¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?

Aşağa gitmek

ok Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 16 Kas. 2011 - 8:17

Yıllardan beri AKP’nin iç ve dış politikasının Washington merkezli olduğunu örneklerle göstermeye çalışırım. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Amerikan ve İngiliz basınında alenen “alt yüklenicilik” olarak tanımlanan bu acı gerçeği örtmeye çabaladı ve “Türkiye’nin geliştirdiği her politika ’Ankara’damgalıdır, ’Ankara’ imzalıdır” iddiasında bulundu..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yaptığımız tespitlerde yalnız olmadığımızı gösterdi ve “Büyük Orta Doğu Projesi bugüne kadar kusursuz bir şekilde işlemiş ve mesafe almıştır. Erdoğan kimi dost ya da kardeş olarak ilan ettiyse sırtından hançerlemiş ve Batılı çevrelerin taşeronu ve yüklenicisi gibi davranmaktan uzak durmamıştır. Çadırlarında diz dize oturduğu Kaddafi’yi en ağır eleştiren, ziyaretlerle göklere çıkardığı Mübarek’e ayrılması için mesaj veren, ortak bakanlar kurulu toplantılarıyla vizeleri kaldırdığı kardeşi Esad’ı ’bıçak kemiğe dayandı’ sözleriyle kurşun gibi vuran tabiidir ki BOP Eşbaşkanı Erdoğan olmuştur. Anlaşıldığı kadarıyla Başbakan Erdoğan küresel bir senaryonun figüranı, kanlı bir oyunun ve planın ileri karakolu olmayı benimsemiş ve içselleştirmiştir” dedi.

***

Bahçeli bu politikaların Türkiye açısından nasıl tehdit oluşturduğunu şöyle açıkladı:

- AKP Hükümeti tıpkı Libya muhaliflerini ağırladığı gibi, Suriyeli muhalifleri de yönlendirmekte, bu ülkenin iç işlerine karışmakta ve yanan ateşi körüklemektedir.

- Batı’nın uydusu ve piyonu olarak siyasetteki sürekliliğini sağlamaya çalışan bu ısmarlama siyaset mizacının, bölgemizde BOP’un pimini çeken el olarak varlığını korumaya çalışması büyük maliyetlere ve sorunlara yol açacaktır.

- İsrail’in İran’a, Türkiye’nin de Suriye’ye yönlendirilerek bölgesel bir mahvoluşun tüm bileşenleri tamamlanmaktadır.

- Endişemiz, Türkiye’nin komşu ülkelerin iç işlerine müdahil olmasının acı sonuçları, her zaman söylediğimiz gibi, bize de yansıyabilecek ve BOP’un doğrudan ve yan etkileri ülkemizi alev topuna çevirebilecektir.

- Etnik bölücülüğün zemin ve fırsat bulması halinde, yeni bir Tahrir vakasını yaşatmaktan geri durmayacağı aşikârdır.

- Ve bölücü çevrelerin açıklamaları, niyetleri gerçekte buna yöneliktir.

***

Bahçeli, Erdoğan’ı “Girdiği yolun karanlık ve felaketlerle döşenmiş olduğunu anlamalıdır” diye uyarıyor ama hemen ardından “Kuşkusuz küresel güçlerin yazdığı oyundan rol kapmak, kendisini ve partisini kısa süreli olarak rahatlatacak ve özellikle yabancı sermayenin girmesini teşvik ederek ekonomideki açıkları kapatmaya yarayacaktır. Ancak uzun dönemde neden olacağı yıkım ve hezimet hem kendisi hem de milletimiz açısından telafi edilemeyecek bir düzeye çıkabilecektir” diyor ve ekliyor:

“Başbakan Erdoğan yakın ve komşu ülkelere Vashington’daki tezgah altı imalat projelerinin gözlüğüyle bakmamalı, başkent Ankara jeopolitiğinin vizyonundan şartlar ne olursa olsun taviz vermemelidir.”

***

Türkiye’yi alev topuna çevirebilecek bu politikalar yerine milli politikalar uygulanabilmesi için mevcut iktidarın, bu yoldan dönmesi gerekir.. Önce icazetini, sonra meşruiyetini ABD’den alan iktidarın Ankara merkezli düşünmesi mümkün müdür?
Üstelik AKP’nin halkın önemli bir bölümünü, din istismarı, sadaka ekonomisi ve sağlık alanındaki kısmi iyileştirmeler ile arkasına aldığı da bir gerçek.

Bahçeli, Erdoğan’ın ve AKP’li bakanların oturdukları yerden sanal açılışlar yaptıklarını belirterek “Geçmişte Banker Kastelli’nin nasıl foyası döküldüyse, gelecekte de AKP’nin maskesi öyle düşecek ve fiyaskolar haysiyet kırıcı biçimde AKP’nin alnına yapışacaktır” diyor ama, şu anda bu yönde hiçbir işaret yok..

Bana sık sık İslami içerikli mesajlar göndererek manevi destek veren Hacı Beyazıt diyor ki:
“AKP, bu asrın Muaviyesini temsil ediyor; halk bunu anlamadan AKP gitmez;
Muaviye’nin torunu, babası ve dedesinin yaptıklarından utanıp saltanatı bırakmıştı.
Küresel güçlerin AKP’yi yanında taşeronu gibi görmesi ve bunu açıkça göstermesi, İslam, nesil ve bölge için iyidir. Çünkü halk ve Avrasya cephesi bunu anladığı ve bunlardan korunduğu zaman, şimdiki olaylar sabun köpüğü gibi söner.”

Demek ki MHP veya CHP’nin öncelikli gündemi, konuyu bu şekliyle Türk halkına anlatabilmek olmalıdır..

Arslan BULUT
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Turkey10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Gencat10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro1010
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  290407


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Kapitalizmle mücadele Atatürk’ün hayatına mal olmuştu!

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 16 Kas. 2011 - 8:17

Yeryüzünde “Biri yer, yüz bini yutkunur” bir ekonomik düzen var.
Gazetelerde okumuşsunuzdur, Uluslararası Para Fonu 2011 yılı sonu için gerçekleştirdiği tahminler ile Türkiye İstatistik Kurumu verileri 2012 hesaplamalarına göre 328 milyon civarında nüfusu olan euro Bölgesi’ni oluşturan ülkelerin toplam kamu borçları 8 trilyon 363 milyar 404 milyon euroyu bulmuş durumda.

Avro sisteminin dışında olan İngiltere’nin dış borcu ise 10 trilyon 250 milyar dolar.
Vikipedi verilerine göre 2010 yılı ilk çeyreği itibarıyla ülkelerin dolar cinsinden dış borç stoku ise şöyle:

- ABD: 13 trilyon 917 milyar dolar
- İngiltere: 9 trilyon 123 milyar dolar
- Fransa: 5 trilyon 123 milyar dolar
- Almanya: 4 trilyon 969 milyar dolar
- İtalya: 2 trilyon 456 milyar dolar
- Hollanda: 2 trilyon 439 milyar dolar
- İspanya: 2 trilyon 409 milyar dolar
- İrlanda: 2 trilyon 250 milyar dolar
- Japonya: 2 trilyon 38 milyar dolar
- Belçika: 1 trilyon 252 milyar dolar
- İsviçre: 1 trilyon 191 milyar dolar
- Avustralya: 1 trilyon 37 milyar dolar
- Kanada: 1 trilyon 15 milyar dolar
- İsveç: 893 milyar dolar dolar
- Avusturya: 809 milyar dolar
- Hong Kong: 678 milyar dolar
- Danimarka: 607 milyar dolar
- Norveç: 558 milyar dolar
- Yunanistan: 557 milyar
- Portekiz: 537 milyar dolar
- Rusya: 469 milyar dolar
- Güney Kore: 409 milyar dolar
- Finlandiya: 383 milyar dolar
- Brezilya: 293 milyar dolar
- Türkiye: 291 milyar dolar
- Polonya: 276 milyar dolar
- Hindistan: 261 milyar dolar
- Macaristan: 224 milyar dolar
- Meksika: 205 milyar dolar
- Endonezya: 180 milyar dolar
- Arjantin: 118 milyar dolar
- Güney Afrika: 81 milyar dolar
- İran: 23 milyar dolar

Hani herkes ekonomisi büyüyen Çin’e güveniyor ya, sakın ola ki kimse güvenmesin. Çinin yalnızca yerel yönetimlerinin borcu 1 trilyon 200 milyar avro civarında. En zengin Avrupa ülkelerinin insanları harcama yapamaz hale geldi. Keza, Amerikan halkı da öyle. Kimse yarınından emin değil. Herkes işini aşını kaybediyor. AB’nin lokomotifi Almanya Başbakanı Merkel, “Durumumuz İkinci Dünya Savaşı’ndakinden de kötü” diyorsa, varın hali pür melallerini siz tahmin edin.

Hani Batı’da demokrasi vardı? Madem demokrasi var, öyleyse niye Yunanistan’a “teknokrat” bir başbakan, İtalya’ya yine “teknokrat” bir başbakan atandı?

“Teknokrat başbakan” demek ne demek? Ne demek olacak halkın seçtiği değil, kapitalist sistemin atadığı başbakan demek. Kemal Derviş gibi yani. Bu adamlar “Biri yer, yüz bini yutkunur” uluslararası sistem adına ülkelerin kaynaklarını sistemin sahiplerine transfer etme adamlarıdır. ABD’ye gider ve aldığı talimatı yönettiği ülkeye verir: “15 günde 15 yasa, tamam mı!” Buradakiler de, köşeye sıkıştıklarından, “Başüstüne” derler. Milli iradenin tecelligâhı meclis böylece milli iradeyi uluslararası sistemin emrine vermiş olur.
Görüyorsunuz.

Bütün ülkeler borçlu.
O ülkelerde yaşayan insanlar borçlu.
Peki kim alacaklı?
Onu ancak o sistemin adamları olan “teknokrat başbakanlar” bilir. Hem de isim isim... Türkiye aynı yılanın deliğinden defalarca ısırıldı, tıpkı bütün ülkeler gibi. Yine ısırılacak, yine kan, fabrika, toprak ve kalan servetler, madenler kaybedilecek.

Bu sistemde bağımsızlık yoktur. Zaten sistemin propagandistleri de “karşılıklı bağımlılık” diye yuttururlar bütün bu komediyi. Gerçekten de karşılıklı bir bağımlılık vardır. Biri kan emer, diğeri kan verir. Ve gerçekten ortaktırlar. Tıpkı baş tarafı milli devletlerde, süt tarafı milli devletleri sömüren meçhul ellerde. Sen beslersin, onlar sağar. Otun mu tükendi, kredi ile sana ot satarlar, inek ikimizin derler, hem ota borçlanırsın, hem sütü verirsin.
Birisi gelir, şu ineği keselim, etini bölüşelim der.
Ama onu kimse dinlemez.

Rahmetli Atatürk bu işi biraz başarmıştı ama bunu ona hayatı ile ödettiler...

Hasan DEMİR
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Turkey10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Gencat10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro1010
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  290407


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Türk destanı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 16 Kas. 2011 - 8:18

Destanlar millet hayatında önemli yer tutarlar. Denilebilir ki bir millet destanı ile birlikte var olur. Evrenin ve ilk atalarının yaratılışına ait efsane ve destan parçaları ağızdan ağıza dolaşmaya başladığı zaman o dili konuşan insanlar belki de ilk defa kendi farklılıklarının şuuruna varırlar. Destan parçaları ayrıca ilk edebî ürünler olarak dilin estetik yapısını kurar ve daha sonraki edebî türlerin üslubunu belirler. Homeros’un İlyadası Yunan dili için, Firdevsî’nin Şehnamesi Yeni Farsça için böyle bir etkiye sahip olmuştur. Türkiye Türkçesi için Dede Korkut destanlarının -sınırlı da olsa- böyle bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Müslümanlık öncesi Türk destanına ait ilk metnin veya metinlerin elimizde bulunmaması bizim için büyük bir eksikliktir. Ancak 12 boydan (destani hikâyeden) oluşan Dede Korkut Kitabı, ilk destanî metinlerimizin çok sonraki yansımaları sayılabilir. Dede Korkut boyları her ne kadar 15. yüzyılın Batı Türkçesiyle yazıya geçirilmiş ve sathî bir İslam örtüsüyle örtülmüşse de Oğuzların ilk oluşum dönemlerini ve ilk var oluş kavgalarını yansıtırlar. İlk biçimlerinin elimizde bulunmayışı bir eksiklik olsa da 15. yüzyıldaki biçimlerinin elimizde bulunması büyük bir kazançtır. Üstelik estetik olarak en son ve en mükemmel yapı ve üsluplarıyla bize ulaşmışlardır.

13-15. yüzyıllar arasında yazıya geçirildiği tahmin edilen Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı da Müslümanlık öncesi dönemi yansıtır. Türklerin ilk büyük hükümdarı kabul edilen Oğuz Kağan’ın önce tabiatla, sonra düşmanla mücadelesi ve dünyaya hâkim olması, bir var olma, yayılma ve büyüme ülküsünün destanıdır. Üstelik destandaki bazı semboller, Türklerin yaratılış hakkındaki inanışlarının (Türk kozmogonisinin) izlerini de taşımaktadır. Oğuz Kağan’ın gökten gelen ışık içindeki kızla evlenmesi ve bu evlilikten doğan çocukların uzay cisimlerinin adlarını alması

(Gün -güneş- Han, Ay Han, Yıldız Han); buna karşılık suda bulunan bir ağaç kovuğundaki kızla evliliğinden doğan çocukların yeryüzü cisimlerinin adlarını taşıması (Gök -atmosfer- Han, Dağ Han, Deniz Han), önce uzayın, sonra yeryüzünün yaratıldığına dair bir inanışın yansımalarıdır. Nitekim ilk yazılı metinlerimiz olan Köktürk bengü taşlarında (anıtlarında) “yukarıda mavi gök, aşağıda kara yer yaratıldığında ikisi arasında insan oğlu yaratılmış. İnsan oğlu üzerine atalarım Bumın Kağan, İstemi Kağan hükümdar olmuş” veciz ifadesinde aynı inanış açık bir dille anlatılmaktadır.

Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı ile Dede Korkut Kitabı, Türk destanına ait Türkçe yazılmış en eski parçalardır. Bu ikisi de aslında birbirine bağlıdır. Oğuz Kağan, aynı destanın ilk parçası, Dede Korkut boyları ise Oğuz Kağan’dan sonra ortaya çıkmış kahramanları anlatan sonraki parçalardır. Bir de elimizde ilk Türkçe metinleri bulunmayan, fakat başka dillerde kaydedilmiş Türk destan parçaları vardır. Ergenekon Destanı Çince ve Farsça olarak kaydedilmiştir. Çok sonraları, ta 17. yüzyılda Ebulgazi Bahadır Han tarafından yazılmış Şecere-i Türk’te Çağatay Türkçesiyle yazılmış Ergenekon Destanı da vardır.

Türk yaratılış inanışı ve Türklerin ilk atalarına ait Arapça ile kaydedilmiş başka bazı önemli parçalar da vardır ki bunlar Türk toplumunda çok fazla bilinmez. 14. yüzyılın başlarında Kahire’de yaşamış bir Türk tarihçisi vardır: Ebûbekir bin Abdullah bin Aybek ed-Devâdârî. O tarihte Mısır’daki devletin adı Memlük veya Kölemen diye bilinir ama aslında ed-Devletü’t-

Türkiyye (Türk Devleti)’dir. Ebûbekir de işte bu devletin bir valisi olan Abdullah bin Aybek’in oğludur. İki Arapça kitap yazmıştır. Tek ciltlik Dürerü’t-Ticân ve dokuz ciltlik Kenzü’d-Dürer.

Dünya tarihini anlatan bu ciltlerin hepsi de İstanbul kütüphanelerindedir. Eserler, 1330’lara kadarki dünya tarihini anlatırlar ama içlerinde Türk kozmogonisi ve mitolojisi hakkında çok ciddi bilgiler de vardır. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim. Türklerin ilk atası ve ilk insan, çok yüksek bir dağ olan Ulu Kara Tağçı’daki bir mağarada yaratılmıştır. İlk atanın adı, bir rivayette Ay Atam, başka bir rivayette Ulu Ay Ataçı’dır. Türkler ona Altun Han demişlerdir. İlk kadın ise Ay-va veya Ulu Ay Anaçı adını taşır. Ebûbekir bu bilgileri Ulu Han Ata Bitigçi adlı bir kitaptan aldığını söyler. Kitaplar Arapçadır ama yukarıdaki isimler hep Türkçe kaydedilmiştir. Daha geniş bilgi inşallah başka bir yazıda.

Ahmet B. ERCİLASUN
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Turkey10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Gencat10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro1010
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  290407


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok AKP Cumhuriyeti’ne yön veren temel ilke

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 16 Kas. 2011 - 8:18

Tasfiye sürecinin ‘yeni bir dönemece’ girdiği artık gün gibi ortada.
Kıra-döke girişilen ve adına kimi zaman ‘reform’, kimi zaman da ‘açılım’ denilen operasyonların gelip dayandığı yer ülke adına hiç de umut vermiyor.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak girişimleri her seferinde “başarı” diye yutturmalarına mı yanarsınız, milletin bu yapılanlara karşı ‘sessiz’ kalışına mı?
Dışarıdaki misyon artık alenen ortaya çıktı.

Sam Amca’nin dümen suyunda, her emredileni yapan ve yaptıklarını da millete ‘çarpıtarak’ anlatan bir ‘taşeron’ durumundayız.

Bölgede ‘hangi ülkenin’ başına çorap örülecekse, önce bizim ‘yıkım ekibi’ kazmalara sarılıyor.
Daha düne kadar ‘kanka’ oldukları, ‘el ele’, ‘göz göze’, ‘kucak kucağa’ fotoğraflar çektirdikleri Arap liderlerin ipine önce bizim devletlüler asılıyor.
‘İp’ sağlam mı çıktı, ‘sehpaya’ var güçleriyle tekmeyi basmak da onların vazifeleri arasında.
Bütün bunları niye yapıyorlar biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yüce menfaatleri için. Onlar öyle söylüyor, ister inanın ister inanmayın.

***

Yakın zamana kadar, “Bütün komşularımızla kavgalıyız” teranesiyle Cumhuriyet tarihine savaş açıp, “sıfır sorun” masalına sarılanların haline bir bakın.
Suriye, Irak, İran, Libya, artık birer birer ‘hasım’ hanesine geçiyor.
Ne oldu, hani kardeştik?
Hani, yüzlerce yıllık köklü geçmişimizde bu ülkelerle ‘sıkı’ münasebetlerimiz vardı?
Cumhuriyet geldi, hepsini darmadağın etti. Komşuları ‘düşman’ belletti bizlere.
Bu Cumhuriyet yok mu, ah bu Cumhuriyet, köküne ‘kibrit suyu’ dökeceksin.
Gül gibi geçinip gitmek varken,’sınırlarımızın ötesinde’ her kim varsa hepsine topyekûn cephe açtı.
‘Tarihi’, ülkenin ‘jeopolitik’ konumunu, dünyanın ‘Türk’e bakışını dikkate almadan; sırf dedelerinin hıncıyla bilenmiş bir güruh, Cumhuriyetin bu ülkeye kazandırmış olduğu her ne varsa, ona karşı bayrak açtı.
Her seferinde ‘farklı adlar’ altında, iyi olmuş olmamış hiç fark etmiyor, dünden kalan ne varsa kazıyıp yerine ‘kendi ilkelerini’ oturtmaya çalıştılar.

***

Bugün itibariyle “dost” diye tanımlayabilecekleri ülke hangisidir, maalesef meçhul.
İşin doğrusu bunlar için ‘dostun’, ‘dostluğun’ tanımı nedir, o da pek belli değil.
‘Pervane’ gibi dön baba dönüyorlar.
Akşamdan sabaha durmadan ‘çizgiler’ değişiyor, ‘yeni cepheler’ açılıyor.
Aynı durum içeride de hüküm sürüyor.
Bir bakıyorsunuz, 80 yıldan beri hasmane bir tutum takındıkları, ‘yıkmak’, ‘yok etmek’ istedikleri birtakım kurumlar birdenbire kıymete binmiş.
“Gereksiz” diye tutturdukları kamu kuruluşları -eleman sayısı anlamında- sürekli genişleyip büyümeye başlamış.
Hayrola, hani en kısa zamanda bunların tamamının kapısına kilit vuracaktınız?
Öyle lafı eveleyip gevelemeden ve dahi “Ne var bütün bunlarda?” diye çıkışanların da anlaması için özetleyelim:
‘Hayvancılığı’ bitirdikten sonra, yeniden ‘sucuk satışına’ başladı bunlar.
Daha da açık yazmanın bir anlamı var mı?

***

Nerede duracaklarını kestirmek zor değil.
‘Profesyonel’ ordudan girip, ‘bedelliye’ doğru hamle yapıp, ‘vicdani rette’ demirlediler. Hani ‘kodamanlara’ kıyak yapacaklar ya, ‘entel-dantel’ takımının ağzına da bir parmak bal çalma sevdasındalar.
Halkın çocukları mı dediniz, onlar ‘üç cuma hutbesi’ ile yola getirilir, hiç kimsenin endişesi olmasın.

İsrafil K.KUMBASAR
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Turkey10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Gencat10
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Pro1010
Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  290407


Asrın Muaviyesi kendiliğinden çekilip gider mi?  Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz