ak miğferli alpları yanıma aldım. Ak sakallı Dede Korkut’tan öğüt aldım. Ataca yatan kara dağları aştım. İleri yatan Karadeniz’e girdim. Gemi yapıp gömleğimi çıkardım yelken kurdum. İleri yatan denizi deldim geçtim. Öteki kara dağın bir yanında alnı başı parlayan bir er gördüm. Kalkıp yerimden doğruldum. Kargı dilli öz mızrağımı kaptım. Karşılayıp o ere vardım. Karşısından o eri mızraklayacağım zaman denedim. Göz ucu île o ere baktım. Dayırn Emen imiş onu bildim. Döndüm o ere selam verdim. Oğuz ellerinden kimsin dedim. Gözkapaklarını kaldırıp yüzüme baktı. Oğul Yıgenek nereye gidiyorsun dedî, söyledi. Ben dedim: Düzmürd kalesine gidiyorum, babam orada esir imiş dedim. Burada dayım bana söyledi:



Der:



Yetiştiğinde yel yetişmezdi yedi vurgunum
Yedi bayırın kurduna benzerdi yiğitlerim
Yedi kimiyle kurulurdu benim yayım
Kayın dalı tüylerinden som altınlı benim okum
Yel esti yağmur yağdı yükü koptu
Yedi defa vardım o kaleyi alamadım geri döndüm
Benden daha er çıkmayasın Yigeneğim dön



dedi. Yigenek rüyasında dayısına söylemiş:



Der:



Kalkıp yerinden doğrulduğunda
Ela gözlü bey yiğitleri yanına almadın
Adı belli beylerle sen at koşturmadın
Beş akçeli süvarileri arkadaş ettin
Onun için o kaleyi sen alamadın



demiş. Yigenek yine der:



Kese kese yemeğe yahni güzel
Kesme gününde kumandan hızlı güzel
Daim geldiğince dursa devlet güzel
Bildiğini unutmasa akıl güzel
Hasmından dönmese kaçmasa erlik güzel



dedi.



Bu rüyayı Yigenek arkadaşlarına hikaye eyledi. Meğer dayısı Emen orada yakın idi. Cümle beylerle arkadaş olup gittiler. Düzmürd Kalesine yetişince etrafını çevirip gittiler kondular. Kafirler bunları görünce Arşın oğlu Direk Tekür’e haber verdiler.



O mel’un da kaleden dışarı çıkıp bunların karşısına geçti, er diledi. Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar yerinden kalkı verdi, altmış tutam sivri mızrağını koltuğa kısıp o kafiri karşısından mızraklayayım dedi, mızraklayamadı. Kafir Tekür yakalayıp zorladı, mızrağını çekti elinden aldı. O altmış batman gürz ile Dündar’ı tepeden aşağı tutup çaldı. Geniş dünya başına dar oldu. Cins atını çevirdi, çekilip döndü. Ondan sonra Dönebilmez Dülek Evren altı kanatlı çomağı ile at tepip gelip yukarıdan aşağı kafire şiddetle vurdu, yenemedi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Tekür yakalayıp elinden çomağını aldı, ona da gürz ile vurdu. O da cins atını çevirdi döndü. Hanım, yirmi dört sancak beyi Tekür’ün elinde perişan oldu. Sonra Kazılık Koca oğlu Yigenek, taze yiğitcik yaradan Allah’a sığındı, ölümsüz mabudu övdü, der:



Yücelerden yücesin
Kimse bilmez nicesin
Aziz Tanrı
Sen anadan doğmadın
Sen babadan olmadın
Kimsenin rızkını yemedin
Kimseye güç etmedin61
Bütün yerlerde birsin
Sen daim ve baki olan Allahsın
Ademe sen taç giydirdin
Şeytana lanet kıldın
Bir suçtan ötürü huzurundan sürdün
Nemrud göğe ok attı
Karnı yarık balığı karşı tuttun
Ululuğuna haddin yok
Senin boyun kaddin62 yok
Veya cism ile ceddin yok
Vurduğunu ulutmayan Ulu Tanrı
Bastığını belirtmeyen belli Tanrı
Kaldırdığını göğe yetiştiren güzel Tanrı
Kızdığını kahreden kahhar Tanrı
Birliğine sığındım Rabbim kadir Tanrı
Medet senden
Kara elbiseli kafire at tepiyorum
İşimi sen yoluna koy



dedi. Hemen at sürdü. Yel gibi yetişti, tutkal gibi yapıştı. Kafirin omuzuna bir kılıç vurdu. Giyimini kuşamını doğradı, altı parmak derinliğinde yara açtı. Kara kanı fışkırdı, kara kalçası, çizmesi dolu kan oldu. Kara başı bunaldı darda kaldı. Hemen döndü kaleye kaçtı. Yigenek ardından yetişti. Kale kapısına girmişken kara çelik öz kılıcı ile ensesine öyle çaldı ki başı top gibi yere düştü. Ondan sonra Yigenek atını döndürdü. askerin yanma geldi.



Esir olan Kazılık Koca’yı bırakı vermişler, çıkıp geldi. Hay bey yiğitler kafiri kim öldürdü diyerek söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Develerin dişisini gebe koydum
Erkek midir dişi midir onu bilsem
Kara elimin koyununu gebe koydum
Koç mudur koyun mudur onu bilsem
Ela gözlü güzel helalimi hamile koydum
Erkek midir kız mıdır onu bilsem
Bre bey yiğitler haber bana Yaradanın aşkına



dedi. Yigenek burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Develerin dişisini gebe koydun erkek oldu
Kara elde koyununu gebe koydun koç oldu
Ela gözlü güzel helalin! hamile koydun aslan oldu



dedi. Yigenek babası île görüştü. Ondan sonra gerikalan beyler görüştü. Sonra hep birden beyler kaleye yürüyüş ettiler, yağmaladılar. Babası ile Yigenek gizli yaka tutarak koklaştılar, iki hasret birbiriyle
buluştular, ıssız yerin kurdu gibi uluştular. Tanrı’ya şükürler kıldılar.



Kalenin kilisesini yıkıp yerine mescit yaptılar. Aziz Tanrı adına hutbe okuttular. Kuşun alaca kanım, kumaşın arısını, kızın güzelini, dokuz katlı içlenmiş süslü elbise, cübbe Bayındır Han’a hisse çıkardılar. Geri kalanını gazilere bağışladılar. Döndüler, evlerine geldiler.



Dedem Korkut gelip destan söyledi, deyiş dedi. Bu Oğuzname Yigeneğin olsun dedi.



Dua edeyim hanım : Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun. Ahir sonu an imandan ayırmasın. Ak olnında beş kelime dua kıldık kabul olsun. Günahınız adıı güzel Muhammed Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:41

Oğuz zamanında Kanglı Koca derlerdi bir gürbüz er var idi. Yetişmiş bir yiğit oğlu var idi, adına Kan Turalı derlerdi.



Kanglı Koca der: Dostlar, babam öldü ben kaldım, yerim yurdunu tuttum, yarınki gün ben Öleceğim oğlum kalacak, bundan daha iyisi yoktur ki gözüm görürken oğul gel seni evlendireyim dedi. Oğlan der: Baba mademki beni evlendireyim diyorsun, bana layık kız nasıl olur?



Kan Turalı der: Baba ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben kara koç atıma binmeden o binmiş olmalı, ben kanlı kafir eline varmadan o varmış bana baş getirmiş olmalı dedi. Kanglı Koca der: Oğul sen kız istemezmişsin, bir yiğit bahadır istermişsin, onun arkasında yiyesin içesin hoş geçesin.



Der: Evet canım baba öyle isterim, ya varasın bir cici bici türkmen kızını alasın, birdenbire kayayım üzerine düşeyim, karnı yırtılsın dedi. Kanglı Koca der: Oğul kız görmek senden, mal rızk vermek benden dedi. Böyle diyince yiğitler ejderhası Kan Turalı yerinden kalktı. Kırk yiğidini yanına aldı.



İç Oğuz’u gördü, kız bulamadı. Çekildi geri döndü, evlerine geldi. Babası der: Oğul kız buldun mu? Kan Turalı der: Yıkılsın Oğuz elleri, bana yarar kız bulamadım baba dedi. Babası der: Hey oğul kız dileyip varan böyle varmaz. Kan Turalı der: Ya nasıl varır baba dedi. Kanglı Koca der: Oğul sabah varıp öğlen gelmek olmaz, öğlen varıp akşam gelmek olmaz, oğul sen mala dört elle sarıl, yığ, ben sana kız aramağa gideyim dedi. Kanglı Koca sevine kıvana kalktı. Ak sakallı çok yaşlı ihtiyarları yanına aldı.





Iç Oğuz’a girdi, kız bulamadı. Dolandı Dış Oğuz’a girdi, bulamadı. Dolandı Tırabuzan’a geldi. Meğer Tırabuzan tekürünün44 bir fevkalade güzel dilber kızı var idi. Sağına soluna iki çift yay çekerdi. Attığı ok yere düşmezdi. O kızın üç canavar kalınlığı kaftanlığı var idi. Kim o üç canavarı bastırsa yense öldürse kızımı ona veririm diye vad eylemişti. Bastıramasa başını keserdi. Böylelikle otuz iki kafir beyinin oğlunun başı burç bedeninde kesilip asılmıştı. O üç canavarın biri kükremiş aslan idi, biri kara boğa idi, biri de kara erkek deve idi. Bunların her birisi bir ejderha idi. Bu otuz iki baş ki burçta asılmıştı, kükremiş aslan ile kara erkek devenin yüzünü görmemişlerdi, ancak boğa boynuzunda helak olmuşlardı.



Kanglı Koca bu başları ve bu canavarları gördü, başında olan bit ayağına toplandı46.Der. Varayım oğluma doğru haber vereyim, hüneri var isa gelsin alsın, yoksa evdeki kıza razı olsun dedi. At ayağı çabuk ozan dili çevik olur. Kanglı Koca giderek geldi Oğuz’a çıktı. Kan Turalı’ya haber oldu, baban geldi dediler. Kırk yiğit ile babasına karşı vardı. Elini öptü. der: Canım baba bana yarar kız buldun mu? Der: Buldum oğul hünerin var ise dedi. Kan Turalı der: Altın akçe mi ister, katır deve mi ister? Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Babası der: Oğul hüner gerek hüner dedi. Kan Turalı der: Baba yelesi kara cins atıma eyer vurayım, kanlı kafir eline akın edeyim, baş keseyim, kan dökeyim, kafire kan kusturayım, kul hizmetçi getireyim, hüner göstereyim. Kanlı Koca der: Hay canım oğul hüner dediğim o değil. O kız için üç canavar beslemişler. Kim ki o üç canavarı bastırır, o kızı ona verirler. Bastırıp öldürmese onun başını keserler burca asarlar. Kan Turalı der: Baba bu sözü sen bana dememeliydin, mademki dedin, elbette varmalıyım, başıma kakınç, yüzüme dokunç olmasın, kadın ana bey baba esen kalın dedi.



Kanglı Koca der: Gördün mü ben bana nettim, oğlana korkunç haberler vereyim, belki gitmez döner dedi. Kanglı Koca burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :





Der:



Oğul senin varacağın yerin
Dolamaç dolamaç yolları olur
Atlı batıp çıkamaz onun balçığı olur
Alaca yılan sökemez onun ormanı olur
Gök ile boy ölçüşen onun kalesi olur
Göz Kakarak gönül alan onun güzeli olur
Hay demeden baş getiren celladı olur
Sırtında kalkan oynar yayası olur
Yaman yerlere yeltendin geri dön
Ak sakallı babanı ihtiyarcık olmuş ananı ağlatma



dedi. Kan Turalı kızdı, der:



Ne söylüyorsun ne diyorsun canım baba
Bu kadar işten korkan yiğit mi olur
Alp ere korku vermek ayıp olur
Dolamaç dolamaç yollarını
Kadir kor ise geceleyin at sürüp geçeyim
Atlı batıp çıkamaz onun balçığına kumlar döşeyeyim
Alaca yılan sökemez ormanını
Çakmak çakıp ateşe vereyim
Gök ile boy ölçüşen kalelerini
Kadir kor ise yapayım yıkayım
Göz kakarak gönül alan güzelinin boynunu öpeyim
Sırtında kalkan oynar yayasının
Kadir kor ise başını keseyim
Ya varayım ya varmayayım
Ya geleyim ya gelmeyeyim
Ya kara erkek devenin göğsü altında kalayım
Ya boğanın boynuzuna ilişeyim
Ya kükremiş aslanın pençesinde didileyim
Ya varayım ya varmayayım
Ya geleyim ya gelmeyeyim
Yine görünceye kadar bey baba hatun ona esen kalın



dedi. Gördüler ki namus için durmuyor, dediler: Oğul uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin dediler. Babasının anasının ellerini öptü.



Kırk yiğidini yanına aldı. Yedi gün yedi gece at koşturdular. Kafirin hudut boyuna eriştiler, çadır diktiler. Koşucu atını koşturup Kan Turalı gürzünü göğe atıyor, inip yere düşmeden kavrıyor, tutuyor,



Hey kırk eşim kırk arkadaşım
Yüğrük olsa yarışsam
Hak Taala inayet eylese
Üç canavarı öldürsem
Güzeller sultanı sarı elbiseli Selcen Hatunu alsam
Babamın anamın evine dönsem
Hey kırk eşim kırk arkadaşım
Kırkınıza kurban olsun benim başım



diye söylüyordu.



Bunlar bu sözde iken meğer hanım teküre haber vardı. Oğuz’dan Kan Turalı derler bir yiğit var imiş, kızını istemeğe geliyor dediler. Kafirler yedi ağaç yer karşı geldiler, neye geldiniz yiğit beyler dediler. Karşılıklı vermeğe almağa geldik dediler. İzzet hürmet eylediler. Ak çadır diktiler, alaca halı düşediler, ak koyun kestiler, yedi yıllık al şarap içirdiler. Alıp bunları teküre getirdiler.



Tekür taht üzerinde oturmuştu. Yüz kafir gizlice giyimini giyinmişti. Yedi kat meydanı dolandı geldi. Meğer kız meydanda bir köşk yaptırmıştı. Bütün yanında olan kızlar al giymişlerde kendisi sarı giymişti, yukarıdan temaşa ediyordu. Kan Turalı geldi, kara şaykalı teküre selam verdi. Tekür selam aldı. Alaca halı döşediler. oturdu. Tekür der: Yiğit nereden geliyorsun? Kan Turalı yerinden kalkı verdi, sallana sallana yürüdü, ak alnını açtı, ak bileklerini sıvadı, dedi ki:



Karşı yatan kara dağını aşmağa gelmişim
Akıntılı suyunu geçmeğe gelmişim
Dar eteğine geniş koltuğuna sığınmağa gelmişim
Tanrı buyruğu ile Peygamber kavli ile
Kızını almağa gelmişim



dedi. Tekür der: Bu yiğidin sözü hızlı, eğer elinde hüneri var ise. Tekür der: Bu yiğidi anadan doğma soyundurun.



Soyundurdular. Kan Turalı altınlı ince keten bezini beline sardı. Kan Turalı’yı alıp meydana getirdiler. Kan Turalı cemal ve kemal sahibi idi. Oğuzda dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi. Biri Kan Turalı, biri Kara Çöğür ve oğlu Kırk Kınak ve boz aygırlı Beyrek. Kan Turalı yüz örtüsünü sıyırdı açtı. Kız köşkten bakıyordu, eli ayağı gevşedi, kedisi miyavladı, avsıl53 olmuş dana gibi ağzının suyu aktı. Yanındaki kızlara der: Hak Taala babamın gönlüne merhamet lütfetse de başlık kesip beni o yiğide verse, bunun gibi yiğit yazık olur ki canavarlar elinde helak olsun dedi.



Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler. Boğa dizini çöktü, boynuzu ile mermer taşı yuğurdu peynir gibi ditti. Kafirler der: Şimdi yiğidi atar, yıkar, yere serer, delik deşik eder. yıkılsın Oğuz etleri, kırk yiğit bir bey oğlu ile bir kızdan Ötürü ölmek ne oluyor dediler. Bunu işitince kırk yiğit ağlaştılar. Kan Turalı sağına baktı kırk yiğidini ağlar gördü, soluna baktı öyle gördü/Der: Hey kırk eşim kırk arkadaşım, niye ağlıyorsunuz, kolca kopuzumu getirin övün beni dedi. Burada kırk yiğit Kan Turalı’yı övmüşler, görelim hanımnasıl övmüşler:



Der:



Sultanım Kan Turalı
Kalkarak yerinden doğrulmadın mi
Yelesi kara cins atına binmedin mi
Arku Beli Ala Dağı
Anlayarak kuşlayarak aşmadın mı
Babanın ak otağının eşiğinde
Hizmetçiler inek sağar görmedin mi
Boğa boğa dedikleri
Kara inek buzağısı değil midir
Alp yiğitler hasmından kaygılanır mı olur
San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşk ile ateşe yakar
Kan Turalı sarı elbiseli kız aşkına bir hu1



dedi.



Bre boğanızı koyu verin gelsin dedi. Boğanın zincirini aldılar, salı verdiler. Boynuzu elmas mızrak gibi. Kan Turalı’nın üzerine hücum etti. Kan Turalı adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, boğanın olnına öyle bir yumruk vurdu ki boğayı kıçı üzerine çökertti. Alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Çok uğraştılar. Ne boğa yener, ne Kan Turzalı yener. Küt küt boğa solumağa başladı. Ağzı köpüklendi. Kan Turalı der: Bu dünyayı erenler akıl ile bulmuşlardır, bunun önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise ardından göstereyim dedi. Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, boğanın önünden savuldu. Boğa boynuzu üzerine dikildi. Kuyruğundan üç kere kaJdırıp yere attı. Kemikleri hurdahaş oldu. Bastı boğazladı. Bıçak çıkatıp derişini’ yüzdü. Etini meydanda bırakarak derisini Tekür’ün önüne getirip der: Yarın sabah kızını bana veresin dedi. Tekür der: Bre kızı verin. şehirden sürün, çıksın gitsin dedi. Tekür’ün kardeşi oğlu var idi, der: Canavarların sultanı aslandır, onunla da oyun göstersin, kızı ondan sonra verelim dedi.Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Vardılar aslanı çıkardılar, meydana getirdiler. Aslan haykırdı, meydanda ne kadar at var ise kan kaşandı. Yiğitleri der: Boğadan kurtuldu, aslandan nasıl kurtulsun dediler, ağlaştılar. Kan Turalı yiğitlerini ağlar gördü, der: Bre alca kopuzumu ele alın beni övün, sarı elbiseli kız aşkına bir aslandan döneyim mi dedi. Arkadaşları burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Sultanım Kan Turalı
Akça sazlar içinde san deriler görüp taylar basan
Avın damarını delerek kanım emen
Kara çelik öz kılıçtan dönmeyen
Ak kirişli katı yaydan korkmayan
Ak tüylü delici oktan çekinmeyen
Canavarlar sultanı kükremiş aslan kıran54
Alaca köpek yavrusuna kendisini dalatır mı
Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı

dediler.



San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşk ile ateşe yakar
San elbiseli kız aşkınaa bir hu



dedi.



Kan Turolı, bre katır aslanını koyu ver gelsin dedi. Kara çelik öz kılıcım yok ki kapıştığı zaman iki biçeydim, sana sığındım cömertler cömerdi gani Tanrı, medet dedi. Aslanı koyu verdiler, sürdü geldi. Kan Turalı bir çoban keçesini eline doladı, aslanın pençesine sunu verdi. Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, aslanın alnını gözetip öyle bir yumruk vurdu ki, yumruk çenesine dokundu ufattı. Ensesinden tuttu belini yüzdü, sonra kaldırıp yere vurdu, hurdahaş oldu. Tekür’ün önüne geldi, dedi: Dost, kızını bana ver dedi. Tekür der: Kızı getirin verin, bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi, ister dursun ister gitsin dedi. Yine kardeşi oğlu der: Canavarların başı devedir, onunla da oyununu oynasın dedi, ondan sonra kızı verelim dedi.



Tanrıdan inayet olunca beyin paşanın himmeti Kan Turalı’nın oldu. Tekür devenin ağzını yedi yerden bağlayın dedi. Hasut kafirler bağladılar, yularını sıyırıp salı verdiler. Kan Turalı fırlar devenin koltuğundan girer, fırlar çıkar. Sarhoş yiğit hem iki canavarla savaşmıştı, kaydı düştü. Altı cellat ensesine geldiler, yalın kılıç tuttular. Burada arkadaşlar söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Kalkarak Kan Turalı yerinden doğruluverdin
Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin
Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın
Arku Beli Ala Dağı geceleyin aştın
Akıntılı güzel suyunu geceleyin geçtin
Kanlı kafir eline geceleyin girdin
Kara- boğa geldiğinde hurdahaş eyledin
Kükremiş aslan geldiğinde belini büktün
Kara erkek deve geldiğinde niye geçtin^
Kara kara dağlardan haber aşar
Kanlı kanlı sulardan haber geçer
Kudretli Oğuz eline haber varır
Kanglı Koca oğlu .Kan Turalı netmiş derler
Kara boğa geldiğinde kıpırdatmamış
Kükremiş aslan geldiğinde belini bükmüş
Kara erkek deve geldiğinde niye geçmiş derler
Büyük küçük kalmaz söz eder
Yaşlı kadın erkek dedikodu eder
Ak sakallı baban dertli olur
îhtiyarcık olmuş anan kan yaş döker
Hanım kalkarak yerinden doğrulmazsan
Altı cellat ensende yalın kılıç tutar
Birdenbire güzel basını keser
Aşağıdan yukarı bakmaz mısın
Karşına alaca kaz geldi şahinini atmaz mısın
Sarı elbiseli Selcen Hatun işaret eder görmez misin
Seni deve burnundan perişan olur dediler bilmez misin
Son elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşk ile ateşe yakar
Sarı elbiseli kız aşkına bir hu



dedi. Kan Turalı ayağa kalktı. Der: Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü île yapıştı derler, yarın Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan kadir Tanrı’ya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, inşallah bunun da başını keseyim, dedi.


(2. Bölüm)

Vay göz açıp gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Vay al duvağımın sahibi
Vay alnımın başımın umudu
Han Beyrek

diye ağladı. Babasına anasına haber oldu, apalaca yurduna feryat figan girdi, ak çıkardılar, kara giydiler. Kudretli Oğuz Beyleri Beyrek’ten ümit kestiler.

Yalancı oğlu Yaltacuk küçük düğününü yaptı büyük düğününe mühlet koydu.

Beyreğin babası Pay Püre Bey de bezirganlarını çağırdı yanına getirdi, der: Bre bezirganlar varın, iklim iklim arayın. Beyreğin ölüsü dirisi haberini getirirsiniz belki der.

Bezirganlar hazırlık gördüler. Gece gündüz demeyip yürüdüler. Birdenbire Parasarın Bayburt Hisarına geldiler. Meğer o gün kafirlerin mukaddes günleri idi. Her biri yemekte içmekte idi. Beyreği de getirip kopuz çaldırıyorlardı. Beyrek yüce çardaktan baktı bezirganları gördü. Bunları gördüğünde haberleşti, görelim hanım ne haberleşti:

Der:

Düz engin havadar yerden gelen kervancı
Bey babamın kadın anamın hediyesi kervancı
Ayağı uzun koç ata binen kervancı
Ünümü anla sözümü dinle kemancı
Ulaş oğlu Salur Kazan’ı sorar olsam sağ mı kervancı
Kudretli Oğuz içinde Kıyan Selçük oğlu Deli Dündarı sorar
olsam sağ mı kervancı
Kara Göne oğlu Kara Budağı sorar olsam sağ mı kervancı
Ak sakallı babamı
Ak bürçekli anamı sorar olsam sağ mı kervancı
Göz açıp da gördüğüm
Gönül ile sevdiğim
Pay Piçen kızı Banu Çiçek evde mi kervancı
Yoksa kimseye vardı mı kervancı
Söyle bana
Kara başım kurban olsun kervancı sana

dedi. Bezirganlar der:

Sağ mısın esen misin canım Bamsı
On altı yılın hasreti hanım bamsı
Kudretli Oğuz içinde
Kazan Beyi sorar olsan sağdır Bamsı
Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar’ı sorar olsan sağdır Bamsı.
Kara Göne oğlu Budağı sorar olsan sağdır Bamsı
O beyler ak çıkardı kara giydi senin için Bamsı
Ak sakallı babanı
Ak bürçekli ananı sorar olsan sağdır Bamsı
Ak çıkarıp kara giydiler senin için Bamsı
Yedi kız kardeşini yedi yol ayırımında ağlar gördüm Bamsı
Güz elması gibi al yanaklarını yırtar gördüm Bamsı
Vardı gelmez kardeş diye feryad eder gördüm Bamsı
Göz açıp da gördüğün
Gönül verip sevdiğin
Pay Piçen kızı Banu Çiçek
Küçük düğününü yaptı büyük düğününe mühlet koydu
Yalancı oğlu Yaltacuğa varır gördüm Han Beyrek
Parasarın Bayburt Hisarından uçmağa bak
Ap alaca gerdeğine gelmeğe bak
Gelmez olsan Pay Piçen kızı Banu Çiçeği aldırdın belli bil

dedi. Beyrek kalktı, ağlaya ağlaya kırk yiğidin yanına geldi. Kaba sarığı kaldırdı yere çaldı, der: Hey benim kırk arkadaşım, biliyor musunuz neler oldu? Yalancı oğlu Yaltacuk benim ölüm haberini iletmiş, penceresi altın otağına babamın figan girmiş, kaza benzer kızı gelini ak çıkarmış kara giymiş, göz açıp da gördüğüm, gönül verip sevdiğim Banu Çiçek Yalancı oğlu Yaltacuğa varır olmuş.



Böyle diyince kırk yiğidi kaba sarıklarını kaldırdılar yere çaldılar, böğüre böğüre ağlaştılar, feryat figan kıldılar. Meğer kafir beyinin bir bekar kızı var idi. Her gün Seyreği görmeğe getirdi. O gün yine görmeğe geldi. Baktı gördü Beyrek müteessir olmuş. Kız der: Niçin müteessirsin hanım yiğit? Geldikçe seni şen görürdüm, gülerdin oynardın, şimdi noldun dedi. Beyrek der: Nasıl müteessir olmayayım? On altı yıldır ki babanın esiriyim, babaya anaya, akrabaya kardeşe hasretim ve hem bir kara gözlü yavuklum var idi. Yalancı oğlu Yaltacuk derler bir kişi var idi.



Varmış yalan söylemiş, beni öldü demiş, ona varır olmuş dedi. Böyle söyleyince kız —Beyreğe aşık olmuştu— der: Eğer seni hisardan aşağı urgan ile sallandıracak olursam, babana anana sağlık ile varacak olursan beni burada gelip helallığa alır mısın dedi. Beyrek and içti: Kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, yer gibi kertmeyim, toprak gibi savrulayım. sağlık ile varacak olursam Oğuz’a gelip seni helallığa olmazsam dedi. Kız da urgan getirip Beyreği hisardan aşağı sallandırdı. Beyrek aşağı baktı kendisini yeryüzünde gördü. Allah’a şükreyledi, yola düştü. Giderek kafirin at sürüsüne geldi. Bir at bulursam tutayım bineyim dedi. Baktı gördü kendisinin deniz tayı boz aygırı burada otlayıp duruyor. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Boz aygır da Beyreği görüp tanıdı, iki ayağının üzerine kalktı kişnedi. Beyrek de övmüş, görelim hanım nasıl övmüş:



Der :

Açık açık meydana benzer senin alıncığın
İki gece ışık saçan tasa benzer senin gözceğizin
İbrişime benzer senin yeleciğin
İki çift kardeşe benzer senin kulacığın
Eri muradına yetiştirir senin arkacığın
At demem sana kardeş derim kardeşimden daha iyi
Başıma iş geldi arkadaş derim arkadaşımdan daha iyi

dedi. At başını yukarı tuttu, bir kulağını kaldırdı Beyreye karşı geldi. Beyrek atın göğsünü kucakladı, iki gözünü öptü. Sıçradı bindi, hisarın kapısına geldi. Otuz dokuz arkadaşım emanet etti, görelim hanım nasıl emanet etti:

Beyrek der:

Bre pis dinli kafir
Benim ağzıma söğüp duruyordun tahammül edemedim
Kara domuz etinden yahni yedirdin tahammül edemedim
Tanrı bana yol verdi gider oldum bre kafir
Otuz dokuz yiğidimin emaneti bre kafir
Birini eksik bulsam yerine on öldüreyim
Onunu eksik bulsam yerine yüzünü Öldüreyim bre kafir
Otuz dokuz yiğidimin emaneti bre kafir

dedi. sonra tuttu yürüyü verdi. Kırk kişi kafirler atlandılar, ardına düştüler. Kovalayıp gittiler yetişemediler döndüler.

Beyrek Oğuz’a geldi. Baktı gördü bir ozan gidiyor. Der: Bre ozan nereye gidiyorsun? Ozan der: Bey yiğit düğüne gidiyorum. Beyrek der: Düğün kimin? Yalancı oğlu Yaltacuğun dedi. Bre kimin nesini alıyor dedi. Ozan der: Han Beyreğin adaklısını alıyor dedi.



Beyrek der: Bre ozan kopuzunu bana ver atımı sana vereyim, sakla, geleyim değerini getireyim alayım dedi. Ozan der: Avazım kısılmadan, sesim kalınlaşmadan bir attır elime geçti, götüreyim saklayayım dedi. Ozan kopuzu Beyreğe verdi. Beyrek kopuzu aldı, babasının yurduna yakın geldi. Baktı gördü ki bir kaç çobanlar yolun kenarını almışlar ağlıyorlar, hem durmayıp taş yığıyorlar. Beyrek der: Bre çobanlar, bir kişi yolda taş bulsa yabana atar, siz bu yolda bu taşı niçin yığıyorsunuz?



Çobanlar der: Bre sen seni bilirsin, bizim halimizden haberin yok dediler. Bre ne haliniz vardır? Çobanlar der: Beyimizin bir oğlu var idi, on altı yıldır ki ölüsü dirisi haberini kimse bilmez. Yalancı oğlu Yaltacuk derler, ölüsü haberini getirdi, adaklısını ona verir oldular, gelir burdan geçer, vuralım onu, ona varmasın, eşine dengine varsın dediler.



Beyrek der: Bre yüzünüz ak olsun, ağanızın ekmeği size helal olsun dedi. Oradan babasının yurduna geldi. Meğer evlerinin önünde bir büyük ağaç var idi. Dibinde bir güzel pınar var idi. Beyrek baktı gördü kim küçük kız kardeşi pınardan su almağa geliyor, kardeş Beyrek diye ağlıyor feryat ediyor, toyun düğünün kara oldu diye ağlıyor. Beyreğe müthiş ayrılık acısı çöktü, dayanmadı. boncuk boncuk gözünün yaşı akıp gitti. Çağırarak burada söyler, görelim hanım ne söyler:






Beyrek der:

Bre kız ne ağlıyorsun ne bağırıyorsun ağabey diye
Yandı bağrım yakıldı içim
Senin ağabeyin yok mu olmuştur
Yüreğine kaynar yağlar mı dökülmüştür
Kara bağrın mı sarsılmıştır
Ağabey diye ne ağlıyorsun ne bağırıyorsun
Yandı bağrım yakıldı içim
Karşı yatan kara dağı sorar olsam yaylak kimin
Soğuk soğuk sularını sorar olsam içme kimin
Tavla tavla koç atları sorar olsam binek kimin
Katar katar develeri sorar olsam yük taşıyıcı kimin
Ağıllarda akça koyunu sorar olsam şölen kimin
Karalı mavili otağı sorar olsam gölge kimin
Ağız dilden kız işi haber bana
Kara başım kurban olsun bugün sana

dedi. Kız der:

Çalma ozan söyleme ozan
Yaslı ben kızın nesine gerek
Karşı yatan kara dağı sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin yaylası idi
Ağabeyim Beyrek gideli yaylayanım yok
Soğuk soğuk sularını sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin içmesi idi
Ağabeyim Beyrek gideli içenim yok
Tavla tavla koç atları sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin bineği idi
Ağabeyim Beyrek gideli binenim yok
Katar katar develeri sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin yük taşıyıcısı idi
Ağabeyim Beyrek gideli yükleyenim yok
Ağıllarda akça koyunu sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin şöleniydi
Ağabeyim Beyrek gideli şölenim yok
Karalı mavili otağı sorar olsan
Ağabeyim Beyreğindir
Ağabeyim Beyrek gideli göçenim yok

Yine kız der.

Bre ozan
Karşı yatan kara dağdan geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Taşkın taşkın suları aşıp geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Ağır adlı şehirlerden geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Bre ozan gördün ise söyle bana
Kara başım kurban olsun ozan sana

dedi. Kız gene der:

Karşı yatan kara dağım yıkılmıştır
Ozan senin haberin yok
Gölgeli koca ağacım kesilmiştir
Ozan senin haberin yok
Dünyalıkta bir kardeşim alınmıştır
Ozan senin haberin yok
Çalma ozan söyleme ozan
Yaslı ben kızın nesine gerek ozan
önünde düğün var düğüne varıp öt

dedi. Seyrek bundan geçti, büyük kız kardeşlerinin yanına geldi. Baktı gördü kız kardeşleri karalı mavili oturuyorlar. Çağırıp Beyrek söyler, görelim hanım ne söyler:

Der:

Sabah sabah yerinden kalkan kızlar
Ak otağı bırakıp kara otağa giren kızlar
Ak çıkarıp kara giyen kızlar
Bağır gibi katılaşan yoğurttan ne var
Kara saç altında kül ekmeğinden ne var
Deri yaygıda ekmekten ne var
Üç gündür yoldan geldim doyuran beni
Üç güne varmasın Allah sevindirsin sizi

dedi. Kızlar vardılar yemek getirdiler, Beyreğin karnını doyurdular. Beyrek der: Ağabeyinizin başı ve gözü sadakası eski kaftanınız var ise giyeyim düğüne varayım, düğünde elime kaftan verirler, tekrar kaftanınızı geri vereyim dedi. Vardılar, Beyreğin kaftanı var imiş, buna verdiler. Aldı giydi, boyu boyura, beli beline, kolu koluna yakıştı. Büyük kız kardeşi bunu Beyreğe benzetti, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları

Kara sürme gözlerin fersizleşmeseydi
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Yüzünü kara saç örtmeseydi
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Sağlam sağlam bileklerin solmasaydı
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Sallana sallana yürüyüşünden
Aslan gibi duruşundan
Darda kalmış yiğidin arkası
Zavallının biçarenin ümidi
Bayındır Han’ın güveyisi
Yırtıcı kuşun yavrusu
Türkistanın direği
Amıt suyunun aslanı
Karacuğun kaplanı
Yağız al atın sahibi
Han Uruz’un babası
Hanım Kazan
Ünümü anla sözümü dinle
Sabah sabah kalkmışsın
Ak ormana girmişsin
Ak kavağın budağından sallayarak geçmişsin
Can yaycığını eğmişsin
Okcağızını kurmuşsun
Adını gelin odası koymuşsun
Sağda oturan sağ beyler
Sol kolda oturan sol beyler
Eşikteki inançlılar
Dipte oturan has beyler
Kutlu olsun devletiniz

dedi. Böyle söyleyince Kazan Bey der: Bre deli ozan benden ne dilersin, çadırlı otağ mı dilersin, kul hizmetçi mi dilersin, altın akçe mi dilersin, vereyim dedi. Beyrek der: Sultanım beni bıraksan da şölen yemeğinin yanına varsam, karnım açtır, doyursam dedi. Kazan der: Deli ozan devletini tepti, beyler bugünkü beyliğim bunun olsun, bırakın nereye giderse gitsin, neylerse eylesin dedi.

Beyrek şölen yemeğinin üzerine geldi. Karnını doyurduktan sonra kazanları tepti, döktü, çevirdi. Yahninin kimini sağma, kimini soluna atar. Sağdan gideni sağ alır, soldan gideni sol alır. Haklıya hakkı değsin, haksıza yüzü karalığı değsin.

Kazan Bey’e haber oldu, sultanım deli ozan hep yemeği döktü dediler, şimdi kadınların yanına varmak istiyor. Kazan der: Bre bırakın kadınların yanına da varsın dedi.

Beyrek kalktı, kadınların yanına vardı Zurnacıları kovdu, davulcuları kovdu, kimini dövdü, kiminin başını yardı. Kadınların oturduğu otağa geldi, eşiğini uttu oturdu. Bunu gördü Kazan Bey’in hatunu boyu uzun Burla kızdı, der: Bre kavat oğlu deli kavat, sana düşer mi teklifsizce benim üzerime gelesin dedi. Beyrek der: Hamın. Kazan Bey’den bana buyruk oldu. bana kimse karışamaz dedi. Burla Hatun der: Bre madem ki Kazan Bey’den buyruk olmuştur, bırakırı otursun dedi. Yine döndü Seyreğe der: Bre deli ozan peki maksadın nedir? Der: Hanım maksadım odur ki kocaya varan kız kalksın oynasın, ben kopuz çalayım dedi.

Kısırca Yenge derler bir hatun var idi, ona dediler: Bre Kısırca Yenge kalk sen oyna. ne bilir deli ozan dediler. Kısırca Yenge kalktı, der: Bre deli ozan kocaya varan kız benim dedi. oynamağa başladı. Beyrek kopuz çaldı söyledi, görelim hanım ne söyledi :

Der:

And içmişim kısır kısrağa bindiğim yok
Binip mukaddes savaşlara vardığım yok
öküz ardında çobanlar sana bakar
Boncuk boncuk gözlerinin yaşı akar
Sen onların yanına var
Muradını onlar verir belli bil
Seninle benim işim yok
Kocaya varan kız kalksın
Kol sallayıp oynasın
Ben kopuz çalayım

dedi. Kısırca Yenge, vay bu zeval gelecek deli beni görmüş gibi söylüyor, dedi, vardı yerinde oturdu.

Bu sefer Boğazca Fatma derler bir hatun var idi. kalk sen oyna dediler. Kızın kaftanını giydi, çal bre deli ozan, kocaya varan kız benim, oynayayım dedi. Deli ozan der:

And içeyim bu sefer boğaz33 kısrağa bindiğim yok
Binip mukaddes savaşlara vardığım yok
Evinizin ardı derecik değil miydi
Köpeğinizin adı Barak değil miydi
Senin adın kırk oynaşlı Boğazca Fatma değil miydi
Daha aybını açarım belli bil

dedi.

Seninle benim oyunum yok
Var yerine otur
Kocaya varan yerinden kalksın
Ben kopuz çalayım
Kol sallayıp oynasın

dedi. Böyle söyleyince Boğazca Fatma der: Vay deli boğmaca çıkaracak olanca aybımızı kalktı, kalk kız, oynarsan oyna, oynamazsan cehennemde oyna, Beyrek’ten sonra başına bu hal geleceğini biliyorduk dedi. Burla Hatun der: Kız kalk oyna, elinden ne gelir dedi.

Banu Çiçek kırmızı kaftanını giydi, ellerini yenine çekti gözükmesin diye, oyuna girdi, dedi. Bre deli ozan çal. kocaya varan kız benim, oynayayım dedi. Beyrek der:

Ben bu yerden gideli deli olmuş
Pek çok beyaz karlar yağmış dize çıkmış
Han kızının evinde kut, halayık tükenmiş
Maşrapa almış suya varmış
Bileğinden on parmağını soğuk almış
Kızıl altın getirin han kızına tırnak yontun
Ayıplıca han kızı kocaya varmak ayıp olur

dedi. Banu işitince Banu Çiçek kızdı: Bre deli ozan ben ayıplı mıyım ki, bana ayıp koşuyorsun dedi, gümüş gibi ak bileğini açtı, elini çıkardı. Beyreğin geçirdiği yüzük göründü. Beyrek yüzüğü tanıdı. Burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Beyrek gideli bam bam tepe başına çıktığım çok
Kargı gibi kara saçımı yolduğum çok
Güz elması gibi al yanağımı yırttığım çok
Vardı gelmez bey yiğidim han yiğidim Beyrek diye ağladığım çok
Seviştiğim Bamsı Beyrek sen değilsin
Altın yüzük senin değildir
Altın yüzükte çok nişan vardır
Altın yüzüğü istiyorsan nişanını söyle

dedi. Beyrek der:

Sabah sabah hankızı yerimden kalkmadım mı
Boz aygırın beline binmedim mi
Senin evinin üzerine yabani geyik yıkmadım mı
Sen beni yanına çağırmadın mı
Seninle meydanda at koşturmadık mı
Senin atını benim atım geçmedi mi
Ok atınca ben senin okunu geride bırakmadım mı
Güreşte ben seni yenmedim mi
Üç öpüp bir ısırıp
Altın yüzüğü parmağına geçirmedim mi
Seviştiğin Bamsı Beyrek ben değil miyim

dedi. Böyle diyince, kız tanıdı bildi ki Beyrek’tir, cübbesi ile çuhası ile Beyreğin ayağına kapandı. Beyreğe dadılar kaftan giydirip donattılar. Hemen kız sıçradı ata bindi. Beyreğin babasına anasına müjdeye koşturup gitti. Kız der:

Halka halka kara dağın yıkılmıştı yüceldi ahir
Kanlı kanlı suların çekilmişti çağladı ahir
Koca ağacın kurumuştu yeşerdi ahir
Yiğit atın ihtiyarlamıştı tay verdi ahir
Kıvıl develerin ihtiyarlamıştı yavru verdi ahir
Ak koyunun ihtiyarlamıştı kuzu verdi ahir
On altı yıllık hasretin oğulun Beyrek geldi ahir
Kayın baba kaynana müjde bana ne verirsiniz

dedi. Beyreğin babası anası der:

Dilin için öleyim gelinciğim
Yoluna kurban olayım gelinciğim
Yalan ise bu sözlerin gerçek olsun gelinciğim
Sağ esen çıkıp gelse
Karşı yatan kara dağlar sana yaylak olsun
Soğuk soğuk suları sana içme olsun
Kulum halayığım sana cariye olsun
Yiğit atlarım sana binek olsun
Katar katar develerim sana yük taşıyıcı olsun
Ağıllarda akça koyunum sana şölen olsun
Altın akçem sana harçlık olsun
Penceresi altın otağım sana gölge olsun
Kara başım kurban olsun sana gelinciğim

dedi. Bu sırada beyler Beyreği getirdiler. Kazan Bey der: Müjde Pay Püre Bey oğlun geldi dedi. Pay Püre Bey der: Oğlum olduğunu şundan bileyim, serçe parmağını kanatsın, kanını mendile silsin, gözüme süreyim, açılacak olursa oğlum Beyrek’tir dedi. Zira ağlamaktan gözleri görmez olmuştu. Mendili gözüne sürünce Allah Taala’nın kudreti ile gözü açıldı. Babası anası feryat ettiler. Beyreğin ayağına kapandılar. der:

Penceresi altın otağımın kabzası oğul
Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul
Görür gözümün aydını oğul
Tutar belimin kuvveti oğul
Kudretli Oğuz imrenileni canım oğul

diyerek çok ağladı, Allah’ına şükürler eyledi.

Yalancı oğlu Yaltacuk bunu işitti. Seyreğin Korkusundan kaçtı kendini Dana Sazına attı. Beyrek ardına düştü, kovalaya kovalaya saza düşürdü. Beyrek der: Bre ateş getirin. Getirdiler, sazı ateşe verdiler. Yaltacuk gördü ki yanıyor, sazdan çıktı Beyreğin ayağına kapandı, kılıcı altından geçti Beyrek de suçundan geçti. Kazan Bey der: Gel muradına eriş. Beyrek der: Arkadaşlarımı çıkarmayınca, hisarı almayınca murada erişmem dedi. Kazan Bey, Oğuz’una beni seven binsin dedi.

Kudretli Oğuz beyleri atlandılar, Bayburt Hisarı’na dört nala yetiştiler. Kafirler de bunları karşıladılar.

Kudretli Oğuz beyleri arı sudan abdest aldılar, ak alınlarını yere kodular, iki rekat namaz kıldılar. Adı güzel Muhammedi yad ettiler. Gümbür gümbür davullar dövüldü. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Şöklü Melik’i böğürderek Kazan Bey attan yere düşürdü. Kara Tekürü Deli Dündar kılıçladı yere düşürdü. Kara Arslan Meliki Kara Budak yere düşürdü. Derelerde kafire kırgın girdi. Yedi kafir beyi kılıçtan geçti. Beyrek, Yigenek, Kazan Bey, Kara Budak. Deli Dündar, Kazan oğlu Uruz Bey bunlar kaleye yürüyüş ettiler. Beyrek otuz dokuz yiğidinin üzerine geldi, onları sağ ve esen gördü. Allah’a şükreyledi. Kafirin kilisesini yıktılar, yerine mescit yaptılar. Keşişlerini öldürdüler. Ezan okuttular, aziz

Tanrı adına hutbe okuttular. Kusun, alaca kanını, kumaşın temizini, kızın güzelini, dokuz katlı işlenmiş süsler elbise, cübbe hanlar hanı Bayındır’a hisse çıkardılar. Pay Püre Bey’in oğlancığı Beyrek, melikin kızını aldı, ak evine ak otağına geri döndü, düğüne başladı. Bu kırk yiğidin bir kaçına Han Kazan, bir kaçına Bayındır Han kızlar verdiler.



Beyrek de yedi kız kardeşini yedi yiğide verdi. Kırk yerde otağ dikti. Otuz dokuz kız talihli talihine birer ok attı. Otuz dokuz yiğit okunun ardınca gitti. Kırk gün kırk gece toy düğün eylediler. Beyrek yiğitleri ile murat verdi, murat aldı. Dedem Korkut geldi, neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi. gazi erenler başına ne geldiğini söyledi, bu Oğuzname Beyreğin olsun dedi. Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun.



Oğul ile kardeşten ayırmasın. Ahir vaktinde arı imandan ayırmasın. Amin amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammet Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:42

KAM Gön oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Kara yerin üstüne ak otağını diktirmişti. Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. İç Oğuz, Dış Oğuz beyleri Bayındır Han’ın sohbetine toplanmıştı. Pay Püre Bey de Bayındır Han’ın sohbetine gelmişti.



Bayındır Han’ın karşısında Kara Göne oğlu Kara Budak yaya dayanıp durmuştu. Sağ yanında Kazan oğlu Uruz durmuştu. Sol yanında Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek durmuştu. Pay Püre Bey bunları gördüğünde ah eyledi, basından aklı gitti, mendilini aldı, böğüre böğüre ağladı.



Böyle edince, kudretli Oğuz’un arkası, Bayındır Han’ın güveyisi Solur Kazan kaba dizinin üzerine çöktü, gözünü dikerek Pay Püre Bey’in yüzüne baktı, der: Pay Püre Bey ne ağlayıp bağırıyorsun? Pay Püre der Han Kazan nasıl ağlamayayım, nasıl bağırmayayım, oğulda nasibim yok, kardeşte kaderim yok. Allah Teala bana beddua etmiştir, beyler tacım tahtım için ağlarım, bir gün olacak düşeceğim öleceğim, yerimde yurdumda kimse kalmayacak dedi. Kazan der: Maksudun bu mudur? Pay Püre Bey der: Evet budur, benim de oğlum olsa, Han Bayındır’ın karşısına geçse dursa, hizmet eylese, ben de baksam sevinsem, kıvansam. güvensem dedi.



Böyle diyince kudretli Oğuz Beyleri yüzlerim göğe tuttular, el kaldırıp dua eylediler, Allah Teala sana bir oğul versin dediler. O zamanda beylerin hayır duası hayır dua, bedduası beddua idi, duaları kabul olunurdu.



Pay Piçen Bey de yerineleri kalktı, der: Beyler benim de hakkıma bir dua eyleyin, Allah Teala bana da bir kız versin dedi. Kudretli Oğuz beyleri el kaldırdılar dua eylediler. Allah Teala sana da bir kız versin dediler. Pay Piçen Bey der: Beyler Allah Teala bana bir kız verecek olursa, siz şahit olun, benim kızım Pay Püre Bey’in oğluna beşik kertme yavuklu olsun dedi.



Bunun üzerine bir kaç zaman geçti. Allah Teala Pay Püre Bey’e bir oğul, Pay Piçen Bey’e bir kız verdi. Kudretli Oğuz beyleri bunu işittiler, şad olup sevindiler. Pay Püre Bey bezirganlarınım yanına çağırdı, buyruk etti : Bre bezirganlar. Allah Teala bana bir oğul verdi. Rum eline benim oğlum için güzel armağanlar getirin, benim oğlum büyüyünceye kadar dedi.



Bezirganlar da gece gündüz yola girdiler. İstanbul’a geldiler.Fevkalade, nadide, güzel armağanlar aldılar. Pay Püre’nin oğlu için bir deniz tayı boz aygır aldılar, bir ok kirişli sert yay aldılar, bir de altı kanatlı gürz aldılar. Yol hazırlığını yaptılar.Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Pay Püre‘nin oğlu beş yasma girdi, beş yaşından on yaşına girdi, on yaşından on beş yaşına girdi. Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli bir güzel iyi yiğit oldu. O zamanda bir oğlan baş kesmese kan dökmese ad koymazlardı. Pay Püre Bey’in oğlu atlandı, ava çıktı. Av avlarken babasının tavlasının üzerine geldi.



Tavlacı başı karşıladı, indirdi misafir etti. Yiyip içip oturuyorlardı. Beri yandan da bezirganlar gelerek Kara derbent ağzına konmuşlardı. Murada maksuda erişmesin, Evnük Kalesi’nin kafirleri bunları casusladı. Bezirganlar yatarken ansızın beş yüz kafir saldırdılar, vurdular, yağmaladılar. Bezirganın büyüğü tutuldu, küçüğü kaçarak Oğuz’a geldi. Baktı gördü Oğuz’un hududunda bir alaca gölgelik dikilmiş, bir bey oğlu güzel yiğit kırk yiğit ile, sağında ve solunda, oturuyorlar. Oğuz’un bir güzel yiğidi ancak, yürüyeyim medet diyeyim dedi. Bezirganlar der: Yiğit yiğit bey yiğit, sen benim ünümü anla sözümü dinle, on altı yıldır ki Oğuz içinden gitmiştik. fevkalade kafir malını Oğuz beylerine getiriyorduk. Pasının Kara Derbent ağzına göğüs vermiş idik20. Evnük Kalesi’nin beş yüz kafiri üzerimize saldırdı. kardeşim esir oldu, malımızı rızkımızı yağmaladılar, geri döndüler, kara başımı kaldırdım sana geldim, kara basının sadakası yiğit medet bana dedi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Bu defa oğlan şarap içerken içmez oldu. Altın kadehi elinden yere çaldı, der: Ne diyorsam yetiştirin, giyimim ile benim koç atımı getirin hey, beni seven yiğitler binsinler dedi. Bezirgan da önlerine düştü, kılavuz oldu. Kafir de inerek bir yerde akçe bölüşmekteydi. Bu sırada yiğitler meydanının arslanı, pehlivanların kaplanı boz oğlan yetişti. Bir iki demedi, kafirlere kılıç vurdu, baş kaldıran kafirleri öldürdü, gaza eyledi, bezirganların malını kurtardı. Bezirganlar der: Bey yiğit bize sen erlik işledin, gel şimdi beğendiğin maldan al dediler. Yiğidin gözü bir deniz tayı boz aygırı tuttu, bir de altı kanatlı gürzü, bir de ak kirişli yayı tuttu. Bu üçünü beğendi. Der: Bre bezirganlar bu aygırı ve sonra bu yayı ve bu gürzü bana verin dedi.



Böyle diyince bezirgan lar bozuldu. Yiğit der: Bre bezirganlar çok mu istedim dedi. Bezirganlar dediler: Niye çok olsun, amma bizim bir beyimizin oğlu vardır, bu üç şeyi ona armağan götürmemiz gerek idi dediler. Oğlan der: Bre beyinizin oğlu kimdir? Dediler. Pay Püre’ nin oğlu vardır, adına Bamsı derler dediler. Pay Püre’nin oğlu olduğunu bilemediler. Yiğit parmağını ısırdı. Der: Burda minnetle olmaktansa, orda babamın yanında minnetsiz almak daha iyidir dedi. Atını kamçıladı yola girdi. Bezirganlar ardından baka kaldılar, vallah güzel yiğit, faziletli yiğit dediler. Boz oğlan babasının evine geldi. Babasına haber verildi bezirganlar geldi diye. Babası sevindi, çadır otağ, alaca gölgelik diktirdi, ipek halıcıklar serdi, geçti oturdu. Oğlunu sağ yanına aldı. Oğlan bezirganlar hususundan bir söz söylemedi, kafirleri öldürdüğünden bahsetmedi. Birdenbire bezirganlar geldiler. Baş indirip selam verdiler.



Gördüler ki o yiğit ki baş kesmiştir, kan dökmüştür. Pay Püre Bey’in sağında oturuyor. Bezirganlar yürüdüler yiğidin elini öptüler. Bunlar böyle edince Pay Püre Bey‘in hiddeti tuttu, bezirganlara der: Bre kavat oğlu kavatlar, baba dururken oğul elini mi öperler? Dediler: Hanım, bu yiğit senin oğlun mudur? Evet benim oğlumdur dedi. Dediler: şimdi incinme hanım önce onun elini öptüğümüze, eğer senin oğlun olmasaydı bizim malımız Gürcistan’da gitmişti, hepimiz esir olmuştuk dediler. Pay Püre Bey der: Bre, benim oğlum baş mı kesti, kan mı döktü? Evet baş kesti, kan döktü, adam devirdi dediler. Bre, bu oğlana ad koyacak kadar var mıdır dedi. Evet sultanım, fazladır dediler. Pay Püre Bey kudretli Oğuz beylerini çağırdı misafir etti.



Dedem Korkut geldi, oğlana ad koydu.









Der:



Ünümü anla sözümü dinle Pay Püre Bey
Allah Taala sana bir oğul vermiş tutu versin
Ak sancak kaldırınca müslümanlar arkası olsun
Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa
Allah Taala senin oğluna aşıt21 versin
Kanlı kanlı sulardan geçer olsa geçit versin
Kalabalık kafire girince
Allah Taala senin oğluna fırsat versin
Sen oğlunu Bamsam diye okşarsın
Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun
Adım ben verdim yaşını Allah versin



dedi. Kudretli Oğuz beyleri el kaldırdılar dua kıldılar, bu ad bu yiğide kutlu olsun dediler. Beyler hep ava bindi. Boz aygırını çektirdi Beyrek bindi. Ala dağa alaca asker ava çıktı. Birdenbire Oğuz’un üzerine bir sürü geyik geldi. Bamsı Beyrek birini, kovalayıp gitti.



Kovalaya kovalaya bir yere geldi, ne gördü? Sultanım gördü : Yeşil çayırın üzerine bir kırmızı otağ dikilmiş, Yarap bu otağ kimin ola dedi. Haberi yok ki alacağı ela gözlü kızın otağı olsa gerek. Bu otağın üzerine varmağa haya etti. Dedi: Ne olursa olsun, hele ben avımı alayım dedi. Otağın önünde erişi verdi, geyiği arka ayağından vurdu. Baktı gördü —bu otağ Banı Çiçek otağı imiş ki Beyreğin beşik kertme nişanlısı, adaklısı idi— Banı Çiçek otağdan bakıyordu. Bre dadılar, bu kavat oğlu kavat bize erlik mi gösteriyor dedi, varın bundan pay isteyin, görün ne der dedi. Kısırca Yenge derler bir hatun var idi, ileri vardı pay istedi: Hey bey yiğit, bize de bu geyikten pay ver dedi.



Beyrek der: Bre dadı, ben avcı değilim, bey oğlu beyim, hepsi size dedi. aman sormak ayıp olmasın bu otağ kimindir dedi. Kısırca Yenge der: Bey yiğidim, bu otağ Pay Piçen Bey kızı Banu Çiçeğindir dedi. Bunun üzerine hanım. Beyreğin kanı kaynadı, edepte usul usul geri döndü. Kızlar geyiği kaldırdılar, güzeller şahı Banı Çiçeğin Önüne getirdiler. Baktı gördü ki bir sultan semiz yabani geyiktir. Banı Çiçek der: Bre kızlar, bu yiğit ne yiğittir? Kızlar der: Vallah sultanım, bu yiğit yüzü örtülü güzel yiğittir, bey oğlu bey imiş dediler. Banu Çiçek der: Hey hey dadılar, babam bana ben seni yüzü örtülü Beyreğe vermişim derdi, olmaya ki bu ola22, bre çağırın haberleşeyim dedi.



Çağırdılar Beyrek geldi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Banu Çiçek yaşmaktandı, haber sordu, der: Yiğit, gelişin nerden?



Beyrek der: İç Oğuz’dan. İç Oğuz’da kimin nesisin dedi. Pay Püre oğlu Bamsı Beyrek dedikleri benim dedi. Kız der: Peki ya ne yapmaya geldin yiğit dedi. Beyrek der: Pay Piçen Beyin bir kızı varmış, onu görmeğe geldim dedi. Kız der: O öyle insan değildir ki sana görünsün dedi, amma ben Banu Çiçeğin dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin dedi.



Beyrek der: Pekala şimdi atlanın. ikisi atlandılar, meydana çıktılar. At teptiler. Seyreğin atı kızın atını geçti. Ok attılar. Beyrek kızın okunu geride bıraktı. Kız der: Bre yiğit benim atımı kimsenin geçtiği yok, okumu kimsenin geride bıraktığı yok, şimdi gel seninle güreş tutalım dedi. Hemen Beyrek attan indi. Kavuştular, iki pehlivan olup birbirine sarmaştılar. Beyrek kaldırır kızı yere vurmak ister, kız kaldırır Beyreği vurmak ister. Beyrek bunaldı, der: Bu kıza yenilecek olursam, kudretli Oğuz içinde başıma kakınç, yüzüme dokunç ederler dedi. Gayrete geldi, kavradı kızı sarmaya aldı, memesinden tuttu. Kız kocundu. Bu sefer Beyrek kızın ince beline girdi, sarma taktı, arkası üzerine yere yıktı.



Kız der: Yiğit Pay Piçen’in kızı Banu Çiçek benim dedi. Beyrek üç öptü bir dişledi, düğün kutlu olsun han kızı diye parmağından altın yüzüğü çıkardı kızın parmağına geçirdi. Aramızda bu nişan olsun han kızı dedi. Kız der: Mademki böyle oldu, hemen şimdi ileri atılmak gerek bey oğlu dedi. Beyrek de ne olacak hanım, baş üzerine dedi. Beyrek kızdan ayrılıp evlerine geldi. Ak sakallı babası karşı geldi, der: Oğul fevkalade olarak bugün Oğuz’da ne gördün?



Der: Ne göreyim, oğlu olan evlendirmiş. kızı olan kocaya vermiş. Babası der: Oğul yoksa seni evlendirmek mi gerek. Evet ya ak sakallı aziz baba, evlendirmek gerek dedi.. Babası der: Oğuz’da kimin kızını alıvereyim dedi. Beyrek der: Baba bana bir kız alı ver ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben kara koç atıma binmeden o inmeli ben hasmıma varmadan o bana baş getirmeli, böyle kız alı ver baba bana dedi.



Babası Pay Püre Han der: Oğul sen kız istemiyorsun, kendine bir hempa istiyormuşsun, oğul galiba senin istediğin kız Pay Piçen Bey kızı Banu Çiçek’tir dedi. Beyrek der: Evet ya, evet ak sakallı aziz baba benim de istediğim odur dedi. Babası der: Ay oğul Banu Çiçeğin bir deli kardeşi vardır, adına Deli Karçar derler, kız isteyeni öldürür. Beyrek der: Peki ya nidelim? Pay Püre Bey der: Oğul kudretli Oğuz beylerim evimize çağıralım, nasıl uygun görürlerse ona göre işedelim dedi. Kudretli Oğuz beylerini hep çağırdılar, evlerine getirdiler. Ağır misafirlik eylediler. Kudretli Oğuz beyleri dediler: Bu kızı istemeğe kim vara bilir? Uygun gördüler ki Dede Korkut varsın dediler. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Dede Korkut der: Dostlar, madem ki beni gönderiyorsunuz, biliyorsunuz ki Deli Karçar kız kardeşini isteyeni öldürür, bari Bayındır Han’ın tavlasından iki güzel koşucu at getirin, bir keçi başlı geçer aygırı, bir toklu başlı doru aygırı, ansızın kaçma kovalama olursa birisine bineyim, birisini yedekte çekeyim dedi. Dede Korkut’ un sözü haklı görüldü. Vardılar Bayındır Han’ın tavlasından o iki atı getirdiler. Dede Korkut birine bindi, birini yedekte çekti, dostlar sizi Hakka ısmarladım dedi gitti.



Meğer sultanım, Deli Karçar da ak çadırını, ak otağını kara yerin üzerine kurdurmuştu, arkadaşları ile nişan talimi yapıp oturuyordu. Dedem Korkut öteden beriye geldi. Baş indirdi, bağır bastı; ağız dilden güzel selam verdi. Deli Karçar ağzını köpüklendirdi. Dede Korkut’ un yüzüne baktı, der: Aleykesselam ey ameli azmış fiili dönmüş, kadir Allah ak alnına bela yazmış!. Ayaklıların buraya geldiği yok, ağızlıların bu suyumdan içtiği yok, sana noldu amelin mi azdı fiilin mi döndü, ecelin mi geldi, buralarda neylersin dedi. Dede Korkut der:



Karsı yatan kara dağım aşmağa gelmişim
Akıntılı güzel suyunu geçmeğe gelmişim
Geniş eteğine dar koltuğuna sığınmağa gelmişim



Tanrı’ nın buyruğu ile Peygamberin kavli ile aydan arı, güneşden güzel kız kardeşin Banu Çiçeği Bamsı Beyreğe istemeğe gelmişim dedi. Dede Korkut böyIe söyleyince Deli Karçar der: Bre ne diyorsam yetiştirin, kara aygırı silah ve teçhizatla getirin dedi.



Kara aygırı silah ve teçhizatla getirdiler. Deli Karçar’ı bindirdiler..Dede Korkut kösteği üzdü25 durmadan kaçtı. Deli Karçar ardına düştü.



Toklu başlı doru aygır yoruldu, Dede Korkut keçi başlı geçer aygıra sıçradı bindi. Dedeyi kovalaya kovalaya Deli Karçar on tepe yer aşırdı. Dede Korkud’un ardından Deli Karçar erişti. Dede şaşkına döndü, Tanrı’ya sığındı, ismiazam duasını okudu. Deli Karçar kılıcını eline aldı, yukarısından öfke ile hamle kıldı. Deli Bey diledi ki Dedeyi tepeden aşağı çalsın. Dede Korkut dedi : Çalarsan elin kurusun dedi. Hak Taala’nın emri ile Deli Karçar’ın eli yukarıda asılı kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu. Deli Karçar der:



Medet aman’el’aman
Tanrının birliğine yoktur güman



Sen benim elimi iyileştiri ver, Tanrı’nın buyruğu ile, Peygamberin kavli ile kız kardeşimi Beyreğe vereyim dedi. Üç kerre ağzından ikrar eyledi, günahına tövbe eyledi. Dede Korkut dua eyledi. Delinin eli Hak emri ile sapa sağlam oldu. Döndü der: Dede, kız kardeşimin yoluna ben ne istersem verir misin?



Dede der: Verelim dedi, görelim ne istersin. Deli Karçar der: Bin erkek deve getirin dişi deve görmemiş olsun, bin de aygır getirin ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin de koyun görmemiş koç getirin, bin de kuyruksuz kulaksız köpek getirin, bin de pire getirin bana dedi. Eğer bu dediğim şeyleri getirirseniz pekala verdim, amma getirmeyecek olursan bu sefer öldürmedim, o vakit öldürürüm dedi. Dede döndü Pay Püre Bey’in evlerine geldi.



Pay Püre Bey der: Dede, oğlan mısın kız mısın?Dede oğlanım dedi. Peki ya nasıl kurtuldun Deli Karçar’ın elinden dedi. Dede der: Allah’ın inayeti, ipi kopardı, bağı kopardı, tabanı yağladı. erenlerin himmeti oldu, kızı aldım dedi. Beyreğe ve anasına ve kız kardeşlerine müjdeci geldi, sevindiler, şad oldular. Pay Püre Bey der: Deli ne kadar mal istedi? Dede der: Murada maksuda ermesin, Deli Karçar öyle mal istedi ki hiç bitmez dedi. Pay Püre Bey der : Hele ne istedi?



Dede der: Bin aygır istemiştir ki kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin de erkek deve istedi ki dişi deve görmemiş olsun, bin de koç istemiştir koyun görmemiş olsun, bin de kuyruksuz kulaksız köpek istedi, bin de ufacık karacık pireler istedi. Bu şeyleri getirecek olursanız kız kardeşimi veririm, getirmeyecek olursan gözüme görünmeyesin, yoksa seni öldürürüm dedi. Pay Püre Bey der: Dede ben üçünü bulursam ikisini sen bulur musun dedi. Dede Korkut evet hanım, bulayım dedi. Pay Püre Bey dedi: Şimdi Dede. köpek ile pireyi sen bul dedi. Sonra, kendisi tavla tavla atlarına vardı bin aygır seçti, develerine vardı bin erkek deve seçti, koyunlarına vardı bin koç seçti.



Dede Korkut da bin kuyruksuz kulaksız köpek ile bin de pire buldu. Alıp bunları Deli Karçar’a gitti. Deli Karçar işitti karşı geldi, göreyim dediğimi getirdiler mi dedi. Aygırları görünce beğendi, develeri gördüğünde beğendi, koçları beğendi, köpekleri görünce kah kah güldü.



Der: Dede yani hani benim pirelerim? Dede Korkut, hay oğul Karçar insan için tıpkı sığır sineği gibi tehlikelidir, o bir müthiş canavardır, hep bir yerde toplamışımdır, gel gidelim, semizini al zayıfım bırak dedi. Aldı Deli Karçar’ı bir pireli yere getirdi. Deîi Karçar’ı çırıl çıplak eyledi, ağıla soktu. Pireler Deli Karçar’a üşüştüler. Gördü başa çıkamıyor, der: Medet Dede, kerem eyle Allah aşkına kapıyı aç çıkayım dedi.



Dede Korkut: Oğul Karçar ne gürültü patırtı ediyorsun, getirdim, bu ısmarladığın şeydir, noldun böyle bunaldın, semizini al zayıfını bırak dedi. Deli Karçar der: Hay Dede Sultan, Tanrı bunun semizini de alsın zayıfını da alsın, derhal beni kapıdan dışarı çıkar, medet dedi. Dede kapıyı açtı. Deli Karçar çıktı. Dede gördü ki Delinin canına geçmiş, başının derdine düşmüş, gövdesi pireden görünmez, yüzü gözü belirmez. Dedenin ayağına kapandı. Allah aşkına beni kurtar dedi. Dede Korkut, var oğul kendini suya at dedi. Deli Karçar koşarak vardı suya atladı. Piredir suya aktı gitti. Geldi elbisesini giydi, evine gitti. Ağır düğün hazırlığını yaptı. Oğuz zamanında bir yiğit ki evlense ok atardı, oku nereye düşse orada gelin odası dikerdi. Beyrek Han da okunu attı, dibine gelin odasını dikti. Adaklısından gelin hediyesi olarak bir kırmızı kaftan geldi. Beyrek giydi. Arkadaşlarına bu iş hoş gelmedi, müteessir oldular. Beyrek der: Niye müteessir oldunuz dedi.



Dediler: Nasıl müteessir olmayalım. sen kızıl kaftan giyiyorsun, biz ak kaftan giyiyoruz dediler. Beyrek der: Bu kadar şeyden ötürü niye müteessir oluyorsunuz, bugün ben giydim, yarın naibim giysin, kırk gün kadar sıra ile giyiniz, ondan sonra bir dervişe verelim dedi. Kırk yiğit ile yiyip içip oturuyorlardı. Murada maksuda ermesin, kafirin casusu bunları casusladı,varıp Bayburd Hisarının beyine haber verdi. Der: Ne oturuyorsun sultanım, Pay Piçen Bey o sana vereceği kızı Beyreğe verdi, bu gece gelin odasına giriyor dedi. Murada maksuda ermesin, o mel’un, yedi yüz kafir ile dört nala hücum etti.



Beyrek apalaca gelin odası içinde yiyip icip habersiz oturuyordu. Gece uykusunda kafir otağa saldırdı. Naibi kılıcını sıyırdı eline aldı, benim başım Beyreğin başına Kurban olsun dedi. Naip paralandı, şehit oldu. Derin olsa batırır kalabalık korkutur, at işler er övünür, yayan erin ümidi olmaz. Otuz dokuz yiğit ile Beyrek esir gitti. Tan ağardı, güneş doğdu. Beyreğin babası anası baktı gördü ki, gerdek görünmez olmuş. Ah ettiler, akılları başlarından gitti. Gördüler ki uçanlardan kuzgun kalmış, tazı dolaşmış yurtta kalmış, gelin odası paralanmış, naip şehit olmuş.



Beyreğin babası kaba sarığı kaldırıp yere çaldı, çekti yakaşını yırttı, oğul oğul diyerek böğürdü feryat figan etti. Ak bürçekli anası boncuk boncuk ağladı, gözünün yaşını döktü, acı tırnak ak yüzüne çaldı, al yanağını yırttı, kargı gibi kara saçını yoldu, ağlayarak sızlayarak evine geldi. Pay Püre Bey’in penceresi altın otağına feryat figan girdi. Kızı gelini kah kah gülmez oldu. kızıl kına ak eline yakmaz oldu. Yedi kız kardeşi ak çıkardılar kara elbiseler giydiler, vay beyim kardeş, muradına maksuduna ermeyen yalnız kardeş diyip ağlaştılar böğrüştüler. Beyreğin yavuklusuna haber oldu, Banu Çiçek karalar giydi ak kaftanını çıkardı, güz elması gibi al yanağım çekti yırttı,



Vay al duvağımın sahibi
Vay alnımın başımın umudu
Vay şah yiğidim vay şahbaz31 yiğidim
Doyuncaya kadar yüzüne bakmadığım hanım
Nereye gittin beni yalnız koyup canım yiğit
Göz açıp da gördüğüm
Gönül ile sevdiğim
Bir yastıkta baş koyduğum
Yolunda öldüğüm kurban olduğum
Vay Kazan Bey’in inançlısı
Vay kudretli Oğuzun imrenileni
Han Beyrek



diyip zarı zarı ağladı. Bunu işitip Kıyan Selçük oğlu Deli Dündar ak çıkardıkara giydi. Beyreğin yar ve yoldaşları akı çıkarıp karalar giydiler. Kudretli Oğuz beyleri Beyrek için büyük yas tuttular, ümit kestiler.



Bunun üzerine on altı yıl geçti, Beyreğin ölüsünü dirisini bilmediler. Bir gün kızın kardeşi Deli Karçar Bayındır Hanın divanına geldi, dizini çöktü, der:
Devletli hanım ömrü uzun olsun. Beyrek sağ olsa on altı yıldan beri gelirdi, bir yiğit olsa dirisi haberini getirse, sırmalı elbise, cübbe, altın akçe verirdim, ölüşü haberini getierene kız kardeşimi verirdim dedi. Böyle diyince, murada maksuda ermesin. Yalancı oğlu Yaltacuk der: Sultanım ben varayım, ölüsü dirisi haberim getireyim dedi.



Meğer Beyrek buna bir gömlek bağışlamışta giymezdi, saklardı. Vardı, gömleği kana mana batırdı, Bayındır Han’ın önüne getirip bıraktı. Bayındır Han der; Bre bu ne gömlektir? Beyreği Kara Derbentte öldürmüşler, işte delili sultanım dedi. Gömleği görünce beyler hüngür hüngür ağlaştılar, feryat figana girdiler. Bayındır Han der: Bre niye ağlıyorsunuz, biz bunu tanımayız, adaklısına götürün görsün, o iyi bilir, zira o dikmiştir, yine o tanır dedi.



Vardılar, gömleği Banu Çiçeğe ilettiler. Gördü tanıdı, odur dedi, çekti yakasını yırtı, acı tırnak ak yüzüne aldı çaldı, güz elması gibi al yanağını yırttı,

(2. Bölüm)

Vay göz açıp gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Vay al duvağımın sahibi
Vay alnımın başımın umudu
Han Beyrek

diye ağladı. Babasına anasına haber oldu, apalaca yurduna feryat figan girdi, ak çıkardılar, kara giydiler. Kudretli Oğuz Beyleri Beyrek’ten ümit kestiler.

Yalancı oğlu Yaltacuk küçük düğününü yaptı büyük düğününe mühlet koydu.

Beyreğin babası Pay Püre Bey de bezirganlarını çağırdı yanına getirdi, der: Bre bezirganlar varın, iklim iklim arayın. Beyreğin ölüsü dirisi haberini getirirsiniz belki der.

Bezirganlar hazırlık gördüler. Gece gündüz demeyip yürüdüler. Birdenbire Parasarın Bayburt Hisarına geldiler. Meğer o gün kafirlerin mukaddes günleri idi. Her biri yemekte içmekte idi. Beyreği de getirip kopuz çaldırıyorlardı. Beyrek yüce çardaktan baktı bezirganları gördü. Bunları gördüğünde haberleşti, görelim hanım ne haberleşti:

Der:

Düz engin havadar yerden gelen kervancı
Bey babamın kadın anamın hediyesi kervancı
Ayağı uzun koç ata binen kervancı
Ünümü anla sözümü dinle kemancı
Ulaş oğlu Salur Kazan’ı sorar olsam sağ mı kervancı
Kudretli Oğuz içinde Kıyan Selçük oğlu Deli Dündarı sorar
olsam sağ mı kervancı
Kara Göne oğlu Kara Budağı sorar olsam sağ mı kervancı
Ak sakallı babamı
Ak bürçekli anamı sorar olsam sağ mı kervancı
Göz açıp da gördüğüm
Gönül ile sevdiğim
Pay Piçen kızı Banu Çiçek evde mi kervancı
Yoksa kimseye vardı mı kervancı
Söyle bana
Kara başım kurban olsun kervancı sana

dedi. Bezirganlar der:

Sağ mısın esen misin canım Bamsı
On altı yılın hasreti hanım bamsı
Kudretli Oğuz içinde
Kazan Beyi sorar olsan sağdır Bamsı
Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar’ı sorar olsan sağdır Bamsı.
Kara Göne oğlu Budağı sorar olsan sağdır Bamsı
O beyler ak çıkardı kara giydi senin için Bamsı
Ak sakallı babanı
Ak bürçekli ananı sorar olsan sağdır Bamsı
Ak çıkarıp kara giydiler senin için Bamsı
Yedi kız kardeşini yedi yol ayırımında ağlar gördüm Bamsı
Güz elması gibi al yanaklarını yırtar gördüm Bamsı
Vardı gelmez kardeş diye feryad eder gördüm Bamsı
Göz açıp da gördüğün
Gönül verip sevdiğin
Pay Piçen kızı Banu Çiçek
Küçük düğününü yaptı büyük düğününe mühlet koydu
Yalancı oğlu Yaltacuğa varır gördüm Han Beyrek
Parasarın Bayburt Hisarından uçmağa bak
Ap alaca gerdeğine gelmeğe bak
Gelmez olsan Pay Piçen kızı Banu Çiçeği aldırdın belli bil

dedi. Beyrek kalktı, ağlaya ağlaya kırk yiğidin yanına geldi. Kaba sarığı kaldırdı yere çaldı, der: Hey benim kırk arkadaşım, biliyor musunuz neler oldu? Yalancı oğlu Yaltacuk benim ölüm haberini iletmiş, penceresi altın otağına babamın figan girmiş, kaza benzer kızı gelini ak çıkarmış kara giymiş, göz açıp da gördüğüm, gönül verip sevdiğim Banu Çiçek Yalancı oğlu Yaltacuğa varır olmuş.



Böyle diyince kırk yiğidi kaba sarıklarını kaldırdılar yere çaldılar, böğüre böğüre ağlaştılar, feryat figan kıldılar. Meğer kafir beyinin bir bekar kızı var idi. Her gün Seyreği görmeğe getirdi. O gün yine görmeğe geldi. Baktı gördü Beyrek müteessir olmuş. Kız der: Niçin müteessirsin hanım yiğit? Geldikçe seni şen görürdüm, gülerdin oynardın, şimdi noldun dedi. Beyrek der: Nasıl müteessir olmayayım? On altı yıldır ki babanın esiriyim, babaya anaya, akrabaya kardeşe hasretim ve hem bir kara gözlü yavuklum var idi. Yalancı oğlu Yaltacuk derler bir kişi var idi.



Varmış yalan söylemiş, beni öldü demiş, ona varır olmuş dedi. Böyle söyleyince kız —Beyreğe aşık olmuştu— der: Eğer seni hisardan aşağı urgan ile sallandıracak olursam, babana anana sağlık ile varacak olursan beni burada gelip helallığa alır mısın dedi. Beyrek and içti: Kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, yer gibi kertmeyim, toprak gibi savrulayım. sağlık ile varacak olursam Oğuz’a gelip seni helallığa olmazsam dedi. Kız da urgan getirip Beyreği hisardan aşağı sallandırdı. Beyrek aşağı baktı kendisini yeryüzünde gördü. Allah’a şükreyledi, yola düştü. Giderek kafirin at sürüsüne geldi. Bir at bulursam tutayım bineyim dedi. Baktı gördü kendisinin deniz tayı boz aygırı burada otlayıp duruyor. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Boz aygır da Beyreği görüp tanıdı, iki ayağının üzerine kalktı kişnedi. Beyrek de övmüş, görelim hanım nasıl övmüş:



Der :

Açık açık meydana benzer senin alıncığın
İki gece ışık saçan tasa benzer senin gözceğizin
İbrişime benzer senin yeleciğin
İki çift kardeşe benzer senin kulacığın
Eri muradına yetiştirir senin arkacığın
At demem sana kardeş derim kardeşimden daha iyi
Başıma iş geldi arkadaş derim arkadaşımdan daha iyi

dedi. At başını yukarı tuttu, bir kulağını kaldırdı Beyreye karşı geldi. Beyrek atın göğsünü kucakladı, iki gözünü öptü. Sıçradı bindi, hisarın kapısına geldi. Otuz dokuz arkadaşım emanet etti, görelim hanım nasıl emanet etti:

Beyrek der:

Bre pis dinli kafir
Benim ağzıma söğüp duruyordun tahammül edemedim
Kara domuz etinden yahni yedirdin tahammül edemedim
Tanrı bana yol verdi gider oldum bre kafir
Otuz dokuz yiğidimin emaneti bre kafir
Birini eksik bulsam yerine on öldüreyim
Onunu eksik bulsam yerine yüzünü Öldüreyim bre kafir
Otuz dokuz yiğidimin emaneti bre kafir

dedi. sonra tuttu yürüyü verdi. Kırk kişi kafirler atlandılar, ardına düştüler. Kovalayıp gittiler yetişemediler döndüler.

Beyrek Oğuz’a geldi. Baktı gördü bir ozan gidiyor. Der: Bre ozan nereye gidiyorsun? Ozan der: Bey yiğit düğüne gidiyorum. Beyrek der: Düğün kimin? Yalancı oğlu Yaltacuğun dedi. Bre kimin nesini alıyor dedi. Ozan der: Han Beyreğin adaklısını alıyor dedi.



Beyrek der: Bre ozan kopuzunu bana ver atımı sana vereyim, sakla, geleyim değerini getireyim alayım dedi. Ozan der: Avazım kısılmadan, sesim kalınlaşmadan bir attır elime geçti, götüreyim saklayayım dedi. Ozan kopuzu Beyreğe verdi. Beyrek kopuzu aldı, babasının yurduna yakın geldi. Baktı gördü ki bir kaç çobanlar yolun kenarını almışlar ağlıyorlar, hem durmayıp taş yığıyorlar. Beyrek der: Bre çobanlar, bir kişi yolda taş bulsa yabana atar, siz bu yolda bu taşı niçin yığıyorsunuz?



Çobanlar der: Bre sen seni bilirsin, bizim halimizden haberin yok dediler. Bre ne haliniz vardır? Çobanlar der: Beyimizin bir oğlu var idi, on altı yıldır ki ölüsü dirisi haberini kimse bilmez. Yalancı oğlu Yaltacuk derler, ölüsü haberini getirdi, adaklısını ona verir oldular, gelir burdan geçer, vuralım onu, ona varmasın, eşine dengine varsın dediler.



Beyrek der: Bre yüzünüz ak olsun, ağanızın ekmeği size helal olsun dedi. Oradan babasının yurduna geldi. Meğer evlerinin önünde bir büyük ağaç var idi. Dibinde bir güzel pınar var idi. Beyrek baktı gördü kim küçük kız kardeşi pınardan su almağa geliyor, kardeş Beyrek diye ağlıyor feryat ediyor, toyun düğünün kara oldu diye ağlıyor. Beyreğe müthiş ayrılık acısı çöktü, dayanmadı. boncuk boncuk gözünün yaşı akıp gitti. Çağırarak burada söyler, görelim hanım ne söyler:






Beyrek der:

Bre kız ne ağlıyorsun ne bağırıyorsun ağabey diye
Yandı bağrım yakıldı içim
Senin ağabeyin yok mu olmuştur
Yüreğine kaynar yağlar mı dökülmüştür
Kara bağrın mı sarsılmıştır
Ağabey diye ne ağlıyorsun ne bağırıyorsun
Yandı bağrım yakıldı içim
Karşı yatan kara dağı sorar olsam yaylak kimin
Soğuk soğuk sularını sorar olsam içme kimin
Tavla tavla koç atları sorar olsam binek kimin
Katar katar develeri sorar olsam yük taşıyıcı kimin
Ağıllarda akça koyunu sorar olsam şölen kimin
Karalı mavili otağı sorar olsam gölge kimin
Ağız dilden kız işi haber bana
Kara başım kurban olsun bugün sana

dedi. Kız der:

Çalma ozan söyleme ozan
Yaslı ben kızın nesine gerek
Karşı yatan kara dağı sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin yaylası idi
Ağabeyim Beyrek gideli yaylayanım yok
Soğuk soğuk sularını sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin içmesi idi
Ağabeyim Beyrek gideli içenim yok
Tavla tavla koç atları sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin bineği idi
Ağabeyim Beyrek gideli binenim yok
Katar katar develeri sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin yük taşıyıcısı idi
Ağabeyim Beyrek gideli yükleyenim yok
Ağıllarda akça koyunu sorar olsan
Ağabeyim Beyreğin şöleniydi
Ağabeyim Beyrek gideli şölenim yok
Karalı mavili otağı sorar olsan
Ağabeyim Beyreğindir
Ağabeyim Beyrek gideli göçenim yok

Yine kız der.

Bre ozan
Karşı yatan kara dağdan geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Taşkın taşkın suları aşıp geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Ağır adlı şehirlerden geldiğinde geçtiğinde
Beyrek adlı bir yiğide rastlamadın mı
Bre ozan gördün ise söyle bana
Kara başım kurban olsun ozan sana

dedi. Kız gene der:

Karşı yatan kara dağım yıkılmıştır
Ozan senin haberin yok
Gölgeli koca ağacım kesilmiştir
Ozan senin haberin yok
Dünyalıkta bir kardeşim alınmıştır
Ozan senin haberin yok
Çalma ozan söyleme ozan
Yaslı ben kızın nesine gerek ozan
önünde düğün var düğüne varıp öt

dedi. Seyrek bundan geçti, büyük kız kardeşlerinin yanına geldi. Baktı gördü kız kardeşleri karalı mavili oturuyorlar. Çağırıp Beyrek söyler, görelim hanım ne söyler:

Der:

Sabah sabah yerinden kalkan kızlar
Ak otağı bırakıp kara otağa giren kızlar
Ak çıkarıp kara giyen kızlar
Bağır gibi katılaşan yoğurttan ne var
Kara saç altında kül ekmeğinden ne var
Deri yaygıda ekmekten ne var
Üç gündür yoldan geldim doyuran beni
Üç güne varmasın Allah sevindirsin sizi

dedi. Kızlar vardılar yemek getirdiler, Beyreğin karnını doyurdular. Beyrek der: Ağabeyinizin başı ve gözü sadakası eski kaftanınız var ise giyeyim düğüne varayım, düğünde elime kaftan verirler, tekrar kaftanınızı geri vereyim dedi. Vardılar, Beyreğin kaftanı var imiş, buna verdiler. Aldı giydi, boyu boyura, beli beline, kolu koluna yakıştı. Büyük kız kardeşi bunu Beyreğe benzetti, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları

Kara sürme gözlerin fersizleşmeseydi
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Yüzünü kara saç örtmeseydi
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Sağlam sağlam bileklerin solmasaydı
Ağabeyim Beyrek diyeydim ozan sana
Sallana sallana yürüyüşünden
Aslan gibi duruşundan
Darda kalmış yiğidin arkası
Zavallının biçarenin ümidi
Bayındır Han’ın güveyisi
Yırtıcı kuşun yavrusu
Türkistanın direği
Amıt suyunun aslanı
Karacuğun kaplanı
Yağız al atın sahibi
Han Uruz’un babası
Hanım Kazan
Ünümü anla sözümü dinle
Sabah sabah kalkmışsın
Ak ormana girmişsin
Ak kavağın budağından sallayarak geçmişsin
Can yaycığını eğmişsin
Okcağızını kurmuşsun
Adını gelin odası koymuşsun
Sağda oturan sağ beyler
Sol kolda oturan sol beyler
Eşikteki inançlılar
Dipte oturan has beyler
Kutlu olsun devletiniz

dedi. Böyle söyleyince Kazan Bey der: Bre deli ozan benden ne dilersin, çadırlı otağ mı dilersin, kul hizmetçi mi dilersin, altın akçe mi dilersin, vereyim dedi. Beyrek der: Sultanım beni bıraksan da şölen yemeğinin yanına varsam, karnım açtır, doyursam dedi. Kazan der: Deli ozan devletini tepti, beyler bugünkü beyliğim bunun olsun, bırakın nereye giderse gitsin, neylerse eylesin dedi.

Beyrek şölen yemeğinin üzerine geldi. Karnını doyurduktan sonra kazanları tepti, döktü, çevirdi. Yahninin kimini sağma, kimini soluna atar. Sağdan gideni sağ alır, soldan gideni sol alır. Haklıya hakkı değsin, haksıza yüzü karalığı değsin.

Kazan Bey’e haber oldu, sultanım deli ozan hep yemeği döktü dediler, şimdi kadınların yanına varmak istiyor. Kazan der: Bre bırakın kadınların yanına da varsın dedi.

Beyrek kalktı, kadınların yanına vardı Zurnacıları kovdu, davulcuları kovdu, kimini dövdü, kiminin başını yardı. Kadınların oturduğu otağa geldi, eşiğini uttu oturdu. Bunu gördü Kazan Bey’in hatunu boyu uzun Burla kızdı, der: Bre kavat oğlu deli kavat, sana düşer mi teklifsizce benim üzerime gelesin dedi. Beyrek der: Hamın. Kazan Bey’den bana buyruk oldu. bana kimse karışamaz dedi. Burla Hatun der: Bre madem ki Kazan Bey’den buyruk olmuştur, bırakırı otursun dedi. Yine döndü Seyreğe der: Bre deli ozan peki maksadın nedir? Der: Hanım maksadım odur ki kocaya varan kız kalksın oynasın, ben kopuz çalayım dedi.

Kısırca Yenge derler bir hatun var idi, ona dediler: Bre Kısırca Yenge kalk sen oyna. ne bilir deli ozan dediler. Kısırca Yenge kalktı, der: Bre deli ozan kocaya varan kız benim dedi. oynamağa başladı. Beyrek kopuz çaldı söyledi, görelim hanım ne söyledi :

Der:

And içmişim kısır kısrağa bindiğim yok
Binip mukaddes savaşlara vardığım yok
öküz ardında çobanlar sana bakar
Boncuk boncuk gözlerinin yaşı akar
Sen onların yanına var
Muradını onlar verir belli bil
Seninle benim işim yok
Kocaya varan kız kalksın
Kol sallayıp oynasın
Ben kopuz çalayım

dedi. Kısırca Yenge, vay bu zeval gelecek deli beni görmüş gibi söylüyor, dedi, vardı yerinde oturdu.

Bu sefer Boğazca Fatma derler bir hatun var idi. kalk sen oyna dediler. Kızın kaftanını giydi, çal bre deli ozan, kocaya varan kız benim, oynayayım dedi. Deli ozan der:

And içeyim bu sefer boğaz33 kısrağa bindiğim yok
Binip mukaddes savaşlara vardığım yok
Evinizin ardı derecik değil miydi
Köpeğinizin adı Barak değil miydi
Senin adın kırk oynaşlı Boğazca Fatma değil miydi
Daha aybını açarım belli bil

dedi.

Seninle benim oyunum yok
Var yerine otur
Kocaya varan yerinden kalksın
Ben kopuz çalayım
Kol sallayıp oynasın

dedi. Böyle söyleyince Boğazca Fatma der: Vay deli boğmaca çıkaracak olanca aybımızı kalktı, kalk kız, oynarsan oyna, oynamazsan cehennemde oyna, Beyrek’ten sonra başına bu hal geleceğini biliyorduk dedi. Burla Hatun der: Kız kalk oyna, elinden ne gelir dedi.

Banu Çiçek kırmızı kaftanını giydi, ellerini yenine çekti gözükmesin diye, oyuna girdi, dedi. Bre deli ozan çal. kocaya varan kız benim, oynayayım dedi. Beyrek der:

Ben bu yerden gideli deli olmuş
Pek çok beyaz karlar yağmış dize çıkmış
Han kızının evinde kut, halayık tükenmiş
Maşrapa almış suya varmış
Bileğinden on parmağını soğuk almış
Kızıl altın getirin han kızına tırnak yontun
Ayıplıca han kızı kocaya varmak ayıp olur

dedi. Banu işitince Banu Çiçek kızdı: Bre deli ozan ben ayıplı mıyım ki, bana ayıp koşuyorsun dedi, gümüş gibi ak bileğini açtı, elini çıkardı. Beyreğin geçirdiği yüzük göründü. Beyrek yüzüğü tanıdı. Burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Beyrek gideli bam bam tepe başına çıktığım çok
Kargı gibi kara saçımı yolduğum çok
Güz elması gibi al yanağımı yırttığım çok
Vardı gelmez bey yiğidim han yiğidim Beyrek diye ağladığım çok
Seviştiğim Bamsı Beyrek sen değilsin
Altın yüzük senin değildir
Altın yüzükte çok nişan vardır
Altın yüzüğü istiyorsan nişanını söyle

dedi. Beyrek der:

Sabah sabah hankızı yerimden kalkmadım mı
Boz aygırın beline binmedim mi
Senin evinin üzerine yabani geyik yıkmadım mı
Sen beni yanına çağırmadın mı
Seninle meydanda at koşturmadık mı
Senin atını benim atım geçmedi mi
Ok atınca ben senin okunu geride bırakmadım mı
Güreşte ben seni yenmedim mi
Üç öpüp bir ısırıp
Altın yüzüğü parmağına geçirmedim mi
Seviştiğin Bamsı Beyrek ben değil miyim

dedi. Böyle diyince, kız tanıdı bildi ki Beyrek’tir, cübbesi ile çuhası ile Beyreğin ayağına kapandı. Beyreğe dadılar kaftan giydirip donattılar. Hemen kız sıçradı ata bindi. Beyreğin babasına anasına müjdeye koşturup gitti. Kız der:

Halka halka kara dağın yıkılmıştı yüceldi ahir
Kanlı kanlı suların çekilmişti çağladı ahir
Koca ağacın kurumuştu yeşerdi ahir
Yiğit atın ihtiyarlamıştı tay verdi ahir
Kıvıl develerin ihtiyarlamıştı yavru verdi ahir
Ak koyunun ihtiyarlamıştı kuzu verdi ahir
On altı yıllık hasretin oğulun Beyrek geldi ahir
Kayın baba kaynana müjde bana ne verirsiniz

dedi. Beyreğin babası anası der:

Dilin için öleyim gelinciğim
Yoluna kurban olayım gelinciğim
Yalan ise bu sözlerin gerçek olsun gelinciğim
Sağ esen çıkıp gelse
Karşı yatan kara dağlar sana yaylak olsun
Soğuk soğuk suları sana içme olsun
Kulum halayığım sana cariye olsun
Yiğit atlarım sana binek olsun
Katar katar develerim sana yük taşıyıcı olsun
Ağıllarda akça koyunum sana şölen olsun
Altın akçem sana harçlık olsun
Penceresi altın otağım sana gölge olsun
Kara başım kurban olsun sana gelinciğim

dedi. Bu sırada beyler Beyreği getirdiler. Kazan Bey der: Müjde Pay Püre Bey oğlun geldi dedi. Pay Püre Bey der: Oğlum olduğunu şundan bileyim, serçe parmağını kanatsın, kanını mendile silsin, gözüme süreyim, açılacak olursa oğlum Beyrek’tir dedi. Zira ağlamaktan gözleri görmez olmuştu. Mendili gözüne sürünce Allah Taala’nın kudreti ile gözü açıldı. Babası anası feryat ettiler. Beyreğin ayağına kapandılar. der:

Penceresi altın otağımın kabzası oğul
Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul
Görür gözümün aydını oğul
Tutar belimin kuvveti oğul
Kudretli Oğuz imrenileni canım oğul

diyerek çok ağladı, Allah’ına şükürler eyledi.

Yalancı oğlu Yaltacuk bunu işitti. Seyreğin Korkusundan kaçtı kendini Dana Sazına attı. Beyrek ardına düştü, kovalaya kovalaya saza düşürdü. Beyrek der: Bre ateş getirin. Getirdiler, sazı ateşe verdiler. Yaltacuk gördü ki yanıyor, sazdan çıktı Beyreğin ayağına kapandı, kılıcı altından geçti Beyrek de suçundan geçti. Kazan Bey der: Gel muradına eriş. Beyrek der: Arkadaşlarımı çıkarmayınca, hisarı almayınca murada erişmem dedi. Kazan Bey, Oğuz’una beni seven binsin dedi.

Kudretli Oğuz beyleri atlandılar, Bayburt Hisarı’na dört nala yetiştiler. Kafirler de bunları karşıladılar.

Kudretli Oğuz beyleri arı sudan abdest aldılar, ak alınlarını yere kodular, iki rekat namaz kıldılar. Adı güzel Muhammedi yad ettiler. Gümbür gümbür davullar dövüldü. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Şöklü Melik’i böğürderek Kazan Bey attan yere düşürdü. Kara Tekürü Deli Dündar kılıçladı yere düşürdü. Kara Arslan Meliki Kara Budak yere düşürdü. Derelerde kafire kırgın girdi. Yedi kafir beyi kılıçtan geçti. Beyrek, Yigenek, Kazan Bey, Kara Budak. Deli Dündar, Kazan oğlu Uruz Bey bunlar kaleye yürüyüş ettiler. Beyrek otuz dokuz yiğidinin üzerine geldi, onları sağ ve esen gördü. Allah’a şükreyledi. Kafirin kilisesini yıktılar, yerine mescit yaptılar. Keşişlerini öldürdüler. Ezan okuttular, aziz

Tanrı adına hutbe okuttular. Kusun, alaca kanını, kumaşın temizini, kızın güzelini, dokuz katlı işlenmiş süsler elbise, cübbe hanlar hanı Bayındır’a hisse çıkardılar. Pay Püre Bey’in oğlancığı Beyrek, melikin kızını aldı, ak evine ak otağına geri döndü, düğüne başladı. Bu kırk yiğidin bir kaçına Han Kazan, bir kaçına Bayındır Han kızlar verdiler.



Beyrek de yedi kız kardeşini yedi yiğide verdi. Kırk yerde otağ dikti. Otuz dokuz kız talihli talihine birer ok attı. Otuz dokuz yiğit okunun ardınca gitti. Kırk gün kırk gece toy düğün eylediler. Beyrek yiğitleri ile murat verdi, murat aldı. Dedem Korkut geldi, neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi. gazi erenler başına ne geldiğini söyledi, bu Oğuzname Beyreğin olsun dedi. Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun.



Oğul ile kardeşten ayırmasın. Ahir vaktinde arı imandan ayırmasın. Amin amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammet Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:43

Bir gün Kam Gan oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Şami otağını yer yüzüne diktirmişti Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. Hanlar hanı Bayındır yılda bir kerre ziyafet verip Oğuz beylerini misafir ederdi. Gene ziyafet tertip edip attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirmişti. Bir yere ak otağ, bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurmuştu. Kimin ki oğlu kızı yok, kara otağa kondurun, kara keçe altına döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin demiştir. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun, oğlu kızı olmayana Allah Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz, belli bilsin demiş idi.



Oğuz beyleri bir bir gelip toplanmağa başladı. Meğer Dirse Han derlerdi bir beyin oğlu kızı yok idi. Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Serin serin tan yelleri estiğinde
Sakallı boza çalan çayır kuşu öttüğünde
Sakalı uzun müezzin ezan okuduğunda
Büyük cins atlar sahibini görüp homurdandığında
Aklı karalı seçilen çağda
Göğsü güzel koca dağlara gün vuranca



Bey yiğitlerin kahramanların birbirine koyulduğu çağda sabahın ilk aydınlığında Dirse Han kalkarak yerinden doğrulup, kırk yiğidini beraberine alıp Bayındır Han’ın sohbetine geliyordu. Bayındır Han‘ın yiğitleri Dirse Han’ı karşıladılar. Getirip kara otağa kondurdular. Kara keçe, altına döşediler. Kara koyun yahnisinden önüne getirdiler. Bayındır Han’dan buyruk böyledir hanım, dediler.



Dirse Han der: Bayındır Han benim ne eksikliğimi gördü, kılıcımdan mı gördü. soframdan mı gördü, benden aşağı kimseleri ak otağa, kızıl otağa kondurdu, benim suçum ne oldu ki kara otağa kondurdu dedi.



Dediler: Hanım, bugün Bayındır Han’dan buyruk şöyledir ki oğlu kızı olmayana Tanrı Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz demiştir dediler.Dirse Han yerinden kalktı, der: Kalkarak yiğitlerim yerinizden doğrulun, bu garaip bana ya bendendir ya hatundandır dedi. Dirse Han evine geldi. Çağırıp hatununa söyler, görelim ne söyler:Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Deyiş Der:



Beri gel başımın bahtı evimin tahtı
Evden çıkıp yürüyünce servi boylum
Topuğunda sarmaşınca kara saçlım
Kurulu yaya benzer çatma kaşlım
Çift badem sığmayan dar ağızlım
Kavunum yemişim düvleğim
Görüyor musun neler oldu



Kalkarak Han Bayındır yerinden doğrulmuş, bir yere ak otağ, bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ diktirmiş, oğulluyu ak otağa, kızlıyı kızıl otağa, oğlu kızı olmayanı kara otağa kondurun, kara keçe altına döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin, onun ki oğlu kızı olmaya Tanrı Taala ona beddua etmiştir, biz de beddua ederiz demiş. Ben varınca gelerek karşıladılar kara otağa kondurdular, kara keçe altıma döşediler, kara koyun yahnisinden önüme getirdiler, oğlu kızı olmayana Tanrı Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz, belli bil dediler: Senden midir, benden midir, Tanrı Taala bize bir topaç gibi oğul vermez nedendir, dedi, söyledi:



Der:



Han kızı yerimden kalkayım mı
Yakan ile boğazından tutayım mı
Kaba ökçemin altına atayım mı
Kara çelik öz kılıcımı elime alayım mı
Öz gövdenden başını keseyim mi
Can tatlılığını sana bildireyim mi
Alca kanını yer yüzüne dökeyim mi
Han kızı sebebi nedir söyle bana
Müthiş gazap ederim şimdi sana



dedi.







Dirse Han’ın hatunu söylemiş, görelim ne söylemiş. Der: Hey Dirse Han, bana gazap etme, incinip acı sözler söyleme, yerinden kalk, alaca çadırını yer yüzüne diktir, attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç keş, İç Oğuz’un Dış Oğuz’un beylerini basma topla, aç görsen doyur, çıklak görsen donat, borçluyu borcundan kurlar, tepe gibi et yığ, göl gibi kımız sağdır, büyük ziyafet ver, dilek dile, olur ki bir ağzı dualının hayır duası ile Tanrı bize bir topaç gibi çocuk verir, dedi.



Dirse Han dişi ehlinin sözü ile büyük bir ziyafet verdi, dilek diledi. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. İç Oğuz, Dış Oğuz beylerini basma topladı. Aç görse doyurdu. Çıplak görse donattı. Borçluyu borcundan kurtardı.



Tepe gibi et yığdı, göl gibi kımız sağdırdı. El kaldırdılar, dilek dilediler. Bir ağzı dualının hayır duası ile Allah Taala bir çocuk verdi. Hatunu hamile oldu. Bir nice müddetten sonra bir oğlan doğurdu. Oğlancığım dadılara verdi, baktırdı. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Her kemikli gelişir, kaburgalı büyür. Oğlan on beş yasma girdi. Oğlanın babası Bayındır Han’ın ordusuna karıştı.



Meğer hanım. Bayındır Han’ın bir boğası var idi, bir de erkek devesi var idi. O boğa sert tasa boynuz vursa un gibi öğütürdü. Bir yazın bir güzün boğa ile erkek deveyi savaştırırlardı. Bayındır Han kudretli Oğuz beyleri île temaşa ederdi. seyreder eğlenirdi. Meğer sultanım, gene yazın boğayı saraydan çıkardılar. Üç kişi sağ yanından, üç kişi sol yanından demir zincir île boğayı tutmuşlardı. Gelip meydanın ortasında koyu verdiler. Meğer sultanım, Dirse Han’ın oğlancığı üç de kabile çocuğu meydanda aşık oynuyorlardı. Boğayı koyu verdiler; oğlancıklara koç dediler. O üç oğlan kaçtı.



Dirse Han’ın oğlancığı kaçmadı. ok meydanın ortasında baktı durdu. Boğa da oğlana sürdü geldi. Diledi ki oğlanı helak kılsın. Oğlan yumruğu ile boğanın alnına kıyasıya tutup vurdu. Boğa geri geri gitti. Boğa oğlana sürdü tekrar geldi. Oğlan yine boğanın alnına yumruğu île sert vurdu. Oğlan bu sefer boğanın alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın basma çıkardı. Boğa ile oğlan bir hamle çekiştiler. İki kürek kemiğinin üstüne boğanın köpük bağlandı. Ne oğlan yener, ne boğa yener. Oğlan fikreyledi, der: Bir dama direk vururlar, o dama destek olur, ben bunun alnına niye destek oluyorum duruyorum dedi. Oğlan boğanın alnından yumruğunu giderdi, yolundan sövüldü.



Boğa ayak üstünde duramadı, düştü tepesinin üstüne yikıldı Oğlan bıçağına el attı. boğanın basını kesti. Oğuz beyleri gelip oğlanın basma toplandılar, aferin dediler. Dedem Korkut gelsin, bu oğlana ad koysun, beraberine alıp babasına varsın, babasından oğlana beylik istesin, taht alı versin dediler. Çağırdılar. Dedem Korkut gelir oldu. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Oğlanı alıp babasına vardı. Dede Korkut oğlanın babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Hey Dirse Han beylik ver bu oğlana
Taht ver erdemlidir
Boynu uzun büyük cins at ver bu oğlana
Biner olsun hünerlidir
Ağıllardan on bin koyun ver bu oğlana
Etlik olsun hünerlidir
Develerden kızıl deve ver bu oğlana
Yük taşıyıcı olsun hünerlidir
Altın başlı otağ ver bu oğlana
Gölge olsun erdemlidir
Omuzu kuşlu cübbe elbise ver bu oğlana.
Giyer olsun hünerlidir.



Bayındır Han’ın ak meydanında bu oğlan cenk etmiştir, bir boğa öldürmüş senin oğlun, adı Boğaç olsun, adını ben verdim yaşını Allah versin dedi. Dirse Han oğlana beylik verdi, taht verdi. Oğlan tahta çıktı, babasının kırk yiğidini anmaz oldu.



O kırk yiğit haset eylediler, birbirine söylediler : Gelin oğlanı babasına çekiştirelim. olur ki öldürür, gene bizim izzetimiz hürmetimiz onun babasının yanında hoş olur, ziyade olur dediler. Vardı bu kırk yiğidin yirmisi bir yana. yirmisi de bir yana oldu. Önce yirmisi vardı, Dirse Han’a şu haberi getirdi, der: Görüyor musun Dirse Han neler oldu, murada maksuda ermesin, senin oğlun kötü çıktı hayırsız çıktı, kırk yiğidini yanına aldı, kudretli Oğuz’un üstüne yürüyüş etti, nerede güzel ortaya çıktı ise çekip aldı, ak sakallı ihtiyarın ağzına sövdü, ak bürçekli kadının sütunu çekti, akan duru sulardan haber geçer, çapraz yatan Ala Dağ’dan haber aşar, hanlar hanı Bayındır’a haber varır, Dirse Han’ın oğlu böyle görülmemiş şey yapmış derler, gezdiğinden öldüğün daha iyi olur.



Bayındır Han seni çağırır, sana müthiş gazap eyler, böyle oğul senin nene gerek, böyle oğul olmaktan olmamak daha iyidir, öldürsene dediler. Dirse Han varın getirin, öldüreyim, dedi. Böyle deyince hanım, o namertlerin yirmisi daha çıka geldi ve bir dedikodu onlar da getirdiler. Der: Kalkarak Dirse Han senin oğlun yerinden doğruldu, göğsü güzel koca dağa ava çıktı, sen var iken av avladı kuş kuşladı, anasının yanma alıp geldi, al şarabın keskininden aldı içti. anası ile sohbet eyledi, babasına kast eyledi, senin oğlun kötü çıktı hayırsız çıktı, çapraz yatan Ala Dağ’dan haber geçer, hanlar hanı Bayındır’a haber varır, Dirse Han’ın oğlu böyle görülmemişşey yapmış derler, seni çağırtırlar, Bayındır Han’ın katında sana gazap olur, böyle oğul nene gerek, öldürsene dediler.



Dirse Han der: Varın getirin öldüreyim, böyle oğul bana gerekmez, dedi. Dirse Han’ın hizmetkarları der: Biz senin oğlunu nasıl getirelim, senin oğlun bizim sözümüzü dinlemez, bizim sözümüzle gelmez, kalkıp yerinden doğrul, yiğitlerini okşa beraberine al, oğluna uğra, yanına alıp ava çık, kuş uçurup av avlayıp oğlunu oklayıp öldürmeğe bak, eğer böyle öldürmezsen bir türlü daha öldüremezsin, belli bil dediler.



Deyiş:



Serin serin tan yelleri estiğinde
Sakallı boza çalan çayır kuşu öttüğünde
Büyük cins atlar sahibim görüp homurdandığında
Sakalı uzun müezzin ezan okuduğunda
Aklı karalı seçilen çağda
Kudretli Oğuzun gelininin kızının bezendiği çağda
Göğsü güzel koca dağlara gün vurunca
Bey yiğitlerin kahramanların birbirine koyulduğu çağda
sabahın ilk aydınlığında …



Dirse Han yerinden kalktı. Oğlancığını yanına alıp kırk yiğidi beraberine aldı, ava çıktı. Av avladılar, kuş kuşladılar. O kırk namerdin bir kaçı oğlanın yanına geldi, der: Baban dedi geyikleri kovalasın getirsin benim önümde tepelesin, oğlumun at koşturuşunu, kılıç çalışını, ok atışını göreyim, sevineyim, kıvanayım, güveneyim dedi, dediler.



Oğlandır ne bilsin, geyiği kovalıyordu, getiriyordu. babasının önünde vuruyordu. Babam at koşturuşuma baksın kıvansın, ok atışıma baksın güvensin, kılıç çalışıma baksın sevinsin diyordu. O kırk namertler derler: Dirse Han, görüyor musun oğlanı, kırda bayırda geyiği kovalıyor senin önüne getiriyor, geyiğe atarken ok ile seni vurup öldürecek, oğlun seni öldürmeden sen oğlunu öldürmeğe bak dediler. Oğlan geyiği kovalarken babasının önünden gelip gidiyordu. Dirse Han Korkut sinirli sert yayını eline aldı.



Üzengiye kalkıp kuvvetle çekti, doğrultup attı, oğlanı iki küreğinin arasından vurup çaktı, yıktı. Ok isabet etti, alca kanı fışkırdı koynu doldu, büyük cins atının boynunu kucakladı yere düştü. Dirse Han istedi ki oğlancığının üstüne gürleyip düştü. O kırk namert bırakmadı. Atının dizginim döndürdü, yurduna gelir oldu. Dirse Han’ın hatunu oğlancığınım ilk avıdır diye attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Oğuz beylerine ziyafet vereyim dedi. Toparlanıp yerinden kalktı, kırk ince kızı beraberine aldı, Dirse Han’a karşı vardı.



Başını kaldırdı Dirse Han’ın yüzüne baktı. Sağ ile soluna göz gezdirdi, oğlancığını görmedi. Kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu.



Çağırıp Dirse Han’a söyler, görelim hanım ne söyler:



Beri gel basımın bahtı evimin tahtı
Han babamın güveyisi
Kadın anamın sevgisi
Babamın anamın verdiği
Göz açıp da gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
A Dirse Han
Kalkarak yerinden doğruldun
Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin
Göğsü güzel koca dağa ava çıktın
İki vardın bir geliyorsun yavrum hani
Karanlık gecede bulduğun oğul hani
Çıksın benim görür gözüm a Dirse Han yaman seğriyor
Keşlisin oğlanın emdiği süt damarım yaman sızlıyor
San yılan sokmadan akça temin kalkıp şişiyor
Yalnızca oğul görünmüyor bağrım yanıyor
Kuru kuru çaylara su saldım
Kara elbiseli dervişlere adaklar verdim
Aç görsem doyurdum çıplak görsem donattım
Tepe gibi et yığdım göl gibi kımız sağdırdım
Dilek ile bir oğul zorla buldum
Yalnız oğul haberini a Dirse Han söyle bana
Karşı yatan Ala Dağdan bir oğul uçurdunsa söyle bana
Taşkın akan koşan sudan bir oğul akıttınsa söyle bana
Aslan ile kaplana bir oğul yedirdinse söyle bana
Kara giyimli azgın dinli kafirlere bir oğul aldırdınsa söyle
bana
Han babamın katına ben varayım
Ağır hazine bol asker alayım
Azgın dinli kafire ben varayım
Paralanıp cins atımdan inmeyince
Yenim ile alca kanımı silmeyince
Kol but olup yer üstüne düşmeyince
Yalnız oğul yollarından dönmeyeyim
Yalnız oğul haberini a Dirse Han söyle bana
Kara başım kurban olsun bugün sana



dedi. feryat figan eyledi ağladı. Böyle deyince Dirse Han hatununa cevap vermedi, o kırk namert karşı geldi, der: Oğlun sağdır esendir, avdadır, bugün yarın nerde ise gelir, korkma kaygılanma, bey sarhoştur cevap veremez dediler.



Dirse Han’ın hatunu çekildi geri döndü. Dayanamadı, kırk ince kızı beraberine aldı. büyük cins ata binip oğlancığım aramağa gitti. Kışta yazda karı buzu erimeyen Kazılı Dağına geldi çıktı. Alçaktan yüce yerlere koşturup çıktı. Baktı gördü bir derenin içine karga kuzgun iner çıkar, konar kalkar.



Büyük cins atını ökçeledi, o tarata yürüdü. Meğer sultanım, oğlan orada yıkılmıştı. Karga kuzgun kan görüp oğlanın üstüne konmak isterdi. Oğlanın iki köpekceğîzi var idi. kargayı kuzgunu kovalardı, kondurmazdı. Oğlan orada yıkılınca boz atlı Hızır oğlana hazır oldu. üç defa yarasını eli île sıvazladı, sana bu yaradan korkma oğlan ölüm yoktur, dağ çiçeği ananın sütü ile senin yarana merhemdir dedi, kayboldu.



Oğlanın anası oğlanın üstüne koşturup çıka geldi. Baktı gördü oğlancığı alca kana bulanmış yatıyor. Çağırarak oğlancığına söyler, görelim hanım ne söyler:



Der:



Kara süzme gözlerim uyku bürümüş aç artık
On iki kemikçiğin harap olmuş topla artık
Tanrının verdiği tatlı canın seyranda imiş yakala artık
Öz gövdende canın var ise oğul haber bana
Kara başım kurban olsun oğul sana
Akar senin suların Kazılık Dağı
Akar iken akmaz olsun
Biter senin otların Kazılık Dağı
Biter iken bitmez olsun
Koşar senin geyiklerin Kazılık Dağı
Koşar iken koşmaz olsun taş keşlisin
Ne bileyim oğul arslandan mı oldu
Yoksa kaplandan mı oldu ne bileyim oğul
Bu kazalar sana nereden geldi
O gövdende canın var ise oğul haber bana
Kara başım kurban olsun oğul sana
Ağız diden bir kaç kelime haber bana



dedi. Böyle diyince oğlanın kulağına ses geldi. Başını kaldırdı, ansızın gözünü açtı anasının yüzüne baktı. Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Beri gel ak sütunu emdiğim kadınım ana
Ak bürçekli izzetli canım ana
Akanlardan sularına beddua etme
Kazılık Dağının günahı yoktur
Bitenlerden otlarına. beddua etme
Kazılık Dağının suçu yoktur
Koşan geyiklerine beddua etme
Kazlık Dağının günahı yoktur
Arslan ile kaplanma beddua etme
Kazılık Dağının suçu yoktur
Beddua edersen babama et
Bu suç bu günah babamdandır



dedi. Oğlan yine der: Ana ağlama, bana bu yaradan ölüm yoktur korkma, boz atlı Hızır bana geldi, üç kerre yaramı sıvazladı, bu yaradan sana Ölüm yoktur, dağ çiçeği, ananın sütü sana merhemdir dedi. Böyle diyince kırk ince kız yayıldılar, dağ çiçeği topladılar. Oğlanın anası memesin! bir sıktı sütü gelmedi. iki sıktı sütü gelmedi, üçüncüde kendisini zorladı, iyice doldu, sıktı süt ile kan karışık geldi. Dağ çiçeği ile sütü oğlanın yaraşma sürdüler. Oğlanı ata bindirdiler, alarak yurduna gittiler. Oğlanı hekimlere emanet edip Dirse Han’dan sakladılar. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Hanım, oğlanın kırk günde yarası iyileşti, sapa sağlam oldu.



Oğlan ata biner kılıç kuşanır oldu, av avlar kuş kuşlar oldu. Dirse Han’ın haberi yok, oğlancığını öldü biliyor. O kırk namertler bunu duydular, ne eyleyelim diye konuştular. Dirse Han eğer oğlancığını görürse, bırakmaz bizi hep öldürür dediler. Gelin Dirse Han’ı tutalım, ok ellerini ardınabağlayalım, kıl sicim ok boynuna takalım, alıp kafir ellerine yönelelim diyerek. Dirse Han’ı tuttular. Ak ellerini ardına bağladılar, kıl sicim boynuna taktılar, ok etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler.



Dirse Han yayan, bunlar atlı yürüdüler, alıp kanlı kafir ellerine yöneldiler. Dirse Han esir oldu gider. Dirse Han’ın esir olduğundan Oğuz beylerinin haberi yok. Meğer sultanım, Dirse Han’ın hatunu bunu duymuş. Oğlancığına karşı varıp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Görüyor musun ay oğul neler oldu
Sarp kayalar oynamadı yer oyuldu



yurtta düşman yok iken senin babanın üstüne düşman geldi, o kırk namertler babanın arkadaşları baban; tuttular, ak ellerini ardına bağladılar, kıl sicim ek boynuna taktılar, kendileri atlı babanı yayan yürüttüler, alıp kanlı kafir ellerine yöneldiler, hanım oğul kalkarak yerinden doğrul, kırk yiğidim beraberine al, babanı o kırk namertten kurtar. yürü oğul. baban sona kıydı ise sen babana kıyma, dedi.



Oğlan anasının sözünü kırmadı. Boğaç Bey yerinden kalktı, kora çelik öz kılıcını beline kuşandı, ok kirişli sert yayını eline aldı, altın mızrağını koluna aldı, büyük cins atını tutturdu sıçrayıp bindi, kırk yiğidini beraberine aldı, babasının ardınca koşturup gitti. O namertler de bir yerde konmuşlardı, al şarabın keskininden içiyorlardı. Boğaç Han sürüp yetişti. O kırk namert de bunu gördüler. Dediler: Gelin varalım şu yiğidi tutup getirelim, ikisini bir arada kafire yetiştirelim dediler. Dirse Han der: Kırk yoldaşım aman Tanrının birliğine oktur güman benim elimi çözün, kolca kopuzumu elime verin, o yiğidi döndüreyim, ister beni öldürün ister diriltin, bırakı verin dedi. Elini çözdüler, kolca kopuzunu eline verdiler. Dirse Han oğlancığı olduğunu bilmedi, karşı geldi.



Söyle, görelim hanım ne söyler :



Der:



Boynu uzun büyük cins atlar gider ise benim gider
Senin de içinde bineğin var ise söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ağıllardan on bin koyun gider ise benim gider
Senin de içinde etliğin var ise söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Develerden kızıl deve gider ise benim gider
Senin de içinde yük taşıyıcın var ise söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Altın başlı otağlar gider ise benim gider
Senin de içinde odan var ise yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ak yüzlü ela gözlü gelinler gider ise benim gider
Senin de içinde nişanlın var ise yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ak sakallı ihtiyarlar gider ise benim gider
Senin de içinde ak sakallı baban var ise yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan kurtarayım dön geri
Benim için geldin ise oğlancığımı öldürmüşüm
Yiğit sana günahı yok dön geri



dedi. Oğlan burada babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:.



Boynu uzun büyük cins atlar senin gider
Benim de içinde bineğim var
Bırakmam12 yok kırk namerde
Develerde kızıl deve senin gider
Benim de içinde yük taşıyıcım var
Bırakmam yok kırk namerde
Ağıllarda on bin koyun senin gider
Benim de içinde etliğim var
Bırakmam yok kırk namerde
Ak yüzlü ela gözlü gelin senin gider ise
Benim de içinde nişanlım var
Bırakmam yok kırk namerde
Altın başlı otağlar senin gider ise
Benim de içinde odam var
Bırakmam yok kırk namerde
Ak sakallı ihtiyarlar senin gider ise
Benim de içinde bir aklı şaşmışşuuru yitmiş ihtiyar babam var
Bırakmam yok kırk namerde



dedi. Kırk yiğidine tülbent salladı, el eyledi. Kırk yiğit büyük cins atım oynattı, oğlanın etrafına toplandı. Oğlan kırk yiğidini beraberine aldı, at tepti, cenk ve savaş etti. Kiminin boynunu vurdu, kimini esir eyledi. Babasını kurtardı, çekildi geri döndü. Dirse Han burada oğlancığının sağ olduğunu bildi. Hanlar hanı Bayındır oğlana beylik verdi, taht verdi, dedem Korkut destan söyledi deyiş dedi, bu Oğuznameyi düzdü koştu, böyle dedi:



Onlar da bu dünyaya geldi geçti
Kervan gibi kondu göçtü
Onları da ecel aldı yer gizledi
Fani dünya yine kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya



Kara ölüm geldiğinde geçit versin. Sağlıkla, akılla devletini Hak artırsın. O övdüğüm yüce Tanrı dost olarak medet eriştirsin.



Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kanatlanın uçları kırılmasın. Koşar iken ak boz atın sendelemesin. Vuruşunca kara çelik öz kılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alaca mızrağın utanmasın. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Hakkın yandırdığı çırağın yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:44

Meğer hanım, Oğuz’da Duha Koca oğlu Deli Dumrul derlerdi bir er var idi. Bir kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmıştı. Geçeninden otuz üç akçe alırdı, geçmeyeninden döve döve kırk akçe alırdı. Bunu niçin böyle ederdi? Onun için ki benden deli, benden güçlü er var mıdır ki çıksın benimle savaşsın der iki, benim erliğim, bahadırlığım, kahramanlığım, yiğitliğim Ruma, Şama gitsin, ün salsın der idi.



Meğer bir gün köprüsünün yanında bir bölük oba konmuştu. O obada bir iyi güzel yiğit hasta düşmüştü. Allah’ın emriyle o yiğit öldü. Kimi oğul diye, kimi kardeş diye ağladı. O yiğit üzerine dehşetli kara feryat koptu.



Ansızın Deli Dumrul dört nala yetişti. Der: Bre kavatlar, ne ağlıyorsunuz, benim köprümün yanında bu gürültü nedir, niye feryat ediyorsunuz dedi. Dediler: Hanım, bir güzel yiğidimiz öldü, ona ağlıyoruz dediler.



Deli Dumrul der: Bre yiğidinizi kim öldürdü? Dediler: Vallah bey yiğit, Allah Taala’dan buyruk oldu, al kanatlı Azrail o yiğidin canını aldı. Deli Dumrul der: Bre, Azrail dediğiniz ne kişidir ki adamın canını alıyor, ya kadir Allah, birliğin varlığın hakkı için Azrail’i benim gözüme göster, savaşayım, çekişeyim, mücadele edeyim, güzel yiğidin canını kurtarayım, bir daha güzel yiğidin canını almasın dedi. Çekildi döndü Deli Dumrul evine geldi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Hak Taslo’ya Dumrul’un sözü hoş gelmedi. Bak bak, bre deli kavat benim birliğimi tanımıyor, birliğime şükür kılmıyor, benim ulu dergahımda38 gezsin benlik eylesin dedi. Azrail’e buyruk eyledi kim ya Azrail, var ve o deli kavatın gözüne görün, benzini sarart, dedi, canını hırıldat al dedi.



Deli Dumrul kırk yiğit ile yiyip içip otururken ansızın Azrail çıka geldi. Azrail’i ne çavuş gördü ne kapıcı. Deli Dumrul’un görür gözü görmez oldu, tutar elleri tutmaz oldu. Dünya alem Deli Dumrul’un gözüne karanlık oldu. Çağırıp Deli DumruJ söyler, görelim hanım ne söyler:



Der:



Bre ne heybetli ihtiyarım
Kapıcılar seni görmedi
Çavuşlar seni duymadı
Benim görür gözlerim görmez oldu
Tutar benim ellerim tutmaz oldu
Titredi benim canım cuşa geldi
Altın kadehim elimden vere düştü
Ağzımın içi buz gibi
Kemiklerim tuz gibi oldu
Bre sakalcığı akça ihtiyar
Gözceğizi fersiz ihtiyar
Bre ne heybetli ihtiyarsın söyle bana
Kazam belam dokunur bugün sana



dedi. Böyle diyince Azrail’in hiddeti tuttu, der:





Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları
Bre deli kavat
Gözümün fersiz olduğunu ne beğenmiyorsun
Gözü güzel kızların gelinlerin canım çok almışım
Sakalımın ağardığını ne beğenmiyorsun
Ak sakallı kara sakallı yiğitlerin canım çok almışım
Sakalımın ağarmasının manası budur


dedi. Bre deli kavaf övünüyordun: Al kanatlı Azrail benim elime geçse, öldüreydim, güzel yiğidin canını onun elinden kurtaraydım diyordun, şimdi bre deli geldim ki senin canını alayım, verir misin yoksa benimle cenk eder misin dedi.



Deli Dumrul der: Bre, al kanatlı Azrail sen misin dedi. Evet benim dedi. Bu güzel yiğitlerin canını sen mi alıyorsun dedi. Evet, ben alıyorum dedi. Bre Azrail, ben seni geniş yerde istiyordum, dar yerde iyi elime girdin değil mi dedi. Ben seni öldüreyim, güzel yiğidin canını kurtarayım dedi.



Kara kılıcını sıyırdı eline aldı. Azrail’e çalmağa hamle kıldı. Azrail bir güvercin oldu. pencereden uçtu gitti. İnsan oğlunun ejderhası Deli Dumrul elini eline çaldı, kah kah güldü. Der: Yiğitlerim Azrail’in gözünü öyle korkuttum ki geniş kapıyı bıraktı dar bacadan kaçtı, mademki benim elimden güvercin gibi kuş oldu uçtu, bre ben onu bırakır mıyım doğana aldırmayınca dedi.



Kalktı atma bindi, doğanını eline aldı, ardına düştü. Bir iki güvercin öldürdü. Döndü, evine gelirken Azrail atının gözüne göründü. At ürktü. Deli Dumrul’u kaldırdı yere vurdu. Kara başı bunaldı, darda kaldı. Ak göğsünün üzerine Azrail basıp kondu. Demin mırıldanıyordu, şimdi hırıldanmağa başladı.



Der:



Bre Azrail aman
Tanrının birliğine yoktur güman
Ben seni böyle bilmezdim
Hırsız gibi can aldığını duymazdım
Tepesi büyük büyük bizim dağlarımız olur
O dağlarımızda bağlarımız olur
O bağların kara salkımlı üzümü olur
O üzümü sıkarlar al şarabı olur
O şaraptan içen sarhoş olur
Şaraplıydım duymadım
Ne söyledim bilmedim
Beylikten usanmadım yiğitliğe doymadım
Canımı alma Azrail medet



dedi. Azrail der: Bre deli kavat bana ne yalvarıyorsun. Allah Taala’ya yalvar, benim de elimde ne var, ben de bir emir kuluyum dedi. Deli Dumrul der: Peki ya can veren can alan Allah Taala mıdır? Evet odur dedi. Döndü Azrail’e, peki ya sen ne eylemekli belasın, sen aradan çık, ben Allah Taala ile haberleşeyim dedi.



Deli Dumrul burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Yücelerden yücesin
Kimse bilmez nicesin
Güzel Tanrı
Nice cahiller seni gökte arar yerde ister
Sen bizzat müminlerin gönlündesin
Daim duran cebbar Tanrı
Baki kalan settar Tanrı
Benim canımı alacaksan sen al
Azraile almağa bırakma



dedi. Allah Taala’ya Deli Dumrul’un burada sözü hoş geldi. Azrail’e nida eyledi40 ki madem deli kavat benim birliğimi bildi, birliğime şükür kıldı, ya Azrail,Deli Dumrul can yerine can bulsun, onun canı azat olsun der.



Azrail der: Bre Deli Dumrul Allah Taala’ nın emri böyle oldu ki Deli Dumrul canı yerine can bulsun, onun canı azat olsun dedi.



Deli Dumrul der: Ben nasıl can bulayım, yalnız, bir ihtiyar babam, bir ihtiyar anam var, gel gelelim. ikisinden biri belki canını verir, al, benim canımı bırak dedi.



Deli Dumrul sürdü babasının yanına geldi.



Babasının elini öpüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :



Ak sakallı aziz izzetli canım baba
Biliyor musun neler oldu
Küfür söz söyledim
Hak Taalaya hoş gelmedi
Gök üzerinde al kanatlı Azdaile emreyledi
Uçup geldi
Benim akça göğsümü bastırıp kondu
Hırıldatıp tatlı canımı alır oldu
Baba senden can dilerim verir misin
Yoksa oğul Deli Dumrul diye ağlar mısın



Babası der:



Oğul oğul ay oğul
Canımın parçası oğul
Doğduğunda dokuz erkek deve kestiğim aslan oğul
Penceresi altın otağımın kabzası oğul
Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul
Karşı yatan kara dağım gerek ise
Söyle gelsin Azrailin yaylası olsun
Soğuk soğuk pınarlarım gerek ise
Ona içme olsun
Tavla tavla koç atlarım gerek ise
Ona binek olsun
Katar katar develerim gerek ise
Ona yük taşıyıcı olsun
Ağıllarda akça koyunum gerek ise
Kara mutfak altında onun şöleni olsun
Altın gümüş para gerek ise
Ona harçlık olsun
Dünya tatlı can aziz
Canımı kıyamam belli bil
Benden aziz benden sevgili anandır
Oğul anana var



dedi. Deli Dumrul babasından yüz bulmayıp sürdü anasına geldi. Der:



Ana biliyor musun neler oldu
Gök yüzünden al kanatlı Azrail uçup geldi
Benim akça göğsümü bastırıp kondu
Hırıldatıp canımı alır oldu
Babamdan can diledim ana vermedi
Senden can dilerim ana
Canını bana verir misin
Yoksa oğul Deli Dumrul diye ağlar mısın
Acı tırnak ak yüzüne çalar mısın
Kargı gibi kara saçını yolar mısın ana



dedi. Anası burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş : Anası der:



Oğul oğul ay oğul
Dokuz ay dar karnımda taşıdığım oğul
On ay diyince dünya yüzüne getirdiğim oğul1
Dolma beşiklerle belediğim oğul
Dolu dolu ak sütümü emzirdiğim oğul
Akça burçlu hisarlarda tutulaydın oğul
Pis dinli kafir elinde esir olaydın oğul
Altın akçe gücüne dayanarak seni kurtaraydım oğul
Yaman yere varmışsın varamam
Dünya tatlı can aziz
Cınımı kıyamam belli bil



dedi, anası da canını vermedi. Böyle diyince Azrail geldi Deli Dumrul’un canını almağa. Deli Dumrul der:



Bre Azrail aman
Tanrının birliğine yoktur güman



Azrail der: Bre deli kavat daha ne aman diliyorsun, ak sakallı babanın yanına vardın can vermedi, ak bürçekli ananın yanına vardın can vermedi, daha kim verecek dedi. Deli Dumrul der: Hasretlim vardır, buluşayım dedi. Azrail der: Bre deli hasretlin kimdir? Der: El kızı helallim var, ondan benim iki oğlancığım var, emanetim var, ısmarlayacağım onlara, ondan sonra benim canımı alasın dedi.



Sürdü helallisinin yanına geldi, der:



Biliyor musun neler oldu
Gök yüzünden al kanatlı Azrail uçup geldi.
Benim beyaz göğsümü bastırıp kondu
Benim tatlı canımı alır oldu
Babama ver dedim can vermedi
Anama vardım can vermedi
Dünya şirin can tatlı dediler
Şimdi
Yüksek yüksek kara dağlarım sana yaylak olsun
Soğuk soğuk sularım sana içme olsun
Tavla tavla -koç -atlarım ‘sana binek olsun
Penceresi altın otağım sana gölge olsun
Katar katar develerim sana yük taşıyıcı olsun
Ağıllarda beyaz koyunum sana şölen olsun
Gözün kimi tutarsa
Gönlün kimi severse
Sen ona var
iki oğlancığı öksüz koyma



dedi. Kadın burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Ne diyorsun ne söylüyorsun
Göz açıp da gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Koç yiğidim şah yiğidim
Tatlı damak verip öpüştüğüm
Bir yastıkta baş koyup emiştiğim
Karşı yatan kara dağları
Senden sonra ben neylerim
Yaylar olsam benim mezarım olsun
Soğuk soğuk sularını
içer olsam benim kanım olsun
Altın akçeni harcar olsam benim kefenim olsun
Tavla tavla koç atını
Biner olsam benim tabutum olsun
Senden sonra bir yiğidi
Sevip varsam beraber yatsam
Alaca yılan olup beni soksun
Senin o namert anan baban
Bir canda ne var ki sana kıyamamışlar
Arşşahit olsun sekizinci kat gök şahit olsun
Yer şahit olsun gök şahit olsun
Kadir Tanrı şahit olsun
Benim canım senin canına kurban olsun



dedi, razı oldu.



Azrail hatunun canını almağa geldi, insan oğlunun ejderhası eşine kıyamadı. Allah Taala’ya burada yalvarmış, görelim nasıl yalvarmış:



Der:



Yücelerden yücesin
Kimse bilmez nicesin
Güzel Tanrı
Çok cahiller seni gökte arar yerde ister
Sen bizzat müminlerin gönlündesin
Daim duran cebbar Tanrı
Ulu yollar üzerine
İmaretler yapayım senin için
Aç görsem donatayım senin için
Alırsan ikimizin canını beraber al
Bırakırsan ikimizin canını beraber bırak
Keremi çok kadir Tanrı



dedi. Hak Taala’ya Deli Dumrul’un sözü hoş geldi. Azrail’e emreyledi: Deli Dumrul’un babasının anasının canını al, o iki helalliye yüz kırk yıl ömür verdim dedi. Azrail de babasının anasının derhal canını aldı. Deli Dumrul yüz kırk yıl daha eşi ile ömür sürdü.



Dedem Korkut gelip destan söyledi deyiş dedi. Bu destan Deli Dumrul’un olsun, benden sonra alp ozanlar söylesin, alnı açık cömert erenler dinlesin dedi.



Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli koca ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç etmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, olsun kabul. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın hanım hey!

kurt: elephanttt loll!
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok İç Oğuza Dış Oğuz Asi Olup Beyreğin Öldüğü Destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:45

Üç Ok, Boz Ok bir araya gelse Kazan evini yağmalatırdı. Kazan tekrar evini yağmalattı. Amma Dış Oğuz beraber bulunmadı. Sadece İç Oğuz yağmaladı. Ne zaman Kazan evini yağmalatsa helallisinin elini tutar, dışarı çıkardı, ondan sonra yağma ederlerdi. Dış Oğuz beylerinden Aruz, Emen ve diğer beyler bunu işittiler, dediler ki bak bak, şimdiye kadar Kazan’ın evini beraber yağma ederdik, şimdi niçin beraber olmayalım dediler. Söz birliği ile bütün Dış Oğuz beyleri Kazan’a gelmediler, düşmanlık eylediler. Kılbaş derler bir kişi var idi.



Kazan der: Bre Kılbaş bu Dış Oğuz beyleri daima beraber gelirlerdi, şimdi niçin gelmediler dedi. Kılbaş der: Bilmez misin niçin gelmediler. Evini yağmalattığın zaman Dış Oğuz beraber bulunmadı, sebep odur dedi. Kazan der: Düşmanlık beslediler Öyle mi dedi. Kılbaş der: Hanım ben varayım, onların dostluğunu düşmanlığını öğreneyim dedi. Kazan der: Sen bilirsin, var dedi.



Kılbaş bir kaç adamla ata binip Kazan’ın dayısı Aruz’un evine geldi. Aruz da altın gölgeliğini dikmişti, oğlanlarıyla oturmuştu. Kılbaş gelip Aruz’a selam verdi. Der: Kazan darda kaldı, mutlaka dayım Aruz bana gelsin dedi. kara başım bunaldı, üzerime düşman geldi, develerimi bağırttılar, kara koçta cins atlarımı kişnettiler, kaza benzer kızımız gelinimiz darda kaldı, benim kara başıma gör neler geldi, dayım Aruz gelsin dedi. Aruz der: Bre Kılbaş o vakit ki Üç Ok, Boz Ok bir araya gelse o vakit Kazan evini yağmalatırdı, suçumuz neydi ki yağmada beraber olmadık dedi. Daima Kazan’ın başına sıkıntılar gelsin, dayısı Aruz’u daim ana dursun, biz Kazan’a düşmanız belli bilsin dedi. Kılbaş burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :




Der:



Bre kavat
Kalkıp Kazan Han yerinden doğrulu verdi
Ala Dağda çadırını otağını dikti
Üç yüz altmış altı alp erenler yanına toplandı
Yemek içmek arasında beyler seni andı
Üstümüze düşman falan gelmedi
Ben senin dostluğunu düşmanlığını denemeğe geldim
Kazana düşman imişsin bildim



dedi. Kalkıp hoşça kol diyip gitti.



Aruz müteessir oldu. Dış Oğuz beylerine adam gönderdi: Emen gelsin. Alp Rüstem gelsin, Dönebilmez Dülek Evren gelsin, geri kalan beyler hep gelsin dedi. Dış Oğuz beyleri hep toplandı. Alaca büyük otağlarını düzlüğe dikti. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Dış Oğuz beylerini ağırlayıp ziyafet verdi. Der: Beyler ben sizi niye çağırdım biliyor musunuz? Dediler: Bilmiyoruz. Aruz der: Kazan bize Kırbaş’ ı göndermiş, elim günüm yağmalandı, kara başım bunaldı, dayım Aruz bana gelsin demiş. Emen der: Ya sen ne cevap verdin? Aruz der ki: Kılbaş’a dedim ki ne zaman ki Kazan evini yağmalatırdı. Dış Oğuz beyleri beraber yağmalardı beyler gelir Kazan’ı selamlar giderdi, şimdi suçumuz ne oldu ki beraber bulunmadık, bre kavat biz Kazan’a düşmanız dedim. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Emen der: İyi demişsin. Aruz der: Beyler ya siz ne dersiniz Beyler der: Ne diyelim, mademki sen Kazan‘a düşman oldun, biz de düşmanız dediler. Aruz ortaya Kur’an getirdi, hep beyler el basıp and içtiler, senin dostuna dost ve düşmanına düşmanız dediler. Aruz bütün beylere kaftan verdi. Döndü der: Beyler Beyrek bizden kız almıştır, güveyimizdir, amma Kazan’ın inançlısıdır, gelsin bizi Kazan ile banştırsın, diyelim getirelim, bize itaatkar olursa ne ala, olmazsa ben sakalını tutayım siz kılıç üşüştürün parçalayın, aradan Beyreği kaldıralım, ondan sonra Kazan ile işimiz hayır ola dedi. Beyreğe mektup gönderdiler.



Beyrek odasında yiğitleri ile yiyip içiyordu. Aruzdan adam geldi, selam verdi. Beyrek selam aldı. Dedi: Hanım, Aruz size selam ediyor, kerem etsin Beyrek gelsin bizi Kazan ile barıştırsın diyor. Beyrek pekala dedi. Atını çektiler, bindi. Kırk yiğitle Aruz’un evine geldi. Dış Oğuz beyleri otururken girip selam verdi. Beyreğe Aruz der: Biliyor musun seni niye çağırdık? Beyrek der: Niye çağırdınız? Aruz der: Hep şu oturan beyler Kazan’a asi olduk, and içtik. Kur’an getirdiler, sen de and iç dediler. Kazan’a ben asi olmam diye and içti, söyledi:





Der :



Ben Kazanın nimetini çok yemişim
Bilmez isem gözüme dursun
Kara koçta cins atına çok binmişim
Bilmez isem bana tabut olsun
Güzel kaftanlarını çok giymişim
Bilmez isem kefenim olsun
Alaca büyük otağına çok girmişim
Bilmez isem bana zindan olsun
Ben Kazandan dönmem belli bil



dedi. Aruz öfkelendi, kavrayıp Beyreğin sakalını tuttu. Beyler Seyreğe kıyamadı. Beyrek Aruz’un öfkelendiğini burada bildi. Söylemiş :



Der:



Aruz bana bu işi edeceğini bilseydim
Kara koçta cins atıma binerdim
Yapısı sağlam demir giyimimi giyerdim
Kara çelik öz kılıcımı belime bağlardım
Alın başa sağlam miğferimi geçirirdim
Kargı dalı altmış tutam mızrağımı elime alırdım
Ela gözlü beyleri yanıma katardım
Kavat ben bu işi duysam sana böyle gelir miydim
Aldatarak er tutmak karı işidir
Karından mı öğrendin sen bu işi kavat



dedi. Aruz der: Bre herze merze söyleme, kanına susama, gel and iç dedi. Beyrek der: Vallah ben Kazan uğruna başımı koymuşum, Kazan’dan dönmem, ister yüz parça eyle dedi. Aruz gene öfkelendi. Beyreğin sakalını sımsıkı tuttu. Beylere baktı, gördü kimse gelmiyor. Aruz kara çelik öz kılıcını çekip Beyreğin sağ oyluğunu kesti. Kara kana bulandı Beyreğin başı bunaldı. Beyler hep dağıldı, herkes atlı atına bindi. Beyreği de bindirdiler, ardına adam bindirip kucakladılar. Kaçtılar. Beyreği otağına yetiştirdiler. Cübbesini üzerine Örttüler. Beyrek burada söyledi:



Der:



Yiğitlerim yerinizden halkın
Ak boz atımın kuyruğunu kesin
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşın
Akıntılı güzel suyu delip geçin
Kazanın divanına koşup varın,
Ak çıkarıp kara giyin
Sen sağ ol Beyrek öldü diyin



Söyleyiniz : Namer Aruz dayından adam geldi. Seyreği istemiş, o da varmış, hep Dış Oğuz beyleri toplanmış, bilmedik, yeme içme arasında Kur’an getirdiler, Kazan’a biz asi olduk and içtik, gel sen de and iç dediler, içmedi ben Kazan’dan dönmem dedi, namert dayın hiddetlendi, beyreği kılıçladı, kara kana bulandı darda kaldı, yarın kıyamet gününde benim elim Kazan Han’ın yakasında olsun benim kanımı Aruz’a koyarsa dedi. Bir daha söylemiş.



Der:
Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları
Yiğitlerim Aruz oğlu Başat gelmeden
Elim günüm yağmalanmadan
Develerde develerimi bağırtmadan
Kara koçta cins atımı kışnetmeden
Akça koyunlarım meleşmeden
Akça yüzlü kızım gelinim ağlaşmadan
Akça yüzlü güzelimi Aruz oğlu Başat gelip almadan
Elimi günümü yağmalamadan
Kazan bana yetişsin
Benim kanımı Aruza koymasın
Akça yüzlü sevgilimi oğluna alı versin
Ahiret hakkını helal etsin
Beyrek padişahlar padişahı hakka vasıl oldu
Belli bilsin



dedi.



Beyreğin babasına anasına haber oldu. Ak evinin eşiğinde feryat koptu. Kaza benzer kızı gelini ak çıkardı kara giydi. Ak boz otının kuyruğunu kestiler. Kırk elli yiğit kara giyip mavi sorındılar. Kazan Bey’e geldiler. Sarıklarını yere vurdulor, Beyrek diye çok ağladılar. Kazon’ın elini öptüler, sen sağ ol. Beyrek öldü dediler. Namert dayın hile yapmış, çağırarak bizi aldılar, vardık. Dış Oğuz beyleri size asi olmuşlar, bilmedik. Kur’an getirdiler, biz Kazan’a asi olduk, sen de bize itaat et dediler, and içtiler. Beyrek ekmeğini çiğnemedi, onlara itaat etmedi, dayın namert Aruz öfkelendi. Beyreği oturduğu yerde kılıçladı, bir oyluğunu düşürdü, sen sağ ol hanım, Beyrek Hakka vasıl oldu, benim kanımı Aruz’a koymasın dedi. dediler. Kazan bu haberi işitti, mendilini eline alıp hüngür hüngür ağladı, divanda feryat figan kıldı. Hep orada olan beyler ağlaştılar. Kazan vardı odasına girdi, yedi gün divana çıkmadı, ağladı oturdu.



Beyler toplandı divana geldi. Kazan’ın kardeşi Kara Göne der: Kılbaş var söyle ağam Kazan gelsin çıksın, bir yiğit senin yüzünden aramızdan eksildi, hem vasiyet eylemiş, benim kanımı koymayasın, alasın demiş, varalım düşmanı haklayalım de, dedi Kılbaş der: Sen kardeşisin, sen var dedi. Velhasıl ikisi beraber vardılar. Kazan’ın odasına girdiler. Selam verdiler, sen sağ ol hanım dediler. Bir yiğit aramızdan eksildi, senin yolunda baş verdi, hayatının kanını alalım size ısmarlamış, benim kanımı alsın demiş ağlamakla bir şey mi olur, kalkıp gel yukarı dediler. Kazan der: Uygundur, acele cephaneyi yükletsinler beyler hep binsinler dedi.



Bütün beyler bindi. Kozan’ın yağız al atını çektiler, bindi. Boru çalındı, davul vuruldu. Gece gündüz demediler, koşturma oldu. Aruz’a ve bütün Dış Oğuz beylerine haber oldu, işte Kazan geldi dediler. Onlar da asker toplayıp boru çaldırıp Kazan’a karşı geldiler. Üç Ok, Boz Ok karşılaştılar.



Aruz der; Benim İç Oğuz’dan hasmım Kazan olsun Emen der: Benim hasmım Ters Uzamış olsun. Alp Rüstem der: Benim hasmım Ense Koca oğlu Okçu olsun dedi. Her biri bir hasım gözetti.



Alaylar bağlandı, ordular dizildi, borular çalındı, davullar dövüldü. Aruz Koca meydana at tepti. Kazan’a seslenip bre kavat sen benim hasmımsın, sen gel beri dedi. Kazan kalkan tuttu, mızrağını eline aldı, başının üzerinde çevirdi. Der: Bre kavat namertlikle er öldürmek nasıl olur. ben sana göstereyim dedi. Aruz Kazan’ın üzerine at sürdü. Kazan’ı kılıcladı, zerre kadar kestirmedi öteye geçti. Sıra Kazan’a geldi. Altmış tutam alaca mızrağını koltuğa kıstı. Aruz’a bir mızrak vurdu. Göğsünden şimşek gibi öteye geçti. At üzerinden yere yıktı. Kardeşi Kara Göne’ye işaret etti. başını kes dedi. Kara Göne attan indi, Aruz’un
başını kesti. Dış Oğuz beyleri bunu görüp hep attan indiler, Kazan’ın ayağına kapandılar,



suçlarının affını dilediler, elini öptüler. Kazan suçlarını bağışladı. Seyreğin kanını dayısından aldı. Aruz’un evini talan ettirdi, elini gününü yağmalattı. Yiğit beyler ganimet aldı. Kazan yeşil düzlüğe, güzel çimene çadır diktirdi, otağını kurdu. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı. gazi erenlerin başına ne geldiğini söyleyiverdi.



Hani dediğim bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Fani dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya



Akibet, uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık.



Dua edeyim hanım : ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürcekli ananın yeri cennet olsun. Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı Muhammed Mustafa “ya bağışlasın hanım hey!…
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Salur Kazan Esir Olup Oğlu Uruz’un Çıkardığı Destan

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 22 Ocak 2011 - 1:46

Meğer Hanım Tırabuzan tekürü beyler beyi olan Han Kazan’a bir şahin göndermişti. Bir gece yiyip içip otururken şahinci başına der: Bre yarın sabah şahinleri al, tenhaca ava binelim dedi.



Erkenden bindiler, av yerine vardılar. Gördüler bir sürü kaz oturuyor. Kazan şahini bıraktı. Alamadı81 şahin havalandı. Gözetlediler, şahin Toman’ın Kalesine indi. Kazan gayet müteessir oldu. Şahinin ardına düştü.



Dere tepe aştı, kafir eline geldi. Giderken Kazan’ın karanlık gözünü uyku bürüdü. Beyler dediler: Hanım dönelim. Kazan der: Biraz daha ileri varalım dedi. Baktı bir kale gördü. Der: Beyler gelin yatalım dedi. Kazan’ı küçücük ölüm tuttu, uyudu. Meğer hanım, Oğuz beyleri yedi gün uyurdu. Onun için küçücük ölüm derlerdi. Meğer o gün Toman’ın Kalesinin tekürü ava binmişti. Casus geldi, der: Bre bölük atlı geldi, içinde beyleri yattı uyudu.



Tekür adam gönderdi, kim olduğunu anlayın dedi.



Gelenler bildi ki bunlar Oğuz erenlerindendir. Gelip teküre haber verdiler. Tekür de hemen askerini topladı, bunların üzerine geldi. Kazan’ın beyleri baktılar gördüler ki düşman geliyor. Dediler: Kazan’ı bırakır gidersek evinde bizi kovarlar. en iyisi budur ki burda ölelim dediler. Kafiri karşıladılar, cenk ettiler. Kazan’ın üzerine yirmi beş beyini şehit ettiler. Kazan’ın üzerine düştüler, uyuduğu yerde tuttular, elini ayağını sımsıkı bağladılar, bir arabaya yüklettiler, arabaya muhkem urganla sardılar. Arabayı çektiler, yürüyü verdiler.



Giderken araba gıcırtısından Kazan uyandı. Gerindi bu elindeki urganları hep kopardı. Arabanın üzerine oturdu, elini eline çaldı, kah kah güldü.



Kafirler derler: Ne gülüyorsun?



Kazan der: Bre kafirler, bu arabayı beşiğim sandım, sizi yamrı yumru dadım dayam sandım dedi. Neyse, Kazan’ı getirdiler, Toman’ın Kalesinde bir kuyuya bıraktılar. Kuyunun ağzına bir değirmen taşı koydular. Yemeğini suyunu değirmen taşının deliğinden veriyorlardı.



Bir gün tekürün karısı der: Varayım Kazan’ı göreyim, nasıl bir insandır ki bunca adamlara darbe vuruyormuş dedi. Hatun gelip zindancıya kapıyı açtırdı. Seslendi, der: Kazan Bey nedir halin, dirliğin yer altında mı hoştur, yoksa yer üstünde mi hoştur, hem şimdi ne yiyorsun, ne içiyorsun ve neye biniyorsun dedi. Kazan der: Ölülerine yemek verdiğin vakit ellerinden alıyorum, hem ölülerinizin yorgasına biniyorum, yaşlılarını yedekte çekiyorum dedi. Tekür’ün karısı der: Dinin için Kazan Bey, yedi yaşında bir kızcağızım ölmüştür, kerem eyle ona binme dedi. Kazan der: Ölülerinizde ondan yorga yoktur, hep ona biniyorum dedi. Kadın der: Vay, senin elinden ne yer yüzünde dirimiz ve ne yer altında ölümüz kurtulurmuş dedi. Geldi Tekür’e der: Kerem eyle o tatarı kuyudan çıkar, kızcağızın belini koparıyor yer altında kızcağızıma biniyormuş, diğer ölülerimizi topluyormuş, hem ölülerimiz için verdiğimiz yemeği ellerinden çekip alıp yiyormuş, onun elinden ne ölümüz ne dirimiz kurtulurmuş, dinini aşkına o eri kuyudan çıkar dedi. Tekür beylerini topladı, der: Gelin Kazan’ı kuyudan çıkarın, bizi övsün Oğuz’u yersin, ondan sonra şart eylesin bizim memleketimize düşmanlığa gelmesin dedi. Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları



Vardılar Kazan’ı kuyudan çıkarıp getirdiler. Dediler : And iç ki bizim memleketimize düşmanlığa gelmeyesin, hem bizi öv Oğuz’u yer, seni bırakı verelim var git dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyeyim dedi. Dediler : Vallah Kazan iyi and içti dediler. Şimdi Kazan Bey, hadi bizi öv dediler. Kazan der: Ben yer yüzünde adam övmem, bir adam getirin bineyim, sizi öveyim dedi. Vardılar bir er kafir getirdiler. Bir eyer, bir gem dedi, getirdiler. Kafirin arkasına eyer koydu, ağzına gem vurdu, eyer kayışını çekti. Sıçradı arkasına bindi. Ökçesini ökçesine vurdu, kaburgasını karnına yapıştırdı. Gemini çekti, ağzım ayırdı. Kafiri öldürdü, çöktü üzerine oturdu. Der: Bre kafirler kopuzumu getirin, sizi öveyim dedi. Vardılar kopuzu getirdiler.



Eline alıp burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Bin bin erden düşman gördümse övünüm dedim
Yirmi bin er düşman gördümse koklamadım
Otuz bin er düşman gördümse ona saydım
Kırk bin er düşman gördümse gözümü kısıp baktım
Elli bin er gördümse el vermedim
Altmış bin er gördümse söyleşmedim
Seksen bin er gördümse ürpermedim
Doksan bin düşman gördümse donanmadım
Yüz bin er gördümse yüzümü dönmedim
Yüzü dönmez kılıcımı elime aldım
Muhammedin dini aşkına kılıç vurdum
Ak meydanda yumru başı top gibi kestim
O zaman bile erim beyim diye övünmedim
Övünen erenleri hoş görmedim
Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni
Kara kılıcını çal boynuma kes başımı
Kılıcından sapacağım yok



Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok






dedi. Bir deyiş daha söylemiş, der:


Yüksek yüksek kara dağdan taş yuvarlansa
Kaba ökçemi oyluğumu karşı tutan Kazan er idim
Firavun şişler yükleyip yerden, çıksa
Kaba ökçem ile perçin kılan Kazan er idim
Koca koca beyler oğlu kavga kılsa
Kamçı vurup dindiren Kazan er idim
Yüce dağları duman tutsa
Kapkara sis deli kopsa
Kara koç atımın kulağı görünmez olsa
Gayrı eren kılavuzsuz yol şaşırsa
Kılavuzsuz yol başaran Kazan er idim
Yedi başlı ejderhaya yetişip vardım
Heybetinden sol gözüm yaşardı
Hey gözüm namert gözüm kalleş gözüm
Bir yılandan ne var ki korktun dedim
O zaman bile erim beyim diye övünmedim
Övünen erenleri hoş görmedim
Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni
Çal kılıcını kes başımı
Kılıcından sapacağım yok
Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok
Oğuz erenleri dururken seni övmem yok



dedi. Kazan burada bir daha söylemiş:

Arkaç Kırda çalkanır umman denizinde
Sarp yerlerde yapılmış kafir şehri
Sağa sola çırpıntı vurur yüzgeçleri
Su dibinde döner bahrileri86
Tanrı benim diye su dibinde çığrışır asileri
Önünü koyup tersini okur kızı gelini
Altın aşık oynar Sancıdanın beyleri
Altı defa Oğuz vardı alamadı
O kaleye altı tane erle ben Kazan vardım
Altı güne koymadım onu aldım
Kilisesini yıkıp yerine mescit yaptım ezan okuttum
Kızını gelinini ak göğsümde oynattım
Beylerini kul ettim
O zaman bile erim beyim diye övünmedim
Övünen erenleri hoş görmedim
Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni
Bilgicik.Com, Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları
Kılıcından sapacağım yok
Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok



dedi. Kazan yine söylemiş, der:



Arkaç Kırda döndürdüğüm bre kafir senin baban
Şakağına imrendiğim senin kızın gelinin
Akça Kale Sürmelide at oynattım
At ile Karun eline baskın yaptım
Ak Hisar Kalesinin burcunu yıktım
Ak akçe getirdiler puldur dedim
Kızıl altın getirdiler bakırdır dedim
Ela gözlü kızını gelinini getirdiler aldanmadım
Kilisesini yıktım mescit yaptım
Altını gümüşü yağmalattım
O zaman bile erim beyim diye övünmedim
Övünenleri hoş görmedim
Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni
Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok
Seni övmem yok



dedi. Kazan Bey burada bir daha söylemiş, der:



Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var
Ortaç Kırda sizin geyiklerinizi durdurmaya
Ak sazın aslanında bir köküm var
Kaz alaca kısrağını durdurmaya
Azman kurt yavrusunun erkeğinde bir köküm var
Akça yünlü on bin koyununu gezdirmeye
Ak sungur88 kuşunun erkeğinde bir köküm var
Alaca ördek kara kazını uçurmaya
Kudretli Oğuz elinde bir oğlum var Uruz adlı
Bir kardeşim var Kara Göne adlı
Yeniden doğanını diriltmeyeler
Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni
Kılıcından sapacağım yok
Kendi aslımı yermem yok



dedi. Bir daha söylemiş, der:



İt gibi güv güv eden çerkes hırslı
Küçücük domuz şölenli
Bir torba saman döşekli
Yarım kerpiç yastıklı
Yontma ağaç Tanrılı
Köpeğim kafir
Oğuzu görür iken seni övmem yok
Bundan sonra öldürürsen bre kafir öldür beni
Öldürmezsen Kadir korsa öldüreyim kafir seni



dedi.



Kafiler der: Bu bizi övmedi, gelin bunu öldürelim dediler. Kafir beyleri toplandılar geldiler.



Yine dediler: Bunun oğlu var, kardeşi var, bunu öldürmek olmaz dediler. Getirdiler domuz damına hapse attılar.



At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan’ın ölüsünü dirisini kimse bilmedi. Meğer hanım Kazan’ ın bir oğlancığı var idi. Büyüdü yiğitcik oldu. Bir gün ata binip divana gelirken bir kişi der: Sen Han Kazan’ın oğlu değil misin dedi. Uruz kızdı, der: Bre kavat benim babam Bayındır Han değil midir? Dedi. Yok, o ananın babasıdır, senin dedendir. Uruz, bre ya benim babam ölü müdür diri midir dedi. Dedi: Diridir, Toman’ın Kalesinde esirdir dedi. Böyle deyince oğlan ağladı, melül oldu. Atını çevirdi geri döndü. Anasına geldi. Burada anasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:



Der:



Bre ana ben Han oğlu değilmişim
Han Kazan oğlu imişim
Bre kavat kızı bunu bana niçin söylemiyordun
Ana hakkı Tanrı hakkı olmamış olsaydı
Kara, çelik öz kılıcımı çekeydim
Birdenbire güzel başını keseydim
Alca kanını yer yüzüne dökeydim



dedi. Anası ağladı. Der: Oğul baban sağdır, amma söylemeğe korkardım, kafire varırsın, kendini vurursun helak olursun, onun için sana söylemiyordum canım oğul dedi. Amma amcana adam gönder, gelsin, görelim ne der dedi.



Adam gönderdi amcasını çağırdı. Geldi. Uruz der: Ben babamın esir olduğu kaleye gidiyorum. Birlikte istişare ettiler. Bütün beylere haber oldu. Uruz babasına gidiyor, silah ve teçhizatla gelin dediler. Asker toplandı geldi. Alp Uruz çadırlarını açtırdı, cephanesini yükledi. Kara Göne asker başı oldu. Boru çaldırıp göçtüler, yola girdiler.



Yol üzerinde kafirin kilisesi var idi. Keşişler beklerdi. Gayet sarp kilise idi. Attan inip tacir elbisesi giydiler. Bezirgan suretinde katır, deve çektiler geldiler. Kafirler gördüler gelenler tacire benzemez, kaçtılar kaleye girdiler, kapılarını sımsıkı kapadılar. Burca çıkıp kimlersiniz dediler. Bunlar cevap verdi: Bezirganlarız dediler. Kafirler yalan söylüyorsunuz diyerek taşa tuttular. Uruz attan indi, der: Hey babamın altın gadehinden şarap içen, beni seven attan insin, bunun kapısına birer gürz vuralım dedi. On altı yiğit sıçrayıp attan indiler. Kalkan tuttular, gürzlerini omuzlarına attılar, kapıya geldiler. Birer gürz vurup kapıyı ufattılar, içeri girdiler. Buldukları kafiri öldürdüler. Ağız açtırmadılar. Malını yağmaladılar. Askerin üzerine geldiler kondular.



Meğer bir sığırtmaçları var idi. Gördü ki kaleyi aldılar, kaçtı teküre vardı, kilisenin alındığını haber verdi. Ne oturuyorsunuz, üzerinize düşman geldi, başınızın çaresine bakın dedi. Tekür beylerini topladı, bunlarla nasıl uyuşalım dedi. Beyler dediler: Bunun uyuşması odur ki Kazan’ı çıkaralım, onlarla başbaşa bırakalım. Bu sözü uygun gördüler. Vardılar Kazan’ı çıkarıp tekürün önüne getirdiler. Tekür der: Kazan Bey üzerimize düşman geldi, bu düşmanı üzerimizden ayırırsan seni bırakı verelim dediler. Hem haraca itaatkar olalım, sen de and iç ki bu bizim memlekete düşmanlığa gelmeyesin dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyelim dedi. Kafirler Kazan iyi and içti diye sevindiler. Tekür askerini toplayıp meydana geldi, çadır diktirdi. Kafir askeri Kazan’ın etrafına toplandı. Kazan’a giyim getirdiler. Kılıç ve mızrak ve çomak ve sair cenk aletini giydirip donattılar.



Bu sırada Oğuz erenleri alay alay geldi. Gümbür gümbür davullar çalındı. Kazan gördü ki askerin önünce bir ak boz atlı, ak sancaklı, üzeri sağlam demir giyimli, Oğuz’un önünce geldi, çadırını diktirdi, saf bağladı durdu. Onun ardınca Kara Göne geldi, saf bağladı durdu. Hemen burada Kazan atı meydana sürdü, hasım, diledi. Boz atlı Beyrek at tepti meydana girdi. Kazan burada söylemiş, görelim ne söylemiş:



Der:



Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin
Yapısı sağlam demir giyimini giyen yiğit ne yiğitsin
Adın nedir yiğit söyle bana



dedi. Beyrek burada söylemiş, der:



Bre kafir sen beni bilmez misin
Parasarın Bayburt Hisarından fırlayıp uçan
Adaklısını başkaları alırken çekip alan
Pay Püre Han oğlu Bamsı Beyrek bana derler
Gel beri bre kafir dövüşelim



dedi. Kazan burada bir daha söylemiş. Der: Bre yiğit, önünce bu askerin bir ak sancaklı alay çıktı, çadırını başkalarından önce dikti, ak boz ata binen o yiğit ne yiğittir, kimin nesidir, yiğit başın için söyle bana. Beyrek der: Bre kafir kimin nesi olacak, beyimiz Kazan’ın oğludur dedi. Kazan gönlünden der: Elhamdülillah benim oğlancığım büyük er olmuş dedi. Beyrek bre kafir daha ne kadar onu bunu soracaksın bana dedi, Kazan’ın üzerine at sürdü. Altı kanatlı gürzünü eline alıp Kazana vurdu. Kazan kendisini tanıtmadı. Kavradı, Beyreği bileğinden tuttu, çekti çomağını elinden aldı, Beyreğin ensesisine bir çomak vurdu. Beyrek atın boynunu kucakladı, çekilip döndü. Kazan der: Ya Beyrek, var beyine söyle gelsin dedi.



Bunu gördü. Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren meydana girdi.



Kazan burada söylemiş, der:



Şafak vakti yerinden kalkan yiğit ne yiğitsin
Büyük cins atını oynatarak gelen yiğit ne yiğitsin
Erin erden adını saklaması ayıp olur
Adın nedir yiğit söyle bana



dedi. Dülek Evren der:



Bre kafir benim adımı bilmez misin
Kendi kendisine hor bakan memleketten çıkan
Elli yedi kalenin kilidini alan
Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren bana derler



dedi. Mızrağını eline alıp at sürdü. Kazan’a saplayayım dedi, saplayamadı, öteye geçti. Kazan at tepti, mızrağını çekip elinden aldı, tepesine vurdu, parça parça oldu utandı. O da çekilip döndü. Kazan yine er diledi. Düzen oğlu Alp Rüstem at tepti meydana girdi. Kazan burada gene söyledi, der :



Kalkıp yerinden doğrulu veren
Cins atına sıçrayıp binen
Ne yiğitsin
Adın nedir söyle bana



dedi. Alp Rüstem der :



Kalkıp yerinden doğrulu veren
İki kardeş bebeğini öldürüp zelil gezen
Düzen oğlu Alp Rüstem bana derler



dedi. O da Kazan’a at sürdü. Yeneyim dedi. yenemedi. Kazan Bey buna da bir darbe vurdu. Der: Bre kavat, var beyine söyle gelsin dedi. O da döndü.



Kazan tekrar er diledi. Uruz’un gemini amcası Kara Göne tutmuştu. Çekti ansızın elinden aldı. kılıcı sıyırdı babasının üzerine at sürdü. Davrandırmadı, omuzuna kılıç indirdi. Giyimini kesti, omzuna dört parmak kadar yara açtı. Alca kanı şırıldadı koynuna indi. Uruz gene döndü ki bir daha çalsın. Kazan burada seslenip oğluna söyler, görelim hanım ne söyler:

Der:



Kara dağımın yükseği oğul
Karanlıklı gözlerimin aydını oğul
Alpım Uruz aslanım Uruz
Ak sakallı babana kıyma oğul



dedi. Uruz’un şefkat damarları kaynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Attan yere indi. babasının elini öptü. Kazan da attan atladı yere indi. Oğlunun boynunu öptü. Beyler Kazan ile oğlunun üzerine at sürdüler, etraflarını çevirdiler. Hepsi attan inip Kazan’ın elini öptüler. Yürüyerek kafire at sürdüler, kılıç vurdular. Derelerde tepelerde kafire kırgın girdi. Kaleyi aldılar. Kilisesini yıkıp mescit yaptılar.



Kanlı kafirin elinden babasını çekip aldı. Kudretli Oğuz eline gelip çıktı. Akça yüzlü anasına müjdeci geldi. Kaza benzer kızı gelini Kazan’a karşı gelip elini öptüler, ayağına kapandılar, Kazan güzel çimene çadır otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece toy düğün edip yeme içme oldu. Dedem Korkut geldi kopuz çaldı, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi.



Hani övdüğümüz bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Fani dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya



Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin amin diyenler Tann’nın yüzünü görsün. Günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa hürmetine bağışlasın hanım hey!…
turkk
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Dede Korkut Destanları Turkey10
Dede Korkut Destanları Gencat10
Dede Korkut Destanları Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Dede Korkut Destanları Pro1010
Dede Korkut Destanları 290407


Dede Korkut Destanları Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz