Ergenekon sanığından şok Muhsin Yazıcıoğlu itirafı
1 sayfadaki 1 sayfası
Ergenekon sanığından şok Muhsin Yazıcıoğlu itirafı
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Erol Ölmez, mahkemeye sunduğu 14 sayfalık yazılı dilekçesinde şok itiraflarda bulundu.
Ölmez, soruşturma sırasında, sakal bırakıp, cübbe giyerek istihbarat toplamak için Fatih Çarşamba semtine gizli görevle gittiği şeklindeki ifadesini kabul etmemiş, beğendiği bir hanıma yaklaşmak için orada bulunduğunu ileri sürmüştü. Ölmez, mahkemeye sunduğu dilekçesinde çark ederek Çarşamba semtine istihbarat toplamak için gittiğini söyledi. Dışarıda bulunan arkadaşları tarafından hiç aranıp sorulmadığını, bu nedenle bazı gerçekleri itiraf edeceğini dile getiren Ölmez, helikopter kazasında vefat eden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun 2008'de öldürülmesinin planlandığını, ancak bu suikastın bir yıl gecikmeyle gerçekleştirildiğini iddia etti.
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Erol Ölmez, mahkeme heyetine sunduğu 14 sayfalık yazılı dilekçesinde çok çarpıcı bilgiler verdi. 1990'da askerken hayatının tamamen değiştiğini, usta birliğinde kendisini keşfeden kod adı "Çerkez Ali" olan kişinin askerliğini sonlandırarak kendisini çok özel bir birimin içine aldığını anlatan Ölmez, "Asıl adı 'Atakurtlar' olan birlikte benim görevim istihbarat ve silahlı kanatta yetiştirilmiş, İstanbul Avrupa yakası, tük Trakya dahil beni başkan yapmıştı. Daha sonra 1998 yılında kurulan Ergenekon yapılanmasında görev aldım ve Atakurtlar ismine ekleme yapılarak 'Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu' Ergenekon'un sağ kolu olmuş, istihbarat ve silahlı kanadı oluşturulup Ergenekon'a dahil edilmiştir. Bu birim, şu anda olduğu gibi halen aktif haldedir. Ben çok özel olarak eğitim almış, en iyi şekilde yetiştirilmiş bir kişiyim. Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu'nun bir askeriyim." dedi. Ergenekon yapılanmasının Cumhuriyetçi, Ulusalcı ve Atatürk milliyetçileri tarafından kurulan 11 kişilik onursal üyesi olan bir yapılanma olduğunu belirten Ölmez, içinde her kesimden insanlar bulunduğunu, hizmet dışında bir amaçlarının olmadığını, silahlı örgüt olmayı kabul etmeyen mütevazi insanlar olduklarını iddia etti.
"HELİKOPTER KAZASI SABOTAJ"
Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası sabotaj olarak nitelendiren Ölmez, bunun üstünün örtülüp faili meçhul bırakılacağını belirterek, "Bunun kaza değil de sabotaj olduğunu bilmekteyim. Başkanım daha birçok konunun şahidi olarak artık susmayacağımı, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının zamanı geldiğini söylemek isterim. Nedeni ise cezaevine girdiğim günden beni yalnız bıraktılar. Kimsa sahip çıkmadı. Zaten ilk şart, 'Başına bir hal gelirse kendinle başbaşasın' denildi. Bu konuları ciddiye almanızı isterim. Muhsin Yazıcıoğlunun susturulmasını isteyen kişi şu an bir siyasi partide siyasi kimliğe sahip olan, aynı zamanda milletvekilidir. Yazıcıoğlu'nun ölümüne sebep olan kişi, aynı zamanda MİT'e çalışan Amerikan destekli kişidir. Bunları size anlatmamdaki sebebim, vicdanımın rahatsız oluşudur." diye konuştu. 17 Kasım 2007 tarihinde Ankara'da özel bir toplantıda kendisi, Çerkez Ali ve bir milletvekilinin yer aldığını, toplantıdaki konunun Muhsin Yazıcıoğlu'nun nasıl susturulacağı olduğunu öne süren Ölmez, "Bunun karşılığında 10 milyon dolar para verilecekti. 2008 yılında olması beklenen bu konu, Ergenekon furyası patlayınca 2009 yılına kalmıştır. BBP liderine yapılan aslında sabotajdır." dedi
Bosna Hersek'te savaştığını belirten Ölmez, bu süreçte çok sıkıntı ve zorluklar çektiğini dile getirerek, "1993 ortalarında İtalya'da Cenova'da bir süre otelde kaldım. Yanıma Çerkez Ali geldi. Abdullah Öcalan'ın geleceğini, Roma'da ve Milano'da kalacağının istihbaratını aldıklarını söyledi. Benim görevim ise ebediyyen Apo'yu susturmaktı. Öcalan'ı 6 gün bekledik. Ankara'dan otele gelen bir telefonla gelmeyip Şam'a gittiğini öğrendik. Beni Türk konsolosluğuna bırakıp, pasaportsuz olarak, bir Türk gemisine yerleştirdiler. Gemiyle Derince limanına geldim. Sonra tekrar Çerkez Ali ile görüştük. Çerkez Ali Çok kuvvetli bir devlet adamıdır." ifadelerine yer verdi.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Haraketi'nin bütün amaçlarını bildiğini belirten Ölmez, "Taner Ünal denilen kişi, sahtekarın önde gidenidir. Bu gibi derneklerin kurulma aşamasında her zaman öncülük eden CIA ajanı olan kişi Kaan S.'dir." iddiasında bulundu.
Kendisine verilen görevleri yerine getirip, en iyi şekilde ülkesine hizmet ettiğini savunan Ölmez, "Avukatımın uyarısı üzerine susmak zorunda kaldım. Susmanın bana faydası olmadığın ve gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının zamanının geldiğini düşünmekteyim. Bu yazdıklarım bir itiraf değildir. Vicdan azabının bana vermiş olduğu rahatsızlıktan dolayı konuşmanın zamanının geldiği kanaatindeyim. Görevim icabı birçok kılığa girdim. Yeri geldi tarikatçı oldum, yeri geldi özel yetkili bir insan oldum. Her anlamda en iyi şekilde yetiştirilmiş biri olarak bana Arapça dahi öğretildi. 1993'te Türkiye'ye geldiğimde, Bosna-Hersek'ten kalma sinir ve uykusuzluk çekmekteyim. Bu zamana kadar devam ediyor. Şu anda bile sinir ve uyku ilacı kullanmaktayım. Ben bu hayata istemeden kendiliğinden geçtim. Öyle zaman oldu ki asla çıkmak söz konusu bile değildi. Maalesef şu anda tutukluyum. Ama şunu bilmelisiniz ki Çerkez Ali beni düşünmektedir ve ben eninde sonunda bu cezaevinden elbet çıkacağım. Yeter ki çark artık tersine dönsün. Çünkü dışarıdakiler bizi çıkarmanın savaşını veriyor." şeklinde konuştu.
"SAKAL BIRAKIP MOLLA OLDUM"
Erol Ölmez ile sanıklardan Kahraman Şahin arasında geçen telefon görüşmesi Ergenekon'un birinci iddianamesinde yer almıştı. Molla kılığına girdiğini söyleyen Ölmez'in 17 Eylül 2007 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde şu bilgilere yer veriliyor;
Kahraman Şahin: Neredesin?
Erol Ölmez: Taksim'e geçiyorum. Ordan da Çarşamba'ya geçeçem. İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani. Sen ne yapıyorsun ne var, ne yok?
Erol Ölmez: Biz de mollaların arasına takıldık. Girdik işte ne yapalım. Soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya.
Kahraman Şahin: Hayırlısı olsun kardeşim , görevini tam yerine getir.
Erol Ölmez: Görevi getiriyoruz, ne var ne yok? Ne yapıyorsun?
Kahraman Şahin: Kartal'dayım. İşim var öyle. Görülmüyorsun hiç?
Erol Ölmez: Yarın karargaha geliyorum. Ne yapıyon? Oruçlu musun?
Kahraman Şahin: Yok değilim.
Erol Ölmez: Yok ben tutarım. Ben hoca adamım biliyorsun. Sakal bıraktım. Molla oldum ben de.
Kahraman Şahin: İmam Hüseyin de bıraktı (Kuvvai Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm). Yarın geldiğinde görüşürüz
sanırım bu vekil bahceli rahmetli basbugmuz bi sözü var hatırlarmısınız bahceliye itibar edilmez mit ajanıdır diye??????????
Ölmez, soruşturma sırasında, sakal bırakıp, cübbe giyerek istihbarat toplamak için Fatih Çarşamba semtine gizli görevle gittiği şeklindeki ifadesini kabul etmemiş, beğendiği bir hanıma yaklaşmak için orada bulunduğunu ileri sürmüştü. Ölmez, mahkemeye sunduğu dilekçesinde çark ederek Çarşamba semtine istihbarat toplamak için gittiğini söyledi. Dışarıda bulunan arkadaşları tarafından hiç aranıp sorulmadığını, bu nedenle bazı gerçekleri itiraf edeceğini dile getiren Ölmez, helikopter kazasında vefat eden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun 2008'de öldürülmesinin planlandığını, ancak bu suikastın bir yıl gecikmeyle gerçekleştirildiğini iddia etti.
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Erol Ölmez, mahkeme heyetine sunduğu 14 sayfalık yazılı dilekçesinde çok çarpıcı bilgiler verdi. 1990'da askerken hayatının tamamen değiştiğini, usta birliğinde kendisini keşfeden kod adı "Çerkez Ali" olan kişinin askerliğini sonlandırarak kendisini çok özel bir birimin içine aldığını anlatan Ölmez, "Asıl adı 'Atakurtlar' olan birlikte benim görevim istihbarat ve silahlı kanatta yetiştirilmiş, İstanbul Avrupa yakası, tük Trakya dahil beni başkan yapmıştı. Daha sonra 1998 yılında kurulan Ergenekon yapılanmasında görev aldım ve Atakurtlar ismine ekleme yapılarak 'Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu' Ergenekon'un sağ kolu olmuş, istihbarat ve silahlı kanadı oluşturulup Ergenekon'a dahil edilmiştir. Bu birim, şu anda olduğu gibi halen aktif haldedir. Ben çok özel olarak eğitim almış, en iyi şekilde yetiştirilmiş bir kişiyim. Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu'nun bir askeriyim." dedi. Ergenekon yapılanmasının Cumhuriyetçi, Ulusalcı ve Atatürk milliyetçileri tarafından kurulan 11 kişilik onursal üyesi olan bir yapılanma olduğunu belirten Ölmez, içinde her kesimden insanlar bulunduğunu, hizmet dışında bir amaçlarının olmadığını, silahlı örgüt olmayı kabul etmeyen mütevazi insanlar olduklarını iddia etti.
"HELİKOPTER KAZASI SABOTAJ"
Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası sabotaj olarak nitelendiren Ölmez, bunun üstünün örtülüp faili meçhul bırakılacağını belirterek, "Bunun kaza değil de sabotaj olduğunu bilmekteyim. Başkanım daha birçok konunun şahidi olarak artık susmayacağımı, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının zamanı geldiğini söylemek isterim. Nedeni ise cezaevine girdiğim günden beni yalnız bıraktılar. Kimsa sahip çıkmadı. Zaten ilk şart, 'Başına bir hal gelirse kendinle başbaşasın' denildi. Bu konuları ciddiye almanızı isterim. Muhsin Yazıcıoğlunun susturulmasını isteyen kişi şu an bir siyasi partide siyasi kimliğe sahip olan, aynı zamanda milletvekilidir. Yazıcıoğlu'nun ölümüne sebep olan kişi, aynı zamanda MİT'e çalışan Amerikan destekli kişidir. Bunları size anlatmamdaki sebebim, vicdanımın rahatsız oluşudur." diye konuştu. 17 Kasım 2007 tarihinde Ankara'da özel bir toplantıda kendisi, Çerkez Ali ve bir milletvekilinin yer aldığını, toplantıdaki konunun Muhsin Yazıcıoğlu'nun nasıl susturulacağı olduğunu öne süren Ölmez, "Bunun karşılığında 10 milyon dolar para verilecekti. 2008 yılında olması beklenen bu konu, Ergenekon furyası patlayınca 2009 yılına kalmıştır. BBP liderine yapılan aslında sabotajdır." dedi
Bosna Hersek'te savaştığını belirten Ölmez, bu süreçte çok sıkıntı ve zorluklar çektiğini dile getirerek, "1993 ortalarında İtalya'da Cenova'da bir süre otelde kaldım. Yanıma Çerkez Ali geldi. Abdullah Öcalan'ın geleceğini, Roma'da ve Milano'da kalacağının istihbaratını aldıklarını söyledi. Benim görevim ise ebediyyen Apo'yu susturmaktı. Öcalan'ı 6 gün bekledik. Ankara'dan otele gelen bir telefonla gelmeyip Şam'a gittiğini öğrendik. Beni Türk konsolosluğuna bırakıp, pasaportsuz olarak, bir Türk gemisine yerleştirdiler. Gemiyle Derince limanına geldim. Sonra tekrar Çerkez Ali ile görüştük. Çerkez Ali Çok kuvvetli bir devlet adamıdır." ifadelerine yer verdi.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Haraketi'nin bütün amaçlarını bildiğini belirten Ölmez, "Taner Ünal denilen kişi, sahtekarın önde gidenidir. Bu gibi derneklerin kurulma aşamasında her zaman öncülük eden CIA ajanı olan kişi Kaan S.'dir." iddiasında bulundu.
Kendisine verilen görevleri yerine getirip, en iyi şekilde ülkesine hizmet ettiğini savunan Ölmez, "Avukatımın uyarısı üzerine susmak zorunda kaldım. Susmanın bana faydası olmadığın ve gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının zamanının geldiğini düşünmekteyim. Bu yazdıklarım bir itiraf değildir. Vicdan azabının bana vermiş olduğu rahatsızlıktan dolayı konuşmanın zamanının geldiği kanaatindeyim. Görevim icabı birçok kılığa girdim. Yeri geldi tarikatçı oldum, yeri geldi özel yetkili bir insan oldum. Her anlamda en iyi şekilde yetiştirilmiş biri olarak bana Arapça dahi öğretildi. 1993'te Türkiye'ye geldiğimde, Bosna-Hersek'ten kalma sinir ve uykusuzluk çekmekteyim. Bu zamana kadar devam ediyor. Şu anda bile sinir ve uyku ilacı kullanmaktayım. Ben bu hayata istemeden kendiliğinden geçtim. Öyle zaman oldu ki asla çıkmak söz konusu bile değildi. Maalesef şu anda tutukluyum. Ama şunu bilmelisiniz ki Çerkez Ali beni düşünmektedir ve ben eninde sonunda bu cezaevinden elbet çıkacağım. Yeter ki çark artık tersine dönsün. Çünkü dışarıdakiler bizi çıkarmanın savaşını veriyor." şeklinde konuştu.
"SAKAL BIRAKIP MOLLA OLDUM"
Erol Ölmez ile sanıklardan Kahraman Şahin arasında geçen telefon görüşmesi Ergenekon'un birinci iddianamesinde yer almıştı. Molla kılığına girdiğini söyleyen Ölmez'in 17 Eylül 2007 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde şu bilgilere yer veriliyor;
Kahraman Şahin: Neredesin?
Erol Ölmez: Taksim'e geçiyorum. Ordan da Çarşamba'ya geçeçem. İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani. Sen ne yapıyorsun ne var, ne yok?
Erol Ölmez: Biz de mollaların arasına takıldık. Girdik işte ne yapalım. Soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya.
Kahraman Şahin: Hayırlısı olsun kardeşim , görevini tam yerine getir.
Erol Ölmez: Görevi getiriyoruz, ne var ne yok? Ne yapıyorsun?
Kahraman Şahin: Kartal'dayım. İşim var öyle. Görülmüyorsun hiç?
Erol Ölmez: Yarın karargaha geliyorum. Ne yapıyon? Oruçlu musun?
Kahraman Şahin: Yok değilim.
Erol Ölmez: Yok ben tutarım. Ben hoca adamım biliyorsun. Sakal bıraktım. Molla oldum ben de.
Kahraman Şahin: İmam Hüseyin de bıraktı (Kuvvai Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm). Yarın geldiğinde görüşürüz
sanırım bu vekil bahceli rahmetli basbugmuz bi sözü var hatırlarmısınız bahceliye itibar edilmez mit ajanıdır diye??????????
Similar topics
» Muhsin Yazıcıoğlu BBP'yi Nasıl Kurdu?
» Füzelerin kumandası NATO’da' itirafı geldi
» AKP'nin de arka çıktığı Suriyeli muhaliflerden İsrail itirafı!
» Madımak yıldönümünde Yazıcıoğlu gerilimi
» Yazıcıoğlu kazasında devleti oyaladılar
» Füzelerin kumandası NATO’da' itirafı geldi
» AKP'nin de arka çıktığı Suriyeli muhaliflerden İsrail itirafı!
» Madımak yıldönümünde Yazıcıoğlu gerilimi
» Yazıcıoğlu kazasında devleti oyaladılar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz