Bir Yeşilçam efsanesi daha tarih oldu
1 sayfadaki 1 sayfası
Bir Yeşilçam efsanesi daha tarih oldu
Acar Film'in Mecidiyeköy'deki stüdyoları 'alışveriş merkezi' yapılmak üzere yerle bir edildi...
Bundan yıllar önce, İtalyan yönetmen Giuseppe Tornatore'nin dünyanın dört bir köşesindeki sinema tutkunlarını gözyaşlarına boğan ünlü filmi “Cennet Sineması”nda gördüğüm hüzünlü bir sahneyi, yıllar geçip de kendi ülkemde, ülkemin artık simgeye dönüşmüş en değerli film şirketlerinden birinin enkazında neredeyse birebir olarak yaşayacağımı hiç düşünemezdim.
İzleyenlerin de hemen hatırlayacağı üzere, 1988 yapımı o müthiş filmde, öykünün ana kahramanı İtalyan film yapımcısı Salvatore “Toto” Di Vita, sinema makinistliği yapan kadim dostu Alfredo'nun cenazesine katılmak üzere, terk edişinden tam 20 yıl sonra yeniden köyüne döner. Katıldığı iç burucu cenaze töreninden sonra, onu ana ocağında ikinci bir duygusal darbe daha beklemektedir. Köyünün, adına “sinema” denilen o büyülü dünyayı kendisine ilk kez tanıtan, minicik bir çocukken loş salonunda yüzlerce film izlediği, sonrasında da dostu Alfredo'nun yardımıyla o filmleri makine dairesinden perdeye yansıtmayı öğrendiği biricik sinema salonu, “otopark yapılmak üzere” yıkılmaktadır. Çünkü artık devir değişmiş ve “video kaset çağı” başlamıştır; kimsenin film izlemek için karanlık salonlara doluşmadığı böyle bir zamanda da bu denli büyük bir araziyi atıl durumda tutmanın ticarî açıdan hiç bir anlamı kalmamıştır.
Ve Salvatore, bir grup köy sakiniyle birlikte, hayatının odak noktası olan, kendisine mesleğini kazandıran o güzelim mekânın, çocukluğunun sığınağı “Cennet Sineması”nın merhametsiz dinamit ve balyoz darbeleri eşliğinde bir kaç dakika içinde yerle yeksân edilişini izler. Köyün tarihinde olduğu gibi onun hayatında da bir devir artık tamamen kapanmıştır.
Biz de sinema ve televizyon sektöründen 15 yıllık has dostum, değerli görüntü yönetmeni Cem Sertesen ile birlikte, yakın bir zamanda buna çok benzeyen bir hüzün kasırgasının içinde bulduk kendimizi… Bir tatil günü telefon açan Sertesen, “Biliyor musun, Acar Film'in Mecidiyeköy'deki stüdyolarını tamamen yıkmışlar” deyip, hemen ardından da şu teklifi yapıyordu:
“Yakında oralara tamamen farklı bir takım binalar dikilecektir, bir kuşak sonra da Acar Film'in yerini tarif edebilen bir tek kişi bile kalmaz zaten… İster misin, bugün gidip şirketin arazisine son bir kez göz atalım, arşivimiz için bir iki de fotoğraf çekelim?”
Acar Film'in benim hayatımdaki yeri bir sinemasever olarak çok önemli olmakla birlikte, aynı şirket, telefondaki dostum için hiç kuşkusuz ki bundan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Çünkü, 1994 yılında yitirdiğimiz rahmetli babası Melih Sertesen, meslek hayatının büyük bir bölümünü Acar Film'de görüntü yönetmenliği yaparak geçirmiş, o çatının altında, hayat boyu dost kaldıkları gedikli yönetmeni Nejat Saydam ile birlikte her biri anılarımızda özel yerlere sahip olan 110 dolayında filme imza atmıştı. Haliyle, Cem ağabey de baba mesleğinden hareketle, daha kısa pantolonla dolaştığı yıllardan itibaren kâh Tarık Akan'ın kâh Türkan Şoray'ın kucağında, bütün bir çocukluk ve gençlik yıllarını bu şirketin koridorlarında, stüdyolarında, bahçesinde geçirmişti.
Kronik bir nostalji duygusu içinde yaşayan iki sinema adamı olarak, hemen atladık ve gittik Acar Film'den arta kalanları görmeye… İki saatte yakın gezdik hafriyattan arta kalan geniş bahçede… Bir bahçe düşünün ki sırf orada bile Türk sinemasının bir çok başyapıtının unutulmaz sahneleri çekilmişti. Cüneyt Arkın'ın, Ediz Hun'un, Murat Soydan'un ve Kartal Tibet'in “N'ayır, n'olamaz”larını duyar gibi olduk sinema arşivimiz için son hatıra karelerini alırken; Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve diğer Yeşilçam kraliçelerinin (Adalet Cimcoz ve Jeyan Mahfi Ayral destekli) histerik konuşmaları, “Şu an öylesine mes'udum ki Ferit” lakırtıları gelip geçti kulaklarımızın kenarlarından…
60 yıllık bütün o hengâmeden, hatıralar demetinden geriye kalan tek somut şey ise bahçenin orasına burasına saçılmış durumdaki bazı 35 mm film rulolarıydı. Taşınma sırasında kıymetsiz görülüp bırakılan eski film şeritleri… Onları yerden avuç avuç toparlayıp soluk karelerini güneşe doğru tuttuğumuzda yine bir sürü tanıdık simayla karşılaştık; bütün bir çocukluğumuz, gençliğimiz geçti gözlerimizin önünden…
Hatıralar beynimizin kıvrımlarında usul usul yaşamaya devam etse bile, Türk sinemasının anıt şirketi Acar Film artık ne yazık ki yoktu.
Gezimizi tamamladıktan sonra da yakınlardaki bir kafeteryaya gidip oturduk; tek kelime konuşmadan karşılıklı birer fincan çay içtik. Neden sonra, Cem Sertesen bir ara fincanını kaldırarak benimkine vurdu, adından da günün anlam ve önemini özetleyen şu cümleyi sarfetti:
“Bu yıkımla birlikte klasik Yeşilçam geleneği de artık bütünüyle sona ermiştir. O zaman ne diyelim, yeni Türk sinemasının şerefine!”
Geçen zamana ve gelişen teknolojilere paralel olarak, hayatta eskiyen her şey gibi sinemanın da kaderi bu demek ki… Birileri miadını doldurup sahneden çekilirken, yerlerine sürekli başkaları geliyor ve döngü her seferinde yeni oyuncularla sürüp gidiyor.
Türk sinemasına kazandırdığın bütün o yenilikler ve güzellikler için çok teşekkür Acar Film… Ve şimdilerde artık pek çoğu hayatta olmayan Acar Film yapım ekibi…
Acar Film ile çalışma rekoru 'Sultan'da
Türk sinemasının gelmiş geçmiş en popüler ve de çalışkan kadın oyuncusu, nâmı diğer “Sultan” Türkan Şoray, Acar Film stüdyolarında görev almış aktristler arasında açık ara rekortmen bir konumda bulunuyor. Şoray, sinemaya ilk adımını attığı 1960 yılından, Acar Film'in yapımcılık faaliyetine son verdiği 1978 yılına kadar, bu şirketin çatısı altında 40'ı aşkın başrol üstlendi. Söz konusu filmlerin 1968'den sonra çekilenleri renkli olup, bunların önemli bir bölümünde de yönetmenliği Nejat Saydam, görüntü yönetmenliğini ise Melih Sertesen gerçekleştiriyordu. Ki sinemamızın bu unutulmaz ikilisi, birlikte çektikleri 60 filmle sonradan kendi alanlarında da bir başka önemli rekorun sahibi oldular.
Acar Film'in ürettiği yapıtlar şimdi nerede?
Acar Film, şirketin kurulduğu 1946 yılında çekilen “Gençlik Günahı”ndan (Yönetmen: Şadan Kamil) 1978'deki “Deli Şahin”e (Yönetmen: Nejat Saydam) kadar, aktif üretimde olduğu 32 yıl boyunca toplam 96 uzun metrajlı film gerçekleştirdi. Ki bu rakama, şirketin platolarında çekilen hiç bir reklâm-tanıtım filmi, belgesel ya da kısa metraj dahil değil. Öte yandan, Acar Film'de, prodüksiyonu A'dan Z'ye üstlenilen bu 96 filmin yanı sıra, 60 yıllık hizmet süresi boyunca başka yapımcı şirketlere ait binlerce filmin de seslendirme, özel efekt, banyo, 35 mm kopya çoğaltım ve benzeri teknik işlemleri gerçekleştirildi.
1980'lerden sonra bir daha film yapımıyla ilgilenmeyen, yalnızca platolarını ve teknik ekipmanlarını kiraya vererek sektörde pasif bir rol üstlenmeyi yeğleyen şirketin son kuşak yöneticileri, 2000'lerin başlarında, arşivdeki bu 96 uzun metrajlı filmin telif hakları için Show TV yönetimiyle masaya oturdular. Yapılan uzun pazarlıkların ardından, Acar Film'in bütün arşivi, hem negatif hem de pozitif kopyalarıyla birlikte 2001 yılında Show TV'ye satıldı. Günümüzde Show TV ekranlarında neredeyse her gün izlediğimiz klasik dönem Yeşilçam melodramlarının büyükçe bir bölümü işte o eşsiz arşive aittir.
Acar Film'in mekân ve cihaz kiralama işini de terk ederek filmcilikten bütünüyle çekilme tarihi ise 30 Haziran 2005… Şirketin Mecidiyeköy'ün en işlek noktasında bulunan genel merkezi ve çekim platoları, arazinin Polat İnşaat'a satışından kısa bir süre sonra, aylarca süren zahmetli bir hafriyat çalışmasıyla yıkıldı. Şimdilerde ise bu boş alanda çok büyük bir alışveriş merkezi yapılacağı söyleniyor.
Sinemaya Acar Film'de başlayan yıldızlar
Acar Film, 60 yıllık tarihçesi boyunca Türk sinemasına düzinelerce aktör, aktrist, yönetmen ve senarist; yanı sıra da başta kameramanlar olmak üzere sinema sektörünün her aşamasına yüzlerce uzman teknik personel kazandırdı. İlk oyunculuk deneyimlerini bu şirketin platolarında yaşayan yıldızlardan ilk anda aklımıza gelen bir kaçı şöyle:(Aktristler) Hülya Koçyiğit, Gülşen Bubikoğlu, Necla Nazır, Ajda Pekkan, Oya Aydoğan, Esen Püsküllü, Neriman Köksal ve Deniz Gökçer / (Aktörler) Tarık Akan, Ediz Hun, Göksel Arsoy, Murat Soydan, Tanju Gürsu, Kadir Savun ve Yıldırım Önal.
Bunun dışında, Yeşilçam'ın klasik döneminde (1950-1980) sinema sektörünün içinde olup da yolu en az bir kez Acar Film stüdyolarına düşmemiş tek bir oyuncu yoktur.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bundan yıllar önce, İtalyan yönetmen Giuseppe Tornatore'nin dünyanın dört bir köşesindeki sinema tutkunlarını gözyaşlarına boğan ünlü filmi “Cennet Sineması”nda gördüğüm hüzünlü bir sahneyi, yıllar geçip de kendi ülkemde, ülkemin artık simgeye dönüşmüş en değerli film şirketlerinden birinin enkazında neredeyse birebir olarak yaşayacağımı hiç düşünemezdim.
İzleyenlerin de hemen hatırlayacağı üzere, 1988 yapımı o müthiş filmde, öykünün ana kahramanı İtalyan film yapımcısı Salvatore “Toto” Di Vita, sinema makinistliği yapan kadim dostu Alfredo'nun cenazesine katılmak üzere, terk edişinden tam 20 yıl sonra yeniden köyüne döner. Katıldığı iç burucu cenaze töreninden sonra, onu ana ocağında ikinci bir duygusal darbe daha beklemektedir. Köyünün, adına “sinema” denilen o büyülü dünyayı kendisine ilk kez tanıtan, minicik bir çocukken loş salonunda yüzlerce film izlediği, sonrasında da dostu Alfredo'nun yardımıyla o filmleri makine dairesinden perdeye yansıtmayı öğrendiği biricik sinema salonu, “otopark yapılmak üzere” yıkılmaktadır. Çünkü artık devir değişmiş ve “video kaset çağı” başlamıştır; kimsenin film izlemek için karanlık salonlara doluşmadığı böyle bir zamanda da bu denli büyük bir araziyi atıl durumda tutmanın ticarî açıdan hiç bir anlamı kalmamıştır.
Ve Salvatore, bir grup köy sakiniyle birlikte, hayatının odak noktası olan, kendisine mesleğini kazandıran o güzelim mekânın, çocukluğunun sığınağı “Cennet Sineması”nın merhametsiz dinamit ve balyoz darbeleri eşliğinde bir kaç dakika içinde yerle yeksân edilişini izler. Köyün tarihinde olduğu gibi onun hayatında da bir devir artık tamamen kapanmıştır.
Biz de sinema ve televizyon sektöründen 15 yıllık has dostum, değerli görüntü yönetmeni Cem Sertesen ile birlikte, yakın bir zamanda buna çok benzeyen bir hüzün kasırgasının içinde bulduk kendimizi… Bir tatil günü telefon açan Sertesen, “Biliyor musun, Acar Film'in Mecidiyeköy'deki stüdyolarını tamamen yıkmışlar” deyip, hemen ardından da şu teklifi yapıyordu:
“Yakında oralara tamamen farklı bir takım binalar dikilecektir, bir kuşak sonra da Acar Film'in yerini tarif edebilen bir tek kişi bile kalmaz zaten… İster misin, bugün gidip şirketin arazisine son bir kez göz atalım, arşivimiz için bir iki de fotoğraf çekelim?”
Acar Film'in benim hayatımdaki yeri bir sinemasever olarak çok önemli olmakla birlikte, aynı şirket, telefondaki dostum için hiç kuşkusuz ki bundan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Çünkü, 1994 yılında yitirdiğimiz rahmetli babası Melih Sertesen, meslek hayatının büyük bir bölümünü Acar Film'de görüntü yönetmenliği yaparak geçirmiş, o çatının altında, hayat boyu dost kaldıkları gedikli yönetmeni Nejat Saydam ile birlikte her biri anılarımızda özel yerlere sahip olan 110 dolayında filme imza atmıştı. Haliyle, Cem ağabey de baba mesleğinden hareketle, daha kısa pantolonla dolaştığı yıllardan itibaren kâh Tarık Akan'ın kâh Türkan Şoray'ın kucağında, bütün bir çocukluk ve gençlik yıllarını bu şirketin koridorlarında, stüdyolarında, bahçesinde geçirmişti.
Kronik bir nostalji duygusu içinde yaşayan iki sinema adamı olarak, hemen atladık ve gittik Acar Film'den arta kalanları görmeye… İki saatte yakın gezdik hafriyattan arta kalan geniş bahçede… Bir bahçe düşünün ki sırf orada bile Türk sinemasının bir çok başyapıtının unutulmaz sahneleri çekilmişti. Cüneyt Arkın'ın, Ediz Hun'un, Murat Soydan'un ve Kartal Tibet'in “N'ayır, n'olamaz”larını duyar gibi olduk sinema arşivimiz için son hatıra karelerini alırken; Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve diğer Yeşilçam kraliçelerinin (Adalet Cimcoz ve Jeyan Mahfi Ayral destekli) histerik konuşmaları, “Şu an öylesine mes'udum ki Ferit” lakırtıları gelip geçti kulaklarımızın kenarlarından…
60 yıllık bütün o hengâmeden, hatıralar demetinden geriye kalan tek somut şey ise bahçenin orasına burasına saçılmış durumdaki bazı 35 mm film rulolarıydı. Taşınma sırasında kıymetsiz görülüp bırakılan eski film şeritleri… Onları yerden avuç avuç toparlayıp soluk karelerini güneşe doğru tuttuğumuzda yine bir sürü tanıdık simayla karşılaştık; bütün bir çocukluğumuz, gençliğimiz geçti gözlerimizin önünden…
Hatıralar beynimizin kıvrımlarında usul usul yaşamaya devam etse bile, Türk sinemasının anıt şirketi Acar Film artık ne yazık ki yoktu.
Gezimizi tamamladıktan sonra da yakınlardaki bir kafeteryaya gidip oturduk; tek kelime konuşmadan karşılıklı birer fincan çay içtik. Neden sonra, Cem Sertesen bir ara fincanını kaldırarak benimkine vurdu, adından da günün anlam ve önemini özetleyen şu cümleyi sarfetti:
“Bu yıkımla birlikte klasik Yeşilçam geleneği de artık bütünüyle sona ermiştir. O zaman ne diyelim, yeni Türk sinemasının şerefine!”
Geçen zamana ve gelişen teknolojilere paralel olarak, hayatta eskiyen her şey gibi sinemanın da kaderi bu demek ki… Birileri miadını doldurup sahneden çekilirken, yerlerine sürekli başkaları geliyor ve döngü her seferinde yeni oyuncularla sürüp gidiyor.
Türk sinemasına kazandırdığın bütün o yenilikler ve güzellikler için çok teşekkür Acar Film… Ve şimdilerde artık pek çoğu hayatta olmayan Acar Film yapım ekibi…
Acar Film ile çalışma rekoru 'Sultan'da
Türk sinemasının gelmiş geçmiş en popüler ve de çalışkan kadın oyuncusu, nâmı diğer “Sultan” Türkan Şoray, Acar Film stüdyolarında görev almış aktristler arasında açık ara rekortmen bir konumda bulunuyor. Şoray, sinemaya ilk adımını attığı 1960 yılından, Acar Film'in yapımcılık faaliyetine son verdiği 1978 yılına kadar, bu şirketin çatısı altında 40'ı aşkın başrol üstlendi. Söz konusu filmlerin 1968'den sonra çekilenleri renkli olup, bunların önemli bir bölümünde de yönetmenliği Nejat Saydam, görüntü yönetmenliğini ise Melih Sertesen gerçekleştiriyordu. Ki sinemamızın bu unutulmaz ikilisi, birlikte çektikleri 60 filmle sonradan kendi alanlarında da bir başka önemli rekorun sahibi oldular.
Acar Film'in ürettiği yapıtlar şimdi nerede?
Acar Film, şirketin kurulduğu 1946 yılında çekilen “Gençlik Günahı”ndan (Yönetmen: Şadan Kamil) 1978'deki “Deli Şahin”e (Yönetmen: Nejat Saydam) kadar, aktif üretimde olduğu 32 yıl boyunca toplam 96 uzun metrajlı film gerçekleştirdi. Ki bu rakama, şirketin platolarında çekilen hiç bir reklâm-tanıtım filmi, belgesel ya da kısa metraj dahil değil. Öte yandan, Acar Film'de, prodüksiyonu A'dan Z'ye üstlenilen bu 96 filmin yanı sıra, 60 yıllık hizmet süresi boyunca başka yapımcı şirketlere ait binlerce filmin de seslendirme, özel efekt, banyo, 35 mm kopya çoğaltım ve benzeri teknik işlemleri gerçekleştirildi.
1980'lerden sonra bir daha film yapımıyla ilgilenmeyen, yalnızca platolarını ve teknik ekipmanlarını kiraya vererek sektörde pasif bir rol üstlenmeyi yeğleyen şirketin son kuşak yöneticileri, 2000'lerin başlarında, arşivdeki bu 96 uzun metrajlı filmin telif hakları için Show TV yönetimiyle masaya oturdular. Yapılan uzun pazarlıkların ardından, Acar Film'in bütün arşivi, hem negatif hem de pozitif kopyalarıyla birlikte 2001 yılında Show TV'ye satıldı. Günümüzde Show TV ekranlarında neredeyse her gün izlediğimiz klasik dönem Yeşilçam melodramlarının büyükçe bir bölümü işte o eşsiz arşive aittir.
Acar Film'in mekân ve cihaz kiralama işini de terk ederek filmcilikten bütünüyle çekilme tarihi ise 30 Haziran 2005… Şirketin Mecidiyeköy'ün en işlek noktasında bulunan genel merkezi ve çekim platoları, arazinin Polat İnşaat'a satışından kısa bir süre sonra, aylarca süren zahmetli bir hafriyat çalışmasıyla yıkıldı. Şimdilerde ise bu boş alanda çok büyük bir alışveriş merkezi yapılacağı söyleniyor.
Sinemaya Acar Film'de başlayan yıldızlar
Acar Film, 60 yıllık tarihçesi boyunca Türk sinemasına düzinelerce aktör, aktrist, yönetmen ve senarist; yanı sıra da başta kameramanlar olmak üzere sinema sektörünün her aşamasına yüzlerce uzman teknik personel kazandırdı. İlk oyunculuk deneyimlerini bu şirketin platolarında yaşayan yıldızlardan ilk anda aklımıza gelen bir kaçı şöyle:(Aktristler) Hülya Koçyiğit, Gülşen Bubikoğlu, Necla Nazır, Ajda Pekkan, Oya Aydoğan, Esen Püsküllü, Neriman Köksal ve Deniz Gökçer / (Aktörler) Tarık Akan, Ediz Hun, Göksel Arsoy, Murat Soydan, Tanju Gürsu, Kadir Savun ve Yıldırım Önal.
Bunun dışında, Yeşilçam'ın klasik döneminde (1950-1980) sinema sektörünün içinde olup da yolu en az bir kez Acar Film stüdyolarına düşmemiş tek bir oyuncu yoktur.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Similar topics
» “Türk-Kürt kardeşliği” hezayanını savuranlar bir kez daha mağlup oldu.
» Daha yavaş ve daha pahalı internet dönemi
» MANKURT EFSANESİ
» Yobazların Uydurduğu Üzüm Efsanesi
» MU KITASI EFSANESİ VE ARDINDAKİ GERÇEK
» Daha yavaş ve daha pahalı internet dönemi
» MANKURT EFSANESİ
» Yobazların Uydurduğu Üzüm Efsanesi
» MU KITASI EFSANESİ VE ARDINDAKİ GERÇEK
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz