¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Başkurdistan özerk cumhuriyeti

Aşağa gitmek

Başkurdistan özerk cumhuriyeti Empty Başkurdistan özerk cumhuriyeti

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 1 Kas. 2009 - 8:10

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
BAŞKURDİSTAN ÖZERK CUMHURİYETİ
Rusya Federasyonu'na bağlı Özerk Cumhuriyettir. 11 Ekim 1991 tarihinde özerkliğine kavuşmuştur.
Yüzölçümü :143.600km2
Nüfusu : 3.944.000
Başkenti : Ufa

Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır. 1552'de Kazan Hanlığının yıkılmasından sonra her iki Türk boyu (Tatar-Başkır) Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, XVIII yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır. Başkırlar her zaman Tatarlarla iç içe yaşamışlardır. Başkurtça daha çok konuşma dilinde kullanılmıştır. 1926'da ise ilk Başkırtça kitap yayınlanmıştır. Etnik yapı olarak Tatarlara yakındıriar. îlk kez 1919'da S.S.C.B. içihde Başkurt SSC kurulmuştur. Tarihi kaynaklara göre Tatar-Başkur ilişkileri tahmini bin yıl önceden başlamıştır.
Başkurların dili Tatarcaya yakın olup Türk dilinin Kıpçak Bulgar alt grubunu oluşturur. Başkurların % 68'i Özerk Başkurdistan'da yaşamakta olup, geriye kalan % 32 si Ural bölgesindedir. Başkurlar daha çok kentsel yörelerde değil kırsal bölgelerde yerleşiktirler. Başkır halkının yaşamında Mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır. Ural Batır destanı bunların en önemlileridir. Başkırdistanın dışında, Başkurlar, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ülke Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir.
Ekonomik Durum
Başkurdistan'ın ekonomik yapısı tarıma, hayvancılığa vç sanayi'ye dayalıdır. Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovhoz bulunmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, çavdar, yulaf, darı, keten, şeker pancarı, patates, ayçiçeğidir. Başkırdistan, petrol, doğalgaz ve boru hatlarına sahiptir. Rafinerler ve petrokimya fabrikaları ana ekonomiyi saglur. Ayına, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır. Yılda 40 milyon ton petrol, 3.5 dm3 doğal gaz üretilmektedir. îmalat sanayi'yi gelişmiş olup, petrol, doğalgaz, demirçelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomi de önemli yer tutmaktadır. Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır.Enerji
Ufa, Sterlitamak, îsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır.
Ulaştırma
Demiryolu, denizyolu, karayolu, hava yolu ile ve boru hatlanyla sağlanmaktadır.
Eğitim
Başkurdistan'da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi eğitim gelişmiştir. Eğitim Rus ve Başkur dillerinde yapılmaktadır. Ana okullan ve 10 yıllık orta okulları bulunmaktadır.
Anaokul :71adet, 65.000 öğrenci Ortaokul :3175 adet, 563.00 öğrenci Üniversite : 9 adet, 54.000 öğrenci okumaktadır.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Turkey10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Gencat10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro1010
Başkurdistan özerk cumhuriyeti 290407


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Başkurdistan özerk cumhuriyeti Empty Başkurt Türkçesi ve Edebiyatı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 1 Kas. 2009 - 8:14

Başkurt Türkçesi

Tatar ve Kazak Türkçelerinin geçiş köprüsü hâlindeki Başkurt Türkçesi, şekil yapısı bakımından Tatar Türkçesi ile hemen hemen aynı özellikleri gösterirken ses bakımından ondan farklılaşmıştır. Tarihî yazı dilinden, kendisine has peltek ve sızıcı ünsüzlerle ayrılan Başkurt Türkçesinde, tıpkı Kazak Türkçesinde olduğu gibi, ileri derecede ünsüz uyumları görülür (Benzing 1959: 421-434). Başkurt Türkçesi alfabesinde 30 ünsüz, 10 ünlü harf vardır. Bu alfabedeki Ё, Ц, Щ, Ю, Я Kiril alfabesindeki çift seslerdir. Ayrıca yine bu alfabede Kiril alfabesinde bulunan Ь, Ъ şeklindeki inceltme ve kalınlaştırma işaretleri mevcuttur.

Ünlü Başkurt dilcileri E. F. İşbirzin, J. G. Kiyekbayev, ve G. B. Hüseyinov’un Başkurt Türkçesinin tarihî gelişimi ile ilgili bazı görüşleri şu şekildedir:

J. F. Kiyekbayev, Başkurt edebî dilinin tarihî gelişimini üç döneme ayırmıştır.

1. XV.- XVI. yüzyıllardan başlayıp XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar olan dönem: Klasik halk şarkılarında, destanlarda, rivayetlerde, hikâyelerde ve halk edebiyatının diğer ürünlerinde görülen dil. Bu dönemde Başkurtların resmî yazı dili Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dilidir.

2. XIX. yüzyılın ikinci yarısından 1917 Ekim ihtilaline kadar olan dönem: Başkurt dili esasında yazı dili oluşturma çalışmalarının başladığı dönem. Bu dönemin sonunda, XX. yüzyılın başından Ekim ihtilaline kadar Başkurtların resmî yazı dili olan Başkurt dilinin leksik, gramatik özellikleri de göz önünde bulundurularak, Eski Türk diline yakın olan eski Tatar dili kullanılmıştır.

3. Ekim devriminden sonraki ilk yıllardan (1919- 1922) başlayarak günümüze kadar gelen dönem: Yerel Başkurt ağızlarının esas alındığı edebî yazı dilinin meydana geldiği dönem (Kiyekbayev 1966: 53-55).

G. B. Hüseyinov ise Başkurt edebî dilinin tarihî gelişimini iki devreye ayırır.

1. XIII.-XIV. yüzyıllardan Ekim devrimine kadar olan dönem: Bu dönem kendi içinde ikiye ayrılır.

a. XIII.-XIV. yüzyıllardan XIX. yüzyılın sonuna kadar olan dönem: Bu dönemde edebî dil olarak Kıpçak dili tesirindeki kabile dili esasında meydana gelen Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dili kullanılmıştır.

b. XIX. yüzyılın sonundan Ekim devrimine kadar olan dönem: Bu dönemde yazı dili olarak Tatar yazı dili kullanılmıştır. Ekim devriminden sonraki devir Başkurt milletinin millî edebî dili devridir.

2. 1919-1922 yıllarından başlayarak günümüze kadar gelen dönem (İşbirzin 1993: 8).

E. F. İşbirzin’e göre Başkurt Türkçesi iki döneme ayrılır.

1. Millet olana kadar geçen dönem. XIII. yüzyıldan XIX. yüzyılın sonlarına kadar olan bu dönem dörde ayrılır:

a. XIII. yüzyıldan XVI. yüzyılın ortalarına kadar olan dönem: Bu dönemde kendi sahip olduğu leksik-gramatik farklılıklarla beraber, Orta Asya Türkî diline yakın olan Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dili kullanılmıştır.

b. XVI. yüzyılın ortasından XVIII. yüzyıla kadarki dönem: Bu dönemde Ural- Volga (İdil) boyu Türkî dilinde, çoğunlukla resmî yazılar ve yıllık gibi edebî eserlerde, Kıpçak unsurları ile Rus dilinden giren unsurlar artmıştır.

c. XIX. yüzyılın ilk yarısı: Bu dönemde, Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dili içerisinde, dinî edebiyat gelişir. Edebî dilin, konuşma ve halk edebiyatı ürünlerinin dili ile ilişkisi gelişmeye başlamıştır.

ç. XIX. yüzyılın ikinci yarısı: Bu dönemde edebiyat gelişmiştir. Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dilinde Başkurt unsurları artmıştır. Edebî dilin yeni stilleri şekillenmeye başlamıştır.

2. Başkurt millî edebî dili dönemi. Bu dönem de dörde ayrılır.

a. XIX. yüzyılın sonundan Ekim devrimine kadarki dönem: Başkurt milletinin şekillenmesinin başladığı devirde, matbuatta Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dilinin özelliklerini taşıyan Tatar dili kullanılmıştır. Bu dönemde, edebî dilde demokratikleşme süreci gelişmiş ve Başkurtça unsurlar artmıştır.

b. 1920’li yıllarda canlı konuşma dili, Ural-Volga (İdil) boyu Türkî dili ve folklor dili tesiriyle bugünkü Başkurt edebî dili şekillenmeye başlamıştır.

c. 1930-1940 yılları arası: Bu dönemde, bugünkü Başkurt edebî dili hızla gelişmiş ve mevcut edebî türler de kendini hissettirmiştir. Yeni Başkurt yazı dili ile edebiyatın her alanında eserler verilmeye başlanmıştır.

ç. 1940’dan günümüze kadarki dönem: Bu dönemde, bugünkü Başkurt edebî dili yerleşmiş ve edebî dilin kuralları tespit edilmiştir. Başkurt edebî dilinin, Rus dili ve diğer halkların dili ile ilişkileri gelişmiştir (İşbirzin 1993: 8).

Başkurt dili araştırmaları Ekim ihtilalinden önce başlamıştır. Başkurtların dili, edebiyatı ve tarihi ile ilgili bilgileri, aşağıdaki Rus oryantalistlerinin eserlerinde bulmak mümkündür: N.A. Aristov, A. Bessonov, M. İvanov, V. Katarinskiy, D. P. Nikolskiy, P. S. Palas, F. Rizaetdin, D. A. Hvalson, V.V. Radloff, N. F. Katanov vb. Başkurt dil bilimi Sovyet devrinde oluşmuştur. Başkurt dilini, her yönüyle araştırarak, dil bilimini bugünkü seviyeye getiren bilim adamları; N. K. Dmitriyev, Dc. G. Kiyekbayev, K. Z. Ahmerov, A. A. Yoldaşev, T. M. Garipov, N. H. İşbulatov, Z. G. Uraksin, S. F. Mircanova, N. H. Maksutova, E. F. İşbulatov ve G. Saytbattalov gibi isimlerdir. (Kaydarov, Ozarov: 1999: 179).

İdil-Ural bölgesinde, XIII. yüzyılda teşekkül eden Batı Türkçesinden farklı olarak, eski yazı dili bazı değişiklerle olsa da devam etmiştir. İdil-Ural bölgesinde ve bütün Türkistan’da kullanılan bu dil “Türkî Til” dir (Ercilasun 1993: 68-69). Bu durum, 1552’de ilk önce Kazan’ın ve daha sonra sırayla diğer hanlıkların Rusların hâkimiyetine geçişiyle değişmeye başlamıştır. Ruslar ilk olarak, bilim adamları yoluyla her Türk boyunun konuşma dilini yazı dili hâline getirmek için uğraşmışlardır. Papaz ve misyoner İlminski, Tatar ve Kazak aydınlarını etkileyerek kendi boylarının dilinde gramer ve alfabeler, eserler yazdırmaya başlamıştır (Ercilasun 1993: 69). Ekim devrimine kadar, “Türkî Til” i kullanan birçok Türk halkı gibi Başkurtlar da Arap alfabesini kullanmışlardır (İşbirzin 1993: 205).

Ekim ihtilaline kadar Başkurt alfabesi için Rus alfabesi esasında harfler düzenlenmiştir. 1907’de Başkurt bilim adamları bu konuda çalışmalar yapmıştır. A. Bessonov Bukvar dilya başkir adlı bir kitap yazmış ve burada 41 harfli Başkurt alfabesini teklif etmiştir. V. Katarinskiy de yine aynı isimdeki kitabında, Rus alfabesine Başkurt Türkçesinin seslerini eklemiştir. Aynı yıl, M. C. Kulayev Rus- Grek-Latin esaslı bir alfabeyi Başkurt alfabesi olarak kullanmaya başlamıştır. Bu alfabenin Başkurt Türkçesi için uygulanabilmesi bazı yeni harflerin eklenmesiyle mümkün olabilirdi. Bu eklemeler de yapılarak, bu alfabe 1912’de uygulamaya konulmuştur (İşbirzin 1993: 211; Tacemen 1994-29).

XIX. yüzyılın ikinci yarısında bütün Türk çevrelerinde bir yenileşme dönemi başlamıştır. Osmanlı Türkleri, yüzyılın başlarından itibaren Batı medeniyetine doğru yönelmiş; bu arada da İdil-Ural bölgesinde din ve eğitim hayatında çeşitli reformlar yapılmaya başlanmıştır. Hem İdil-Ural sahasında hem de bütün Türk dünyasında başlayan yeni eğitim hareketine bağlı olarak “usul-ü cedid mektepleri” açılmış, bir yandan da “marifetçilik” hareketi sonucu, süreli gazete ve dergiler çıkmaya başlamıştır (Öner 1994: 69). Bu dönemlerde İsmail Gaspıralı, Kırım’da çıkardığı Tercüman gazetesinde “dilde, işte, fikirde birlik” düşüncesini benimsemiş ve çıkardığı gazete vasıtasıyla Türk dünyasında dil birliğini sağlamaya çalışmıştır (Ercilasun 1993: 71). Ancak, olumlu yöndeki bu gelişmeler, Bolşevik İhtilali nedeniyle tekrar geriye doğru gitmiştir.

1917 Bolşevik İhtilâlinden sonra İdil-Ural ve Türkistan’da yazı dilinin parçalanması hız kazanmıştır. Bilhassa, folklor ve halk edebiyatı bakımından zengin olan Başkurt Türkçesi, önceleri konuşma dili olarak kullanılmış, daha sonra 23 Mart 1919 tarihinde ilan edilen Başkurdistan Cumhuriyeti’nin yazı dili olarak kabul edilmiştir (Benzing 1959: 421-434). Yazı dili ile birlikte, Başkurdistan Halk Maarif Komiserliği bünyesindeki İlmî Merkezin yönlendirmesiyle Başkurt yazarlarından Seyit Remiyev yeni bir alfabe hazırlamıştır. Bu alfabede 33 harf bulunuyordu ve bunların 27’si ünsüz, 6’sı ünlüydü. Bu alfabe, 1923’te imla komisyonu tarafından kontrol edilmiş; 1924’ün Ocak ayında Başkurdistan yönetimi tarafından kabul edilerek Yaŋı Yul dergisinde yayımlanmıştır. Bu alfabe, bazı değişiklikler yapılarak Latin esaslı alfabenin kabul edilmesine kadar kullanılmıştır. Ancak, bu alfabenin eksiklerinin çok olması ve kullanımda sıkıntılar yaratması nedeniyle bir an önce Latin harflerine geçme çalışmaları başlamıştır. S. Sönçelev, G. Şönesi, E. Xeberi, S. Remiyev, G. Alparov yönetimindeki Yeni Alfabe Geçici Ülke Komitesi tarafından düzenlenen Latin esaslı Başkurt alfabesi, 1924 yılının Ekim ayında kabul edilmiştir. Bu alfabe, 24’ü ünsüz, 10’u ünlü 34 harften oluşuyordu. Ancak bir yıl sonra Yeni Alfabe Geçici Ülke Komitesi yerine, Yeni Alfabe Komitesi kurulmuştur. Bu komite, daha önce kabul edilen alfabe üzerinde bazı değişiklikler yaparak, 20 Mart 1925’te yapılan toplantıda, 36 harften meydana gelen alfabeyi hazırlamış ve bazı değişikliklerle bu alfabe Başkurt Aymağı dergisinde yayımlanmıştır. (İşbirzin 1993: 105).

Mart 1926’da Bakü’de “I. Uluslar Arası Türkoloji Kongresi” toplanmıştır. Bu kongrenin en önemli konularından biri, Türk dünyasındaki yazı meselesiydi. Kongrede, Rus alfabesinin Türkçenin ses yapısını karşılayamadığına, Latin alfabesinin ise buna uygun olduğuna karar verilmiştir (Şimşir 1992: 117). Bu doğrultuda, bir yıl sonra 1927’de bütün Sovyetler Birliği Türk boyları temsilcileri yeniden bir araya gelerek, büyük ve küçük harfleri farklı olan 33 harflik ortak Türk alfabesini kabul etmişlerdir. Daha sonra bu alfabe esasında, Başkurt Türkçesinin kendine has sesleri eklenerek yeni Başkurt alfabesi düzenlenmiştir. Moskova Komisyonu tarafınca hazırlanan ve Rusya Maarif Komitesi tarafından da kabul edilen plana göre 1945 yılına kadar Latin alfabesine geçiş süreci tamamlanacaktı. Bu yeni alfabe, 7 Haziran 1928’de Başkurdistan İdare Komitesinin kararıyla Başkurdistan devletinin resmî alfabesi olarak kabul edilmiştir. 1932 yılından itibaren, Arap harfli eserlerin yayımlanması yasaklanmıştır (İşbirzin 1993: 210).

Bütün bu gelişmeler olurken, Sovyetler Birliği, ülkenin tamamında ortak alfabe kullanımı bahanesiyle Rus alfabesine geçişi planlamaya başlamıştır. Türkiye’de de Latin harflerine geçiş, onları bu planlarını bir an evvel uygulamaya koymaya sevk etmiştir. 20 Aralık 1939’da, Başkurdistan hükümeti, Latin alfabesinden Rus alfabesine geçmeyi ve bu alfabe esasında hazırlanan imla kurallarını kabul etmeyi öngören bir karar imzalamıştır. Birtakım konferans ve çalışmalardan sonra, 15 Kasım 1941’de Başkurt Yüksek Şura Başkanlığı tarafından Başkurt Türkçesinin bugün hâlâ kullandığı alfabe kabul edilmiştir. 1950’de bu alfabeye, alıntı kelimelerde kullanılan /ë/ sesi eklenmiştir. 23 Kasım 1950’de yeni alfabe ve imla resmen kabul edilip yayımlanmıştır (İşbirzin 1993: 212). Bu alfabede 42 harf mevcuttur.

Başkurt edebî dili, bütün bu gelişmelerden sonra hızla yoluna devam etmiş, ilk başta daha çok sözlü edebiyat ürünleriyle başlayan gelişme, Rus-Başkurt mücadelelerinin işlendiği hikâye, roman, piyes ve şiirlerle sürmüştür. Bu gelişme süreci bugün hâlâ devam etmekte; yeni sanat eserleri ortaya konulmaktadır.

Başkurt Türkçesinin Ağızları

Başkurt Türkçesinde ağız araştırmaları, bilimsel anlamda özellikle Başkurt yazı dilinin resmî olarak kabul edildiği dönemden sonra başlamıştır. 1928 yılında Başkurdistan SSSR İlimler Akademisinde, N. K. Dimitriyev başkanlığında bir heyet kurulmuştur. Bu heyet, ağız araştırmaları yapmakla görevlidir. Bu yıllardan itibaren, gerek bu şekilde kurulan heyetlerle, gerekse bireysel çalışmalarla Başkurt Türkçesi ağız araştırmaları gittikçe artmıştır. Başkurt ağızları ve bu ağızların tasnifi üzerine A.G. Bessenov, V.V. Katarinskiy, W. Radloff, N. Poppe, G. Devletşin, J. G. Kiyekbayev, N. H. Maksyutova, S.F Mircanova, T.G. Baişev, A. A. Yuldaşev, K. Z. Ehmer, T. M. Garipov, N. A. Baskakov vb. dilciler çeşitli araştırmalar yapmışlardır.

Bütün bu araştırmacılar, Başkurt ağızlarını bazen benzer bazen de ayrı şekillerde tasnif etmişlerdir.

A. G. Bessenov, V.V. Katarinskiy, W. Radloff, Başkurt ağızlarını iki ana gruba ayırmışlardır. Bu ağızlar şunlardır:

1. Dağ ağzı

2. Ova (yalan) ağzı (İşbulatov 1962: 27).

G. Devletşin, Başkurt ağızlarını altı grupta incelemiştir. Bunlar; 1. Kıvakan ağzı, 2. Yurmatı ağzı, 3. Ay ağzı, 4. Halyot ağzı, 5. Tabın ağzı, 6. Dim ağzıdır. T. G. Baişev, K. Z. Ehmer, A. A. Yuldaşev ve T. M. Garipov, Başkurt ağızlarını genellikle birbirine benzer şekilde üçe ayırmışlardır: 1. Doğu ağızları, 2. Güney ağızları, 3. Batı ağızları. J. G. Kiyekbayev ile N. H. İşbulatov ve N. H. Maksyutova ise, Başkurt ağızlarını 2 gruba ayırmışlardır: 1. Doğu, 2. Güney. (Kiyekbayev 2004: 6; İşbulatov 1962: 29).

N. A. Baskakov, Başkurt Türkçesinin ağızlarını aşağıdaki 3 ayrı grupta incelemiştir.

1. Kıvakan (Dağ) ağızları

2. Yurmatı (Bozkır) ağızları

3. Burzyan (Kuzeybatı) ağızları (1960: 162)

N. Poppe, Başkurt Türkçesinin ağızlarını 3 grupta ele almıştır: 1. Dağlık ağızlar (Kuzeydoğu ve güneydoğuda), 2. Bozkır ağızları (güneybatı ve merkez bölgelerde), 3. Kuzeybatı (1964: 3).

Bütün bu tasniflerde, bazen tamamen fonetik değişiklikler göz önünde bulundurulurken, bazen de ağızların coğrafî konumlara göre tasnif edildiği göze çarpmaktadır. Bu ağız çalışmaları arasında, Başkurt Türkçesinin ağızları tasnif edilmekle birlikte ağızların sözlüğü de düzenlenmiştir. Bunun iki güzel örneği, 1987’de N. H. Maksyutova tarafından yayımlanan Başkurt Hüyleşterinin Hüzligi ile U. F. Nezergulov’un başkanlığında 2002’de hazırlanan Başkurt Tilinin Diyalektarı Hüzligi adlı çalışmadır. Başkurt Türkçesinin ağızlarıyla ilgili çalışmalar bugün hem Başkurdistan’da hem de Türkiye’de devam etmektedir.

KAYNAKLAR

BASKAKOV, N. A. (1960). Tyurskie yazıki, Moskova.

BENZİNG, Johannes. (1959). “Das Baschkirische”, PhTF I, Wiesbaden, s. 421-434 (Çev. Mustafa Argunşah, “Başkurt Türkçesi”, Türk Dünyası Araştırmaları, Nisan, 1995/1, s. 127-142).

ERCİLASUN, Ahmet B. (1993). Türk Dünyası Üzerine İncelemeler, Akçağ Yay: 93, Ankara.

İŞBİRZİN, E.F. (1993). Başkurt Edebi Tilinin Tarihi, Ufa.

İŞBULATOV, İ. (1962). Hezirgi Başkurt Tili, Ufa.

KAYDAROV A. T., OZAROV, M. (1999). Türklük Bilgisine Giriş, (Aktaran: Vahit Türk), Birleşik Yay., İstanbul.

KİYEKBAYEV, G.F. (1966). Hezirgi Başkurt Tili , Ufa.

KİYEKBAYEV, G.F., SEYİTBATTALOV G. G. (2004). Başkurt Tili, Ufa.

ÖNER, Mustafa. (1994). “Başkurt Türkçesinden Metinler”, E.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 8 (İzmir), s. 114.

POPPE, Nicholas. (1964). Bashkir Manual, ( Descriptive Grammar and Texts with A Bashkir- English Glossary), Indiana University, Bloomington.

ŞİMŞİR, B.N. (1992). Türk Yazı Devrimi, TTK Yay., Ankara.

TACEMEN, Ahmet. (1994). Rus Egemenliğindeki Türklerin Alfabelerinin Değişmeleri, 1769-1740, Erciyes Üniversitesi Yay., Kayseri.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Turkey10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Gencat10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro1010
Başkurdistan özerk cumhuriyeti 290407


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Başkurdistan özerk cumhuriyeti Empty Başkurt Alfabesi

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 1 Kas. 2009 - 8:16

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Turkey10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Gencat10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro1010
Başkurdistan özerk cumhuriyeti 290407


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Başkurdistan özerk cumhuriyeti Empty Başkurt Edebiyatından Örnekler

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 1 Kas. 2009 - 8:17

MİN KǙN HAYIN ALTILA TŬRAM

Min kǚn hayın altıla tŭram. Başta kuxnyaġa iníp, üźímä kofe qaynatam. Artaban vannaġa kíríp, duşta yıwınam. Şunan kíyínäm dä irtängí aşqa kuxnyaġa inäm. Bír sınayaq hǚthǚź, şäkärhíź kofä ísäm, bınan tış may häm sır mínän ikí tílím ikmäk aşayım. İrtängí aştan huŋ radionan yaŋılıqtar tıŋlayım. Huŋınan higíźínsí yartıla ǚyźän sıġıp, avtobus tuqtalışına tiklím baram. ŭşŭnda yǚź źä hikhänínsí avtobustı kǚtäm. Şunan älígí avtobusqa ultırıp, Botanika baqsahına tiklím baram. Şunda avtobustan tǚşäm dä íş urınıma bír nisä minut yäyäw atlayım.

Miníŋ íşím sägät bişkä tiklím dawam itä. íştän qaytışlay bíräy aźıq- tülík magazinına inäm, aşamlıqtar hatıp alam. Säġät altılarźa ǚyźä bulam. Täwźä ǚyźǚ taźartam, artaban kiskä aş äźírläyím. Qayhı bír saqta kír źä yıwam, kíyím dä ütíkläyím. Aştan huŋ bír aź televizor qarayım, yäki kitap uqıyım. Säġät un bírźärźä yuqlarġa yatam.



(Başkirskiy Yazık 2000: 135)

BEN HER GÜN ALTIDA KALKIYORUM
Ben her gün altıda kalkıyorum. İlk önce mutfağa gidip, kendime bir kahve yapıyorum. Sonra banyoya girip, yıkanıyorum. Sonra giyiniyorum ve sabah kahvaltısı için mutfağa giriyorum. Bir bardak sütsüz, şekersiz kahve içiyorum, bundan başka yağ ve peynirle iki dilim ekmek yiyorum. Sabah kahvaltısından sonra radyodan haberleri dinliyorum. Sonra sekiz buçukta evden çıkıp otobüs durağına kadar gidiyorum. Orada yüz ve seksen numaralı otobüsleri bekliyorum. Sonra otobüse binip, Botanik bahçesine kadar gidiyorum. Orada otobüsten iniyorum ve iş yerime birkaç dakika yürüyorum.

Benim işim saat beşe kadar devam ediyor. İşten dönerken bir markete giriyorum, yemeklik bir şeyler alıyorum. Saat altı civarında evde oluyorum. İlk önce evi temizliyorum, sonra akşama yemek hazırlıyorum. Bazen kirlileri de yıkıyorum, kıyafetlerimi de ütülüyorum. Yemekten sonra biraz televizyona bakıyorum veya kitap okuyorum. Saat on bir civarında yatıyorum.



YÏTÏM TǚLKǚ
Bír zаmаn, yaź kǚnǚ, Аyıw, Bürí, ít, Quyan bírgä ŭsrаşqаndаr, ti. Qış kǚnǚ hаlqındа аzıq tаbıwı qıyın buldı, tip zаrlаnışqаndаr, ti, bılаr. Şunаn Аyıw:

– Bírgä tŭrаyıq, şulаy yíŋílíräk bulır, — tigän.

– Bǚtähí lä şuġа rizа bulıp, urmаn ísíndägí bír аqlаndа bäläkäy gínä ǚy hаlġаndаr źа bírgä tŭrа bаşlаġаndаr, ti.

Şulаy tŭrŭp yatqаndа, bírźän-bír kǚndǚ Аyıw:

– Qışqа äźírlänírgä vаqıt, duśtаr, — tigän. — Bízgä hıyır hаtıp аlırġа käräk. ít unı kǚtǚp аşаtır. Ä hǚtǚn hawıp, qаymаġın bíşhäk, qışqılıqqа bíräy bаtmаn mаyıbıź bulır.

Bürí, ít häm Quyan Аyıwźıŋ bıl käŋäşín хup kürgändär. Şul kǚndǚ ük bаźаrġа bаrıp, üźźärí tŭtŭp аşаġаn yänlíktärźíŋ tirílärín hаtqаndаr źа şunаn kilgän аqsаġа hıyır hаtıp аlġаndаr, ti.

ít kǚn hаyın hıyırźı аqlаnġа sıġаrıp kǚtä tŭrġаn, ä Bürí kis mínän hǚtǚn hawıp аlа tŭrġаn bulġаn. Quyan hıyırġа yaqşırаq ülänlí yírźí kürhätíp yǚrǚgän, ä Аyıw bǚtä хujаlıq íştärín bаşqаrġаn.

Yäy şulаy íş mínän ütkän. Kǚźgä indí bılаr bír bаtmаn hаrı mаylı bulġаndаr.

—Bıl mаyźı ǚy bаşınа, qıyıq аśtınа, quyırġа käräk, —tigän Аyıw. — Хäźír mаyġа bíräw źä tíymähín. Qış yítkäs, аzlаp-аźlаp qınа аlırbıź źа kаrtuf qıźźırırbıź.

Şunаn bılаr dürtäwläp hаrı mаy tultırılġаn bаtmаndı ǚy bаşınа míndíríp, qıyıq аśtınа yäşíríp quyġаndаr, ti.

Bír kǚndǚ kis mínän bılаr säy ísíp ultırаlаr ikän, kímdír bíräw täźrä sirtkän. Quyanġа tŭrŭp işík аsırġа quşqаndаr.

Qulınа qŭmġаn tŭtqаn Tílkǚ ǚygä kilíp ingän dä, íyílíp-bǚgǚlǚp:

—Hawmıhıġıź, qäźírlí duśtаrım. Хäyírlí kis! — tigän. Хujаlаr tǚlkǚnǚ säy yanınа sаqırġаndаr. Tígíhí ultırġаn. Bír-ikí kаsа säyźí ísíp аlġаs, Tǚlkǚ аşıqmаy, bik äźäplí qılаnıp qınа hüź bаşlаġаn:

— Min yaqtı dŭnyalа yapа-yaŋġız qаlġаn ükhíź yítímmín. Miní lä üźígíźźíŋ аrаġıźġа аlhаġıźsı! — tigän.

-Yarаr, hiní üźíbíźzíŋ аrаġа аlıw-аlmaw turаhındа käŋäşläşírbíz, — tigän Аyıw. — İrtägä yawаbın аlırġа kilírhíŋ.

Аyıw, Bürí, ít häm Quyan: «Bıl Tǚlkǚ äźäplí gínä, bаśаlqı ġınа kürínä. Üzíbíźźíŋ írgägä аlаyıq, äyźä», — tigän uyġа kilgändär, ti.

Şulаy itíp, Tǚlkǚ ulаr mínän bírgä yäşäy bаşlаġаn. Ul üźín bik äźäplí tŭtqаn, bǚtähíníŋ dä hüźín tıŋlаġаŋ, ni quşhаlаr, şunı íşlär bulġаn. Ul Аyıwġа, Bürígä häm ítkä gínä tügíl, хаttа Quyanġа lа yarаrġа tırışqаn.

Küp tä ütmäy, Tǚlkǚ qıyıq аśtındа bír bаtmаn mаy yäşírílgändí hiźíp аlġаn. Tǚlkǚ, mаy tihäŋ, ülíp bаrа bit indí. Ul mаyźı üźí gínä аşаr ǚsǚn хäylä íźläy bаşlаġаn.

Kistärźän bír kistí Tǚlkǚ, hıltaw itíp, qаpqа nıq biklängänmí ikän, tip tikşíríp kilírgä bulġаn, Şul аrаlа ul, urаmġа sıġıp, täźrä sirtkän dä yat tawış mínän:

– Yítím Tǚlkǚ ǚyźämí? — tip hŭrаġаn.

– ǚyźä, ǚyźä, хäźír tıştаn inír, — tip yawаp birgändär uġа.

– İngäs tä, äytígíź uġа, хäźír ük bíźgä — yaŋı tıwġаn Burhıq bаlаhınа isím quşırġа bаrhın!

– Yarаr, äytírbíź, — tip yawаp qаytаrġаndаr ǚyźän.

Tǚlkǚ bílmämíşkä hаlışıp ǚygä ingän.

– Tǚlkǚkäy, yaŋı ġınа bíräw kilíp, hiní Burhıq bаlаhınа isím quşırġа sаqırźı, — tigän Аyıw.

– Ulаy bulġаs, bаrırġа käräk, — tigän Tǚlkǚ.

Yıldаm ġınа yıyınġаn dа ǚyźän sıqqаn. ǚyźǚ tüŋärätíp bír äylängändän huŋ, hаqlıq mínän gínä ǚy bаşınа hikíríp míngän dä bаtmаndаġı mаyźı аşаy bаşlаġаn. Tuyġаnsı аşаġаs, yatıp bír аź yal itkän dä ǚygä kirí ingän.

– Yä, nimä mínän hıylаnılаr üźíŋdí? — tip hŭrаġаndаr unаn.

– Qurılġаn qаź, tawıq, hаrı mаy mínän, — tip yawаp qаytаrġаn dа Tǚlkǚ iríndärín yalаp quyġаn.

– Nindäy isím quştıŋ? — tip hŭrаġаn ít.

– Bаşbаlа, — tip yawаp qаytаrġаn Tǚlkǚ.

İkínsí kǚndǚ Tǚlkǚ:

—Miŋä tаġı lа isím quşırġа bаrırġа käräk, — tigän, ä üźí, tışqа sıġıp, ǚy bаşınа míngän dä mаyźı bаtmаndıŋ yartıhınа tǚşkänsí аşаġаn.

Ul ǚygä ingäs, Quyan unаn:

– Yaŋı tıwġаn bаlаġа nindäy isím quştıŋ? — tip hŭrаġаn.

– Urtаnsı, — tip yawаp birgän Tǚlkǚ.

ǚsǚnsǚ kǚndǚ lä Tǚlkǚ, хäylähín tаbıp, ǚy bаşınа míngän. Bıl yulı indí mаyźı bǚtǚrgänsí аşаġаn. Bаtmаndı tаźаrtqаnsı yalаġаn dа ǚygä ingän.

– Yä, bınıhınа nindäy isím quştıŋ? — tip hŭrаġаn, ti, unаn Quyan.

– Kinyä, — tip yawаp qаytаrġаn, ti, Tǚlkǚ.

Qış kilíp yítkän. Kǚndärźän bír kǚndǚ Аyıw, iptäştärínä qаrаp:

—Yä, duśqаyźаrım! Bír аź mаy аlıp iníp, kаrtuf qıźźırırġа käräk, — tigän.

İptäştärí bıġа şаtlаnıp:

– Qаnа, qıźźırаyıq, — tigändär.

— Bаr, Tǚlkǚ, hin bír аź mаy аlıp in, — tigän Аyıw.

Bǚtähí lä tışqа sıqqаndаr. Tǚlkǚ stenа buylаp ǚy bаşınа mínä bаşlаġаn dа kirí qŭlаp tǚşkän. Mínä аlmawınа hıltaw tаbırġа tırışıp:

—Bik bíyík ikän şul, min undа mínä аlmаyım, — tip zаrlаnġаn. ít Tǚlkǚgä yarźаm itírgä bulġаn. yílkähínä bаśtırġаn dа ǚy bаşınа míndírgän. Şul vаqıttа tübändä qаlıwsılаr Tǚlkǚnǚŋ: «Bındа bír tǚrlǚ lä mаy Yuq . Buş bаtmаn ġınа», — tip sıyıldаp qısqırġаnın işítkändär.

Täwźä uġа bíräwhí lä ışаnmаġаn. Tǚlkǚ bаtmаndı tübängä tägärätíp tǚşǚrgäs, qаrаhаlаr — bаtmаn ısınlаp tа bup-buş bulıp sıqqаn.

— Bıl mаyźı qаyhı ŭyathıźı аşаnı ikän? — tip ükírgän Аyıw.

— Хäźír ük qаrаqtı tаbırġа!

Qаrаqtı nisík tаbırġа, tip ŭźаq qınа uylаşqаndаr ulаr. Küp uylаy tŭrġаs, Аyıw bılаy tigän:

— Qаnа, źur itíp ut yaġаyıq tа, üźíbíź şunı tüŋäräkläp ultırаyıq. Mаyźı kím аşаġаn bulhа, ut qıźıwınаn unıŋ ísíndägí mаyı iríp tışqа sıġır.

Şulаy itíp, ut yaġıp yibärgändär bılаr.

Ut yanındа ultırа tŭrġаs, ulаr, yılınıwzаn ŭyŭp, yŭqŭġа kitkändär. Qıştıŋ täwgí hаlqın kǚndärí bulġаnlıqtаn, Аyıw bǚtähínän dä qаtırаq yŭqlаġаn.

Tik bír Tǚlkǚ gínä kírpík tä qаqmаġаn. Şul yírźä ul üźíníŋ bǚtä täní buylаp mаy hаrqıp sıqqаnın kürgän. Küríp qаlhаlаr, miŋä yaqşılıq bulmаś, tip qurqqаn. Ŭźаq uylаp tŭrmаśtаn, ul üźíníŋ bǚtä ġäyíbín Аyıwġа yaphаrırġа bulġаn: bǚtä mаyźı üzíníŋ ǚśtǚnän hıpırıp аlġаn dа Аyıwġа hılаġаn.

Yŭqŭlаrınаn uyanıp kithälär, bаrıhı lа qŭp-qŭrŭ, ä Аyıwźıŋ bǚtä täní mаyġа buyalġаn.

—Mаyźı bınа kím аşаġаn ikän! — tip qısqırıp yíbärgän Tǚlkǚ, Şunаn Аyıwźı muyınınаn аśıp quyırġа bulġаndаr.

—Аşıqmаġıź! Bındа nindäy źä bulhа хäylä bаr! — tip qısqırġаn Аyıw. — Uttı tаġı lа qıźıwırаq yaġırġа lа qаytаnаn hınаp qаrаrġа käräk.

Bǚtähí lä rizа bulġаndаr, tik bír Tǚlkǚ gínä, ut yaġırġа käräkmäy, bılаy źа Аyıw аġаyġа íśí bit tigän bulıp qаrşı kilgän.

Tǚlkǚnǚŋ hüźín tıŋlаmаyınsа, tаġı lа ut yaqqаndаr źа bǚtähí lä tüŋärätíp ultırġаndаr. Аyıw üźíníŋ qışqı ġäźätí mínän taġı lа хırıldаp yŭqŭġа kitkän. Ä Bürí, ít, Quyan yurаmаl yŭqlаġаnġа hаlışqаndаr. Ä Tǚlkǚnǚŋ tаġı lа mаyı hаrqıp sıġа bаşlаġаn.

Tǚlkǚ, bаşqа yänlíktärźíŋ yŭqlаġаnın kürgäs, tаġı üźíníŋ ǚśtǚndägí mаyın hıpırıp аlıp, Аyıwġа hılаrġа tŭtŭnmаhınmı! Bürí, Quyan, ít bını küríp qаlġаndаr źа, qısqırışıp, Tǚlkǚgä tаşlаnġаndаr:

— Bınа qаyźа ikän ul qаrаq! Ä, yítmähä, yıwаş qınа bír yítím bulıp qılаndı!..

Bıl şaw-şıwġа Аyıw źа uyanġаn. Uġа tígílär bǚtä kürgändärín tükmäy-säsmäy hǚyläp birgändär.

— Min mаyźı аşаġаnım yuq , — tip аqlаnırġа tŭtŭnġаn Tǚlkǚ.

Şul yírźä bǚtähí lä Tǚlkǚnǚŋ yaġаhınаn аlıp bäylägändär źä, uttı tаġı lа qıźıwırаq yaġıp, unı ut ǚśtǚndä tŭtqаndаr. Ä mаy ut ǚśtǚnä аġа lа аġа ikän.

Şunаn huŋ ulаr Tǚlkǚnǚ kärägín birgänsí tuqmаġandаr źа bılаy tigändär:

—Хäźír ük üksäŋdí kütär bınаn! íźíŋ dä bulmаhın! Bíźźíŋ аrаlа hiŋä urın yuq!

Tǚlkǚ qŭmġаnın аlġаn dа bаşı huqqаn yaqqа ŭlаqqаn.



(Klastan Tış Uqıw Kitabı, 1992: 12-15)

YETİM TİLKİ

Bir yaz günü ayı, kurt, köpek ve tavşan karşılaşmışlar. Bunlar, kış günü soğukta yiyecek bulması zorlaştı, diye dertleşmişler. Sonra Ayı:

– Birlikte yaşayalım, öyle daha kolay olur, demiş.

–– Hepsi de buna razı olup, orman içinde açıklık bir alanda küçük bir ev yapmışlar ve birlikte oturmaya başlamışlar.

Böyle hayatlarına devam ederken, bir gün Ayı:

– Kışa hazırlık yapma vakti geldi dostlar, demiş. – Bizim inek almamız lazım. Köpek onu dolaştırıp besler. Sütünü sağıp, kaymağını pişirirsek, kışa bir küp yağımız olur.

Kurt, köpek ve tavşan, ayının bu fikrini onaylamışlar. Hemen o gün pazara gidip, kendilerinin yakalayıp yedikleri hayvanların derilerini satmışlar ve oradan gelen parayla bir inek satın almışlar.

Köpek hergün ineği ormanda açık alana çıkarıp dolaştırıyor, kurt da akşamları sütünü sağıyormuş. Tavşan, ineğe güzel otlu yerleri gösteriyormuş, ayı da bütün ev işlerini yapıyormuş.

Yaz böyle işlerle geçmiş. Güzün bunların bir küp sarı yağı olmuş.

– Bu yağı evin üstüne, çatının altına koymak lazım, demiş ayı. – Şimdi yağa kimse dokunmasın. Kış gelince az az alırız ve patates kızartırız.

Sonra bunların dördü sarı yağ doldurulan küpü evin tepesine çıkarıp, çatının altına saklamışlar.

Bir gün akşam bunlar çay içip oturuyorlarmış, birisi pencereye vurmuş. Tavşana kalkıp kapıyı açmasını söylemişler.

Elinde bir kap tutan tilki eve girmiş ve eğilip büzülüp:

– Merhaba kıymetli dostlarım. Hayırlı akşamlar, demiş. Ev sahipleri tilkiyi çay içmeye çağırmışlar. O da oturmuş. Bir-iki demlik çayı içince, tilki acele etmeden, terbiyeli davranarak söze başlamış:

– Ben şu aydınlık dünyada yapayalnız kalmış öksüz yetimim. Beni de aranıza alın lütfen, demiş.

– Tamam, seni aramıza alıp almama konusunda görüşürüz, demiş ayı. – Yarın cevabı almaya gelirsin.

Ayı, kurt, köpek ve tavşan: “Bu tilki terbiyeli, mütevazı görünüyor. Yanımıza alalım bari.” diye hemfikir olmuşlar.

Böylece tilki onlarla birlikte yaşamaya başlamış. O pek terbiyeli davranıyormuş. Hepsinin sözünü dinliyor, ne iş verseler onu yapıyormuş. O sadece ayıya, kurda ve köpeğe değil hatta tavşana bile faydalı olmaya çalışıyormuş.

Çok geçmemiş, tilki çatının altında bir küp yağ saklandığını anlamış. Tilki, yağ deyince ölürmüş. O yağı kendisi yemek için hileler aramaya başlamış.

Bir akşam tilki bir bahane bulup, kapı sağlam kilitlenmiş mi acaba diye bakmaya gitmiş. O arada sokağa çıkıp pencereye tıklayıp yabancı bir sesle:

– Yetim tilki evde mi? diye sormuş.

Ona, evde, evde, şimdi dışarıdan gelir, diye cevap vermişler.

– Geldiğinde ona söyleyin, acele bize, yeni doğan porsuk yavrusuna, isim vermeye gelsin!

– Tamam söyleriz, diye cevap vermişler evden.

Tilki bilmemezlikten gelip eve girmiş.

– Tilkiciğim, az önce biri gelip, seni porsuk yavrusuna isim vermek için çağırdı, demiş ayı.

– Öyleyse gitmek lazım, demiş Tilki.

Hızlıca toplanmış ve evden çıkmış. Evin etrafını dolaşıp biraz bekledikten sonra uyanıklıkla evin tepesine atlayıp çıkmış ve küpteki yağı yemeye başlamış. Doyuncaya kadar yiyip, yatıp biraz dinlendikten sonra eve geri girmiş.

– Ya, seni nasıl ağırladılar, diye ona sormuşlar.

– Kavrulmuş kaz, tavuk, sarı yağla, diye cevap vermiş tilki dudaklarını yalayarak.

– Ne isim verdin? diye sormuş köpek.

– Başyavru, diye cevap vermiş tilki.

İkinci gün Tilki:

– Benim tekrar isim vermeye gitmem lazım, demiş ve dışarı çıkıp, evin tepesine tırmanmış ve yağı küpün yarısına indirene kadar yemiş.

O eve girince, tavşan:

– Yeni doğan yavruya ne isim verdin? diye sormuş.

– Ortanca, diye cevap vermiş tilki.

Üçüncü gün de tilki, bir yolunu bulup evin tepesine çıkmış. Bu defa artık, yağı bitirinceye kadar yemiş. Küpü temizleyinceye kadar yalamış ve eve girmiş.

– Ya, buna ne isim verdin? diye sormuş ona tavşan.

– Kinye, diye cevap vermiş tilki.

Kış gelmiş. Günlerden bir gün ayı, arkadaşlarına bakıp:

– Ya, dostlarım! Biraz yağ indirip patates kızartmak gerek, demiş.

Arkadaşları buna sevinip:

– Haydi kızartalım, demişler.

– Git, tilki sen biraz yağ alıp in, demiş ayı.

Hepsi de dışarıya çıkmışlar. Tilki duvar boyunca evin tepesine tırmanmaya başlamış ve geri devrilip düşmüş. Çıkmamak için bir bahane bulmaya çalışıp:

– Çok yüksekmiş bu, ben çıkamıyorum, diye sızlanmış. Köpek tilkiye yardım etmek istemiş. Ensesine bastırmış ve evin tepesine çıkarmış. O zaman aşağıda kalanlar tilkinin: “Burada hiçbir yağ yok. Küp boş.” diye bağırıp çağırdığını işitmişler.

İlk önce ona hiçbiri inanmamış. Tilki küpü aşağıya yuvarlayıp düşürünce, bakmışlar ki, küp gerçekten de bomboşmuş.

– Bu yağı hangi utanmaz yemiş? diye homurdanmış ayı.

– Şimdi hırsızı bulmak gerek!

Hırsızı nasıl bulmak gerek, diye uzun süre düşünmüşler onlar. Düşünürlerken, ayı şöyle demiş:

– Haydi, büyük bir ateş yakalım, hepimiz onun etrafında oturalım. Yağı kim yemişse, ateşin sıcaklığıyla onun içindeki yağ eriyip dışa çıkar.

Öyle yapıp, ateş yakmışlar bunlar.

Ateş yanında oturdukça onlar ısındıklarından uyuyup uykuya dalmışlar. Kışın ilk soğuk günleri olduğundan ayı hepsinden daha iyi uyumuş.

Sadece tilki gözünü kırpmamış. O, yerde bütün vücudu boyunca yağ çıktığını görmüş. Görürlerse benim için iyi olmaz, diye korkmuş. Çok düşünmeden o kendisinin bütün suçunu ayıya yıkmak istemiş: bütün yağı kendi üzerinden sıyırıp ayıya sürmüş.

Uykudan uyanınca hepsi de kupkuru, ama ayının bütün vücudu yağa bulanmış.

– İşte, yağı kim yemiş! diye bağırmış tilki, sonra ayıyı boynundan asmak istemişler.

– Acele etmeyin! Bunda her nasılsa bir hile var! diye bağırmış ayı. – Ateşi daha da kızgın yakmak ve tekrar denemek gerek.

Hepsi de razı olmuşlar. Ancak sadece tilki, ateş yakmak gerekmiyor, ayı ağabeye böyle yeterince sıcak, diyerek karşı çıkmış.

Tilkinin sözünü dinlemeyip daha da fazla ateş yakmışlar ve hepsi de ateşin etrafına oturmuşlar. Ayı kendisinin kışınki âdeti üzere daha da fazla horlayarak uykuya dalmış. Ama kurt, köpek ve tavşan mahsus uyuyor gibi yapmışlar. Tilkinin yağı daha da fazla akmaya başlamış.

Tilki, diğer hayvanların uyuduğunu görünce, kendi üzerindeki yağı sıyırıp, ayıya sürmeye başlamasın mı! Kurt, tavşan ve köpek bunu görmüşler ve bağırışıp tilkiye saldırmışlar.

– İşte neredeymiş o hırsız! Üstelik yavaşça yetim gibi hareket etti!

Bu gürültüye ayı da uyanmış. Diğerleri ona bütün gördüklerini baştan sona anlatmışlar.

– Ben yağı yemedim, diye kendini aklamaya çalışmış tilki.

O zaman hepsi de tilkinin yakasından tutup bağlamışlar ve ateşi daha da kızgın yakıp, onu ateşin üstünde tutmuşlar. Yağ ateşin üstüne aktıkça akmış.

Ondan sonra onlar tilkiyi daha fazla tutmamışlar ve şöyle demişler:

– Şimdi hemen buradan tabanları yağla! İzin de olmasın! Bizim aramızda sana yer yok!

Tilki kabını almış ve başını çevirdiği tarafa kaybolmuş.


BǙGǙN TǙŞKE TİKLÏM NİME ÍŞLENÍGÍŹ?



– Qara älí ... Qayźa yuġaldıġıź híź, iptäş Exmätow?! Min híźźí bǚgǚn irtängí tuġıźźa poçtaġa yíbärźím, xäźír ikí tula tiyírlík.

Säġättär buyı kǚtäm. Qayźa buldıġıź? Nimä íşlänígíź huŋ tǚşkä tiklím?

– E, nişläyím ... Miŋä asıwlanmaġıź, zinhar. Başta bik ŭźaq awtobus bulmanı. Tuqtalışta qırq minuttan artıq kǚtǚp tŭrźŭm. Axırı, avtobus kildí, ultırźım, kittím. Poçta qarşıhında avtobustan tǚştǚm, qapıl başım äylänä başlanı häm yıġıldım. Ayaġım bik nıq awırttı. Qaraġıź älí, kostyumım nindäy xäldä! İr-at miŋä yarźam ittí. Tŭrźŭm, poçtaġa saq indím. Poçtala şul tiklím kíşí küp iní, sirat kǚtǚrgä mäjbür buldım. Bına şunday xäldär!



(Başkirskiy Yazık 2000: 145)

BUGÜN ÖĞLENE KADAR NE YAPTINIZ?

– Bak hele... Nereye kayboldunuz siz Sayın Ehmetov? Ben sizi sabah dokuzda postaneye gönderdim, şimdi saat iki oldu.

Saatlerdir bekliyorum. Neredeydiniz? Ne yaptınız öğlene kadar?

– E, ne yapayım... Bana sinirlenmeyin lütfen. İlk önce uzun süre otobüs gelmedi. Durakta kırk dakikadan fazla bekledim. Sonra otobüs geldi, oturdum, gittim. Postane karşısında otobüsten indim, aniden başım dönmeye başladı ve yığıldım. Ayağım çok kötü ağrıdı. Bakınız hele, elbisem ne hâlde! İnsanlar bana yardım etti. Kalktım, hemen postaneye girdim. Postanede çok fazla kişi vardı, sıra beklemeye mecbur oldum. İşte durumlar böyle!



BİLMECE ÖRNEKLERİ


Yamġırźan huŋ qalqalır

Unıŋ ap-aq kalpaġı.

Bısaq mínän qırqıp alhaŋ,

İkínsí yıl şul urında

Üśíp sıġır ul taġı.



(Sınıftan Tış Ukıw Kitabı 2: 2001: 35)



Yağmurdan sonra kalkar

Onun bembeyaz kalpağı

Bıçakla kesip alırsan

İkinci yıl aynı yerde

Tekrar çıkar.

“mantar”



Tílí unıŋ yamandır —

Här nämäní yalmayźır.

Yíl sıġıp kithä, şaşa,

Hıw ġına unı baśa.



(Sınıftan Tış Ukıw Kitabı 2: 2001: 36)



Onun dili kötüdür

Her şeyi kaplar

Rüzgâr çıksa, ortalığı kasıp kavurur

Ancak su onu bastırır.

“alev, ateş”



Bír qulın ǚśkä hŭnġan,

İkínsíhí — bǚyǚrźä.

Qara bǚrtǚk aşay źa

Qıźıl qanın tǚkǚrä.



(Sınıftan Tış Ukıw Kitabı 2: 2001: 36)



Bir kolunu üste uzatır

İkincisi böbrekte

Siyah tane yer ve

Kızıl kanını tükürür.

“çaydanlık”




KÜSTÄNÄS

Ayıtbayźıŋ äsähí awırıp yata. Bik awır uġa. Tamaġına yatqan kǚyǚnsä ġínä aşay: tabiptar yäräxätí uŋalġansı quźġalırġa quşmaġandar. Esähí awırıy başlaw mínän, kürşí awıldan Ayıtbayźıŋ ǚläsähí kilíp yíttí. Kǚn hayın tip äytírlík tabip kilä, kürşílärí lä iníp xäl bílíşíp kínä tŭralar. Bǚgǚn ġínä Ayıtbay yaŋġıź tŭrŭp qaldı. Ǚläsähí awılına kaytıp kittí. Ul kiskä ġínä kiläsäk. Atahı la íştän qaytıp yítmägän. Şuġa kürä bǚtä íştí higíź yäşlík Ayıt-bayġa başqarırġa tura kiläsäk. Ul, äsähí hŭraha, darıw yäki hıw alıp birä, yurġanın kilíp yaba, täźränän qŭyaş tǚşä başlaha, qŭrġandı tartıp quya.

— Hin bulmahaŋ, miŋä bǚtǚnläy qıyın bulır iní, — ti äsähí Ayıtbayġa häm irkäläp başınan hıypay.

Ayıtbay, uramda ütíp barıwsı xat taşıwsını küríp, tışqa yügíríp sıqtı.

— Apay, bíźgä xat barmı? — tip hŭranı ul.

— Xat yuq, ulım, — tiní xat taşıwsı, — ġäzit bar. Esäyíŋä qaraştırırġa jurnal da kiltírźím.

Yuġihä unıŋ bír üźínä küŋílhíźźír.

Ayıtbay ġäzit-jurnaldarźı alıp kitírgä ġínä ıŋġaylaġaynı, unı taġı la poçtalon saqırıp aldı.

— Kil älí, ulım, — tiní ul, sumkahınan qıp-qıźıl źur alma sıġarıp. — Bına bınıhı hiŋä.

Ayıtbay, nimä tip äytírgä lä bílmäy, aptırap kaldı.

— Al, al, — tip qıśtanı xat taşıwsı, — bıl hiŋä küstänäs.

Ayıtbay räxmät äyttí lä yügíríp ǚygä iníp kittí.

— Näfisä apay küstänäs birźí, — tiní ul äsähínä, şatlıġın yäşírä almayınsa, — min unı hiŋä biräm. Hiŋä tiźíräk hawıġırġa käräk bit. Miníŋ aşaġım kilmäy.

— Räxmät indí, ulım, — tiní äsähí qaltıranġan tawış mínän, — üźíŋ aşa, miníŋ tamaġıma aş barmaġanın bílähíŋ bit.

— Bıl bik tämlí alma, äsäy, — tip nıqıştı Ayıtbay.

— Ulay bulġas, bülíşíp aşayıq.

Esähí almanıŋ yartıhın Ayıtbayġa birźí, yartıhın üźí aşanı.

— Miníŋ bír vaqıtta la bınday tämlí alma aşaġanım yuq iní, — tiní äsähí häm ulın kŭsaqlap übíp aldı.

Ayıtbay źa bik şat iní. Uġa ni ǚsǚndǚr, bıl almanı aşaġas, äsähí hawıġıp kitír kíwík tŭyŭldŭ.



(Sınıftan Tış Ukıw Kitabı 2 2001: 153-154)

HEDİYE

Ayıtbay’ın annesi hasta yatıyor. Durumu çok ağır. Güçlükle yemek yiyor. Doktorlar yarası iyileşinceye kadar hareket etmesine izin vermemişler. Annesi hastalanınca komşu köyden Ayıtbay’ın ananesi geldi. Her gün doktor geliyor, komşuları da gelip hâlini öğrenmek istiyorlar. Ancak bugün Ayıtbay yalnız kaldı. Anneannesi köyüne döndü. O ancak akşama gelecek. Babası da işten dönmemiş. Buna göre bütün işleri sekiz yaşındaki Ayıtbay’ın yapması gerek. O annesi isteyince mısır ya da su veriyor, yorganını örtüyor, pencereden güneş girmeye başlayınca perdeyi çekiyor.

– Sen olmasan benim için iyice zor olurdu, diyor annesi Ayıtbay’a ve severek başını okşuyor.

Ayıtbay sokaktan geçen mektup taşıyıcıyı görüp, koşarak dışarı çıktı.

– Abla bize mektup var mı? diye sordu.

– Mektup yok oğlum, dedi mektup taşıyıcı, – gazete var. Annene bakması için dergi de getirdim.

Yoksa o gönülsüzdür.

Ayıtbay gazete ve dergileri alıp gitmeye yönelmişti, onu postacı tekrar çağırdı.

– Gel hele oğlum, dedi o, çantasının kıpkırmızı büyük bir elma çıkarıp, – İşte bu sana.

Ayıtbay ne diyeceğini de bilmeden şaşırıp kaldı.

– Al, al, diye sıkıştırdı mektup taşıyıcı, – Bu sana hediye.

Ayıtbay teşekkür etti ve koşup eve girdi.

– Nefise abla hediye verdi, dedi annesine, memnuniyetini saklayamadan – ben onu sana vereyim. Senin çabuk iyileşmen lazım, benim yiyesim gelmiyor.

– Teşekkür ederim oğlum, dedi annesi titreyen bir sesle, – kendin ye, benim boğazıma yemek gitmediğini biliyorsun.

– Bu çok tatlı bir elma anne, diye ısrar etti Ayıtbay.

– Öyleyse bölüşüp yiyelim.

Annesi elmanın yarısını Ayıtbay’a verdi, yarısını kendisi yedi.

– Ben hiçbir zaman bu kadar tatlı elma yemedim, dedi annesi ve oğlunu kucaklayıp öptü.

Ayıtbay da çok memnundu. Niçin bilinmez, ona annesi bu elmayı yiyince iyileşecek gibi geldi.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Turkey10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Gencat10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro1010
Başkurdistan özerk cumhuriyeti 290407


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Başkurdistan özerk cumhuriyeti Empty Başkurdistan Haritası

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 1 Kas. 2009 - 8:18

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Turkey10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Gencat10
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Başkurdistan özerk cumhuriyeti Pro1010
Başkurdistan özerk cumhuriyeti 290407


Başkurdistan özerk cumhuriyeti Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz