¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Göktürk destanı

Aşağa gitmek

 Göktürk destanı  Empty Göktürk destanı

Mesaj tarafından erzurumlu25 C.tesi 2 Ekim 2010 - 2:53

Uzun süredir "Ergenekon" adı verilen ve adli mercilere intikal eden operasyon sebebi ile yeni yetişen nesil maalesef Türklerin yeniden var olma destanını belki de hiç öğrenemeyecekler. Göktürk Destanı olarak da bilinen Ergenekon Destanı'nı Türk Milletine tekrar hatırlatmak amacı ile bu sayfa hazırlanmıştır.

- Herhangi bir kurum, kuruluş ya da organizasyonla bağlantısı olmayıp sadece adı kirletilen ve Türk Tarihinin ayrılmaz bir parçası olan "Ergenekon Destanı"nı okumak okutmak ve doğru anlamı ile tekrar öğrenmek temennisi ile...


GÖKTÜRK DESTANI


Gök Türk destanının da bugün birbirinden farklı üç şeklini birliyoruz. İlk ikisinde bize Çin tarihlerini bildiriyor. Üçüncü şekil ise Ergene Kon adını taşımaktadır ve Kun - Oğuz destanının son kısmı olarak 13'üncü asırda tesbit edilmiş bulunmaktadır. Bu üç şekil şunlardır:

1- Kunlarla aynı soydan olana Türkler Kun ülkesininin şimalindeki So ülkesinden çıkmışlardır. Başbuğları 'Kapangu'nun on

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

altı kardeşi vardı ki bunlardan birsinin anası bir kurttu. Kurttan doğmuş olan 'I-uhe-ni-şuay-tu' rüzgarlara ve yağmurlara hükmediyordu. Düşmanları kardeşlerini yok ettiler. Fakat o,harikuladelik sayesinde ölümden kurtuldu. İki zevcesi vardı. Biri yaz Tanrısının,biri Kış Tanrısının kızı idi. Bunlardan ikişer oğlu olmuştu. Millet bu çocukların en büyüğü olan 'No-tu-lu-şe'yi hükümdar yaptı. O zaman 'Türk' adını aldı. Bunun on zevcesi vardı. Çocuklarından her biri analarının adını almıştı. 'A-hien-şe' bu çocuklardan biri olup anasının adı olan 'Kurt=Asena'adını almıştı.



2- Türkler ilk önce batı denizinin (ihtimal ki Hazar denizinin) batı kıyılarında oturuyorlardı. Komşu bir millet bunların hepsini yok etti. Yalnız bir genç sağ kaldı. Onu öldürmeye kıyışamayarak ellerini ayaklarını kesip büyük bir bataklığa bıraktılar.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Burada bir dişi kurt ona baktı. Yiyecek getirdi. Bu sırada dişi kurt ondan gebe kaldı. Komşu milletin hükümdarı bu son kalan genci de öldürmek için bir asker yolladı. Asker gittiği zaman kurtu gencin yanında gördü. Kurt,bir Tanrı kendisine yardım ediyorum gibi,genci alarak denizin tarafına geçirip bir daha üstüne indi. Bu dağ Kau-çang ülkesinin şimal batısında idi. Dağın eteğinde bir mağara vardı. Kurt oraya girdi. Orada yeşilliklerle dolu ve iki yüzlü(1) genişliğinde bir yer buldu. Orada on oğlan doğurdu. Bunlardan biri aile adı olan A-se-na adını aldı. Öteki kardeşlerin en akıllısı olduğu için biraz biraz sonra hükümdar oldu. Milletini oradan çıkararak Cücenlerin(yani Arapların) tabiiyesine girdi.



3- Moğol eline 'İl Han' padişah olmuştu. Tatar ülkesinde de Tatar hanlarının dokuzuncusu olan Sevinç Han birçok hediyelerle Kırgız hanına adamlar gönderip türlü adaklar adayarak onu kendi tarafına çekti. O zaman oradaki uruklar arasınfa en kalabalığı Moğollar olduğundan her savaşta düşmanlarını yenerlerdi. Türk ellerinde Moğolun oku ötmeyen,kolu yetmeyen bir yer yoktu. Bundan dolayı bütün boylar Moğolu kötülerlerdi. Hepsi birlerşip Moğollardan öç almak için üzerlerine yürürdüler. Moğollar çadır ve sürülerini bir yere yığıp çevresine hendek kazdılar,beklediler. Sevinç Han geldi. Vuruş başladı. On gün savaş oldu. On günde de Moğollar üstün geldi. Bunun üzerine Sevinç Han bütün han ve beğleri toplayıp gizlice konuşup danıştı. 'Biz bunlara hile yapmazsak işimiz bitiktir' dedi. Ertesi gün tanla çadırlarını kaldırıp,kötü

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

malların,bir takım ağırlıklarını bırakıp kaçtı. Moğollar bunları güçsüz kaldırlar da onun için kaçıyorlar sanarak arkalarına düştüler. Tatarlar dönüp çarpıştılar. Bu yol Moğollar yenildiler. Ordugâhları gelinceye kadar onları kestiler. Malları ile birlikte ordugâhı da zaptettiler. Moğolların çadırlarının hepsi orada olduğundan Moğollardan bir aile bile kurtulmadı. Büyüklerini kılıçtan geçirdiler. Küçüklerin her birini bir kişi tutsak olarak aldı. Sevinç Han ,Moğolu yağma ettikten sonra ülkesine dönmüştü. İl Hanın oğulları bu savaşta ölmüşlerdi. Ancak en küçüğü olan Kayan=(Kıyan) kalmıştı. O yıl evlenmişti. Bunların ikisi aynı bölükten olan iki kişinin tutsağı olmuşlardı. Savaştan önce ordu kurdukları yere geldiler. Düşmandan kaçıp gelen deve,at,öküz ve koyunları buldular. Konuşup dediler ki:' Burada kalsak ,bir gün olur,düşmanlarımız bizi bulur. Bir boy'a gitsek çevremiz hep düşman boylardır. En iyiysi dağlar arasındaki kimsenin daha yolu düşmemiş olan bir yere gidip oturalım'. Sürülerinin sürüp dağlara doğru yürüdüler. Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu tutup tırmanarak yüksek bir dağın boğazına vardılar. Oradan tepeye çıkıp öte yanına indiler. Oraları iyice gizden geçirdiler. Gördüler ki geldikleri yoldan başka yol yoktur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolda öyle bir yol ki bir deve,bir keçi bin güçlükle yürüyebilir,ayağı biraz sürçse düşüp parçalanır. Vardıkları yer geniş bir ülke idi. İçinde akar sular,kaynaklar,türlü otlar,çayırlar,meyvalı ağaçlar,türlü türlü avlar vardı. Bunu göründe Tanrıya şükürler kıldılar. Kışın mal(at,koyun,deve,sığır)ların etini yer,derisini giyer;yazın sütünü içelerdi. Oraya Ergenekon adını verdiler. Burada Kayan ve Nüküz'ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı ki artık oralara sığmadılar. Bunu üzerine konuştular. Dediler ki:'Atalarımızdan işitirdik ki Ergenekon dışında geniş ve güzeş bir ülke varmış. Atalarınız orada otururlarmış. Tatarlar baş olup başka boylar bizim uruğumuzu kırıp yurdumuzu almışlar. Artık Tanrıya şükür düşmandan korkup dağda kapanarak kalacak halde değiliz. Bir yol

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

bularak bu dağdan göçüp çıkalım. Bize dost olanla görüşüdüşman olanla güreşiriz'. Herkes bu düşünceyi beğenip yollar aradılar. Bir türlü bir yol bulamadılar. Bir demiri:'Ben bir yer gördüm. Orada demir madeni var. Onu eriterek yol buluruz'dedi. Millete odun ve kömür vergisi saldılar. Herkes vergisini getirdi. Bir sıra odun,bir sıra kömür olmak üzere dağın böğüründeki çatlağa dizdiler. Dağın tepesine ve öteki yanlarına da odun,kömür yığdıktan sonra deriden yetmiş körük yapıp yetmiş yere kurdular. Ateşleyip hepsini birden körüklediler. Tanrının gücü ile demir eriyip bir deve geçecek kadar bir yol açıldı. O ayı, o günü,o saati belleyip dışarı çıktılar. İşte o gün Moğollarca bayram sayıldı. Ergenekondan çıktıkları zaman Moğolların padişahı Kayan (Kıyan) neslinden Börte Çine idi. Bütün boylara elçiler göndererek Ergenekondan çıkıp geldiğini bildirdi. Boyların kimi sevindi,kimi yerindi. Hele Tatarlar bunların üzerine yürüdler. Saf bağlanıp savaşıldı. Moğollar yenip Tatarların büyüklerini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri tutsak ettiler. Dört yüz yıl sonra böylece kanlarını aldılar. Mallarını zaptedip ana yurtlarında oturdular. O zamandan beri Ergenekondan çıktıkları kurtuluş gününü bayram yaptılar. O gün bir demiri ateşte kızdırdılar. Önce han bu demiri örsün üstüne koyarak çekiçle vurur. Sonra beğler de öyle yaparlar.



Gök Türk destanının üç rivayetinde göze çarpan müşterek motif 'Kurt' tur. Ergenekon rivayetinde kurt doğrudan gözükmüyorsa da hikimdarlarının adının Bört Çin'e yani """"" Kurt olması,kurt fikrinin islâmiyetten sonra bile unutulmadığını gösterir. Çünkü Ergenekon rivayeti islâmiyetteb yani 13'üncü asroda tesbit olunan Gök Türk destanıdır.



İkinci rivayette ise Ergenelon yani Kapalı Yurt açıkça gözükmektedir. Kurt,Gök Türklerde bir ongun sayılıyordu. Yani Gök Türkler kurt neslinden geldiklerine inanıyorlardı. Bu rivayetlerin tarihle olan ilgisini şöylece hulâsa edebiliriz: Kunlar Şimalî ve cenubî olarak ayrıldıktan sonra 93 yılında şimalî Kunlar,cenûp Kunların müttefikleri olan Çinlilerin başka boyların müşterek hücumu karşısında mahvoldular. Bir kısmı Cenup Kunlarına koşuldu. Bir bölümü batıya çekilerek sonradan Atilla'nın kumandasında Avrupayı zartetti. Bir bölümü de Altay dağların civarında saklandılar. İşte Gök Türkleri teşkil eden boylardan bazıları bu Altay dağlarında kalan Kunların neslindendir. Miladi 93'ten sonra Gök Türklerin kurtuluş tarihi olan 552'ye kadar 459 yıl geçmiştir. Ergenekonda geçtiği söylenen dört üz yıl bu 459 yılın destandaki aksinden başka şey değildir. Gök Türklerin bir kısmı doğrudan doğruya Sakaların neslinden geldiği için onlar Ergenekonda yaşamamışlardır. Nitekim Gök Türk destanının birinci rivayetinde kapalı Vatandan söz geçmiyor. Sonra demilerin erimesi,demir dağın yol vermesi ise Gök Türklerin,Aparlara silah yaptıkları zamanların bir hatırasıdır.

Ergenekon Destanı

Kaçınız bilirsiniz, biz nerelerden geldik
Atamız Kayan gibi, dağlardan akan seldik
Bugün anlatacağım, geldiğimiz yerleri
O dağları, taşları, ovayı, nehirleri
İyi dinleyin beni, ki yaşayın o anı
Öyle anlatayım ki, unutmayın o anı
İyi bilin, öğrenin, anlatın unutmadan
Tek sözü eksiltmeden, bir kelime katmadan
İl Han Kağan baştaydı, kuvvetliydi Gök Türkler
Savaşa doymuyordu, heyecanlı yürekler
Okunun ötmediği, kılıcın yetmediği
Millet kalmış mıydı ki, tek mağlup etmediği
Bir de Sevinç Han vardı, Moğolların başında
Yaşını da bilirim, İl Han Kağan yaşında
Diş geçirememişti, yiğit Türk çerisine
İlerlemişti Türkler, Moğol içerisine
Sevinç Han dayanamaz, mektup yollar dört yana
Der ki: "Türkler düşmandır, hem bana hem de sana."
Toplanıp çevre beyler, varırlar bir karara
Birleşmeli hep birden, açmalı Türk`te yara
Haber alır İl Han`ım, geldi savaşın çağı
Beş bin ordu birleşse, sönmez Türk`ün ocağı
Gök Türkler yener yine, şaşırır karşı beyler
Hele bir görün bakın, Sevinç Han şimdi neyler
Bırakıp hayvanları, kaçar Moğol ordusu
Bu ne anlama gelir, sorulmamış sorgusu
Türkler başlar şölene, hem yeyip hem içmeye
Ama Moğol uyumaz, gelir kanım içmeye
Ani bir baskın olur, bir bir düşer Türk eri
Her yan cesetle dolar, ayrık gövdeyle seri
İki alp er çarpışır, adları Kayan, Tukuz
Unutma biz bir yaydan, atılan dokuz okuz
Kayan, kağan oğluydu, dağdan akan sel gibi
Tukuz, kağan yeğeni, gökten esen yel gibi
Gözlerinin önünde, yok oldu budunları
Atlayıp da atlara, kaçtılar kadınları
Kaçtılar dediysem ben, sanmayın ki korkudan
Beyleri emretmişti, ar denilen duygudan
Almıla idi biri, Bengül de ötekisi
Gittiler Kutlu Dağ`a, at üstünde ikisi
Kayan ve Tukuz, bitik; yığıldılar toprağa
Türk`ün bu helal kanı, feda olsun bayrağa
Sevinç Han geri döndü, Türkler öldü sanarak
Bir kahkaha patlattı, manzaraya kanarak
Derken bir kıpırdanma, Tukuz kalktı ayağa
Taşıdı Kayan`ı da, kuytuda bir oyuğa
Almıla ile Bengül, döndüler sonraki gün
Ama kaçmalıydılar, öz vatanından sürgün
Yiğitleri yaralı, halleri yok ölmeye
Ne ölmeye hal kaldı, ne de bir tek gülmeye
Kutle Dağ`a vardılar, kaldılar bir kaç gece
İyileşti yiğitler, gezdiler gündüz gece
Aradılar o kadar, sonunda da buldular
Bu korkulu yaşamdan, sonunda kurtuldular
Lakin bu yerin yolu, geçit vermez pek kolay
O anda oluverdi, o ne muhteşem olay
Bir bozkurt peyda oldu, düştü dördün önüne
Yol gösterdi onlara, bu cennetin içine
Öyle bir yer ki ora, Kök Tanrı`dan hediye
Kapattılar geçidi, yağı bulmasın diye
Dediler buraya ad, koyalım "Ergenekon"
"Ergene": "dağ kameri"; ve "diklik" demektir "kon"...

Asena`nın kurtları, girdiler güzel yurda
Hepsi duacıydılar, o yol gösteren kurda
Kağan soyunda gelen, Kayan önderleriydi
O demirden kurt başlı bayrak gönderleriydi
Ergenekon onlara, yurt oldu tam dört yüz yıl
Hatırla o günleri, sarhoşluğundan ayıl
Dört yüz yıl çoğaldılar, yaşlıları ölürken
Boy boy oldu Tukuzlar, Kayat ve de Türülken
Tukuzlar ve Türülken, atalarıdır Tukuz
Sonra da bu iki kol, oldular Dokuz Oğuz
Kayat; soyu Kayan`ın, kağanlar hep bu boydan
Çıkmadılar töreden, hepsi de aynı soydan
Şölen yaptılar her yıl, anarak kutlu günü
Unutmadılar bir an, ne yağıyı ne dünü
Dört yüzüncü şölende, kağandı Börte Çine
Türk`ün öç duyguları, bir başka coştu yine
O savaşta olanlar, Gök Türk`üme ar gelir
Sığmaz oldu tümenler, Ergenekon dar gelir
Ama burdan çıkmanın, bir çaresi yok muydu
Demirden dağı gören, o tarihte yok muydu
Bütün halk arar oldu, kurtuluşun yolunu
Gözler hep tarar oldu, hem sağını solunu
Bir çocuk çoban vardı, yiğit Tirek adında
O ne kaval çalardı, bu on yedi yaşında
Bu Tirek çalmaz sanki, kavalıyla inlerdi
Çalmaya başlayınca, bütün oba dinlerdi
Kavalıyla dosttu o, üflerdi sevdasını
Kattı Ergenekon`dan, bir çıkış arzusunu
Gök gözlü bir kök böri, varıp geldi önüne
Sonra yavaaaş yürüdü, bir çıplak dağ yönüne
Tirek eve dönünce, anlattı demirciye
Dedi: "Ey bilge kişi, bu kurt gelir de niye?"
Demirci hazırlandı, sabah Tirek`le gitti
Düştü kurdun peşine, dağ önünde yol bitti
Anladı ki demirci, bu dağ saf demirdendir
Ve bu gök tüylü böri, ulu Kök Tengri`dendir
Dönüp anlattı Han`a, bütün bu olanları
Demir dağı eritip, yol açmak planları
Yığdılar odun, kömür ve devasa körükler
Bu son umutlarıydı, çıkmalıydı Gök Türkler
Dualar eşliğinde, yakıldı koca ateş
Sonunda eridi dağ, sevindi bacıkardeş
Bir öncü yolladılar dışarıya bakmaya
Sabırsızdı Gök Türkler, öz yurduna akmaya
Öncü giden dönünce, mutlu haber verince
Tuğlar kalktı havaya, bu ereğe erince
Çıkıp Ergenekon`dan, dost ile dost oldular
Varıp atayurduna, yiğitçe öç aldılar
Yüzlerce yıl solmadan, hep tomurcuk verdiler
Dirlik düzen içinde, yaşayıp yeşerdiler
Ateşte demir dövüp, her yıl hiç unutmadan
Yaşattılar o günü, hem de hiç aksatmadan...
..........
Ozan Çu-çu anlattı, size kutlu destanı
Siz de anlatasınız, gence dostu düşmanı
Sözümüz uzun oldu, lakin gönülden oldu
Giden bir kaç dakika, yine ömürden oldu...


Türk Destanları
Ergenekon Destanı - Alp Er Tunga Destanı - Oğuz Kağan Destanı - Türeyiş Destanı - Şu Destanı - Göç Destanı
Bozkurt Destanı - Cengiz-name Destanı - Manas Destanı
erzurumlu25
erzurumlu25
.::Tengri::.


.::Tengri::.


 Göktürk destanı  Turkey10
 Göktürk destanı  Gencat10
 Göktürk destanı  Pro10
Yaş Yaş : 45
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Erzurum
Lakap Lakap : Vatan delisi
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 22/04/79
İletiler: İletiler: : 757
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 29/12/09
 Göktürk destanı  Pro1010
 Göktürk destanı  910
 Göktürk destanı  Ile10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz