ABD-NATO Füze Kalkanı Radarı, Yalanlar ve Gerçekler
1 sayfadaki 1 sayfası
ABD-NATO Füze Kalkanı Radarı, Yalanlar ve Gerçekler
Türkiye’ye yerleştirilmek istenen füze kalkanı
ABD-NATO Projesi
NATO’nun
19-20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon’da yapılan Devlet ve Hükümet
Başkanları zirvesinde kabul edilen Yeni Stratejik Konsept çerçevesinde
ilk uygulama olarak, bir adet seyyar erken uyarı radarının Türkiye’ye
yerleştirileceği, 12 Eylül 2011 günü Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk
Ünal tarafından açıklandı. Dışişleri Bakanlığı, füze kalkanı
radarının Malatya’ya yerleştirileceğini açıkladı. Amerika ve Türkiye
arasındaki mutabakat zaptı ise Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu
ve Amerikan Büyükelçisi Ricciardione tarafından imzalandı. Türk
Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu ve Amerikan’ın Türkiye Büyükelçisi
Ricciardione arasında imzalanan bu mutabakat zaptıyla füze kalkanı
radarının yeri belirlendi. Anlaşmaya göre radar Malatya, Kürecik’teki
askeri üsse yerleştirilecek. Pentagon'dan yapılan açıklamada,
"Türkiye'de kurulacak erken uyarı sistemi (füze kalkanı) 2011 sonunda
hizmete gireceği" belirtildi.
Aynı tarih itibariyle ABD ile
Romanya arasında Romanya’ya füzesavar füzelerinin konuşlandırılması
anlaşması imzalandı. Anlaşmaya Romanya Dışişleri Bakanı Teodor
Baconsçi ile imza koyan ABD
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Romanya'daki bir hava üssüne füze
kalkanının yaklaşık 4 yıl içinde konuşlandırmayı beklediklerini söyledi.
Anlaşma, ABD’nin Romanya'nın güneyindeki Deveselu Hava Üssü'nde bir
tesis inşa etmesi ve tesisi idare etmesini öngörüyor.
Bu
durumda, 4 yıl sonra Romanya’ya yerleştirilecek füzesavarlarla
bütünleşik olarak çalışacak olan seyyar radar neden apar topar
Türkiye’ye yerleştirilip, 2011 sonuna kadar aktif hale getirilecektir?
Bu sorunun cevabı sadece “İsrail’e koruma sağlayacak” diye basitçe
açıklanamaz. Çünkü, ABD gibi dünya imparatorluğu hayali kuran bir
emperyalist devlet, milyarlarca dolar harcayarak ürettiği füze kalkanı
silahlarını, Avrupa’ya füze kalkanı kurmak için verdiği uğraşları,
İsrail’i korumak için Türkiye’ye bir seyyar radar yerleştirmek amacını
kamuflaj olarak kullanmaz. Bu kadar büyük bir proje için bu hedef çok
küçüktür. Eğer sadece İsrail’i korumayı amaçlasaydı, bu seyyar
radarı, işgal altında tuttuğu Irak’ın kuzeyinde ?? bölgelerinde
Erbil’deki hava üssü veya Süleymaniye’ye aynen İsrail’deki gibi,
kolaylıkla yerleştirebilirdi. Dolayısıyla, yukarıdaki soruya cevap
aranırken, Türkiye’ye yerleştirilecek olan radar ile ilgili bilgileri
derinlemesine araştırmak gereklidir.
AN/TPY-2 Radarı [1] :
Türkiye’ye yerleştirilecek olan 1 adet AN/TPY-2 radarı (Army
Navy/Transportable Radar Surveillance) Amerikan Reytheon firmasınca
üretilmiş uzun menzilli seyyar bir radardır.
Arama, belirleme,
izleme ve tanımlama işlevlerini yerine getirebilen gelişmiş yazılımlara
sahip bu radar, radar tayfının X bandında [2] çalışır.
Bu
radar Faz Dizi (Phased Array) antene sahip olup, 72 adet yarı iletken
teknolojisiyle üretilmiş Gönderici/Alıcı (Transmit/Receive) modülünde
25.344 adet X bandı elemanı vardır ve toplam anten alanı 9,2 m2’dir. Anten çıkış gücü 150 kW ve çeşitli kaynaklarda açıklanan menzili 2300 km’dir. Radarın tarama açısı yatayda maksimum 120o, dikeyde ise 85o’dir. Anten durağan (statik) olmakla beraber, anteni taşıyan kamyon 360o döndürülebileceğinden, kamyon yön değiştirdiğinde, radarın gözetlediği coğrafya istendiği şekilde değiştirilir.
Bu radarın iki ayrı çalışma şekli vardır.
i)
- Sonlanma şeklinde (Terminal Mode) radar, hedef ülke topraklarında
yerleşik olup, atmosfere yeniden girerek hedefe yaklaşan savaş başlığını
izler ve bilgileri savaş komuta merkezi vasıtasıyla ABD’nin kendi
topraklarını savunmak için geliştirdiği THAAD (Terminal High Altitude
Area Defense) Sonlanma Yüksek İrtifa Alan Savunması füzelerine aktarır.
ii)
- Cephe Hattı (forward-based) radarı ise tehdit geleceği varsayılan
ülkenin sınırlarına yakın bir konumda yerleştirilir ve o ülkeden
ateşlenen bir balistik füzeyi kalkış evresinde izleyerek derlediği
verileri savaş komuta merkezi ve füzeyi daha sonraki aşamalarda
izleyecek erken uyarı radarına aktarır.
Bu şekilde çalışan
radarlar, hedef ülkelerde de konuşlanabilir ve alçak irtifa hava savunma
füzesavarları Patriot PAC-3 ile bütünleşik olarak da çalışırlar. Şu
anda Türkiye’ye yerleştirilmesi karara bağlanan AN/TPY-2 böyle bir
cephe radarıdır. Bu radardan 2008 yılında bir adet Kuzey Kore’den
geleceği varsayılan balistik füze tehditine karşı Japonya’nın Shariki
adasına ve bir adet İran’dan geleceği varsayılan balistik füze
tehditine karşı İsrail’in Necef çölüne yerleştirilmiştir.
Kamyonlarla taşınabilen bu seyyar radarlar 5 üniteden oluşur. Bunlar;
Anten
modülleri bir elektronik ünite ile çalıştırılmakta ve harici bir
soğutma sistemi ile soğutulmaktadır. Elektronik ünite hem sistemin
denetlenmesini sağlar, hem de balistik füzelerin fırlatmasından uçuş
evresinin ortalarına kadar ki rotada hedefleri arama ve izleme gibi
değişik radar modları için görev yapan uygun yazılımlara sahip sinyal
işlemcilerini içerir. Verilerin aktarılması ve iletişim fiber optik
kablolar üzerinden yapılır. Radarın ve radara ait sistem bileşenlerinin
savaş durumu esnasındaki güç ihtiyacı yaklaşık 2,1 MW kadardır.
Radarın menzili işlevine ve istenen çözünürlüğe göre değişir.
Eğer izlenen füzenin radar kesit alanı 1,00 m2
ise radarın menzili 2.300 km cıvarındadır. Ancak bilindiği üzere
balistik füzeler, iki veya üç kademelidir ve ilk kademe füzenin
kalkışında 60 saniye veya daha az bir süre çalışarak füzeyi atmosferin
üst katlarına taşıyıp, yakıtı bitince ayrılır. İkinci kademe ise savaş
başlığını 400 km’nin üzerine çıkartarak başlıktan ayrılır.
Savaş
başlıkları, taşıyıcı füzelere kıyasla çok küçüktür. Örneğin, Amerikan
Minuteman III balistik füzesinin taşıdığı konik savaş başlığı, bir
insan boyundadır. Bu nedenle, füzenin kendisine göre çok küçük olan
savaş başlıklarını izlemek, tanımlamak ve ayrıştırmak için radarın
yüksek çözünürlükte çalışması gerekir.
AN/TPY-2 seyyar radarının savaş başlıklarını izleyebileceği yüksek çözünürlükte, yani 0,01 m2 = 1 dm2
= 10 x 10 cm kesitinde bir alanı radar dalgalarıyla tarayacak ve
tanımlayacak bir çözünürlükte çalışması halinde radarın etkili menzili
oldukça düşer. Buna göre [3] ;
Başlangıç Ayrıştırma Menzili Yeteneği (Initial Discrimination Range Capabilities):
Gelişmiş Ayrıştırma Menzili Yeteneği (Upgraded Discrimination Range Capabilities):
Geliştirilmiş İzleme Menzili (Tracking Range with Upgrades):
Türkiye’ye yerleştirilecek radar ne işe yarayacaktır?
ABD-NATO
füze kalkanı projesi çerçevesinde AN/TPY-2 radarı, Malatya’nın
Kürecik ilçesi Kepez Köyü yakınındaki 2000 metre rakımlı Karahan
gediği tepesinin sol yanındaki eski NATO radar üssüne
yerleştirilecektir. Şimdi kullanılmayan bu üste 50 sene önce çalışan
ABD radarları, Rusya’nın Kafkasya bölgesini izlemekteydi.
İran’ın
şu anda elindeki en gelişmiş Şahap-3 füzesinin menzili 2000 km’dir ve
Avrupa’ya ulaşmamaktadır. Ayrıca İran’ın Avrupa’da herhangi bir
ülkeyle düşmanlığı yoktur. Geliştirilmekte olan Şahap-4 ve -5 ile
menzilin 3.500 km’ye çıkacağı tahmin edilmektedir. Ancak bu gelişmiş
füzelerin ABD’ye erişmesi mümkün değildir. Buna rağmen ABD yönetimi,
tüm NATO müttefiklerine ve AB yetkililerine İran’dan gelecek füze
tehdidi yalanını söylemekte, bu yetkililer de kendi halklarını aynı
yalanla beslemektedirler. Radarın menziliyle ilgili yukarıda verilen
bilgilerden anlaşılacağı üzere, bir cephe hattı radarı olan bu ünite,
İran’dan Avrupa ve ABD’ye atılacak olan balistik füzeleri ateşleme ve
yükselme evresinde izleyecektir. Yani işlevi oldukça sınırlıdır.
Füzenin savaş başlığı ise esas olarak ABD’nin Norveç’in Vardo kentine
yerleştirdiği Globus II ve İngiltere’nin Fylingsdale hava üssündeki
erken uyarı radarları tarafından takip edilecektir.
İran ile Türkiye arasında bir husumet olmadığı, aradaki sınırın 1639
Kasr-ı Şirin anlaşmasından beri değişmediği dikkate alınırsa, bu radar
ve bununla tümleşik olarak çalışacak 8 bataryalık [4] Patriot PAC-3 [5] füzesavar bataryaları ne işe yarayacaktır?
ABD
Savunma Bakanlığı Füze Savunma Politikaları hakkında 7 Nisan 2005
tarihinde düzenlenmiş Ulusal Savunma Sanayi Forumunda Phil Jamison
tarafından yapılan sunumda, İran’dan atılacağı söylenen balistik füzeler
için çizilen rotalar Vaşington ve Seattle olarak verilmiştir. Daha
sonra yapılan bütün resmî Amerikan sunumlarında bu rotalar korunmuştur.
Kürecik radarının menzil bilgileri ölçekli olarak haritaya
işlendiğinde, bu rotalar için sadece “takip” işlevi yapabileceği
görülmektedir. Ancak, İsrail yönüne atılacak İran füzeleri de bu
radarın izleme menzili içine girmektedir.
Halbuki, 2009 yılında
İsrail’in Necef çölüne yerleştirilen ve terminal modda çalışan radar
da aynı özelliklere sahiptir. Dünyanın yuvarlaklığı nedeniyle, Kürecik
gibi denizden 2000 metre yukarıya yerleştirilen radar belki Necef
radarına göre İran’dan İsrail’e atılacak olan balistik füzeleri daha
önceden fark edebilirse de bunun İsrail’e çok fazla bir üstünlük
sağlayacağı biraz abartılı bir değerlendirme olacaktır.
Ayrıca, Amerikan donanmasına bağlı füze kruvazörlerinden (CG-61) borda
numaralı Ticonderoga sınıfı USS Monterey gemisi, füze kalkanı görevi
için Akdeniz’de, Yunanistan’ın Girit adasındaki Suda Amerikan deniz
üssünde üslenmekte ve gerektiğinde İsrail’e koruma sağlamak için doğu
Akdeniz’de dolaşmaktadır. Bu gemi, Türkiye’ye yerleştirilecek olan
radarın denizdeki karşılığı olan AN/SPY-1 A/B radarı taşımaktadır.
Geminin ön kısmında ve sancakta iki adet sekizgen anteni olan radar,
yatayda 360o tarama açısına sahiptir ve S bandında
(frekansı= 2-4 GHZ, dalga boyu= 15-7,5 cm) çalışmaktadır. Üç-boyutlu
görüntü veren ve menzil alt sınırı 185 km (üst sınır açıklanmıyor) olan
bu radar, gemideki 2 x 61 adet MK-41 füze fırlatıcısından 122 adet
karışık (RIM-66M-5 Standard SM-2MR Block IIIB, RIM-156A SM-2ER Block
IV, RIM-161 SM-3, RIM-162A ESSM, RIM-174A Standard ERAM, BGM-109
Tomahawk veya RUM-139A VL-ASROC) füzeye atış ve komuta bilgisi
sağlamaktadır. [6]
Bu
gemideki 500 km’nin üzerinde menzile sahip RIM-161 SM-3 standart
füzesavar füzeleri İsrail’e yönelik muhtemel İran balistik füzelerine
Suudi Arabistan toprakları üzerinde yakalayabilecek durumdadır.
Ayrıca,
İsrail kendi yapımı Arrow serisi füzesavar füzelerine sahiptir.
Üretimine başladıkları Arrow-3 modelinin menzili 1000 km ve etkili uçuş
tavanı 200 km’nin üzerindedir. Bu füzesavarlar, İsrail ELTA firmasının
üretimi, EL/M-2080 Green Pine radarları tarafından
yönlendirilmektedir. L bandında (frekans= 1-2 GHZ, dalga boyu= 30-15
cm) çalışan bu radar 500 km menzilde, hızı 3 km/saniye olan 30 hedefi
aynı anda izleyebilmektedir. [7]
Yukarıda
verdiğimiz bütün teknik açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Kürecik’e
yerleştirilip, 2011 sonuna kadar aktif hizmete alınacak olan AN/TPY-2
seyyar cephe radarının, Amerikan kaynaklarının ısrarlı açıklamalarına
rağmen İsrail’in İran füzelerine karşı korunmasında fazlaca bir
katkısı olmayacaktır. O halde bu radar başka amaçlar için de
kullanılacaktır. Zaten emperyalist Amerika’nın tek ve basit bir hedef
için planlamalar yapmasını beklemek saflık olur.
Nitekim, radarın anteni durağan olmasına rağmen, anteni taşıyan kamyon
Kafkasya’ya çevrildiği zaman, Kafkasya ve güney Rusya’daki bütün hava
harekâtını izlemek mümkün olacaktır.
Ama daha da önemlisi,
anten yönü ister Kafkasya, isterse İran’a dönük olsun, bu radarın esas
izleyeceği unsurlar, radarın kapsama alanına giren Türk Hava
Kuvvetleri’nin Malatya Erhaç ve Diyarbakır Pirinçlik’teki 7. ve 8. ana
jet üsleri ile Batman İnsansız Hava Araçları üslerindeki uçaklarımız
olacaktır. Eskiden Prinçlik’te bulunan ve 432 MHZ frekansta UHF
bandında çalışan ve Rusya’yı gözetleyen iki adet Amerikan AN/FPS-17 ve
AN/FPS-79 radarı 30 Eylül 1997 tarihinde tamamen sökülmüştür [8] .
Şu anda, Kuzey Irak’taki Erbil ve Telafer’in güneyindeki Anakonda
Amerikan üslerindeki radarlar, güneydoğu Toros dağlarının engellemesi
nedeniyle, ana jet üslerimizden kalkan uçaklarımızı izlemekte yetersiz
kalmaktadır. Bu zafiyet, Kürecik radarı tarafından giderilecektir.
Daha
önce belirttiğimiz üzere, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın açtığı
“yüksek istifa hava savunma sistemleri” ihalesi için Rusya S-300 veya
S-400, Çin ise HQ-9 ve Amerika Patriot PAC-3 teklifinde bulunmuşlardır.
Patriot füzeleri aslında şartnameye uygun değildir, zira alçak irtifa
hava savunma silahlarıdır. Ancak yayınlanan Wikileaks belgelerinde
Türk hükümetinin Patriot alımına neredeyse karar verdiği
anlaşılmaktadır. Bu kararı hızlandırmak için NATO, Türkiye’yi tehdit
etmiş, eğer Rus veya Çin füzelerinin alımına karar verilirse, Türkiye
ile balistik füze istihbaratını paylaşmayacaklarını bildirmiştir. [9]
Halbuki aynı NATO, Güney Kıbrıs Rumlarının Rusya’dan aldığı ve
sonradan Girit’e yerleştirilen S-300’ler için aynı duyarlılığı
göstermemiş, Türk hükümet yetkilileri de NATO’ya bunu
hatırlatmamışlardır.
Eğer, Patriot PAC-3’ler hızla alınırsa,
muhtemelen en az üç batarya İran bahane edilerek güneydoğu Anadolu
bölgesine yerleştirilecektir. Bu durumda önümüzdeki kısa dönemde
uygulanabilecek bölünme senaryosuna paralel muhtemel gelişmeler şöyle
sıralanabilir:
TSK’ya operasyonlar
TSK’dan
uzaklaştırılmış subaylar mahkeme kararıyla geri dönecekler ve ordunun
hiyerarşisi zedelenecektir. Nitekim bunu sağlamak üzere kanun
teklifini Meclis Başkanlığına AKP değil CHP vermiştir. TSK’ya karşı
komplolara aynı hızda devam edilecektir. Bülent Arınç’a suikast davası
açılarak, hâkimin imha edilmesini engellediği kozmik dosyalar
mahkemeye celbedilip, bilgilerin düşman taraflara sızdırılması
sağlanacaktır.
Başbakanlık tarafından hazırlanarak MGK’da kabul edilen yeni Millî
Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Rusya, İran, Irak, Suriye, Yunanistan ve
Bulgaristan’dan tehdit algılaması olmadığı karara bağlandığı için, bu
bahane edilerek TSK’nın mevcudunun azaltılmasına başlanacaktır. Nitekim
bu konuda da CHP başı çekmektedir. TSK’ya “paralı er” statüsünde
asker alınarak, profesyonel orduya geçiş hazırlıkları yapılacaktır.
İçişleri
Bakanlığına bağlı ve paralı askerlerden oluşan Sınır Birlikleri
kurularak, özellikle Irak sınırına yerleştirilecek, TSK’nın Irak
sınırında bulunan yaklaşık 180.000 mevcutlu takviyeli iki kolordu
düzeyindeki kuvvetleri sınırdan geri çekilecek, (ABD+PKK+Barzani)
güclerinin ülkemize sızmaları kolaylaştırılacaktır.
12 Eylül
2010’da yapılan Anayasa referandumundan birkaç gün sonra koşarak
Türkiye’ye gelen ABD genelkurmay başkanı ile varılan anlaşma uyarınca,
2011 sonuna kadar Irak’tan çekilme bahanesiyle Irak’taki 50.000 ABD
askeri ve ağır silahlarının İskenderun ve Mersin limanlarından
çekilmesine izin verilecek, Güneydoğu Anadolu bölgesine, ABD askerinin
reddedilen 1 Mart teskeresi öncesinde olduğu gibi kuracakları
karakollara yerleşmesi sağlanarak ayrılıkçı ?? hareketine koruma
oluşturulacaktır.
Federasyona geçiş hazırlıkları
TBMM komisyonundan geri çekilen Nisan 2001 tarihli Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı gündeme alınacaktır.
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer tarafından 3 Ağustos 2004 tarihinde kısmen veto
edilen 5227 Sayılı "Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun"u yeniden TBMM’ne sevkedilecektir.
??
açılımına devam edilerek, Habur mahkemeleri kurulup, PKK’nın kitlesel
olarak yurda girişi sağlanacak, bunlar BDP’li belediyelere
yerleştirilerek, yeniden silahlandırılıp, 10 bin kişi dolayında
“özsavunma” (milis) gücü kurulacaktır.
PKK eylemleri kontrollu
şekilde devam ettirilerek hem TSK’nın eli kolu bağlanıp terör
karşısında yıpratılmasına devam edilecek, hem de bölge halkı üzerinde
tam bir tahakküm kurularak halkın devletten kopması sağlanacaktır.
Anayasa değişikliği
AKP Hükümetinin
PKK terör örgütü ile ABD’nin gözetiminde yaptığı müzakerelerde
“federatif ve iki milletli” yeni anayasa taslağı neredeyse
tamamlanmıştır. Cemil Çiçek başkanlığında toplanan 24 anayasa hocasının
katıldığı toplantıda net şekilde ortaya çıktığı üzere, Anayasanın
başlangıç bölümü ve ilk üç maddesini değiştirecektir.
ABD’nin
BOP saldırısı çerçevesinde Güneydoğu Anadolu bölgemizi Türkiye’den
kopartmak için yapacakları anayasa değişikliği için, anayasanın ilk 3
maddesini koruyan “Anayasanın
1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki
hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi
hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
şeklindeki 4. maddeyi yürürlükten kaldıracak bir anayasa değişikliği
yapılacaktır. Bu değişikliğin iptali için anayasa Mahkemesine dava
açıldığı zaman, Haşim Kılıç’ın “ihsas-ı rey”de
bulunduğu gibi AKP’nin seçtiği Anayasa Mahkemesinin 17 üyesi büyük
ihtimalle bu değişikliği esas açısından incelemeyip, sadece anayasanın
148. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Anayasa
değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle
görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır” şartına göre irdeleyip uygun bulacaklardır. Böylece korumasız kalan ilk üç maddeyi istedikleri gibi değiştireceklerdir.
Muhtemelen,
Anayasanın 1’inci maddesine göre Cumhuriyet olan devlet şeklini (ABD +
Apo + BDP + PKK)’nın istediği gibi “Demokratik Cumhuriyet” veya
“Demokratik Federal Cumhuriyet” şeklinde değiştireceklerdir.
2’inci
maddenin başlangıcına “Türk ve ?? HALKI tarafından kurulan Türkiye
Federal Cumhuriyeti” gibi bir ibare yazılarak üniter devlet yapısı
terkedilip, iki halklı bir yapıya geçilecektir. Hukukî statü kazanacak ?? Halkı
adına, ?? kökenli vatandaşlarımızı temsil ettiğini iddia eden “Vatan
Haini” herhangi bir mihrak, Anayasanın 90’ıncı maddesine göre
kanunlaştırılan BM İkiz Sözleşmelerinin 1’inci maddesindeki “Halkların
Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” uyarınca Birleşmiş Milletlere
başvurarak, topraklarımızın bir kısmıyla birlikte ayrılma talep
edebilecektir.
Anayasanın ilk 3 maddesi, ABD’nin Büyük Ortadoğu
Projesi haritasına göre doğu ve güneydoğu bölgelerimizden
kopartılacak vatan toprakları üzerinde bir Hür Kürdistan isimli devlet
kurmak için Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı olduğunu 34 kere ikrar
etmiş olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’ı BOP’un merkezi yapma
görevinin önündeki en önemli engeldir.
Çünkü anayasanın 3’üncü
maddesine göre, “Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir
bütündür.” Bu bütünlüğü bölmeye kalkışmak anayasal bir suçtur. 5237
sayılı Türk Ceza Yasasının 302. maddesine göre bu suçu işleyenlerin
cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis’tir.
Nitekim, şu anda AKP hükümeti adına kendisinden fikir sorulup,
ricalarda bulunulan İmralı’daki PKK başı, aynı suçu işlediği için 765
sayılı eski Türk Ceza Kanununun 125. maddesine göre ölümle cezalandırılmıştır.
ABD’nin
başını çektiği ve AKP ve yandaşları marifetiyle yürüttüğü yukarıdaki
senaryo başarıya ulaşırsa, Irak’tan çekilen ABD askerleri ve NATO Füze
Kalkanı koruma sağlanan ayrılıkçı ?? hareketi, bölgesel özerklik
ilanından sonra, ülkenin bölünmesi için Kendi Kaderini Tayin Hakkını
kullanmak için BM’e başvuracak ve fiilen bölünme başlayacaktır.
ABD+Barzani
destekli ayrılıkçı hareket bölgede, bugüne kadar pek çok kez
provaları yapılmış olan bir “Kalkışma” başlatılacak ve buna ABD
destekli Barzani fiilen katılacaktır. Ancak, Türk halkı ve Ordusu
ülkemizin işgal ve bölünmesini amaçlayan bu hayâsız emperyalist
saldırıya karşı vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak üzere harekete
geçeceklerdir.
Ek Açıklamalar: ( http://www.radartutorial.eu/06.antennas/an14.tr.html )
Faz dizi antenler, her bir ışıma elemanı farklı faz açılarıyla beslenebilen bir anten grubudur.
Böylece elektronik olarak kumanda edilebilen bir anten ışıma çizgesi meydana gelir.
Bu
antenlerde ki önemli ilke girişimdir (interference); yani iki (veya
çoğu kez daha fazla) sinyalin fazına bağlı olarak birbiriyle
girişmesidir.
1.nolu
resimde aynı renge sahip, yani aynı fazdaki sinyallerin birbirine
eklenerek kuvvetlendiğine ve farklı renkteki, yani zıt faza sahip
sinyallerin ise birbirini yok ettiğine dikkat ediniz.
İki
beslemeden (horn feeder) eşzamanlı iki darbe gönderildiğinde bir girişim
meydana gelir; sinyal ana yönde kuvvetlenirken, yan yönlerde
zayıflar.
Burada her iki besleyiciden yayınlanan sinyaller aynı fazdan beslenmektedir. Sinyal bu durumda ana yönde kuvvetlenir.
Işıma
sinyalleri bir faz kaydırma devresi ile kumanda edildiğinden, yayılma
yönlerinin de elektronik olarak kontrol edilmesi mümkün olur.
Bu anten düzeninin verimi, anten düzlemine dik olan, ana yayılma yönünde en büyük olması nedeniyle sınırsız değildir.
Bir faz dizi antenin görüş alanının (FOV, Field of View) en büyük değeri 120° dir (60° sola ve 60° sağa).
[1] Reytheon AN/TPY radar Model 2 fact sheet
[2] Frekans
aralığı 8-10,5 GHz ve dalga boyu 2,5-3 cm olan ve Uluslararası
Elektrik ve Elektronik Mühendisler Federasyonu (IEEF) standardına göre
tanımlı bant. http://www.radartutorial.eu
[3] Theodore
A. Postol, Professor of Science, Technology, and National Security
Policy Security Studies Program, Massachusetts Institute of Technology,
“Why US National Intelligence Estimates Predict that the European
Missile Defense System Will Fail Technological Issues Relevant to
Policy”, Plenary Lecture German Physical SocietyBerlin, Germany,
February 29, 2008
[4] Savunma
Sanayi Müsteşarlığının ihalesinde alınması düşünülen 8 bataryanın
2’si İstanbul, 2’si Ankara, muhtemelen 1’i İncirlik diğerlerinin
Güneydoğuya yerleştirileceği hakkında basına bilgiler yansımıştır.
[5] 13.10.2009
09ANKARA1472 Nolu belgede, Ankara’ya gelecek diplomatlara bilgi
veriliyor. “Türklere, Rusya’nın Türkiye’nin rolüne karşı olmadığı
konusunda güvence verilmelidir. Ancak, PAC-3 bataryalarının NATO’nun
komuta ve kontrol mimarisi içinde olacağı hatırlatılmalıdır” deniyor.
[6] http://en.wikipedia.org/wiki/USS_Monterey_(CG-61), http://en.wikipedia.org/wiki/AN/SPY-1
[7] http://en.wikipedia.org/wiki/Arrow_(missile)
[8] John S. Wilkinson, Formerly Diyarbakir, now Pirinçlik Air Facility, http://merhabaturkey.com/1wilkinsonjindex.html
[9] http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=nato-warns-turkey-against-buying-chinese-russian-air-defense-systems-2011-07-25, NATO warns Turkey against buying Chinese, Russian air defense systems
ABD-NATO Projesi
NATO’nun
19-20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon’da yapılan Devlet ve Hükümet
Başkanları zirvesinde kabul edilen Yeni Stratejik Konsept çerçevesinde
ilk uygulama olarak, bir adet seyyar erken uyarı radarının Türkiye’ye
yerleştirileceği, 12 Eylül 2011 günü Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk
Ünal tarafından açıklandı. Dışişleri Bakanlığı, füze kalkanı
radarının Malatya’ya yerleştirileceğini açıkladı. Amerika ve Türkiye
arasındaki mutabakat zaptı ise Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu
ve Amerikan Büyükelçisi Ricciardione tarafından imzalandı. Türk
Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu ve Amerikan’ın Türkiye Büyükelçisi
Ricciardione arasında imzalanan bu mutabakat zaptıyla füze kalkanı
radarının yeri belirlendi. Anlaşmaya göre radar Malatya, Kürecik’teki
askeri üsse yerleştirilecek. Pentagon'dan yapılan açıklamada,
"Türkiye'de kurulacak erken uyarı sistemi (füze kalkanı) 2011 sonunda
hizmete gireceği" belirtildi.
Aynı tarih itibariyle ABD ile
Romanya arasında Romanya’ya füzesavar füzelerinin konuşlandırılması
anlaşması imzalandı. Anlaşmaya Romanya Dışişleri Bakanı Teodor
Baconsçi ile imza koyan ABD
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Romanya'daki bir hava üssüne füze
kalkanının yaklaşık 4 yıl içinde konuşlandırmayı beklediklerini söyledi.
Anlaşma, ABD’nin Romanya'nın güneyindeki Deveselu Hava Üssü'nde bir
tesis inşa etmesi ve tesisi idare etmesini öngörüyor.
Bu
durumda, 4 yıl sonra Romanya’ya yerleştirilecek füzesavarlarla
bütünleşik olarak çalışacak olan seyyar radar neden apar topar
Türkiye’ye yerleştirilip, 2011 sonuna kadar aktif hale getirilecektir?
Bu sorunun cevabı sadece “İsrail’e koruma sağlayacak” diye basitçe
açıklanamaz. Çünkü, ABD gibi dünya imparatorluğu hayali kuran bir
emperyalist devlet, milyarlarca dolar harcayarak ürettiği füze kalkanı
silahlarını, Avrupa’ya füze kalkanı kurmak için verdiği uğraşları,
İsrail’i korumak için Türkiye’ye bir seyyar radar yerleştirmek amacını
kamuflaj olarak kullanmaz. Bu kadar büyük bir proje için bu hedef çok
küçüktür. Eğer sadece İsrail’i korumayı amaçlasaydı, bu seyyar
radarı, işgal altında tuttuğu Irak’ın kuzeyinde ?? bölgelerinde
Erbil’deki hava üssü veya Süleymaniye’ye aynen İsrail’deki gibi,
kolaylıkla yerleştirebilirdi. Dolayısıyla, yukarıdaki soruya cevap
aranırken, Türkiye’ye yerleştirilecek olan radar ile ilgili bilgileri
derinlemesine araştırmak gereklidir.
AN/TPY-2 Radarı [1] :
Türkiye’ye yerleştirilecek olan 1 adet AN/TPY-2 radarı (Army
Navy/Transportable Radar Surveillance) Amerikan Reytheon firmasınca
üretilmiş uzun menzilli seyyar bir radardır.
Arama, belirleme,
izleme ve tanımlama işlevlerini yerine getirebilen gelişmiş yazılımlara
sahip bu radar, radar tayfının X bandında [2] çalışır.
Bu
radar Faz Dizi (Phased Array) antene sahip olup, 72 adet yarı iletken
teknolojisiyle üretilmiş Gönderici/Alıcı (Transmit/Receive) modülünde
25.344 adet X bandı elemanı vardır ve toplam anten alanı 9,2 m2’dir. Anten çıkış gücü 150 kW ve çeşitli kaynaklarda açıklanan menzili 2300 km’dir. Radarın tarama açısı yatayda maksimum 120o, dikeyde ise 85o’dir. Anten durağan (statik) olmakla beraber, anteni taşıyan kamyon 360o döndürülebileceğinden, kamyon yön değiştirdiğinde, radarın gözetlediği coğrafya istendiği şekilde değiştirilir.
Bu radarın iki ayrı çalışma şekli vardır.
|
i)
- Sonlanma şeklinde (Terminal Mode) radar, hedef ülke topraklarında
yerleşik olup, atmosfere yeniden girerek hedefe yaklaşan savaş başlığını
izler ve bilgileri savaş komuta merkezi vasıtasıyla ABD’nin kendi
topraklarını savunmak için geliştirdiği THAAD (Terminal High Altitude
Area Defense) Sonlanma Yüksek İrtifa Alan Savunması füzelerine aktarır.
ii)
- Cephe Hattı (forward-based) radarı ise tehdit geleceği varsayılan
ülkenin sınırlarına yakın bir konumda yerleştirilir ve o ülkeden
ateşlenen bir balistik füzeyi kalkış evresinde izleyerek derlediği
verileri savaş komuta merkezi ve füzeyi daha sonraki aşamalarda
izleyecek erken uyarı radarına aktarır.
Bu şekilde çalışan
radarlar, hedef ülkelerde de konuşlanabilir ve alçak irtifa hava savunma
füzesavarları Patriot PAC-3 ile bütünleşik olarak da çalışırlar. Şu
anda Türkiye’ye yerleştirilmesi karara bağlanan AN/TPY-2 böyle bir
cephe radarıdır. Bu radardan 2008 yılında bir adet Kuzey Kore’den
geleceği varsayılan balistik füze tehditine karşı Japonya’nın Shariki
adasına ve bir adet İran’dan geleceği varsayılan balistik füze
tehditine karşı İsrail’in Necef çölüne yerleştirilmiştir.
Kamyonlarla taşınabilen bu seyyar radarlar 5 üniteden oluşur. Bunlar;
- Faz Dizi anten
- Elektronik donanımlar
- Ana güc kaynağı 1,1 MW
- Anten soğutucu donanımı
- İşletme kontrol birimi, (kendi gücü vardır)
Anten
modülleri bir elektronik ünite ile çalıştırılmakta ve harici bir
soğutma sistemi ile soğutulmaktadır. Elektronik ünite hem sistemin
denetlenmesini sağlar, hem de balistik füzelerin fırlatmasından uçuş
evresinin ortalarına kadar ki rotada hedefleri arama ve izleme gibi
değişik radar modları için görev yapan uygun yazılımlara sahip sinyal
işlemcilerini içerir. Verilerin aktarılması ve iletişim fiber optik
kablolar üzerinden yapılır. Radarın ve radara ait sistem bileşenlerinin
savaş durumu esnasındaki güç ihtiyacı yaklaşık 2,1 MW kadardır.
Radarın menzili işlevine ve istenen çözünürlüğe göre değişir.
Eğer izlenen füzenin radar kesit alanı 1,00 m2
ise radarın menzili 2.300 km cıvarındadır. Ancak bilindiği üzere
balistik füzeler, iki veya üç kademelidir ve ilk kademe füzenin
kalkışında 60 saniye veya daha az bir süre çalışarak füzeyi atmosferin
üst katlarına taşıyıp, yakıtı bitince ayrılır. İkinci kademe ise savaş
başlığını 400 km’nin üzerine çıkartarak başlıktan ayrılır.
Savaş
başlıkları, taşıyıcı füzelere kıyasla çok küçüktür. Örneğin, Amerikan
Minuteman III balistik füzesinin taşıdığı konik savaş başlığı, bir
insan boyundadır. Bu nedenle, füzenin kendisine göre çok küçük olan
savaş başlıklarını izlemek, tanımlamak ve ayrıştırmak için radarın
yüksek çözünürlükte çalışması gerekir.
AN/TPY-2 seyyar radarının savaş başlıklarını izleyebileceği yüksek çözünürlükte, yani 0,01 m2 = 1 dm2
= 10 x 10 cm kesitinde bir alanı radar dalgalarıyla tarayacak ve
tanımlayacak bir çözünürlükte çalışması halinde radarın etkili menzili
oldukça düşer. Buna göre [3] ;
Başlangıç Ayrıştırma Menzili Yeteneği (Initial Discrimination Range Capabilities):
- Radar Kesit Alanı (radar cross section) = 0,01 m2,
Saniyedeki Darbe Sayısı (pulse per second) S/N = 100,
Hedefin ışın demeti içinde kalma süresi (dwell time) = 0,1 saniye
Menzil = 390 km
Gelişmiş Ayrıştırma Menzili Yeteneği (Upgraded Discrimination Range Capabilities):
- Radar Kesit Alanı (radar cross section) = 0,01 m2,
Saniyedeki Darbe Sayısı (pulse per second) S/N = 100,
Hedefin ışın demeti içinde kalma süresi (dwell time) = 0,1 saniye
Menzil = 490 km
Geliştirilmiş İzleme Menzili (Tracking Range with Upgrades):
- Radar Kesit Alanı (radar cross section) = 0,01 m2,
Saniyedeki Darbe Sayısı (pulse per second) S/N = 20,
Hedefin ışın demeti içinde kalma süresi (dwell time) = 0,1 saniye
Menzil = 730 km
Türkiye’ye yerleştirilecek radar ne işe yarayacaktır?
ABD-NATO
füze kalkanı projesi çerçevesinde AN/TPY-2 radarı, Malatya’nın
Kürecik ilçesi Kepez Köyü yakınındaki 2000 metre rakımlı Karahan
gediği tepesinin sol yanındaki eski NATO radar üssüne
yerleştirilecektir. Şimdi kullanılmayan bu üste 50 sene önce çalışan
ABD radarları, Rusya’nın Kafkasya bölgesini izlemekteydi.
İran’ın
şu anda elindeki en gelişmiş Şahap-3 füzesinin menzili 2000 km’dir ve
Avrupa’ya ulaşmamaktadır. Ayrıca İran’ın Avrupa’da herhangi bir
ülkeyle düşmanlığı yoktur. Geliştirilmekte olan Şahap-4 ve -5 ile
menzilin 3.500 km’ye çıkacağı tahmin edilmektedir. Ancak bu gelişmiş
füzelerin ABD’ye erişmesi mümkün değildir. Buna rağmen ABD yönetimi,
tüm NATO müttefiklerine ve AB yetkililerine İran’dan gelecek füze
tehdidi yalanını söylemekte, bu yetkililer de kendi halklarını aynı
yalanla beslemektedirler. Radarın menziliyle ilgili yukarıda verilen
bilgilerden anlaşılacağı üzere, bir cephe hattı radarı olan bu ünite,
İran’dan Avrupa ve ABD’ye atılacak olan balistik füzeleri ateşleme ve
yükselme evresinde izleyecektir. Yani işlevi oldukça sınırlıdır.
Füzenin savaş başlığı ise esas olarak ABD’nin Norveç’in Vardo kentine
yerleştirdiği Globus II ve İngiltere’nin Fylingsdale hava üssündeki
erken uyarı radarları tarafından takip edilecektir.
|
İran ile Türkiye arasında bir husumet olmadığı, aradaki sınırın 1639
Kasr-ı Şirin anlaşmasından beri değişmediği dikkate alınırsa, bu radar
ve bununla tümleşik olarak çalışacak 8 bataryalık [4] Patriot PAC-3 [5] füzesavar bataryaları ne işe yarayacaktır?
ABD
Savunma Bakanlığı Füze Savunma Politikaları hakkında 7 Nisan 2005
tarihinde düzenlenmiş Ulusal Savunma Sanayi Forumunda Phil Jamison
tarafından yapılan sunumda, İran’dan atılacağı söylenen balistik füzeler
için çizilen rotalar Vaşington ve Seattle olarak verilmiştir. Daha
sonra yapılan bütün resmî Amerikan sunumlarında bu rotalar korunmuştur.
Kürecik radarının menzil bilgileri ölçekli olarak haritaya
işlendiğinde, bu rotalar için sadece “takip” işlevi yapabileceği
görülmektedir. Ancak, İsrail yönüne atılacak İran füzeleri de bu
radarın izleme menzili içine girmektedir.
Halbuki, 2009 yılında
İsrail’in Necef çölüne yerleştirilen ve terminal modda çalışan radar
da aynı özelliklere sahiptir. Dünyanın yuvarlaklığı nedeniyle, Kürecik
gibi denizden 2000 metre yukarıya yerleştirilen radar belki Necef
radarına göre İran’dan İsrail’e atılacak olan balistik füzeleri daha
önceden fark edebilirse de bunun İsrail’e çok fazla bir üstünlük
sağlayacağı biraz abartılı bir değerlendirme olacaktır.
|
Ayrıca, Amerikan donanmasına bağlı füze kruvazörlerinden (CG-61) borda
numaralı Ticonderoga sınıfı USS Monterey gemisi, füze kalkanı görevi
için Akdeniz’de, Yunanistan’ın Girit adasındaki Suda Amerikan deniz
üssünde üslenmekte ve gerektiğinde İsrail’e koruma sağlamak için doğu
Akdeniz’de dolaşmaktadır. Bu gemi, Türkiye’ye yerleştirilecek olan
radarın denizdeki karşılığı olan AN/SPY-1 A/B radarı taşımaktadır.
Geminin ön kısmında ve sancakta iki adet sekizgen anteni olan radar,
yatayda 360o tarama açısına sahiptir ve S bandında
(frekansı= 2-4 GHZ, dalga boyu= 15-7,5 cm) çalışmaktadır. Üç-boyutlu
görüntü veren ve menzil alt sınırı 185 km (üst sınır açıklanmıyor) olan
bu radar, gemideki 2 x 61 adet MK-41 füze fırlatıcısından 122 adet
karışık (RIM-66M-5 Standard SM-2MR Block IIIB, RIM-156A SM-2ER Block
IV, RIM-161 SM-3, RIM-162A ESSM, RIM-174A Standard ERAM, BGM-109
Tomahawk veya RUM-139A VL-ASROC) füzeye atış ve komuta bilgisi
sağlamaktadır. [6]
Bu
gemideki 500 km’nin üzerinde menzile sahip RIM-161 SM-3 standart
füzesavar füzeleri İsrail’e yönelik muhtemel İran balistik füzelerine
Suudi Arabistan toprakları üzerinde yakalayabilecek durumdadır.
Ayrıca,
İsrail kendi yapımı Arrow serisi füzesavar füzelerine sahiptir.
Üretimine başladıkları Arrow-3 modelinin menzili 1000 km ve etkili uçuş
tavanı 200 km’nin üzerindedir. Bu füzesavarlar, İsrail ELTA firmasının
üretimi, EL/M-2080 Green Pine radarları tarafından
yönlendirilmektedir. L bandında (frekans= 1-2 GHZ, dalga boyu= 30-15
cm) çalışan bu radar 500 km menzilde, hızı 3 km/saniye olan 30 hedefi
aynı anda izleyebilmektedir. [7]
Yukarıda
verdiğimiz bütün teknik açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Kürecik’e
yerleştirilip, 2011 sonuna kadar aktif hizmete alınacak olan AN/TPY-2
seyyar cephe radarının, Amerikan kaynaklarının ısrarlı açıklamalarına
rağmen İsrail’in İran füzelerine karşı korunmasında fazlaca bir
katkısı olmayacaktır. O halde bu radar başka amaçlar için de
kullanılacaktır. Zaten emperyalist Amerika’nın tek ve basit bir hedef
için planlamalar yapmasını beklemek saflık olur.
|
Nitekim, radarın anteni durağan olmasına rağmen, anteni taşıyan kamyon
Kafkasya’ya çevrildiği zaman, Kafkasya ve güney Rusya’daki bütün hava
harekâtını izlemek mümkün olacaktır.
Ama daha da önemlisi,
anten yönü ister Kafkasya, isterse İran’a dönük olsun, bu radarın esas
izleyeceği unsurlar, radarın kapsama alanına giren Türk Hava
Kuvvetleri’nin Malatya Erhaç ve Diyarbakır Pirinçlik’teki 7. ve 8. ana
jet üsleri ile Batman İnsansız Hava Araçları üslerindeki uçaklarımız
olacaktır. Eskiden Prinçlik’te bulunan ve 432 MHZ frekansta UHF
bandında çalışan ve Rusya’yı gözetleyen iki adet Amerikan AN/FPS-17 ve
AN/FPS-79 radarı 30 Eylül 1997 tarihinde tamamen sökülmüştür [8] .
Şu anda, Kuzey Irak’taki Erbil ve Telafer’in güneyindeki Anakonda
Amerikan üslerindeki radarlar, güneydoğu Toros dağlarının engellemesi
nedeniyle, ana jet üslerimizden kalkan uçaklarımızı izlemekte yetersiz
kalmaktadır. Bu zafiyet, Kürecik radarı tarafından giderilecektir.
Daha
önce belirttiğimiz üzere, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın açtığı
“yüksek istifa hava savunma sistemleri” ihalesi için Rusya S-300 veya
S-400, Çin ise HQ-9 ve Amerika Patriot PAC-3 teklifinde bulunmuşlardır.
Patriot füzeleri aslında şartnameye uygun değildir, zira alçak irtifa
hava savunma silahlarıdır. Ancak yayınlanan Wikileaks belgelerinde
Türk hükümetinin Patriot alımına neredeyse karar verdiği
anlaşılmaktadır. Bu kararı hızlandırmak için NATO, Türkiye’yi tehdit
etmiş, eğer Rus veya Çin füzelerinin alımına karar verilirse, Türkiye
ile balistik füze istihbaratını paylaşmayacaklarını bildirmiştir. [9]
Halbuki aynı NATO, Güney Kıbrıs Rumlarının Rusya’dan aldığı ve
sonradan Girit’e yerleştirilen S-300’ler için aynı duyarlılığı
göstermemiş, Türk hükümet yetkilileri de NATO’ya bunu
hatırlatmamışlardır.
Eğer, Patriot PAC-3’ler hızla alınırsa,
muhtemelen en az üç batarya İran bahane edilerek güneydoğu Anadolu
bölgesine yerleştirilecektir. Bu durumda önümüzdeki kısa dönemde
uygulanabilecek bölünme senaryosuna paralel muhtemel gelişmeler şöyle
sıralanabilir:
TSK’ya operasyonlar
TSK’dan
uzaklaştırılmış subaylar mahkeme kararıyla geri dönecekler ve ordunun
hiyerarşisi zedelenecektir. Nitekim bunu sağlamak üzere kanun
teklifini Meclis Başkanlığına AKP değil CHP vermiştir. TSK’ya karşı
komplolara aynı hızda devam edilecektir. Bülent Arınç’a suikast davası
açılarak, hâkimin imha edilmesini engellediği kozmik dosyalar
mahkemeye celbedilip, bilgilerin düşman taraflara sızdırılması
sağlanacaktır.
|
Başbakanlık tarafından hazırlanarak MGK’da kabul edilen yeni Millî
Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Rusya, İran, Irak, Suriye, Yunanistan ve
Bulgaristan’dan tehdit algılaması olmadığı karara bağlandığı için, bu
bahane edilerek TSK’nın mevcudunun azaltılmasına başlanacaktır. Nitekim
bu konuda da CHP başı çekmektedir. TSK’ya “paralı er” statüsünde
asker alınarak, profesyonel orduya geçiş hazırlıkları yapılacaktır.
İçişleri
Bakanlığına bağlı ve paralı askerlerden oluşan Sınır Birlikleri
kurularak, özellikle Irak sınırına yerleştirilecek, TSK’nın Irak
sınırında bulunan yaklaşık 180.000 mevcutlu takviyeli iki kolordu
düzeyindeki kuvvetleri sınırdan geri çekilecek, (ABD+PKK+Barzani)
güclerinin ülkemize sızmaları kolaylaştırılacaktır.
12 Eylül
2010’da yapılan Anayasa referandumundan birkaç gün sonra koşarak
Türkiye’ye gelen ABD genelkurmay başkanı ile varılan anlaşma uyarınca,
2011 sonuna kadar Irak’tan çekilme bahanesiyle Irak’taki 50.000 ABD
askeri ve ağır silahlarının İskenderun ve Mersin limanlarından
çekilmesine izin verilecek, Güneydoğu Anadolu bölgesine, ABD askerinin
reddedilen 1 Mart teskeresi öncesinde olduğu gibi kuracakları
karakollara yerleşmesi sağlanarak ayrılıkçı ?? hareketine koruma
oluşturulacaktır.
Federasyona geçiş hazırlıkları
TBMM komisyonundan geri çekilen Nisan 2001 tarihli Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı gündeme alınacaktır.
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer tarafından 3 Ağustos 2004 tarihinde kısmen veto
edilen 5227 Sayılı "Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun"u yeniden TBMM’ne sevkedilecektir.
??
açılımına devam edilerek, Habur mahkemeleri kurulup, PKK’nın kitlesel
olarak yurda girişi sağlanacak, bunlar BDP’li belediyelere
yerleştirilerek, yeniden silahlandırılıp, 10 bin kişi dolayında
“özsavunma” (milis) gücü kurulacaktır.
PKK eylemleri kontrollu
şekilde devam ettirilerek hem TSK’nın eli kolu bağlanıp terör
karşısında yıpratılmasına devam edilecek, hem de bölge halkı üzerinde
tam bir tahakküm kurularak halkın devletten kopması sağlanacaktır.
Anayasa değişikliği
AKP Hükümetinin
PKK terör örgütü ile ABD’nin gözetiminde yaptığı müzakerelerde
“federatif ve iki milletli” yeni anayasa taslağı neredeyse
tamamlanmıştır. Cemil Çiçek başkanlığında toplanan 24 anayasa hocasının
katıldığı toplantıda net şekilde ortaya çıktığı üzere, Anayasanın
başlangıç bölümü ve ilk üç maddesini değiştirecektir.
ABD’nin
BOP saldırısı çerçevesinde Güneydoğu Anadolu bölgemizi Türkiye’den
kopartmak için yapacakları anayasa değişikliği için, anayasanın ilk 3
maddesini koruyan “Anayasanın
1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki
hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi
hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
şeklindeki 4. maddeyi yürürlükten kaldıracak bir anayasa değişikliği
yapılacaktır. Bu değişikliğin iptali için anayasa Mahkemesine dava
açıldığı zaman, Haşim Kılıç’ın “ihsas-ı rey”de
bulunduğu gibi AKP’nin seçtiği Anayasa Mahkemesinin 17 üyesi büyük
ihtimalle bu değişikliği esas açısından incelemeyip, sadece anayasanın
148. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Anayasa
değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle
görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır” şartına göre irdeleyip uygun bulacaklardır. Böylece korumasız kalan ilk üç maddeyi istedikleri gibi değiştireceklerdir.
Muhtemelen,
Anayasanın 1’inci maddesine göre Cumhuriyet olan devlet şeklini (ABD +
Apo + BDP + PKK)’nın istediği gibi “Demokratik Cumhuriyet” veya
“Demokratik Federal Cumhuriyet” şeklinde değiştireceklerdir.
2’inci
maddenin başlangıcına “Türk ve ?? HALKI tarafından kurulan Türkiye
Federal Cumhuriyeti” gibi bir ibare yazılarak üniter devlet yapısı
terkedilip, iki halklı bir yapıya geçilecektir. Hukukî statü kazanacak ?? Halkı
adına, ?? kökenli vatandaşlarımızı temsil ettiğini iddia eden “Vatan
Haini” herhangi bir mihrak, Anayasanın 90’ıncı maddesine göre
kanunlaştırılan BM İkiz Sözleşmelerinin 1’inci maddesindeki “Halkların
Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” uyarınca Birleşmiş Milletlere
başvurarak, topraklarımızın bir kısmıyla birlikte ayrılma talep
edebilecektir.
Anayasanın ilk 3 maddesi, ABD’nin Büyük Ortadoğu
Projesi haritasına göre doğu ve güneydoğu bölgelerimizden
kopartılacak vatan toprakları üzerinde bir Hür Kürdistan isimli devlet
kurmak için Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı olduğunu 34 kere ikrar
etmiş olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’ı BOP’un merkezi yapma
görevinin önündeki en önemli engeldir.
Çünkü anayasanın 3’üncü
maddesine göre, “Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir
bütündür.” Bu bütünlüğü bölmeye kalkışmak anayasal bir suçtur. 5237
sayılı Türk Ceza Yasasının 302. maddesine göre bu suçu işleyenlerin
cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis’tir.
Nitekim, şu anda AKP hükümeti adına kendisinden fikir sorulup,
ricalarda bulunulan İmralı’daki PKK başı, aynı suçu işlediği için 765
sayılı eski Türk Ceza Kanununun 125. maddesine göre ölümle cezalandırılmıştır.
ABD’nin
başını çektiği ve AKP ve yandaşları marifetiyle yürüttüğü yukarıdaki
senaryo başarıya ulaşırsa, Irak’tan çekilen ABD askerleri ve NATO Füze
Kalkanı koruma sağlanan ayrılıkçı ?? hareketi, bölgesel özerklik
ilanından sonra, ülkenin bölünmesi için Kendi Kaderini Tayin Hakkını
kullanmak için BM’e başvuracak ve fiilen bölünme başlayacaktır.
ABD+Barzani
destekli ayrılıkçı hareket bölgede, bugüne kadar pek çok kez
provaları yapılmış olan bir “Kalkışma” başlatılacak ve buna ABD
destekli Barzani fiilen katılacaktır. Ancak, Türk halkı ve Ordusu
ülkemizin işgal ve bölünmesini amaçlayan bu hayâsız emperyalist
saldırıya karşı vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak üzere harekete
geçeceklerdir.
Ek Açıklamalar: ( http://www.radartutorial.eu/06.antennas/an14.tr.html )
Faz dizi antenler, her bir ışıma elemanı farklı faz açılarıyla beslenebilen bir anten grubudur.
Böylece elektronik olarak kumanda edilebilen bir anten ışıma çizgesi meydana gelir.
Bu
antenlerde ki önemli ilke girişimdir (interference); yani iki (veya
çoğu kez daha fazla) sinyalin fazına bağlı olarak birbiriyle
girişmesidir.
Aynı fazda beslenen iki anten elemanı |
1.nolu
resimde aynı renge sahip, yani aynı fazdaki sinyallerin birbirine
eklenerek kuvvetlendiğine ve farklı renkteki, yani zıt faza sahip
sinyallerin ise birbirini yok ettiğine dikkat ediniz.
İki
beslemeden (horn feeder) eşzamanlı iki darbe gönderildiğinde bir girişim
meydana gelir; sinyal ana yönde kuvvetlenirken, yan yönlerde
zayıflar.
Burada her iki besleyiciden yayınlanan sinyaller aynı fazdan beslenmektedir. Sinyal bu durumda ana yönde kuvvetlenir.
Işıma
sinyalleri bir faz kaydırma devresi ile kumanda edildiğinden, yayılma
yönlerinin de elektronik olarak kontrol edilmesi mümkün olur.
Bu anten düzeninin verimi, anten düzlemine dik olan, ana yayılma yönünde en büyük olması nedeniyle sınırsız değildir.
Bir faz dizi antenin görüş alanının (FOV, Field of View) en büyük değeri 120° dir (60° sola ve 60° sağa).
[1] Reytheon AN/TPY radar Model 2 fact sheet
[2] Frekans
aralığı 8-10,5 GHz ve dalga boyu 2,5-3 cm olan ve Uluslararası
Elektrik ve Elektronik Mühendisler Federasyonu (IEEF) standardına göre
tanımlı bant. http://www.radartutorial.eu
[3] Theodore
A. Postol, Professor of Science, Technology, and National Security
Policy Security Studies Program, Massachusetts Institute of Technology,
“Why US National Intelligence Estimates Predict that the European
Missile Defense System Will Fail Technological Issues Relevant to
Policy”, Plenary Lecture German Physical SocietyBerlin, Germany,
February 29, 2008
[4] Savunma
Sanayi Müsteşarlığının ihalesinde alınması düşünülen 8 bataryanın
2’si İstanbul, 2’si Ankara, muhtemelen 1’i İncirlik diğerlerinin
Güneydoğuya yerleştirileceği hakkında basına bilgiler yansımıştır.
[5] 13.10.2009
09ANKARA1472 Nolu belgede, Ankara’ya gelecek diplomatlara bilgi
veriliyor. “Türklere, Rusya’nın Türkiye’nin rolüne karşı olmadığı
konusunda güvence verilmelidir. Ancak, PAC-3 bataryalarının NATO’nun
komuta ve kontrol mimarisi içinde olacağı hatırlatılmalıdır” deniyor.
[6] http://en.wikipedia.org/wiki/USS_Monterey_(CG-61), http://en.wikipedia.org/wiki/AN/SPY-1
[7] http://en.wikipedia.org/wiki/Arrow_(missile)
[8] John S. Wilkinson, Formerly Diyarbakir, now Pirinçlik Air Facility, http://merhabaturkey.com/1wilkinsonjindex.html
[9] http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=nato-warns-turkey-against-buying-chinese-russian-air-defense-systems-2011-07-25, NATO warns Turkey against buying Chinese, Russian air defense systems
Similar topics
» ABD-NATO Füze Kalkanı Radarı, Yalanlar ve Gerçekler
» Malatyada Önce Füze Kalkanı , Şimdi ise Coninin Kalkanı !
» Füze kalkanı sistemi devrede
» AB raporu ve gerçekler / Necdet SEVİNÇ
» Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Füze Kalkanı’nın hedefinin İran olduğunu
» Malatyada Önce Füze Kalkanı , Şimdi ise Coninin Kalkanı !
» Füze kalkanı sistemi devrede
» AB raporu ve gerçekler / Necdet SEVİNÇ
» Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Füze Kalkanı’nın hedefinin İran olduğunu
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz