¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır !

Aşağa gitmek

ok Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır !

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Cuma 4 Kas. 2011 - 10:53

Osmanlının ilerleme dönemine baktığımız zaman Avrupada koyu bir yobazlık hüküm sürüyordu ve Engizisyon Mahkemeleri istediği kişiyi canlı canlı yakabiliyordu.Yakılan insan sayısı, 100.000'i geçmektedir.Kesinlikle bilimden bahsetmek yasaktı.Galileo 1616 yılında sırf dünya dönüyor dediği için kilise tarafında afaroz edilmiştir. Daha sonra Avrupa 'da başlayan Reform ve Rönasans hareketleriyle kilisenin bağnaz tutumu kırılmış .Avrupa 'da bilim ve sanat ilerlemeye başlamıştır.19. Yüzyıla girerken Avrupa ülkeleri sanayileşmesini tamamlamıştır. Osmanlı sanayide geri kalmıştır.Osmanlı 'nın davası İ'lâ-yı Kelimetullah 'tır. Ama bunu yaparken koyu bir dincilik yapmamıştır , akılcılığı ve teknolojiyi ön plana tutmuştur.Normal yasalar çerçevesinde de tecavüz,hırsızlık, vatan hainlerine idam geri getirilebilir. Dini okullar da açılabilir.Bunlara eminim çoğu koyu Laik geçinenlerin çoğu bile evet der. Nitekim ilk İmam-Hatipleri Atatürk açmıştır. İnsanları Laiklik -Şeriat kamplaşmamasına çekmemek lazımdır. Zaten bu sahtekar dincilerin yaptığı kamplaşmadan dolayı İmam-Hatipler kapatılmıştır.



Viyana kapılarına iman sayesinde, şeriat düzeni sayesinde gittik diyenlerin bir hatası var ki o da şu: Osmanlı devletinin yükseliş ve çöküş nedenlerini araştırmamak. Eğer biraz zahmete katlanıp okusalar, araştırma yapsalar, ilmi esaslara göre derinlemesine inebilseler ve yükselişin ve bu alçalışın temellerinde gericinin zannettiği ve zannettirmeye çalıştığı gibi şeriata bağlılık nedenlerinin yatmadığını göreceklerdir.

Şeriata bağlılık değil, aksine şeriata bağlı olmamak, yani akılcı olmak nedenlerinin yattığını anlayacaklardır. Kanuni Süleyman’a gelinceye kadar ilk on padişahın hayatını ve icraatını tetkik etsinler kafi… Eğer Birinci Muradlar, Fatihler ve Süleymanlar şeriatın bütün gereklerini yerine getirmeye kalksalardı imparatorluk kurmak şöyle dursun, fakat Uç Beği olmaktan ve aşiret halinde yaşamaktan kurtulamazlardı. İlk padişahlar her ne kadar insan varlığına fazla değer veren kimseler olmamışlarsa da (ki bu onların affedilmez kusurudur), şeriatın akla ve hele çıkarlarına aykırı yasaklarına aldırış etmekten kaçınmamışlar ve kendi hür iradelerini ilahi emirlerin üzerine çıkarabilmişlerdir.
Şeriatın kaçamaklarından yaralanmakla kalmamışlar, fakat şeriatın kat’i ve değişmez kabul edilen hükümlerine karşı açıkça cephe almışlardır. Daha açıkçası Kur’anın emirlerine karşı gelmişlerdir.

Netekim Yeniçeri teşkilatı, yani devşirme sistemi (Hıristiyan çocukların zorla Müslüman yapılarak yetiştirilmesi) Kur’anda yazılı hükümlere rağmen, yani bu emirlerin bertaraf edilmesi suretiyle kurulabilmiştir. Yeniçerilik 1. Murat zamanında kurulmuştur ve Orta Avrupa ve Balkanların fetihleri bu profesyonel ordunun yardımıyla büyük oranda gerçekleşmiştir.

Fatih Sultan Mehmed, dindar bir padişah olmakla beraber “her ilim Kur’anda mevcuttur, başka kitaba hacet yoktur” diye müsbet aklı, ilmi ve fenni bir kenara bırakmış değildi. Kur’an ve şeriatın diğer kaynakları, onun indinde, gerçeklerin tek kaynağı değildi. Bilakis çoğu zaman şeriat hükümlerini yetersiz görerek aklın ve mantığın icaplarına göre hareket etmesini bilmişti. Şeriat esaslarına göre zina fiilinin cezası ya falaka veya ölüm olduğu halde o kendi yayınladığı kadar kanunnamelerle, erkeğin zina fiili için para cezası ihdas etmiştir.

Gerçi din adamları ona Kur’anın ve şeriatın “Resim yasakları” ile ilgili hükümlerini gösterirlerken ve bu hükümlerin softaca savunmasını yaparken o, İtalya’dan ressam getirerek (Bellini’yi) kendi portresini ve resimlerini yaptırmıştır…

Osmanlı padişahlarından hiçbirisi İslam 'ın 5 şartından birisi olan Hacca gitmemiştir. Çünkü padişahlara göre devletin bekası herşeyden önemlidir. Buda akılcılığı gösterir.

Dindar bir padişah olan Yavuz Sultan Selim 'de Kuran 'da babana yaşlandığı zaman öf bile denmemesi yazdığı halde, babası 2. Beyazıt 'a karşı ayaklanmış ve savaş etmiştir. Babasına karşı yaptığı savaşı kaybettiği halde Yeniçerilerin onu desteklemesiyle tahta geçmiş. Babası 2. Beyazıt 'ı Dimetoka şatosuna giderken yolda zehirletmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman peygamberin ''Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir '' sözüne rağmen oğlu Mustafa 'yı devletin bekasını tehlikede gördüğü gün tereddüt etmeden oğlunu boğdurtmuştur. Çünkü padişahlara göre devletin bekası herşeyden önemlidir. Buda akılcılığı gösterir.

Kuran 'a göre en fazla 4 kadınla evlenilebilir. Ama çoğu padişah 4 kadından fazla kişiyle evlenmiştir. Yıldırım Beyazıt 'ın 6 eşi, Fatih Sultan Mehmet 'in 7 eşi vardır. Buda tahtın boş kalmaması için yapılmıştır v e doğrudur. Buda Osmanlı padişahlarının akılcı olduğunu gösterir.

Unutmayalım ki Osmanlı padişahları çoğu devrinin en bilgili kişileriydi. Fatih Sultan Mehmet felsefe eserlerini çok sever tarihi ezbere bilirdi. 7 dil konuşabilirdi. Yavuz Sultan Selim 'de tarihi ezbere bilirdi ve günde 8 saat kitap okurdu. Osmanlı padişahlarının hemen hepsi usta birer şairdi.


Bu tanımadığım profesörün sözlerine bir şey de ben katayım: Fatih’in kanunnamesindeki “kardeş öldürme” maddesi de İslam esaslarına tamamen aykırıdır. Fakat devletin yaşayabilmesi için başka çare göremediğinden bu merhametsiz hükmü kanunnamesine koymuş, din adamları da işi kitabını uyduruvermişlerdir .

Türk’ün bütün yenilgileri, bütün gerilemelerini, dertlerini bizim gericimiz imamsızlığa veya şeriattan uzaklaşmaya hamleder, zanneder ki Türk sofulaştıkça, yani İslamın dondurulmuş esaslarına gözü kapalı uydukça, yani fanatikleştikçe gelişir, zaferlere erişir hidayete yetişir. Bunlar Türk’ü başarıya kavuşturan tılsımdır. ğzından eksik etmediği slogan budur. “Viyana kapılarına nasıl gittik?” Neyle gittik? Çarşaflı anaların evlatlarıyla değil mi? Kendi kara cehaleti içerisinde bu milletin gerçek felaketlerinin nedenlerini anlayacak ve kavrayacak yeterlikten yoksundur ve yoksun olduğu içindir ki başka soru sormaz kendi kendisine…


En son İlteriş Kağan tarafından Cuma 4 Kas. 2011 - 21:07 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Turkey10
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Gencat10
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Pro1010
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! 290407


Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ok Yobazların uydurduğu üzüm efsanesi

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Cuma 4 Kas. 2011 - 21:06

Türk ve Türkçülük düşmanı olan Arapperest devşirme yobazlar bir hikaye uydurmuşlardır. Bu hikayeye göre askerlerden biri yolda yürürken bir üzüm bağı görür ve oradan bir salkım üzüm alır, sonra ise oraya altın bırakır. İşte bu olay üzerinden din tüccarlığı yaparak Osmanlı’yı bir şeriat devleti gösteremeye çalışan bu şahıslar, bu tip hayali senaryolar uydururak milletin kafasını yıkamaktadırlar.

Şimdi bir kere bu üzüm olayı gerçek değildir, olmasıda imkansızdır. Çünkü, Osmanlı’da emre itaatsizliğin büyük cezası vardır. Zaten izletiyi (İzletiği) izlerseniz ne demek istediğimi rahatça anlarsınız...



Şimdi gelelim Osmanlı Şeriat devletimiydi?

Bazıları çıkar der, Osmanlı Şeriat sayesinde ayakta kalmıştır ve çok güçlü olmuştur. Bir kere bu yalandır. Osmanlı Türk’ün oluk gibi akan kanları sayesinde ayakta kalmıştır. Türk akıncıları, Türk sipahileri, kahraman Türk levendleriyle ayakta kalmıştır. Bilime verdiği önemle gücüne güç katmıştır... Türkler, haçlılara karşı savaşırken, Osmanlı tebasındaki diğer ırklar yan gelip yatıyordu. Çökmesi ise ne yazık ki devşirmerlerin Osmanlı’da çoğalması ve bunun akıbetinde ise Osmanlı’nın Türklükten uzaklaşmasıyla imparatorluk dağılmaya başlamış ve bu şekilde çökmüştür. Bir de buna içimize giren devşirmelerin bilimle ilgili yapılan gelişmeleri durdurarak bunlara “Günah” demesi ile Osmanlı’nın sonu kaçınılmaz olmuştur. (Matbaa’nın neden geç geldiğini biliyorsunuz...)

Şimdi tek tek bakalım, Osmanlı Şeriat devletimiydi?

Türk’ün bütün yenilgileri, bütün gerilemelerini, dertlerini bizim gericimiz imamsızlığa veya şeriattan uzaklaşmaya hamleder, zanneder ki Türk sofulaştıkça, yani İslamın dondurulmuş esaslarına gözü kapalı uydukça, yani fanatikleştikçe gelişir, zaferlere erişir hidayete yetişir. Bunlar Türk’ü başarıya kavuşturan tılsımdır. Şeriata yaklaştıkça, dinin kat’i kalıplarına saplandıkça, yani hür iradesini terk ettikçe yani çöl şartlarına büründükçe, yani ilkelleştikçe,

Türk ona göre şan ve şerefe kavuşmuştur, büyümüştür, fetihler yapmıştır ve taa Viyana kapılarına gitmiştir. Ağzından eksik etmediği slogan budur. “Viyana kapılarına nasıl gittik?” Neyle gittik? Çarşaflı anaların evlatlarıyla değil mi? Kendi kara cehaleti içerisinde bu milletin gerçek felaketlerinin nedenlerini anlayacak ve kavrayacak yeterlikten yoksundur ve yoksun olduğu içindir ki başka soru sormaz kendi kendisine… Türk yavrusunun beynini körletici medrese eğitimi kurmak, kişileri hür irade verilerine değil de hiç değişmez ilahi emirlere göre robot misali yaşatmak, kadını çarşafa ve çuvala tıkmak ve toplumdan atmak ve buna benzer daha nice ilkel usullerle şeriat düzenini ihya edip bu güzel ülkeyi Yemen örneği Arap ülkelerine benzetmek… Budur gericinin istediği… Budur onun gayesi… Ve bunda başarı sağlamak için uydurduğu masallarda hep imamsızlık bahanesine oturtulmuştur.

Viyana kapılarına iman sayesinde, şeriat düzeni sayesinde gittik diyenlerin bir hatası var ki o da şu: Osmanlı devletinin yükseliş ve çöküş nedenlerini araştırmamak. Eğer biraz zahmete katlanıp okusalar, araştırma yapsalar, ilmi esaslara göre derinlemesine inebilseler ve yükselişin ve bu alçalışın temellerinde gericinin zannettiği ve zannettirmeye çalıştığı gibi şeriata bağlılık nedenlerinin yatmadığını göreceklerdir. Şeriata bağlılık değil, aksine şeriata bağlı olmamak, yani akılcı olmak nedenlerinin yattığını anlayacaklardır. Kanuni Süleyman’a gelinceye kadar ilk on padişahın hayatını ve icraatını tetkik etsinler kafi…

Eğer Birinci Muradlar, Fatihler ve Süleymanlar şeriatın bütün gereklerini yerine getirmeye kalksalardı imparatorluk kurmak şöyle dursun, fakat Uç Beği olmaktan ve aşiret halinde yaşamaktan kurtulamazlardı. İlk padişahlar her ne kadar insan varlığına fazla değer veren kimseler olmamışlarsa da (ki bu onların affedilmez kusurudur), şeriatın akla ve hele çıkarlarına aykırı yasaklarına aldırış etmekten kaçınmamışlar ve kendi hür iradelerini ilahi emirlerin üzerine çıkarabilmişlerdir. Şeriatın kaçamaklarından yaralanmakla kalmamışlar, fakat şeriatın kat’i ve değişmez kabul edilen hükümlerine karşı açıkça cephe almışlardır. Daha açıkçası Kur’anın emirlerine karşı gelmişlerdir. Netekim Yeniçeri teşkilatı, yani devşirme sistemi (Hıristiyan çocukların zorla Müslüman yapılarak yetiştirilmesi)

Kur’anda yazılı hükümlere rağmen, yani bu emirlerin bertaraf edilmesi suretiyle kurulabilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, dindar bir padişah olmakla beraber “her ilim Kur’anda mevcuttur, başka kitaba hacet yoktur” diye müsbet aklı, ilmi ve fenni bir kenara bırakmış değildi. Kur’an ve şeriatın diğer kaynakları, onun indinde, gerçeklerin tek kaynağı değildi. Bilakis çoğu zaman şeriat hükümlerini yetersiz görerek aklın ve mantığın icaplarına göre hareket etmesini bilmişti. Şeriat esaslarına göre zina fiilinin cezası ya falaka veya ölüm olduğu halde o kendi yayınladığı kadar kanunnamelerle, erkeğin zina fiili için para cezası ihdas etmiştir. Gerçi din adamları ona Kur’anın ve şeriatın “Resim yasakları” ile ilgili hükümlerini gösterirlerken ve bu hükümlerin softaca savunmasını yaparken o, İtalya’dan ressam getirerek (Bellini’yi) kendi portresini ve resimlerini yaptırmıştır.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Turkey10
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Gencat10
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Pro1010
Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! 290407


Osmanlı Sanayileşemediği İçin Yıkılmıştır ! Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz