Referandum uğruna ikiyüzlü siyaset yapmak!

[erzurumlu25]

12 Eylül darbesinin 30. yıldönümünde yapılacak olan referanduma ‘Milliyetçiler’ olarak hangi gerekçelerle ‘HAYIR’ dediğimiz ortada. Bu sağlam gerekçelerimizi geniş kitlelere duyurmak adına Yeniçağ Gazetesi’nin başlatmış olduğu ‘Vatandaş Sende Konuş’ kampanyasına sayfamızın görüşlerini belirttim ve 19 Temmuz tarihinde gazete sayfamızın görüşlerine özetleyerek yer verdi. Yazdıklarımın tamamı şu şekildedir:

“Biz MİLLİYETCİLER SITESI olarak Akp'nin 'sivil anayasa' diye dayattığı, esasında zihniyet olarak darbecilerin anayasası ile örtüşen bir AB(D) projesi olan Anayasaya HAYIR diyoruz. Darbeciler yargılanacak diye Türk Milletinin geleceğini daha da karartmamak için, bazı kesimler gibi oltanın ucuna takılan yeme sazan gibi atlamayacağız. Darbecileri koruyan bir anayasadan kaçarken, Akp'yi koruma altına alan bir Anayasaya tutulmayacağız.

Küresel güçlerin istekleri doğrultusunda Türkiye'yi etnik bir cehenneme çevirmeyi amaçlayan günümüzün 'Sevr-Projesi’ne direnen ordu mensupları ve sivil güçler, uluslararası bir operasyon olduğundan kuşku duymadığımız Ergenekon ve Balyoz davaları ile sindirilirken, ılımlı İslam projesi BOP'un önündeki tek engel olan Yüksek Yargı'da yapılmak istenen Anayasa değişikliği ile ele geçirilmek istendiğinin farkındayız. Bu sebeple Akp Anayasasına HAYİR diyoruz ve 'Evet’ oyu vereceğini açıklayanlara “BİR DAMLA ZEMZEM İÇİN, BİR KADEH DOLUSU ŞARAP İÇMEYİM“ uyarısında bulunuyoruz!”

Aslında ‘Evet’ oyu vereceğini açıklayanlar bile Akp’nin Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi’ni ele geçirip, kendi yandaşlarını doldurduktan sonra Türklüğü Devletin bir parçası olmaktan çıkarmayı ve gelecekte muhtemelen açılacak olan davalardan sıyrılmayı hedeflediğini biliyor ve bunu gizlemeye dahi gerek duymuyor. Kısacası tenkit ettikleri kesimin yöntemini kullanarak onların yanlışlarını doğruluyorlar!

Biz hangi gerekçelerle Anayasa değişikliğine karşı olduğumuzu ortaya koyarken, ‘evetci’lerin elle tutulur, ikna edici sağlam gerekçe gösterdiklerine şahit olmadık. Darbe mağdurlarının en önemli gerekçesi olarak ön plana çıkan ‘Darbecileri yargılamak’ cümlesinin büyük bir yalan olduğu ortada. 8 yıllık Akp iktidarı döneminde muhalefetin ısrarla “Darbecileri yargılayalım” önerisine Başbakan “Sulu şaka” karşılığını vermişti! Doğrusu bunda yadırganacak bir şey yok, zira Kenan Evren’i Çankaya Köşkünde ağırlayan Akp’nin seçtiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ta kendisiydi. Ayrıca Kenan Evren’in gazetelere Akp’ye sıcak mesajlar verip, “Erdoğan’ı başarılı buluyorum” sözleri de ortada. Asıl yadırganması gereken durum Tayyip Erdoğan’ın son zamanlardaki ikiyüzlü siyasetine aldanarak, Referandum’da ‘Evet’ oyu vereceğini açıklayanların ruh halidir.

Her ortamda muhalefeti şehitler üzerinden siyaset yapıp, istismar etmekle suçlayan Başbakan, grup toplantısında Referandumda ‘Evet’ çıkması için Ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubunu ve bununla yetinmeyip sol görüşlü Necdet Adalı’ya yazılmış şiiri okumasının adını ne koyacağız? Asıl istismar ve şehitler üzerinden oy toplamak bu değil midir? Mustafa Pehlivanoğlu’nun mezarını bırakın ziyaret etmeyi, yerini biliyorlar mıdır Akp’liler? Kaç kere idam edilen gençlerin ailelerini ziyaret etmişlerdir acaba? Zaten bunu da yapacaklarını sanmıyorum, zira Mustafa Pehlivanoğlu'nun babası Necmi Pehlivanoğlu Referandum ile ilgili
"Biz MHP'liyiz. 12 Eylül'de oyumuz ‘Hayır' olacak" dedi ve ekledi "İyi güzel de şimdiye kadar neredeydiler. O dönemde Başbakan Erdoğan'ın mensubu olduğu parti, sağa sola kaçtı. Cuntaya tepki göstermediler". Solcu Necdet Adalı’nın avukatı ise idamların kullanılarak evet oyu istenmesini kınadığını belirtirken, yaşı küçültülerek idam edilen sol görüşlü Erdal Eren’in ağabeyi ise “Tek başına bu madde gelse önüme evet derim. Meclis'e de tek başına bu maddeyi getirse kimse hayır demez. Ama öyle değil. Referandumda asıl yapılmak istenenler başka. Diğer maddeleri geçirmek için bunu kullanıyorlar. O nedenle bu referanduma evet oyu vermek vicdanımı rahatsız eder. Çünkü yapılmak istenenler başka. O madde sadece başka şeyleri gizlemek için öne çıkarılıyor. Gerçek amaç olarak bunu görmüyorum” sözlerini kullandı.

Kısacası Başbakan grup toplantısındaki yüksek performanslı oyununa rağmen ailelerden ‘HAYIR’ tokadını yedi. Tayyip Erdoğan’ın samimi olmadığını bildikleri için bu numaraya kanmadıklarına inanıyorum. Daha düne kadar MHP ve Ülkücüler için demediğini bırakmayan, hatta 12 Eylül öncesi döneme atıfta bulunarak Ülkücüleri ‘terör’ ile birlikte anan bilgisiz, önyargılı ve art niyetli bir Başbakan’ın, bugün hayatta olsaydı Mustafa Pehlivanoğlu hakkında neler düşüneceğini tahmin etmeye gerek yok! Zaten Mustafa Pehlivanoğlu’nu gerçekten seven birisi onun mektubunu sansürleme gereği duymazdı. Buradan bile ortada sempati değil, menfaat ve çıkar olduğunu anlayabiliyoruz. Yoksa “Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah’a inananlarındır” cümlesini okumamanın başka ne anlamı olabilir?

Şahsi fikrim Referandumdan ‘HAYIR’ oyu çıkacağıdır, lakin Akp ve yandaşlarının ‘Evet’ oyu çıkması için her türlü sahtekârlığı, yalancılığı ve hatta ‘dansöz’lüğü yapmasını da haksız bir seçim ortamı yarattığını düşünüyorum. Israrla Referandum da Akp’nin oylanmayacağı vurgulansa da, 12 Eylül’de neyin oylanıp oylanmayacağı malum, zira 'Evet' oyu çıkmaması halinde Akp iktidarının ömrü uzun olmayacaktır.

Referandum sürecinde Akp ve çevresinin hedefindeki en önemli seçmen şüphesiz Ülkücülerdir. Bu gidişle ‘Evet’ oyu çıkmayacağının farkında oldukları için ‘Ne yapıp edip Ülkücüleri kandırma’ telaşı içerisinde olduklarını izliyoruz. Deniliyor ki, MHP seçmenlerinin büyük bir bölümü ‘Evet’ oyu kullanacak. Ben bu görüşe kesinlikle inanmadığım gibi, şimdiye kadar rastladığım bir izlenimim de bu yönde değil. Ama aksine, ‘Evet’ oyu açıklayacağını söyleyen bir BBP’nin seçmenlerini hiç kimse çantada keklik olarak görmesin. Çoğunluğu olmasa bile, yarısından fazlası büyük ihtimalle ‘HAYIR’ oyu kullanacak.

12 Eylül darbesinin mağduru olan bazı Ülkücüler ‘Evet’ oyu vereceğini açıklamıştı, ama bence bu kararlarını tekrar gözden geçirmeleri gerekir. Yapılacak olan Anayasa değişikliği sonrası darbecilerin yargılanıp yargılanmayacağı konusundaki soru işaretlerine açıklık getirecek olan en yetkili merci Adalet Bakanı Sadullah Ergin, konuk olduğu ‘Enine Boyuna’ programında darbecilerin yargılanıp yargılanmayacağına kesin bir cevap veremezken, bunun mahkeme tarafından karar verileceğini söyledi. Hâlbuki bu konuda zaman aşımı süresi diye bir şey var. Bu sürede 30 yıl. Dolayısıyla Referandumdan sonra Kenan Evren dâhil darbecilere dava açılamayacağı biliniyor.
Zaten Sadullah Ergin açık yüreklilikle söyleyemediğini Akp’ye yakınlığı ile bilinen Zaman Gazetesi yazarı Nacı Bostancı köşesinde dile getirmekten geri durmadı:
“Şimdi bu referandum 82'nin rövanşı mı? Hayır! Referandum geçerse 12 Eylül'ün mimarları hapishaneye mi gönderilecekler? Hayır! Kimsenin böyle bir yorumda bulunduğu yok. Haksızlığa uğrayanlar, zulmedilenler şimdi eski efendilerin rollerini mi üstlenecekler? Hayır!”

Sonuç olarak bizim daha evvel belirttiğimiz gibi Anayasa’daki geçici 15. maddenin kaldırılmasının oltanın ucuna takılan bir yemden ibaret olduğunu, buna ancak ‘sazan’ların atlayacağını söylemiştik. Yetkililerin “Darbeciler yargılanacak diyemem” sözlerinden sonra ‘evetci’ Ülkücülerin değişikliğe destek verme gerekçesinin geçerli olmadığı için, ya başka gerekçeler bulmak zorundalar ya da Ülküdaşları gibi ‘HAYIR’ oyu vermeye razı olurlar. Umarız ki 12 Eylül 2010 da verilecek olan kararın ‘kurunun yanında yaşların yanmasına’ sebep olmaz!

Kadir Türkyilmaz