Ebulfez elçibey kitabı
1 sayfadaki 1 sayfası
Ebulfez elçibey kitabı
Doç. Dr. Hanım Halilovanın bilgiye ve yaşadıklarına dayalı olarak hazırladığı bu kitap, bizleri yakın tarihe tanıklık etmeye ve iki millet bir devlet anlayışına sıkı sıkıya bağlanmamıza yönelik bir çağrıdır.
EBULFEZ ELÇİBEY KİTABI
Kitabın Yazarı: Hanım HALİLOVA
Söyleşi: Süleyman H. Arslan
Azerbaycan Türkçesinden Aktaranlar: Mustafa Arıkan, Yakup Cemil Arslan
Yayınevi ve Adresi: Rıhtım Kitaplar/Binyıl Yayınevi
Binyıl Yayınevleri: Güzelkent Mahallesi Turaykent Sitesi Nu: 10/18 Eryaman/ANKARA
Basım Tarihi: Eylül 2009
Kitabın Sayfa Adedi: 366
Kaçıncı Baskı: 1. Baskı
Kitabın Konusu: Bu kitap Azerbaycan Türklerinin ve tüm Türk dünyasının unutulmaz lideri, kahramanı, rehberi ve Bey’i (Azerbaycan’da herkes “Bey” denildiği zaman O’ndan bahsedildiğini anlardı ve “Bey” kelimesi neredeyse dürüstlükle aynı anlama gelir.) Elçibey’in Sovyetlerin en güçlü olduğu yıllarda, ortaokul sıralarından itibaren, korku nedir bilmeden Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve demokrasi için ister sade bir vatandaş, ister halk hareketin lideri, isterse cumhurbaşkanı olarak olsun mücadelesi, çektiği çileleri ve döktüğü gözyaşlarının hikayesidir.
Doç. Dr. Hanım Halilova’nın bilgiye ve yaşadıklarına dayalı olarak hazırladığı bu kitap, bizleri yakın tarihe tanıklık etmeye ve iki millet bir devlet anlayışına sıkı sıkıya bağlanmamıza yönelik bir çağrıdır.
Kitabın Özeti
Yazar Hakkında Bilgiler: Hanım Halilova, Azerbaycan’ın Gence şehrinde doğdu. İlk ve ortaokulu Gence’de tamamladı. 1969 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni bitirdi. Azerbaycan Bilimler Akademisi’nde doktorasını tamamladı (1974). 1979’da doçent unvânını aldı. 1970 yılından itibaren Azerbaycan Halk Harekâtı’nın içinde oldu ve muhtelif görevlerde bulundu. Azerbaycan Ermenistan savaşında “Azerbaycan Kadın Taburunu” kurdu ve yönetti (1993). Hâlen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nde öğretim üyesi olan; “Tarihten Bugüne Türk Kadını”, “Mikroelementlerin Biyojeokimyası”, “Doğadan Gelen Sağlık” adlı kitapları olan Halilova evli ve üç çocuk annesidir.
Kitap Hakkında Bilgiler: Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür’ün vurguladığı gibi “kısa sayılabilecek bir ömre son derece anlamlı hizmetler yüklemeyi başaran, hem Azerbaycan Türklerinin hem de Türk Dünyası’nın azatlık ve birliktelik ülküsünün bayraktarı” olan Elçibey hayatını millete ve ülküye adamıştır, kendisinin şahsıyla ilgili bir hırsı, hesabı, beklentisi ve amacı yoktu. Kitap 11 bölümden oluşuyor. Bu bölümler sırasıyla;
1. Ebulfez
2. Acının Omuzlanışı
3. Bozgunda Fetih Rüyâsı
4. İzlerin Ardından
5. “Bey” Olmak
6. Halk Cephesi
7. Bir Ömrün Anlamı
8. Yalnız Demokrat
9. Güzel Keleki
10. Bakü’ye Dönüş
11. Sevgili Türkiye
Elçibey’in doğumu sırasında bir kurdun gelip ulumaya başladığı rivayet edilir. Bu rivayetin gerçekliği elbet sorgulanabilir, ancak önemli olan gösterdiği işarettir. Bey çok büyük acılar çeken bir ailenin çocuğuydu, babası II. Dünya Savaşı’nda şehit düşmüştü, annesinin ise ayak parmakları yoktu. Zengizur’da Ermenilerin yaptığı büyük katliamdan kaçan annesinin kaçış sırasında ayakları donuyor ve ayak parmaklarını kendisi kesiyor.
Üniversite yıllarında Azerbaycan’ın bağımsızlık tohumlarının atıldığı 41 numaralı yurt odasında 5 arkadaşın amacı, her ne iş yapılacaksa en güzelini, en iyisini biz yapmalıyız. Yani iyi okumak, iyi düşünmek, iyi ahlak sahibi olmak şeklindeydi. Oda da atılan tohumların yeşermesi için daha çok yol katedilmesi gerekiyordu. Bu bağlamda Azerbaycan Devlet Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olduğu dönemde de öğrencilerini yetişirmiş ve Halk Cephesi’nin kadrosunu şekillendirmiştir.
Mücadelesinden dolayı KGB tarafından adi suçluların bulunduğu hapishaneye konulan Elçibey, oradaki mahkumlar üzerinde o kadar etkili olmuştur ki onlar da milliyetçi olmuşlardır. Bey’de müthiş bir karizma ve hitabet vardı. O konuştuğu zaman binlerce insan hipnoz edilmiş gibi onu dinlerdi. Antik Yunan’dan modern Batı düşüncesine uzanan çizgide Batı’yı tanıdığı gibi, İbn-i Rüşt’ten Farabi’ye, Gazali’den İbn-i Haldun’a giden yelpazede Türk-İslam düşüncesine de vakıftı. Bey, demokrasiyi teorik olarak bulmuştu. Elçibey Batı’dan da Doğu’dan da haberdardı. Milliyetçiliği ve Türk milliyetçiliğini teorik bir mesele olmaktan ziyade pratik bir mevzu olarak ele aldığını görüyoruz. O, Hüseyinzade Ali’yi, Yusuf Akçura’yı, Ahmet Ağaoğlu’nu, Mümtaz Turhan’ı, Erol Güngör’ü ve daha birçok okuduğu milliyetçi teorisyenlerden aldıklarını pratiğe, yani hayata geçirmeye çalışmıştır.
Eş, çocuk, ana-baba, kardeşlerinin durumu sorulursa Bey’in buna cevabı “Bunlar küçük meseleler…” şeklinde olurdu. Onun içi asıl önemli olan davasıydı. O herkesle ister dost ister düşman olsun birebir ilgilenirdi.
O milleti tarihsel bir ortak mazi etrafında bir araya gelmiş insanların bir milli mensubiyet/kültür etrafında cisimleşmesi olarak tarif ediyordu.
İdareci konumunda bulunanlar, milli potansiyel, maddi ve manevi kaynakları iyi kullanarak, doğru yöneterek problemlerin çözümünü sağlarlar. Halk Cephesi, gerçek mânâda bir halk hareketinin çıktısı olduğu için bünyesinde inanılmaz derecede zıt fikirler barındırıyordu. Şöyle ki; İran yanlısından komüniste, sosyal demokratından Türkçüsüne kadar birçok fikirden insan vardı. Bu insanları bir arada tutan şey ise Karabağ meselesi ve Moskova’ya karşı olmalarıydı. Bu kadar karmaşık bir yapıyı ancak Elçibey birleştirebilirdi. Elçibey hiçbir zaman şunu yapın demezdi, işaret ederdi.
Elçibey Türkiye’yi çok seviyordu ve buraya ilk geldiğinde toprağı öpmüştü. Anıtkabir ziyaret defterine; “Ey büyük Türkün büyük komutanı! Sizi ziyaret etmekle kendim ve milletim adına şeref duydum. Senin askerin Ebulfez Elçibey.” yazacak kadar Atatürk’e karşı büyük bir saygı ve hayranlık duyuyordu.
Bir yıllık iktidarı boyunca Elçibey geniş çaplı islahatlar yaptı, ülkedeki anarşi ve kaosa son verildi, devlet kurumları yeni şartlara uygun kurulmaya başlandı, ekonomi düzeldi. Azerbaycan devlet dilinin Türk dili olduğu Anayasa’ya sokuldu, ardından da Latin alfabesine geçildi. Karabağ meselesinin çözümü konusunda önemli adımlar atıldı. Elçibey, durumu yakından takip ediyor, Ermenilerle olan çatışma bölgelerine de gidiyordu. 26 Mayıs 1993’te Rus ordusu Azerbaycan’dan çıkarıldı. Türkiye milli ordunun kurulmasına yardım için 187 askeri uzman gönderdi. Azerbaycan’ın milli parası yoktu. Milli para olarak manat bastırıldı, serbest pazar ekonomisine geçildi. Etnik gruplara geniş bir hoşgörü tanındı. Din yeniden ayağa kaldırıldı, onlarca yıl sonra ezan sesleri sema da yankılanmaya başladı.. Bey cumhurbaşkanı olduktan sonra Boris Yeltsin’le yaptığı görüşmede Türkçe konuşmuştu, bu Sovyet sonrası dönemde bir ilktir. Elçibey Halk Cephesi’nin siyasallaşmasını istemiyor, Halk hareketi olarak kalmasını istiyordu. Bey bir siyasetçi değil, halk hareketi lideriydi.
1992 yılında 3 Mayıs Türkçüler Gününde Alparslan Türkeş’in de katıldığı mitingde herkes bozkurt işareti yapıyor, azatlık diye bağırıyordu. Türkeş, Elçibey’e bu işaretin ne olduğunu soruyor. O da “Bu bize Göktürkler’den kalma bozkurt işaretidir.” diyor, Türklüğün işaretidir bu.
“Ben peygamberimizden daha çok yaşamak istemiyorum.” Prostat kanseri teşhisi konduğunda ameliyat yapılmasının gerekliliğinin vurgulanmasına karşın Bey bu sözlerle ameliyata karşı çıktı. Nuri Gürgür, Esenboğa’da tabutu başında hıçkırarak ağlayan delikanlıya; “Şimdi Elçibey sizlersiniz. Onun fikirlerini, ideallerini, amaçlarını siz gerçekleştireceksiniz. Her biriniz birer Elçibey olmaya hazır mısınız?”demişti.
Azerbaycan Türklerinin zor dönemlerinde Bey ile birlikte mücadele eden, O’na yardımcı olmak, talimatlarını yerine getirmek için elinden geleni yapanlardan biri olan Doç. Dr. Hanım Halilova, Azerbaycan’ın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi için de yaşadıklarını da bu kitapta bizlere anlatıyor. Ayrıca kitapta Azerbaycan tarihinde başta Mehmet Emin Resulzade olmak üzere iz bırakanlardan da bahsediliyor. Kitabın anlatımında kimi zaman olaylar kronolojik olarak anlatılmamış, geriye dönüşler ve ileriye gidişler sebebiyle olan kimi kopukluklar kitabın sonunda yer alan “yaşam öyküsü” ile giderilmiştir. Keza mücadele bir, duygular bir olduktan sonra tarihlerde bir oluyor zamanla. Kitabın sonunda, Elçibey’in kitapları, hakkında yazılan kitaplar sayıldıktan sonra fotoğraf albümüne de yer veriliyor.
Sevgim millete / Vurgunluğum azatlığa ve adalete/ İtaatim hocalarıma/ Borcum dostlarıma ve meslektaşlarıma/ Nefretim yalancılara ve simasızlara.
EBULFEZ ELÇİBEY KİTABI
Kitabın Yazarı: Hanım HALİLOVA
Söyleşi: Süleyman H. Arslan
Azerbaycan Türkçesinden Aktaranlar: Mustafa Arıkan, Yakup Cemil Arslan
Yayınevi ve Adresi: Rıhtım Kitaplar/Binyıl Yayınevi
Binyıl Yayınevleri: Güzelkent Mahallesi Turaykent Sitesi Nu: 10/18 Eryaman/ANKARA
Basım Tarihi: Eylül 2009
Kitabın Sayfa Adedi: 366
Kaçıncı Baskı: 1. Baskı
Kitabın Konusu: Bu kitap Azerbaycan Türklerinin ve tüm Türk dünyasının unutulmaz lideri, kahramanı, rehberi ve Bey’i (Azerbaycan’da herkes “Bey” denildiği zaman O’ndan bahsedildiğini anlardı ve “Bey” kelimesi neredeyse dürüstlükle aynı anlama gelir.) Elçibey’in Sovyetlerin en güçlü olduğu yıllarda, ortaokul sıralarından itibaren, korku nedir bilmeden Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve demokrasi için ister sade bir vatandaş, ister halk hareketin lideri, isterse cumhurbaşkanı olarak olsun mücadelesi, çektiği çileleri ve döktüğü gözyaşlarının hikayesidir.
Doç. Dr. Hanım Halilova’nın bilgiye ve yaşadıklarına dayalı olarak hazırladığı bu kitap, bizleri yakın tarihe tanıklık etmeye ve iki millet bir devlet anlayışına sıkı sıkıya bağlanmamıza yönelik bir çağrıdır.
Kitabın Özeti
Yazar Hakkında Bilgiler: Hanım Halilova, Azerbaycan’ın Gence şehrinde doğdu. İlk ve ortaokulu Gence’de tamamladı. 1969 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni bitirdi. Azerbaycan Bilimler Akademisi’nde doktorasını tamamladı (1974). 1979’da doçent unvânını aldı. 1970 yılından itibaren Azerbaycan Halk Harekâtı’nın içinde oldu ve muhtelif görevlerde bulundu. Azerbaycan Ermenistan savaşında “Azerbaycan Kadın Taburunu” kurdu ve yönetti (1993). Hâlen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nde öğretim üyesi olan; “Tarihten Bugüne Türk Kadını”, “Mikroelementlerin Biyojeokimyası”, “Doğadan Gelen Sağlık” adlı kitapları olan Halilova evli ve üç çocuk annesidir.
Kitap Hakkında Bilgiler: Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür’ün vurguladığı gibi “kısa sayılabilecek bir ömre son derece anlamlı hizmetler yüklemeyi başaran, hem Azerbaycan Türklerinin hem de Türk Dünyası’nın azatlık ve birliktelik ülküsünün bayraktarı” olan Elçibey hayatını millete ve ülküye adamıştır, kendisinin şahsıyla ilgili bir hırsı, hesabı, beklentisi ve amacı yoktu. Kitap 11 bölümden oluşuyor. Bu bölümler sırasıyla;
1. Ebulfez
2. Acının Omuzlanışı
3. Bozgunda Fetih Rüyâsı
4. İzlerin Ardından
5. “Bey” Olmak
6. Halk Cephesi
7. Bir Ömrün Anlamı
8. Yalnız Demokrat
9. Güzel Keleki
10. Bakü’ye Dönüş
11. Sevgili Türkiye
Elçibey’in doğumu sırasında bir kurdun gelip ulumaya başladığı rivayet edilir. Bu rivayetin gerçekliği elbet sorgulanabilir, ancak önemli olan gösterdiği işarettir. Bey çok büyük acılar çeken bir ailenin çocuğuydu, babası II. Dünya Savaşı’nda şehit düşmüştü, annesinin ise ayak parmakları yoktu. Zengizur’da Ermenilerin yaptığı büyük katliamdan kaçan annesinin kaçış sırasında ayakları donuyor ve ayak parmaklarını kendisi kesiyor.
Üniversite yıllarında Azerbaycan’ın bağımsızlık tohumlarının atıldığı 41 numaralı yurt odasında 5 arkadaşın amacı, her ne iş yapılacaksa en güzelini, en iyisini biz yapmalıyız. Yani iyi okumak, iyi düşünmek, iyi ahlak sahibi olmak şeklindeydi. Oda da atılan tohumların yeşermesi için daha çok yol katedilmesi gerekiyordu. Bu bağlamda Azerbaycan Devlet Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olduğu dönemde de öğrencilerini yetişirmiş ve Halk Cephesi’nin kadrosunu şekillendirmiştir.
Mücadelesinden dolayı KGB tarafından adi suçluların bulunduğu hapishaneye konulan Elçibey, oradaki mahkumlar üzerinde o kadar etkili olmuştur ki onlar da milliyetçi olmuşlardır. Bey’de müthiş bir karizma ve hitabet vardı. O konuştuğu zaman binlerce insan hipnoz edilmiş gibi onu dinlerdi. Antik Yunan’dan modern Batı düşüncesine uzanan çizgide Batı’yı tanıdığı gibi, İbn-i Rüşt’ten Farabi’ye, Gazali’den İbn-i Haldun’a giden yelpazede Türk-İslam düşüncesine de vakıftı. Bey, demokrasiyi teorik olarak bulmuştu. Elçibey Batı’dan da Doğu’dan da haberdardı. Milliyetçiliği ve Türk milliyetçiliğini teorik bir mesele olmaktan ziyade pratik bir mevzu olarak ele aldığını görüyoruz. O, Hüseyinzade Ali’yi, Yusuf Akçura’yı, Ahmet Ağaoğlu’nu, Mümtaz Turhan’ı, Erol Güngör’ü ve daha birçok okuduğu milliyetçi teorisyenlerden aldıklarını pratiğe, yani hayata geçirmeye çalışmıştır.
Eş, çocuk, ana-baba, kardeşlerinin durumu sorulursa Bey’in buna cevabı “Bunlar küçük meseleler…” şeklinde olurdu. Onun içi asıl önemli olan davasıydı. O herkesle ister dost ister düşman olsun birebir ilgilenirdi.
O milleti tarihsel bir ortak mazi etrafında bir araya gelmiş insanların bir milli mensubiyet/kültür etrafında cisimleşmesi olarak tarif ediyordu.
İdareci konumunda bulunanlar, milli potansiyel, maddi ve manevi kaynakları iyi kullanarak, doğru yöneterek problemlerin çözümünü sağlarlar. Halk Cephesi, gerçek mânâda bir halk hareketinin çıktısı olduğu için bünyesinde inanılmaz derecede zıt fikirler barındırıyordu. Şöyle ki; İran yanlısından komüniste, sosyal demokratından Türkçüsüne kadar birçok fikirden insan vardı. Bu insanları bir arada tutan şey ise Karabağ meselesi ve Moskova’ya karşı olmalarıydı. Bu kadar karmaşık bir yapıyı ancak Elçibey birleştirebilirdi. Elçibey hiçbir zaman şunu yapın demezdi, işaret ederdi.
Elçibey Türkiye’yi çok seviyordu ve buraya ilk geldiğinde toprağı öpmüştü. Anıtkabir ziyaret defterine; “Ey büyük Türkün büyük komutanı! Sizi ziyaret etmekle kendim ve milletim adına şeref duydum. Senin askerin Ebulfez Elçibey.” yazacak kadar Atatürk’e karşı büyük bir saygı ve hayranlık duyuyordu.
Bir yıllık iktidarı boyunca Elçibey geniş çaplı islahatlar yaptı, ülkedeki anarşi ve kaosa son verildi, devlet kurumları yeni şartlara uygun kurulmaya başlandı, ekonomi düzeldi. Azerbaycan devlet dilinin Türk dili olduğu Anayasa’ya sokuldu, ardından da Latin alfabesine geçildi. Karabağ meselesinin çözümü konusunda önemli adımlar atıldı. Elçibey, durumu yakından takip ediyor, Ermenilerle olan çatışma bölgelerine de gidiyordu. 26 Mayıs 1993’te Rus ordusu Azerbaycan’dan çıkarıldı. Türkiye milli ordunun kurulmasına yardım için 187 askeri uzman gönderdi. Azerbaycan’ın milli parası yoktu. Milli para olarak manat bastırıldı, serbest pazar ekonomisine geçildi. Etnik gruplara geniş bir hoşgörü tanındı. Din yeniden ayağa kaldırıldı, onlarca yıl sonra ezan sesleri sema da yankılanmaya başladı.. Bey cumhurbaşkanı olduktan sonra Boris Yeltsin’le yaptığı görüşmede Türkçe konuşmuştu, bu Sovyet sonrası dönemde bir ilktir. Elçibey Halk Cephesi’nin siyasallaşmasını istemiyor, Halk hareketi olarak kalmasını istiyordu. Bey bir siyasetçi değil, halk hareketi lideriydi.
1992 yılında 3 Mayıs Türkçüler Gününde Alparslan Türkeş’in de katıldığı mitingde herkes bozkurt işareti yapıyor, azatlık diye bağırıyordu. Türkeş, Elçibey’e bu işaretin ne olduğunu soruyor. O da “Bu bize Göktürkler’den kalma bozkurt işaretidir.” diyor, Türklüğün işaretidir bu.
“Ben peygamberimizden daha çok yaşamak istemiyorum.” Prostat kanseri teşhisi konduğunda ameliyat yapılmasının gerekliliğinin vurgulanmasına karşın Bey bu sözlerle ameliyata karşı çıktı. Nuri Gürgür, Esenboğa’da tabutu başında hıçkırarak ağlayan delikanlıya; “Şimdi Elçibey sizlersiniz. Onun fikirlerini, ideallerini, amaçlarını siz gerçekleştireceksiniz. Her biriniz birer Elçibey olmaya hazır mısınız?”demişti.
Azerbaycan Türklerinin zor dönemlerinde Bey ile birlikte mücadele eden, O’na yardımcı olmak, talimatlarını yerine getirmek için elinden geleni yapanlardan biri olan Doç. Dr. Hanım Halilova, Azerbaycan’ın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi için de yaşadıklarını da bu kitapta bizlere anlatıyor. Ayrıca kitapta Azerbaycan tarihinde başta Mehmet Emin Resulzade olmak üzere iz bırakanlardan da bahsediliyor. Kitabın anlatımında kimi zaman olaylar kronolojik olarak anlatılmamış, geriye dönüşler ve ileriye gidişler sebebiyle olan kimi kopukluklar kitabın sonunda yer alan “yaşam öyküsü” ile giderilmiştir. Keza mücadele bir, duygular bir olduktan sonra tarihlerde bir oluyor zamanla. Kitabın sonunda, Elçibey’in kitapları, hakkında yazılan kitaplar sayıldıktan sonra fotoğraf albümüne de yer veriliyor.
Sevgim millete / Vurgunluğum azatlığa ve adalete/ İtaatim hocalarıma/ Borcum dostlarıma ve meslektaşlarıma/ Nefretim yalancılara ve simasızlara.
Similar topics
» Ebülfez Elçibey
» Atatürk’ün Askeri, Ebulfez Elçibey
» ATATÜRK'ÜN ASKERİ EBULFEZ ALİYEV ELÇİBEY...
» Ebulfez Elçibey: Selahaddin Eyyubi ve Ebu Müslim Türktür
» Ülkü Ocağı Dergisi'nin Ebulfez Elçibey ile Yapmış Olduğu Söyleşi...
» Atatürk’ün Askeri, Ebulfez Elçibey
» ATATÜRK'ÜN ASKERİ EBULFEZ ALİYEV ELÇİBEY...
» Ebulfez Elçibey: Selahaddin Eyyubi ve Ebu Müslim Türktür
» Ülkü Ocağı Dergisi'nin Ebulfez Elçibey ile Yapmış Olduğu Söyleşi...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz